Jump to content

BAŞ ÖRTÜSÜ


Recommended Posts

2 saat önce, Zeyees yazdı:

Geçemezlerse, ki bu korkum?

 

Ailenin seni tebrik etmeyeceği kesin! Ama onlar senden vazgecemezler, sen de onlardan. Ya bi cesaretle söyleyeceksin ya da bir şekilde öğrenecekler! Önemli olan o anın senin için çok korkutucu bir an olmadığını bilmen. Onlar bir hayal kırıklığı yaşayacaklar, sen de korkuyla karışık bir heyecan. Ne onlar senden kopacaklar ne sen onlardan. Ben anne babamla hiç konuşmadım çünkü çok yaşlılar. Ama önceleri hiç namazını aksatmayan çocuklarındaki bu değişimin de farkındalar. Tabi senin kız olmanın durumunu daha da guclestirdigi ortada. İster zamana yayarsın ister ayakların üzerinde durmayı beklersin. Ama bu arada sen yavaş yavaş değişmeye devam edersin. Tekrar söylüyorum ki, onlar doğrudan ya da dolaylı olarak durumu anladıklarında büyük bir suç işlemiş korkusuna kapılma. Çünkü sen haklısın ve hala onların kızısın. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 78
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

Dedik ki "bu iş üniversitelerle sınırlı kalmaz, ilkokula kadar iner, yarın türbanlı yargıçlar tarafından yargılanır hale gelirsiniz"

Öyle oldu mu? Oldu.

 

Mesele türbanlı yargıçlar tarafından yargılanmak değil, adalet dağıtan bir müessesenin siyasi iradeye ağzını ayırıp bakmasidir! Siyasetin başındaki kişiyle çay toplamasidir! Başında türban bile yok. O kadını Cumhuriyet yetiştirdi. Başında türban olsa nolur olmasa nolur?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, Getaf yazdı:

 

Mesele türbanlı yargıçlar tarafından yargılanmak değil, adalet dağıtan bir müessesenin siyasi iradeye ağzını ayırıp bakmasidir! Siyasetin başındaki kişiyle çay toplamasidir! Başında türban bile yok. O kadını Cumhuriyet yetiştirdi. Başında türban olsa nolur olmasa nolur?

 

 

Gayet de fark olur. Karşısına, seni yargılaması için çıktığın yargıcın dinini, mezhebini, dünya görüşünün ne olduğunu bilmemek zorundasın. Ben ateistim ve ettiğim din dışı bir laf yüzünden yargılanıyorum diyelim... Beni yargılaması ve hakkımda karar vermesi beklenen yargıcın türbanlı olduğunu görmek, onun dini kimliğini açıkça bilmem demektir. Kendimi ne kadar güvende hissedeceğim, nasıl savunacağım özgürce? Ateist olmam bile gerekmiyor...

Burada sapla samanı karıştırmışsın. 

 

O kadını/adamı cumhuriyet falan yetiştirmedi. Laik ve demokratik cumhuriyet bu ülkede en az 40 senedir deaktif. 

Tam da o yüzden daha katı, daha ilkeli davranılmalı diyorum. 

Demokrasi bilinci insana öyle kendiliğinden fahyolup gelen bir şey değil. Çoğu zaman büyük kayıplarla, mücadeleyle, ama mutlaka sağlam eğitimle gelir o.

Aman da bireysel özgürlükler önemli, siz zaten dincilere istediklerini vermediniz, hep baskı yaptınız deyip duranlar görüyor şimdi pespayeliği... Çocukları din dersine, din baskısına maruz kalıyor, matematik fizik neymiş diyenlerce yetiştiriliyor ve öylece oturuyorlar.

Onlar için zerre kadar üzülüyorsam ne olayım... Ben kendi çocuğumu bir şekilde din dersinden muaf tuttum, onu baskıdan korudum, kimin ne dediği veya diyeceğiyle zerre kadar ilgilenmeden yoluma baktım. Onlar da baksın, çocuklarını kurtarsınlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Zeyees yazdı:

Geçemezlerse, ki bu korkum?

 

Tamam, gerçekçi olalım.

Geçemeyecekler zaten. Ne yapalım, senin ailen, annen baban bu. Öyle öğrenmişler, onun doğru olduğuna inanıyorlar. Şimdi kalkıp onları yargılamak pratik bir yarar sağlamaz. Onlar hep öyleydi, sadece sen biraz değiştin ve şimdi sana yanlış geliyor. Yanlış da zaten.

 

1 saat önce, Zeyees yazdı:

Ne yalan söyleyeyim tam olarak böyle geçecek ama böyle değil. İmamhatipte yoktu evet, herkes aynıyken tuhaf ve mantıksız olan açık olmaktı çünkü, seni sorgulamaya iten bir neden yoktu. Ama ben ilk senede girmedim üniversiteye. Mezuna kaldım. Ve o sene buna karar verdim. Onların yanındayken. Açıklamama sebebim hem üniversiteye yollamazlar diye korkmam hem de işi üniversiteye gidecek diye açılıyor boyutundan çıkarmak istemem. E şimdi de gitti değişti boyutu diyecekler, o kadar doğru değil ki. Ama anlat işte. İnanmazlar. Anlamazlar. Ama yarın söylesem yarın da is hayatı derler. Deme'lerden bıktım.

 

Kendini suçlu hissetme canım benim. Şu iletinde bana bile kendini anlatma, suçlu hissettiğin için savunma derdindesin. Üniversiteye geldikten sonra gelmedi o fikirler aklına. Elbette daha önceden belirdi ve sen ilk zamanlar reddetsen de artık kabullendin. Örtülü birinin başını açması çok zordur, biliyorum. Sen bunu yapmak isteyecek duruma geldiysen elbette epeydir düşünüp tartıyorsundur. Ayrıca aniden karar vermiş olsan ne çıkar ki? 

 

Açık açık konuşacağım.

Ailen senin açıklamalarını asla kabul etmeyecek ve şiddetli tepki gösterecek. Evet, üniversiteye başlayınca bozuldu, kötü oldu diye düşünecekler, seni suçlayacak ve kırıcı sözler söyleyecekler. Bunlar kesin.

Onları; özgür olmak, mutlu olmak istemek, kendini örtülüyken iyi hissetmemek gibi gerekçelerle ikna edebilmen mümkün değil. Sunacağın hiçbir mantıklı argüman onların beyninden geçmeyecek. Takılacağı bariyer belli. 

Bu sırada duymaya hiç hazır olmadığın veya duymaktan korktuğun bir sürü söz duyacak, belki aşağılanacaksın. Seni okuldan almayı bile düşünecekler belki. Bunu yapmayacaklarsa bile seni bununla tehdit edecekler. Bu ihtimali de göz önünde bulundurmak istemek pek mantıksız değil.

 

Bunlarla mücadele edebileceğini düşünebilirsin, ama bence gereksiz. Okulun ve ruh sağlığın şu anda çok daha önemli ve öncelikli.

Onlara yalan söyle. "Son zamanlarda kendimi hiç iyi hissetmiyordum, doktora gittim. Çok ciddi D vit sorunum varmış, kemik erimem başlamış; saçlarım da dökülmeye başlamıştı, nedeni mantarımsı bir sorunmuş" vs vs de. Bunlarla ilgili bilimsel kaynakları ben sana veririm, hepsini okur, ona göre hazırlanırsın. Yani bunları kafadan atmıyorum, hepsi ne yazık ki kapalı kadınlarda görülen ve bilimsel temeli olan sorunlar.

 

Sağlığım her şeyden önemli, "Ders çalışmamı, konsantre olmamı engelliyor, canım yanıyor; doktor başını açman her bakımdan en doğrusu olur, en azından altı ay bir yıl açmalısın dedi" der ve çıkarsın. Anladığım kadarıyla ailenle aynı şehirde değilsin. Dolayısıyla ilaç kullanıp kullanmadığını falan da görmeyecekleri için senin açından zor olmaz. Gittiğinde başını gösterir, yavaş yavaş iyileşti dersin. Allah sağlıksız, kötü olmamı istemez, o benim içimi biliyor diye eklersin. O dili en iyi sen bilirsin herhalde.

Hastalık nedeniyle ve doktor tavsiyesiyle açtığın için çevreye karşı da mahcup olma dereceleri düşer. Akrabalara, eşe dosta hesap verirken onlar da sağlık gerekçesini kullanacağı için biraz daha rahat ederler. İyileşince tekrar kapanacak der, çıkarlar. Çünkü onlar ve dolayısıyla çevre faktörü de önemli, sen de zaten yazmışsın.

Onların yanına gittiğinde seni doktora götürmek isteyebilirler. O aşamada da buraya gel, sana ne yapacağını o zaman söyleyeyim.

 

Yalana başvurmak çok kötü, biliyorum ama senin durumunda inan bana başka yol şimdilik yok. Karşındaki insanlar kendine ait fikirlerin olabileceğini, özgürlük anlayışının içeriğini, genç birinin masum isteklerini yerine getirmek hakkı olduğunu anlayabilecek kadar açık değil. Hatta fazla tutucu ve kapalılar. Onları değiştirmen ve kendini olduğu gibi kabul ettirmen o kadar zor ki... 

O yüzden kendini asla kötü hissetme. Gidip hırsızlık yapmayacaksın, fahişe olmayacaksın, birilerini dolandırmayacaksın, ahlaksızca işlere bulaşmayacaksın ki yalan söyledikten sonra. Yapmak istediğin şey sadece başını açmak. 

Bu durumun suçlusu-sorumlusu sen değilsin. Keşke öyle olsaydı da biz de sana kızabilseydik... 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

54 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

O kadını/adamı cumhuriyet falan yetiştirmedi. Laik ve demokratik cumhuriyet bu ülkede en az 40 senedir deaktif. 

Tam da o yüzden daha katı, daha ilkeli davranılmalı diyorum. 

 

O kadını Cumhuriyet yetiştirmedi diyerek işin içinden sıyrılamayız. Atatürk'ü Osmanlı yetiştirdi. Atatürk bir Osmanlı subayıydı ve aydınıydı. O kadını da bizi de Cumhuriyet yetiştirdi. Bir ülkede sürekli devrim olmaz. Sürekli istiklal mahkemeleri kurulmaz. Kurucu kadro devrimlerini yapmış ve görevini tamamlamıştır. Kimine göre çok sert, kimine göre eksik bir tutum sergilemiştir. Sonucta çağdaş eğitim anlayışıyla bir dolu nesil yetişmiştir. 

 

Ben demokrasinin kusursuz bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Çok ciddi arızaları var. Burda uzun uzun yazsam bitmez.. Ancak demokrasiden dönüş yoktur. Ve demokrasi begenmedigimize tahammül edebilmektir. Demokraside mücadelenin yolu da bellidir. Hiçbir düzen ilanihaye gitmez. 

 

Ben kendimi bildim bileli bu ülke vatandaşını hep fişlemistir. Mahkemeye gidene kadar zaten ellerinde bizimle ilgili hazır dosyaları vardır. Dilerim hiçbirimizin yolu düşmesin!

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Getaf yazdı:

 

 

O kadını Cumhuriyet yetiştirmedi diyerek işin içinden sıyrılamayız. Atatürk'ü Osmanlı yetiştirdi. Atatürk bir Osmanlı subayıydı ve aydınıydı. O kadını da bizi de Cumhuriyet yetiştirdi. Bir ülkede sürekli devrim olmaz. Sürekli istiklal mahkemeleri kurulmaz. Kurucu kadro devrimlerini yapmış ve görevini tamamlamıştır. Kimine göre çok sert, kimine göre eksik bir tutum sergilemiştir. Sonucta çağdaş eğitim anlayışıyla bir dolu nesil yetişmiştir. 

 

Kendinle niye bu kadar çeliştin? 

Bugün RTE'ye biat eden, önünü ilikleyen, kısaca siyasi iradeye biat edenleri bu cumhuriyet yetiştirdi diyordun demin? Bende dedim ki bu ülke kırk senedir demokratik ve laik cumhuriyet ilkeleriyle yönetilmiyor, bugünkü o hukukçular da cumhuriyet tarafından yetiştirilmedi. Bu arada hepsini birden harcamayalım tabii, ama konuyu sen açtığın ve buraya getirdiğin için konuşuyoruz.

 

 

9 dakika önce, Getaf yazdı:

Ben demokrasinin kusursuz bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Çok ciddi arızaları var. Burda uzun uzun yazsam bitmez.. Ancak demokrasiden dönüş yoktur. Ve demokrasi begenmedigimize tahammül edebilmektir. Demokraside mücadelenin yolu da bellidir. Hiçbir düzen ilanihaye gitmez. 

 

Ben kendimi bildim bileli bu ülke vatandaşını hep fişlemistir. Mahkemeye gidene kadar zaten ellerinde bizimle ilgili hazır dosyaları vardır. Dilerim hiçbirimizin yolu düşmesin!

 

Salağa yatmayalım bence. Yaşadığımız bu sıkıntılar beğenmediğimize tahammül edememekten, demokrasi bilmemekten kaynaklanmıyor. Din tehlikesinin olduğu aşikar bir ülkede, bireysel özgürlükler adı altında dinciye teslim edilişimizdir sorun. 

 

Bugüne kadar da hiçbir şey iyi değildi, biz hep fişlendik falan diyerek şu andaki durumun eskisinden çok da farklı olmadığını söylemeye çalışmak ne oluyor?

 

Sorumluluğu alacaksınız. Meselenin Atatürk'le, devrimlerle, İstiklal mahkemeleriyle ilgisi ne, onunla da yüzleş istersen. Bana neyi ima etmeye çalıştığını.

Ucuz olmuş. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Zeyees yazdı:

Henüz onlara durumu bile açmadım. Belli ediyorum aslında ama sanırım böyle bir şey düşündüğümü anlamadılar. Sadece onlar da değil. Akraba, laf, söz. Bence de benim durumum zor. 

Teşekkürler.

Durumunun ne kadar zor olduğunu düşünürsen, o kadar siner veya aşırı tepki verirsin. Çevremde bir çok açılma durumu oldu. Halamın torunu da böyleydi onların baskısıyla kapandı. Sonra bir gün İngilizceyle ilgili bir kaç soru sormaya geldi. Abi sen gerçekten Allaha inanmıyor musun diye sordu? Evet dedim ve İslamın kadın üzerindeki istismarlarından bahsettim. Konu çarşafa, başörtüye gelince, gülen surat ifadesi gitti yerine üzüntü ifadesi geldi. Abi, bende istemiyorum ama ailem diretti, mecbur kaldım diye söylenmeye başladı. Biraz konuştuk, sonra abi üniversiteyi bitirdikten sonra iş bulup kendi istediğim gibi yaşayacağım dedi. Bizimde mahalledeki çarşaflı 19 yaşındaki bir kız ameliyattan ölmüştü. Ona onu örnek gösterdim. O kızda senin gibi düşünüyordu. Ama çarşafla istemediği şekilde yaşayıp öldü dedim. Bir şey demeden gitti. Yarın gördüğümde başında türban yoktu. Selam verince abi, çok teşekkür ederim hiç bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim, biraz trip yaptılar ama sabah hiç bir şey yok gibi devam ettik dedi.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
39 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Sorumluluğu alacaksınız. Meselenin Atatürk'le, devrimlerle, İstiklal mahkemeleriyle ilgisi ne, onunla da yüzleş istersen. Bana neyi ima etmeye çalıştığını.

Ucuz olmuş. 

 

Sertlik devrimlerde olur ve kaçınılmazdır. Devrim yapılmış ve tamamlanmıştır. Yeni bir devrime ne güç yeter ne de toplum kaldırır. Sertliği önerirseniz demokrasiyi askıya alan her tür tedbiri de meşru sayarsiniz. Mücadele demokrasi içinde ve demokrasinin enstrümanlarıyla yapılabilir. Bu halk memnun ki döne döne aynı partiye oy veriyor. Bu partinin dindar bir nesil arzusuna halk destek veriyor. Ben bu durumdan hoşnut değilim. Bu iktidara oy veren kitleden değilim. Tahammül ediyorum. Ne zaman benim oy verdiğim parti/partiler iktidara gelirse o zaman kafamdaki çağdaş eğitim anlayışını talep ederim. Şimdi de talep ediyorum da dinleyen kim? Önemli olan taraftar bulabilmek. Benim, içinde olduğum kitlenin iktidar olma şansı kısa vadede mümkün görünmüyor. Türban tartışması çoktan geçmiş bitmiştir. Sen de söyledin. O zaman üniversiteye sokulmuyordu şimdi girmedik yer kalmadı. Ama ben hala şekilde değil içerikteki yozlasmada ve bozulmadayim. Adalet sistemimizde kaç türbanlı var? Peki siyasallasmis kaç hukuk insanı var? Ya da siyasallasmamis kaç kişi var? Ama ben evvelinde de yargının siyasallastigini biliyorum. Bu yeni değil. Yeni olan çapı ve boyutlaridir. Farklı bir partinin kendi çizgisine taşımasıdır!

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Getaf yazdı:

 

Sertlik devrimlerde olur ve kaçınılmazdır. Devrim yapılmış ve tamamlanmıştır. Yeni bir devrime ne güç yeter ne de toplum kaldırır. Sertliği önerirseniz demokrasiyi askıya alan her tür tedbiri de meşru sayarsiniz. Mücadele demokrasi içinde ve demokrasinin enstrümanlarıyla yapılabilir. Bu halk memnun ki döne döne aynı partiye oy veriyor. Bu partinin dindar bir nesil arzusuna halk destek veriyor. Ben bu durumdan hoşnut değilim. Bu iktidara oy veren kitleden değilim. Tahammül ediyorum. Ne zaman benim oy verdiğim parti/partiler iktidara gelirse o zaman kafamdaki çağdaş eğitim anlayışını talep ederim. Şimdi de talep ediyorum da dinleyen kim? Önemli olan taraftar bulabilmek. Benim, içinde olduğum kitlenin iktidar olma şansı kısa vadede mümkün görünmüyor. Türban tartışması çoktan geçmiş bitmiştir. Sen de söyledin. O zaman üniversiteye sokulmuyordu şimdi girmedik yer kalmadı. Ama ben hala şekilde değil içerikteki yozlasmada ve bozulmadayim. Adalet sistemimizde kaç türbanlı var? Peki siyasallasmis kaç hukuk insanı var? Ya da siyasallasmamis kaç kişi var? Ama ben evvelinde de yargının siyasallastigini biliyorum. Bu yeni değil. Yeni olan çapı ve boyutlaridir. Farklı bir partinin kendi çizgisine taşımasıdır!

 

Senin ve senin gibi vaktiyle o lanet türban serbestisini can havliyle destekleyenlerin sorunu ne biliyor musun?

Yaptığınız şeyin ne kadar yanlış, kötü ve tehlikeli olduğunu görmek ve bir türlü kabul etmek istememek. Başlığı açan genç kıza yazdığım yazıyı alıntılayıp direkt bu konulara girme nedenin yalnızca bu. 

Ve o dönem de bize karşı çıkarken kullandığınız argümanlar ezberinize o kadar yerleşmiş ki, şu anda bana aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun. Aynı çarpıtmalara bugün de başvuruyorsun. 

Sorumluluğu üstünden/üstünüzden atmak için şimdi de "halk memnun ki hep oy veriyor, dindar nesil yetiştirmek istemelerini destekliyor" diyorsun mesela.

Ben ateistim, dincilerle gücüm yettiğince aklım erdiğince mücadele ettim, Atatürkçüyüm, ama ben bu lafı hayatta etmem mesela. Çünkü halkın dindar nesil yetiştirmek gibi bir isteği yok, böyle dertleri yok. Onun derdi de bu iktidara oy verme nedenleri de bambaşka.

Daha bunu bile göremiyorsun, ama birtakım girişimlerine verdiğiniz destek yüzünden açıkça güçlendiklerini de bildiğin için suçu halka atıyorsun. Adalet kötü diyoruz, eskiden de kötüydü, eskiden de siyasallaşıyordu diyorsun. Ne kadar tipik...

 

Bu halk genel olarak ahlaksızdır. Türk halkı ahlaksız ve cahildir, evet. Günübirlik çıkarının peşinde koşar, parayı verene oyunu basar. Bu kötü ahlaka güzel bir örnektir. Aynı zamanda herkesin bildiği gibi cahildir de. Ama bu, kötü ahlak sahibi çıkarcı ve bencil olmak kadar berbat bir özellik değildir.

Din değildir yani bu halkın sorunu... 

 

Sizin özgürlük, demokrasi gereğidir deyip dinciye koltuk değneği olmanızdır bu halkın sorunu. Onlar bunu bilemiyor, göremiyor ama. Biz biliyoruz. Seni ve senin gibileri bildiğimiz gibi...

Türban minicik çocukların başına kadar sarılmış, ana okullarında Kur'an dersleri var, millet akın akın türbana çarşafa girmiş, laiklik ilkesinden söz eden bana aman da istiklal mahkemeleri mi kuracaksın diyorsun...

Hah işte, sizi yetiştiren de cumhuriyet değil mesela. AKP.

Link to post
Sitelerde Paylaş
43 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Sizin özgürlük, demokrasi gereğidir deyip dinciye koltuk değneği olmanızdır bu halkın sorunu. Onlar bunu bilemiyor, göremiyor ama. Biz biliyoruz. Seni ve senin gibileri bildiğimiz gibi...

 

Bu iktidarla ilgili düşüncelerim ortada. Oy vermediğim bir partiyi iktidarda tutmakla suclanamam. Ben oy verdiğimi de elestiririm oy vermediğimi de. İnsanların yüzde ellisi, elbette salt dindar nesil için oy vermiyor. Ama bunu muhalefetin düşünmesi lazım. Bu halk neden döne döne aynı partiye oy veriyor? Ben sosyolojik gerçeklerin ve siyasal manipülasyonların farkındayım ama bunlar da yetmez üzerinde daha fazla düşünülmesi lazım..

 

Türban tartışması arkaik bir tartışma. Çünkü tartışması bitti. Ben türbanın kendisini de arkaik buluyorum. Saçma, anlamsız, gereksiz bir örtü! Tekrar söylüyorum ben hala şekilde değil içerikteki yozlasmada ve bozulmadayim. Adalet sistemimizde kaç türbanlı var? Çay toplama örneğini bu yüzden verdim. O kadını bu iktidar getirmiş olabilir ama bu iktidar yetiştirmedi. Özellikle türbanlı olmadığının da altını çiziyorum. Dışardan oldukça modern, oldukça çağdaş bir kadın. Eğer iktidarda başka bir parti olsaydı onlarla da çay toplardi. Çünkü onun derdi türban değil. Siyasete ram olmak sadece türbana indirgenecek bir konu değil. Ben türbanı değil, insanların kendini ifade etme biçimini savunuyorum. Mücadelenin yasaklayarak yapılamayacağını savunuyorum. Bugün kendini baskı altında hisseden kadınların önündeki tek engel türban değil! İkiyüzlülük olağan hale gelmiş. Türban ikiyüzlülüğümüzü gizliyor!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Getaf yazdı:

 

Bu iktidarla ilgili düşüncelerim ortada. Oy vermediğim bir partiyi iktidarda tutmakla suclanamam. Ben oy verdiğimi de elestiririm oy vermediğimi de. İnsanların yüzde ellisi, elbette salt dindar nesil için oy vermiyor. Ama bunu muhalefetin düşünmesi lazım. Bu halk neden döne döne aynı partiye oy veriyor? Ben sosyolojik gerçeklerin ve siyasal manipülasyonların farkındayım ama bunlar da yetmez üzerinde daha fazla düşünülmesi lazım..

 

Türban tartışması arkaik bir tartışma. Çünkü tartışması bitti. Ben türbanın kendisini de arkaik buluyorum. Saçma, anlamsız, gereksiz bir örtü! Tekrar söylüyorum ben hala şekilde değil içerikteki yozlasmada ve bozulmadayim. Adalet sistemimizde kaç türbanlı var? Çay toplama örneğini bu yüzden verdim. O kadını bu iktidar getirmiş olabilir ama bu iktidar yetiştirmedi. Özellikle türbanlı olmadığının da altını çiziyorum. Dışardan oldukça modern, oldukça çağdaş bir kadın. Eğer iktidarda başka bir parti olsaydı onlarla da çay toplardi. Çünkü onun derdi türban değil. Siyasete ram olmak sadece türbana indirgenecek bir konu değil. Ben türbanı değil, insanların kendini ifade etme biçimini savunuyorum. Mücadelenin yasaklayarak yapılamayacağını savunuyorum. Bugün kendini baskı altında hisseden kadınların önündeki tek engel türban değil! İkiyüzlülük olağan hale gelmiş. Türban ikiyüzlülüğümüzü gizliyor!

 

 

Kusura bakma da o kadını veya onun gibi davranan diğer kadın ve adamları bu hale getiren gayet de bu iktidar ve onun öncülleri. Cumhuriyet değil. Hiç düşmem bu tuzağa. Bu iktidarsa bugüne dek gördüklerimizin en adisi. Sen ise, aman da bundan önce de böyleydi, bunları cumhuriyet yetiştirdi (ki önceki iletinde cumhuriyetin ilk yılların ne gibi insanlar yetiştirdiğini kendin söylediğin halde) diyerek pespayeliği sıradanlaştırıyor, normalleştiriyorsun. Hayır, önceden böyle değildi. Ben tarih boyunca başbakan ve cumhurbaşkanın önünde önünü ilikleyen, ona yalakalık yapan bir yargıç vb görmedim. Çünkü önceki iktidarlar, ideal olmasa da hukuka, hukukun verdiği karara saygı gösterir, karışmazdı ve hepsi de yargılanabileceğini bilirdi. Nitekim yargılanırdı da. Şimdi bir hukukçu "Bu hukuka uygun değil" dediğinde, en ufak bir eleştiri yaptığında veya karşı çıkış gösterdiğinde işinden oluyor. 

 

Bir de "Ben şekilde değil, içerikteyim" diyorsun ve türbana karşı çıkmayı şekilci olmakla tanımlıyor, ona indirgiyorsun. Bu, yıllardır çokça duyduğumuz koskoca bir yanlış, hatta cehalet belirten bir cümle. Liberallik boş gevezeliktir deyip dururum o yüzden...

 

Türban çok güçlü bir dini simgedir demiştik. Öyledir. Üniformadır, giymek isteyen zaten giyer.

Ancak birtakım alanlarda giyilmesi kesin olarak yasak olmalıdır diyoruz. Nedeni açık. Türban gibi güçlü dini semboller, onları kullanan hakkında bize kesin bilgi verir. Türbanı takan kişi "Ben İslam dinine inanıyorum, çok dindarım, dinimin uygun gördüğü biçimde düşünüyor ve yaşıyorum" diyordur. Yani kişi bizi aidiyetini, dini kimliğini direkt olarak bildirir, biz de bakınca anlar ve öğreniriz.

 

İdeal olansa, karşılaştığımız insanlar hakkında bu denli güçlü yargılara sahip olmamaktır. Hiç tanımadığımız bir kişinin dini inancını, politik yönünü bilmemek, ona karşı ön yargı beslememizi engeller. Nötr olursak kendimizi güvende hissederiz ki en önemlisi de budur. Kişinin kendini nötr, güvende hissetmesi. 

Laiklik ilkesi güçlü dini sembolleri tam da bu nedenden yasaklar önce. Üç beş tane dinsiz oturup da din düşmanlığı yapmak, dindarları baskı altına alıp özgürlüklerini kısıtlamak gibi hedeflerle varmamıştır bu sonuçlara. Siz daha bunları bilmiyorsunuz ki.

 

İşin içinde bir de İslam dininin içeriğini bilmek gibi faktörler var, o durumda her şey daha kötü hale gelir. Politik ortamın da dincilerce domine edilmesi, ülkedeki ciddi din baskısı ve dindar olmayanların sistemli olarak dışlanıp saldırıya uğraması da diğer etkin faktörlerden.

 

O yüzden içerik önemli, giysiye takılmak şekilciliktir demek, işi bilmemek, hiçbir şeyden anlamamak demektir... Ucuz ezberler bunlar. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
59 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

 

Kusura bakma da o kadını veya onun gibi davranan diğer kadın ve adamları bu hale getiren gayet de bu iktidar ve onun öncülleri. Cumhuriyet değil. Hiç düşmem bu tuzağa. Bu iktidarsa bugüne dek gördüklerimizin en adisi. Sen ise, aman da bundan önce de böyleydi, bunları cumhuriyet yetiştirdi (ki önceki iletinde cumhuriyetin ilk yılların ne gibi insanlar yetiştirdiğini kendin söylediğin halde) diyerek pespayeliği sıradanlaştırıyor, normalleştiriyorsun. Hayır, önceden böyle değildi. Ben tarih boyunca başbakan ve cumhurbaşkanın önünde önünü ilikleyen, ona yalakalık yapan bir yargıç vb görmedim. Çünkü önceki iktidarlar, ideal olmasa da hukuka, hukukun verdiği karara saygı gösterir, karışmazdı ve hepsi de yargılanabileceğini bilirdi. Nitekim yargılanırdı da. Şimdi bir hukukçu "Bu hukuka uygun değil" dediğinde, en ufak bir eleştiri yaptığında veya karşı çıkış gösterdiğinde işinden oluyor. 

 

Bir de "Ben şekilde değil, içerikteyim" diyorsun ve türbana karşı çıkmayı şekilci olmakla tanımlıyor, ona indirgiyorsun. Bu, yıllardır çokça duyduğumuz koskoca bir yanlış, hatta cehalet belirten bir cümle. Liberallik boş gevezeliktir deyip dururum o yüzden...

 

Türban çok güçlü bir dini simgedir demiştik. Öyledir. Üniformadır, giymek isteyen zaten giyer.

Ancak birtakım alanlarda giyilmesi kesin olarak yasak olmalıdır diyoruz. Nedeni açık. Türban gibi güçlü dini semboller, onları kullanan hakkında bize kesin bilgi verir. Türbanı takan kişi "Ben İslam dinine inanıyorum, çok dindarım, dinimin uygun gördüğü biçimde düşünüyor ve yaşıyorum" diyordur. Yani kişi bizi aidiyetini, dini kimliğini direkt olarak bildirir, biz de bakınca anlar ve öğreniriz.

 

İdeal olansa, karşılaştığımız insanlar hakkında bu denli güçlü yargılara sahip olmamaktır. Hiç tanımadığımız bir kişinin dini inancını, politik yönünü bilmemek, ona karşı ön yargı beslememizi engeller. Nötr olursak kendimizi güvende hissederiz ki en önemlisi de budur. Kişinin kendini nötr, güvende hissetmesi. 

Laiklik ilkesi güçlü dini sembolleri tam da bu nedenden yasaklar önce. Üç beş tane dinsiz oturup da din düşmanlığı yapmak, dindarları baskı altına alıp özgürlüklerini kısıtlamak gibi hedeflerle varmamıştır bu sonuçlara. Siz daha bunları bilmiyorsunuz ki.

 

İşin içinde bir de İslam dininin içeriğini bilmek gibi faktörler var, o durumda her şey daha kötü hale gelir. Politik ortamın da dincilerce domine edilmesi, ülkedeki ciddi din baskısı ve dindar olmayanların sistemli olarak dışlanıp saldırıya uğraması da diğer etkin faktörlerden.

 

O yüzden içerik önemli, giysiye takılmak şekilciliktir demek, işi bilmemek, hiçbir şeyden anlamamak demektir... Ucuz ezberler bunlar. 

 

 

 

Bu iktidar döneminde pespayelik normalleşmiş, sıradanlamış, aleniyet kazanmış, daha da görünür olmuş ve zirveye ulaşmıştır. 

 

Önceki iletilerimde Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çağdaş bir eğitim sistemi uygulandığını ve bu doğrultuda bir dolu nesil yetistigini söylemistim. Cumhuriyetin güvencesi de bilime inanan, dogmatik ilkel anlayışların karşısında duran, özgürlük taraftarı bu insanlardır. Tıpkı yargıda olduğu gibi egitim sistemimiz de son sürat gerilemekte çocuklarımız bilimsel değil dogmatik anlayışlarla yetiştirilmektedir. Bunu çok yakından gören ve büyük endişe duyan bir insanım. Benim hiçbir ilkelligi savunmam düşünülemez. Ama sertlik ve yasaklar, ortadan kaldırmayı düşündüğümüz anlayışları yok etmez, sadece baskılar. Bu baskılar ya büyük bir patlamaya neden olur ya da alttan alta o anlayışların güçlenmesine.  

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

14 dakika önce, Zeyees yazdı:

Evet 

 

Şunun için sordum: Şimdi yeni bir çevrede yaşıyorsun. Eğer başını açmış olsaydın yeni çevrene de bir daha açıklama yapma gereği duymayacaktin. Seni türbanlı gördüklerinden onlar da sana soracaklar.. Yani arkadaşların ne derse desin önemli değil de, millete açıklama yapma zorunda hissetmezdin. Ama senin için önemli olan ailen tabi. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
42 dakika önce, Getaf yazdı:

 

 

Şunun için sordum: Şimdi yeni bir çevrede yaşıyorsun. Eğer başını açmış olsaydın yeni çevrene de bir daha açıklama yapma gereği duymayacaktin. Seni türbanlı gördüklerinden onlar da sana soracaklar.. Yani arkadaşların ne derse desin önemli değil de, millete açıklama yapma zorunda hissetmezdin. Ama senin için önemli olan ailen tabi. 

 

Ben bunu gelmeden önce çok ciddi düşündüm. Hani gider gitmez böyle bir şey yapsam mı diye, aslında kararım kesin. Yani düşüneyim diye bekledim değil. Sadece hani gider gitmez açıldı olmasın diye. Aslında burada daha fazla ne söylenir bilemiyorum, baştan sona cesaretsizlik kokan bir sindirilme benimki de işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Zeyees yazdı:

Ben bunu gelmeden önce çok ciddi düşündüm. Hani gider gitmez böyle bir şey yapsam mı diye, aslında kararım kesin. Yani düşüneyim diye bekledim değil. Sadece hani gider gitmez açıldı olmasın diye. Aslında burada daha fazla ne söylenir bilemiyorum, baştan sona cesaretsizlik kokan bir sindirilme benimki de işte.

 

Canını sıkma. Yani söylemesi kolay.. Her şey olacağına varır. Eğer kolay bir karar olsaydı zaten bu kadar beklemezdin. Ben de üniversite sıralarında derin derin düşünmeye başladım. Günlük yaşamını, derslerini şimdilik olumsuz etkilemesin bu düşüncelerin. Benim ailem ve çevremde bir tane bile ateist yok! Sen şimdi sakın deme ilahiyat okuyorum diye!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...