Jump to content

ATEİST SORASA BÖYLE GÜZEL SORU SORAR.


Recommended Posts

 

 

Diyanet Vakfi: A'RAF Suresi 172. ayet.Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.

 

 

Diyanet Vakfi: HAŞR-21 ayet. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

 

 

 

 

Diyanet Vakfi: AHZAB Suresi 72. ayet.Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.

 

Gelelim konuya şimdi burda insan insan mantığı kabul etmezken  bir tanrı böyle mantıksız cevap vermesi benim haberim olmdan bana sorumluluk yüklmesi   mümknmü? Bu sitede çok tartışıldı özgür irade  vs. bıknık geldi. Kısa keseyim çocukca cevap soru olmaz,güya tanrı bana sormuş ben senin rabinim kabul ediyormusun bu sorumlukları üzerine alacaksın,nah alırım delimiyim ben.Dağlara sormuşta kabul etmemiş dağlar kabul etmemiş. İnsan cahil oluşundan kabul etmiş beni cahil yaratan sen deyilmisin Allah. şimdi birsi kalkıp burda zırbalıycak yok adem oğlunun soyuna  sorulmuş onlarda kabul etmişler. Ben adem oğlu deyilim kim  adem oğluysa sorumluk onundur banane. Cehnneme cennete sokaraken  birysel sokacak. Benim adıma kim sorumlık aldıysa ister cehnem ister cennet gitsin banane.Dağ bile kabul etmemiş:D Dağ bizden akılımı aklılıysa beni akılsız yartan sensin.Benim haberim olmadan sorumluluk yüklüyor resemen benim haytımı gasp ediyor kıyamet günü benim  ne bu ndünyda ne cehmnnemde nede cennetinde  itiraz hakım yok bu nasıl bir tanrıki böyle çocukca sınva sokuyor beni.Resmen bizimle dala geçyor Adil olsa müslümalığı kaklamaya çalışıyor bir Allah. yok efendim:D Güye meleklerin bizden aşağlık olduğunu şöylüyot.MELEKLER BİZDE ALLKILI OLYUORKİ , ALAHTAN ÇOK  BİLİİYORLAR  ALLAH DİYORLAR İNSAN OĞLUMU Melekleri bizden akılı hiç  varrken insan oğlu yaratamyamı düşümüuyotsun kan dökecek demeki geleceyi melekler bizden  iyi biliyorlar melekler.

 

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 94
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

6 saat önce, güven yazdı:

Benim haberim olmadan sorumluluk yüklüyor resemen benim haytımı gasp ediyor

Sen nesin?

Kendini nasıl tanımlıyorsun?

Sende sana ait ne var?

Ben dediğin şeyi anlatsana biraz.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Sen nesin?

Kendini nasıl tanımlıyorsun?

Sende sana ait ne var?

Ben dediğin şeyi anlatsana biraz.

Konu ya cevap vermeyerek tanrınızı es geçmeniz tanrınızın hatalarını kabul ediyorsun demektir buda kafir olduğunun ilanıdır.Ben nemiyim sorusuna gelince  size göre beni arabın Allahı yartmış inakarmı ediyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, güven yazdı:

Ben nemiyim sorusuna gelince  size göre beni arabın Allahı yartmış inakarmı ediyorsun.

Bana göre ne olduğunuzu sormadım ki. Siz, Tanrınız bana sormadı diyorsunuz ya. Ben derken kast ettiğiniz şey nedir.

 

Benliğinizi vasfedin. Neyden müteşekkilsiniz(oluşur). Nesiniz, ne zamandan beri varsınız, daha ne zamana kadar var olacaksınız. Önceden neydiniz, şimdi nesiniz, sonra ne olacaksınız vb. Bir de bunları bilimsel olarak anlatın lütfen. Görmediğiniz ve gösteremeyeceğiniz şeylerden bahsetmeyin.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 hours ago, Yeni Üye said:

Sen nesin?

Kendini nasıl tanımlıyorsun?

Sende sana ait ne var?

Ben dediğin şeyi anlatsana biraz.

 

"Ben"de başkasına ait bir şey mi var?

 

39 minutes ago, Yeni Üye said:

Bana göre ne olduğunuzu sormadım ki. Siz, Tanrınız bana sormadı diyorsunuz ya. Ben derken kast ettiğiniz şey nedir.

 

Benliğinizi vasfedin. Neyden müteşekkilsiniz(oluşur). Nesiniz, ne zamandan beri varsınız, daha ne zamana kadar var olacaksınız. Önceden neydiniz, şimdi nesiniz, sonra ne olacaksınız vb. Bir de bunları bilimsel olarak anlatın lütfen. Görmediğiniz ve gösteremeyeceğiniz şeylerden bahsetmeyin.

 

 

Önce ne olup olmadığımız konu ile hangi şekilde ilişkilendirilecek acaba?

Görmediğimiz ve göremeyeceğimiz şeylerden bahsetmeden bahsetmeden tabii.

 

Önce yoktuk. Şimdi varız. Sonra yine "yok" olacağız. 

(*)Vaziyet bu

Hasılatın ne olması gerekiyor bu durumda?

 

(*) Aslen hasılat da bu.

 

Saygılar.

 

 

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, teflon yazdı:

Önce yoktuk. Şimdi varız. Sonra yine "yok" olacağız. 

 

 Yoktuk, varız, yok olacağız diyorsunuz ama şu an ne olduğunuzu hala söylemiyorsunuz. Söylemiyorsunuz ama galiba kendinizi bir takım elementlerin toplamı olarak görüyorsunuz. Sizin bakış açınıza göre siz şusunuz:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)
7. Potasyum (%o.35)
8. Sülfür (%0.25)
9. Sodyum (%0.15)
10. Magnezyum (%0.05)
11. Bakır, çinko, selenyum, molibden, flor, klor, iyot, manganez, kobalt, demir (%0.70)
12. Lityum, stronsiyum, alüminyum, silisyum, kurşun, vanadat, arsenik, brom (eser miktarda)

 

(Size göre) hep var olmuş ve hep var olacak bu elementler sadece sizi değil beni de tanımlıyor. Bütün evreni de tanımlıyor.  Bu böyleyken neden kendinizi benim dışımda ya da evrenin geri kalanından farklı bir şeymiş gibi görüyorsunuz ve bir otonomi(müstakillik) atfediyorsunuz ki. Bu, bilimsel açıdan büyük bir yanılgı değil mi? Bilimsel olarak ispatlayamadığınız halde neden benliğinizi var kabul ediyorsunuz ya da bütün dünyaya benliğinizin penceresinden bakıyorsunuz? Bilimsel olarak mümkün olmadığı halde neden bu benlikle bilim yapıyorsunuz? Bana görmediğim ve göremeyeceğim şeylere başvurmadan bir kez kendinizi tanımlasanız, gerisini konuşacağız ama siz ısrarla ben dediğiniz şeyin ne olduğunu bana açıklamıyorsunuz.

 

Diğer yandan yok olan bir şey var olamaz. Var olan da yok olmaz.

Şimdi varsanız hep vardınız bundan sonra da hep var olacaksınız.

Yok olacaksanız, şimdi de yoksunuz, önceden de yoktunuz.

Yokluktan varlık çıkmaz, varlık ta yok olmaz. Var olan bir şey varsa O Ezeli ve Ebedidir. Yok olması mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, teflon yazdı:

"Ben"de başkasına ait bir şey mi var?

 

Pardon ben sizi diğer arkadaşla karıştırmışım.

 

Rüyalara ne kadar ehemmiyet verirsiniz bilmem ama bazı rüyalar sadıktır. size başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum. Geçenlerde bir arkadaşımın bazı huylarını kendimce eleştirdim. O gece bir rüya gördüm. Arabama biniyorum ve arabamda benim dışımda tanımadığım üç kişi daha var. Nedense bu durumu garipsemiyorum. Ben arkada sağ tarafa oturuyorum, birisi benim yanımda. birisi şöför koltuğunda. üçüncü kişi de onun yanında. Araba ilerlerken şöför koltuğundaki bana doğru arkasını dönüyor. Bir bakımıyorum benim simam. Yani benim kisvemde başka bir benlik. Şaşırıyor ve hayret ediyorum. Sonra onun yanıdaki de arkasını dönüyor. O da benim kisvemde ve o da başka bir benlik. Daha da şaşırıyor ve yanıma bakıyorum. O da ben görünümlü başka birisi. Önde şöförün yanında oturan diyor ki, "sen başkasını beğenmiyor ya da eleştiriyorsun ama sende sen olarak görünen onda da o olarak görünmüş. Ne sen sen olmayı seçtin, ne de o, o olmayı seçti. Seni ondan farklı ya da üstün kılan hiç bir şey yok"

 

İşin özeti şu, sen sana verilenden ibaretsin. Sende sana verilmiş olan dışında bir şey yok. Öyleyse ben bana aitim demek, ya da bende olanlar benden demek te neyin nesi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 Yoktuk, varız, yok olacağız diyorsunuz ama şu an ne olduğunuzu hala söylemiyorsunuz. Söylemiyorsunuz ama galiba kendinizi bir takım elementlerin toplamı olarak görüyorsunuz. Sizin bakış açınıza göre siz şusunuz:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)

....

 

Kimse kendini evrenin geri kalanından farklı görmüyor. 

 

Bilim de fazla abartılıyor, bilim tanrı değildir. Bilim insan uydurması bir şeydir. 

 

Bir şeyleri daha kolay yapmanın yolunu bulmaktır. Başka bir açıdan geleceği kontrol etmeye çalışmaktır. İnsan algısına göre bir şeyleri anlamlandırmak ve onu kendi lehine kullanmaktır. 

 

İyi çalışması şuana kadar bulunan şeylerin doğru olduğunu göstermez. Bildiğimiz her şey, gerçek doğru ile (varsa) tamamen çelişiyor olabilir. 

 

►Örneğin kinematik formüllerin tamamı yanlıştır. Ancak düşük hızlarda bu yanlış o kadar küçüktür ki yapmaya çalıştığımız şeylere bir engel oluşturmaz. Tüm bilimde sonucu etkilemediği için ihmal edilen şeyler vardır olmak zorunda. Peki bu onları yanlış mı yapıyor ? Evet ! Kullanmamızı engel mi ? Hayır.

 

Haliyle benlik algısındaki tartışmayla, bilimi kullanmanın zerre alakası yok. Yanlış veya doğru, deneyde iyi çalışıyorsa problem yok demektir. 

 

►Elbette şuan bir şey yoktan var edilemez ve vardan da yok edilemez olarak kabul ediliyor. Bu değişebilir hatta belki değişmiştir bile. Değişmemiş olduğunu var sayarsak, benliğin bu yargıya dayanarak yok olmayacağını iddia etmek biraz gülünç kaçar. Benlik maddenin kendisi gibi değilde etkileşiminin bir sonucudur. Yani özel şartlar altında var olduğu söylenebilir. Madde yok olmasa da değişir. Bu değişiminde özel şartları ortadan kaldıracağını düşünmek zor değil. 

 

 

 

tarihinde Sütlü Kase tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Bana göre ne olduğunuzu sormadım ki. Siz, Tanrınız bana sormadı diyorsunuz ya. Ben derken kast ettiğiniz şey nedir.

 

Benliğinizi vasfedin. Neyden müteşekkilsiniz(oluşur). Nesiniz, ne zamandan beri varsınız, daha ne zamana kadar var olacaksınız. Önceden neydiniz, şimdi nesiniz, sonra ne olacaksınız vb. Bir de bunları bilimsel olarak anlatın lütfen. Görmediğiniz ve gösteremeyeceğiniz şeylerden bahsetmeyin.

 

 Konuymu tartlşcağız yoksa felsefemi yapacağız.Zeytine yemin  olsun. benliyimim büyüdüyüm ortama göre deyişir benimde bir kişliyim var ama buna inan kurandaki ahlak dışından çok daha  iyi durumda.yıldızların yerine yemin ederim anamla babmadan  kızışmasıyla yani azamaları sonucuyum. Nemiim SENİN GİBİ BİR İNSANIM NERDEN GELDİYİMİ BİLMEM HATIRLMAM AMA ATA YEMİN OLSUN ANAMDAN OLMUŞUM ÇEKİRDEY YEMİM OLSUN NE ZAMANA  KADAR BURDAYIM BİLEMİYORUM.:DMüslümanın duymak istediyi   önceden nemiydim  çekirdeye yemin olsun maymundan geldim. Bütün hayvanlar doğda yaşammücadelesi için evrimleşti tek evimleşmeyen islam dinine inanırlar oldu günde beş vakit domalmak farz kılındı yemin  olsun şafağa puta tapmaktan kutulamazlar ancak. Birde bilimden bahseceyiz bahsetsem islam olmaz etmesem bilm olmaz bilmedim.Andolsun gök yüzüne  günah benden gitti.

BİLİMİN BAŞLADIĞI YERDE İSLAM BİTER. İSLAMIN BAŞLADIĞI YERDE BİLİM BİTER.

 

Müslüman bir insanın bilim yapması mümkün değildir. Müslüman olunarak bilimle uğraşmak İslam ın özüne, yapısına, felsefesine aykırıdır. Bilim ve İslam birbirinin zıddıdır. Evrim ve yaratılışın birbirinin tam zıddı olması gibi. Bilim insanının dine inanmasının mantıklı yönü yoktur. Hem bilim insanı olduğunu hem de Müslüman oluğunu söyleyen insanlar, ya bilimi yada İslam ı bilmezler.

 

Bir Müslüman bilimle ilgilenir ise, Allaha ve Kurana karşı gelerek İslam dan çıkmış olur.Bilim le  insanın yaşamını kolaylaştıracak işlerle uğraşmak Allah ı ve İslam ı yalanlamaktır.İslam ve Bilim, Kara ve Deniz gibidir. Birinin bittiği yerde diğeri başlar<>>.

 

İslam da insanlar bilimle uğraşamazlar. Kuranın iddiasına göre Allah gerekli olan bilim ve teknolojiyi  peygamberlere öğretir. Peygamberlerde insanlara bundan yararlanmayı gösterirler. Eğer öğretmediyse bir Müslüman bilim yoluyla Dünya hayatını güzelleştirip kolaylaştırmaya çalışamaz.

 

Kuranda Zırh yapmanın Allah tarafından öğretildiğinin yazmasına şaşırmamak gerekir. Ayet de söylenen “Allah  size gereken teknolojiyi verir siz kendiniz  yapamazsınız ” demektir. Yoksa Kuranda ben “Davuda zeka verdim oda sizin için zırh yaptı” derdi. Okuyun ne söylüyor.

 

ENBİYA-80.Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi Siz şükrediyor musunuz?

 

Kuranda Allahın bile bilim ve Teknoloji bilmediğini ve kullanmadığını yazar. Allahın bir uçağı bile bulunmamaktadır. İlkel devirlerdeki Krallar gibi tahtında oturmakta ve 8 melek bu tahtı taşımaktadır. Aşağıdaki ayetten Allahın motorize olamadığını öğrenmiş bulunuyoruz.

 

Hakka:17 – Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin tahtını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir.

İşte Kurandan ayetler ortada bilimle uğraşamazsınız. Hatta bilimin size verdiği rahatlık ve kolaylıkları kullanamazsınız. Bir Müslüman Dünya hayatını isteyemez. İsterse Müslüman olamaz.

 

İSRA-18Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.

 

İSRA-19.Kim de mü’min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.

Allah kuranda bilimin sağladığı iyi ve güzel şeylerden yararlanmayı  bir amaç için çalışmayı yasaklar.Dünya yaşamını güzelleştirmeye çalışanları cehenneme atacağını söyler.

 

HİCR-3.Bırak onları yesinler, yararlansınlar; emelleri onları oyalaya dursun. İleride bilecekler.

 

HUD-15.Kim yalnız dünya hayatını ve onun ziynetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam  öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar.

 

HUD-16.İşte onlar, kendileri için âhiret te ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir.

Müslüman ın çabası sonuçta cehenneme gitmemek ve orada kalmamak için değil midir?Müslüman Dünya hayatı için parmağını oynatsa cehenneme atılacaksa neden bilim yapsın?Bir Müslüman ın Dünya hayatını kolaylaştırmak ve onu güzelleştirmek için çabası olabilir mi?

 

HADİD-20.Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir.  Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap ve Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanışdan başka bir şey değildir.

Allah Dünya güzelliklerini yasaklarken,hayatı kolaylaştırmayı yasaklarken ve Allah istemedikçe ve dilemedikçe bir buluş yapamayacağını bilirken, insan hangi mantıkla bilim yapacaktır?

 

ARAF-188.De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı BİLİYOR OLSAYDIM, daha çok SEVAP ELDE ETMEK isterdim ve KÖTÜLÜK HİÇ YAPMAZDIM. Ben inanan bir KAVİM için(MEKKE ÇEVRESİ) sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

 

ENAM-59.Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.

İNSAN-30.Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

HADİD-22.Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.

Ayetlerde gördüğün gibi, Allahın izni olmadan yemek yiyemiyor su bile içemiyorsunuz.Allah yeryüzüyle o kadar ilgilidir ki! Enam-59 ayetinde bir yaprak düşmesi bile Allah tarafından bilindiği yazar. Yani bunu bilen senin Tuvalette ne kadar kaldığını daha iyi bilir demek istiyor.

Kuranda O dilemezse Tuvalete bile gidemezsin yazıyor.Tuvalete gittiğinde ne kadar süre orada kaldığını bildiğini de yazıyor. Öyleyse Müslüman’ın Araştırma geliştirme yapmasına,  gerek var mıdır? Her şey Allahtan dır diyen Müslüman ın Doktora gitmesi mantık dışıdır.

Kuran da rüzgar olmazsa gemiler gidemez yazmaktadır. İslam bunu bilirken Allaha karşı gelip buharlı gemileri ve motorları gemileri icad edecek araştırmayı ve bilimi yapabilir miydi?

 

ŞUARA-32.Denizlerde yüce dağlar gibi gemilerin yürümesi de O’nun kudretinin delillerindendir. O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durur kalırlar.

Kuranda Allah seyahat etmen için eşek ve at verdim diyor. Müslüman Allahın bu söylediğine karşı çıkarak Tren, Uçak, araba icad etmeye çalışabilir mi? Sen Allahtan büyük müsün ki, Allahın ben sana seyehat için eşeği verdim derken sen Araba icadı için bilimle uğraşacaksın?

 

NAHL SURESİ -8 AYET -Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.”

Kuşları uçuranın Allah olduğunu düşünen İslam uçak bilimiyle ilgili çalışmalara cesaret edebilir mi? Kendisi Galata dan uçmaya çalışan Hazarfen Ahmet çelebi neden katledildi?

 

MÜLK-19.Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir.

Kuran Allahın insanları yoklukla yoksullukla denediğini yazar. Bunu düşünen Müslüman Allaha karşı gelerek bilim yapabilir mi? Melez verimli ürünler, meyveler araştırabilir mi? Ürünlerin kalitesinin ve verimliliğini yükseltecek cesareti olabilir mi? Allahın küçük yarattığı karpuzun büyüğünü yapmaya hangi mantıkla kalkışabilir? Genetik bilimle uğraşabilir mi?

 

BAKARA-155.Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Bir insan beyniyle düşünür. İlkel insanlar içinse her şey kalbe bağlıydı. Kalple düşünüldüğünü zannediyorlardı. İnsan vücudunun komuta merkezinin beyin olduğundan haberleri olmayan Allah ve kitabının bilim yapabilmesi aklın alacağı bir şey midir? Anatomi bilimi yapabilir mi?

 

HACC- 46. (Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette DÜŞÜNECEK KALPLERİ ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.

Bir insana kaynar su içirdiğiniz zaman bağırsağına gitmeden boğaz ve midenin yanacağı kesindir. Böyle bir cezayı yazan kitabın bilimden haberdar olması mümkün olabilir mi?

 

MUHAMMED suresi-15-ayet… Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

Yol bulmak için Yıldızların yaratıldığını düşünen İslam, Allaha karşı gelerek onun bulduğu çözümü bir kenara bırakarak pusulayı yada Navigasyon u icad etmek için bilim yapabilir mi?

 

ENAM-97.O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.

Kuran şimşeğin Elektrik olduğunu bilmez. Kuranda şimşeğin insana ceza vermek ve  çarparak yakmak olarak yazmaktadır. Bunu düşünen İslam Elektrikle ilgili araştırmaları yapabilir mi?

 

RAD-12.13.O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları meydana getirendir. Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O,yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar.

Kuran da dolu gibi ağır bir buz parçasının bulutlardan yağamayacağını düşünerek Göklerde dağlar olduğunu yazar. Dolu yağışının bu gökteki dağlardan geldiğini söyler. Bunu yazan Kuranın, rehber olduğu Din Bilim yapabilir mi? Meteoroloji bilimi yapıp gökte dağların olmadığını söyleyerek Allaha karşımı gelecektir.

 

NUR-43.Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağlardan dolu indirir de onudilediğine isabet ettirir,dilediğinden de geri çevirir. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.

Kuranda gece gündüzün yaratıldığı yazar. Gece gündüzün Dünyanın Güneşin çevresinde dönmesiyle gerçekleştiğini yazamayan İslam bilimle ilgili bir cümle bile kurabilir mi?

 

NEML-86.Onlar görmüyorlar mı ki, biz geceyi içinde rahat etsinler diye, gündüzü de (her şeyi) gösterici(aydınlık)olarak yarattık. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (Allah varlığını gösteren) deliller vardır.

Kuran da gece ve gündüz eşittir yazar.Güneş ve Ayın aynı yörüngede peş peşe gittiğini ve birbirlerine yetişemediğini yazar. Dünyanın bir yörüngesi olduğunu yazmayan Güneşe yörünge yazan İslam bilimle uyuşabilir mi? Uzaya uydu gönderip Allah ı ve kitabını mı yalanlayacaktır?

 

ENBİYA-33.O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.

 

YASİN-40.Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

 

Kuran da Gökteki yıldızların şeytanı cezalandırmak için yaratıldığı yazar.

İslam Yıldızların şeytan taşlamaya yarayan süs boncukları olduklarını söyler. İslam gök bilimi ve Astronomi bilimiyle uğraşabilir mi? Ya boncuk olmadığını anlarsa Allaha ne söyleyecektir?

 

MÜLK-5.Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Kuran Su kesilirse suyu getirecek Allahtır yazar. İslam yer altı ile ilgili bilim yapılabilir mi?

 

MÜLK-30. “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir?”

Rakamları bile bilmeyen kitabı olan İslam dan Matematik bilimi ile uğraşması beklenir mi?Üç yüz dokuz diyemeyen insanlardan bilim beklenebilir mi?

 

KEHF-25.Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.

Kuranda Gökyüzünün beton Tavan olduğu ve  O tavana Isı kaynağı(güneş) Işık kaynağı(ay) süs boncukları(yıldız)asıldığı yazılıdır. Beton büyük kubbede herhangi bir çatlak olmadığı ve yerle bu kubbenin bitişikken nasıl ayrıldığından söz eder. Direkleri olmayan beton kubbeyi Allah tuttuğu için düşmediğini yazar. Bu durumda İslamın bu gökten başka galaksiler olduğunu araştırmasının mantığı var mıdır?

 

ENBİYA-32-Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık.

 

LOKMAN-10-Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı.

 

ENBİYA-30-göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı görmediler mi?

 

HAC-65- İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor.

 

İslam ve Kuranda bunların olduğu, bilimle çeliştiği anlatılsa İslam bitecektir. Kuranı ve İslam ı bilenler  bunu yapmak yerine yalan söyleyerek gizliyorlar. İnsanların bunları görmemesi ve anlamamaları için her şeyi Arapça sunuyorlar. Bir gün bunları tüm insanlar öğrenecektir.

Merak ettiğim ise bunu bilip te  saklayanların vicdanlarıyla nasıl hesaplaşabildikleridir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 Yoktuk, varız, yok olacağız diyorsunuz ama şu an ne olduğunuzu hala söylemiyorsunuz. Söylemiyorsunuz ama galiba kendinizi bir takım elementlerin toplamı olarak görüyorsunuz. Sizin bakış açınıza göre siz şusunuz:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)
7. Potasyum (%o.35)
8. Sülfür (%0.25)
9. Sodyum (%0.15)
10. Magnezyum (%0.05)
11. Bakır, çinko, selenyum, molibden, flor, klor, iyot, manganez, kobalt, demir (%0.70)
12. Lityum, stronsiyum, alüminyum, silisyum, kurşun, vanadat, arsenik, brom (eser miktarda)

 

(Size göre) hep var olmuş ve hep var olacak bu elementler sadece sizi değil beni de tanımlıyor. Bütün evreni de tanımlıyor.  Bu böyleyken neden kendinizi benim dışımda ya da evrenin geri kalanından farklı bir şeymiş gibi görüyorsunuz ve bir otonomi(müstakillik) atfediyorsunuz ki. Bu, bilimsel açıdan büyük bir yanılgı değil mi? Bilimsel olarak ispatlayamadığınız halde neden benliğinizi var kabul ediyorsunuz ya da bütün dünyaya benliğinizin penceresinden bakıyorsunuz? Bilimsel olarak mümkün olmadığı halde neden bu benlikle bilim yapıyorsunuz? Bana görmediğim ve göremeyeceğim şeylere başvurmadan bir kez kendinizi tanımlasanız, gerisini konuşacağız ama siz ısrarla ben dediğiniz şeyin ne olduğunu bana açıklamıyorsunuz.

 

Diğer yandan yok olan bir şey var olamaz. Var olan da yok olmaz.

Şimdi varsanız hep vardınız bundan sonra da hep var olacaksınız.

Yok olacaksanız, şimdi de yoksunuz, önceden de yoktunuz.

Yokluktan varlık çıkmaz, varlık ta yok olmaz. Var olan bir şey varsa O Ezeli ve Ebedidir. Yok olması mümkün değildir.

KURAN TAM BİR BİLİMSEL KİTAP BURDAN BAKABİRSİNİZ.

1- Tarık Suresi 7. ayet:

(Bu su- meni) Bel kemiği ile kaburgalar arasından çıkar.
Tıp, testislerden diyor.

2- Cennetin genişliği göklerle yer kadar mı?

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. (Âli İmran Suresi-133)
Yer’den kastedilen dünya gezegeni olduğuna göre, dünya da uzayda diğer gök cisimlerinden bir olduğuna göre “gök ile yer kadar” demek anlamsız bir ifadedir. Hatta bu ifadeden yerin altta, uzayın ise üstte algılandığı anlaşılmaktadır.

3- Dünyanın 4 günde, göklerin ise 2 günde yaratılmış olması: (Füssilet/11-12)

9. De ki: “Siz gerçekten yeri iki günde yaratanı inkar edip duracak mısınız? Birde O’na eşler mi koşuyorsunuz? O, bütün alemlerin Rabbidir.
10. Hem ona üstünden ağır baskılar (dağlar) yaptı, onda bereketler meydana getirdi ve onda azıklarını dört gün içinde araştıranlar için bir düzeyde takdir buyurdu.
11. Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: “İkiniz de ister istemez gelin!” dedi. İkisi de: “isteye isteye geldik.” dediler.
12. Böylece onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu ve her gökte (bulunan meleklere) işlerine ait emrini vahyetti. Dünya gökyüzünü kandillerle donattık ve koruduk, işte bu, hep o çok güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.

4- Yerin göklerden önce yaratılmış-düzenlenmiş olması: Füssilet/10-12

5- Miras dağıtımındaki avl yöntemi gerektiren matematik hatası. (Nisa/10-12)

http://panteidar.wordpress.com/2009/10/27/kuranda-matematik-hatasi/

6- Güneşin kara çamurlu bir suya batması.

Sonunda güneşin battığı (mağrib) yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) buldu, yanında bir kavim gördü. (Kehf Suresi-86)
Ayetten; dünyayı göğün altında uçsuz bucaksız bir yer olarak gören ve göz yanılmasından dolayı güneşin dünyanın batısında bir çamur gözesine battığını sanan bir yanlış bilgiye sahip olunduğu anlaşılmaktadır.

7- Ortadoğuda yetişen Hurma, üzüm gibi meyvalardan bahsedilip batıda yetişenlerden hiç bahsedilmemesi.

Kur’an’da genelde tüm konular Ortadoğu’ya, Arabistan’a özgüdür. Örneğin yağmurdan, rüzgardan bahsedilir ama kardan, doludan, buzdan bahsedilmez. Hayvanlardan ve bitkilerden bahislerde de böyledir. Batıya özgü meyvalar hiç geçmez.

8- Kalbin beyin fonksiyonlarına sahip gösterilmesi.

Duygular, düşünceler, inançlar kalbin mi beynin mi fonksiyonları? Bakara/97-260-283, Kehf-28, Şuara-195

9- Ay’ın yarılması:

Kamer-1. Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

10- Gök gürültüsü, şimşek ve yıldırımın Allah’ın insanları korkutma ve cezalandırma aracı olduğu:

Rad/12-13. O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları meydana getirendir.
Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O, yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.


11- Her canlının çift yaratıldığı:

Zariyat-49. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.
Her canlı çift değildir. Bakteriler, virüsler bölünerek çoğalırlar.

12- Rahman-14. Allah insanı, pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı:

Halbuki benzer bir hayvanın dna’sı üzerinde yapacağı değişiklikle insanı yaratması daha bilimsel olmaz mıydı?

13- Kısasa Kısas:

Bakara-178. Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir.
Kısas’ın çağdaş hukukta geçerliliği olabilir mi?
Bu ayetle Kur’an’ın evrenselliğinden bahsedilebilir mi?


14- Denizin yarılması, ölünün diriltilmesi gibi bilim dışı sözde mucizeler.

15- Hayvanların 8 çift olması:

Zümer-6. Sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini varetmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir; sizi annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmıştır; işte bu Rabbiniz olan Allah’tır. Hükümranlık O’nundur, O’ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl olur da O’nu bırakıp başkasına yönelirsiniz?
Sekiz çift hayvan az değil mi? Hangileri acaba? At, eşek, deve, koyun, keçi, öküz-inek, tavuk-horoz, hindi, ördek, tavşan, kuş, balık, kedi, köpek, balarısı…
Aşağıdaki ayetlerde açıklanıyor hangileri olduğu:

Enam-143. Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. (…)
Enam-144. Deveden bir çift sığırdan da. (…)


16- Yıldızların şeytanlar için atış tanesi olduğu:

Mülk-5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
Kandille kastedilen yıldız. Ama sanki yıldızın ne olduğu bilinmiyor. Boyutları küçük sanılıyor. Hatta göktaşı ile karıştırılıyor. Güneş ile yıldızlar farklı düşünülüyor. Koca yıldız, belki de dünyanın yüzlerce misli büyüklüğünde, ama ayette şeytanlara atış tanesi olarak yapıldığını söylüyor. Sadece tek başına “yıldızların düşmesi” ifadesi bile yıldız’ın ne olduğunu bilenler için dinlerin uydurma olduğunu kanıtlamaya yeterlidir. Çünkü Tevrat, incil ve Kur’an’da aynı büyük yanlışa düşülmüştür.

17- Savaşçı Melekler:

Al’i İmran/124-125. İnananlara: “Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mi?” diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle yardım edecektir.

Savaşta müslümanlara melek ordusuyla destek veriliyormuş. Bugünlerde çok ihtiyaç var bu melek ordusuna ama Allah’tan tık yok, umursamıyor sanki..
Melek ordusu bilimdışı değil mi? Allah onun yerine müslümanları güçlü kılmış olsa daha doğru olmaz mı?

165. (Bedir de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud’da) kendi başınıza geldiği için mi “Bu nasıl oluyor!” dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.


Galip gelinen savaşta melekler var, mağlup olunanda neden yardımcı olmamışlar acaba?
Galibiyet meleklerden, mağlubiyet insanların hatasından mı?


18- Ay’ın nur olduğu:

Yunus-5. O’dur ki Güneş’i bir ışık yaptı. Ay’ı da bir nûr kılıp, ona birtakım konaklar tayin etti ki yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz.
Ay’ın bir nur olmadığı sadece geceleri güneşten aldığı ışığı yansıttığı biliniyor.

19- Bir gecenin bir ömre bedel olması:

Kadir-3. Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır!
Sadece bir gece, bin aydan yani yaklaşık bir ömürden nasıl daha hayırlı olabilir?

20- Tatlı suda inci ve mercan yetiştiği:

Rahman suresi 19-22 ayetleri ile Furkan suresi 53. ayetinde geçen iki denizin birbirine salındığı-karıştırıldığı ama aralarında bir engel olduğunu yazan ayetlerde denizlerden birinin suyunun içilebilen tatlı su olduğu, diğerinin acı ve tuzlu su olduğu yazılıdır. Rahman-22’de her ikisinde de inci ve mercan yetiştirildiğini yazar. Halbuki tatlı suda inci ve mercan yetişmez. Suni olarak inci yetiştirilse bile mercan hiç yetişmez.

21- Göğün, yıldızların yere düşmesi:

Bilindiği gibi, dünya evrende bir toz tanesi kadar küçük bir gök cismi ve güneşin bir uydusu. Ama Kur’an’a sanki dünya altta, bütün yıldızlar üstteymiş ve Allah tutmasa yere düşermiş şeklinde yansıtılmış. Bu da Kur’an yazarının bilimsiz şartlarda yetişen bir insan olduğunu gösteriyor.

Hac 65. Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

22- Dünyanın düz olduğu:
Kur’an’ın yer ve gök ayetlerindeki ifadelerinden yeri uçsuz bucaksız düz bir alan, göğü ise yerin üzerinde bir kubbe olarak düşündüğü net olarak anlaşılır. Örneğin “Cennetin genişliği göklerle yer kadardır” ifadesi, yerin bir gök cismi olmadığının sanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Sanki bir uçta yer diğer uçta 7. gök varmış gibi düşünülmektedir. Ayrıca Fussilet suresinde yerin ayrı göğün ayrı yaratıldığı ifadeleri de bunu göstermektedir.


Bundan çok daha net olarak Şems suresi 6. ayetinde düzlenmiş olan yere yemin edilir. Ancak bu ayet mealciler tarafından tahrif edilerek yayılıp döşenmiş olarak çevrilmiştir.

Şems 6. Vel ardı ve mâ tahâhâ. — Ve yere ve onu düzleyene.
taha düzlemek demektir, tahiv kökünden düzgün sözcüğünden gelir. Elmalılı tefsirinde belirtilmiştir. Haznevi tefsirinde de 6- Yer´e ve onu düzeltene, şeklinde çevrilmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, güven yazdı:

 

 

 

ADAM SORUSUNDA HAKLIYMIŞ.

Allah Dilemedikçe Siz Dileyemezsiniz!

"Hiç şüphesiz, Biz her şeyi kader ile yarattık"

(Kamer Suresi, 49) ayeti ile haber verildiği gibi, canlı cansız bütün varlıklar bir kader ile yaratılmışlardır. Kâinattaki her varlığın kaderi, sonsuz akıl ve bilgi sahibi olan Allah tarafından belirlenmiştir. Hiçbir varlık, başına gelecek iyi ya da kötü bir olaya engel olamaz veya tersine çeviremez.

İnsan, hayatı boyunca Allah’ın kendisi için dilediği ve yarattığı birtakım olaylarla karşılaşır.

"Onların işlemiş oldukları herşey kitaplarda (yazılı)dır. Küçük, büyük her şey satır satır (yazılı)dır."

(Kamer Suresi, 52-53) ayetinden de anlaşıldığı gibi işlediğimiz her şey Allah katında bellidir.

Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir

musibet

yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır.

(Hadid Suresi, 22)

Çok açıktır ki, yeryüzünde olan ve nefsimizde meydana gelen her olay, daha biz yaratılmadan önce Levh-i Mahfuz’da yazılıdır. Sahip olduğumuz cüzi irademiz de, kaderi yendiğimizi (haşa) zannettiğimiz olaylar da zaten kaderimizin birer parçasıdır.

Bu nedenle insanın kaderinin dışına çıkması veya kaderini değiştirmesi mümkün değildir. Olaylar karşısında verilen tepkiler de Allah’ın takdiri sonucunda gerçekleşir.

"...Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir"

(Ahzab Suresi, 38)

Yüce Rabbimizin Kuran’da bildirdiği üzere, bütün insanlar Allah’ın kontrolünde yaşamaktadırlar.

"Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Müminleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir."

(Enfal Suresi, 17) ayeti bu gerçeği çok net anlatmaktadır.

http://www.makalemar....emezsiniz.html

demekki neymiş ?....

KONUŞMALARIN bile allahın DİLEMESİ ile oluyormuş.....hmmm bak seeen...

ee ateist olmam da allahın DİLEMESİDİR o zaman ne dersiniz? yahut hristiyanın ? musevinin ? KADERLERİNDE varmış gavur olmak ?....

ÖZGÜR İRADE ???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Desene biz sınav önceden belidir sorular çalınmış:D

Hadid/22. Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 @Yeni ÜyeKuşluk vaktine  yemin olsun  geceye tarıka. O gece gelene. O tokmak gibi vurana. Yemin olsun incitmeden çekenlere  düyümü hünerle çözenlere bir yerden bir yere gidenlere. BİZ BOŞA KÜREK SALIYORUZ:D

===>>> İnsanları İYİ ya da KÖTÜ yapan ALLAH ise İnsanların özgür iradesi yok demektir!. O zaman Sınav, Cennet ve Cehennem ne Mana?!

Kur'an da; örneğin Nahl Suresinde şöyle der:

 

 

36.  Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber

gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de sapıklık hak oldu.

Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün. 

37. Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah 

saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@Yeni Üye Sence Kötülük Allah tan mı gelir yoksa bizdenmi ?

Nisa -78. Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: “Bu Allah’tandır” derler, bir kötülüğe uğrarlarsa “Bu, senin tarafındandır” derler. De ki: “Hepsi Allah’tandır”. Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

Nisa-79. Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Seni insanlara peygamber gönderdik, şahid olarak Allah yeter.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, güven yazdı:

Diyanet Vakfi: HAŞR-21 ayet. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

Diyanet Vakfi: AHZAB Suresi 72. ayet.Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.

 

 

 Yinede Allh razı olsun dağlardan  onlar olmasa şimdi dünya beşik gibi salanacakt. Dimi:D@Yeni Üye

NAHL-15 / DİYANET MEALİ : Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.

ENBİYA-31 / DİYANET MEALİ : Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik

Nebe-(6-7) Diyanet İşleri: Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Pardon ben sizi diğer arkadaşla karıştırmışım.

 

Rüyalara ne kadar ehemmiyet verirsiniz bilmem ama bazı rüyalar sadıktır. size başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum. Geçenlerde bir arkadaşımın bazı huylarını kendimce eleştirdim. O gece bir rüya gördüm. Arabama biniyorum ve arabamda benim dışımda tanımadığım üç kişi daha var. Nedense bu durumu garipsemiyorum. Ben arkada sağ tarafa oturuyorum, birisi benim yanımda. birisi şöför koltuğunda. üçüncü kişi de onun yanında. Araba ilerlerken şöför koltuğundaki bana doğru arkasını dönüyor. Bir bakımıyorum benim simam. Yani benim kisvemde başka bir benlik. Şaşırıyor ve hayret ediyorum. Sonra onun yanıdaki de arkasını dönüyor. O da benim kisvemde ve o da başka bir benlik. Daha da şaşırıyor ve yanıma bakıyorum. O da ben görünümlü başka birisi. Önde şöförün yanında oturan diyor ki, "sen başkasını beğenmiyor ya da eleştiriyorsun ama sende sen olarak görünen onda da o olarak görünmüş. Ne sen sen olmayı seçtin, ne de o, o olmayı seçti. Seni ondan farklı ya da üstün kılan hiç bir şey yok"

 

İşin özeti şu, sen sana verilenden ibaretsin. Sende sana verilmiş olan dışında bir şey yok. Öyleyse ben bana aitim demek, ya da bende olanlar benden demek te neyin nesi.

@Yeni ÜyeAllah  ne diyor bir kulak ver  bir göz at:DAllahı gördünmü muhmmedi gördünmü diyer peygamberleri gördünmü yok. ARABIN ALLAHI GÖRMEDİYİN ŞEYE İNANMA DİYOR.

Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (İsra, 17/36)

Link to post
Sitelerde Paylaş

:DYEMİN SÜRESİ 32 AYET BEŞİNCİ AYETİ OKUYUP BİRDE ONA İNANACAKSIN BU İNSAN OĞLU HERŞEYİ HAK EDİYOR.

1- Andolsun incir ve zeytine,

2- Andolsun sina dağına,

 3- Andolsun bu güvenli Mekke şehrine,

 4- Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık,

 5-Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, güven yazdı:

Diyanet Vakfi: A'RAF Suresi 172. ayet.Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.

 

 

 

 Bu ayete fos çıktı birini yalanlayan aytler. Ben bilmiyorum demiş.

FETİH-25.Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram’ı ziyaretten ve bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkârcıları birbirinden AYIRD EDİLEBİLSEYDİK, inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık.

ENFAL-23Allah, onlarda bir hayır olduğunu BİLSEYDİ, elbette onlara İŞİTTİRİRDİ. Onlara İŞİTTİRSEYDİ DAHİ mutlaka YİNE YÜZ ÇEVİRİR DÖNÜP giderlerdi.

Allahda bir şey bilmiyor ne yapacağız çözüm ne?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.07.2018 at 14:45, Yeni Üye said:

 Yoktuk, varız, yok olacağız diyorsunuz ama şu an ne olduğunuzu hala söylemiyorsunuz. Söylemiyorsunuz ama galiba kendinizi bir takım elementlerin toplamı olarak görüyorsunuz. Sizin bakış açınıza göre siz şusunuz:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)
7. Potasyum (%o.35)
8. Sülfür (%0.25)
9. Sodyum (%0.15)
10. Magnezyum (%0.05)
11. Bakır, çinko, selenyum, molibden, flor, klor, iyot, manganez, kobalt, demir (%0.70)
12. Lityum, stronsiyum, alüminyum, silisyum, kurşun, vanadat, arsenik, brom (eser miktarda)

 

(Size göre) hep var olmuş ve hep var olacak bu elementler sadece sizi değil beni de tanımlıyor. Bütün evreni de tanımlıyor.  Bu böyleyken neden kendinizi benim dışımda ya da evrenin geri kalanından farklı bir şeymiş gibi görüyorsunuz ve bir otonomi(müstakillik) atfediyorsunuz ki. Bu, bilimsel açıdan büyük bir yanılgı değil mi? Bilimsel olarak ispatlayamadığınız halde neden benliğinizi var kabul ediyorsunuz ya da bütün dünyaya benliğinizin penceresinden bakıyorsunuz? Bilimsel olarak mümkün olmadığı halde neden bu benlikle bilim yapıyorsunuz? Bana görmediğim ve göremeyeceğim şeylere başvurmadan bir kez kendinizi tanımlasanız, gerisini konuşacağız ama siz ısrarla ben dediğiniz şeyin ne olduğunu bana açıklamıyorsunuz.

 

Diğer yandan yok olan bir şey var olamaz. Var olan da yok olmaz.

Şimdi varsanız hep vardınız bundan sonra da hep var olacaksınız.

Yok olacaksanız, şimdi de yoksunuz, önceden de yoktunuz.

Yokluktan varlık çıkmaz, varlık ta yok olmaz. Var olan bir şey varsa O Ezeli ve Ebedidir. Yok olması mümkün değildir.

 

"Size, bize göre" diye bir şey yok.

Gerçek olan ne ise, o var. Ha gerçek nedir derseniz eğer, o vakit üzerine hiçbir şey konuşamayacağımız bölüme geçip beraberce susabiliriz.

 

Biz olanı söylüyoruz. Siz ise hoşunuza gitmediği yerde, kibirli ve doymak bilmez egonuzu tatmin edecek sonsuz hayat soslu masallarla ikame ediyorsunuz "gerçeğin" yerini.

Sütlü Kase'nin de dediği gibi, ayrıca kendini evrenin geri kalanından farklı gören de yok. Karşınızdakinin adına konuşmayın.

 

Bilimsel olarak mümkün olmayandan kastınız nedir açın, üzerine konuşalım.

Var olanı beyan etmek ne zamandan beridir "nedene" dair böylesine bir hesap vermeyi, hak hukuk talep etmeyi gerektirir hale geldi?

 

Benlik ve bilinç, milyarlarca yıllık evrimin ürünü olan bir "çatı kavram".  Nöronların kompozisyonu en kaba tabiri ile. Ayna nöronlardan da bahsetmek gerekebilir.

Hafıza ile zamklanıp bir süreklilik haline gelen biliş şekli. Kesintiye uğrayana ya da tamamen kesilene değin.

Biz milyarlarca yıllık evrimin mirası üzerinden hareket ediyoruz. Tıpkı bir aslan gibi. Bu konuda ne onlardan bir farkımız, ne de büyük oranda başka bir inisiyatifimiz var.

Benlik bilinci, farkındlığın farkındalığı, o içgörü orada. Ve bizim buna aykırı hareket etmemiz mümkün değil. Biz de düz devam ediyoruz işte, milyarlarca yıllık evrime boyun eğerek.

Neden nefes alıyorsunuz demek gibi olmuş sizinkisi. 

Benlik kavramı neo-korteksin evrimi neticesinde ortaya çıkmış ve bir seçilim değer olduğu için orada kalmış, hepsi bu. Bizim kullandığımız da, gönderme yaptığımız da...

 

Ben dediğin şey açıklanamaması gibi bir durum zannettiğiniz şekilde yok.

Öyle olsa dahi buradan size çıkacak bir ekmek yok. Ne umduğunuzu tahmin ediyor, ama yine de merak ederek sizin ağzınızdan duymak istiyorum..

 

Varlık ve yokluk üzerine yazdıklarınız doğru amaca hizmet etmeyecekse eğer, laf salatasından başka bir şey değil(hakaret amaçlı yazmadım)

Var olmak ve yok olmak eylemleri aslen izafi olarak kullandığımız "canlılık" parantezi ve ona dair diğer kavram olan "ölüm" parantezi üzerinden hayat buluyor, anlam kazanıyor. Bu iki paranteze, onlarla ilgili süreklilik ve kesintiye gönderme yapıyor. Ölüm dediğimiz şey canlılığa, sürecin bir kesitinde meydana gelmiş bir "birliğin" tekrar dağılmasına, artık birlik olmamasına dair. Niteliğe gönderme yapan bir fiil.

 

Yoksa ortada sadece var olan ve yok olan var. Ölüm dediğin insancıl bir kavram.

Bu bağlamda var olmak ve yok olmak ya da va r olmamak gibi kavramların kullanımını insanların elinden böyle hoyratca ve afaki bir şekilde alamazsınız.

Alırsanız eğer, o kavramları siz de kullanamazsınız. Sizin mantık silsilenizin vardığı yer orası çünkü.

Aslen ne kast ettiğiniz her ne kadar tam olarak kavramış olsam da..(Işınlanma örneğini buraya ipucu olarak bırakayım.)

 

On 13.07.2018 at 15:05, Yeni Üye said:

Pardon ben sizi diğer arkadaşla karıştırmışım.

 

Rüyalara ne kadar ehemmiyet verirsiniz bilmem ama bazı rüyalar sadıktır. size başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum. Geçenlerde bir arkadaşımın bazı huylarını kendimce eleştirdim. O gece bir rüya gördüm. Arabama biniyorum ve arabamda benim dışımda tanımadığım üç kişi daha var. Nedense bu durumu garipsemiyorum. Ben arkada sağ tarafa oturuyorum, birisi benim yanımda. birisi şöför koltuğunda. üçüncü kişi de onun yanında. Araba ilerlerken şöför koltuğundaki bana doğru arkasını dönüyor. Bir bakımıyorum benim simam. Yani benim kisvemde başka bir benlik. Şaşırıyor ve hayret ediyorum. Sonra onun yanıdaki de arkasını dönüyor. O da benim kisvemde ve o da başka bir benlik. Daha da şaşırıyor ve yanıma bakıyorum. O da ben görünümlü başka birisi. Önde şöförün yanında oturan diyor ki, "sen başkasını beğenmiyor ya da eleştiriyorsun ama sende sen olarak görünen onda da o olarak görünmüş. Ne sen sen olmayı seçtin, ne de o, o olmayı seçti. Seni ondan farklı ya da üstün kılan hiç bir şey yok"

 

İşin özeti şu, sen sana verilenden ibaretsin. Sende sana verilmiş olan dışında bir şey yok. Öyleyse ben bana aitim demek, ya da bende olanlar benden demek te neyin nesi.

 

Ziyanı yok. Her iki cevabı da bana yazmış oldunuz neticede.

 

"Ben" kelimesi sizin zannettiğiniz şekilde bir "iyeliğe" gönderme yapıyor olsaydı, belki dediklerinizin üzerine hasbıhal edilebilirdi.

Canlılık da maddenin bir davranış şeklidir dendiği yerde, canlılık cansızlık kavramının sınırlarının dahi halen belirsiz olduğunun bu forumda defalarca belirtildiği yerde, bu yazdıklarınız tamamen karavana oluyor. Ortada var olan ya da olmayan bir hak yok.

 

Bende bana "verilmiş" bir şey zaten yok.

Beni oluşturan bütünün meydana getirdiği bir çatı kavram var.

Tamami ile maddi etkileşimlerle ilişkili, onun sonucu. Beynin bir fonksiyonu.

Ondandır ki bu "ben bilinci" dediğimiz şey bu mertebede sadece insanda var. 1250 cc'lik beyni ve neo-korteksi olan canlıda. Benzerleri de beyin kapasitesi anlamında yine yakın gelişmişlik seviyesindeki türlerde. Bu bir tesadüf mü?!!!

Aradaki "korelasyonun" size bir şeyler anlatıyor olması lazım. Ne kadar ekmek, o kadar köfte korelasyonu. ;)

 

Ortada bir ben falan yoksa eğer

Bu hesabı asıl vermesi gereken ise asıl sizin inancınız. 

 

Biz "olanı", "gerçekleri" yazmaya devam ederiz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, teflon yazdı:

Bilimsel olarak mümkün olmayandan kastınız nedir açın, üzerine konuşalım.

 

 

Bilimsel metod çerçevesinde, bilici bir öznenin tanımlanamayacağını, dolayısıyla salt bu çerçevede bilimin de mümkün olmadığını iddia ediyorum. Hoş, bilimin bir kutsal kitabı yok, ve bilimin ne olduğu ve nasıl tanımlandığı tarih ve coğrafyaya göre farklılaşmış ama en azından, herkes, kendiliğinin bilgisinin bilimin dışında ve üstünde olduğunu anlayabilecek kadar insandır herhalde.

 

Biz insan olarak kendimizi, yani varlığımızı biliriz. Varlığımızın bilgisi bizim için en üstün ve en kesin bilgidir. Ancak benliğimizin bilgisi bizim için bilimsel bir bilgi değildir. Bilimin izah etmesine ihtiyaç duyacağımız bir bilgi de değildir. İzah edebileceği bir bilgi de değildir. Bir kere benliğimizde bilen, bilinen ve bilgi birbiriyle beraberdir. 

 

Eğer bilen ya da benlik dediğimiz şey, bilinenin yani maddenin bir ürünü, fonksiyonu ve sonucu ise benliğin kendini bilmesi, kendi dışındakinin bilmesinden neden ve nasıl farklılaşabilir ki? Kendimizi bilmemizdeki kesinlik ve üstünlük maddeyi ve evreni bilmekteki belirsizlik ve zanların çok ötesindedir.

 

Ben burada kimseye Tanrımın ya da dinimin reklamını yapmaya çalışmıyorum. Zaten bu forumda buna ihtiyaç yok. Sağolsun sözde ateistler sürekli Tanrıdan bahsediyor, ona sövüyor, kitabıyla yatıp kitabıyla kalkıyor. Peygamberleriyle ilgili başlıklar açıyor. Reklam yapmaya niyetim yok ama madde denilen daha ne olduğunu ve nasıl oluştuğunu bile bilmediğimiz bir şey, zamanla hayatı, iradeyi, estetiği, bilme süreçlerini, yani her şeyiyle özneyi var etmiş, özne de hem kendini hem maddeyi bilmiş. Ama kendini bilmesiyle maddeyi bilmesi mahiyet olarak birbirinden farklı olmuş vb. masallara inanmak için yeterince çıldırmadım.

 

Bu konuya cevap yazarken kafamdaki tek iddia şuydu, görüneni izah etmeye görünen yetmez. Görünenin ötesine başvurmadan görüneni açıklayamayız. O yüzden bazıları bilim adına milyarlarca yıldan, görünmeyen boyutlardan, karanlık maddeden, karanlık enerjiden,  sıfırdan kendi kendine oluşmuş bir evrenden, evrimden falan bahsediyor, büyüklere masallar tadında şeyler anlatıyor. Ne şahit olduğumuz, ne test edebileceğimiz, ne tekrarlayabileceğimiz masallar. Dini bıraksak dahi zihnimizde oluşturduğumuz gerçeğe evreni uydurmak için bir sürü teoriye, varsayıma, hokkabazlığa başvurmak zorunda kalıyoruz. Burada sizin yanlışınız ya da çelişkiniz aynen bir teist gibi önce inanıp, sonra gerekçelerinizi ya da izahınızı geliştirdiğinizi fark etmiyor oluşunuz. Ya da mugalatayla bunu gizlemeye çalışmanız.

 

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...