Jump to content

Kemalistler Ve Müslümanlar Arasında Fark Yoktur


Recommended Posts

11 saat önce, GREENHOUSE yazdı:

Yanlışı yanlış ile savunuyorsun ortada doğru olan birşey yok.

 

Forumda müslümanlığı öven bir tane yazım yok.Ne atıp duruyorsun müslümanlık ile  ilgili yazıları bana. :)

 

 

Ben atıp tutmuyorum şimdi senin islamı svaundun savunmadın yazısının peşine düşemem. yalışı yalışla savunmuyorum. asıl sen neyi savunduğunu saklıyorsun. Ama Dişini BİLELİYİP BİR  KÖŞDE BEKLİYORSUN Ama  bu ülkenin deyerlrine saldıran birsini gördünmü hemen atlıyorsun ÇOKTANDIR seni takip ediyorum ne olduun belli deyil atmaca gibi bekliyorsun. hasmının  bilirsin ona göre harket edersin sinsi bir hasımdan korkacaksın mayınlı tuzağa benzer  sende onlardan birisin bekliyorsun birsi  senin beyenmediyin şeye saldırsın o bğup öldürdükten sonrda sendee afiyetle yemyi düşünüyorsun. Seni takip ediyorum dedim ama öyle sıkı deyil  öüme gelirse bakrım gerksizse okumaya gerek duymadım ha sen diyorsun iddalı bir şekilde  müslümalığı öven bir yazım yok diyosun. Doğrsu detyalara girip bakmadım  gerekte duymadım. müslüman hakındada elştiri bir yazınıda görmedim ha mecburmusun müslümanlığı eleştirmeye hayır ne münsabet deyim gibi sen  kendini belli etmeyen birisisin asıl senden korkmak lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 276
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

7 dakika önce, Tengrizm yazdı:

Atatürk ülkemizi kurtarmış,laikliği getirmiş ve akılcı bilime önem vermiş liderimizi utanmadan eleştiriyorsunuz.

İşte klasik Kemalist modeli. Atamız onu yaptı atamız şunu yaptı atamız ilah atamız üstün atamız yüce atamız atamız atamız. Ne farkınız var müslümanlardan ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Üzümlü Kek yazdı:

İşte klasik Kemalist modeli. Atamız onu yaptı atamız şunu yaptı atamız ilah atamız üstün atamız yüce atamız atamız atamız. Ne farkınız var müslümanlardan ?

Evet kemalist bir Atatürkçüyüm,bizim müslümanlar dan çok farkımız var.Atatürk'ün sayesinde rahatça yaşıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 23.07.2018 at 12:24, Bir Buçuk yazdı:

İnsan psikolojisinden zerre haberdar olmayanların yorumları, ciddi cevaplar verilmeyi hak etmese de, okuyanların tuzağa düşmemesi adına yazacağım.

İnsan bir sürü canlısıdır. Belli "şeyleri" takip etmeye meyillidir. Bu duyguları canlandırmanın da birçok yolu vardır. Bir düşünceyi somutlaştırmadan onu kitlelere kabul ettiremezsiniz. Aynı zamanda grup üyeleri arasında da belli uyumlar yaratacaksınız ki kendilerini gruba ait hissetsinler. Bu bir bayrak olur, bir jest olur, grup üyeleri arasındaki özel kelimeler olur, bir kişi olur... Hatta grupla dışarıyı düşmanlaştırırsın ki daha çok kenetlensinler(dış güçler, dış mihraklar, faiz lobisi).

Ben Atatürkçü bir çevrede büyüdüm. Atatürk'ü severim. Şimdi sana soruyorum, bu adamlar yılların getirdiği kazanımları tek tek elimizden almaya and içmişken, neye sarılmamızı bekliyorsun?

Adeta bir çete gibi her yeri istila ediyorlar. Aydınlığın, adaletin karşısındalar. Yıllardır din bezirganlığı, Arap milliyetçiliği yapıyorlar. Sansürcüler. Hırsızlar. 

Şimdi bana bir kurum, bir isim söyle ki bu şerefsizlerin tam karşısında, 100 yıl önce bunların yapmaya çalıştığı şeyi yok etmiş olsun. Kıvırma ama.

 

Sen de amma omurgasız çıktın Üzümlü Kek.

Sorum burda duruyor. Mertçe cevap vereceksen ver. Vermeyip provakatörlük yapacaksan da buralarda değil, kahvehanelerde yap bu işi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet atatürkü sevmek bir suç deyil ama atatürke tapma gibi saçma şey olamaz. Atatürk  müslüman bir ülkede  devrim yaptı hiç sözünü evlemden gevelmeden dinin insanlara zarlarını anlatmış. Bazıları gelip atatürk müslümanlrı kandırdı  diyor yav siz nasıl bir mahlukatsınız isaril kandırır avurpa kandırır amerika kandırır masonlar kandırır sizi kandıramayan dünayada bir ülke gösterin hep mağdursunuz. Atatürk kandırdıda size ne yaptı  camiye gitdenleri kuşunamı dizdi yok sadece  cematleri kaldırdı vs. Cmatleri tayyip beseldi ne oldu şimdi onlar ona ihanet edince develtin gücünü kulanıyor  hemde mağduru oynuyor. şimdi fetö. furkan vakfı alpaslan kuytu gibi isimlar namaz kılyorlar kuran okuyorlar bunlara tayyip opersiyon yapınca kahraman oluyo. Aatürk yapınca dine karşı oluyor az insaf be.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, ateyizreis said:

 

Saygı duymak ile uzaktan yakından alakası yoktur. Alanen bir dinin ritüelleri yerine getirilmektedir. Zaten zaman zaman bazı kemalistler son inen dini kitap Nutuk'tur diye beyanatları bile mevcuttur. Eskiden Yeniçeriler, herhangi bir yenilik karşısında arkalarına "şeriat" ı alırlardı. Şimdiki kemalistler de "Atatürk'"ü almaktadırlar. Onun arkasından istedikleri gibi suçu işlemektedirler. Onların zihniyeti ile kemalistlerin zihniyeti birebiri aynıdır. 

 

Ekran Alıntısı.JPG

 

Ne din ritüeli be? Ne sayıklıyorsun? Kendin dincisin diye her anmayı, her takdiri, her saygıyı din mi sanıyorsun? İnsanlar kendilerini aydınlık bir yol gösteren, karanlıktan çıkaran, ufkunu genişleten bir insana minnet duyup saygı göstermeyip de ne yapacak? Kaç tane insan var Atatürk gibi bir ülkeyi din bataklığından çıkarıp çağdaş, ileri bir medeniyet hedefi gösteren, insanlığın ufkunu açan?

 

Ayrıca bu maddelerden yakınmanın nedeni ne? Birisi seni yolun ortasında çevirip hakaret etse, sövse çok mu hoşuna gider? Hakaret etmenin ve sövmenin, bir heykele zarar vermenin neresini savunuyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Üzümlü Kek said:

Ben gerçek sosyalizm bu değil demedim zaten. Yahu idrak edecek zeka yok mu sende ? Üretmeni emperyalistler engelliyor diyorum. Çin ve Japonya örneği diyorum. Sen hala sen siyasal islamcılar gibi dış güçler diyor diyorsun. Onların yaptıkları ve dedikleri çelişiyor işin başında. Daha Sosyalizmin ne olduğunu bilmiyorsun buna rağmen çöktü diyorsun. Söylesene Sosyalizmin hangi bölümü hatalıymışta bizi yarı sömürge haline getiren Mustafa Kemal ekonomisinin hangi bölümü yararlıymış ?

 

Sen de üretmeni engelletme be, dünyanın düzeni bu, güçlü ol, çalış, kendini eğit. Ne bekliyorsun bu rekabet dünyasında? Herkes tabii ki kendi çıkarını, kendi ülkesinin çıkarını, kendi sürüsünün çıkarını düşünecek. Sen Atatürk gibi bir değere saldırarak mı bunlarla rekabet etmeyi düşünüyorsun?

 

Atatürk'ün ekonomisi nasıl seni yarı sömürge yapmış? Kim nasıl sömürüyor seni? Ne yaparak sömürüyorlar?

 

Bana sosyalizmin uygulanıp da insanların refah içinde, mutlu yaşadığı bir ülke göster. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Sen de üretmeni engelletme be, dünyanın düzeni bu, güçlü ol, çalış, kendini eğit. Ne bekliyorsun bu rekabet dünyasında? Herkes tabii ki kendi çıkarını, kendi ülkesinin çıkarını, kendi sürüsünün çıkarını düşünecek. Sen Atatürk gibi bir değere saldırarak mı bunlarla rekabet etmeyi düşünüyorsun?

 

Atatürk'ün ekonomisi nasıl seni yarı sömürge yapmış? Kim nasıl sömürüyor seni? Ne yaparak sömürüyorlar?

 

Bana sosyalizmin uygulanıp da insanların refah içinde, mutlu yaşadığı bir ülke göster. 

Hala sende üretmeni engelletme diyor. Dünya gücü değil ezilen bir devletsin kapitalizme boyun eğmezsen yok olacaksın nasıl üretmeyi düşünüyorsun ? Sosyalist sistem hiç uygulanmadı henüz dünyada. Liberallerin sosyalist dediği Çin ve Küba piyasacıdır. Korporatisttir. Bunu gerçek sosyalizm bu değil demekle ilişkilendirmeyeceksin herhalde sonuçta ekonomik sistemleri bu.

 

Atatürk kapitalisttir burjuvaların altında inleyen halk devletin vatandaşın cebine yapışması ve daha nice adaletsizlik Atatürk'ün sisteminin eseridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Üzümlü Kek said:

Kapitalist sistemde eğer sen sömürülen taraftaysan yerli mal üretemezsin. Çin ve Japonya aynısını denedi diyorum sana. Anlamazsın diye örnek veriyorum. Atatürk Türkiyeside bunu denedi. Kendi yağında kavrulup tarafsız bir politika izledi. En sonunda gitti Amerikanın kucağına oturdu. Eğer Sovyet zorlamasaydı bile yine Ticaret yollarını açtırıp sunacaktı kapitalistlere. Fakat gerek kalmadı. Özgür ticaret diye diye Türkiyeyi yarı sömürgesi haline getirdi Amerika. Böyle bir durumda üretmene izin verirler mi sanıyorsun ? Hadi bir yerli mal üretmeyi dene bakalım. Menderes dönemindeki Marshall yardımını ne sanıyorsun ? Siz yerli mal üretmeyin bakın biz size yardım ediyoruz deyip her yere soktular Amerikan mallarını. Eğer Türkiye karşı gelseydi dünya gücü amerikanın karşısında duramayacaktı bundan dolayı boyun eğdi. Dünya gücü olman için İngiltere , Fransa gibi koloniler kurup oraları baharatına kadar sömürmen gerek. Bunu bir 3. Dünya ülkesinin yapması imkansız olduğuna göre ?

 

Bırak bu içi boş sloganları. Sen kendini geliştirme, çalışma, senin ufkunu açan, bilimi rehber gösteren değere saldır, sonra da ama bizi sömürüyorlar diye ağla. 

 

2 hours ago, Üzümlü Kek said:

Evet eleştirebilirim. Sende eleştirebilirsin. Başlık açıp Staline katliamcı diyebilirsin mesela. Atatürk'e saldırmıyorum gelir eşitsizliği ve açlık yaratıp ülkeyi yarı sömürge haline getiren ekonomik modelini beğenmiyorum.

 

Be gerizekalı herfi, Atatürk bu ülkenin başına geçtiğinde ülke çok süperdi de, herkes tok ve gelir eşitliği vardı da Atatürk mü bozdu bunları?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

 

 

Be gerizekalı herfi, Atatürk bu ülkenin başına geçtiğinde ülke çok süperdi de, herkes tok ve gelir eşitliği vardı da Atatürk mü bozdu bunları?

Nazilerde yıkık bir devleti aldı ama 7 yılda dünya gücü haline getirdiler. 

6 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bırak bu içi boş sloganları. Sen kendini geliştirme, çalışma, senin ufkunu açan, bilimi rehber gösteren değere saldır, sonra da ama bizi sömürüyorlar diye ağla. 

Kendini geliştirme mi ? Yahu siz Kemalistler niye hep aynı şeyleri tekrarlarsınız ? İstediğin kadar donanımlı ol bilek gücün yok diyorum. Cehaletin sonun olacak bu gidişle. Ayrıca Atatürk sana göre bilimi rehber gösteren değer.

tarihinde Üzümlü Kek tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Üzümlü Kek yazdı:

Nazilerde yıkık bir devleti aldı ama 7 yılda dünya gücü haline getirdiler. 

Kendini geliştirme mi ? Yahu siz Kemalistler niye hep aynı şeyleri tekrarlarsınız ? İstediğin kadar donanımlı ol bilek gücün yok diyorum. Cehaletinde boğulacaksın. Ayrıca Atatürk sana göre bilimi rehber gösteren değer.

Atatürk’ün tüm yaptıkları, düşünce yapısı, bilime, toplumsal güce, akla dayanıyordu. Atatürk, İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur derken, konuya olan ilgisini ön plana çıkartmaktadır.

Atatürk, Cumhuriyet’in yönünü ve geleceğini belirleme de, bilimi temel kılavuz olarak almıştır.

Atatürk,eğitim sisteminin,eğitim programlarının bilimsel olmasının önemi üzerinde durmuştur ve bu konuya çok önem vererek izlemiştir.Bu konuda sözleri şunlardır.

 

Dünyada herşey için,maddiyat için,maneviyat için,muvaffakiyet için,en hakiki yol gösterici ilimdir,fendir,ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir,cehalettir,delalettir.”

“Milletimizin siyasi,içtimai hayatında,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. “

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmesi ve çağı yakalayabilmesi yolunda en gerçek yol göstericinin bilim ve fen olduğunu söylemiştir.

Atatürk bilime ve teknolojiye önem verdiğini sadece sözleriyle değil, bu alanda yapmış olduğu bir takım uygulamalarıyla da göstermiştir.

1936-1937 yıllarında kendi eliyle “Geometri” adlı bir kitap yazmıştır.

1933’te ziraat(tarım) alanında bilimsel çalışmalar ve gelişmeler yapmak üzere Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsükuruldu.

1935’te yer altı kaynaklarının araştırılması için Maden tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Etibank kurulmuştur.

İlköğretim devlet eliyle zorunlu ve parasız hale getirilmiştir. Her yaştan kişiye okuma-yazma öğretmek amacıyla“Millet Mektepleri” açılmıştır.

1932’de Türk Dil Kurumunu kurdurmuştur.

Mesleki ve teknik eğitime önem verilerek erkek ve kız sanat ve meslek okulları açılmıştır.

1935’te Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi açılmıştır.

1925’te “İstikbal göklerdedir” diyerek Türk Hava Kurumu‘nun kurulmasını sağlamıştır.

 

Atatürk bilime önem veren büyük bir liderdi,tabi sende onu anlayacak beyin olmadığı için sürekli eleştiriyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Tengrizm yazdı:

Atatürk’ün tüm yaptıkları, düşünce yapısı, bilime, toplumsal güce, akla dayanıyordu. Atatürk, İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur derken, konuya olan ilgisini ön plana çıkartmaktadır.

Atatürk, Cumhuriyet’in yönünü ve geleceğini belirleme de, bilimi temel kılavuz olarak almıştır.

Atatürk,eğitim sisteminin,eğitim programlarının bilimsel olmasının önemi üzerinde durmuştur ve bu konuya çok önem vererek izlemiştir.Bu konuda sözleri şunlardır.

 

Dünyada herşey için,maddiyat için,maneviyat için,muvaffakiyet için,en hakiki yol gösterici ilimdir,fendir,ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir,cehalettir,delalettir.”

“Milletimizin siyasi,içtimai hayatında,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. “

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmesi ve çağı yakalayabilmesi yolunda en gerçek yol göstericinin bilim ve fen olduğunu söylemiştir.

Atatürk bilime ve teknolojiye önem verdiğini sadece sözleriyle değil, bu alanda yapmış olduğu bir takım uygulamalarıyla da göstermiştir.

1936-1937 yıllarında kendi eliyle “Geometri” adlı bir kitap yazmıştır.

1933’te ziraat(tarım) alanında bilimsel çalışmalar ve gelişmeler yapmak üzere Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsükuruldu.

1935’te yer altı kaynaklarının araştırılması için Maden tetkik Arama Enstitüsü (MTA) ve Etibank kurulmuştur.

İlköğretim devlet eliyle zorunlu ve parasız hale getirilmiştir. Her yaştan kişiye okuma-yazma öğretmek amacıyla“Millet Mektepleri” açılmıştır.

1932’de Türk Dil Kurumunu kurdurmuştur.

Mesleki ve teknik eğitime önem verilerek erkek ve kız sanat ve meslek okulları açılmıştır.

1935’te Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi açılmıştır.

1925’te “İstikbal göklerdedir” diyerek Türk Hava Kurumu‘nun kurulmasını sağlamıştır.

 

Atatürk bilime önem veren büyük bir liderdi,tabi sende onu anlayacak beyin olmadığı için sürekli eleştiriyorsun.

Bugün iş adamının tekinin seni satın alacak parası varsa bu Atatürk'ün Türkiyede güçlendirdiği kapitalizm yüzünden. Buna rağmen sahipleniyorsunuz ya bu çok komik işte :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Üzümlü Kek yazdı:

Bugün iş adamının tekinin seni satın alacak parası varsa bu Atatürk'ün Türkiyede güçlendirdiği kapitalizm yüzünden. Buna rağmen sahipleniyorsunuz ya bu çok komik işte :D

Atatürk, Kurtuluş Savaşı döneminde, benzerine az rastlanacak bir şekilde, bir taraftan askeri planlar yaparken diğer taraftan ekonomi planları yapmıştır. 

 

Atatürk'ün ekonomi planları kapitalizmi ve sosyalizmi aşan, halkçı dolayısıyla demokrasiye uygun, mazlum milletlerin kurtuluşunu sağlayacak bağımsızlığı esas alan yeni bir ekonomik model geliştirmeye yöneliktir. Bu model geliştirilmiştir. Prof. Özer Ozankaya'nın ifadesiyle: "Cumhuriyet, yüzlerce yıl bayındırlıktan yoksun kalmış, sömürülmüş, yakılıp yıkılmış ülkenin kalkınıp zenginleşmesinin ve bir uçtan öbürüne bayındırlaşmasının da güvencesi olmuştur. Bu güvence Türk devriminin ekonomi alanında da uygar insanlığa sunmuş olduğu dikkate değer modelde saklıdır."

 

Karma Ekonomi ve Devletçilik olarak adlandırılan bu modelin asıl adı Kemalist Ekonomi Modeli (KEM)'dir. 

 

"Atatürk dünyanın bilinen ve uygulanan başlıca ekonomik sistemlerine bağlı kalmadan ülke gerçeklerini göz önüne alarak, demokrasi ilkelerine bağlı kalarak, Türk ulusunun ihtiyaçlarına, istek ve arzularına, milletin kabiliyetlerine uygun olarak bir sistem oluşturmuştur. Hızlı ve dengeli konomik kalkınma modeli ile dönemin en büyük ekonomi mucizesini meydana getirmiştir. 'Kemalist Ekonomik Kalkınma Modeli' olarak adlandırılan ekonomi modeli, 15 yıl gibi kısa bir uygulama süresinde sosyalizm ve kapitalizm gibi ekonomik sistemlerden üstün olduğunu göstermiştir. Uyguladığı ekonomik kalkınma modeli ve uygulamada aldığı sonuçlar birçok az gelişmiş ülkeye örnek olmuştur." 

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nden ilk söz edenlerden biri Prof. Mustafa Aysan'dır. Prof. Aysan, Atatürk'ün ekonomik kalkınma alanında "dehasının ışıklarını yansıtan bir ekonomik kalkınma modeli geliştirdiğini, uyguladığını ve büyük ekonomik sonuçlar aldığını" ifade etmiştir.

 

Kurtuluş Savaşı'nın finansmanının sağlanması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması sırasında uygulanan Kemalist Ekonomi Modeli büyük bir başarı göstermiştir. Yerli ve yabancı uzmanlar bu modeli, kapitalizme ve sosyalizme/Marksizm'e alternatif bir model olarak sunmuşlardır. Prof. Özer Ozankaya'nın değerlendirmesiyle: "Bu model (KEM), ulusal egemenlik ilkesinin yalnız siyasal demokrasiyi sağlamakla kalmayıp gerçek anlamda ekonomik kalkınmanın ve gönence ulaşmanın da kaldıracı olduğunu kanıtlamıştır. Bu özelliği ile Türk devrimi, 19. yüzyıldan beri dünyaya dayatılagelen kapitalizmi de kollektivizmi de, Atatürk'ün ifadesiyle, 'demokrasinin belirgin nitelikleri' açısından aşmış, geride bırakmıştır. Özel önem taşıyan bir yönü de geri bırakılmış ülkelerin koşullarına özellikle yanıt veren bir model olduğu gibi, gelişmiş toplumların bunalımlarını aşmalarını sağlayabilecek ilkelere de dayalı olmasıdır. Yazık ki özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyayı ikiye bölen soğuk savaş ortamında, kapitalizm ve kollektivizm hemen her yerde eleştiri kabul etmez bir doktrin gibi zorla uygulatıldı ve Atatürk'ün 1930'larda başarıyla uyguladığı bu model görmezlikten, bilmezlikten gelindi."  

 

1950'lerde Prof. Maurice Duverger, Kemalist Ekonomi Modeli'nden şöyle söz etmiştir: 

 

"Kemalist sistem, az gelişmiş ülkelerin Moskova ve Pekin etkisinde kalmamış olmalarında hem doğrudan hem de dolaylı biçimde etkili olmuştur. Kemalizm, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa düzenlerinde (kapitalizmde) bulunmayan nitelikleri ile Marksizm'in gerçekten seçeneğidir. Marksizm uygulamasına girmek istemeyen ülkeler, Batı demokrasisinde gördükleri yetersizliklere çözüm getiren Kemalist düzeni tercih edebilirler."

 

Prof. Mustafa A. Aysan da aynı kanıdadır:   

 

Atatürk'ün ekonomi politikası, çok sevdiği ulusunun çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırılması hedefine yöneliktir. Bu uygarlık düzeyi zamanının  Batı Avrupa toplumlarında örnekleri görülen bir ekonomik refah düzeyidir. Ancak bu Kemalist ekonomik kalkınma modeli, dünyanın ezilen uluslarına örnek teşkil edecek özellikler taşımaktadır. Aynen siyasal bağımsızlık konusunda  dünyanın ezilen uluslarına verdiği örnek gibi..."

 

Atatürk, 1922'de, "Doğuluları Batılıların altına düşüren ayrıcalıklar kalkmalıdır." diyerek ezilen, sömürülen Doğulu uluslara örnek olabilecek bir "bağımsız ekonomi modelinden" söz etmiştir:

 

"Bağımsızlık yabancı düşmanlığı demek değildir. Bilakis eğer yabancılar Türklere esir muamelesi etmek arzusunda değillerse gelsinler. Hangi millete mensup olursa olsunlar, bunlar çalışmak istedikleri takdirde Türkiye'de iyi karşılanacaklardır. Fakat Türkleri Avrupalılardan aşağı tutan teorinin artık uygulanması zamanı geçmiştir. Bundan sonra doğulular ve Batılılar karşısındakine aynı şekilde muamele etmelidir. Birbirleri için eşit insanlık hakları tanımalıdır. Artık Doğuluları Batılıların altına düşüren imtiyazlar kalkmalıdır."

 

Türkiye'nin 1929 Dünya Ekonomik Krizi'nden en az zararla çıkmasını sağlayan Kemalist Ekonomi Modeli, başta Almanya olmak üzere bu krizden etkilenen bazı gelişmiş Avrupa ülkeleri tarafından bile uygulanmıştır.Örneğin, Almanya, Türkiye'nin izinden giderek kambiyo kontrolü rejimine geçti ve enflasyonu önledi.

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nin temel ilkeleri, önce Atatürk'ün 1 Mart 1922 tarihli meclis konuşmasında, sonra 17 Şubat 1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi'nin açış konuşmasında, daha sonra 1930'da kaleme aldırdığı "Medeni Bilgiler" kitabında, son olarak da 1933 yılında hazırlanan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda karşımıza çıkmaktadır. Atatürk'ün hazırladığı ancak Atatürk'ün rahatsızlığı nedeniyle Başbakan Celal Bayar'ın 29 Ekim 1938 tarihinde meclis kürsüsünden okuduğu konuşmadaki ekonomik veriler ve analizler de Kemalist Ekonomi Modeli'nin bir bilançosu gibidir.

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nin ana hatlarının belirginleşmesinde İzmir İktisat Kongresi'nin çok önemli bir yeri vardır. 

 

İzmir İktisat Kongresi'nin, Lozan'da Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığının tanımaması üzerine konferansa ara verildiği sırada toplanması (17 Şubat-4 Mart 1923) anlamlıdır. En imkansız koşullarda emperyalizmi  savaş alanında yenmeyi başaran Atatürk, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tanımak istemeyen emperyalist Batılı ülkelere ekonomik bağımsızlık konusunda da ne kadar kararlı olduğunu göstermek istemiştir. Bu yönüyle İzmir İktisat Kongresi -kongrede dile getirilen "Say (emek) Misak-ı Millisi" kavramı ve kongre sonunda kabul edilen "Misak-ı İktisadi" kararları- emperyalizme karşı ekonomik bir meydan okumadır. 

 

Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada Türkiye'ye ve dünyaya önemli mesajlar vermiştir. 

 

Atatürk, Kemalist Ekonomi Modeli'nin yol haritası olarak değerlendirilebilecek  bu konuşmasında, geçmişte ihmal edilen, cepheden cepheye koşturulan Türk ulusunun bundan sonra insanca yaşamasını sağlayacak bir ekonomik düzen kurulacağını  söylemiştir. Bu düzenin, kanunlarımıza uyulması şartıyla yabancı sermayeye de karşı olmadığını belirtmiştir. Ancak Osmanlı Devleti döneminde olduğu gibi yabancı sermayenin ülkeyi sömürmesine izin verilmeyeceğini, "Burasını esir ülkesi yaptırmayız." diyerek açıkça ifade etmiştir. Atatürk Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı o günlerde Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tanımayan emperyalist Batılı ülkelere de İzmir'den çok anlamlı mesajlar göndermiştir. Özellikle ve ısrarla "bağımsız ekonomi" vurgusu yapmış ve "Ekonomi savaşı sürüyor, uzun sürecektir ama bunu da kesinlikle kazanacağız." diyerek bir kere daha emperyalizme meydan okumuştur.

http://cumhuriyettarihimiz.blogspot.com/2015/12/kemalist-ekonomi-modeli.html

 

Atatürk kapitalist değildi,tam tersine bağımsız kemalist ekonomi sistemi yapmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Tengrizm yazdı:

Atatürk, Kurtuluş Savaşı döneminde, benzerine az rastlanacak bir şekilde, bir taraftan askeri planlar yaparken diğer taraftan ekonomi planları yapmıştır. 

 

Atatürk'ün ekonomi planları kapitalizmi ve sosyalizmi aşan, halkçı dolayısıyla demokrasiye uygun, mazlum milletlerin kurtuluşunu sağlayacak bağımsızlığı esas alan yeni bir ekonomik model geliştirmeye yöneliktir. Bu model geliştirilmiştir. Prof. Özer Ozankaya'nın ifadesiyle: "Cumhuriyet, yüzlerce yıl bayındırlıktan yoksun kalmış, sömürülmüş, yakılıp yıkılmış ülkenin kalkınıp zenginleşmesinin ve bir uçtan öbürüne bayındırlaşmasının da güvencesi olmuştur. Bu güvence Türk devriminin ekonomi alanında da uygar insanlığa sunmuş olduğu dikkate değer modelde saklıdır."

 

Karma Ekonomi ve Devletçilik olarak adlandırılan bu modelin asıl adı Kemalist Ekonomi Modeli (KEM)'dir. 

 

"Atatürk dünyanın bilinen ve uygulanan başlıca ekonomik sistemlerine bağlı kalmadan ülke gerçeklerini göz önüne alarak, demokrasi ilkelerine bağlı kalarak, Türk ulusunun ihtiyaçlarına, istek ve arzularına, milletin kabiliyetlerine uygun olarak bir sistem oluşturmuştur. Hızlı ve dengeli konomik kalkınma modeli ile dönemin en büyük ekonomi mucizesini meydana getirmiştir. 'Kemalist Ekonomik Kalkınma Modeli' olarak adlandırılan ekonomi modeli, 15 yıl gibi kısa bir uygulama süresinde sosyalizm ve kapitalizm gibi ekonomik sistemlerden üstün olduğunu göstermiştir. Uyguladığı ekonomik kalkınma modeli ve uygulamada aldığı sonuçlar birçok az gelişmiş ülkeye örnek olmuştur." 

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nden ilk söz edenlerden biri Prof. Mustafa Aysan'dır. Prof. Aysan, Atatürk'ün ekonomik kalkınma alanında "dehasının ışıklarını yansıtan bir ekonomik kalkınma modeli geliştirdiğini, uyguladığını ve büyük ekonomik sonuçlar aldığını" ifade etmiştir.

 

Kurtuluş Savaşı'nın finansmanının sağlanması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması sırasında uygulanan Kemalist Ekonomi Modeli büyük bir başarı göstermiştir. Yerli ve yabancı uzmanlar bu modeli, kapitalizme ve sosyalizme/Marksizm'e alternatif bir model olarak sunmuşlardır. Prof. Özer Ozankaya'nın değerlendirmesiyle: "Bu model (KEM), ulusal egemenlik ilkesinin yalnız siyasal demokrasiyi sağlamakla kalmayıp gerçek anlamda ekonomik kalkınmanın ve gönence ulaşmanın da kaldıracı olduğunu kanıtlamıştır. Bu özelliği ile Türk devrimi, 19. yüzyıldan beri dünyaya dayatılagelen kapitalizmi de kollektivizmi de, Atatürk'ün ifadesiyle, 'demokrasinin belirgin nitelikleri' açısından aşmış, geride bırakmıştır. Özel önem taşıyan bir yönü de geri bırakılmış ülkelerin koşullarına özellikle yanıt veren bir model olduğu gibi, gelişmiş toplumların bunalımlarını aşmalarını sağlayabilecek ilkelere de dayalı olmasıdır. Yazık ki özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyayı ikiye bölen soğuk savaş ortamında, kapitalizm ve kollektivizm hemen her yerde eleştiri kabul etmez bir doktrin gibi zorla uygulatıldı ve Atatürk'ün 1930'larda başarıyla uyguladığı bu model görmezlikten, bilmezlikten gelindi."  

 

1950'lerde Prof. Maurice Duverger, Kemalist Ekonomi Modeli'nden şöyle söz etmiştir: 

 

"Kemalist sistem, az gelişmiş ülkelerin Moskova ve Pekin etkisinde kalmamış olmalarında hem doğrudan hem de dolaylı biçimde etkili olmuştur. Kemalizm, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa düzenlerinde (kapitalizmde) bulunmayan nitelikleri ile Marksizm'in gerçekten seçeneğidir. Marksizm uygulamasına girmek istemeyen ülkeler, Batı demokrasisinde gördükleri yetersizliklere çözüm getiren Kemalist düzeni tercih edebilirler."

 

Prof. Mustafa A. Aysan da aynı kanıdadır:   

 

Atatürk'ün ekonomi politikası, çok sevdiği ulusunun çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırılması hedefine yöneliktir. Bu uygarlık düzeyi zamanının  Batı Avrupa toplumlarında örnekleri görülen bir ekonomik refah düzeyidir. Ancak bu Kemalist ekonomik kalkınma modeli, dünyanın ezilen uluslarına örnek teşkil edecek özellikler taşımaktadır. Aynen siyasal bağımsızlık konusunda  dünyanın ezilen uluslarına verdiği örnek gibi..."

 

Atatürk, 1922'de, "Doğuluları Batılıların altına düşüren ayrıcalıklar kalkmalıdır." diyerek ezilen, sömürülen Doğulu uluslara örnek olabilecek bir "bağımsız ekonomi modelinden" söz etmiştir:

 

"Bağımsızlık yabancı düşmanlığı demek değildir. Bilakis eğer yabancılar Türklere esir muamelesi etmek arzusunda değillerse gelsinler. Hangi millete mensup olursa olsunlar, bunlar çalışmak istedikleri takdirde Türkiye'de iyi karşılanacaklardır. Fakat Türkleri Avrupalılardan aşağı tutan teorinin artık uygulanması zamanı geçmiştir. Bundan sonra doğulular ve Batılılar karşısındakine aynı şekilde muamele etmelidir. Birbirleri için eşit insanlık hakları tanımalıdır. Artık Doğuluları Batılıların altına düşüren imtiyazlar kalkmalıdır."

 

Türkiye'nin 1929 Dünya Ekonomik Krizi'nden en az zararla çıkmasını sağlayan Kemalist Ekonomi Modeli, başta Almanya olmak üzere bu krizden etkilenen bazı gelişmiş Avrupa ülkeleri tarafından bile uygulanmıştır.Örneğin, Almanya, Türkiye'nin izinden giderek kambiyo kontrolü rejimine geçti ve enflasyonu önledi.

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nin temel ilkeleri, önce Atatürk'ün 1 Mart 1922 tarihli meclis konuşmasında, sonra 17 Şubat 1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi'nin açış konuşmasında, daha sonra 1930'da kaleme aldırdığı "Medeni Bilgiler" kitabında, son olarak da 1933 yılında hazırlanan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda karşımıza çıkmaktadır. Atatürk'ün hazırladığı ancak Atatürk'ün rahatsızlığı nedeniyle Başbakan Celal Bayar'ın 29 Ekim 1938 tarihinde meclis kürsüsünden okuduğu konuşmadaki ekonomik veriler ve analizler de Kemalist Ekonomi Modeli'nin bir bilançosu gibidir.

 

Kemalist Ekonomi Modeli'nin ana hatlarının belirginleşmesinde İzmir İktisat Kongresi'nin çok önemli bir yeri vardır. 

 

İzmir İktisat Kongresi'nin, Lozan'da Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığının tanımaması üzerine konferansa ara verildiği sırada toplanması (17 Şubat-4 Mart 1923) anlamlıdır. En imkansız koşullarda emperyalizmi  savaş alanında yenmeyi başaran Atatürk, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tanımak istemeyen emperyalist Batılı ülkelere ekonomik bağımsızlık konusunda da ne kadar kararlı olduğunu göstermek istemiştir. Bu yönüyle İzmir İktisat Kongresi -kongrede dile getirilen "Say (emek) Misak-ı Millisi" kavramı ve kongre sonunda kabul edilen "Misak-ı İktisadi" kararları- emperyalizme karşı ekonomik bir meydan okumadır. 

 

Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada Türkiye'ye ve dünyaya önemli mesajlar vermiştir. 

 

Atatürk, Kemalist Ekonomi Modeli'nin yol haritası olarak değerlendirilebilecek  bu konuşmasında, geçmişte ihmal edilen, cepheden cepheye koşturulan Türk ulusunun bundan sonra insanca yaşamasını sağlayacak bir ekonomik düzen kurulacağını  söylemiştir. Bu düzenin, kanunlarımıza uyulması şartıyla yabancı sermayeye de karşı olmadığını belirtmiştir. Ancak Osmanlı Devleti döneminde olduğu gibi yabancı sermayenin ülkeyi sömürmesine izin verilmeyeceğini, "Burasını esir ülkesi yaptırmayız." diyerek açıkça ifade etmiştir. Atatürk Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı o günlerde Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını tanımayan emperyalist Batılı ülkelere de İzmir'den çok anlamlı mesajlar göndermiştir. Özellikle ve ısrarla "bağımsız ekonomi" vurgusu yapmış ve "Ekonomi savaşı sürüyor, uzun sürecektir ama bunu da kesinlikle kazanacağız." diyerek bir kere daha emperyalizme meydan okumuştur.

http://cumhuriyettarihimiz.blogspot.com/2015/12/kemalist-ekonomi-modeli.html

 

Atatürk kapitalist değildi,tam tersine bağımsız kemalist ekonomi sistemi yapmıştır.

Yine kopyala yapıştır. Atatürk geçiş ekonomisi olduğu için karma ekonomiyi benimsemiştir ( ki karma ekonomide yetersizdir ) Gün geçtikçe kapitalizmi güçlendirmiştir. bunun sonucunda devlet ekonomik bağımsızlığa sahip olamamıştır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, Üzümlü Kek said:

Nazilerde yıkık bir devleti aldı ama 7 yılda dünya gücü haline getirdiler. 

 

 

Geldiler de ne oldu? Sonu acı, yıkım, felaket oldu, milyonlarca insan öldü. Şimdi de nazizm övgüsüne mi başladın?

 

13 minutes ago, Üzümlü Kek said:

Kendini geliştirme mi ? Yahu siz Kemalistler niye hep aynı şeyleri tekrarlarsınız ? İstediğin kadar donanımlı ol bilek gücün yok diyorum. Cehaletin sonun olacak bu gidişle. Ayrıca Atatürk sana göre bilimi rehber gösteren değer.

 

Bana göre değil, adamın yaptıkları ortada, sadece senin gibiler göremiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, Üzümlü Kek yazdı:

Yine kopyala yapıştır. Atatürk geçiş ekonomisi olduğu için karma ekonomiyi benimsemiştir ( ki karma ekonomide yetersizdir ) Gün geçtikçe kapitalizmi güçlendirmiştir. bunun sonucunda devlet ekonomik bağımsızlığa sahip olamamıştır. 

Adam ülkeyi kurtarmış ve ekonomiksel olarak karma ekonomiyi benimsemiş ne var bunda,sonuçta Atatürk kapitalist değil ve Atatürk Türkiye'ye uçak fabrikası bile açmıştır,sonra Amerikancı Menderes bu fabrikayı kapatmış.Atatürk'ten sonraki liderler ülkeyi geriye götürmüş.Atatürk imkansız denilen her şeyi yapmıştır ama bunu göremiyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Geldiler de ne oldu? Sonu acı, yıkım, felaket oldu, milyonlarca insan öldü. Şimdi de nazizm övgüsüne mi başladın?

 

 

Bana göre değil, adamın yaptıkları ortada, sadece senin gibiler göremiyor.

Nazizm övgüsü ? Cımbızlamayın artık be. Sen yıkık bir devleti aldık deyince Nazilerde yıkık bir devleti aldı ama dünya gücü haline getirdi dedim. Milyonlarca insanın ölmesi onların vahşiliği. Hiçbir yere saldırmadan istikrarlı ve güçlü bir devlet olarak kalabilirlerdi.

tarihinde Üzümlü Kek tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Tengrizm yazdı:

Adam ülkeyi kurtarmış ve ekonomiksel olarak karma ekonomiyi benimsemiş ne var bunda,sonuçta Atatürk kapitalist değil ve Atatürk Türkiye'ye uçak fabrikası bile açmıştır,sonra Amerikancı Menderes bu fabrikayı kapatmış.Atatürk'ten sonraki liderler ülkeyi geriye götürmüş.Atatürk imkansız denilen her şeyi yapmıştır ama bunu göremiyorsunuz.

Uçak fabrikası ha :D o yerli uçak dediğin hurda toplama parçalarla yapılmıştır. Aynı bugün yapıldığı gibi 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Üzümlü Kek yazdı:

Uçak fabrikası ha :D o yerli uçak dediğin hurda toplama parçalarla yapılmıştır. Aynı bugün yapıldığı gibi 

1926 yılında Türkiye’de üç fabrika kuruldu:

Alpullu ve Uşak Şeker Fabrikaları ile Kayseri Tayyare Fabrikası.

Aşağıdaki satırlar, 18 Mart 2018 günü gelen bir eposta iletisinin ilk satırları:

“Atatürk’ün büyük hayallerinden biri havacılıktı.  

“6 Ekim 1926 yılında ilk uçak fabrikası Atatürk tarafından Kayseri’de kuruldu.

“1950’li yıllarda Türkiye ABD ile çok yakınlaşmıştı.

“ABD Hükümetinin Marshall yardımı adı altında uyguladığı yardım çerçevesinde hazır uçak ve motor verince Türk yetkililer uçaklarının üretimini durdurmuştur.

“Dönem Adnan Menderes dönemidir…”

Bu iddialar tamamen gerçek dışıdır. Gerçekler ise şöyle:

Kayseri Tayyare Fabrikası Türkiye ile Alman Junkers A. G. Şirketi arasında ortak kurulan Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi’nin kuruluşu idi. Şirket 1929 yılında mahkeme kararı ile iflas etti. Fabrikada üretim 1928 yılı Mayıs ayında adı geçen şirketin Alman müdürü Sachsenberg tarafından durdurulmuştu.

Fabrika 1931 yılında yeniden üretime başladı. Bu defa Amerikan Curtiss şirketi ile bir antlaşma imzalanmıştı. Bu antlaşma az sayıda üretimden sonra 1934 yılında sona erdi.

1936 yılında fabrikada bu kez de Alman Gotha eğitim uçakları ile Polonya’nın PZL av uçaklarının montajına başlandı. 2. Dünya Savaşı başlayınca bu faaliyet de durdu.

Kayseri Tayyare Fabrikasında en son 1941 yılında İngiliz eğitim uçağı Miles Magisterlerin üretimine başlandı. Ancak 1942 yılında Türk Hava Kurumu’nun (THK) talebi üzerine bu eğitim uçaklarının üretimi, Kurum’un; vatandaşların Bağış Paraları ile Etimesut’ta kurmakta olduğu uçak fabrikasına kaydırıldı ve Kayseri’de uçak üretimi 1942 yılında durduruldu. Bu tarihte (1942) Adnan Menderes CHP milletvekili idi !

ABD Marshall Planı uygulaması 1947-1948 yıllarında başladı. Türkiye Savaş’a girmediği için plan kapsamına alınmamıştı ancak acil yatırımları için dövize ihtiyacı vardı. Israrlı bir şekilde Plan kapsamına alınması için ricacı oldu ve 4 Temmuz 1948 tarihinde ABD ile imzalanan Ekonomik İş Birliği Antlaşması ile Plan kapsamına (adeta zorla) girmiş oldu. İlk kredi dilimi 10 milyon dolar idi. Türkiye, Marshall Planı kapsamında proje bazında para (hibe veya kredi) aldı. Uçak muçak almadı.

THK’nun Bağış Paraları ile kurduğu ve yönetimini Türkiye’ye iltica eden Polonyalı Havacılara teslim ettiği Uçak ve Uçak Motorları Fabrikasının 1948 yılında Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti Raporları (2 Rapor toplam 90 sayfa) ile “tamamen mefluç ve muattal” olduğu tespit edildi ve fabrikalar Raporların önerilerine göre MKEK’na devredildi.

1948 yılında bu raporlar düzenlendiğinde Adnan Menderes muhalefet partisi milletvekili idi.

Kaynaklar: 2017 yılında yayımlanan “ATATÜRK’ün Tayyarelerinin Tarihçesi” başlıklı kitabım (2 cilt 704 sayfa, Türkiye’de ilk kez adı geçen raporları da içeriyor), ve 2015 yılında yayımlanan “II. Dünya Savaşı’nda Ankara’da Polonyalı Havacılar” (Dr. Osman Baş ile ortak yayın) başlıklı kitabım.   

SONSÖZLER: ATATÜRK Alpullu Şeker Fabrikasını 1930 yılında ziyaret etti. Ve gördüklerinden çok memnun kaldığını yazdı. Kayseri Tayyare Fabrikasına 1934 yılında gitti. Yirmi dakika kaldı. Memnun kaldığını belirten tek bir satır yazmadı, fotoğraf çektirmedi.      

 

http://www.anayurtgazetesi.com/yazar/Ataturkten-Menderese-Kayseri-Tayyare-Fabrikasi/31598/

 

Eğer uçak fabrikası kapatılmasaydı,şuan Türkiye uçak üreten güçlü bir ülke olurdu.Ama sende bunu anlayacak beyin yok,ABD istedi,Menderes kapattı fabrikayı

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...