Jump to content

Tanrı ve Varlığı


Recommended Posts

5 hours ago, Yeni Üye said:

 

Tanrı, varlığı zorunlu olan ve kendinden olan, O var olduğu için her şeyin var olabildiği, Ezeli, ebedi, hayat, ilim, irade, kudret sahibi, sonradan var olmuş hiç bir şeye benzemeyendir. Tanrı madde değildir, enerji de değildir, zaman da değildir, mekan da değildir. Bunları ve var olmuş her şeyi doğuran/ yaratandır. Zatı mutlak bilinmezdir(gayb) ama sıfatları ve fiilleriyle bilinebilir bir seviyeye tenezzül eder. Hakiki ve zorunlu varlıktır aslında. Yokluğun zıddıdır. Yokluk olsaydı Tanrı olmazdı ama Yokluk yok. O yüzden Tanrı var.

 

 

 

Bütün bu yazdıklarının arap-yahudi karışımı palavraların tekrarından başka bir şey olmadığının farkına ne zaman varacaksın acaba? Ya da varabilecek misin?

 

Sizler hiç düşünmez misiniz, hiç akıl ve mantık yürütmez misiniz? Bütün ömrünüz böyle arap ve yahudi zırvalarını tekrarlamakla mı geçecek? Kendi kişiliğiniz, benliğiniz, onurunuz, gururunuz yok mu?

 

5 hours ago, Yeni Üye said:

sonradan var olmuş hiç bir şeye benzemeyendir.

 

Mesela şu iddiayı ele alalım, ne diyor Allah Kuran'da, ben insana kendi ruhumdan üfledim. Bu ne demektir? İnsan onun minik bir kopyası demektir. Allah bile insan benden bir parça taşır derken sen hangi mantıkla o sonradan olmuş hiç bir şeye benzemez diyorsun?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 692
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tanrı ile ilgili bence en gerekli özellik bizimle ilgisinin alakasının olmasidir...

 

Yani bizimle ilgisiz bir tanrıyı ne yapalım ..

 

Onun bizimle ilgili planları amaçları olmalı...

 

Varlığa bir anlam ve amaç katmalı...

 

Bunlar yoksa sanırım onunla ilgilenmemizin bir gereği olmaz....

 

Mesela doğayı ele alalım ..

 

Doğanın tanrı oldugu tezini bir an için düşünelim...

 

Doğa da bir amaç bilinç anlam yok ise onun tanrı olması da bir şeyi değiştirmez...

 

Ve tabi ki bu amaç anlam ve bilincin bizimle alakadar olması da gerekir....

 

Gerekir derken kasdettigim bir zorunluluk değil elbette ....

 

Yani o öyle olmayabilir tabi ki de ....

 

 

Ama ozaman da bizim onun hakkında 

Kafa yormamiza gerek kalmaz...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 minutes ago, kirec said:

Tanrı ile ilgili bence en gerekli özellik bizimle ilgisinin alakasının olmasidir...

 

Yok, onun zevkleri daha başka, mesela Afrika'da açlıktan ölen bir bebeğin ölmesini seyretmek ve ölümünün ne kadar süreceğini tahmin etmek ona bambaşka bir haz yaşatıyor.

 

Sen de tam ilgi ve alaka bekleyecek varlık olarak tanrı denen sapık psikopatı mı buldun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrının varlığının ilanı kişiler için lisedeki gençlerin ilanı aşkı gibi oluyor bazen. Dudakları kiraz gibi. O zaman aşık genc için Kemal sunal vari bir gülümseme ile anlayış gösterebilmeliyiz. 

 

Asıl mesele diyalektik metaryalizmin methodu ile Tanrı konusunu tartışmakta. Kafir olanlar zaten bu methoda yakın olduğundan onlara kolay geliyor. Oysa ki Tanrı en ciddi mesele. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, democrossian yazdı:

Boru değil, sen tanımladın! :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Bu yaptığım Müslümanların Tanrı tanımıydı. Zati ve subuti sıfatları duymuşssunuzdur.

 

Zati sıfatlar yani Zatı gereği vasıflandığı ve Onun dışında başka hiçbir şeyde olmayan sıfatlar: Vücud(Var olmak), Kıyam bi nefsihi (varlığı kendinden olmak), Kıdem(varlığının başlangıcı olmamamk), beka (varlığının sonu olmamak), Muhalefetun lil havadis (sonradan olanlardan farklı olmak), Vahdaniyet(Bir olmak).  

 

Subuti sıfatlar da Hayat, ilim, irade, kudret, kelam sahibi, işiten, gören, yaratan olmak.

 

Tanrı zaten tanımı gereği var olandır. Var olup olmadığı tartışılan bir şey Tanrı olamaz. Sizin meseleniz de Tanrıya inanmamak değil, Tanrıyı tanımlayamamak. Bir tanımlayabilseniz var olduğunu görüvereceksiniz zaten. Bu arada Tanrıya inanmamak ancak Onun varlığını kabul edenlerin yapabileceği bir şeydir. Onun varlığını kabul etmeyenlerin Tanrıya inanmaması söz konusu olamaz. Gerçek ateistler boşu boşuna Tanrıya inanmıyoruz demesin. İnancın konusu varlık değildir. Varlık, aklın konusudur. Sen varsın, bunu biliyorum ama sana inanmıyorum ve güvenmiyorum dersen bunun adı inkar ya da küfür olur. Senin var olduğuna inanmıyorum dersen bunun adı başka bir şey olur.

 

İslam diyor ki ezeli ve ebedi var olan, varlığı kendinden olan Tanrıdır ve bu ezeli ebedi Var, hayat sahibi, bilen, irade eden, konuşan, güç yetiren, işiten, gören ve yaratandır. Ezeli olan hayat sahibi olduğu için biz de hayat sahibiyiz. bildiği için biz de bilebiliyoruz, o yaratabildiği için biz de malzemeleri bir araya getirip bir yeni şey yapabiliyoruz.

 

Şimdi siz ne diyorsunuz? Tanrı değilse nedir bu ezeli ve ebedi Var olan. Hayat nereden geldi? Hareket nereden geldi? Bilgi nereden geldi? tasarlama ve yapabilme nereden geldi? Görmek, işitmek, konuşmak nereden geldi? Bunlar ezeli olanda ona içkin olarak yoksa neden atomlar birbirleriyle iletişim kurabiliyor ve haberleşebiliyor? Hareket neden var? bitkiler, hayvanlar, insanlar neden hayat ve bilgi sahibi? vb.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, vitamin yazdı:

Bir de "varlık" tanımını yapar mısın. Ondan sonra bu Tanrı paragrafının son cümlesinin yapacağın varlık tanımıyla uygun olup olmadığını düşünebiliriz.

 

Varlık, olmaktır. Varlık, yokluğun yokluğudur. Yokluk hakikatte varlığı olmayan ancak zihinde varlığı olan bir kavramdır.  Benim gördüğüm kadarıyla Ateistler genelde varlığı ve yokluğu genelde eksik anlıyorlar. O yüzden Tanrı nın ne demek olduğunu da. Yokluk eksiyle artının birbirini götürmesidir, yokluk sıfırdır, yokluk nötr dür, yokluk boşluktur falan diyorlar. Hayır, yokluk dışarıda örneğini bulamayacağın, sadece zihinde var olabilen bir kavramdır. Çünkü dışarıda örneğini bulduğun şey vardır. Yokluk örneklendirilemeyecek ama olmadığı tanımı gereği bilinen şeydir. Varlık ise orada, burada, her yerde olandır. Varlığın dışında bir şey yoktur.

 

Hakikatte olan, zorunlu olan, kendi olarak olan sadece Tanrıdır.

Mecazi manada olan, mümkin olan, bir şeye bağlı olarak olan da biziz işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Yeni Üye said:

 

Şimdi siz ne diyorsunuz? Tanrı değilse nedir bu ezeli ve ebedi Var olan. Hayat nereden geldi? Hareket nereden geldi? Bilgi nereden geldi? tasarlama ve yapabilme nereden geldi? Görmek, işitmek, konuşmak nereden geldi? Bunlar ezeli olanda ona içkin olarak yoksa neden atomlar birbirleriyle iletişim kurabiliyor ve haberleşebiliyor? Hareket neden var? bitkiler, hayvanlar, insanlar neden hayat ve bilgi sahibi? vb.

 

Bu özellikler tanrida nasıl var olmuslarsa varlık ta öylece var olmuş olamazlar mi..

 

Yani mesela tanrıya hayat bilgi nereden geldi....

 

 

Bir yerden gelmedi onda zaten vardı di mi...

 

Varlık için niye böyle olmasin....

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, kirec yazdı:

Bu özellikler tanrida nasıl var olmuslarsa varlık ta öylece var olmuş olamazlar mi..

 

Yani mesela tanrıya hayat bilgi nereden geldi....

 

 

Bir yerden gelmedi onda zaten vardı di mi...

 

Varlık için niye böyle olmasin....

 

Olabilir. Varlık ve Tanrı aynı şey olmuş olur sonuçta. Zaten onu söylemeye çalışıyoruz burada. Tanrı Varlık tır. Varlık  yoksa Tanrı da yoktur.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlar toprağı işlemeden önce avcı idiler, o zamanlar tanrılar yoktu, ruhlar vardı.

Ne zaman toprağı işlemeye başladılar, o zaman yıldızlar, güneş, mevsimler, hava şartları önem taşımaya başladı. Ve tanrılar oluştu. İlk tanrılar zaten gökcisimleriydi. Tanrılarla beraber, insanların toplu halde beraber yaşayabilmesi için dinler ve din kuralları oluştu.


Yani bu gün bilinmeyen, görülmeyen, kendini saklayan, ispat edilemeyen teistlerin tanrısı eski dinlerin tanrısından esinlenilmiştir. Hiçbir bilimsel formülde tanrı diye bir kavram yoktur. Hiç kimse ne bir tanrı görmüştür ne de onun varlığına dahil bir kanıt sunabilmiştir.
Tek yaptıkları eski dinleri kaynak edinerek "bir tanrı olmalıdır" demekten ileri gidememektedirler!


Önceleri birçok tanrılar varken (rüzgarın tanrısı, bereket tanrısı vs) zamanla bazı dinler tanrı sayısını bire indirmiş ve herşeyi bu tek tanrı yapar olmuştur.
Bazı açıkgözler tanrıları gördüklerini, konuştuklarını iddia ederek tanrılarının adına kitaplar yazmışlardır, kurallar koymuşlardır. Dünyanın nasıl "yaratıldığını" anlatmışlar ve tanrılarının yanına melekler, şeytan gibi canlılar koyarak (Yunan tanrılarını aratmayacak şekilde) bir masal yazmışlardır.  Ve yazdıkları kitaplarda ayrıca tanrılarını da betimlemişlerdir!


Şimdi "tanrı vardır" diyen kişilere bakalım:
TEİST, tanrısının kaynağı eski din(masal) kitaplarıdır. Din kitaplarına inanmazlar, masal olduğunu kabul ederler. Ama onların tanrısını alıp daha da gizemliyerek "tanrı var olmak zorundadır" derler. Teistler aslında dinlerden tam olarak kurtulamamış, hala gerçeklerleri kabullenemeyen, kabullenmeye korkan insanlardır.

 

DEİSTLER ise bir daha başkadır. Kanıtlamaya çalıştıkları tanrı ile kitaplarındaki tanrı arasında dağlar kadar fark vardır ama bu onlar için bu bir problem oluşturmaz. Nasıl olduğu fark etmez bir tanrı kabul görsün de sonra biz "o bizim kitaptaki tanrıdır" deriz diye umut etmektedirler.


Mesela müslümanlar:
"Allah Zamandan Ve Mekandan Münezzehdir" derler.
Öyle midir???

 

Kuran:

Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir...
...sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir


Yine Kuranda yazıyor:
Allah evreni yaratmadan önce suların üzerinde bir tahtı vardı....!

Ve devam...


O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. Mülk 16

"O gökteki" kim acaba?
Allah nerde imiş?


Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah'a döndürülür. Bakara 210


Kuran'da Tanrı'nın 'kıyamet günü, meleklerle birlikte geleceği' (Fecr:22), 'Tahtı'nı taşıyan 8 melekle geleceği' (el Hakke: 17) bildirilir.

Hadisçilerce tartışmasız sağlamlıktaki bir hadiste de Muhammed, şöyle der:

"Efendi Tanrımız, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında, dünya göğüne iner..." (Bkz. Buhari, e's -Sahih, Kitabu'tanrı-Tehacüd/14;Tecrid, hadis no:590)

 

Evet, "tanrı ve varlığı" budur!

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Müslümanların Tanrı tanımı

 

Saf olmayasın bilader. Sen derken herhalde kişisel olarak sen demedim yaaa! Hayret bir şeysin! Herhalde yani yapılan tanımlardan birini kastettim, yani sizin tanımınızı. Antik Yunanlılara göre ise Zeus sakallı, pazulu adeleli, yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıydı! Onların tanımı da böyleydi!

 

Bana uydurduğunuz allahınızın uydurduğunuz sıfatlarını boşuna sayma, bir tekini bile okumam. Uyduruk lafları niye okuyayım ki? Hepsi uyduruk. Yok öyle bir şey.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Varlık, olmaktır. Varlık, yokluğun yokluğudur. Yokluk hakikatte varlığı olmayan ancak zihinde varlığı olan bir kavramdır.  Benim gördüğüm kadarıyla Ateistler genelde varlığı ve yokluğu genelde eksik anlıyorlar. O yüzden Tanrı nın ne demek olduğunu da. Yokluk eksiyle artının birbirini götürmesidir, yokluk sıfırdır, yokluk nötr dür, yokluk boşluktur falan diyorlar. Hayır, yokluk dışarıda örneğini bulamayacağın, sadece zihinde var olabilen bir kavramdır. Çünkü dışarıda örneğini bulduğun şey vardır. Yokluk örneklendirilemeyecek ama olmadığı tanımı gereği bilinen şeydir. Varlık ise orada, burada, her yerde olandır. Varlığın dışında bir şey yoktur.

 

Hakikatte olan, zorunlu olan, kendi olarak olan sadece Tanrıdır.

Mecazi manada olan, mümkin olan, bir şeye bağlı olarak olan da biziz işte.

Kısaca zihnin ürünü olmayan her şey gerçekte vardır diyorsun. Peki Tanrı'nın varlığını iddia ettiğinde kendinle çelişmiyor musun? Nerede bu Tanrı? Tanrı gerçekte var olsaydı böyle bir tartışmaya gerek kalır mıydı?

Zihninde bir hayali yapı kurup onun zihninin dışında da var olduğu yanılgısındasın. Buna İngilizce'de Reification Fallacy deniyor.

 

Ateistlerden ziyade sen yanlış anlıyorsun, senin yokluk dediğine hiçlik diyor ateistler.

Eğer hiçlik gerçekte yoksa yani varlığın dışında bir şey yoksa varlık zaten zorunlu olandır, nedensizdir. Varlık dışında bir şey var olmadığı için onu hiçten yaratamaz, o nedenle nedensizdir.

Burada Tanrı gereksiz bir katman halini alıyor. Zaten zorunlu olan varlığı var edecek zorunlu bir varlık önermek saçmalıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Olabilir. Varlık ve Tanrı aynı şey olmuş olur sonuçta. Zaten onu söylemeye çalışıyoruz burada. Tanrı Varlık tır. Varlık  yoksa Tanrı da yoktur.

 

Bu yaklaşım teist bir yaklaşım olmaktan ziyade panteist bir yaklaşıma benziyor. Şimdi tanrı kavramını bir tarafa bırakalım ve tanrı dediğimizde asıl kasıt edilen nedir bunu açıklayalım ve bu inancın oluşmasına sebep olan olgular nelerdir irdeleyelim.

 

Evreni bir bütün olarak düşünelim ve hiç bir dinin ve inancın etkisinde kalmadan mantık yürütelim. Evrenin varlığını algıladıktan sonra ilk sorumuzu soralım. 

 

Soru cümlemizin hangi soru edatı ile başlayacağına göre sanırım kişinin inancı da bundan etkileniyor. Kim, ne, nasıl edatlarından hangisi ile bir soru oluştururdunuz?

 

(Evreni) Kim yaptı yada yarattı? (Evrenin var olmasına) Ne sebep olmuş olabilir? (Evren) Nasıl oluştu?

 

Şimdi evreni sistematik kurallarla işleyen bir sistem olarak algılıyorsak sizce bu sorulardan hangisini ilk olarak sormak insana özgüdür?

 

Olay ve durumu değiştirelim ve şöyle bir hikaye uyduralım. Çeşitli sebeplerle bir süre dışarıda bulundunuz ve eve geldiğinizde sırtınızda bir kağıt parçasının olduğunu ve üzerinde bir yazının olduğunu fark ettiniz. İlk olarak hangi soruyu sorardınız?

 

Şöyle düşünenleriniz var mıdır?;  "Sanırım ben yolda yürürken rüzgarın da etkisiyle yerde bulunan kağıt ve kalem uçuştu kalem kağıda bunları yazdıktan sonra sert bir rüzgar daha esti ve kağıdı sırtıma yapıştırdı."

 

Burada asıl varmak istediğim nokta şudur; Hangi olay, durum yada oluşumlar bilinci gerektirir. Bu soruya verebilecek net bir cevabınız var mı? Şöyle düşünenleriniz var mı?

 

"Madde ve enerjinin olduğu her yerde tüm olay, durum yada oluşumlar meydana gelebilir bu çok doğaldır ve hiç bir şekilde bilinci gerektirmez."

 

İnsanoğlu bugüne kadar bir çeşit kurallar silsilesi ile işleyen bir sistem gördüğünde doğal olarak "Kim yaptı bunu?" sorusunu sorar, edilgen bir soru sormak ahmaklıktır, insanın doğasına terstir.

 

Şimdi gerçekten merak ediyorum. "Varlığımızın sebebi nedir?" gibi bir soruyu cevaplarken olasılıklar listemizden özne içeren cümleleri çıkarmanızın ve bu konuda ısrar etmenizin sebebi nedir?

 

Şunu anlıyorum soruyu kim diye sorduktan sonra "nasıl?" daha az önemli olabiliyor yada en azından teistlerin ilgi alanı dışında kaldığından bahsedilebilir. Fakat bu herkes için geçerli olmayabilir bence "nasıl?" her durumda önemli bir sorudur.

 

Sizler gerçekten evrenin varoluşuna bir bilincin eşlik etmediği konusunda hangi sebeplerle malumat sahibisiniz? Size bu kim tarafından vahyolundu? Sizler evrenin oluşumuna bir bilincin eşlik etmediği konusunda direterek kendinizi nasıl küçük düşürdüğünüzün farkında mısınız?

 

Evrenin kendiliğinden oluşabileceğine kanaat getirip bilinçli bir varlığın öncelikle oluşup sonrasında evreni yarattığını aynı prensiple neden kabul edemiyorsunuz? Bu düşüncede mantık dışı olan nedir? Neden öncelikle bilinçli bir varlık oluşamaz. Yada bilinç ve evren eş zamanlı olarak var oluşmuş da olabilir. 

 

Belirli kurallarla işleyen bir sistemi (evren) düşünüp nasıl var olduğunu anlamlandırmaya çalışan insanoğlunun bu oluşumun ilk olarak bir bilinç dahilinde gerçekleştiğini düşünmesi aptalca mıdır? Olağan ve doğal olan bu değil midir?

 

Diğer olasılıkları yok sayarak evrenin bilinçli bir varlığın etkisiyle oluştuğu konusunda diretmiyorum ancak aksini sizin neden yaptığınızı anlamaya çalışıyorum? Ben agnostik bir çizgide kalabilirim ve yetkin olduğum takdirde bilimsel çalışmaların ilkeleri gereği işime inançlarımı katmadan çalışmalarımı sürdürebilirim fakat bunu ateistler yapamazlar. Çünkü evrenin bilinçli bir varlığın etkisiyle oluştuğunu baştan reddetmişlerdir ve bu da bir tür inançtır dolayısıyla kimse bunu henüz ispatlamadığından bu çalışmalarına gölge düşürür.

 

 

tarihinde John Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, vitamin yazdı:

 Burada Tanrı gereksiz bir katman halini alıyor. Zaten zorunlu olan varlığı var edecek zorunlu bir varlık önermek saçmalıktır.

 

Tanrı zorunlu varlığı var eden başka bir zorunlu varlık değil ki. Zorunlu Varlığın bizimle olan ilişkisinde aldığı isim. Zorunlu ve Gerçek Varlığın kendisi.

 

Burada önemli olan şu, evren zorunlu varlığa delildir ya da Onun nasıl ve nice olduğuna delildir ama onun kendisi değildir. Varlık Tanrıdır ama Evren Varlık değildir. Belki varlığın bir delili, görüntüsü, bir yansımasıdır. Çünkü evren başlangıcı olan bir şeydir. Evrende gördüğümüz şeyler de, mümkin, fani ve geçici şeylerdir. Varlık ise mümkün olanları var kılıp kendisi zorunlu olandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, poiuz yazdı:

Hoşgeldin 5.000 sene öncesine!!!

 

 

Bilim "nasıl" ve "neden" diye sorar!!!

 

Zaten ilk olarak tanrı kavramını ortaya koyan insanın düşünce biçimini sorguluyoruz ve kim sorusunun ne kadar yerinde bir soru olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bilim teknoloji tarihinde hangi sistemi yada buluşu kimin yaptığı ile kesinlikle ilgilenir. Ancak kimin yaptığı konusunda bilgimizin olmadığı sistemler de vardır. Mesela evreni kimin yaptığını bilmiyoruz ve bilim soruyu sorarken elbette kim sorusunu sormuyor fakat aklının hep bir köşesinde bir bilincin etkisiyle oluşup oluşmadığını sorguluyordur. Ben öyle olduğuna eminim. İleride ulaşmakta teknolojimizin yettiği bir gezegende tıkır tıkır işleyen bir yapı ile karşılaşsak. Bilim bunun doğal bir oluşum olup olmadığını sorgularken diğer alternatiflere hiç soru oluşturmaz mı sanıyorsun? Kim sorusu elbette listesinde bulunacaktır. 

 

Söylemek istediğim tam da bu işte evren tıkır tıkır işleyen bir sistemdir. Senin olasılıklar listende kim ile başlayan sorulara olan cevaplar yoksa bu senin dar görüşlü olmandan kaynaklanıyor olabilir. 

 

Bu sorular ve cevapları olasılıklar listenizden çıkardığınız için kendinizi daha zeki, daha akıllı mı sanıyorsunuz?

tarihinde John Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş


"Tanrı" deyince akıl, fikir, mantık devre dışı kalıyor.
Gördüğümüz, bildiğimiz herşeyi kısmen veya tamamen  bilim ve mantıkla açıklayabiliyoruz.
Ama iş hiç kimsenin görmediği, hiç bir yerde varlığını gösteremeyen "tanrı"ya gelince bilinen bütün kuralların geçersiz olması bekleniyor!!!


Neden bize herşeyi açıklayabilen bilim ve mantık sadece ve sadece bu tanrı konusunda geçersiz olsun????


" Kim" sorusuna gelince....
Bu güne kadar bu soru hangi doğru cevabı verebilmiş???
Kim yıldırımlar atmış? Allah mı? Zeus mu? Yehova mı?

Veya kim evreni "yarattı" tartışması mı yapalım?
Allah mı? Manitu mu? Allaha kızan şeytan mı?


Zaten önceleri "kim" sorusu vardı.
Ve zamanı geçti. İşlevini bitirdi.
Bir kaç bin sene geriden geliyorsunuz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Tanrı zorunlu varlığı var eden başka bir zorunlu varlık değil ki. Zorunlu Varlığın bizimle olan ilişkisinde aldığı isim. Zorunlu ve Gerçek Varlığın kendisi.

 

Burada önemli olan şu, evren zorunlu varlığa delildir ya da Onun nasıl ve nice olduğuna delildir ama onun kendisi değildir. Varlık Tanrıdır ama Evren Varlık değildir. Belki varlığın bir delili, görüntüsü, bir yansımasıdır. Çünkü evren başlangıcı olan bir şeydir. Evrende gördüğümüz şeyler de, mümkin, fani ve geçici şeylerdir. Varlık ise mümkün olanları var kılıp kendisi zorunlu olandır.

Evren zorunlu varlığı gerektirmez, çünkü evrenin kendisi zaten odur. Sen evrenin başlangıcı olduğunu kabul ettiğin için bir yaratıcısı olmalı diye düşünüyorsun. Evrenin başlangıcı olduğuna dağir kanıtın ne?

 

Evren var oduğu için yok olamaz. Şekil değiştirir ama varlığı devam eder. Öncesi de böyle sonrası da böyle. Hep vardı. Big Bang ile şuanki şeklini aldı, yarın başka bir X Bang ile farklı bir şekil alabilir ama yok olması diye bir şey söz konusu değil. Aynen suyun şekil değiştirerek buhar olabilmesi ve buz olabilmesi gibi... Suyun özü hep var, sadece şekli farklı. Evren de böyle, hep var.

Bu sistemde senin Tanrı'nın varlığı zorunlu falan değil, etkisiz elemen, varlığına ihtiyaç bile yok. Zihnin ürünü.

 

Evren varlık değil lafın tam bir saçmalık. Varlık zihnin ürünü olmayan şey ise ve sana göre evren varlık değil ise ben, sen, diğerleri evreni nasıl gözlemleyebiliyoruz, gördüğümüz gezegenler neyi nesi?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, poiuz yazdı:

"Tanrı" deyince akıl, fikir, mantık devre dışı kalıyor.

 

Dur bakalım daha henüz tanrı demedik. Neden tanrı savında akıl, fikir, mantık devre dışı kalsın sana böyle düşündüren nedir? Seninle 200 bin sene önce tartıştığımızı düşün sen bir denisovansın ben de bir neandertalim sana soruyorum. Evrenin oluşumuna bilinç etki etmiş olabilir mi? Evren bir bilinç dahilinde ve onun etkisiyle mi oluştu? Henüz tanrı kavramı yok ve ben sana bu soruları soruyorum. O dönemde etkisinde kalacağın ne bir din ne de tanrı savını içeren bir görüş var.

 

51 dakika önce, poiuz yazdı:

Neden bize herşeyi açıklayabilen bilim ve mantık sadece ve sadece bu tanrı konusunda geçersiz olsun????

 

Tanrı savı bilimi ve mantığı neden devre dışı bıraksın ki aksine bilim ve mantık böyle bir görüşü içerebilir. Çünkü çok olası ve doğal bir görüş olurdu bu sence neden yok? Bence bilimde böyle bir görüşe çok gerek var. Keza dünyada 5 milyar belki daha fazla insan buna inanıyor.

 

51 dakika önce, poiuz yazdı:

" Kim" sorusuna gelince....
Bu güne kadar bu soru hangi doğru cevabı verebilmiş???
Kim yıldırımlar atmış? Allah mı? Zeus mu? Yehova mı?

Veya kim evreni "yarattı" tartışması yapalım?
Allah mı? Manitu mu? Allaha kızan şeytan mı?

 

Bilim, ilk parayı, yazıyı, matbaayı kimin bulduğunu araştırırken sence bu sorulara ne kadar doğru cevap vermiş olabilir. Belki yanılıyordur mesela parayı ilk Lidyalılar bulmamıştır başka bir medeniyet bulmuştur.

 

"Kim evreni yarattı? Allah mı? Zeus mu Yehova mı?" gibi bir soru anlamsızdır. Çünkü bilimde bir yeri olmasını istediğim tanrı savı gereği evrenin oluşumuna bir bilincin etki edip etmediği daha esaslı bir sorudur. Fakat bildiğimiz evrenin oluşumuna bir bilincin etki etmiş olması tanrı savını desteklese de bu bilincin  tanrının bilinci olduğu anlamına gelmez. Keza bildiğimiz evren, bizden çok daha uzun yıllar yaşayabilen ve çok gelişmiş bir uygarlıktaki çocuk olarak ifade edebileceğimiz bir bireyin okul ödevi olabilir. Kendisinden bir evren yaratılması istenmiş o da hemen herkesin başarıyla geçtiği ödevini tamamlamayı bekliyordur. Bu çocuğa da tanrı diyemeyiz. Bunun gerçekten böyle olduğunu öğrensek bile demek ki "kainat daha büyükmüş deriz" ve olası evrenlerden birinin yaratıcısını tanrı olarak göremeyeceğimizi anlamış oluruz.

 

51 dakika önce, poiuz yazdı:

Zaten önceleri "kim" sorusu vardı.
Ve zamanı geçti. İşlevini bitirdi.
Bir kaç bin sene geriden geliyorsunuz!

 

Söylediğim gibi kim sorusu bilimde yeri olan bir sorudur ve bilim, zaman zaman bu soruyu sorar fakat tanrı savı konusunda ateist bilim adamlarının köpek dişlerinden korkan bazı bilim adamları böyle bilimsel bir sav ortaya koyma konusunda geri planda kalmış olabilir. Ne de olsa böyle bir savın yada teorinin insanların büyük bölümü tarafından doğru anlaşılmayıp dinsel bir örgütün güdümünde bilime saldırı olarak algılanacaktır. Mesela sen böyle bir teorinin gerekliliğini ömrü hayatı boyunca anlayamayacak ve algılayamayacak zavallı, kıt görüşlü bir insansın.

 

Keşke tanrı savı tüm dinsel öğretilerin etkisinden kurtulup bilimde bir teori olarak yerini alsa ne kadar güzel olurdu. Bilimin dürüst davranarak böyle bir görüşün varlığını kabul ederek buna yer ayırması çok yerinde bir karar olurdu. Ben ilahiyatın (tamamıyle islamın etkisinden kurtulmuş evrensel bir ilahiyattan bahsediyorum) bilimde bir yeri olduğunu düşünüyorum. Genel olarak tanrı savını, dinler tarihini, mitolojileri içeren bir ilahiyat dalının bilimde bir yeri olabilir.

tarihinde John Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Günümüzde ateist bilim adamından çok tanrıya inanır bilim adamları vardır. Geçen yüzyıllarda hemen hemen bütün bilim adamları tanrıya inanıyorlardı.

Eğer bu bilim adamları tanrının "t" sini bulsalar çoktan açıklamışlardı.

Ama YOK!!!

Zaten bu yüzden, bilimde bulamayınca tanrıyı bilim dışına, evrenin dışına çıkartmak zorunda kaldınız!

 

Tanrı evrenin dışında

Zaman ve mekandan ayrı

Mantıkla açıklanamaz

Mantıklı olması gerekmez

Kanıtlanması imkansız

Vs

Vs

 

Kısaca: Eski din kitaplarından bulduğumuz ve günümüze uydurduğumuz tanrı yokmuş (USC gibi) deyin ve kurtulun ?

 

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 minutes ago, John Ahmet said:

Keşke tanrı savı tüm dinsel öğretilerin etkisinden kurtulup bilimde bir teori olarak yerini alsa ne kadar güzel olurdu. Bilimin dürüst davranarak böyle bir görüşün varlığını kabul ederek buna yer ayırması çok yerinde bir karar olurdu. Ben ilahiyatın (tamamıyle islamın etkisinden kurtulmuş evrensel bir ilahiyattan bahsediyorum) bilimde bir yeri olduğunu düşünüyorum. Genel olarak tanrı savını, dinler tarihini, mitolojileri içeren bir ilahiyat dalının bilimde bir yeri olduğunu düşünüyorum.

 

Sen bir tanrı bul, tut kulağından getir, işte o zaman bilim bu tanrı hakkında teori geliştirir, yoksa kıçından sallayıp sallayıp bilim bizim zırvalarımızı ciddiye alsın demekle olmaz bu iş.

 

Diyelim ki tanrı var, milyarlarca ışık yılı büyüklüğünde bir evreni ve onun içindeki canlıları yaratacak kadar güçlü, zeki ve akıllı bir varlık bilinmek istese zaten insanlıkla iletişime geçerdi, bilinmek istemiyorsa bilim nasıl tanrı konusunda araştırma, inceleme yapacak? Neye dayanarak hipotez oluşturacak?

 

Sen bu tanrı işini nasıl bir mantığa oturtuyorsun, bir zamanlar tek başına olan bir varlık evreni ve canlıları neden ve nasıl tasarlamış ve yaratmış? Neyden esinlenmiş? Yani bir evren ve içinde canlılar olan bir sistem fikrini zihninde nasıl oluşturmuş?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...