Jump to content

Türkler neden müslüman olamazlar?


Recommended Posts

   Farklı konu başlıkları altında islam’ın aslında kutsallık kisvesi altında yürütülen arap milliyetçiliği & arap emperyalizmi olduğunu belirtmiştim,

Bu minvalde çarpıcı örneklerden biride MEVALI meselesidir.

 

   Mevali nedir? Mevali azat edilmiş köleler anlamına geliyor,

araplar, bu nitelemeyi köleler ve hürler arasında vasat bir sınıfı tanımlamak için kullanır,

4 halife devrinde ve sonrasında fetihlerle ele geçirilip  köleleştirilmiş esirlerin talep dışında kalan bir kısmı islam’ı kabul ettikten sonra azat ediliyordu,

Azat edilip mevali sınıfına dahil olmuş bu insanlar yine de emeviler’in ve sonrasında gelenlerin hizmetlerinde kullanılmakla beraber hor ve hakir görülmeye de devam edilmiştir.

 

  İslam yayılmacılığı ile ele geçirilip yağmalanan topraklar ve köleleştirilen insanlar arttıkça islamlaştırılan topraklar genişlese de arap milleyetinden olmayan insanlar araplar tarafından müslüman olarak kabul edilmemiş, azat edilmiş köleler gibi mevali olarak tanımlanmışlardır.

mevalilerden müslüman olmalarına rağmen cizye vergisi alınmaya devam edilmiş ve yönetimden uzak tutulmuşlardır.

Bu durum abbasiler döneminde bir miktar yumuşasa da arap milliyetçiliği halen daha çok güçlü bir damardır ve araplar, arap olmayan bir ırkın altında asla olmazlar, araplar, islam'ın en önemli bayraktarlığının mısır'da olduğuna inanırlar, Türkleri müslüman olarak değerlendirmezler bile, ümmet Türk'ün hilafetini tanımaz, malum arap perest yönetim deneme şansı bulabilirlerse acı bir hayal kırıklığı onları bekliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslına bakarsanız arapların kendi milliyetçiliği ve diğer toplumlardan kendi deve sidiği içen toplumlarını üstün görme fikri 900 lü yıllarda oğuzlarla yolu kesişmiş arap seyyahı İbn Fadlanın notlarını da yansır. Fadlan Oğuzlar için yolunu kaybetmiş eşe gibidirler tabirini kulllanır. İsterseni o metni birlikte okuyalım. Bu o tarihteki atalarımızın yaşamına bir nebze ışık tutar.

 

“… Bu dağdan geçtikten sonra Oğuzlar diye bilinen bir Türk kabilesinin bulunduğu yere ulaştık. Onlar, kıl çadırlarda oturan ve konup göçen Yörüklerdi. Göçebelerde âdet olduğu gibi, sık sık yer değiştirdikleri için yer yer onlara ait çadırlar görülüyordu. Çok güç şartlar altında yaşıyorlardı.

 

Bunlar yolunu kaybetmiş eşekler gibidirler. Bir dine inanmazlar, işlerinde akıllarına başvururlar. Hiçbir şeye ibadet etmezler. Aksine büyüklerine rab derler. İçlerinden biri reisine bir şey danışırsa, ona ‘Ey Rabbim, bu hususta ne yapayım?’ der.

 

Aralarındaki işleri meşveretle hallederler. Bununla beraber bir şeyde ittifak edip onu yapmaya karar verirlerse, içlerinden en aşağı ve en değersiz olan biri gelip ittifaklarını bozabilir. Allah’a inandıkları için değil de, sırf yurtlarından geçen Müslümanlara yaranmak için aralarında ‘Lâ ilâha illâ Allâh’ diyenleri gördüm.

İçlerinden biri zulme uğrar veya sevmediği bir şey görürse başını semaya kaldırıp ‘Bir Tanrı!’ der. Bu Türkçe ‘Bir Allah’ demektir. Zira Türkçe’de ‘bir’ vâhid ve ‘Tengrî’ ise Allah demektir.

Küçük ve büyük abdestten sonra temizlenmezler. Cenabetten ve diğer hususlardan dolayı yıkanmazlar. Bilhassa kışın su ile hiçbir ilişkileri yoktur. Kadınları yerli ve yabancı erkeklerden kaçmazlar. Aynı şekilde, kadın, vücudunun hiçbir yerini insanlardan gizlemez.

 

Bir gün bir adamın evine misafir olmuştuk. Adam ve karısıyla beraber oturuyorduk. Kadın bizimle konuşurken bir aralık gözümüzün önünde avret yerini (fercini) açıp kaşımaya başladı. Biz utancımızdan yüzlerimizi kapayıp ‘Estağfurullah!’ dedik. Kocası güldü. Tercümana, ‘Onlara söyle; Bu kadın onu sizin huzurunuzda açıyor. Siz onu görüyor ve koruyorsunuz. Sizden ona hiçbir zarar gelmiyor. Bu hareket, kadının onu örtüp de başkalarına müsaade etmesinden daha iyidir.’ dedi.

 

Zina diye bir şey bilmezler. Böyle bir suç işleyen birini ortaya çıkarırlarsa onu iki parçaya bölerler. Şöyle ki: Bu kimseyi iki ağacın birbirine yaklaştırılmış dallarına bağlarlar. Sonra, bu dalları bırakırlar. Dalların eski durumuna gelmesi neticesi, o kimse iki parçaya bölünür…

 

Bir Türk’ün yurdundan, tanımadığı bir kimse geçip ona ‘Ben senin misafirinim. Develerinden, hayvanlarından ve parandan şu miktara ihtiyacım var’ derse, Türk istediklerini ona verir. Eğer tacir bu yolculuğu esnasında ölür ve kafile geri dönerse, Türk, kafiledekilere, ‘benim misafirim nerede?’ diye sorar. ‘Öldü’ derlerse kafilenin yüklerini indirtir. İçlerinde en akıllı tanıdığı tacire vararak yüklerini onun gözü önünde çözer. Bir zerre fazlasız, ölen tacire verdiği kadar, bu tacirin paralarından alır… Aynı şekilde, bu tacirin develerinden ve hayvanlarından, verdiği miktarı da alır…

Oğlancılık onlar arasında çok büyük suçtur."

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, ModernTurk yazdı:

Bunlar yolunu kaybetmiş eşekler gibidirler. Bir dine inanmazlar, işlerinde akıllarına başvururlar

 

Akıl, dincilerin en büyük düşmanıdır,  onlar için ideal dünya akılsız zombilerden oluşmalı,  zombilerin uzaktan kumandası da şeyhlerinin elinde ..


Ayrıca, şamanist Oğuzlarda kadının tam özgür olduğunu yazar, yüzyıllar önce bile şu anki toplumdan daha ileri seviyede bir hayat sürülüyormuş.
İdil boylarındaki Bulgar Türklerini anlatırken de “Kadın erkek bir arada ırmakta çıplak olarak yüzerler ve birbirinden kaçmazlar.
Buna karşın zina yoktur ve suçtur” der.  Zina 'yı engellemek için kadını sarıp sarmalamak gerekçesini kendi yazılarıyla çürütür.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, ModernTurk yazdı:
 

Bunlar yolunu kaybetmiş eşekler gibidirler.

Allahım beni afet. Bu adamı s***kermisin sabahımı saklıyıpta bizim eşeyemi teslim etsem.Bu ağzımımı bozacam yine yav türklükten utanıyorsan neden ismini türk koydun niye muhammed koymuyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, ModernTurk yazdı:

Aslına bakarsanız arapların kendi milliyetçiliği ve diğer toplumlardan kendi deve sidiği içen toplumlarını üstün görme fikri 900 lü yıllarda oğuzlarla yolu kesişmiş arap seyyahı İbn Fadlanın notlarını da yansır. Fadlan Oğuzlar için yolunu kaybetmiş eşe gibidirler tabirini kulllanır. İsterseni o metni birlikte okuyalım. Bu o tarihteki atalarımızın yaşamına bir nebze ışık tutar.

 

“… Bu dağdan geçtikten sonra Oğuzlar diye bilinen bir Türk kabilesinin bulunduğu yere ulaştık. Onlar, kıl çadırlarda oturan ve konup göçen Yörüklerdi. Göçebelerde âdet olduğu gibi, sık sık yer değiştirdikleri için yer yer onlara ait çadırlar görülüyordu. Çok güç şartlar altında yaşıyorlardı.

 

Bunlar yolunu kaybetmiş eşekler gibidirler. Bir dine inanmazlar, işlerinde akıllarına başvururlar. Hiçbir şeye ibadet etmezler. Aksine büyüklerine rab derler. İçlerinden biri reisine bir şey danışırsa, ona ‘Ey Rabbim, bu hususta ne yapayım?’ der.

 

Aralarındaki işleri meşveretle hallederler. Bununla beraber bir şeyde ittifak edip onu yapmaya karar verirlerse, içlerinden en aşağı ve en değersiz olan biri gelip ittifaklarını bozabilir. Allah’a inandıkları için değil de, sırf yurtlarından geçen Müslümanlara yaranmak için aralarında ‘Lâ ilâha illâ Allâh’ diyenleri gördüm.

İçlerinden biri zulme uğrar veya sevmediği bir şey görürse başını semaya kaldırıp ‘Bir Tanrı!’ der. Bu Türkçe ‘Bir Allah’ demektir. Zira Türkçe’de ‘bir’ vâhid ve ‘Tengrî’ ise Allah demektir.

Küçük ve büyük abdestten sonra temizlenmezler. Cenabetten ve diğer hususlardan dolayı yıkanmazlar. Bilhassa kışın su ile hiçbir ilişkileri yoktur. Kadınları yerli ve yabancı erkeklerden kaçmazlar. Aynı şekilde, kadın, vücudunun hiçbir yerini insanlardan gizlemez.

 

Bir gün bir adamın evine misafir olmuştuk. Adam ve karısıyla beraber oturuyorduk. Kadın bizimle konuşurken bir aralık gözümüzün önünde avret yerini (fercini) açıp kaşımaya başladı. Biz utancımızdan yüzlerimizi kapayıp ‘Estağfurullah!’ dedik. Kocası güldü. Tercümana, ‘Onlara söyle; Bu kadın onu sizin huzurunuzda açıyor. Siz onu görüyor ve koruyorsunuz. Sizden ona hiçbir zarar gelmiyor. Bu hareket, kadının onu örtüp de başkalarına müsaade etmesinden daha iyidir.’ dedi.

 

Zina diye bir şey bilmezler. Böyle bir suç işleyen birini ortaya çıkarırlarsa onu iki parçaya bölerler. Şöyle ki: Bu kimseyi iki ağacın birbirine yaklaştırılmış dallarına bağlarlar. Sonra, bu dalları bırakırlar. Dalların eski durumuna gelmesi neticesi, o kimse iki parçaya bölünür…

 

Bir Türk’ün yurdundan, tanımadığı bir kimse geçip ona ‘Ben senin misafirinim. Develerinden, hayvanlarından ve parandan şu miktara ihtiyacım var’ derse, Türk istediklerini ona verir. Eğer tacir bu yolculuğu esnasında ölür ve kafile geri dönerse, Türk, kafiledekilere, ‘benim misafirim nerede?’ diye sorar. ‘Öldü’ derlerse kafilenin yüklerini indirtir. İçlerinde en akıllı tanıdığı tacire vararak yüklerini onun gözü önünde çözer. Bir zerre fazlasız, ölen tacire verdiği kadar, bu tacirin paralarından alır… Aynı şekilde, bu tacirin develerinden ve hayvanlarından, verdiği miktarı da alır…

Oğlancılık onlar arasında çok büyük suçtur."

Senin peygamberin o  türkleden ne kadar korktuğu için üstü kapalı kurana yazmış hadislerde türklerle savaşmadıkca kıyamet kopyucakmış  diyorlar müslüman sahih hadislerinde. Temizlik konusuna gelince bakın MÜSLÜMANLAR G.....TLERİNİ ÜÇ TAŞLA SİLİYORLAR. Ve peygamberin en tamizidir dimi oku nasıl temizmiş.

RPGLKz.jpg

He bu arada muhmmedi eşek aniden anırmış ödü b...kuna karışmış. O nedenle kurana yazdırmış  seslerin  en kötüsü eşeklerin   sesiymiş. Kara köpek muhmmedi çok korkutmuş onlarada ölüm.Bakın ben müslümanım diye dötünüzü yırtıyorsunuz. ama sizi müslüman yerine koyan yok kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz. Benim bu lafım türklerdir senin gibi arap kanı taşıyanlara deyil. Çok sevdiyiniz araplar.

QI6CKO.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, ModernTurk yazdı:

 Adam ve karısıyla beraber oturuyorduk. Kadın bizimle konuşurken bir aralık gözümüzün önünde avret yerini (fercini) açıp kaşımaya 

O da bir şeymi muhmmed müslümanlar karı deyiştirip birlerini eşiyle ilşkiye girip gurup dahi yapıyorlarmış. Utanmaz din adamları bu ayeti doğru vermezler.

Bu ayet  anlamı ne başka eşlerle deyiştirmek ne demek. benim aklıma geliyor ama terbiyem müsade etmiyor. ayrıca cariyelerini deyiş tokuş yapabirsin buna müsade var.

Elmalılı Hamdi Yazır: AHZAB Suresi 52. ayet.Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

@güven

hocam sen yanlış anladın, @ModernTurk arap seyyahı İbn Fadlan'a ait notları eklemiş, yolunu kaybetmiş eşekler vb. sözler arap seyyahına ait.

Hayada bu ne yav ben yalış anladıysan kusurma bakmayın offff. Türkleri bu kadar aşğlıyanlarardan sandım. Ve  yanıldıysam özür dilerim. Ama yine bu lafları türklere edenlere  bu yazdıklarım geçerlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Türklük ve İslam birbirine yapışmıştır.

Türkler asırlar boyu İslamın kılıcı olmuşlardır.

İslam için ölüp öldüren İslami kurallara göre yaşayan ve Sunni baskısı uygulayan  halka Türk halkı denir.

Araplar gibi geri bir toplum tarafından bile asimile edilecek kadar küçük düşmüş bir halk bu halk :)

 

 

tarihinde Somut tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Somut yazdı:

Türklük ve İslam birbirine yapışmıştır.

Türkler asırlar boyu İslamın kılıcı olmuşlardır.

İslam için ölüp öldüren İslami kurallara göre yaşayan ve Sunni baskısı uygulayan  halka Türk halkı denir.

Araplar gibi geri bir toplum tarafından bile asimile edilecek kadar küçük düşmüş bir halk bu halk :)

 

 

Hayır kardeşim buna katılmıyorum, 1960 yıllarında köy enstütüleri kurulduğunda türk halkı bir anda çağdaş toplum yapısına girdi ve dünyanın kültürlü ülkelerininde yeri almıştı, ne zaman kapatıldı islama döndü el sıkışmak gunah ve yüzlerce dini saçmalık insanları kendi içene hapsetti, sonra özal eşiyle sahilde el ele tutuşarak halk bir anda eşlerini alarak gezmeye çağdaş düşünmeye başlamıştı fakat islamı kullananlar yine halkın yapısını bozdu, haklın yapısını bozanlar kendileri nasıl sosyal yaşadıkları anlatmak mümkün değil, halkın çağil olması sadece yönetimle alakalı bir konudur, yönetimde olanlar sosyal yaşamlarını halka gösterirse halk aynı sosyal yapıya kavuşur, en iyi örnek cumhuriyetin ilk dönemini bakın, sosyal yapı ve tl ne kadar güçlü olduğunu göreceksiniz 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, ata2023 yazdı:

Hayır kardeşim buna katılmıyorum, 1960 yıllarında köy enstütüleri kurulduğunda türk halkı bir anda çağdaş toplum yapısına girdi ve dünyanın kültürlü ülkelerininde yeri almıştı, ne zaman kapatıldı islama döndü el sıkışmak gunah ve yüzlerce dini saçmalık insanları kendi içene hapsetti, sonra özal eşiyle sahilde el ele tutuşarak halk bir anda eşlerini alarak gezmeye çağdaş düşünmeye başlamıştı fakat islamı kullananlar yine halkın yapısını bozdu, haklın yapısını bozanlar kendileri nasıl sosyal yaşadıkları anlatmak mümkün değil, halkın çağil olması sadece yönetimle alakalı bir konudur, yönetimde olanlar sosyal yaşamlarını halka gösterirse halk aynı sosyal yapıya kavuşur, en iyi örnek cumhuriyetin ilk dönemini bakın, sosyal yapı ve tl ne kadar güçlü olduğunu göreceksiniz 

Özlerine dönmüşler işte :) 

Kemal Paşa batıdan ithal ettiği pozitivizm ile halkı adam etmeyi denedi.

Ama tek yapabildiği Sunniliği ılımanlaştırmak oldu. 

İşin sonucunda çıkan tablo net. 

Türkleri adam etmeye çalıştılar ama Türkler rahat durmadı özlerine dönüp tekrar İslamı sahiplendi.

Yani gerçek Türk Sunni Müslüman Türk oluyor.

Kemal Paşanın yaratmak istediği ise Liberal toplumdu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atalarca bir şekilde kabul edilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan islam kutsallık kisvesi altında araplaştıran,arap yayılmacılığına ve sömürgeciliğine hizmet ettiren bir dindir.Atalar kendinden sonraki kuşakları islama inanmaya ve savunmaya programlarlar.Ataların dini islama inanmaya programlanmış,beyinlerine islam yazılımı bu kişiler müslüman arapların kutsal betiği kuranın tüm içeriğine katılmak zorunda bırakılırlar.İslama göre beyni yapılandırılan biri gün sonunda bir müslüman arap olur,çıkar.İslam yazılımı yüklenmiş birinin tüm değerleri araplarla bağlantılı duruma gelir.Bunlar arabın mekkesini kentlerin anası,kabeyi,onun köşesindeki kara taşı,safayı,merveyi kutsal olarak görürler.Tapınırken kentlerin anasındaki mekkedeki kabeye doğru yönelerek,tapınırlar.Tarihi müslüman arap kişiliklerini ve müslüman arapların geçmişini benimseyerek,sahiplenirler.Çocuklarına arapça adlar verirler.Cübbeyi,sarığı,kara çarşafı kültürlerinin bir parçası olarak görüp,sahiplenirler.Her yere islam arap emperyalizminin bir sancağı olan camiler dikerler.Araplaştırma kurumu iman hatipler açarlar.Arap abecesini kendi abeceleri olarak görürler.Atatürk bizim abecemizi yasakladı diyip,Atatürk'e saydırırlar.Kuranı arapça okumak için arap abecesi öğrenirler,çocuklarını arap abecesi öğrensinler diye kuran kurslarına bırakırlar.Arapça kuran okumayı yüceltirler ve bunla ilgili güzel okuma yarışması düzenlerler.Şu bir gerçek ki,bunların özlerine araplık işlemiş,özlerinde ne varsa araplarla ilgili.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar yaşama arap dini islamın penceresinden bakarlar.Düşünceleri,eylem ve uygulamaları arap dinine uygunluk,aykırılık açısından değerlendirirler.Kendileri gibi müslüman arap olmayanları inkarcılar,kafirler diyip dışlarlar,ötekileştirirler.Düşünmeden,arap dininin yaftalayıcı sözcüklerini kullanırlar.Bu da yetmezmiş gibi kendileri gibi müslüman arap olmayanları,müslüman arapların değerlerini benimsemeyenleri sonsuza dek yakıp,işkence etsin diye islam tanrısı allaha sunarlar.Düşün yani,araplaştırma düzeyini bir düşün.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Karahanlılar abdülkerim(satuk buğra han) dönemine baktığımızda islamiyet yüzünden türklerin birbiriyle mücadelelerinin başladığı ve devam ettiği görülür (kaynak) islam türkler arasında fitne mi değil mi? şeklinde sorgulanmaya açık bir durum, emevilere dönüp kuteybe bin müslim adındaki komutanın türkleri katlettiği bilinir ancak islamlaşmaya katkı sağlamıştır diye övülür yani türkler kazançlı çıkmıştır düşünbiliyor musunuz? emevilerin türk yurtlarını fetihleri diye anlatılır oysa barbarların türklere uyguladığı işgalleri ve yağmaları demek daha isabetlidir, bakış açısına bağlı müslüman biri türk kimliğinden soyutlanıp daha olumlu düşünür, türk biri de müslüman kimliğinden soyutlanıp olumsuz bir içselleştirme yapar. Abbasiler döneminde de türklerin devlette güç kazanması arap unsurlarca hazmedilememiştir neden olabilir bu? demek ki insanlar birbirlerine benim müslüman kardeşim diye bakmamış ırka ve kişisel çıkarlarına bakmışlar.

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...