Jump to content

Devrimci tuzak


Recommended Posts

60'lı, 70'li yıllarda yükselen devrimci hareketler içinde ırksal devrimcilik yoktu. Devrim hedefi bütün halkı kapsıyordu. Özellikle 60'lı yıllarda devrim, bütün halk kesiminin tek hedefiydi. Atatürk'ten başlayan devrim önderliği Denizlere-Mahirlere kadar sürmüştü.
Devrimciler öldürülüyor, işkencelerden geçiriliyor, çeşitli şekillerde etkisiz bırakılıyordu. Ancak bütün bu baskı, zulüm, katliamlara rağmen ülkemizde ve dünyada devrim hareketi yükselişteydi. Ancak bu yükseliş ile birlikte 70'li yıllarda ters orantılı bir durum yaşanıyordu. Devrimci sayısı artmasıyla birlikte sayısız bölünmeler meydana gelmişti. Çeşitli franksiyonlar, siyasi partiler, legal-illegal derneklerin sayısı yüzleri geçmişti. Bu kadar bölünmeyi getiren nedenler, çeşitli anlaşmazlık gibi görünse de arkasındaki güç neydi? Bu işin arkasında bir gücün olduğu ihtimali üzerinde tartışmalar oluyordu, ancak önem verilmiyordu.
Ayrıca bir kaç tane küçük de olsa ayrılıkçı örgütler de peydahlanmıştı. O günün koşullarında bu ayrılıkçı küçük örgütler ciddiye alınmıyordu, çünkü devrimci literatürde ayrılıkçılık olmayacağı için etkili olacağı düşünülmüyordu.
Ne var ki, devrimci hareketi bölen güçler, aynı zamanda bu küçük ayrılıkçı örgütlerin mimarı, maddi destekçisi ve yönlendiricisi idiler. Bu ayrılıkçı örgütleri devrimci adına piyasaya sürmüşlerdi. Bu sinsi plan, o günün koşullarında devrimciler tarafından anlaşılamadı.

70'li yıllarda böyle karanlık sayılabilecek bir ortam yaratılmıştı. Devrimci hareketin yükselişiyle birlikte aslında sinsice zayıflatılıyordu. Sayıca üstün görünmesi aldatıcıydı, zayıflayan noktalar gözden kaçıyordu.

80 yılına gelindiğinde gizli güçlerin yaptığı yatırımlar meyvesini vermişti.
60 yılından 80 yılına kadar geçen 20 yıllık sürede önder ve öncü devrimci gençlik kandırılmıştı. O 20 yıllık sürede ayrılıkçı örgütlerin önünü açmak için devrimci gençlik kullanılmıştı. Çünkü devrim hedefi ülkenin tamamını kapsıyordu. 80 darbesiyle devrimciler yok edilince onların açtığı yolu ayrılıkçılar ganimet saydı. Nasıl olsa bazı haklar alınmıştı, devrimcilerin canlarıyla kazandıkları hakların üzerine ayrılıkçılar konmuştu. Hem de Marksist adını kullanarak bunu yapmışlardı.
Önce devrimcileri yok eden aynı güç bu defa ayrılıkçılar aracıyla halkın tamamına korku salarak, onu dolaylı yollardan esir almıştı.
Ayrılıkçıların Marksist olmadığı zaten kısa zamanda anlaşılmıştı. Canla-kanla kazanılan 8 saat çalışma hakkı, sendika hakkı gibi bazı sosyal haklar yok edilirken sesleri çıkmamıştı.

Günümüzde solculuk ayrılıkçılar tarafından sulandırılmış, içi boşaltılmış durumda. Nerede bir solcu adıyla geçinen kaynak görsem arkasından ayrılıkçı, ırkçı ve Atatürk düşmanı çıkıyor. 
80 yılından sonra ülkeyi ayrılıkçılara ve dincilere teslim eden o gizli güçler bugün hedefine ulaşmış durumda.
Eğer 60'lı ve 70'li yılların devrimci gençliği kendilerinin ayrılıkçılara kurban edildiğini bilselerdi herhalde meydanı bunlara bırakmazlardı...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 months later...

 

ekrem imamoğlu: pahalılıkta kabzımal suçlu, manav suçlu, pazarcı esnaf suçlu, neredeyse tüketici suçlu hale gelecek? böyle birşey olabilir mi? muhtemelen ben 3 haftadır pazarları gezdim diye böyle bir tanzim şatış kararı aldılar. benim pazar dolaşmalarımı izleyen merkezi hükümet meyve sebze pahalılığına çözüm bulmak zorunda olduğunu hatırladı. geçen gün SMA hastası kızımızı ziyaret ettim, 3 gün sonra SMA ilaçlarının genelgesi imzalandı. istanbul'un köylerinde hayvancılık yapılabilir durumda. biz halksüt ile kırsal kent kültürünü desteklemiş olacağız. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...