Jump to content

adem kaç yaşında cennetten kovuldu?


Recommended Posts

  EY  KENDİNİ MÜSLÜMAN. SANAN GİZİ MÜSLÜAMNALARA BUNA DAHİLDİR .O GİZLİ MÜSLÜMALAR KENDİNİ BİLİYOR. GELİN BU 2 SORUMA CEVAP VERİN BİZDE SİZİN BİLGİLERİNİZE FAYTDALANIŞ OLURUZ.

 

adem
kaç yaşında
cennetten
kovuldu?

ilk insan ademse
ilk
cin kim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

cennette  zaman  kavramı  yoktur  yaş  neden  olsun .ilk cin  belkide  iblistir.

 

Cennette nasıl zaman kavramı yok? Bütün o varlıklar heykel gibi duruyor mu? Hiç hareket etmiyorlar mı?

 

Zaman kavramı yok demek ya hiç bir şey yok demektir ya da bir şeyler varsa da hareket yok demektir.

 

Zaman yoksa bu put eylemlerini neye göre sıralıyor? Neyi neyden önce veya sonra yaptığını neye göre tayin ediyor?

 

Mesela Adem mi önce yaratıldı yoksa İblis mi? Bu ikisinin bir yaratılma sırası yok mu? Zaman yoksa Adem daha önce yaratılmıştır desek yanlış mı olur?

 

Bu inanan tayfasının en karakteristik özelliklerinden birisi de duyduğu dini bir iddia hakkında hiç düşünmeden, akıl yürütmeden ezbere o iddiayı papağan gibi tekrarlamaları.

 

Hac 47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla va'dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin yanında bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.

 

Şimdi insanlar kime inansın, puta mı yoksa kölelerine mi?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, sağduyu yazdı:

 

Cennette nasıl zaman kavramı yok? Bütün o varlıklar heykel gibi duruyor mu? Hiç hareket etmiyorlar mı?

 

Zaman kavramı yok demek ya hiç bir şey yok demektir ya da bir şeyler varsa da hareket yok demektir.

 

Zaman yoksa bu put eylemlerini neye göre sıralıyor? Neyi neyden önce veya sonra yaptığını neye göre tayin ediyor?

 

Mesela Adem mi önce yaratıldı yoksa İblis mi? Bu ikisinin bir yaratılma sırası yok mu? Zaman yoksa Adem daha önce yaratılmıştır desek yanlış mı olur?

 

Bu inanan tayfasının en karakteristik özelliklerinden birisi de duyduğu dini bir iddia hakkında hiç düşünmeden, akıl yürütmeden ezbere o iddiayı papağan gibi tekrarlamaları.

 

Hac 47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla va'dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin yanında bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.

 

Şimdi insanlar kime inansın, puta mı yoksa kölelerine mi?

 

 

ben  Tanrı için  zaman  yoktur  yani  zamanın  bizatihi  içinde  değildir  yoksa zaman  gibi  sonlu  olur  ki  bu  sonsuz  olan  bir  Yaratıcıya  yaraşmaz. Önce  sonra  kavramları  hep  zamansal  ifadeler  ama  Tanrı  zamandan  munezzeh mekandan  da.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamanın olmadığı bir yer ve zaman !!! :D da, tanrı diye bir şeyin olması da, bunlar hep olanaksız şeyler. Böyle saçma sapan olmayacak olanaksız şeylerle kendinizi uyuşturuyorsunuz müslimler. Bu size kakalanan yutturulan saçmalıkların hepsi yalan ve olanaksız şeyler. Böyle şeyler olamaz. 

 

Bunların olanaksız ve olmayacak saçmalıklar olduğunu aklınızın kesmemesi, bu kadar idyot embesiller olmanız olanaksız. Sadece size kakalanan, yutturulan dogmatik tabulara karşı çıkma cesaretinden yoksunsunuz. Yoksa bu kadar olmayacak saçmalıklara inanacak kadar embesil idyotlar olmak da pek olanaklı değildir.

 

Biraz cesaretiniz olsa, iterim lan cahil çöl yağmacılarının çıkarları için uydurdukları psikopat çöl tanrısının hurilerini de zebanilerini de diyebilseniz! Bir bunu deseniz kafanız derhal çalışmaya başlayacak. Ne kadar salakça tabularla köleleştirildiğinizi görünce yaşamak, özgürlük buymuş diyeceksiniz ama... Cesaret yok sizde. Dört baldırı çıplak yağmacının uydurduğu görünmez olduğunu iddia ettiği bir puttan ödünüz botunuza karışıyor.

 

Sizin biraz cesaretliniz, "yaaa tamam allah filan yok, Muhammed kafasından uydurmuş tabii ki ama din de lazım insanlara, korku olmazsa insanlar zaptedilmez" diyor. Bu gerekçeye sığınıyorlar. Yani din faşizminden medet umuyorlar insanları yönetmek için. Bunlar biraz kafası çalışabilenler. Ezici çoğunluğunuz bunu bile demeye asla cesaret edemez. Hafizanallaaaah allahııım sen koru şeytandan yarappiiiiim diyen öyle komik embesiller ki bunlar, komikler yani, gülmekten başka yapabilecek bir şey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

ben  Tanrı için  zaman  yoktur  yani  zamanın  bizatihi  içinde  değildir  yoksa zaman  gibi  sonlu  olur  ki  bu  sonsuz  olan  bir  Yaratıcıya  yaraşmaz. Önce  sonra  kavramları  hep  zamansal  ifadeler  ama  Tanrı  zamandan  munezzeh mekandan  da.

 

Yahu bizzat kendisi benim 1 günüm sizin 1000 yılınıza eşittir demiş, daha yok o zamandan münezzehtir, mekandan münezzehtir demenin anlamı ne? Bu Allah benim bir günüm sizin 1000 yılınıza eşittir derken yalan mı söylüyor yoksa kendisi için zamanın olmadığını bilmiyor mu?

 

Bizzat kendisi ben bu yeryüzünü ve gökleri yarattığımda tahtım su üstündeydi demiyor mu? Sizin yaptığınız işler bana 1000 yıl olan bir günde ulaşır demiyor mu? Madem zaman ve mekandan münezzeh o zaman neden işler, ruh onun yanına ulaşmak için belirli zaman ve mesafe kat ediyor?

 

Secde 5. Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir.

Mearic 4. Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.

Hud 7. O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır.

 

Allah'ın zaman ve mekandan münezzeh olduğuna dair tek bir ayet var mı Kuran'da?

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

cennette  zaman  kavramı  yoktur  yaş  neden  olsun .ilk cin  belkide  iblistir.

Karar verin müslümanlar iblis cinmi şeytanmı? Zaman  nasıl yoktu bu ayet deyilde nedir.

 

Hatırla o zamanı ki hani Rabbin meleklere, “Ben, kupkuru hale gelmiş bir çamurdan ve suretlenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım. Binaenaleyh onun yaratılışını bitirdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz derhal onun için secdeye kapanın.” demişti. Bunun üzerine bütün melekler toptan secde ettiler. Ancak İblis, secde edenlerle beraber olmadı, dayattı.” (Hicr, 15/28-31; Sâd, 38/71-74)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, güven yazdı:

Karar verin müslümanlar iblis cinmi şeytanmı? Zaman  nasıl yoktu bu ayet deyilde nedir.

 

Hatırla o zamanı ki hani Rabbin meleklere, “Ben, kupkuru hale gelmiş bir çamurdan ve suretlenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım. Binaenaleyh onun yaratılışını bitirdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz derhal onun için secdeye kapanın.” demişti. Bunun üzerine bütün melekler toptan secde ettiler. Ancak İblis, secde edenlerle beraber olmadı, dayattı.” (Hicr, 15/28-31; Sâd, 38/71-74)

 

 

KURANIN NERDEN GELİYOR  BİR OKUYALIP TÖBE BOBE DEMEDN

HURHCL.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, güven yazdı:

 

 

  EY  KENDİNİ MÜSLÜMAN. SANAN GİZİ MÜSLÜAMNALARA BUNA DAHİLDİR .O GİZLİ MÜSLÜMALAR KENDİNİ BİLİYOR. GELİN BU 2 SORUMA CEVAP VERİN BİZDE SİZİN BİLGİLERİNİZE FAYTDALANIŞ OLURUZ.

 

adem
kaç yaşında
cennetten
kovuldu?

 

ilk insan ademse
ilk
cin kim?

 

Ademin cennetten kovulduğu kuranda hangi ayette yazıyor?

 

Bu soruları hristiyanlara yahudilere sormalısın.:0_80cbc_37a71a73_L:

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, GREENHOUSE yazdı:

Ademin cennetten kovulduğu kuranda hangi ayette yazıyor?

 

Bu soruları hristiyanlara yahudilere sormalısın.:0_80cbc_37a71a73_L:

Ben hırstıyan yahudinin peygamberine herşeyine shiplenen müslümana sormam doğaldır isterse en azından sorularla islamiyete bir sor varmı yokmu yoksada kuranıda hadisleride çöpe atacaksın 2 birbirini tamalıyan karı koca gibiler yoksa çocuk ortada kalır bilmem anlatabildimi.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, güven yazdı:

 

KURANIN NERDEN GELİYOR  BİR OKUYALIP TÖBE BOBE DEMEDN

HURHCL.jpg

ayette  zaman  dediğimiz  mefhum  ; o  olayı  düşündürmek içindir  yoksa  zaman  olduğu  anlamında  değil  kaldı  ki  diyelim  ki  cennette  zaman  var  Allah'ın  zamanda  olduğunu  yine  göstermez  zaten  ademe  göre  veya  meleklere  göre  vardır orada  zaman. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 dakika önce, GREENHOUSE yazdı:

Ademin cennetten kovulduğu kuranda hangi ayette yazıyor?

 

Bu soruları hristiyanlara yahudilere sormalısın.:0_80cbc_37a71a73_L:

Bakara 36 ve 38. ayetleri, Hz. Adem (as) ile Hz. Havva'nın cennetten çıkarıldıklarında yanlarında başka kimselerin de olduğunu mu gösterir?

 

Sorularlaislami... tarafından Per, 21/01/2010 - 00:00 tarihinde gönderildi

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak içinde bulundukları nimet yurdundan çıkardı. Biz de: “Haydi, dedik, birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! Siz orada belirli bir süre ikamet edip yararlanacaksınız.”

"Büyük pişmanlık duyan Âdem, Rabb'inden birtakım kelimeler öğrenip onlara göre hareket etti. Rabb'ine yalvardı. Allah da tövbesini kabul etti. Zaten O tövbeyi kabul eder, merhameti boldur." 

"Dedik ki: “İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehennemliktirler, hem de orada ebedî kalacaklardır.”
(Bakara, 2/36-39)

Bu ayetlerin içinde -meal olarak- yer alan “birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin! - İnin oradan hepiniz!” ifadelerinden Adem ve Havva’nın dışında birilerinin/birinin olduğunu göstermektedir. Alimler, bu birinin İblis/şeytan olduğunu söylüyorlar.

Aslında -meal olarak- ilk ayetin başında yer alan “Derken Şeytan onların ayaklarını kaydırarak...” ifadesinden bu olaya karışanın şeytan olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yeryüzüne sürgün edilenler de Adem, Havva ve İblis/şeytan olduğu anlaşılmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

ayette  zaman  dediğimiz  mefhum  ; o  olayı  düşündürmek içindir  yoksa  zaman  olduğu  anlamında  değil  kaldı  ki  diyelim  ki  cennette  zaman  var  Allah'ın  zamanda  olduğunu  yine  göstermez  zaten  ademe  göre  veya  meleklere  göre  vardır orada  zaman. 

ben burda kuranın nerden geldiyine dair açıklama astım   sen başaka ayete cevap verdin

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, güven yazdı:

o zaman kuranda azrailde yok netcez şimdi

- Kainatı yaratmak karar vermeyi icap eder sanırım. "Karar verme" işi de zaman, zaman içinde gerçekleşecek bir şey.
- Allah zamandan münezzeh olup ta kainatı yaratmaya nasıl karar verdi. Bu bir paradoks değil mi?

pasral tarafından Cu, 09/05/2014 - 12:58 tarihinde gönderildi

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Allah için kullanılan bazı ifadeler, insanların dar kapasitesinden kaynaklanır.

Allah’ın kader ve kazası için şayet “karar verme” diyorsak, bu gerçekten insanların daha sonra düşünüp bir karara vardığı anlamına gelmez. Bu, insanların kendi örf ve adetlerine uygun gördüğü bir ifade tarzıdır.

- İşin doğrusu şudur: Allah’ın kararı onun iradesinin eşyaya taalluku manasına gelir. Her şeyin sonradan var olacağına dair bilgi Allah’ın ezeli ilminde yer almaktadır. “Mevcudat-ı ilmi” denilen bu varlıklar arasında bizzat zamanın kendisi de vardır. Çünkü zaman da yaratılmıştır.  Örneğin; dünyamızdaki zaman mefhumu, yerküresinin güneş etrafındaki dolanımından meydana gelen bir periyot limitidir.

Allah’ın ezeli ilminde var olan kâinatın diğer unsurları gibi elbette zaman da o ezeli ilmin bir zarfı / bir dairesi olamaz. Olsa olsa, her şeyi kuşatan ezeli ilim zarfı içinde ilmî vücudu ile yer alan bir mazruftur.

- “... Amma 'Levh-i Mahv-İsbat' ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi,'Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir ...” (Sözler, Otuzuncu Söz, s. 548-549)

- “Sonradan karar verme” ifadesi, İslam literatüründe Mutezile mezhebinin NESH konusu için kullandığı “BEDA” (sonradan Allah için malum olan) mefhumunu çağrıştırmaktadır. Mutezile bu sebepten ötürü, neshi kabul etmez.

Ehl-i sünnete göre, Allah’ın bazı ayetlerin hükmünü sonradan kaldırması, onun sonradan bu hikmetin farkına vardığı manasına gelmez. Bunun tam tersine, Allah sonsuz ezeli ilmiyle neyi ne zaman nasıl yapacağını çok iyi bilmektedir. Onları zamanı gelince yapması ise, yeni verdiği bir karar değil, ezelden beri var olan o kararın, daha doğrusu kaderin kazaya dönüşmesi manasına gelir. Bu ise Allah’ın iradesine bağlı olarak tahakkuk eder. Allah’ın bu iradesinin hareket geçmesi de ezeli ilmine uygundur. (krş. Katade, en-Nasihu ve’l-Mensuh, Müessesu’r-Risale, 1418/1998, 1/7)

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

- Kainatı yaratmak karar vermeyi icap eder sanırım. "Karar verme" işi de zaman, zaman içinde gerçekleşecek bir şey.
- Allah zamandan münezzeh olup ta kainatı yaratmaya nasıl karar verdi. Bu bir paradoks değil mi?

pasral tarafından Cu, 09/05/2014 - 12:58 tarihinde gönderildi

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Allah için kullanılan bazı ifadeler, insanların dar kapasitesinden kaynaklanır.

Allah’ın kader ve kazası için şayet “karar verme” diyorsak, bu gerçekten insanların daha sonra düşünüp bir karara vardığı anlamına gelmez. Bu, insanların kendi örf ve adetlerine uygun gördüğü bir ifade tarzıdır.

- İşin doğrusu şudur: Allah’ın kararı onun iradesinin eşyaya taalluku manasına gelir. Her şeyin sonradan var olacağına dair bilgi Allah’ın ezeli ilminde yer almaktadır. “Mevcudat-ı ilmi” denilen bu varlıklar arasında bizzat zamanın kendisi de vardır. Çünkü zaman da yaratılmıştır.  Örneğin; dünyamızdaki zaman mefhumu, yerküresinin güneş etrafındaki dolanımından meydana gelen bir periyot limitidir.

Allah’ın ezeli ilminde var olan kâinatın diğer unsurları gibi elbette zaman da o ezeli ilmin bir zarfı / bir dairesi olamaz. Olsa olsa, her şeyi kuşatan ezeli ilim zarfı içinde ilmî vücudu ile yer alan bir mazruftur.

- “... Amma 'Levh-i Mahv-İsbat' ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi,'Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir ...” (Sözler, Otuzuncu Söz, s. 548-549)

- “Sonradan karar verme” ifadesi, İslam literatüründe Mutezile mezhebinin NESH konusu için kullandığı “BEDA” (sonradan Allah için malum olan) mefhumunu çağrıştırmaktadır. Mutezile bu sebepten ötürü, neshi kabul etmez.

Ehl-i sünnete göre, Allah’ın bazı ayetlerin hükmünü sonradan kaldırması, onun sonradan bu hikmetin farkına vardığı manasına gelmez. Bunun tam tersine, Allah sonsuz ezeli ilmiyle neyi ne zaman nasıl yapacağını çok iyi bilmektedir. Onları zamanı gelince yapması ise, yeni verdiği bir karar değil, ezelden beri var olan o kararın, daha doğrusu kaderin kazaya dönüşmesi manasına gelir. Bu ise Allah’ın iradesine bağlı olarak tahakkuk eder. Allah’ın bu iradesinin hareket geçmesi de ezeli ilmine uygundur. (krş. Katade, en-Nasihu ve’l-Mensuh, Müessesu’r-Risale, 1418/1998, 1/7)

 Bana yarı farca yarı osmanlıca yarı arpca kelimler etme . ben anlamam. BİLALE ANATIR GİBİ YAZ. Allah zamandan mekenden münezzhmi yoksa beni yalış anladım

Link to post
Sitelerde Paylaş

İşin komik yanı.  Allahın yanında zaman yok diyen insan düşünür ben bunu söylerken bütün emeklerim boşa giderde kafir olurum diye düşümesi lazım. Allah demiyormu ben 4 günde  dünayı 2 günde  gök yüzünü yaratım toplamda 6 günde yartım demiyomu gerçi bazen 8 günede çıkıyor o kadarlık hatası olsun. Allahtır sonuçta:D

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yormsuz,

Mülk suresinin 16. Ve 17. ayetlerinin, Diyanet’in resmi çevirisindeki anlamı şöyle:

Gökte olan’ın, sizi yerin dibine geçirmesinden güvende mi siniz ? O zaman, yer sarsıldıkça sarsılır. Gökte olan’ın, başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz ? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz.”

Ayetlerin başında, “men fi’Sokak-Sema” yer alıyor. Gökte olan anlamında. Bu gökte olan kim ?

Kuşkusuz, anlatılmak istenen, “Tanrı”.



Demek ki bu ayetlerde, “Tanrı”nın gökte olduğu, çok açık biçimde anlatılmakta. “Tanrı” için “gökte olan” denmesi, bir çok konuda olduğu gibi şaşkınlığa ve bocalamalara yol açmış Müslüman yorumcular arasında. Bir kesimi, buna da dayanarak şöyle demişlerdir:

-Tanrının yeri yurdu vardır. (Bkz. F. Razi, e’t -Tefsiru’l-Kebir, 30/69)

Ne var ki buna karşılık şu sorular sorulmuş:

-Tanrı gökte olsa, tanrının gökten daha küçük olması gerekir. Böyle bir şey nasıl düşünebilir?

-Tanrının gökte olduğu düşünülürse, varlığının ve varlığını sürdürebilmesinin, bir başka şeye bağlı olduğunu da düşünmek gerekir. Bu nasıl olabilir ? (Bkz. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 7/5233)

Kuran yorumcularından, “gökte olma” yı , “yerinin yurdunun olması”nı, “Tanrı” ya, “Tanrı” kavramına yakıştırmayanlar pek çok. Ne var ki Kur’an’ın kendisinin, bunu “Tanrı”ya yakıştırdığı ve öyle anlattığı da bir gerçek. Yorumcular, zorlamalı yorumlara sapsalar da bu gerçeği değiştirememekte. İlkel insanlar da, “Tanrı”yı gökte görmezler miydi ve “çağdaş ilkeller”de öyle görmüyorlar mı? Ebu Müslim de, ayetlerde Tanrı için “gökte olan” denmesini, Arapların, Tanrı’yı gökte görmelerine bağlıyor. (Bkz. F. Razi, 30/70)

Bakara Suresinin 210. ayetinde de şöyle denir:

“Onlar, Tanrı’nın ve meleklerin, gölgeli bulutlar (ya da buluttan gölgeler) içinde gelmesini beklerler yalnızca. ve işin bitirilivermesini…İşler, Tanrı’ya döner.”

Diyanet çevirisinde “Allah’ın azbının ve meleklerin tepelerine binip…”biçiminde bir anlam veriliyor. Ayetin sözleri, böyle bir anlama elverişli değil. Ayette, “Allah’ın azabının gelmesinden değil ; kendisinin bulutlar içinde gelmesinden söz ediliyor.

Ayette açıkça yer aldığı halde, tanrının bulutlar içinde gelmesi Tanrı’ya yakıştırılmadığı için, çeviriye yorum katılıyor ve “Allah’ın azabının…” deniliyor. Bu yorum, kimi Kuran yorumlarında da var. ( Örneğin bkz. Tefsiru’n -Nesefi, 1/105; Tefsiru’l-Celaleyn, 1/31;Taberi, Camiu’l-Beyan,2/191-192; F.Razi, 5/215 )

“Tanrı”nın bulutlar içinde gelmesi Tevrat’ta da var. Kaynakda zaten orası. Şunları okuyoruz Tevrat’ta:

“Ey Efendi Tanrım, çok büyüksün ! (…) Sensin bulutları kendine araba edinen…” (Tevrat, Mezmurlar, 104:1-2 ) “İşte Efendi Tanrı, hızlı bir buluta binmiş olarak Mısır’a gidiyor. Onun bulunmasından Mısır’ın putları titreyecek…” ( Tevrat, İşaya, 19:1 )

Bununla birlikte Kuran’ın Tanrı’sının da, Tevrat’ın Tanrı’sının da asıl yeri, “tahtı-sarayı” demek olan “arş”ı, “göklerin üstünde”dir.

Kuran’da, yeri ve gökleri yarattıktan sonra “arşa dayandığı” bildirilir. Hadislerde de “Arş”ın, göklerin üstünde bulunduğu bildirilir. Arş’a ve Tanrı’nın üzerinde bulunduğu bildirilen “sekiz dağ keçisi” ne ilişkin ayet ve hadisler sunulduğunda ayrıntılar görülecektir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, Muhammed’in de, “Tanrı’yla görüşüp konuşmak için göklerin ötesine, O’nun “arş”ına gittiği bildirilir (Mirac olayı). Tevrat’ta da şu tür anlatımlar göze çarpar: “Göklerin göğü üstüne binmiş olana ezgiler söyleyin!” (Tevrat, Mezmurlar, 68:33) “Efendi Tanrı, kutsal tapınağındadır. O’nun tahtı göklerdedir.” (Mezmurlar, 11:4) “Efendi Tanrı, tahtını göklerde kurdu.”

İlk çağların ilkellerinin de, çağdaş ilkellerin de “tanrı”larının yeri göklerdir.
Tanrı’nın asıl yerinin göklerde olduğu bildiriliyor. Ama bu, Tanrı’nın o yerden, zaman zaman inmesine engel değil. Kuran’da Tanrı’nın “kıyamet günü, meleklerle birlikte geleceği” (Fecr:22), “Tahtı’nı taşıyan 8 melekle geleceği”(el Hakke: 17) bildirilir. Hadisçilerce tartışmasız sağlamlıktaki bir hadiste de Muhammed, şöyle der:

Efendi Tanrımız, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında, dünya göğüne iner…”(Bkz. Buhari, e’s -Sahih, Kitabu’tanrı-Tehacüd/14;Tecrid, hadis no:590)

Tanrı’nın dünya göğüne inmesini Tanrı’ya yakıştıramayan Müslüman yorumcular, “te’vil” yoluna sapıp yorumlarla durumu kurtarmaya çabalarlar. Ama İbn Teymiyye gibi bu yola karşı çıkanlar, sözlerden ne anlaşılıyorsa öyle anlamak gerektiğini savunurlar. (Bkz. İbn Teymiyye, Der’u Tearuzi’l-Akli ve’n -Nakl Arapça,1971, 1/15)


Turan Dursun, Din Bu 1, Sayfa 141-143

https://www.turandursun.com/turan-dursun/turan-dursun-makaleleri/471-kuran-in-tanrisi-nerede

 

bir başka ekleme daha yapalım ...

[said b. Cübeyr'den: Kur'ân, tamamı birden olarak Kadir gecesinde dünya semasına indi de yıldızların mevkiinde oldu, Allah onu Resulüne bir kısmı, bir kısmının ardınca indiriyordu deyip sonra: "İnkâr edenler: 'Kur'ân ona bir defada indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır okuduk." (Furkan, 25/32)] (Elmalılı Tefsiri)

kaynak :

Ömer13- http://www.ateistforum.org/index.php/topic/63202-tanry-yoktur/page-7#entry1316842

BAŞKA  BİR YORUM

 MELEKLER YÜZME BİLİR Mİ?

 

Allah Yeri ,Göğü ve ikisi arasındakileri 6 Günde yaratmış ve yorulmamıştır,Arşa egemenlik kurmuştur
(Kaf 38 Araf 54 Furkan 59 Yunus 3 Hud 7 Ahkaf 3 Secde 4 Hadid 4).

Arşı su üzerindedir.(Hud 7-11).

Arşı taşıyan ve çevresinde tespih eden melekler vardır(Zumer 75 Mumin 7)

Melekler 8 adettir(Hakka 17)

Melekler iki üç ve dört kanatlıdır.(Fatır 1 )

Bunlar Kuran ayetleri.
Şimdi benim anlamadığım yönler var.
Allah'ın bir Arşı var ve bu su üzerinde ve bunu da taşıyan 8 adet Melek varsa,

Bu 8 adet arşı taşıyan Meleğin,Arş su üzerinde olduğundan,Suyun içinde olmaları gerekmez mi?

Peki bunlar suyun içinde ise neden 2,3 ve dört kanatlılar?

Hem koskoca Allah'ın arşını sadece 8 tanecik Melek Nasıl taşıyabiliyor?

Bu kadar hafif veya küçük mü yani?

Peki Arş zaten su üzerinde ise,
Suyun kaldırma kuvveti zaten var,
O halde neden Melekler yarı bellerine kadar suya girip arşı taşıyorlar?

Peki Arş,Suyun üzerinde de,

Su,Neyin üzerinde?

Dökülmez mi?

Peki Allah hep Arş'ın üzerinde mi idi?
Yoksa sonradan mı oray geldi?

Eğer hep Arş'ın üzerinde ise,Arş'ta suyun üzerinde olduğuna göre,
Suyun da Ezeliyetten beri var olması gerekmez mi?
Ya melekler?
Onlar hep arşı taşıyodular ise,ezeliyetten beri hep var olmaları gerekmezmiydi?

Melekleri sonradan yarattı ise daha önce nerede duruyordu?

Sonra koskoca Allah,neden kendini Meleklere taşıtıyor ki?
Kendi kendine duramıyor mu?

Yoksa yüzme mi bilmiyor?

http://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-I/MELEKL-3.HTM

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...