Jump to content

adem kaç yaşında cennetten kovuldu?


Recommended Posts

Allhın yanında zaman yoksa sünüiler günde 5 vakit namzın  saatini kaçırmadan neden namaz kılyorlar. Ben şiilkten gelmeyim mesebinden geldiyim için bilirim günde 3 dafa namaz kılarlar. Allahın yanında saat zaman yoksa bu müslümanlar istedikleri zaman namaz kılmazlar. neyse ben yoğun olduğumdan dolayı odaklanamdım buraya toparlamam işlerim var.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

- Kainatı yaratmak karar vermeyi icap eder sanırım. "Karar verme" işi de zaman, zaman içinde gerçekleşecek bir şey.
- Allah zamandan münezzeh olup ta kainatı yaratmaya nasıl karar verdi. Bu bir paradoks değil mi?

pasral tarafından Cu, 09/05/2014 - 12:58 tarihinde gönderildi

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Allah için kullanılan bazı ifadeler, insanların dar kapasitesinden kaynaklanır.

Allah’ın kader ve kazası için şayet “karar verme” diyorsak, bu gerçekten insanların daha sonra düşünüp bir karara vardığı anlamına gelmez. Bu, insanların kendi örf ve adetlerine uygun gördüğü bir ifade tarzıdır.

- İşin doğrusu şudur: Allah’ın kararı onun iradesinin eşyaya taalluku manasına gelir. Her şeyin sonradan var olacağına dair bilgi Allah’ın ezeli ilminde yer almaktadır. “Mevcudat-ı ilmi” denilen bu varlıklar arasında bizzat zamanın kendisi de vardır. Çünkü zaman da yaratılmıştır.  Örneğin; dünyamızdaki zaman mefhumu, yerküresinin güneş etrafındaki dolanımından meydana gelen bir periyot limitidir.

Allah’ın ezeli ilminde var olan kâinatın diğer unsurları gibi elbette zaman da o ezeli ilmin bir zarfı / bir dairesi olamaz. Olsa olsa, her şeyi kuşatan ezeli ilim zarfı içinde ilmî vücudu ile yer alan bir mazruftur.

- “... Amma 'Levh-i Mahv-İsbat' ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi,'Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir ...” (Sözler, Otuzuncu Söz, s. 548-549)

- “Sonradan karar verme” ifadesi, İslam literatüründe Mutezile mezhebinin NESH konusu için kullandığı “BEDA” (sonradan Allah için malum olan) mefhumunu çağrıştırmaktadır. Mutezile bu sebepten ötürü, neshi kabul etmez.

Ehl-i sünnete göre, Allah’ın bazı ayetlerin hükmünü sonradan kaldırması, onun sonradan bu hikmetin farkına vardığı manasına gelmez. Bunun tam tersine, Allah sonsuz ezeli ilmiyle neyi ne zaman nasıl yapacağını çok iyi bilmektedir. Onları zamanı gelince yapması ise, yeni verdiği bir karar değil, ezelden beri var olan o kararın, daha doğrusu kaderin kazaya dönüşmesi manasına gelir. Bu ise Allah’ın iradesine bağlı olarak tahakkuk eder. Allah’ın bu iradesinin hareket geçmesi de ezeli ilmine uygundur. (krş. Katade, en-Nasihu ve’l-Mensuh, Müessesu’r-Risale, 1418/1998, 1/7)

YOKSA  SEN  DELİ SAİDİ NURSİ . NURCULARDANMISIN

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
58 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

- Kainatı yaratmak karar vermeyi icap eder sanırım. "Karar verme" işi de zaman, zaman içinde gerçekleşecek bir şey.
- Allah zamandan münezzeh olup ta kainatı yaratmaya nasıl karar verdi. Bu bir paradoks değil mi?

pasral tarafından Cu, 09/05/2014 - 12:58 tarihinde gönderildi

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Allah için kullanılan bazı ifadeler, insanların dar kapasitesinden kaynaklanır.

Allah’ın kader ve kazası için şayet “karar verme” diyorsak, bu gerçekten insanların daha sonra düşünüp bir karara vardığı anlamına gelmez. Bu, insanların kendi örf ve adetlerine uygun gördüğü bir ifade tarzıdır.

- İşin doğrusu şudur: Allah’ın kararı onun iradesinin eşyaya taalluku manasına gelir. Her şeyin sonradan var olacağına dair bilgi Allah’ın ezeli ilminde yer almaktadır. “Mevcudat-ı ilmi” denilen bu varlıklar arasında bizzat zamanın kendisi de vardır. Çünkü zaman da yaratılmıştır.  Örneğin; dünyamızdaki zaman mefhumu, yerküresinin güneş etrafındaki dolanımından meydana gelen bir periyot limitidir.

Allah’ın ezeli ilminde var olan kâinatın diğer unsurları gibi elbette zaman da o ezeli ilmin bir zarfı / bir dairesi olamaz. Olsa olsa, her şeyi kuşatan ezeli ilim zarfı içinde ilmî vücudu ile yer alan bir mazruftur.

- “... Amma 'Levh-i Mahv-İsbat' ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi,'Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir ...” (Sözler, Otuzuncu Söz, s. 548-549)

- “Sonradan karar verme” ifadesi, İslam literatüründe Mutezile mezhebinin NESH konusu için kullandığı “BEDA” (sonradan Allah için malum olan) mefhumunu çağrıştırmaktadır. Mutezile bu sebepten ötürü, neshi kabul etmez.

Ehl-i sünnete göre, Allah’ın bazı ayetlerin hükmünü sonradan kaldırması, onun sonradan bu hikmetin farkına vardığı manasına gelmez. Bunun tam tersine, Allah sonsuz ezeli ilmiyle neyi ne zaman nasıl yapacağını çok iyi bilmektedir. Onları zamanı gelince yapması ise, yeni verdiği bir karar değil, ezelden beri var olan o kararın, daha doğrusu kaderin kazaya dönüşmesi manasına gelir. Bu ise Allah’ın iradesine bağlı olarak tahakkuk eder. Allah’ın bu iradesinin hareket geçmesi de ezeli ilmine uygundur. (krş. Katade, en-Nasihu ve’l-Mensuh, Müessesu’r-Risale, 1418/1998, 1/7)

 

Yahu şu zırvaları kopyala yapıştır yapacağına biraz beynini çalıştır da kendi fikirlerini, kendi yorumlarını üret. Senin aklın yok mu da gidip elalemin yorumlarına tapıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Yahu şu zırvaları kopyala yapıştır yapacağına biraz beynini çalıştır da kendi fikirlerini, kendi yorumlarını üret. Senin aklın yok mu da gidip elalemin yorumlarına tapıyorsun?

kendi  fikirlerimi  yansıttığı  için  yazdım  zaten; zaman  mekan  yok  ama  nasıl  karar  verebiliyor sorusu  akla  takılan  bir  sorudur  ve  anladığınızi  umuyorum  bundan  sonra. 

tarihinde akılsızşuursuzatom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

- “... Amma 'Levh-i Mahv-İsbat' ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A'zam'ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur. Evet her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, zaman dediğimiz, kâinatta cereyan eden bir nehr-i azîmin hakikatı dahi,'Levh-i Mahv-İsbat'taki kitabet-i kudretin sahifesi ve mürekkebi hükmündedir ...” (Sözler, Otuzuncu Söz, s. 548-549)

asl-ı anlamların ortaya çıkmas-ı cereyanı tehlike-i vuku velvele-i getirip  anlamlar-ın mabadına duhulu..

 

Çelişkilerden devam..

Alıntı

KURAN'IN YARATILIS HIKAYESINDEKI ÇELISKILER

Öncelikle belirtmeliyiz ki, bu ayetleri buraya yazmadan önce tam 5 ayri Kuran çevirisini inceleyip, hikayenin daha düzgün, ve biçimsel eksikliklerin en aza indirgenmis olanini bulmaya çalistik. Bütün çevirilerde ayni anlatim tarzini bulunca, bu çabanin bosuna oldugunu kabul etmek zorunda kaldik. Üstelik bu karmasa, sadece bu ayetler için degil, Kuran'in tamami için geçerli. Ne yazik ki, her seye kadir Allah'in kitabinda sadelik, sistem, düzen ve anlasilabilirlik yok. Yine de, okuyucuyu sikmamak için, hikayeyi sistemli bir biçimde tekrar yazmaktan kaçinip yorumumuza geçiyoruz:

Allah, Meleklere "yeryüzünde bir halife var edecegim" diyor. Elbette aklimiza hemen, ilk insan olan Adem'in nasil bir halife olacagi sorusu geliyor. Halife'nin Tanrinin temsilcisi oldugunu düsünürsek, belki sorumuza bir ölçüde cevap almis oluruz. Yani Adem, yeryüzünde ilk insan olarak Tanri'yi temsil edecektir. Asil sorun zaten bu noktada basliyor: Adem, yeryüzünde degil cennette yaratiliyor! Üstelik eger Seytan onu kandirip ceza olarak Dünyaya gönderilmesine yol açmasa, sonsuza kadar orada kalacak! Madem ki Adem cennette yasayacak, neden dünya yaratildi? Bu sorularin cevabini almak kolay olmasa gerek...

Melekler, "orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksin?" diyorlar. Melekler, gayet mantikli bir sebebe dayanarak, ve tarihe bakildiginda kolayca görülecegi gibi, hakli olarak bu soruyu soruyorlar.

Allah, "ben sizin bilmediginizi bilirim" diyor. Ama hiçbir açiklama yapmiyor. Üstelik melekleri tersliyor. Henüz olgunluga ulasamamis küçük bir çocuk bile kendisine mantikli bir soru soruldugunda karsisindakini terslemezken, Allah'in meleklerine bu sekilde davranmasini olgunluk kavramiyla bagdastiramiyoruz. Birkaç ayet sonra meleklerin kendi agzindan duyacagimiz gibi, melekler Allah'in verdigi bilgiden fazlasini bilmiyorlar. Ve bu yorumu yaparken de Allah'in kendilerine verdigi bilgiye dayaniyorlar. Üstelik söyledikleri tamamen dogru...Yine de Allah istedigini yapiyor.

Allah, Adem'i topraktan var ediyor. Kuran'in anlatim eksikligi burada kendisini gösteriyor, çünkü hikayede Adem'in yaratilmasi anlatilmiyor. Biz de Adem'in nasil yaratildigini baska ayetlerden ögrenmek zorunda kaliyoruz. Adem'in yaratilisinda topragin kullanilmasinin nedeni, (Aslinda bu madde birçok ayette farkli tarif ediliyor. Bazen "süzme çamur", bazen "özlü ve yapiskan balçik", bazen "pismis çamur gibi kuru balçik" olarak tarif edilmistir bu madde.) elbette topragin üretici karakteriyle ilgilidir. O zamanlar insani meydana getiren maddeler hakkinda hiçbir sey bilinmedigi için, "bitkileri yoktan var eden" toprak; bu üretici karakteri ile, insanin da yaratilmasi için en uygun madde olarak görülmüstür. Ayrica "ol" deyince her seyi olduran Tanri'nin neden insani yaratmak için bir madde kullandigi sorusu sorulabilir. Bu sorulari baska bir baslik altinda tekrar tartismak üzere, simdilik geçiyoruz.

Allah, melekleri sinava çekiyor. Hikayenin bu kismi gerçekten çok ilginç. Öncelikle iyiligin ve dogrulugun sembolü Allah,

meleklerinin samimiyetinden (!) süphe diyor. Ve onlari sinava çekiyor. Üstelik sinav tamamen adaletsiz. Allah resmen Adem'e kopya veriyor. Melekler de kendilerine verilmeyeni bilmedikleri için sorulari cevaplayamiyor. Allah katinda gerçeklesen bu olay bize oralarda bile düzenin hakim olmadigini gösteriyor.

Allah "size söylememis miydim?" diyor. Allah, haksizlik yaptigi yetmemis gibi, bir de Adem'e övgüler düzüyor.

Melekler secde ediyor, Iblis etmiyor. Burada Seytan'in içinde "Allah korkusunun" olmadigini görüyoruz. Çünkü resmen Allah'a kafa tutuyor. Allah'in yarattigi bir meleginin kendisine bas kaldirmasi gerçekten çok ilginç. Yeryüzünde her saniyeyi Allah korkusu ile geçirmemiz istenirken Allah kendi katinda ve kendisiyle yüz yüze olan meleklere bile korkuyu asilayamamis...

Allah Iblis'i kovuyor, Iblis süre istiyor. Allah hiçbir açiklama yapmadan, Adem'in hangi yaninin üstün oldugunu bile açiklamadan Seytan'i kovuyor. Üstelik birkaç ayet sonra Seytan Adem'i kandirabilecegine göre, gerçekten de Adem bir "aciz insan" ve pek bir üstünlügü yok. Allah "ceza gününe kadar lanetim üzerinde olsun diyor, ama somut bir ceza verdigi yok. Iblis kiyamete kadar süre istiyor ve Allah kabul ediyor. Yani Allah, insanlari yoldan çikarmasi için Iblis'e firsat veriyor.

Iblis, "herkesi azdiracagim" diyor. Iblis'in inanilmaz cesareti burada da kendisini gösteriyor. Sanki karsisinda kendisini bir hamlede yok edebilecek güçteki Tanri yokmus gibi davraniyor ve "herkesi azdiracagim" diyor. Halbuki Adem sonsuza kadar cennette yasayacak. Demek ki Iblis, Adem'i kandiracagindan bu kadar emin. Allah da bundan (Adem'in kandirilacagindan) bu kadar emin olmali ki, "sana uyanlari da seninle beraber cehenneme atacagim" diyor. Burada cehennemden bahsedilmesi de, cehennemin var oldugunu gösteriyor. Yoksa hikayemizde "...bunun üzerine Allah seytan ve ona uyanlari cezalandirmak için cehennemi yaratti" diye bir bölüm de olmasi gerekirdi. Zaten Allah Adem ile Havva'yi cennete gönderdigine göre cennet diye bir yer var. O zaman da cehennemin neden var oldugu sorusu geliyor insanin aklina. "Yoksa Allah Iblis'in böyle davranacagini ve Adem'in de ona uyacagini biliyor muydu?" diye sormaktan alamiyoruz kendimizi... Bu soruyu "Eger Iblis secde etseydi, neler olurdu?" diye sorarsak sanirim çarpiklik daha belirginlesecektir. Çünkü o zaman herkes memnun olacakti, Adem'le Havva sonsuza kadar cennette kalacakti. Insanlari yoldan çikaracak bir seytan olmayacakti, böylelikle ceza-ödül kavramlarinin dogal sonucu olan cennet ve cehennem de anlamlarini yitirecekti. Bu sorulari çogaltmak mümkün. Ancak hiç biri için tatmin edici bir cevap alamayacagimizi bildigimiz için baska yorumlar yapmayi gereksiz buluyoruz.

Allah, Adem'e; "Sen ve esin cennette kalin, ama su agaca yaklasmayin" diyor. Biz de hemen, asgari tutarliligin ve mantigin geregi olarak bu keyfiligin nedenini soruyoruz. Cennette zararli bir agacin olmasinin nedeni ne olabilir? Allah'in Adem'i o meyveden uzak tutmak için yapabilecegi baska bir sey yok mu? Allah "sakin Seytan sizi cennetten çikarmasin" diyor. Halbuki Adem yeryüzü için yaratilmisti.

Seytan Adem ve Havva'yi kandiriyor. Burada cennetin hiç de sandigimiz gibi bir yer olmadigini görüyoruz. Cennette zararli agaçlar var. Üstelik Seytan cennete elini kolunu sallaya sallaya girebiliyor. Seytan Adem'e "Allah melek olacaginiz için bu agaci yasakladi" diyor. Ve Adem meyveyi bu yüzden yiyor. Allah'tan hiç korkmuyor, ve kendisine yalan söyledigine inaniyor. Peygamberi Allah'a güvenmiyor! Olay bununla da bitmiyor. Adem melek olmak için elmayi yedigine göre, melekler Adem'den üstün varliklar. Öyleyse ilk basta meleklerin Adem'e secde etmek istememeleri çok dogal. Hatta Seytan bile bu durumda hakli görünüyor. Her seyden haberdar olan, her seyi gören ve bilen Tanri o sirada ortada yok... Adem'in aldatilmasini engellemek için hiçbir sey yapmiyor. Sanki her sey önceden planlanmis gibi. Allah'in cennetinin korumasizligi bir yana, orada insanlar kandirilabiliyor bile! Üstelik kandirilan Adem Peygamber! Insanin aklina ister istemez "Adem bile kandiriliyorsa, 'aciz' insan nasil kanmaz?" sorusu geliyor. Adem ve Havva meyveden yiyince hemen "zalimlerden oluyorlar" Ayrica"ayip yerleri görünüyor" ve hemen cennet yapraklariyla örtmeye çalisiyorlar. Aslinda Kuran'da, eslerin birbirlerinin cinsel organlarini görmesinin haram olmadigi Müminun suresi 6. ayette anlatiliyor. Ama bizimkiler herhalde Allah'in kanunlarindan haberdar degil ki, örtünmeye çalisiyorlar.

Allah, Adem ve Havva'yi yeryüzüne gönderiyor. O ana kadar ortada görünmeyen Allah hemen ortaya çikiyor ve Adem ile Havva'yi cezalandiriyor. "Birbirinize düsman olarak inin" diyor onlara. Bu tavir onun yüceligiyle hiç bagdasmiyor oysa. Cezanin da gerçeklesmesi gerekiyor. Yoksa masalimizin bir anlami kalmayacak.

Adem tövbe ediyor. Ve Allah tövbesini kabul ediyor. Ediyor ama, Adem yine de dünyada kaliyor. Böylelikle her tövbe edeni bagisladigini iddia eden Tanri'nin ne kadar dogru sözlü oldugunu bir daha görüyoruz. Halbuki Seytan tövbe bile etmemisken cezasi ertelemisti... Taha suresinde bu olay anlatilirken en basta Adem'in unutkanligina baglaniyor, birkaç ayet sonra ise "Adem baskaldirdi" deniyor. Bu da hikayemizdeki çeliskiler arasinda yerini aliyor. Allah Adem'in tövbesini kabul edip yol gösterdikten sonra ise "Elbet benden bir yol gösterici gelir" diyor. Allah gösterdigi dogru yolu yetersiz bulmus olacak ki, bir yol gösterici gönderecegini söylüyor. Bilimsel veriler, ilk insan ortaya çiktiktan sonra, Ibrahim'in peygamberlik iddiasina kadar binlerce yil hiçbir peygamberin ortaya çikmadigini gösteriyor. Yani Allah'in yol göstericisi biraz geç geliyor...Bu hikaye bize, Adem'in bir peygamber degil, bir suçlu oldugunu ve bu dünyaya da cezasini çekmek için gönderildigini anlatiyor.

Sonuç

Yillardir seriatçilarin dilinden düsürmedigi, bazi sahtekarlarin milyarlar harcayarak bilimsel bir gerçekmis gibi göstermeye çalistigi "yaratilis" kavraminin ne kadar mantikli(!) ve ne kadar bilimsel(!) oldugunu gördük. Asli Babil ve Sümer uygarliklarina, yani M.Ö 3 bin yillarina dayanan bu masalin bilimsel verilerle karsilastirildiginda hiçbir degeri yoktur. Üstelik bu hikayeyi elestirebilmek için herhangi bir bilimsel veriye bile ihtiyaç duyulmaz. Sadece iç çeliskileri bile, bu hikayenin Tanri tarafindan yazilmadigini, ve basit bir efsaneden öte deger tasimadigini gösterebilir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, güven yazdı:

İşin komik yanı.  Allahın yanında zaman yok diyen insan düşünür ben bunu söylerken bütün emeklerim boşa giderde kafir olurum diye düşümesi lazım. Allah demiyormu ben 4 günde  dünayı 2 günde  gök yüzünü yaratım toplamda 6 günde yartım demiyomu gerçi bazen 8 günede çıkıyor o kadarlık hatası olsun. Allahtır sonuçta:D


   Zamanın dışında olmak mantık dışıdır,  bütün eylemler, buna düşünmek de dahil zamanın dışında olamazlar, örneğin düşünme eylemi geçmişte bir anda başlar ve gelecekte sonlanır, bu sebeple mantığı çöpe atarak zaman ve mekandan münezzeh tanrı deyince hileli bir şekilde işin içinden sıyrılıp bütün mantıksızlıklar ve çelişkilerden kurtulduklarını sanıyorlar ama kaş yapayım derken göz çıkartmak bu olsa gerek çünkü  tanrı'yı  mantık kurallarının dışına atmak  çözüm değildir, çünkü onun hakkında konuşmayı imkansızlaştırır.

  Mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı, kavranılması imkansız, üzerine konuşulması olanaksız bir Tanrı'dır. Zira, Tanrı'nın tek ve gerçek din gönderdiğini iddia ediyorsunuz ve karşı dindeki kişi de sizin inanışınızın tersi yönünde tek Tanrı'nın kendi tanrısı olduğunu iddia ediyor. Bu durumda karşı tarafla iletişim içinde olmak imkansızdır zira Tanrı hem bir hem çok olabilir! Bu muhakkak monoteist bir inançlının pozisyonu olmayacaktır. Benzer şekilde mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı'dan bahsediliyorsa, bir inançlının bir ateiste karşı çıkmasının hiçbir anlamı yoktur, çünkü Tanrı mantık kurallarına tabii değilse “hem var hem yok” olabilir. Tanrı hem ahlaklı hem ahlaksız olabilir. Tanrı hem her şeyi biliyor hem de hiçbir şeyi bilmiyor olabilir. Tanrı hem güvenilir hem güvenilmez olabilir.  (
 birden çok olmaya, ahlaksız ve güvenilmez olmaya, kitabında verdiği sözlere uymamaya vb. kadir olan bir tanrı! )  Bu tür bir Tanrı modeli savunusuyla teist, hiçbir Tanrı modeline ve dini duruşa karşı kendini savunamayacak konumda olur. Bu tür bir inanç şüphesiz ki saçmadır.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

kendi  fikirlerimi  yansıttığı  için  yazdım  zaten; zaman  mekan  yok  ama  nasıl  karar  verebiliyor sorusu  akla  takılan  bir  sorudur  ve  anladığınızi  umuyorum  bundan  sonra. 

 

Sizlerin sorunlarından birisi de daha bebeklikten başlayarak beyninize işlenen zırvaları onaylayan her fikri kendi fikriniz sanmanız. Şu zırvaları hangi aklı başında, mantıklı ve bilimsel yöntemlere sadık kalarak düşünen birisi sahiplenir?

 

Quote

Çünkü zaman da yaratılmıştır.  Örneğin; dünyamızdaki zaman mefhumu, yerküresinin güneş etrafındaki dolanımından meydana gelen bir periyot limitidir.

 

Şunu yazan adam daha zamanın ne olduğunu bile bilmiyor. Herif zamanı dünyanın güneş etrafında dönmesiyle meydana gelen bir kavram sanıyor, bu kadar sığ ve cahil birisi.

 

Zaman var olan şeylerin eylemlerindeki değişimdir, ortada eylemde, harekette bulunan bir şey varsa zaman da vardır, zamanın olmaması için hiç bir şey olmaması veya hiç eylem ve hareket olmaması lazımdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Ebu Kafir yazdı:

KURAN'IN YARATILIS HIKAYESINDEKI ÇELISKILER

Yazı sizinmi başkasınınmı bilmiyorum Güzel olmuş teşekkürler bende düzgün müslüman olmaya çalışırım günde 5 vakit namazda kılıyorum ama aklım belli dönemler sorgulamaya başlayınca karışmaya başlıyor.Dürüs olayım Kuranında tamamını okumadım.istek geldikçe okumaya çalışıyorum  dini sorgulamaya yeni başladım benimde aklıma gelen şöyle sorular oluyor.

 

Benim Dedem hırsızlık yapınca onun torununun torunuda aynı hapis cezasını almalımı ? ademle havva cennetten kovulmuş bir hata yaptıkları için biz ne yaptık onların öyle bir fırsatı vardıda bizim niye olmadı bugün eminimki bir çok insan o elmayı yemezdi kitapla ezanla hiç görmediğimiz allahtan ben bu kadar korkarken onun varlığından orada kesin eminken bunu yapmazdım.Zakir naik adlı bir din hocasıda dünyada baya meşhurdur zaten oda şöyle birşey diyordu allah bize insan olmayı kabul ediyormusun mu yada bu yükü kabul ediyormusun gibi bir sorudan bahsediyordu adamın tam ne dediğini hatırlayamadım da bizde cahiller olarak bu testi sınavı kabul etmişiz dağlar ve gökler kabul etmiyor iken diye birşey söylüyordu hatta şu ayeti örnek gösteriyordu zaten

 

                                                   AHZAB-72 için 40 meâl bulundu. Kadri Çelik (33/AHZÂB-72: Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar. Onu insan yüklendi. Şüphesiz o çok zalimdir, çok cahildir.) / Ahmed Hulusi (33/AHZÂB-72: Muhakkak ki biz o Emaneti (Esmâ şuuruyla yaşamayı), semâlara (benlik bilincine), arza (bedene) ve dağlara (organlara) önerdik de, onu yüklenmekten kaçındılar (Esmâ bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); ve ondan korktular! Onu, İnsan (hilâfeti oluşturan Esmâ mânâlarını açığa çıkarma şuuru) yüklendi! Muhakkak ki o zâlim (hakikatini hakkıyla yaşamakta yetersiz) ve cahildir (sınırsız Esmâ'yı bilmede yetersizdir)!)

 

Cahil derken hangi açıdan bakmalıyım bilemedim.Karşısında günümüz yüzyılının bilim adamındanmı bahsediyor anlamadım.Vücudumuzdaki bütün organlar ben hiçbirşey yapmadan nasıl haraket edeceğini çok iyi biçimde biliyor ama beyin bilemiyor.Hepimizin  burada dünyada cahil kalmamak için yıllarca okuması gerekiyor.oradaki sistem ve cahillik durumu nasıl çözemedim.Kurandaki ilk emir okudur.Oradaki adem havva ve biz insanlara bilinçlenme fırsatı verilmedimi istisnasız her insan sanırım söylenene göre bunu kabul etmiş ve ediyorda şuan cahil olduğu için

 

Başka bir soru daha aklıma geliyor.Allah Şeytana belli bir müddet vermiş değilmi herkez bunu biliyordur bu müddette kıyamete kadar benim bildiğim Kıyamet oldu bitti herkez cennete cehenneme girdi şeytanda peşinden cehenneme girdi.Tekrardan bir yaratılış olacakmı Olacaksa bu sefer elimizde şeytan olmayacak Allah gene bir şeytan havva adem yaratıp aynı planımı işleyecek ? yapmayacaksada planı nedir ateislerin dediği gibi allah şeytan sayesinde şöhretmi kazandı diyelim :D

 

belki tamamıda saçmadır bilemedim böyle süperötesi bir varlığı anlamak zor gerçekten

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Ebu Kafir yazdı:


   Zamanın dışında olmak mantık dışıdır,  bütün eylemler, buna düşünmek de dahil zamanın dışında olamazlar, örneğin düşünme eylemi geçmişte bir anda başlar ve gelecekte sonlanır, bu sebeple mantığı çöpe atarak zaman ve mekandan münezzeh tanrı deyince hileli bir şekilde işin içinden sıyrılıp bütün mantıksızlıklar ve çelişkilerden kurtulduklarını sanıyorlar ama kaş yapayım derken göz çıkartmak bu olsa gerek çünkü  tanrı'yı  mantık kurallarının dışına atmak  çözüm değildir, çünkü onun hakkında konuşmayı imkansızlaştırır.

  Mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı, kavranılması imkansız, üzerine konuşulması olanaksız bir Tanrı'dır. Zira, Tanrı'nın tek ve gerçek din gönderdiğini iddia ediyorsunuz ve karşı dindeki kişi de sizin inanışınızın tersi yönünde tek Tanrı'nın kendi tanrısı olduğunu iddia ediyor. Bu durumda karşı tarafla iletişim içinde olmak imkansızdır zira Tanrı hem bir hem çok olabilir! Bu muhakkak monoteist bir inançlının pozisyonu olmayacaktır. Benzer şekilde mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı'dan bahsediliyorsa, bir inançlının bir ateiste karşı çıkmasının hiçbir anlamı yoktur, çünkü Tanrı mantık kurallarına tabii değilse “hem var hem yok” olabilir. Tanrı hem ahlaklı hem ahlaksız olabilir. Tanrı hem her şeyi biliyor hem de hiçbir şeyi bilmiyor olabilir. Tanrı hem güvenilir hem güvenilmez olabilir.  (
 birden çok olmaya, ahlaksız ve güvenilmez olmaya, kitabında verdiği sözlere uymamaya vb. kadir olan bir tanrı! )  Bu tür bir Tanrı modeli savunusuyla teist, hiçbir Tanrı modeline ve dini duruşa karşı kendini savunamayacak konumda olur. Bu tür bir inanç şüphesiz ki saçmadır.  

Zaman dışında olmak ister insan ister Allah olsun ölü olmayı gerektirir .Çünkü Allah bana din kitap gönderdiyse  göndermedi bana aslında  babam annemden çeverden öyrendim dikta etiler   bende kabul etmek zorunda kaldım onlara kaşı koyacak ne madi ne manevi gücüm yoktu. din kitap gönderdi deim  ben yaşarken bütün bunlar olyor. din açısından zamanı ele aldım felsefi bilmesel deyil. Ben  öldümü dinde kitapta ölüyor Allahı yanlız bırakama oda benimle bereber ölüyor otomotik olarak. Zaten dinlerin cennet cehnnem olasılığıda yok bu duruma göre.He şöyle olsaydı hak verirdim nasılki ben doğaraken göbeyimle annam bağlı doğuyorsam göbeyim aneme bağlı olcağına Allahın istediyi hangi kitapsa göbyime bağlı olarak benimle gelirdi ailem ebe hemşire keser bana ait tescilenirdi bende o kitaba göre yaşrdım ölürkende kefenimle birlikte gömerdiler o zaman Allahın cenneti cehnnemi  kaçınılmaz olurdu. Ama yine zaman gerekli olacaktı  cennet cehnnem ahir dünaya. çünkü ben zamanla yaşadım zamanla günah sevap işledim başaka bir alemde zamansıslıkta bunun nası hesabı sorlurki bana. nerseinden bakarsan saçama hasatalıklı düşünce.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@MenTalRealM

   Bırakın dünyanın en zeki insanlarını sıradan bir vatandaş olarak bile insan figürüne sahip bir tanrı fikri çok çarpık geliyor.

Aracıyla bilgi göndermesi, bunu başka kimsenin görmemiş/duymamış olması, yarattığı milyar yıllık evrende arap çöllerinde bazı insanlara düşman olması ve çok değerli kelamınının bir kısmını bu insanlara lanet ederek harcaması, peygamberin cinsel hayatıyla çok yakından ilgilenmesi, vs. vs. sayısız tuhaflık var,

ama asıl  mevzu insanların inanılmaz esnek bir tanrı kavramına sahip olmaları. Nobel ödüllü fizikçi (ve ateist) steven weinberg, dreams of a final theory ' de (son kuramın düşleri) basit bir açıklamayla taşı gediğine oturtmuştur:  “bazı insanların öylesine geniş, öylesine esnek tanrı görüşleri vardır ki her nereye bakarlarsa baksınlar tanrıyı bulacaklarına hiç şüphe yoktur. onlara sorduğunuzda, 'tanrı en büyüktür' ya da 'tanrı bizim en üstün yaradılışlı halimizdir' ya da 'tanrı kainattır' diyeceklerdir. elbette, tıpkı diğer kelimelerde olduğu gibi 'tanrı' kelimesine de istediğimiz anlamı verebiliriz. eğer 'tanrı enerjidir' demek isterseniz, onu bir avuç kömürün içinde de bulabilirsiniz.”

 

   Neden 1400 yıldır iletişim kurmuyor sorusuna çünkü en son peygambere bunu söyledi diyorlar. Onu duymak istersen aklını kullan gibi çılgınca önerilerde bulunuyorlar. Tarih boyunca her gün binlerce insan acılar içinde süründü, müslüman yahudi pagan demeden hepsi el açıp dua etti, etmeye de devam ediyorlar.

Hepsi yaratıcılarından bir medet umuyorlar ama ne hikmettir ki yanıt alan bir tanesini bile görmedik, siz dua edip kaybettiği kolunu tekrar çıkartan birisini hiç gördünüz mü?

 

Yeryüzündeki bütün dinler insanlar tarafından yazılmıştır, değerli zamanınızı bir yalanın peşinde heba etmeyin..

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Ebu Kafir yazdı:


   Zamanın dışında olmak mantık dışıdır,  bütün eylemler, buna düşünmek de dahil zamanın dışında olamazlar, örneğin düşünme eylemi geçmişte bir anda başlar ve gelecekte sonlanır, bu sebeple mantığı çöpe atarak zaman ve mekandan münezzeh tanrı deyince hileli bir şekilde işin içinden sıyrılıp bütün mantıksızlıklar ve çelişkilerden kurtulduklarını sanıyorlar ama kaş yapayım derken göz çıkartmak bu olsa gerek çünkü  tanrı'yı  mantık kurallarının dışına atmak  çözüm değildir, çünkü onun hakkında konuşmayı imkansızlaştırır.

  Mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı, kavranılması imkansız, üzerine konuşulması olanaksız bir Tanrı'dır. Zira, Tanrı'nın tek ve gerçek din gönderdiğini iddia ediyorsunuz ve karşı dindeki kişi de sizin inanışınızın tersi yönünde tek Tanrı'nın kendi tanrısı olduğunu iddia ediyor. Bu durumda karşı tarafla iletişim içinde olmak imkansızdır zira Tanrı hem bir hem çok olabilir! Bu muhakkak monoteist bir inançlının pozisyonu olmayacaktır. Benzer şekilde mantık kurallarının dışında olan bir Tanrı'dan bahsediliyorsa, bir inançlının bir ateiste karşı çıkmasının hiçbir anlamı yoktur, çünkü Tanrı mantık kurallarına tabii değilse “hem var hem yok” olabilir. Tanrı hem ahlaklı hem ahlaksız olabilir. Tanrı hem her şeyi biliyor hem de hiçbir şeyi bilmiyor olabilir. Tanrı hem güvenilir hem güvenilmez olabilir.  (
 birden çok olmaya, ahlaksız ve güvenilmez olmaya, kitabında verdiği sözlere uymamaya vb. kadir olan bir tanrı! )  Bu tür bir Tanrı modeli savunusuyla teist, hiçbir Tanrı modeline ve dini duruşa karşı kendini savunamayacak konumda olur. Bu tür bir inanç şüphesiz ki saçmadır.  

alfa  sorgulamadan  kopyaladiniz  sanırım alt  kısmı  ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...