Jump to content

Evliliğe BiYOLOJiK olarak elverişli olanlar nikahlanabilir..miş.


Recommended Posts

1 hour ago, Türk Ateist said:

1.Bold yaptığınız, "Korunmaktalarken" dediğiniz kızlar kimler?

2.Korunmakta olmak ne demek?

3.Kimler tarafından, ne koşullar altında korunuyor bunlar?

4.Altındaki cümlede, iffeti koruma altında olanlar kimler?

 

5.

Bu iki kadın türü arasındaki fark nedir ki

aynı suçu işledikleri halde 

birinin çarptırılacağı ceza diğerinin yarısı kadar oluyor?

 

 

1

O kızlar 

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı imanlı genç kızlarınız anlamındaki

"mâ MELEKET eymânukum min feteyâtikumul mu'minât"tır.

Siz onların ailesisiniz-ehl ihinn

tıpkı 18'in altındaki biyolojik kızınızın nasıl ailesi iseniz.

 

Ve

18'in altındaki biyolojik kızınızın evlenebilmesi nasıl sizin izninize BAĞLI ise

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı o genç kızlarınızın evlenebilmesi de sizin izninize bağlıdır.

Ayette bu belirtiliyor:

 

Ailelerinin izni ile eş alın onları

Fenkihûhunne bi izni ehlihinn

 

2

Bizim kültürümüzdek "besleme"lerin korunması ne ise

"yeminlerin bağlı kıldığı genç kızlar"ın korunması odur.

 

3

Kimler tarafından korunurlar?

Onları hangi aile yemin edip sahiplendiyse

o aile tarafından korunurlar.

 

4

Söz konusu iffeti koruma altında olan kadınlar 

evlenmek için kimseden izin almak zorunda olmayan yani BAĞIMSIZ kadınlardır. 

Örneğin 18'in üzerindeki biyolojik kızınız.

 

Kuran'a göre

bütün mümin kadınların iffeti koruma altındadır;

örneğin bağımsız kadınların iffeti islamî ve ictimaî değerlerin koruması altındadır,

Hz Meryem'in iffeti Allah'ın koruması altında,

yeminlerinizin bağlı kıldığı grenç kızlarınızın iffeti siz ailesinin koruması altında,

evli kadınların iffeti evlilik kurumunun koruması altında. 

 

5

Yeminlerinizin BAĞLı kıldığı imanlı genç kızlarınız ile iffeti koruma altında olan BAĞIMSIZ mümineler arasındaki fark

birisinin topluma yeni yeni alışıyor olmasından, ötekinin ise toplumun içinde büyümüş olmasından kaynaklanır. 

 

Çok uzadı,

5. soruya devam etmek üzere

sevgi ve saygı ile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 317
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Cariyelerle kalıcı nikah da yapılabilir tabii. Nikah nikahtır, türü çeşidi yoktur. Aldım vardım lafızları iki ağızdan iki şahit huzurunda çıktı mı gerçekleşir. Adamın ağzından boşsun lafı çıkıncaya kadar da sürer. Ancak hemen işi bitirince boşayacaksın diye anlaşma yapılırsa buna muta nikahı adı veriliyor. Çünkü boşama yetkisi adamda. Yoksa nikahın türü çeşidi yoktur.  

 

Böyle bir anlaşma yapılmadı, adam da boşsun demedi. Tamam cariye nikahlı kalır yani. Buna bir engel yok. İşte bu durum için Kuran'da uyarı yapılıyor, bunlar cariye, özgürlük bedeli için kaç kişiyle yattılar, bunları nikahladıktan sonra boşamazsanız gizli dost tutmayacaklarına dair sağlam söz alın yazar. Bunlar alışmış, uçkurlarında don durmaz demeye getirilir. Bu yüzden de zina cezası bunlara yarı uygulanır. Yani nikahladın ama boşsun demedin. O da gitti sen boşsun demeden mükatebe parası kazanmaya devam etti. Bu durum için konuluyor yarı zina cezası hükmü.

 

Yani yağmacı herifler yağma düzeninin ayrıntılarını etraflı belirlemişler. Bunlar yağmacı. İnsanları inançları farklı diye öldürüp mallarını ve çocuklarını yağmalıyorlar. Böyle iğrenç bir düzen kurmuşlar. Yağmacı köle satıcısı katiller.

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, democrossian yazdı:

Tamamen Kuran'a dayalı konuşuyorum:

 

Cariyeler, yan, 'meleket eyman'lar, yani sağ el ile sahip olunan, yani emanet (sol elde tutulan) olmayan, kafir diye yağmalarda katledilen insanların çocukları olup esir pazarlarında satılan ve oradan satın alınan kadınlar... Bunlar özgür kalabilmek için özgürlük bedeli ödemek zorundadırlar. Kuran'da buna "mukatebe" denir. Sahipleri ile ne kadar bedele özgür kalacaklarına dair yazılı bir anlaşma yaparlar. Bu bedeli kazanmak için de adamsa işçilik, kadınsa fuhuş yaparlar.

 

Kuran bunu teşvik eder. Cariyeleri fuhuşa zorlamayın, özgür kalmak istemiyorsa fuhuş yapmayabilir yazar. Ama yapacaksa mukatebe yapacak. Böylece hür kadınlara mehir ödemeye gücü yetmeyen fakirler bunlara ücretini ödeyerek geçici bir nikah yapabilirler. Bunlar bildiğimiz bugünkü anlamıyla seks köleleri ve işçileridir. Mukatebe yoluyla, özgürlüklerini kazanmak için buna itilirler. Yağmacı çöl Araplarının yağma düzeninin iğrenç bir parçası da bu.

 

 

Amaç islam filan da değil, cariye dört dörtlük müslüman olsa bile cariye kalıyor, görüyormusunuz iğrenç tezgahı..!

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, Phocas yazdı:

Amaç islam filan da değil, cariye dört dörtlük müslüman olsa bile cariye kalıyor, görüyormusunuz iğrenç tezgahı..!

 

Hürriyetini kazanmanın tek yolu mukatebe parasını ödemek. Başka yolu yok.

 

Bir de tabii sahibi cariyenin doğurduğu çocuk bendendir diye kabul ederse cariye özgür olur deniyor ama bu Kuran'da yazmaz. Bu bir örf yani, sahibi çocuk benden dediği için özgürlüğünü de bağışlamış oluyor. Çocuğumun annesi bir köle olmasın diyor. Yani çocuğumun annesi bir köle olsun tamam ne olacak derse özgürlüğünü bağışlamak zorunda değil. Bazı İslamcılar bunu zorunlulukmuş gibi göstermeye çalışıyor, yalan. Üstelik bu islama bir güzellik de katmaz. Yani bir bununla islamın bir kölelik düzeni olduğu gerçeğini gözden saklayamazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu kitabı oluştuğu zamandan soyutlayarak ve sadece içindeki paşajları birbirine karşı referans göstererek anca havanda su döversiniz. Aklı başında olan insanları asla ikna edemezsiniz. Bu eseri o devirin konteksinde analiz yapmak zorundasınız. Artı o devirin kültürel yapısını da bilmek zorundasınız. O devirde iki en temel uygulama yaygındı ve hayatın bir parçasıydı.  Hatta gayet normal idi.  Bunlardan birisi kölelik müessesesi diğeri ise çok eşliliktir.

Bunun ikisi de taa günümüze devam etmiştir, bilhassa çok eşlilik İslam dünyasının çoğu ülkesinde hălen yasaldır. Yani o zamanki gibi şimdi de normal görülmektedir bu ülkelerde. Bu yalın gerçeği görmezden gelip "aman efendim ama ben kitaptan bambaşka anlamlar çıkarıyorum" demek, tabiri caizse saflıktır.

Daha açıkça söylemek gerekirse, bu iki uygulamayı kökünden kazımak, herşeye gücü yeten mălum tanrının gündeminde hiçbir zaman olmamıştır.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yemin birincil anlam olarak sağ el demektir. Ant içmek söz çıkması anlamında kullanılmasının nedeni örf olarak sağ elle bir hareket yapılmasıdır söz verirken, yani işte bir şeye ya da göğsüne sağ elini el basmak filan gibi bir hareket.

 

Sağ elin sahip olduğu kölelerdir. Bu o kadar kesindir ki tartışması filan olmaz. Yemin ederek bağlı kılınan filan gibi saçma sapan uyduruk anlamlara olasılık bile tanınamaz. Öyle uyduruk durumlar yoktur. Meleket sözcüğünün bağlı kılmakla filan alakası çok çok uzaktan ancak kurulabilir. Mülke bağlılık, adres filan ama bu o kadar türev anlam ki tavşanın suyunun suyu.

 

Asıl anlam tabii ki sahiplik. Malik olmak, sahip olmak. Mülk, sahip olunan. Memlük, köle. Anlam son derece kesin ve açık.

 

Eğip bükmeci omurgasız yılandan bile beter yumuşakçaların kıvrım kıvrım kıvranması boşuna. Yılanın hiç olmazsa omurgası var. Bunlar yumuşakça. Kuran pasajlarını çekmeyecekleri sündürmeyecekleri yer yok. Kurana asıl bunlar hakaret ediyor. Biz ne yazıyorsa aynen söylüyoruz.

 

Bunlar Allahlarına ise en ağır hakareti yapıyorlar. Allahlarının iki lafı bir araya getirip bir meramın belini doğrultamayan çok ağır bir otistik hasta olduğunu ima edip onun söylemeye çalıştığını biz söyleyiveriyoruz diye Allahlarına kimsenin etmediği hakareti ediyorlar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

5

  3 hours ago, Türk Ateist said:

1.Bold yaptığınız, "Korunmaktalarken" dediğiniz kızlar kimler?

2.Korunmakta olmak ne demek?

3.Kimler tarafından, ne koşullar altında korunuyor bunlar?

4.Altındaki cümlede, iffeti koruma altında olanlar kimler?

 

5.

Bu iki kadın türü arasındaki fark nedir ki

aynı suçu işledikleri halde 

birinin çarptırılacağı ceza diğerinin yarısı kadar oluyor?

 

5

Yeminlerinizin BAĞLı kıldığı imanlı genç kızlarınız ile iffeti koruma altında olan BAĞIMSIZ mümineler arasındaki fark

birisinin topluma yeni yeni alışıyor olmasından, ötekinin ise toplumun içinde büyümüş olmasından kaynaklanır. 

 

Küçük bir anı:

 

Mesai sonu

çalıştığım yerden ayrılırken birden yağmur bastırdı.

Bir tanıdığın arabasına doluştuk;

en son Amerikalı genç bi kız daldı içeriye ama yer yok.

Genç kız bir adamın kucağına oturuverdi

ve, bazılarımızın ters ters bakmasına rağmen, yolculuğu adamın kucağında yaptı.

 

Nisâ 25'te

eğer uygunsuz bir davranışta bulunurlarsa deniyor, in eteyne fâhişeten;

fâhişe işte öyle bir hareket.

 

5. soruya devam edeceğim

Allah isterse.

 

_______________________________________________________________________

 

1

O kızlar 

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı imanlı genç kızlarınız anlamındaki

"mâ MELEKET eymânukum min feteyâtikumul mu'minât"tır.

Siz onların ailesisiniz-ehl ihinn

tıpkı 18'in altındaki biyolojik kızınızın nasıl ailesi iseniz.

 

Ve

18'in altındaki biyolojik kızınızın evlenebilmesi nasıl sizin izninize BAĞLI ise

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı o genç kızlarınızın evlenebilmesi de sizin izninize bağlıdır.

Ayette bu belirtiliyor:

 

Ailelerinin izni ile eş alın onları

Fenkihûhunne bi izni ehlihinn

 

2

Bizim kültürümüzdek "besleme"lerin korunması ne ise

"yeminlerin bağlı kıldığı genç kızlar"ın korunması odur.

 

3

Kimler tarafından korunurlar?

Onları hangi aile yemin edip sahiplendiyse

o aile tarafından korunurlar.

 

4

Söz konusu iffeti koruma altında olan kadınlar 

evlenmek için kimseden izin almak zorunda olmayan yani BAĞIMSIZ kadınlardır. 

Örneğin 18'in üzerindeki biyolojik kızınız.

 

Kuran'a göre

bütün mümin kadınların iffeti koruma altındadır;

örneğin bağımsız kadınların iffeti islamî ve ictimaî değerlerin koruması altındadır,

Hz Meryem'in iffeti Allah'ın koruması altında,

yeminlerinizin bağlı kıldığı grenç kızlarınızın iffeti siz ailesinin koruması altında,

evli kadınların iffeti evlilik kurumunun koruması altında. 

 

Çok uzadı,

5. soruya devam etmek üzere

sevgi ve saygı ile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Eş alın onları ailelerinin izniyle (Fenkih ûhunne bi izni ehl ihinn)

onlar da iffetlerini korusun, uygunsuz davranmasınlar (muhsanâtın gayra musafihâtin)

 

Açık ve net,

o genç kızlarınızın eş alınması onların iffetlerini koruyup sefih (uygunsuz) davranmamaları şartına bağlıdır,

talipleri bu şartla eş alacak onları; evlendikten sonra iffetsiz ve uygunsuz davranacak insanlar değil onlar;

"izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhişetin"e eğer evlendikten sonra fâhiş yani sınırı aşan bişey yaparlarsa anlamı o nedenle yüklenemez.

Yarı ceza evlenmelerinden önce öyle davranırlarsa uygulanacak. Yani yarı ceza artı ayrıcalıktır, o ayrıcalık evlendiklerinde sona erer. 

 

Artı, o kızlarınız "mâ meleket eymânukum min feteyâtimkumul mu'minât"tır

yani yeminlerinizin bağlı kıldığı mü'min genç kızlarınızdır onlar, islam olmuşlar, iffetleri bundan böyle islamın koruması altındadır.

İzâ uhsinne korunuyor olduklarında demek, islam tarafından korunuyor olduklarında.

 

Bunu evlendiklerinden sonra diye çarpıtmak akla ziyandır

çünkü fuhuşa teşviktir yarı yarı ceza, onurlu evliler reddeder onu.

Evlendikten sonra yarı ceza olursa kan çıkar kan. 

 

Onları cariye saymak ise... alçakça bir yakıştırmadır;

evlenmek için siz ailelerinden izin almak zorundadır diye

18 yaşın altındaki biyolojik kızınız cariye mi oluyor ki

yeminlerinizin bağlı kıldığı o genç kızlarınız cariye olsun?

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Eş alın onları ailelerinin izniyle (Fenkih ûhunne bi izni ehl ihinn)

onlar da iffetlerini korusun, uygunsuz davranmasınlar (muhsanâtın gayra musafihâtin)

 

Açık ve net,

o genç kızlarınızın eş alınması onların iffetlerini koruyup sefih (uygunsuz) davranmamaları şartına bağlıdır,

talipleri bu şartla eş alacak onları; evlendikten sonra iffetsiz ve uygunsuz davranacak insanlar değil onlar;

"izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhişetin"e eğer evlendikten sonra fâhiş yani sınırı aşan bişey yaparlarsa anlamı o nedenle yüklenemez.

Yarı ceza evlenmelerinden önce öyle davranırlarsa uygulanacak. Yani yarı ceza artı ayrıcalıktır, o ayrıcalık evlendiklerinde sona erer. 

 

Artı, o kızlarınız "mâ meleket eymânukum min feteyâtimkumul mu'minât"tır

yani yeminlerinizin bağlı kıldığı mü'min genç kızlarınızdır onlar, islam olmuşlar, iffetleri bundan böyle islamın koruması altındadır.

İzâ uhsinne korunuyor olduklarında demek, islam tarafından korunuyor olduklarında.

 

Bunu evlendiklerinden sonra diye çarpıtmak akla ziyandır

çünkü fuhuşa teşviktir yarı yarı ceza, onurlu evliler reddeder onu.

Evlendikten sonra yarı ceza olursa kan çıkar kan. 

 

Onları cariye saymak ise... alçakça bir yakıştırmadır;

evlenmek için siz ailelerinden izin almak zorundadır diye

18 yaşın altındaki biyolojik kızınız cariye mi oluyor ki

yeminlerinizin bağlı kıldığı o genç kızlarınız cariye olsun?

 

Benden habire empati yapmamı istiyorsunuz. Şunu aklınız, onurunuz kaldırır mı, 18 yaşındaki kendi kızınız için buna izin verir misiniz ki evinize aldığınız ve bakmakla yükümlü omaya gönüllü bulunduğunuz kızınız için veresiniz vs...

Bunlar boş sorular. Kur'an 1400 küsur sene önce, yazıldığı toprakların sosyal koşullarını, toplumsal ilişkilerini, gelenek ve göreneklerini yansıtır. Bugünün değil. Bizi karşı karşıya getiren ve sizi bu karşılaşma sonucu anlamları ille de güne uyarlamaya zorlayan da budur.

 

Arapça bilmiyorum dedim ama kimi sözcüklerin birden fazla anlamı olduğunu ve kullanıldığı yere göre, cümlenin gidişine göre değerlendirilmesi gerektiğini de bilmiyor değilim.

İslam toplumlarında taş gibi bir cariyelik kurumu vardır ve bu hiç kimse tarafından inkar edilmemektedir. Sizin yaptığınız bu çeviriler tarihi, Arap kültürünü, Kur'an'ı inkar anlamı taşır.

 

Titizlikle, tek tek açıklamaya çalıştığınız (bunun için ayrıca teşekkür ederim) ayette bahsi geçen kızlar, bizim bildiğimiz cariyeler değilse, Nur 33'de geçen kızlar nedir? 

Kur'an'da ve de genel olarak İslam'da, bizim bugün kullandığımız anlamda beslemelik, evlatlık benzeri bir sosyal kurum yoktur kızlar için. Kızları korumak isteyen erkek onu nikahına alır ve kendine karı yapar. Bu haktır. Bunun dışında bu tip kızlar ya köledir ya da cariye. Bu ikisi de sahipleri tarafından gayet de seks kölesi olarak kullanılır, sahiplerine bu hak açıkça verilmiştir.

Daha da kötüsü, bu sahipler bu kızları başka erkeklere seks işçisi olarak satar, üstünden para kazanır. Nur 33 de tam olarak bunu anlatır ve satıcıya akıl verir. "Cariye eğer fuhuş yapmak istemiyorsa onu zorlama" der. Tam da bu yüzden cariyelerle evlenilmesi hemen hiç tercih edilen bir iş değildir. Fakirliğin dibinde, hür herhangi bir Müslüman kadınla evlenme şansı bulunmayan ve artık bekarlık başına vurmuş erkeklere "Ya seni kimse istemez, bari cariyeyle evlen ama geçmişini de unutma" şeklinde uygun görülür. koşulları normale yakın, normal ve normal üstü erkekler asla bir cariyeyle evlenmezler, çok istisna durumlar dışında. Sanıyorum bunu yapabilecek yalnızca Muhammed vardır, onun da cariyelerine ondan başkası dokunamayacağı için. 

Cariyeler çağın hayat kadınlarıdırlar, bunu yapmaya sahipleri tarafından da zorlanırlar. Bunlar sahiplerinin, resmi olarak sahip oldukları mallarıdır. İstediği gibi değerlendirip sermaye olarak kullanabileceği mal.

 

Siz bir hayal  aleminde yaşıyor gibisiniz. Metinleri gerçek zaman ve zeminden kopararak yorumlamak size hiçbir şey kazandırmaz. Yaptığınız bu şeyi, benim akıl ve vicdanımı sorgulamamı isteyerek de akla yatkın hale getiremezsiniz. Günümüz ahlak anlayışı, insan aklı ve onuru bu metinlerin hepsini redde zorluyor ne yazık ki. Bunu yapmayıp kitabına uygun hale getirmeye çalışmak boş iş. Biz zaten bu zırvaları kabul etmiyor, hayatımızda hiçbir şekilde yer vermiyoruz. Bunları savunanlar, günümüzde de uygulamaya çalışanlar yobaz Müslümanlar. Ortada sorgulanması, yüzleştirmeye tâbi tutulması gereken bir akıl, onur, haysiyet varsa, bu onlara ait. Bana, bize değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)
6 hours ago, Türk Ateist said:

Nur 33... "Cariye eğer fuhuş yapmak istemiyorsa onu zorlama" der. 

 

 

Nûr 33 ne diyor?

Profesör Abdülaziz Bayındır (videoda 4:04)

 

Ve lâ tukrihu feteyâtikum alel BiĞA, biğa iSYAN demek, kızlarınızı isyana zorlamayın

in aradne TAHASSUNEN namuslu kalmak istiyorlarsa

li tebtegû aradel hayatid dünya, dünya hayatının malını bulasınız diye.

 

Yani

"Zengin birisi çıktı. Kızım, işte bununla evlen!Bi boğaz eksilmiş olur. Böyle bi adam mı bulacaz?"

diye zoramayın. Zorladığınız zaman isyan ederler. 

 

 

 

Sevgili Türk Ateist,

ayette cariye yok,

ayet özbeöz kendi kızlarınızdan söz ediyor.

 

Bi de şunu öne sürüyorsunuz:

 

Kur'an'da ve de genel olarak İslam'da,

bizim bugün kullandığımız anlamda

beslemelik, evlatlık benzeri bir sosyal kurum yoktur kızlar için.

 

Kuran'ın indiği ortamda

besleme olduğuna dair

kanıt olarak örneğin Nisâ 25 var.

 

Onlar sizin yeminlerinizin bağlı kıldığı GENÇ KIZLARINIZ diyor,

siz onların AiLESiSiNiZ diyor,

taliplerine "Onları AiLELERiNiN iZNi ile eş alIN!" diyor,

onlar KORUNUYOR iKEN diyor,


Muhammed nebi döneminde

besleme olmadığına dair

SİziN elinizde kanıt var mı?

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 6.10.2018 at 15:53, democrossian yazdı:

Hürriyetini kazanmanın tek yolu mukatebe parasını ödemek. Başka yolu yok.

 

Bir de tabii sahibi cariyenin doğurduğu çocuk bendendir diye kabul ederse cariye özgür olur deniyor ama bu Kuran'da yazmaz. Bu bir örf yani, sahibi çocuk benden dediği için özgürlüğünü de bağışlamış oluyor. Çocuğumun annesi bir köle olmasın diyor. Yani çocuğumun annesi bir köle olsun tamam ne olacak derse özgürlüğünü bağışlamak zorunda değil. Bazı İslamcılar bunu zorunlulukmuş gibi göstermeye çalışıyor, yalan. Üstelik bu islama bir güzellik de katmaz. Yani bir bununla islamın bir kölelik düzeni olduğu gerçeğini gözden saklayamazlar.

Arap insan tüccarları,  “cariyenin efendisini doğurması” nı kıyamet alameti olarak görür, 

Bakın “hür kadının efendisini doğurması denmiyor”, “cariyenin efendisini doğurması” deniyor.

Cariyenin, sahibinden dolayı hür olan çocuğu ne yapar? İç güdüsel olarak anasını bu döngüden kurtarmaya çalışır. Arapların düzenini bozmak ister. 

Ee Arap bu olasılığı düşünmez mi! Cariyeleri becerin ama çocuk olmasın aman ha der..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Nûr 33 ne diyor?

Profesör Abdülaziz Bayındır (videoda 4:04)

 

Ve lâ tukrihu feteyâtikum alel BiĞA, biğa iSYAN demek, kızlarınızı isyana zorlamayın

in aradne TAHASSUNEN namuslu kalmak istiyorlarsa

li tebtegû aradel hayatid dünya, dünya hayatının malını bulasınız diye.

 

Yani

"Zengin birisi çıktı. Kızım, işte bununla evlen!Bi boğaz eksilmiş olur. Böyle bi adam mı bulacaz?"

diye zoramayın. Zorladığınız zaman isyan ederler. 

 

 

 

Sevgili Türk Ateist,

ayette cariye yok,

ayet özbeöz kendi kızlarınızdan söz ediyor.

 

Bi de şunu öne sürüyorsunuz:

 

Kur'an'da ve de genel olarak İslam'da,

bizim bugün kullandığımız anlamda

beslemelik, evlatlık benzeri bir sosyal kurum yoktur kızlar için.

 

Kuran'ın indiği ortamda

besleme olduğuna dair

kanıt olarak örneğin Nisâ 25 var.

 

Onlar sizin yeminlerinizin bağlı kıldığı GENÇ KIZLARINIZ diyor,

siz onların AiLESiSiNiZ diyor,

taliplerine "Onları AiLELERiNiN iZNi ile eş alIN!" diyor,

onlar KORUNUYOR iKEN diyor,


Muhammed nebi döneminde

besleme olmadığına dair

SİziN elinizde kanıt var mı?

 

Valla size kalsa İslam'da cariyelik diye bir müessese yok. Kur'an baştan sona yalan dolan şeklinde çevrilmiş tüm alimlerce, İslam tarihi her şeyiyle yalanmış, Araplar da sonradan Müslüman olma Türkler de (hay lanet olaydı İslam olduğumuz güne) hep yanlış okumak ve anlamak yüzünden onca cariyeyi edinip mal gibi kullanmış...

 

Bunun sonu yok Hasan Bey. 

Bu arada yine de sorunuzu yanıtlamadan geçmeyeyim. Elbette Muhammed döneminde de kendi sürülerinden kimsesiz falan kalmış çocuklara birileri sahip çıkıyor, evine alıyor, ona bakıyordur. Bu dayanışma modeli her çağda, her toplumda olmuştur, olacaktır. Gerçi İslam evlatlık almaya hoş bakmaz, istemez ama bunu şimdi geçelim.

Bu çocuklar azdır emin olun. Neden azdır? Çünkü kocası savaşta ölmüş kadınlara mutlaka birileri konar. Bugün de kocasız kalmış kadına mutlaka evlenmesi gerektiği salık verilir, belki biliyorsunuzdur. 

 

Kısaca, ayetlerin hepsinde cariyeden söz eder. Bütün çeviriler böyledir. 

İslam'ın çağa ve çağın ahlak-hukuk kurallarına uymuyor olması sizin de suçunuz değil, o yüzden kendinizi yormayın bence. Dinlerin doğası böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana (bakasın diye) verdiklerinden küçük yetim kızcağızları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları küçük yetim kızlar hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 hours ago, Sundance said:

 Allah’ın sana (bakasın diye) verdiklerinden küçük yetim kızcağızlarısana helâl kıldık.

 

Eyu nebi, helal kıldık sana (Yâ eyyuhân nebiyyu innâ ahlelnâ leke)

Allah'ın sana verdiklerinden (mimmâ efâ allahu aleyke)

hangilerini senin yeminin bağlı kıldı ise onları (mâ meleket yemînuk)

 

Arapça metinde

1.(bakasın diye) anlamına gelen bir ifade yok,

2.küçük yetim kızcağızları yok.

 

Sevgili Sundance,

sizin alıntıladığınız bu çeviri

kime ait?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Phocas yazdı:

 Arapların düzenini bozmak ister. 

 

Korktukları başlarına da gelmiştir. Harun Reşid halifeliği oğlu Muhammed'e bırakmak istiyordu ama halife olmak isteyen başka bir oğlu vardı: Memun. Bu Zerdüşt bir cariyenin oğluydu. Halife olmak için İran tarafından ordu topladı ve Muhammed ile savaşıp onu yendi. Bu İran'ın islam dünyasında ağırlığını ilk kez hissettirmesiydi ve Türklerin sözünün geçmeye başlamasına kadar sürecekti.

 

Memun halife olunca ilk iş olarak Yunan yazmalarının Arapçaya çevrilmesini emretmek oldu. Çalışmalar başlayınca imam Hanbel soluğu sarayda aldı. Bu gavur kitaplarını Kuran'dan üstün mü tutuyorsun diye sordu. Memun "evet" dedi "muslimleri bu geri kitaptan kurtaracağım." Bir rivayete göre Kuran'ı yere atıp ayağıyla ezdi. İmam burnundan soluyarak saraydan çıktı ve halife kafir oldu diye vaazlara başladı. Memun onu zindana attırdı ve tercüme çalışması devam etti.

 

Eldeki tüm Yunan yazmaları tercüme edildikten sonra imamın müritleri halifeyi zehirli hurmayla suikast yapıp öldürdüler. Fakat artık çok geç kalmışlardı. Farabiler, İbni Sinalar, Biruniler, Câbirler yetişmeye başlamıştı. Bu akımı ancak Gazali durdurabildi. Bu karanlık yobaz Farabi'yi kafir ilan etti. Karanlık ve cehalet tekrar islam coğrafyasını bürüdü. Işık yarasa mağarasına fazla uzun süre sızamamıştı.   

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Sundance yazdı:

Ey Peygamber! .....

 

Meali nerden aldıysan oldukça yanlış. Pasajda dikkat çeken noktalar şunlar: Bir kere Muhammed'in eş edinmesine hiç bir sınır konmadığı. İstediği kadar eş edinebileceği ve bunun için ücret ödemek zorunda da olmadığı. Önüne geleni haremine katabileceği. İkinci bir nokta "efa" sözcüğü. Bu ganimet anlamına gelir. Savaşta ele geçrdiği cariyeleri kastediyor. Haremine bunları da katıyor.

 

İslam coğrafyasında gücü ele geçiren istisnasız herkes bu ilkeler doğrultusunda hareket ederek sürekli harem kurma çabasında olmuştur. Harem kurmak sünnettir! :D

 

Kuran'a göre Muhammed'in bu sınırsız kadın alma özgürlüğü evlatlığının karısını yani gelinini de almasıyla sona erdirilmiş, "oha çüş artık semerini de ye bari, bundan sonra sadece cariyelerle yetineceksin, yeni eş almak bitti artık" denilmiştir. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

 

Eyu nebi, helal kıldık sana (Yâ eyyuhân nebiyyu innâ ahlelnâ leke)

Allah'ın sana verdiklerinden (mimmâ efâ allahu aleyke)

hangilerini senin yeminin bağlı kıldı ise onları (mâ meleket yemînuk)

 

Arapça metinde

1.(bakasın diye) anlamına gelen bir ifade yok,

2.küçük yetim kızcağızları yok.

 

Sevgili Sundance,

sizin alıntıladığınız bu çeviri

kime ait?

 

Hasan bey;

 

Sizin bu konudaki iddialarınıza dayanarak oluşturulmuş bir çeviridir.

 

Örneğin aşağıdaki mesajda " ma meleket yeminuk" ifadesinde cariye yerine "bir kişi tarafından edilen yeminin bağlı kıldığı kişi" olduğunu iddia etmiştiniz.

 

Bu kişilerin de bakımı üstlenilen genç kızların olduğunu iddia etmiştiniz.

 

Bakımı üstlenilen bu genç kızların Muhammed'e helal olan eşleri, amca, dayı, kuzen gibi bir sürü akrabaları arasında ne işi var?

 

 

On 05.10.2018 at 15:24, Hasan Akçay yazdı:

 

 

33:52'de cariye yok.

 

Cariye diye çarpıtılan

MÂ MELEKET YEMîNUK

lafzen senin yeminin kimleri BAĞLI kıldı ise onlar anlamına geliyor

ve buradaki BAĞLI kelimesi evlenme konusunda size bağlı demek.

 

Talipleri sizin izninizle nikahlarına alabilirler onları.

 

yemîn: yemin

eymân: yeminler

 

Mâ meleket yemînuk: senin yeminin kimleri bağlı kıldıysa onlar

Mâ meleket eymânukum: sizin yeminleriniz kimleri bağlı kıldıysa onlar

 

Kanıt için 4:25'e bakabilirsiniz;

orda da geçiyor aynı ifade:

 

İffetli bağımsız mümineleri nikahına alamayanlarınıza

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı imanlı genç kızlarınız var,

MÂ MELEKET EYMÂNUKUM min feteyâtikumul müminât.

 

Yeminlerinizin bağlı kıldığı o imanlı gençler

sizin bakımını üstlendiğiniz genç kızlarınızdır,

cariyeleriniz değil.

 

Onları SiZ nikahınıza alamazsınız, haramdır;

çünkü onlar bakımını üstlendiğiniz SiZiN genç kızlarınızdır,

onları yoksullar nikahlarına alacak siz ailelerinin izniyle.

 

Buraya kadar anlaşıldıysa

devam edeyim.

 

tarihinde Sundance tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, democrossian yazdı:

 

Meali nerden aldıysan oldukça yanlış. Pasajda dikkat çeken noktalar şunlar: Bir kere Muhammed'in eş edinmesine hiç bir sınır konmadığı. İstediği kadar eş edinebileceği ve bunun için ücret ödemek zorunda da olmadığı. Önüne geleni haremine katabileceği. İkinci bir nokta "efa" sözcüğü. Bu ganimet anlamına gelir. Savaşta ele geçrdiği cariyeleri kastediyor. Haremine bunları da katıyor.

 

İslam coğrafyasında gücü ele geçiren istisnasız herkes bu ilkeler doğrultusunda hareket ederek sürekli harem kurma çabasında olmuştur. Harem kurmak sünnettir! :D

 

Kuran'a göre Muhammed'in bu sınırsız kadın alma özgürlüğü evlatlığının karısını yani gelinini de almasıyla sona erdirilmiş, "oha çüş artık semerini de ye bari, bundan sonra sadece cariyelerle yetineceksin, yeni eş almak bitti artık" denilmiştir. :lol:

 

Yanlış olduğunu biliyorum democ.

 

Hasan bey'in iddia ettiği gibi "ma meleket yeminuke" ifadesini cariye yerine bakmakla yükümlü olunan genç kızlar şeklinde çevirince böyle bir anlam çıkıyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)
3 hours ago, Sundance said:

Bakımı üstlenilen bu kızların Muhammed'e helal olan eşleri, amca, dayı, kuzen gibi bir sürü akrabaları arasında ne işi var?

 

 

O bir sürü akrabanın arasında işi yok onların,

karıştırmayalım lütfen.

 

Yukarıya alıntıladığınız iletimde açıklamışım;

bakımını üstlendiğiniz kızlarla evlenemezsiniz siz, haramdır; 

o yüzden Nisâ 25  genç kızlarınız diyor onlara (feteyât ikum).

 

Onları

sizin dışınızdaki yoksullar eş alacak, siz AiLELERiNiN iZNi ile  (izni ehl ihinn),

tıpkı 18'in altındaki ÖZ kızlarınız gibi.

 

Elbet cariye değil onlar;

evlenmek için siz ailelerinden izin almak zorundalar diye

18'in altındaki öz kızlarınız cariye midir ki

bakımını üstlendiğiniz genç kızlarınız cariye olsun?

 

Ahzâb 50'de ise Muhammed nebiye deniyor ki

senin yeminin kimleri bağlı kıldı ise onları sana helal kıldık

yani Muhammed nebinin eşleridir onlar.

 

Kısacası

33:50'dekiler eştir tıpkı şu ayetlerde anılanlar gibi:  23:6, 33:52, 70:30;

4:25'teki genç kızlarınız ise bakımı üstlenilenlerdir: 4:3, 24:58, 33:55...

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 5.10.2018 at 15:24, Hasan Akçay yazdı:

İffetli bağımsız mümineleri nikahına alamayanlarınıza

yeminlerinizin BAĞLI kıldığı imanlı genç kızlarınız var,

MÂ MELEKET EYMÂNUKUM min feteyâtikumul müminât.

 

Yeminlerinizin bağlı kıldığı o imanlı gençler

sizin bakımını üstlendiğiniz genç kızlarınızdır,

cariyeleriniz değil.

 

Onları SiZ nikahınıza alamazsınız, haramdır;

çünkü onlar bakımını üstlendiğiniz SiZiN genç kızlarınızdır,

onları yoksullar nikahlarına alacak siz ailelerinin izniyle.

 

E sizin bu  açıklamanızla Nisa 3’ ü nasıl açıklayacağız? Besleme ile yetinin ne demek oluyor? Beslemenin nesi ile yetineceğiz? Besleme bize ne verecek ki yetineceğiz?

 

4:3–Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz  (MÂ MELEKET EYMÂNUKUM) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...