Jump to content

İslam Ahlakı Getirmez İnsan Doğasına Aykırı Emirler Verir


Recommended Posts

Nur suresi 30-31.ayetlere göre Allah resmen erkeklere ve kadınlara birbirlerine bakmamalarını emretmektedir ve kendince buna ahlaksal bir değer biçmektedir yine islam evliliği cinsel ilişkiye girmenin meşru bir yolu olarak getirmiştir ve bunun dışında ilişkiye girmeyi yasaklamıştır evliliksiz ilişkiye girenler de ahlaksız konumuna düşürülmüştür ancak birbirinden hoşlanan özgür bireyler evliliksiz duygusal ve bedensel olarak birbirine yakınlaşmaktan kendilerinin sakınmazlar eğer isterlerse evlenirler ancak islamda ırzı korumak yüceltilmiş ve evlenmek teşvik edilmiştir üstelik insanlar birbirlerine de bakamıyorlar artı olarak allah için sevmek tabanında bu pekiştirilmekle birlikte başarısız evliliklerin ortaya çıkmasına da yol açılmaktadır allah için sevmenin tassarrufu yine kişiye ait olduğundan biri sevmediği biriyle evlenme kararıyla bitebilir.


Bunların neticelerinde görücü usulü evliliklere yol açılmaktadır erkekler ve kadınlar arası yabancılaşma da teşvik edilmektedir farklı bir açıdan bakıldığında birbirine bakmayan insanlar boynu eğik dolaşmaktan kaynaklı olarak boyun fıtığı dahi olabilirler.Bu kapalılık şeriatla yönetilen ülkelerde olduğu gibi kamuda da islamca yüceltilen erkek kadın arası ilkel ayrımlara yol açabilir bu haller insanın doğallığından uzaktır. Doğalda erkek ve kadın birbirini arzular ancak islam özgür iradeyi bir kenara atmıştır erkek ve kadına kendi görevlerini çoktan vermiştir nisa 34 


İçkinin yasaklanması boyutunda da islam dini toplumu daha ahlaklı tutabileceğini sanmaktadır en azından bu amacı gütmektedir ancak insan zaman zaman rahatlamak için içki içebilir içki sosyalleşmeye de katkıda bulunur müzikte eklendiğinde olumlu bir atmosfer ortaya çıkmaktadır ama islama göre içki insanlar arası düşmanlığa sebep olur maide 91 ve içki içmek allahtan uzaklaştırıyor çünkü müslümanlar devamlı kendilerini allahın otoritesi altında hissetmeli -muhtemelen bu amaçlanmış- allahı anmak masumiyetinde insananlar daha zühdi bir hayata teşvik edilmiştir ancak bu kadar yasakçı olmak hayatı çileci bir hale getirmektedir.


İslama göre müzik resmen boş anlamsız bir uğraş dolayısıyla inananlar müziğe karşı hissizler heykeller putları çağrıştıran objeler resim yapmak yine müziğin durumuyla aynı dans etmek özellikle karşı cinsle dans etmek eşittir zinaya davetiye olduğu için yasak olur buna da takva diyeceklerdir tüm bunların sonucunda yine insanların doğal olan duyguları körelecektir

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

    İslam, 1400 yıl önce yaşayan çöl araplarının kültürlerini ve yaşam tarzlarını tüm zamanlara egemen kılmak ister.
Bu çarpık anlayış ise insan doğasına karşıdır. İnsan toplulukları her jenerasyonda kültürlerini birbirine aktarır, 
her kuşak kendinden önce aktarılan bilgileri alır ve bunun üzerine az veya çok birşeyler koyar, mevzubahis dil,
teknoloji, kültür, insani yaşam kuralları, vb. farketmez, hepsi bir değişim içerisindedir, hiçbiri donmuş, sabit bir kalıpta asla kalmaz.
kuran'ın içeriğinde bile bariz bir değişim vardır, mekke & medine dönemi yazılan ayetler arasındaki üslup farkı, nesh edilen ayetler, vb.
kendisi bile bu değişimden kaçamayan bir kitabın, tüm zamanlara donmuş kalıpta kültürel öğütler, emirler vermesi oldukça ironiktir.
Herakleitos'un dediği gibi "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." 
Aklı ve vicdanı hür insanlar için bu emirlerin gökten inme değil bazı çıkarcı insanların elinden çıktığı apaçık ortadadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şuradan belli ki, bu ilkel betikte yazanları uygulayan tek bir ülke yoktur. Bunu ancak terör örgütleri uyguluyor. İşit gibi... 

 

Sırası gelmişken, bu terör örgütünün ismi neden Türkçe, hiç düşündünüz mü? Çünkü Araplar Şam demezler, Dimaşk derler. Türkler Şam derler. 

 

Peki sonra bu Türkçe isim neden kaldırılmaya çalışıldı? Yerine telaşla Arapçası konmaya çalışılıp fakat o da becerilemeyip Dimaşk'a yine Şam denildi? Araplar Dimaşk der, bunu bari bilebilselerdi! İngilizler Damascus derler. :)

 

Bu telaş ve beceriksizlik niye olabilir? B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanların ahlakı bir ped reklamıyla çökebilecek kadar zayıf, dayanıksız ve naylondandır.

 

Akit yazarı: Ped reklamı ahlaki çöküntü! - Haber Sol

 

Kadınların, kızların kolunu, bacağını gördüklerinde abdestleri kaçar. Bu yüzden gazetelerinde onların kolunu, bacağını, hatta saçlarını sansürlerler.

 

Orucun amacının irade hakimiyeti ve nefis terbiyesi olduğunu söylerler ama Ramazan ayında karşılarında yemek yiyen birini görünce kudururlar. İradeleri naylondan olduğu için kendi zayıflıklarına başkalarını saygısızlıkla suçlayarak bahane bulmaya çalışırlar.

 

Lut kavmini gey bir topluluk olduğu için kötülerler ama geylere onların fikirlerini bile sormadan kızlarını teklif eden Lut'un gavatlığına hiç ses çıkarmazlar.

 

Farklı cinsiyetten insanlar yan yana geldiğinde akıllarına cinsellikten başka bir şey gelmez. Sanırlar ki yaz kamplarında ve öğrenci evlerinde gençler sabaha kadar seks partileri yapıyor. Seks yapma ihtimalleri olduğu için asansörde ya da başka bir kapalı mekânda dişi ve erkek bireyin yalnız kalmasını haram kabul ederler.

 

Müslüman oldukları için kendilerini başkalarından üstün görür ve başkalarının yaşam tarzlarına müdahaleyi kendilerine hak görürler. Çünkü inandıkları din onlara böyle öğütler. "Siz üstünsünüz, doğru yoldasınız. Onlar günahkâr, fâsık ve yoldan çıkmışlar" der. Dinleri onlar için böbürlenme ve büyüklenme vesilesidir. Tebliğ ve emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker'i farz koşar. Gücü yettiği kadar dinin haram kıldığı şeyleri engellemekle yükümlüdür. Bu yüzden insanların giyimine kuşamına, yemesine içmesine karışmadan edemezler; sağa sola vaaz ve ahlak dersi vermeden duramazlar. Bu, onlar için bir tür cihaddır; kutsal bir görevdir.

tarihinde Şövalye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Lokman oğluna nasihat ederken: "Evladım! dedi, sakın Allah'a eş, ortak uydurma! Çünkü şirk pek büyük bir zulümdür."

Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer. İnsana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana şükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz."

"Eğer onlar seni, şerik olduğuna dair hiçbir bilgin olmadığı şeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çık! Bana yönelen olgun insanların yolunu tut! Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi tek tek size bildirip karşılığını vereceğim.

"Evladım, yapılan iş; bir hardal tanesi kadar küçük olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa, mutlaka Allah onu meydana çıkarır. Allah öyle latîf, öyle habîrdir (ilmi gizliliklere pek kolay bir tarzda nüfuz eder).

Evladım, namazı hakkıyla ifa et, iyiliği yay, kötülüğü de önlemeye çalış, ve başına gelen sıkıntılara sabret. Çünkü bunlar azim ve kararlılık gerektiren işlerdendir.

Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah kibirle kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez.

Yürürken ölçülü, mutedil yürü! Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir.

Lokman Suresi 13-19

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

Eğer elinin dar olması sebebiyle Rabbinden umduğun bir lütfu, bir imkânı beklerken o hak sahiplerine şimdilik ilgi gösteremiyorsan, hiç değilse onlara gönül alıcı bir şeyler söyle.

Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma ki herkes tarafından ayıplanan, kaybettiklerine hasret çeken bir hale düşmeyesin.

Şu kesin ki, Rabbin dilediği kimsenin nasîbini bollaştırır, dilediğinin nasîbini daraltır. Çünkü Rabbin kullarının her halini bilip görmektedir.

Fakirliğe düşme endişesi ile evlatlarınızı öldürmeyiniz! Onların da sizin de rızkınızı veren Biz iz, Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur.

Sakın zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur.

Haklı bir gerekçe olmaksızın Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın! Bir kimse zulmen öldürülürse onun velisine (mirasçısına) bir yetki vermişizdir; artık o da kısas hususunda aşırı davranmasın, (meşrû hakla yetinsin). Zaten kendisine yetki verilmekle gerekli destek sağlanmıştır.

Büluğ çağına ermeyen yetimin malına, en güzel tarzdan başka bir şekilde yaklaşmayın. Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluk gerektirir.

Ölçtüğünüz zaman dürüst olun, tam ölçün. Doğru terazi ile tartın. Bu hem ticaretiniz için daha hayırlı, hem de âkıbet yönünden daha güzeldir.

Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir.

Hem kibirli kibirli yürüme! Zira ne kadar kibirlenirsen kibirlen, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin. Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir.

İsra Suresi 26-38

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar hangi tanrının sözleri acaba ?

 

Aşkın başladığı yerde, şiddet biter.

"Dişe diş, göze göz" zihniyeti en nihayetinde herkesi kör yapar.

Savaşma, seviş.

Zorla dayatılan şey, kutsal değildir.

Şiddetin olduğu yerde, adalet yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 saat önce, Kindi yazdı:

Bu edebi metin etkili bir dille insanı kebed içinde yarattığını söylemekte ve şöyle demektedir" أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ " onun üzerine biri kadir değil mi sanır şeklinde ancak bunu neye dayandırmaktadır ve şurada da islamın allahının insana yönelik önyargılı olduğu ve genellemeye varırcasına " يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا " insanın yığınla mal tükettim demesinden bahseder sonra onu kimsenin görmeyeceğini mi sanır derken sonraki ayetlerden de anlaşılacağı gibi zengin olmasına karşılık fakirlere yardım etmeyen insanları hedef aldığı ortadadır sonra; onu iki gözlü kılmadık mı? ve dilli ve dudaklı şeklinde devam eder burada okuyucuya yönelik zihinsel bir baskı kurarak insanın allaha çoktan borçlu olduğu allahın da dolayısıyla alacaklı olduğu ortaya koyulur ve ona iki yol sunar ve akabeyi yani yalçın sarp engeli geçemedi der ve bunu özellikle kafiyeli olarak dile getirir akabeyi geçmeyi hikayeler.

فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ (akabeyi geçemedi)

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ (akabe nedir bilir misin)

فَكُّ رَقَبَةٍ (köle azat etmek)

أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ  (darlıktaki günlerde doyurmak)

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ (yakın yetimi doyurmak)

  أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ  (veya toprak üstündeki miskini)

Bunları gerçekleştirenler ve acımayı tavsiye edenler ayetllerin devamında övülür bunları reddedenler kınanır.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta bu ayetlerin tehditkar söylemleridir o da burada

وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ( Ayetlerimizi inkar edenler ise onlar soldakilerdir. )

عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ (Onların üzerine ateş örtülmüştür)

Bu tehditkar söylemler ancak beyin yıkama suretiyle yani dikte metoduyla dile getirilmiş bunu yaparken allah,ateş ve akabe kavramları kullanılmıştır.Bu sebepten dolayı islamın getirdiği tek tanrının despotluğudur diktatörlüğüdür ve bu durum ali imran 186.ayetle yani imtihan kavramıyla gerekçelendirilmiştir.

Bu metodla samimiyete ulaşılacağı neye dayanarak söylenebilir?

Bir kitapta doğru bulunan şeyler olduğu için o kitaptaki her şey doğru olmak zorunda mıdır?

İslam dinindeki namaz,oruç,hac,şeytan taşlama gibi ritler ve içki ve domuz eti,evliliksiz cinsel ilişki(aldatmadan bahsetmiyorum) yasağı o kitapta bulunan diğer mantıklı şeylerin yazmasıyla gerekçelendirilebilir mi?

Samimen itaat imtihan mı oluyor?

İyiyi kötüyü allah öğretiyorsa o zaman samimyet yoktur itaat vardır iyi ve kötü kendinden varsa o zaman imtihan için dinlere ihtiyaç yoktur.

Bu yazdıklarım lokman suresinin ayetlerinde buraya doğrudan yapıştırdıkların için de geçerlidir.

22 saat önce, Kindi yazdı:

Lokman oğluna nasihat ederken: "Evladım! dedi, sakın Allah'a eş, ortak uydurma! Çünkü şirk pek büyük bir zulümdür."

Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer. İnsana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana şükret, unutma ki sonunda Bana döneceksiniz."

"Eğer onlar seni, şerik olduğuna dair hiçbir bilgin olmadığı şeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çık! Bana yönelen olgun insanların yolunu tut! Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi tek tek size bildirip karşılığını vereceğim.

"Evladım, yapılan iş; bir hardal tanesi kadar küçük olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa, mutlaka Allah onu meydana çıkarır. Allah öyle latîf, öyle habîrdir (ilmi gizliliklere pek kolay bir tarzda nüfuz eder).

Evladım, namazı hakkıyla ifa et, iyiliği yay, kötülüğü de önlemeye çalış, ve başına gelen sıkıntılara sabret. Çünkü bunlar azim ve kararlılık gerektiren işlerdendir.

Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah kibirle kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez.

Yürürken ölçülü, mutedil yürü! Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir.

Lokman Suresi 13-19

Eklenmesi gereken lokman allaha şirkten men ediyor böyle bir sözün ateist bir zihniyettte nasıl bir kaşılığı olabilir ki?

Putların ilahı temsil ettiğinin düşünülerek temsiller yapılmasının allaha ortak koşmak olduğu nereden çıktı?

İnanmak için inanan insanlar vahiy diye bilgi kaynağına nereden ihtiyaç duydu?

Anne babaya iyi davranmak,kibirli olammak uygun,bütün iyi işlerin allahça ortaya çıkarılacağı ise tanrı allahın vaadi oysa ateizmde ölüm sonrası düşüncesi geçersiz bir söylemdir.

22 saat önce, Kindi yazdı:

Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa layığınca ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

Şeytan burada da islam dininin gereklerinin yerine getirilmesinde çoban köpeği rolü oynamakta; cömert ol savurgan olma şeytandan kendini sakın fikri.

Başlığımda dile getirdiğim gibi islamın yasakları her zaman akla mantığa bunun ötesinde hissiyata da uygun olmamaktadır onu da yazımda ifade ettim.

 

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fakirlere yardım etme mevzusu islam dininde allahın emrettiği ahlaksal bir dikte olmakla birlikte amaç zengine fakir üzerine ahlaki bir sorumluluk yüklemek fakirleri korumaktır ancak bu gerekçelendirme fakirliğin çözümü üzerine yeterli değildir yine islama göre rızık allahtan geldiği(zümer 52) gibi milletlerin zaferleri de allaha aittir(rum 5).Parası olan eğer fakire karşı sorumlu olursa bu miskinliği teşvikten başka bir amaca hizmet etmez -tabi bu miskin tanımı içersine yaşlı ve kimsesizleri ve sakatları eklemiyorum- az mal az dert zihniyetinden bahsediyorum.

 

Burada ortaya çıkan sıkıntı müslümanlar fakirliği hayat tarzı haline getirmiş tembel bir güruha yardım etmeli mi etmemeli mi? ayrıca zühdi(münzevi,dünyadan el etek çemiş,allahta kendini bulmuş yani tasavvufçu kesim) yaşam içersindeki insanlar üretimde ne işe yarar ancak kendilerini besleyebilirler böyle bir yaşam biçimi abdallaşma yüksek huşu dışında neyi getirir kayıtsızlık,isteksizleşme oruç ile daha az tüketme kendini allahla hipnotize etmek gibi durumları getirir. Tasavvuf dinin uçları olarak tanımlanabilir çünkü temeli tamamen inançtır hatta mürşide koşulsuz uymak bunun göstergesidir böylece kemale ermek allaha ulaşmak umulur.Pekala tasavvufi olmayanların ahlakları da allahla hipnotize olmalarının bir parçasıdır ancak bu kadar uçlarda değillerdir.

 

Fakirlere yardım etmek işbirliği içersinde olan insanların birbirine ihtiyacının sonucudur ahlaki olmaktan öte fakirlikle savaşmak açısından ekonomik, toplumdaki kargaşa,istikrarsızlıkları,suçları ve hainlikleri önlemek yabancı topluma karşı güçlü kalmak(yakından alakalı) ,aynı zamanda toplumu pislikten ve bulaşıcı hastalıklardan korumak böylece en zayıflardan gelecek zararları önlemek, gerekliliği de vardır,fakire yatırım yapılır böylece o da bir iş kolunda kendisine yer tutar yani iş kurar bir kişi her işi yapamayacağından -insanlar birbirine temel olarak muhtaçtır- veya fakir birine iş verilir böylece o kişinin enerjisi kullanılır. Bunları neden yazıyorum dinler tarafından sadece ahlaka indirgenen bu fakirlere yardım denen şeyin daha somut ve gerçekçi bir zemine dayandığını belirtmek için.

 

Bir eylemin samimi olup olmaması anlamında değerlendirilebilmesi için severek yapmak,istemek,arzulamak en genel anlamıyla hissederek yapmak gerekir bu da duygusallık tabanında kendine karşılık bulur yani fakirlere yardım etmenin böyle bir boyutu da vardır ancak inançlı bir kişi tarafından amaç allaha itaat için yapmak denilerek kesilip atılamaz ve o kişi fakirlere yardım etmekte allahın hikmet gözettiğini de iddia edemez kurandaki tehditkar üsluba dayanarak çünkü oradaki asıl amaç bir boyun eğdirme cehennem korkusu ve cennet ödülü ikilisinden ileri gitmez (cihad içinde buna benzer) hatta yazdığım gibi islamda durum allaha karşı iyi olmak yada allahın kişiyi sınaması yani imtihan gibi içi boş anlamların kavramsallaştırılmasıyla ortaya çıkmıştır oysa gerçeklik islamın dolayısıyla dinlerin ötesindedir.

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 dakika önce, Ketboğa yazdı:

İslam'In kuralları bırak orta çağı taş devrine bile uymaz.En azından taş devrinde sanat vardı.İslam denen barbar dini ise sanatı yasaklar.İnsanların gelişimine engel olur.

 

Son derece doğru söylüyorsun. Mağara resimleri bile varken islamın resimi yasaklaması artık ne kadar ilkellik kıyaslanabilir. 

 

BU kadarla kalsa yine iyi. Taş devrinin sonlarında insanlar muhteşem bir taş anıt olan ve dev bir güneş takvimi olan Stonehenge'i inşa ettiler. 4 tonluk taş blokları onbeş metre gibi bir yüksekliğe çıkararak bu inanılmaz anıtı bize miras bıraktılar. İngilizler bu paha biçilmez kalıntıyı nasıl koruyacaklarını şaşırdılar. Yarı yarıya tahrip olmuş durumda ve kalanını korumak için dokunmak bir yana, yanına insanların yaklaşmasına bile izin vermiyorlar. Yasak çizgiyi geçtin mi hemen bir polis gelip tutukluyor. O derece sıkı korunuyor! Öyle ya, bu insanların mağaralarda sarkıtların ucunu koparan Türkü var bilmem nesi var! Kim geldi ne bilsinler oraya! Araplar ve kuyrukları giremez yazsalar ırkçılık olacak!

 

İnsanlar taş devrinde Stonehenge'i dikiyor, bunlar hâlâ akşama kadar ne zaman susuz gebereceğiz diye Ay'a bakıyorlar! Gerilerin güneş takvimine kafasının bastığı yok, taaa taş devri insanının kafası basmışken, anıtını bile dikmişken!

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Ketboğa yazdı:

En azından taş devrinde sanat vardı.İslam denen barbar dini ise sanatı yasaklar.İnsanların gelişimine engel olur.

 

İslam'ın haram sayıp yasakladığı sanat, toplum ve birey için neden önemlidir?
gelişmiş ve toplumsal refah seviyesi yüksek batı ülkelerinde sanatın değer görmesi neden doğal bir durumdur? 

 

*Sanat hayal gücünü aktive eder, yaratıcı yönümüzü açığa çıkarır.
  hayal gücü aynı zamanda eyleme geçmenin de ilk adımıdır. Bugün gerçek yani somut olarak tanımladığımız her şey bir zamanlar hayaldi… 
  Bir eylemi, buluşu, projeyi veya işi önce zihnimizde hayal ederek deneyimleriz, sonra fiziksel dünyada gerçekleştiririz. 
  Yani, bilim adamları yetiştirmek, yeni ve milli buluşlar üretmek istiyorsak da çocuklarımızı ve gençlerimizi hayal gücünü geliştirmelerine yönelik aktivitelere yönlendirmeliyiz. 
  Şüphesiz hayal gücünü geliştiren en başarılı araç sanattır. Çünkü sanat sınırsız düşünebilmek demektir. 


*Problem çözme becerimizi geliştirir, çok yönlü düşünmemize olanak sağlar. Kısacası zihni genişletir. 

 

*Sanatla ilgilenen insan aynı zamanda iyi bir gözlemcidir, çevresini, insanları durumları iyi analiz eder.

 

*Sanat bütün duyularımızı ve bedenimizi harekete geçiren etkili bir uyarıcıdır.

 

*Sanat, ırk, dil, din farketmeksizin insanların  arasında köprü kurup birbirlerini anlamalarını sağlayan bir iletişim aracıdır

 

*Sanat insanın etik değerleri kazanmasını sağlar, 
   Duyguları, estetik değerlerin hazzıyla beslenen insanın etik değerlerden uzaklaşması olanaksızdır ve bu insan kötülük düşünemez. 

 

* Duyarlılığın kazandırılmasının en ekonomik ve kestirme yolu ve duyguların hızla beslenmesi sanat eğitimiyle olabilir.
  Duyarlı olmak bir bireyin yaşamında önemli olduğu gibi toplumların yaşamında da çok önemlidir. Çünkü “bilgisiz toplumlar cahil, ama duyarsız toplumlar barbar” olurlar.

 

 Sonuç olarak;  güzelliğin sayısız ve tanımsız türlerini bağrında taşıyan sanat, insanın düşünsel, duyusal ve estetik gelişimine hizmet eden, insanı yetkinleştiren vazgeçilmez bir toplumsal olgudur. İnsanca yaşam için zorunlu bir gereksinimdir.


“Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkılaplarda başarıya ulaşmak demektir. 
Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatı ile yer almaktan ilelebet mahrum kalacaktır.” 
Mustafa Kemal Atatürk

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.09.2018 at 02:56, yüpyücecik yazdı:

Nur suresi 30-31.ayetlere göre Allah resmen erkeklere ve kadınlara birbirlerine bakmamalarını emretmektedir ve kendince buna ahlaksal bir değer biçmektedir yine islam evliliği cinsel ilişkiye girmenin meşru bir yolu olarak getirmiştir ve bunun dışında ilişkiye girmeyi yasaklamıştır evliliksiz ilişkiye girenler de ahlaksız konumuna düşürülmüştür ancak birbirinden hoşlanan özgür bireyler evliliksiz duygusal ve bedensel olarak birbirine yakınlaşmaktan kendilerinin sakınmazlar eğer isterlerse evlenirler ancak islamda ırzı korumak yüceltilmiş ve evlenmek teşvik edilmiştir üstelik insanlar birbirlerine de bakamıyorlar artı olarak allah için sevmek tabanında bu pekiştirilmekle birlikte başarısız evliliklerin ortaya çıkmasına da yol açılmaktadır allah için sevmenin tassarrufu yine kişiye ait olduğundan biri sevmediği biriyle evlenme kararıyla bitebilir.


Bunların neticelerinde görücü usulü evliliklere yol açılmaktadır erkekler ve kadınlar arası yabancılaşma da teşvik edilmektedir farklı bir açıdan bakıldığında birbirine bakmayan insanlar boynu eğik dolaşmaktan kaynaklı olarak boyun fıtığı dahi olabilirler.Bu kapalılık şeriatla yönetilen ülkelerde olduğu gibi kamuda da islamca yüceltilen erkek kadın arası ilkel ayrımlara yol açabilir bu haller insanın doğallığından uzaktır. Doğalda erkek ve kadın birbirini arzular ancak islam özgür iradeyi bir kenara atmıştır erkek ve kadına kendi görevlerini çoktan vermiştir nisa 34 


İçkinin yasaklanması boyutunda da islam dini toplumu daha ahlaklı tutabileceğini sanmaktadır en azından bu amacı gütmektedir ancak insan zaman zaman rahatlamak için içki içebilir içki sosyalleşmeye de katkıda bulunur müzikte eklendiğinde olumlu bir atmosfer ortaya çıkmaktadır ama islama göre içki insanlar arası düşmanlığa sebep olur maide 91 ve içki içmek allahtan uzaklaştırıyor çünkü müslümanlar devamlı kendilerini allahın otoritesi altında hissetmeli -muhtemelen bu amaçlanmış- allahı anmak masumiyetinde insananlar daha zühdi bir hayata teşvik edilmiştir ancak bu kadar yasakçı olmak hayatı çileci bir hale getirmektedir.


İslama göre müzik resmen boş anlamsız bir uğraş dolayısıyla inananlar müziğe karşı hissizler heykeller putları çağrıştıran objeler resim yapmak yine müziğin durumuyla aynı dans etmek özellikle karşı cinsle dans etmek eşittir zinaya davetiye olduğu için yasak olur buna da takva diyeceklerdir tüm bunların sonucunda yine insanların doğal olan duyguları körelecektir

 

Karının hoşlandığı başka erkelerle

kızının hoşlandığı oğlanlarla nikahsız bir şekilde

kocanın senden daha güzel hoşlandığı kadınlarla

yatıp kalkmasına ne dersin?

 

------

 

oğlun veya kızın içkili barlardan çıkmıyor

adeta müziğe ve alkole müptela olmuş yani alkolik

git biraz daha iç sosyalleş mi dersin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, dr.Kemal said:

 

Karının hoşlandığı başka erkelerle

kızının hoşlandığı oğlanlarla nikahsız bir şekilde

kocanın senden daha güzel hoşlandığı kadınlarla

yatıp kalkmasına ne dersin?

 

------

 

oğlun veya kızın içkili barlardan çıkmıyor

adeta müziğe ve alkole müptela olmuş yani alkolik

git biraz daha iç sosyalleş mi dersin?

 

Sen karını, 9 yaşındaki kızını evli bir adama ikinci, üçüncü, dördüncü karı olarak vermeye ne dersin?

 

Alıntı yaptığın yazı senin yazdıkların olsun demiyor ama inandığın din benim dediklerimi diyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, dr.Kemal yazdı:

 

Karının hoşlandığı başka erkelerle

kızının hoşlandığı oğlanlarla nikahsız bir şekilde

kocanın senden daha güzel hoşlandığı kadınlarla

yatıp kalkmasına ne dersin?

 

------

 

oğlun veya kızın içkili barlardan çıkmıyor

adeta müziğe ve alkole müptela olmuş yani alkolik

git biraz daha iç sosyalleş mi dersin?

Aldatmadan bahsetmiyorum demiştim daha sonraki yorumumda evlilik anlaşmadır yada hiç evlenilmemeli diyorum(evliliğin evlilik olması tanımına dayanarak ve evliliğin amacının gerçekleştirilmek istenmesi duygusuna dayanarak) , ancak hiç hoş olmasa da aldatmak vardır bunun için de boşanmak vardır , ayrıca siz hemen müptelalıktan(tümevarımın her içki içer alkoliktir şeklinde ama temellendiremezsin) bahsediyorsunuz benim bahsettiğimin içeriğiyle tamamen bağımsız bir yorum  ben yasaklanmasından ve bunun akla yatkın olup olmamasından bahsediyorum.

 

Eğer mesele ebeveynlikse sadece adabıyla içmek ve cinsel ilişki konusunda değil her konuda ebeveynler çocuklarını bilgilendirir yasaklamaz ancak takdir yine kişinin kendisine(çocuklar yani) aittir. Bir şeyi yasaklamanın olumsuz bir yönü de çocuğun aileden gizli saklı iş yapmasına sebep olmaktır birine emretmek onu adam yerine koymamaktır bunun yerine herkesin ihtiyaçları olduğu gerçeğini ortaya koyup nasıl doğru yaşayacağını öğretmek uygundur.

Ayrıca algına bak kızın yatıp kalkması yazmışsın neden bunun yerine oğlunun hoşlandığı kızlarla yatıp kalkmasına ne dersin demiyorsun?

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Rahmanın Has Kullarının özellikleri Furkan Suresi 63-77. ayetlerde bahsedilmiştir.

 

Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa "Selâmetle!" derler.

Geceyi Rab'lerine secde ve kıyam ile, ibadetle geçirirler.

"Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklaştır.Zira onun azabı tahammülü zor, ömür tüketen bir derttir.Ne kötü bir varış yeri, ne fena bir yerleşim yeridir orası!"

Rahman'ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.

Onlar, Allah'la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar.Allah'ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler.Zina etmezler.Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur.

Kıyamette, o büyük duruşma gününde onun cezası katmerli olur ve azapta, zillet içinde ebedî kalır.

Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir.Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).

Kim tövbe edip, güzel ve makbul işler yaparsa, gereğince tövbe eden işte odur.

O kullar, yalan şahitlik etmezler.Boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler.

Kendilerine Rab'lerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.

Ve şöyle niyaz ederler: "Ey keremi bol Rabbimiz! Bize gözümüzün, gönlümüzün süruru olan temiz eşler ve nesiller ihsan eyle, bizi müttakilere önder eyle!"

İşte onlara, hak yolda sabır ve sebat göstermelerine karşılık, kendilerine cennetin üstün sarayları verilecek.Oraya selâmla, hürmetle buyur edileceklerdir.Hem de devamlı kalmak üzere oraya gireceklerdir.Orası ne güzel varış yeri, ne güzel bir yerleşim yeridir!

De ki: "Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?Ama siz, ey inkârcılar! Size bildirdiklerimi yalan saydınız, artık bu günahtan yakanızı kurtaramayacaksınız."

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 02.09.2018 at 02:56, yüpyücecik yazdı:

Nur suresi 30-31.ayetlere göre Allah resmen erkeklere ve kadınlara birbirlerine bakmamalarını emretmektedir ve kendince buna ahlaksal bir değer biçmektedir yine islam evliliği cinsel ilişkiye girmenin meşru bir yolu olarak getirmiştir ve bunun dışında ilişkiye girmeyi yasaklamıştır evliliksiz ilişkiye girenler de ahlaksız konumuna düşürülmüştür ancak birbirinden hoşlanan özgür bireyler evliliksiz duygusal ve bedensel olarak birbirine yakınlaşmaktan kendilerinin sakınmazlar eğer isterlerse evlenirler ancak islamda ırzı korumak yüceltilmiş ve evlenmek teşvik edilmiştir üstelik insanlar birbirlerine de bakamıyorlar artı olarak allah için sevmek tabanında bu pekiştirilmekle birlikte başarısız evliliklerin ortaya çıkmasına da yol açılmaktadır allah için sevmenin tassarrufu yine kişiye ait olduğundan biri sevmediği biriyle evlenme kararıyla bitebilir.


Bunların neticelerinde görücü usulü evliliklere yol açılmaktadır erkekler ve kadınlar arası yabancılaşma da teşvik edilmektedir farklı bir açıdan bakıldığında birbirine bakmayan insanlar boynu eğik dolaşmaktan kaynaklı olarak boyun fıtığı dahi olabilirler.Bu kapalılık şeriatla yönetilen ülkelerde olduğu gibi kamuda da islamca yüceltilen erkek kadın arası ilkel ayrımlara yol açabilir bu haller insanın doğallığından uzaktır. Doğalda erkek ve kadın birbirini arzular ancak islam özgür iradeyi bir kenara atmıştır erkek ve kadına kendi görevlerini çoktan vermiştir nisa 34 


İçkinin yasaklanması boyutunda da islam dini toplumu daha ahlaklı tutabileceğini sanmaktadır en azından bu amacı gütmektedir ancak insan zaman zaman rahatlamak için içki içebilir içki sosyalleşmeye de katkıda bulunur müzikte eklendiğinde olumlu bir atmosfer ortaya çıkmaktadır ama islama göre içki insanlar arası düşmanlığa sebep olur maide 91 ve içki içmek allahtan uzaklaştırıyor çünkü müslümanlar devamlı kendilerini allahın otoritesi altında hissetmeli -muhtemelen bu amaçlanmış- allahı anmak masumiyetinde insananlar daha zühdi bir hayata teşvik edilmiştir ancak bu kadar yasakçı olmak hayatı çileci bir hale getirmektedir.


İslama göre müzik resmen boş anlamsız bir uğraş dolayısıyla inananlar müziğe karşı hissizler heykeller putları çağrıştıran objeler resim yapmak yine müziğin durumuyla aynı dans etmek özellikle karşı cinsle dans etmek eşittir zinaya davetiye olduğu için yasak olur buna da takva diyeceklerdir tüm bunların sonucunda yine insanların doğal olan duyguları körelecektir

 Mesele şudur zina her zaman kötülük getiren bir davranıştır. Aşağılık ve basit bir davranıştır. Am salak denir mesela. Gerçektende vajinaya tapan bir sürü pislik vardır etrafınızda gözlemleyebilirsiniz. Yavşak ve karaktersiz bir şekilde onun bunun karısını kızını kandırıp düdükleme peşinde koşarlar. Evli olanlarına bakarsın karısına ve çocuklarına ihanet eder hiç farketmez yeterki bir vajina bulsun gerisi önemli değildir onun için. Bir yere gidersin bir kız arkadaşın veya sevgilin vardır hemen kızı kesmeye kalkarlar. Ben sana bişey diyimmi kardeş zina yapan kadın veya erkek farketmez basittir ve pisliktir. Onun kuralları yoktur ahlaksızlık onun bir parçası olmuştur artık. Heleki kadınların durumu çok daha berbattır. Çok tanıdım ve gördüm öylelerini. Vücuduna güzelliğine güvenip zengin erkek peşinde koşanları malesef ki sonunda ya alkolik oluyorlar ki burası gerçekten ilginçtir aşırı zina yapanlar ve hayatını bu yola adamış insanların büyük bir kısmı aynı zamanda alkol sorunlarıda yaşıyor. Yada hayatlarının sonunda gerçekleri anlayıp kendilerini yamayabilecekleri bir erkek bulup o da bulabilirlerse  40 ından sonra namuslu kadını oynuyorlar. Yalnız şuda enteresandır bu tür zina dolu hayatın içine girmiş ve çıkmış olan kadınlar bu son noktalarında evlendiklerinde ailelerine enteresan bir şekilde bağlı oluyorlar. Eğerki son dönemde evlilikte bulamazlarsa o zaman çok daha fazlasını kaybedebiliyorlar. Hatta intihara bile sürüklenenler oluyor.

Burda da durum şu anladığım kadarıyla kadın aslında hayat boyu direnç gösteriyor kendinin fahişe olmadığına ve medeni hakkını kullanıp istediğiyle yattığına dair iç dünyasına devamlı baskı uyguluyor ancak bir noktası var o noktada artık kendisinin ne olduğunu kabulleniyor ve gerçekleri anlıyor. İşte kendisinin ne olduğunu anladığı noktada artık yol ayrımı yaşanıyor. Ya dibini görüyor ya da yeni bir hayatın eşine düşüyor. Şanslı ise bir saf buluyor ve onunla evleniyor. Şansız olanlar ise adeta aleme ibret olacak durumlara düşebiliyor.

 

 Zina gerçekten pis bir günah ve bence zina yapanlar yakalandıkları yerde 100 kırbaç cezasına çarptırılmalıdır.

Zinasız ve alkolsüz bir toplum gerçek medeniyete ulaşmış bir toplumdur.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
47 dakika önce, gariban_derviş yazdı:

 Mesele şudur zina her zaman kötülük getiren bir davranıştır. Aşağılık ve basit bir davranıştır. Am salak denir mesela. Gerçektende vajinaya tapan bir sürü pislik vardır etrafınızda gözlemleyebilirsiniz. Yavşak ve karaktersiz bir şekilde onun bunun karısını kızını kandırıp düdükleme peşinde koşarlar. Evli olanlarına bakarsın karısına ve çocuklarına ihanet eder hiç farketmez yeterki bir vajina bulsun gerisi önemli değildir onun için. Bir yere gidersin bir kız arkadaşın veya sevgilin vardır hemen kızı kesmeye kalkarlar. Ben sana bişey diyimmi kardeş zina yapan kadın veya erkek farketmez basittir ve pisliktir. Onun kuralları yoktur ahlaksızlık onun bir parçası olmuştur artık. Heleki kadınların durumu çok daha berbattır. Çok tanıdım ve gördüm öylelerini. Vücuduna güzelliğine güvenip zengin erkek peşinde koşanları malesef ki sonunda ya alkolik oluyorlar ki burası gerçekten ilginçtir aşırı zina yapanlar ve hayatını bu yola adamış insanların büyük bir kısmı aynı zamanda alkol sorunlarıda yaşıyor. Yada hayatlarının sonunda gerçekleri anlayıp kendilerini yamayabilecekleri bir erkek bulup o da bulabilirlerse  40 ından sonra namuslu kadını oynuyorlar. Yalnız şuda enteresandır bu tür zina dolu hayatın içine girmiş ve çıkmış olan kadınlar bu son noktalarında evlendiklerinde ailelerine enteresan bir şekilde bağlı oluyorlar. Eğerki son dönemde evlilikte bulamazlarsa o zaman çok daha fazlasını kaybedebiliyorlar. Hatta intihara bile sürüklenenler oluyor.

Burda da durum şu anladığım kadarıyla kadın aslında hayat boyu direnç gösteriyor kendinin fahişe olmadığına ve medeni hakkını kullanıp istediğiyle yattığına dair iç dünyasına devamlı baskı uyguluyor ancak bir noktası var o noktada artık kendisinin ne olduğunu kabulleniyor ve gerçekleri anlıyor. İşte kendisinin ne olduğunu anladığı noktada artık yol ayrımı yaşanıyor. Ya dibini görüyor ya da yeni bir hayatın eşine düşüyor. Şanslı ise bir saf buluyor ve onunla evleniyor. Şansız olanlar ise adeta aleme ibret olacak durumlara düşebiliyor.

 

 Zina gerçekten pis bir günah ve bence zina yapanlar yakalandıkları yerde 100 kırbaç cezasına çarptırılmalıdır.

Zinasız ve alkolsüz bir toplum gerçek medeniyete ulaşmış bir toplumdur.

 

 

Aklınızdan seneryo yazıyorsunuz,söyledğim herkes kendi başının çaresine bakabilir dinin dayatmalarına gerek duyulmaksızın, yine dinin yasakları insanın kendinde olanı engelleyemiyor engelleyemez de bu akli değil, güvenilmesi gereken kişinin karakteridir,bilgisidir ve bunlara dayalı seçimleri ve zevkleridir buna giden yolda uyguladığı yaşam metodudur(seçtiği zevk,zevk sahibi olmak,senin yazdığınla da bağlantılı olsun diye yazıyorum bunu). Normal bir ilişkiden bahsedersek senin seneryonla alakalı bir husus yok zina da burada ahlaksızlık olamaz kurana göre olur onu demiyorum, eğer ki ayrılırlarsa bunda da serbestler aralarındaki herne sebeple birliktelerse o bitmiştir ve ayrılırlar(yada daha sonra evliyseler boşanırlar) ama ön koşullar önemli(yol,yordam).İnsan hata yaptıkça tecrübe kazanır kendini sınırladıkça değil ilkesi de önemli.

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
48 minutes ago, gariban_derviş said:

Zina gerçekten pis bir günah ve bence zina yapanlar yakalandıkları yerde 100 kırbaç cezasına çarptırılmalıdır.

Zinasız ve alkolsüz bir toplum gerçek medeniyete ulaşmış bir toplumdur.

 

Madem senin put bu eylemlerden o kadar rahatsız, neden bu eylemleri yapacak şekilde yaratmış insanları, neden bu eylemleri yaptırıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğum kontrol ve zührevi hastalıktan korunma yöntemleri bugünkünden daha geride olduğu eski çağlarda insanlar zinayı toplumun bekası ve selameti adına yasaklama ihtiyacı duymuş ve zina eden kadını "defolu ürün" ya da "patlak mal" olarak görmüş. Yazının icadıyla zina yasağı ve cinsellikle ilgili diğer kurallar "kutsal metin" haline getirilmiş. Ancak günümüzde manasız bir yasak. Hatta tam tersine, evlenmeden önce çiftlerin birlikte yaşaması birbirlerini daha yakından tanıması, gözü kapalı evlilik yapmalarından daha sağlıklı. Zaten zinanın yasak olduğu ülkelerde de insanlar bir şekilde kitabına uydurup yapacağını yapıyor. Biz de Osmanlı döneminde hile-i şer'iyyenin kitabını yazmış bir milletiz. Dinî kuralların etrafından dolaşmayı iyi biliriz. İslam'da çareler tükenmez. İslam kolaylık dinidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...