Jump to content

Bir Tanrı'nın Olduğunu Düşünmem Kendimi Sürekli Kötü Hissettiriyor


Recommended Posts

@illusion_

Sizin tanrı varsayımınız boşlukların tanrısı tanımına uyuyor,

bu varsayım bilgisizlikten kaynaklanır ve kişi kendine bilinmez ve karmaşık gelen konuları bir tanrıya mal eder.

eğer gerçekten bu konuları merak ediyorsanız bol bol araştırma yapmanızı tavsiye ederim, evrimle ilgili olarak aşağıdaki linkten başlayabilirsiniz, toplamda 10 parça temel evrim dersi;

 

 

 

tarihinde Ebu Kafir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 246
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

9 hours ago, illusion_ said:

 

Peki atomlarda itme ve çekme özelliği nasıl oluşmuş?

 

 

Bende başlıkta yazdığım gibi bu tasarımı meydana getiren hareketlerin bilinci olmadığı gibi bilinçli yapılmış gibi olgular var. Mesela bir karpuz neden çamaşır makinesi büyüklüğünde değil de insanın eline sığacak ve bir ailenin yiyeceği boyutta?

 

Bu güneş benim için var demekle aynı şey, güneş senin için yok, güneş olduğu için sen varsın. Karpuz da senin için o boyutta değil, o boyutta olduğu için kolayca taşınıp yenebilecek halde. Her işine gelen şeye bunlar benim için özel üretilmiş gibi çarpık bir bakış açısıyla bakmayı bırak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.09.2018 at 22:11, illusion_ yazdı:

Evrimi kabul etmek veya yaratıcının öldüğünü düşünüp kendimi rahatlatmak istiyorum fakat başaramıyorum. Evrime inananların rahatlığını düşünüp nasıl bu kadar rahatlar diye merak ediyorum.

 

Dünyadaki bazı detaylar bana tasarım hissi veriyor fakat o kadar eksik, gereksiz ve hatalı şeyler var ki bunun niye böyle olduğuna da bir anlam veremiyorum.

 

Mesela elmanın insanın eline sığacak şekilde olması ve ağacın insanın uzanabileceği boyutta olması. 

Bir çiçeğin yapraklarının eşit olması ve yan yana gelip yuvarlak oluşturarak yine bütünlüğü ile estetik durması. 

Saçların insana estetik katan bir yapısı olması, kafamızda sakal çıktığını düşünün ne kadar çirkin dururdu değil mi?

Dişlerin diziminin hayvanlarda ve insanlarda çoğunlukta düzgün ve sıralı olması ve yemeği öğütmek için sert yapısı.

İki elimizin de bacağımızın da aynı boyutta olması ve estetik bozukluğu görünmemesi, mesela kendiliğinden oluşsaydı biraz daha kusurlu oluşması gerekmez miydi? Mesela birinin uzun birinin kısa, kasların ve yüzeyin bozuk olması? 

 

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. 

 

Bunlara karşılık evrenin yaşamak için pek kolay bir yer olmaması sorunu da mevcut.

 

Fiziksel olarak kendimde istemim dışı problemler de yaşamış biri olarak tasarıma inanmamın mantığını da kendime açıklayamam.

Buna yalnızca hatalı tasarım diyebilirim. 

 

Bu konuyla ilgili farklı örnekler verilebilir, genel hatlarıyla bu şekilde.

 

Allah'a inanmıyorum ve dinin çelişlerini uzun süre araştırıp inançsız biri oldum. Onun da konusu farklı tabi. 

 

Tanrıyı kafamdan silmem için ne yapabilirim?

 

tanrı diye bir şeyin yokluğunun dinlerle ilgisi bulunmuyor. tanrı tanımı kendi içinde çelişir. bu çelişkiyi görebildiğinizde, tanrı diye bir şeyin olmadığını da kolayca görebilirsiniz.

 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/32653-tanrı’nın-yokluğuna-sizi-en-çok-ikna-eden-argüman-hangisidir/&do=findComment&comment=1427361

 

 

 

 

tarihinde bir_akil_insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.09.2018 at 01:11, illusion_ yazdı:

Evrimi kabul etmek veya yaratıcının öldüğünü düşünüp kendimi rahatlatmak istiyorum fakat başaramıyorum. Evrime inananların rahatlığını düşünüp nasıl bu kadar rahatlar diye merak ediyorum.

 

Dünyadaki bazı detaylar bana tasarım hissi veriyor fakat o kadar eksik, gereksiz ve hatalı şeyler var ki bunun niye böyle olduğuna da bir anlam veremiyorum.

 

Mesela elmanın insanın eline sığacak şekilde olması ve ağacın insanın uzanabileceği boyutta olması. 

Bir çiçeğin yapraklarının eşit olması ve yan yana gelip yuvarlak oluşturarak yine bütünlüğü ile estetik durması. 

Saçların insana estetik katan bir yapısı olması, kafamızda sakal çıktığını düşünün ne kadar çirkin dururdu değil mi?

Dişlerin diziminin hayvanlarda ve insanlarda çoğunlukta düzgün ve sıralı olması ve yemeği öğütmek için sert yapısı.

İki elimizin de bacağımızın da aynı boyutta olması ve estetik bozukluğu görünmemesi, mesela kendiliğinden oluşsaydı biraz daha kusurlu oluşması gerekmez miydi? Mesela birinin uzun birinin kısa, kasların ve yüzeyin bozuk olması? 

 

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. 

 

Bunlara karşılık evrenin yaşamak için pek kolay bir yer olmaması sorunu da mevcut.

 

Fiziksel olarak kendimde istemim dışı problemler de yaşamış biri olarak tasarıma inanmamın mantığını da kendime açıklayamam.

Buna yalnızca hatalı tasarım diyebilirim. 

 

Bu konuyla ilgili farklı örnekler verilebilir, genel hatlarıyla bu şekilde.

 

Allah'a inanmıyorum ve dinin çelişlerini uzun süre araştırıp inançsız biri oldum. Onun da konusu farklı tabi. 

 

Tanrıyı kafamdan silmem için ne yapabilirim?

 

mesela düşünsene karpuz yaz aylarında oluyor , mandalina kış aylarında 

 

birisi su deposu öbürü c vitamini 

 

yaz ayında insan en çok suya ihtiyaç duyuyor kış ayında c vitaminine 

 

bu nasıl kendi kendine oluyor 

 

birde şöyle düşün 

 

İnsanda ayak var spermden oluşan insanda

 

ama oluşumu insanınkinden çok farklı olan kuşları düşün kartalları ördekleri güvercinleri , yumurta sarısının içinden çıkıyor 

 

ama onlarda da ayak var 

 

bu iki canlı türünde aynı şeyleri olduran bir kanun var 

 

yumurta sarısından çıkan kuştaki ayak olması kanunu ile insandaki ayak olması kanunu 

 

neden !!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2018 at 19:01, bilgivehis yazdı:

Dini kitaplarda yaratıcıya inanma ayetlerinden geçilmiyor oysa kendisine inanmak için atomların itme-çekme özelliğini kendisinin yarattığını söylemesi yeterli kanıt olurdu, hiç de öyle cehennemde yakarım-yıkarım ayetlerine gerek yoktu. Cinsel arzularından herhalde atomun işleyişini anlatmak aklına gelmemiştir. Eh, tanrının unuttuğunu bilim hatırlatıyor, bilim adamlarına muhtaç bir tanrının olma olasılığını artık siz düşünün.

 

Benim bahsettiğim dini kitaplardan bağımsız bir tanrı. Dini kitapların konusu başka. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2018 at 19:33, Ebu Kafir yazdı:

@illusion_

Sizin tanrı varsayımınız boşlukların tanrısı tanımına uyuyor,

bu varsayım bilgisizlikten kaynaklanır ve kişi kendine bilinmez ve karmaşık gelen konuları bir tanrıya mal eder.

eğer gerçekten bu konuları merak ediyorsanız bol bol araştırma yapmanızı tavsiye ederim, evrimle ilgili olarak aşağıdaki linkten başlayabilirsiniz, toplamda 10 parça temel evrim dersi;

 

 

 

 

Video için teşekkürler. En kısa zamanda izleyeceğim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2018 at 19:38, sağduyu yazdı:

 

Bu güneş benim için var demekle aynı şey, güneş senin için yok, güneş olduğu için sen varsın. Karpuz da senin için o boyutta değil, o boyutta olduğu için kolayca taşınıp yenebilecek halde. Her işine gelen şeye bunlar benim için özel üretilmiş gibi çarpık bir bakış açısıyla bakmayı bırak.

 

İnsana uygun olmayan boyutta bir meyve örneği verebilir misiniz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.09.2018 at 23:19, bir_akil_insan yazdı:

 

tanrı diye bir şeyin yokluğunun dinlerle ilgisi bulunmuyor. tanrı tanımı kendi içinde çelişir. bu çelişkiyi görebildiğinizde, tanrı diye bir şeyin olmadığını da kolayca görebilirsiniz.

 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/32653-tanrı’nın-yokluğuna-sizi-en-çok-ikna-eden-argüman-hangisidir/&do=findComment&comment=1427361

 

 

 

 

 

Konuyu en kısa zamanda okuyacağım. Güzel bir konu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 10.09.2018 at 01:06, Kindi yazdı:

 

mesela düşünsene karpuz yaz aylarında oluyor , mandalina kış aylarında 

 

birisi su deposu öbürü c vitamini 

 

yaz ayında insan en çok suya ihtiyaç duyuyor kış ayında c vitaminine 

 

bu nasıl kendi kendine oluyor 

 

Mandalina da sulu bir meyve değil mi sizce? 

 

On 10.09.2018 at 01:06, Kindi yazdı:

birde şöyle düşün 

 

İnsanda ayak var spermden oluşan insanda

 

ama oluşumu insanınkinden çok farklı olan kuşları düşün kartalları ördekleri güvercinleri , yumurta sarısının içinden çıkıyor 

 

ama onlarda da ayak var 

 

bu iki canlı türünde aynı şeyleri olduran bir kanun var 

 

yumurta sarısından çıkan kuştaki ayak olması kanunu ile insandaki ayak olması kanunu 

 

 neden !!!!

 

Bunun yerine daha tasarıma benzeyen argümanlar da sunulabilir. Mesela bir kartalın kanatlarındaki aerodinamik yapı. Havada süzülmesi gibi. Gözlerindeki gelişmiş görme yetisi. 

 

Fakat bunlar benim için bir şey ifade etmiyor. Nedeni ise, gözlük takan binlerce insan varken ve en değerli varlık insanken kartalın gözlerinin mükemmel olması ne kadar anlamlı? 

 

Şimdi gözlük takan birisi kartala bakıp bu kartalın süper gözleri var tanrı ne güzel yaratmış mı desin? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
On 07.09.2018 at 01:11, illusion_ yazdı:

Evrimi kabul etmek veya yaratıcının öldüğünü düşünüp kendimi rahatlatmak istiyorum fakat başaramıyorum. Evrime inananların rahatlığını düşünüp nasıl bu kadar rahatlar diye merak ediyorum.

 

 

Rahat olduklarını kim söyledi? Rahat olsalar her şeyle kavga ederler mi? Rahat ve mutlu olabilmek için kendisiyle ve var oluşla barışması lazım insanın. Kendi nefsimizi ve benliğimizi merkeze koyup dünyaya bakarsak, her şeyde kusur görür, her şeyden şikayet ederiz. Hiç bir şeyden memnun olmaz, kendimiz dışındaki her şeyi eleştirir, değiştirmek isteriz. Eşimizi, babamızı, çocuğumuzu, rızkımızı, işimizi, evimizi, eşyamızı, teistleri, ateistleri, Tanrıyı, peygamberi, kutsal kitabı vb. Halbuki sakat olan ve değişmesi gereken tek bir şey vardır. Nefis dediğimiz benlik illüzyonun kendisi. Benliğimiz ilahlık(Tanrılık) iddiasından vazgeçmesi lazım. Gerçekliği ve varoluşu beğenmeme hastalığından kurtulması lazım. Şikayeti bırakıp teşekkür etmeyi, aç gözlülüğü bırakıp yetinmeyi, eleştirmeyi bırakıp hayran olmayı ve hikmeti aramayı öğrenmesi lazım. Bu olduğunda biz artık kendi sakat bakışımızdan kurtulup gerçeğe ait oluruz ve gerçeğin bakışı bizim bakışımız olur. O zaman sıkıntı da kalmaz, huzursuzluk ta, mutsuzluk ta.

 

Mutsuzluğun sebebi Tanrı değil, nefsimiz. Tanrıyı bırakmakla, gerçekle kavga etmekle rahatlık ve mutluluk elde edilemez. Tanrı mutluluğun adresidir. Mutluluk ve rahatlık Tanrıya kaçmakla, ona teslim olmak, inanmak ve güvenmekle elde edilir. Tanrıdan ancak Tanrıya kaçabilirsin.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Benliğimiz ilahlık(Tanrılık) iddiasından vazgeçmesi lazım.

 

Evet çok haklısın benlik süper sizde. Çünkü ölümsüz olup tanrılaşma peşindesiniz. Bu iddiadan vazgeçmediğiniz sürece egonuz balon gibi şişer ve sonuçta patlar.

 

Biz ateistler son derece mütevaziyiz, benliğimizi şişirip sonsuz yapacağız diye uğraşmıyoruz. Biliyoruz ki benlik geçicidir. Varlık sonsuzdur ama benlik öyle değildir. Aynı benlikle sonsuz var olunmaz. Bu tanrı olmayı iddia etmektir. Tanrı olsaydı bile size böyle sonsuz benlik verip sizi tanrılaştırmazdı. Başına bir sürü tanrı ondan sonra!

 

Sizin sonsuz hayata ulaşacağım diye cesedini mumyalatıp piramite gömdüren firavundan ne farkınız var da? O da sonsuz benlik davasında, siz de... Sonsuza kadar şarap içip huri itme derdi ile yanıp tutuşuyorsunuz. Firavun ile farkınızı söyle bana!

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı kesin bir mutsuzluk kaynağıdır. Ben tanrıya inandığım süre içinde bir gün bile mutlu olamadım. Ne zmana tanrı inancını zihnimden kovdum, nefes almaya, yaşamaya başladım. Hayat buymuş dedim. Bana tanrıyı kakalayan sahtekarları hiç bir zaman affetmeyeceğim. Hayatımdan bir kaç yılı çaldı aşağılık hırsızlar. Onlardan ömrüm oldukça nefes aldıkça nefret edeceğim. Hayatımın bir kaç yılını kararttı şerefsizler. Tanrıya inandığım sürede tek bir huzurla nefes aldığım an olmadı. Hep huzursuz hep tedirgin.

 

Tanrının olmasından daha büyük ve korkunç bir kabus ve karabasan yoktur. Tanrın var mı çok büyük derdin var. Ne mutlu tanrı yok diyene! :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Yeni Üye said:

Mutsuzluğun sebebi Tanrı değil, nefsimiz. Tanrıyı bırakmakla, gerçekle kavga etmekle rahatlık ve mutluluk elde edilemez. Tanrı mutluluğun adresidir. Mutluluk ve rahatlık Tanrıya kaçmakla, ona teslim olmak, inanmak ve güvenmekle elde edilir. Tanrıdan ancak Tanrıya kaçabilirsin.

 

 

Mesele mutluluk, mutsuzluk meselesi değil, ne gerçek ne yalan meselesi. Gerçek ise şu: İslam bir arap yalanıdır, Allah da bir arap putu. Tanrı ise insanların zihninde olan hayali bir karakterdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.09.2018 at 01:11, illusion_ yazdı:

Evrimi kabul etmek veya yaratıcının öldüğünü düşünüp kendimi rahatlatmak istiyorum fakat başaramıyorum. Evrime inananların rahatlığını düşünüp nasıl bu kadar rahatlar diye merak ediyorum.

 

Dünyadaki bazı detaylar bana tasarım hissi veriyor fakat o kadar eksik, gereksiz ve hatalı şeyler var ki bunun niye böyle olduğuna da bir anlam veremiyorum.

 

Tanrıyı kafamdan silmem için ne yapabilirim?

 

 

Efendim

 

Evrim bir bilimsel gerçektir. Ancak evrim size bir tanrının var olup olmadığını açıklayamaz. Bilimin, yaratanın olup olmayacağını açıklamaya girişmesi hadsizliktir, zira bilim daha evreni bile tamamıyla çözememiştir. Bilim bilinmeyeni araştırmaya yönelir. İnsanların inançlarına bir saldırı yapmayı güdü edinmez. 

 

İnanç meselesi sizin kendi kendinize verebileceğiniz bir karardır. Bu hususta bilimsel yaklaşım da güdebilirsiniz. Veya kökünden reddedebilirsiniz. Veya tartışmaları reddedip kabul edebilirsiniz.

 

1) Dini, bilimsel yaklaşımlarla irdeleme:

Efendim,

Kuran-ı Kerim Allah'ın Kelamıdır. Yani Allahın sözleridir. Bir aracı yoktur. Dolayısıyla biz bu kitabı tamamen doğru olmasını bekleriz. Yada uydurma olmasını bekleriz.

Yani; 

Kuran-ı Kerim'de 1 tane hata dahi varsa Kuran-ı Kerim uydurma bir kitaptır. 

Bu konuda mutabıksak eğer kuran içindeki ayetleri tek tek inceleriz. Bilimin apaçık bir şekilde çeliştiği bir ayet var mı bunu ararız. 

 

İnancınızı bu şekilde test etmeyi sizin yapmanız gerekir. Bilim bilimsel gerçekleri ortaya koyarken bunu dini eleştirme amacı güderek yapmaz. Her zaman daha doğruya ulaşabilmek için yapar. 

Bu irdelemeyi yaparken bazıları tarafından "Bilim yanılıyor olabilir mi?" diye çatlak sesler çıkmaktadır. Bunun cevabını şöyle ifade edeyim: 

 

Newton'dan önce ortaya atılmış matematiksel hesaplamalar ile Roma'lılar bir çok bina, bir çok yeraltı kanalizasyon sistemleri, bir çok makina yapmışlardır. 

Newton'dan önce Mısırlılar piramitleri inşa etmişlerdir. 

Dolayısıyla bu uygarlıklar kullandıkları hesaplamalarda yanılmış olamazlar. Ancak onların hesaplamaları bir yaklaşımdır. Ve kullandıkları işler için doğruydu. 

Newton'un hesaplamalarını ise Einstein allak bullak etmiştir. Ancak biz biliyoruz ki Newton'un hesaplamaları çok küçük yanılma paylarıyla doğrudur. Ve atom üstü varlıkların hesaplamalarında doğruya çok yakın sonuçlar vermektedir. Yani gerçeğe bir yaklaşımdır.

Sonuç olarak mutlak gerçek diye bir şey söz konusu değildir. Ancak bilim gerçeğe yakınlaşılabilir. 

Ve Bilimin yanlışladığı bir şey doğru olamaz. 

Bu hususta "evrimin yanlış olduğunu bilim yarın iddia edebilir" demek çılgınlıktır. Zira Evrim bir çok hususta doğrulanmıştır. Ancak teorinin gelişimi mümkün olabilir. 180 derece zıttını iddia etmek mümkün değildir. 

 

2)Bilimi görmezden gelerek inancına devam etmek: 

Bunu yapan bir çok bilim insanı zaten vardır. Hiç bir din adamı, hiç bir bilim insanı sizi böyle bir şey yapıyor olduğunuz için suçlayamaz. 

Zira televizyon programlarında bilim insanlarına bağıran, susturmaya çalışan cahiller bulunmaktadır. Veya bilimin işine gelen tarafını kullanarak bilimi reddeden insanlar da vardır. Bu insanlar var olmaya devam edecektir. 

 

3)Dini hiç bir nedene dayandırmadan reddetmek: 

Bunu yapan bazı bilgisiz insanlar da bulunmaktadır. Bunu yapıyor olduğu için hiç kimse bu insanları suçlamamalıdır. 

Zira bilgilenmek merak ile oluşabilen bir olgudur. Merak ise bir mutasyondur, ve merak sahibi olan çok fazla insan bulunmamaktadır. 

 

 

"Dünyada bazı şeyler bana tasarım hissi veriyor" demişsiniz. 

Bakınız milyonlarca canlı oluşturduktan sonra bunlardan sadece 1 tanesinin yaşamına devam etmesini sağlamak tasarımın değil kaosun işaretidir. 

Bakınız: balık yavruları

Bakınız: memeliler (spermler) 

Bakınız: kaplumbağa yavruları 

 

Biz dünyada oluşmuş türlerin sadece yüzde 1'inin günümüze ulaşabildiğini biliyoruz. Bu bir kaostur.

Bakınız: Evrim ağacı

Dev-Boyda-TArkAe-Evrim-AAacA.thumb.jpg.08c84b205321c9f8ae73c55abeb44639.jpg

Evrim ağacında görüyoruz ki, bütün canlı türleri kendilerini günümüze ulaştırmaya çalışmak için kendilerini evrime tabi tutmuşlardır. İçlerinden sadece en iyileri günümüze kadar ulaşabilmiştir. Ve bu ağaçtan anlıyoruz ki ara tür diye bir şey yoktur. Eğer insanoğlu 100bin yıl sonrasını görebilirse yepyeni canlı türlerinin oluşacağını ve bir çok canlı türlerinin yok olacağını görecek. 

Bakınız bu evrim ağacında bazı daralmaları görüyoruz. Mesela büyük oksidizasyon olayı, küresel buz çağı, kambriyen patlaması, kitlesel yok olşlar vs...

Bu olayların bazılarında canlıların türünün neredeyse bitme noktasına geldiğini biliyoruz. Bu kaos bir soruyu beraberinde getiriyor. "Allah neden yaptığı şeyi bozsun??? " 

Allah'ın 6 günde dünyayı yaptığı söyleniyor. Biz bugün biliyoruz ki dünyanın yaşı 4,5 milyar yıl. Ve canlılar 4 milyar yıldır bu dünya üzerinde var. 

Kabe'nin dünyanın ilk evi olduğu söyleniyor. Ve Allah'ın evi olduğu söyleniyor. Bu nedenle bütün müslümanlar Allah'ın evine dönerek ibadet etmektedir. Biz bugün biliyoruz ki, Kabe'nin yaşı maksimum 2000 yıldır. Ve bundan 10bin yıl önce Şanlıurfa'da evler vardı. Bulgaristan'da ve ingilterede 10bin yıllık evlerin kalıntıları bulunmuştur. 

Kuran'a göre yumurtadan çıktığımız söylenir. Biz bugün biliyoruz ki insanoğlu da diğer bütün canlılar gibi tek bir atadan yani bakterilerden bugüne gelmiştir.

Kuran'a göre gökyüzü kandillerle süslenmiş bir kubbe, ay ve güneş bir yörüngededir. Biz bugün biliyoruz ki güneş ve ay aynı yörüngelerde değillerdir.

 

Biz bugün biliyoruz ki; peygamber efendimizin akrabaları ile ilişkileri olmuştur. Hatta bunu kuran'a bile yazmıştır. O kadar çok karısı vardır ki, onları hizaya getirmek için Allah tarafından ayetler indirilmiştir. 

 

Biz bugün biliyoruz ki; Hz Muhammed (s.a.v) 10 yıl boyunca tatlı dille insanları müslümanlığa davet etmiştir. Ancak sadece 80 kişiyi ikna edebilmiştir. 
Ancak eline kılıcı cebine de parayı alıp kafa kesmeye başladığı gün müslümanlık yayılmıştır. Zira insanlar canlarından olmamak için müslümanlığı seçmişlerdir. 

 

Siz hangi dine inanmak istiyorsanız inanın ancak gerçekler değişmiyor. 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, muntazar yazdı:

acınacak haldesiniz ateistler...millet cennetteki derecesini düşünüyor....

 

firdevs aden naim vs....siz daha allah varmı yokmu bunun tartışmasını yapıyorsunuz 2018 yılında

 

 

Efendim

Siz yazılanları okuyup algılayabilseniz anlayacaksınız ki,

 

"Hiç kimse Allah'ın veya yaratanın varlığını/yokluğu tartışmıyor." 

 

yazdığınız yazının hemen bir üstünde ne yazıldığını okuyup yorum yapmanızı tavsiye ederim. 

Saygılarımla

 

tarihinde EnverPasa tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...