Jump to content

Recommended Posts

Allah insana özgür irade veriyor ancak allahın rızası olsun yada olmasın insanın fiillerini o yaratıyor çünkü iyiyi ve kötüyü o belirliyor ve kurallarından uyulmasını istiyor yada şeyler kendinden iyi ve kötü allahta doğruları söylüyor sadakallahul azim olsun(tartışmaya mahal vermemek için iki görüşü de yazdım ki henüz amacım iyiyi kötüyü incelemek değil)---iyici anlayın burayı--- artı allah geleceği biliyor yani allah insanın tercih edeceği iyi veya kötü nitelikte fiili dolayısıyla allahın kendisi insanın tercih ettiği allahın kendisinin yaratacağı fiili(şeyi) biliyor ve onu gerçekleştiriyor(fiili yaratıyor) şimdi burada sorulması gereken soru şu eğer allah tercih ettiğinde insanın fiilini yaratıyorsa insan da allahın yarattığı fiilleri kazanıyorsa fiili önce allah mı yaratıyor yoksa insan mı yapıyor,burayı iyice düşünmek ve anlamak gerek.

 

Bu durumda allah insanın iradesine dayanarak o fiili yaratıyorsa ve insanda o fiili sonra kazanıyorsa ortaya çıkacak en temel soru allah insanın neyi irade edeceğini bilir mi(buna alim mi?) sorusu burada da durum aynı insan iradeyi de kazanıyor demek haksız mıdır? gayet haklıdır(allahtan kazanılmıyorsa allah insanın iradesini bilmez) o zaman ne olur iradeyi de insan kazanıyorsa insan irade etmiyor olur kelimesi kelimesine,çıkan bir diğer sonuç fiili olarak fiilerin tümü allaha nisbet edilmek zorunda kalınır.

 

Birde fiilin yaratılması allaha, yapılması insana aittir diyenler var böylece allaha ortak koşmadan işin içinden çıkılacağı düşüncesi ancak burada irade problemi ortaya çıkıyor irade etmek insana aittir böylece insanın fiillerine sahipliği sorumluluğu vardır.irade allahca yaratılmış seçebilme kabiliyetidir bu kabiliyet insana aittir allahtan çıkmıştır/ayrılmıştır.

 

Eğer allah geleceği bilirse insanın iradesinin fiilinin(insanın iradesi sonucu olan/olarak fiil yapmasının fiilinin) gelecekte ne yönde olacağını da bilir, bunun tercümesi bir şeyin henüz olmadan olacağını bilir. Eğer gelecekte insanın yapacağı fiili allah bilmiyor olsa o fiili nasıl yaratacak ki insan allahın yarattığından kazansın bu bağlamda yine insana irade verilmemiş olur çünkü allahın ilminden alıp(alim olup) kudretiyle yaratacağı olan fiil insanca önce istenir ancak yapıldığında malum olur allahta bu malumdan insanın yapacağı fiile alim olur ki onu yaratabilsin sonra insan da yaparak kazanabilsin.

 

Eğer birisi allah insana müstakil irade vermiştir ancak fiilleri allah yaratır bununla birlikte insanın bir fiili istemesenin o fiili gerçekleştirebilecek gücünün olup olmadığına bağlıdır(sağlıklı olup olmamasına bağlıdır) kısaca insan taş atmak ister ve buna gücü vardır(eli var) ve eliyle birine taş atar ancak taş atmayı allah yaratır ama sorumluluğunu insan alır çünkü eylem insanın iradesinin sonucudur demiş olur. Bu fikrin getirdiği ise insanın müstakil iradesi var bu irade allahca yaratıldı ve insana vazgeçildi yani terkedildi ve o irade allahtan çıktı demek olur-yineliyorum- allah insana vazgeçtiği iradenin vazgeçtikten sonra o iradenin seçiminin alimi değildir o iradenin fiilinin kadiridir olur ama allah geleceği bilmezse maluma alim olmadığı için ona kadir de olamaz. Eğer bundan sonra iradeyi insana vazgeçtikten sonra allah insanın irade edeceğinin ne olduğunu bilir denirse yukarıda yazdıklarıma geri yönlendiriyorum.

 

Artık geriye allah insan yaptıkça bilir kalıyor ancak o zaman allah tikelleri bilmezden ziyade fiilleri de kudretiyle yaratmaz demekte mümkündür mustafa öztürkün bahsettiği ayet dışında allah yaptıkça bilir hakkında ne dediğine bakın ama ne yazık ki ayetten bağımsız kalmamış. ayrıca bahsettiği alimin görüşleri:

Hişâm, Allah’ın sıfatları konusunda da yaygın kabullere uymayan görüşler ileri sürmüştür. Buna göre Allah’ın nesne ve olayları ezelde bilmesi mümkün değildir, çünkü bu takdirde onların da ezelî olması gerekirdi. Yine O’nun ilmi kulların ihtiyarî fiillerine önceden taalluk etmez, aksi halde insanlar için irade hürriyeti ve sorumluluktan söz edilemezdi. Allah toprağın altındaki gizli şeyleri, kendisinden yayılan ve toprağın derinliklerine nüfuz edebilen bir ışın sayesinde bilir. Kural olarak sıfatın da bir sıfatı olmaz; bu sebeple Allah’ın sıfatları başka sıfatlarla nitelenemez; dolayısıyla O’nun hayat, sem‘, basar, irade, kudret gibi sıfatları için kadîm veya hâdis, zâtının aynı veya gayridir denemez. Kur’an’ın da yaratılmış veya yaratılmamış olduğu söylenemez; bununla birlikte Kur’an’ın okunması yaratılmıştır.

kırmızı renkli için kendim eklemek istiyorum allah kadimdir kuranda geçmez hadid suresi 3.ayette evvele dayanarak diyorlar
Kaynak

 

buradan bahsettiği ali imran 140 ta pak bir zihinle anladığım allah şehitler edinmek istiyor anlamında oldu bu da uhrevi bir kavramsallaştırma ölüme teşvik tıpkı haçlıların kudüse ölüme gönderildiği gibi sahi allah tikelleri bilir mi? biri cevaplasın.

 

Enfal 17.ayete bakın

 

Yukarıda yazdıklarım sınırlarında tam olarak yerinde olarak iyi ve kötü kavramları üzerinde duracağım zira bunlar iradenin ne olacağının allah tarafından kuranda sınırlandığı kısım benim iyilerimi seç ödül var kötülerimi seçme ceza var o sırada giderken kehf 74.ayete tosluyoruz allah anne babası mümin diye ve onların sapmasından korktuğu için(iradeye sabotaj) kötü olduğunu bildiği bir çocuğu öldürüyor bir müslüman hemen çocuğun eceli geldi ömrü allah verir diyecektir bu zihneyetten bir şey beklemiyorum zaten ancak aklı selimce düşünüldüğü takdirde musanın dediği çıkıyor 74.ayette ,ayetin devamında ne yazık ki musanın tepkisini göremiyoruz çünkü hemen zülkarneyne geçiliyor.

 

Bir insanın ömrünü allah belirler değil de bedeni yaşadığı kadar yaşar demek daha doğru bir söz allahsa bir kulunun yaşamına suikastle son verdiriyor ve bu allah nisa 78.ayette sağlam kalelerin içinde de olsanız ölüm ulaşır diyen insana şah damarından yakınım kaf 16 diyen allah...

 

İslamda şeytan ve nefs kavramsallaştırmaları da işin içine giriyor tabi ancak bağlantısı anlamında kötülüğün şeytanla meşrulaştırıldığı kavramsallaştırıldığı görülür.

 

Tekrar iradeye dönüyorum son sözlerim olarak;insanın yaptığı şeyler duygusal ve çevresel etkilerden,tecrübelerden vs etkilenir müslümanlar da yapıp ettiklerinde allahın emirleri şeklinde sunulan şeylerden psikolojik olarak etkilenmeyle etkilenirler.İslamda haksız tanımlamalar ve kavramsal yozlaştırmalar bulunur etkilenilmek için bulaşılacak en son şey din olmalıdır(duyarsız kalmak değil) çünkü dinlerin kutsal kitaplarının gösterdiği özellik malumunuz iyilik maskesine bürünmüş iyilikten alakasız içerikler barındırıyorlar bunu dinler ritüellerinden,tanrı veya tanrılarından,tapınaklarından,tapınılmalarından ibarettir iyiyi kötüyü belirlemek ve ahlak,merhamet,masumiyet gibi şeyler dinlerin bunlar dışındaki amaçlarını gerçekleştirmede aracıdır amacı değildir.

 

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 146
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Daha özet bir sonuç

Allahın malumdan alim olması durumunda geleceği bilmesi mümkün olmamakla birlikte insanın iradesi olur bu tarife göre insan kendi fiilini yaratır

Allahın ilmiyle alim olması durumunda geleceği bilmesi(geleceğin/mukaddimin allaha malum olması) mümkün olsa da herşey onun ilmi dahilinde olacağından allah kukla oynatıcısı durumuna gelir bu tarife göre fiillerin yaratıcısı allah kazananı insandır.

İnsan fiilini kazanır allah fiili yaratır ve insan aynı zamanda fiilin yapıcısıdır denildiğinde önce fiili insan mı yapar yoksa allah mı yaratır sorunu çıkıyor eğer allah gelecekte fiili yaratıyorsa o zaman malumdan alim olması çelişkili olacağından ilmiyle alim olur ve insanın iradesi olmaz, eğer fiilin ortaya çıkmasında insan ve allah aynı anda etkilidir denildiği takdirde iradenin sonucu olan fiile önce insanın alim olacağı gerçeği ve insanın buna kabiliyetinin(aslında kadiriyetinin) olması sebebiyle fiili allahın yaratması insanın kesbetmesi söz konusu değildir insan irade eder allah fiili kazanır olur, bu görüş fiilleri insanın kazandığını kanıtlayamaz, terimsel olarak "kesb" teriminin varlığını da kanıtlayamaz tanrının varlığını da kanıtlayamaz.

Sonuç olarak tanrıya inanan bir zihniyette doğal olarak fiillerin de tanrısı olacağından bu fiilleri insanın kazandığı söylenebilir yani rol yaptığı söylenebilir,bunun ortası yok. Bir tanrı olsa fiili olarak ondan bağımsız olmanın bir yolu yok ancak allah kötü eyleme razı değildir ama onu yaratırdan niteliği çıkarak söylendiğinde fiilin faili de allahtıra ama insanın iradesiyle fiilde sorumluluğu vardıra getiriyorlar ama insanın iradesi varsa yine aynı görüşe göre kabiliyeti varsa allaha ihtiyacı yoktur.

Allah kula ait fiilleri yaratması yönünden fâildir, kul da kesb yönünden kendi fiillerinin fâilidir(yoktan var edicisi demek aynı zamanda oysa yoktan var etmek anlamsız) link demek saçmadır bir işin iki faili olamaz insan bir adım atıyorsa tek başına bir adım atıyordur bir projeyi 10 kişi yapıyor örneği ise geçersizdir çünkü tanrı ile insanın işi yapması örneğiyle çok bağımsızdır ayrıntı tek bir fiili nasıl iki kişinin yapabileceğidir. Alimi mutlak allahın zamandan bağımsız olması da özgür iradenin önünde engeldir

Tanrıya inanan birinin kukla olmadığını gerekçelendirebilmesinin bir yolu yoktur,imtihan da gerekçelenemez.

tarihinde yüpyücecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak burda bu konular çok tartışıldı. Çok kişi ile güreşip kündeye getirdim. Sen yenisin heralde. Tanrı geleceği bilmez diye bişey yok. O zaman sorarlar adama geleceği gösteren bu bazı rüyalar ne iş? Durugörümüz yok heralde. 

 

Sonra iş dedin de.Anlatmak için ordan gidelim madem. Ben de iş yapabilme enerjisi olsun ve sen ise bu enerjiye iş yapabilmek için muhtaçsın diyelim. Gelip benden bu enerjiyi alıp gidip adam öldürdün. Suçlu ben mi oluyorum şimdi? Ben sadece sana; kasların,sinirlerin için gerekli enerjiyi verdim.İşte burda ki enerjiyi tanrının yaratma kudreti olarak düşün.İş yapabilmek için o enerjiye muhtaçsın. Aldığın bu enerjiyle adam öldürürsen tek suçlu sensin. Bu kadarcık şeyi de anlamıyorsan ne yapam. Ilkokul talebesine anlatır gibi sade bir şekilde anlattım.

 

Anladın mı cikcik?Allah o enerjiyi vermese bırak adam öldürmeyi, gotunu bile canlatamazsın. Onun için bu enerjiyi iyi yollarda kullan faturası ağır olur. Ödeyemezsin. :  D

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, DeepBlue yazdı:

Bak burda bu konular çok tartışıldı. Çok kişi ile güreşip kündeye getirdim. Sen yenisin heralde. Tanrı geleceği bilmez diye bişey yok. O zaman sorarlar adama geleceği gösteren bu bazı rüyalar ne iş? Durugörümüz yok heralde. 

 

Sonra iş dedin de.Anlatmak için ordan gidelim madem. Ben de iş yapabilme enerjisi olsun ve sen ise bu enerjiye iş yapabilmek için muhtaçsın diyelim. Gelip benden bu enerjiyi alıp gidip adam öldürdün. Suçlu ben mi oluyorum şimdi? Ben sadece sana; kasların,sinirlerin için gerekli enerjiyi verdim.İşte burda ki enerjiyi tanrının yaratma kudreti olarak düşün.İş yapabilmek için o enerjiye muhtaçsın. Aldığın bu enerjiyle adam öldürürsen tek suçlu sensin. Bu kadarcık şeyi de anlamıyorsan ne yapam. Ilkokul talebesine anlatır gibi sade bir şekilde anlattım.

 

Anladın mı cikcik?Allah o enerjiyi vermese bırak adam öldürmeyi, gotunu bile canlatamazsın. Onun için bu enerjiyi iyi yollarda kullan faturası ağır olur. Ödeyemezsin. :  D

bir  eline  çiçek  diğer  eline  silah  veren  bir  adam  var.siz  silahla adam  öldürdünüz  silahı  veren  kişinin  zerrece  suçu  yok  mu  bu  durumda .Bu arada silahı  veren  alalade  birisi  değil  silahı  kullanma  potansiyelini  yaratan  ve  hatta  kullanacağınızı  bilen  bir  kişi. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, yüpyücecik yazdı:

Allah insana özgür irade veriyor ancak allahın rızası olsun yada olmasın insanın fiillerini o yaratıyor çünkü iyiyi ve kötüyü o belirliyor ve kurallarından uyulmasını istiyor yada şeyler kendinden iyi ve kötü allahta doğruları söylüyor sadakallahul azim olsun(tartışmaya mahal vermemek için iki görüşü de yazdım ki henüz amacım iyiyi kötüyü incelemek değil)---iyici anlayın burayı--- artı allah geleceği biliyor yani allah insanın tercih edeceği iyi veya kötü nitelikte fiili dolayısıyla allahın kendisi insanın tercih ettiği allahın kendisinin yaratacağı fiili(şeyi) biliyor ve onu gerçekleştiriyor(fiili yaratıyor) şimdi burada sorulması gereken soru şu eğer allah tercih ettiğinde insanın fiilini yaratıyorsa insan da allahın yarattığı fiilleri kazanıyorsa fiili önce allah mı yaratıyor yoksa insan mı yapıyor,burayı iyice düşünmek ve anlamak gerek.

 

Bu durumda allah insanın iradesine dayanarak o fiili yaratıyorsa ve insanda o fiili sonra kazanıyorsa ortaya çıkacak en temel soru allah insanın neyi irade edeceğini bilir mi(buna alim mi?) sorusu burada da durum aynı insan iradeyi de kazanıyor demek haksız mıdır? gayet haklıdır(allahtan kazanılmıyorsa allah insanın iradesini bilmez) o zaman ne olur iradeyi de insan kazanıyorsa insan irade etmiyor olur kelimesi kelimesine,çıkan bir diğer sonuç fiili olarak fiilerin tümü allaha nisbet edilmek zorunda kalınır.

 

Birde fiilin yaratılması allaha, yapılması insana aittir diyenler var böylece allaha ortak koşmadan işin içinden çıkılacağı düşüncesi ancak burada irade problemi ortaya çıkıyor irade etmek insana aittir böylece insanın fiillerine sahipliği sorumluluğu vardır.irade allahca yaratılmış seçebilme kabiliyetidir bu kabiliyet insana aittir allahtan çıkmıştır/ayrılmıştır.

 

Eğer allah geleceği bilirse insanın iradesinin fiilinin(insanın iradesi sonucu olan/olarak fiil yapmasının fiilinin) gelecekte ne yönde olacağını da bilir, bunun tercümesi bir şeyin henüz olmadan olacağını bilir. Eğer gelecekte insanın yapacağı fiili allah bilmiyor olsa o fiili nasıl yaratacak ki insan allahın yarattığından kazansın bu bağlamda yine insana irade verilmemiş olur çünkü allahın ilminden alıp(alim olup) kudretiyle yaratacağı olan fiil insanca önce istenir ancak yapıldığında malum olur allahta bu malumdan insanın yapacağı fiile alim olur ki onu yaratabilsin sonra insan da yaparak kazanabilsin.

 

Eğer birisi allah insana müstakil irade vermiştir ancak fiilleri allah yaratır bununla birlikte insanın bir fiili istemesenin o fiili gerçekleştirebilecek gücünün olup olmadığına bağlıdır(sağlıklı olup olmamasına bağlıdır) kısaca insan taş atmak ister ve buna gücü vardır(eli var) ve eliyle birine taş atar ancak taş atmayı allah yaratır ama sorumluluğunu insan alır çünkü eylem insanın iradesinin sonucudur demiş olur. Bu fikrin getirdiği ise insanın müstakil iradesi var bu irade allahca yaratıldı ve insana vazgeçildi yani terkedildi ve o irade allahtan çıktı demek olur-yineliyorum- allah insana vazgeçtiği iradenin vazgeçtikten sonra o iradenin seçiminin alimi değildir o iradenin fiilinin kadiridir olur ama allah geleceği bilmezse maluma alim olmadığı için ona kadir de olamaz. Eğer bundan sonra iradeyi insana vazgeçtikten sonra allah insanın irade edeceğinin ne olduğunu bilir denirse yukarıda yazdıklarıma geri yönlendiriyorum.

 

Artık geriye allah insan yaptıkça bilir kalıyor ancak o zaman allah tikelleri bilmezden ziyade fiilleri de kudretiyle yaratmaz demekte mümkündür mustafa öztürkün bahsettiği ayet dışında allah yaptıkça bilir hakkında ne dediğine bakın ama ne yazık ki ayetten bağımsız kalmamış. ayrıca bahsettiği alimin görüşleri:

Hişâm, Allah’ın sıfatları konusunda da yaygın kabullere uymayan görüşler ileri sürmüştür. Buna göre Allah’ın nesne ve olayları ezelde bilmesi mümkün değildir, çünkü bu takdirde onların da ezelî olması gerekirdi. Yine O’nun ilmi kulların ihtiyarî fiillerine önceden taalluk etmez, aksi halde insanlar için irade hürriyeti ve sorumluluktan söz edilemezdi. Allah toprağın altındaki gizli şeyleri, kendisinden yayılan ve toprağın derinliklerine nüfuz edebilen bir ışın sayesinde bilir. Kural olarak sıfatın da bir sıfatı olmaz; bu sebeple Allah’ın sıfatları başka sıfatlarla nitelenemez; dolayısıyla O’nun hayat, sem‘, basar, irade, kudret gibi sıfatları için kadîm veya hâdis, zâtının aynı veya gayridir denemez. Kur’an’ın da yaratılmış veya yaratılmamış olduğu söylenemez; bununla birlikte Kur’an’ın okunması yaratılmıştır.

kırmızı renkli için kendim eklemek istiyorum allah kadimdir kuranda geçmez hadid suresi 3.ayette evvele dayanarak diyorlar
Kaynak

 

buradan bahsettiği ali imran 140 ta pak bir zihinle anladığım allah şehitler edinmek istiyor anlamında oldu bu da uhrevi bir kavramsallaştırma ölüme teşvik tıpkı haçlıların kudüse ölüme gönderildiği gibi sahi allah tikelleri bilir mi? biri cevaplasın.

 

Enfal 17.ayete bakın

 

Yukarıda yazdıklarım sınırlarında tam olarak yerinde olarak iyi ve kötü kavramları üzerinde duracağım zira bunlar iradenin ne olacağının allah tarafından kuranda sınırlandığı kısım benim iyilerimi seç ödül var kötülerimi seçme ceza var o sırada giderken kehf 74.ayete tosluyoruz allah anne babası mümin diye ve onların sapmasından korktuğu için(iradeye sabotaj) kötü olduğunu bildiği bir çocuğu öldürüyor bir müslüman hemen çocuğun eceli geldi ömrü allah verir diyecektir bu zihneyetten bir şey beklemiyorum zaten ancak aklı selimce düşünüldüğü takdirde musanın dediği çıkıyor 74.ayette ,ayetin devamında ne yazık ki musanın tepkisini göremiyoruz çünkü hemen zülkarneyne geçiliyor.

 

Bir insanın ömrünü allah belirler değil de bedeni yaşadığı kadar yaşar demek daha doğru bir söz allahsa bir kulunun yaşamına suikastle son verdiriyor ve bu allah nisa 78.ayette sağlam kalelerin içinde de olsanız ölüm ulaşır diyen insana şah damarından yakınım kaf 16 diyen allah...

 

İslamda şeytan ve nefs kavramsallaştırmaları da işin içine giriyor tabi ancak bağlantısı anlamında kötülüğün şeytanla meşrulaştırıldığı kavramsallaştırıldığı görülür.

 

Tekrar iradeye dönüyorum son sözlerim olarak;insanın yaptığı şeyler duygusal ve çevresel etkilerden,tecrübelerden vs etkilenir müslümanlar da yapıp ettiklerinde allahın emirleri şeklinde sunulan şeylerden psikolojik olarak etkilenmeyle etkilenirler.İslamda haksız tanımlamalar ve kavramsal yozlaştırmalar bulunur etkilenilmek için bulaşılacak en son şey din olmalıdır(duyarsız kalmak değil) çünkü dinlerin kutsal kitaplarının gösterdiği özellik malumunuz iyilik maskesine bürünmüş iyilikten alakasız içerikler barındırıyorlar bunu dinler ritüellerinden,tanrı veya tanrılarından,tapınaklarından,tapınılmalarından ibarettir iyiyi kötüyü belirlemek ve ahlak,merhamet,masumiyet gibi şeyler dinlerin bunlar dışındaki amaçlarını gerçekleştirmede aracıdır amacı değildir.

 

Mustafa  Hoca da  en  sonunda  söylemiş  zaten  bize  bizi  göstermeyi  düşünmüştür  Allah  diyerek  sorunu  ortaya  koymuş  .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Din dediğimiz olgu,araştırmadan,sorgulamadan yığınların geçtiği ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir olgudur.Atalar kendinden sonraki kuşakları kendi dinlerine inanmaya programlarlar.Ataları tarafından islama inanmaya ve islamı savunmaya programlanan,Allah'a iman ettirilerek,Kuranın tüm içeriğine katılmak zorunda bırakılmış biri islamı kendi özgür iradesiyle seçmemiştir.Atalar tarafından atalar dinine inanmaya programlanmak,özgür iradeyle yapılan bir din seçimi değildir.

İşte İslamın Allah'ı da din,kendisine inanılıp,inanılmaması konusunda sınav yapan bir Tanrıdır.İslama göre Allah'a inanmamak ve Allah yolundan alıkoymak bozgunculuktur,fitnedir.Fitne yeryüzünden silininceye,yeryüzüne islam egemen oluncaya dek savaşılmalıdır.Eğer vazgeçerlerse de zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.Peki kim bu zalimler?

 

İnkâr eden ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyanların,bozgunculuklarına karşılık olarak azaplarının üstüne azap ekleriz.Nahl 88

 

Sana haram ayda/savaşın yasak olduğu ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaşmak büyük bir günahtır. İnsanları Allah'ın yolundan alıkoymak, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Harâm'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük bir suçtur. Fitne de, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.” Eğer onların güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden de kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktir ve orada süreli kalırlar.

 

İslama göre Allaha inanmamanın,Allah yolundan alıkoymanın fitne,bozgunculuk olduğunu öğrendik.

 

Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.Bakara 193

  

Fitne kalmayıncaya ve din tamamıyla Allah'ın oluncaya kadar onlara karşı savaşın. Eğer vazgeçerlerse şüphesiz Allah ne yaptıklarını görmektedir.Enfal 39

 

Eğer vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.Peki kimdir bu zalimler?Neden vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.

 

Ey iman edenler! Ne bir alışveriş ne bir dostluğun ve ne de bir şefaatın bulunmadığı bir gün gelmeden önce size verilen rızıktan Allah yolunda harcayın. Kâfirler işte onlar zalimlerdir.Bakara 254

 

Allah'a inanmamaktan vazgeçerlerse,zalimlerden yani kafirlerden başkasına düşmanlık yoktur.

 

İslam düzenlerinde,Allah'a inanmayan,İslamı eleştirip,islam karşıtı düşüncelerini yayan,Allah yolundan alıkoymaya çalışan olursa da bu kişiler,fitne çıkardıkları,Allah'a,islam düzenine karşı savaş açtıkları gerekçesiyle maide 33te geçen şu yaptırımlara çarptırılırlar.

 

Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya çarmıha gerilmek yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azap vardır.Maide 33

 

Not:Maide 33te asılmak olarak çevrilen yusallebunun anlamı çarmıha germektir. 

 

Muhakkak ki eğer sen, onları bırakırsan, senin kullarını saptırırlar ve facir kâfirden başkasını doğurmazlar.Nuh 27

 

Burada Nuh Allah'a sen onları bırakırsan,onlar kafir kimseler doğururlar,yetiştirirler diyor.Bildiğiniz gibi İslam masalına göre de Nuh'un kavmi Allah tarafından helak edilmiştir.Bu ayet ataların kendinden sonraki kuşakları,kendi dinlerine inanmaya programladıkları düşüncesiyle birebir uyumlu bir ayettir.

 

Demek ki neymiş.Din konusunda özgür iradeli bireylerin bireysel olarak sınanması söz konusu bile değilmiş.Ataları tarafından atalar dinine inanmaya programlanmış,atalarının inanç ve öğretilerine tutsak edilmiş,din konusunda sınanan özgür iradeli bireyler,Allah özgür irade vermiş seçim senin gibi söylemler oksimoron söylemlerdir.


Tüm bu ayetler ışığında varabileceğimiz sonuç ise şudur.İslam Allah'a inanmama fitnesinin ortadan kaldırılmasını,islam dışı dinlerin yeryüzünden silinmesini,islam düzenleri kurulmasını ve bu düzenlerde ataları tarafından islama inanmaya ve islamı savunmaya programlanmış kuşaklar yetiriştirilmesini istemektedir.İslam atalar dini olmak istemektedir.

Nasıl Allah Nuh'un kafir kimseler yetiştirecek olan kavmini yok ettiyse,müslümanlar da savaşarak kafirleri ve Allah'a inanmama fitnesini yok etmelidirler.

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

bir  eline  çiçek  diğer  eline  silah  veren  bir  adam  var.siz  silahla adam  öldürdünüz  silahı  veren  kişinin  zerrece  suçu  yok  mu  bu  durumda .Bu arada silahı  veren  alalade  birisi  değil  silahı  kullanma  potansiyelini  yaratan  ve  hatta  kullanacağınızı  bilen  bir  kişi. 

 

Yani?

 

Ne demek istediğin belli değil. Biraz daha açabilirsen... 

 

Tanrının silah verdiğini nerden çıkarıyorsun ki?

 

Fakat:

 

Enerji başka; hareket, yaşam, iş yapmak için gerekli bir güç.Yani verdiğin örnek konuyla alakasız, saçma sapan birkere.

Sen gider o enerjiyi adam öldürmek için silah alma ve yapmada kullanırsan yine aldığın bu enerjinin faturası ağır olur.Tanrı bu durumda neden suçlu olsun? 

 

Biraz düşün de öyle yaz. 

 

İşte nedir.. 

 

Silah mı veriyor eline tanrı potansiyel enerji veriyor o da bunu eyleme dönüştürüp silah alıp şerde kullanıyor.Senin vereceğin örnek işlemi karşılamıyor.Zaten tanrı potansiyel enerjiyi her daim yaratıp vermezse hayat diye birşey olmaz.

 

Benim verdiğim örnek , biyolojik hareket enerjisi örneği.Konuyla uyumlu. Senin örneğin yaratmakla alakasız.Ve gerçekte silah veren bir tanrı yok.Uyduruk bir örnek seninki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, DeepBlue yazdı:

 

Yani?

 

Ne demek istediğin belli değil. Biraz daha açabilirsen... 

 

Tanrının silah verdiğini nerden çıkarıyorsun ki?

 

Fakat:

 

Enerji başka; hareket, yaşam, iş yapmak için gerekli bir güç.Yani verdiğin örnek konuyla alakasız, saçma sapan birkere.

Sen gider o enerjiyi adam öldürmek için silah alma ve yapmada kullanırsan yine aldığın bu enerjinin faturası ağır olur.Tanrı bu durumda neden suçlu olsun? 

 

Biraz düşün de öyle yaz. 

 

İşte nedir.. 

 

Silah mı veriyor eline tanrı potansiyel enerji veriyor o da bunu eyleme dönüştürüp silah alıp şerde kullanıyor.Senin vereceğin örnek işlemi karşılamıyor.Zaten tanrı potansiyel enerjiyi her daim yaratıp vermezse hayat diye birşey olmaz.

 

Benim verdiğim örnek , biyolojik hareket enerjisi örneği.Konuyla uyumlu. Senin örneğin yaratmakla alakasız.Ve gerçekte silah veren bir tanrı yok.Uyduruk bir örnek seninki.

silah: kötülük  yapma  potansiyeli.Kotulük  olmadan  iyilik  olmaz  diyeceksiniz  elbette  buna  yanıt  olarak  .

Link to post
Sitelerde Paylaş
48 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

silah: kötülük  yapma  potansiyeli.Kotulük  olmadan  iyilik  olmaz  diyeceksiniz  elbette  buna  yanıt  olarak  .

 

Yahu silah canlı varlık mı? Kötülük yapma potansiyeli ne arasın silahta.Daha doğrusu silah imtihana tabi tutulan canlı bir varlık mı?Yani senin beyin nasıl çalışıyor çözemedim : D

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, DeepBlue yazdı:

 

Yahu silah canlı varlık mı? Kötülük yapma potansiyeli ne arasın silahta.Daha doğrusu silah imtihana tabi tutulan canlı bir varlık mı?Yani senin beyin nasıl çalışıyor çözemedim : D

Bey efendi ben silah canlı veya kötülük potansiyeli var demedim silahın. Çİçeği : iyilik yapma potansiyeli olarak görün silahı da : insanın kötülük yapma potansiyeli olarak görün yani bu insan iyilik yapmasada iyilik yapabilme potansiyeline sahip ve de kötülük yapmasa bile kötülük yapma potansiyeline sahip. Bu taktirde sorduğum şuydu; Tanrı insanların eline bizzat silah (yani kötülük yapma potansiyeli verdiği ) için sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir .Silahı alıp ateş etmek enerjisinden değil , bizzat silahın varlığından bahsettim buradaki silah ateşlenmiş silah değil var olması bile kötülüğe vesile olacak potansiyelde bir silah .Benzetmeyi bu şekilde kurdum yoksa çiçek silah hikaye...

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Bey efendi ben silah canlı veya kötülük potansiyeli var demedim silahın. Çİçeği : iyilik yapma potansiyeli olarak görün silahı da : insanın kötülük yapma potansiyeli olarak görün yani bu insan iyilik yapmasada iyilik yapabilme potansiyeline sahip ve de kötülük yapmasa bile kötülük yapma potansiyeline sahip. Bu taktirde sorduğum şuydu; Tanrı insanların eline bizzat silah (yani kötülük yapma potansiyeli verdiği ) için sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir .Silahı alıp ateş etmek enerjisinden değil , bizzat silahın varlığından bahsettim buradaki silah ateşlenmiş silah değil var olması bile kötülüğe vesile olacak potansiyelde bir silah .Benzetmeyi bu şekilde kurdum yoksa çiçek silah hikaye...

 

Öyle görün demekle olmaz kardeşim. Yanlış benzetme. Uyduruk, kaydırık,asılsız benzetmeler denklem çözümünde hataya götürür. Düzgün, geçerliliği olan bir örnek değil ki üzerinde konuşak. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Bey efendi ben silah canlı veya kötülük potansiyeli var demedim silahın. Çİçeği : iyilik yapma potansiyeli olarak görün silahı da : insanın kötülük yapma potansiyeli olarak görün yani bu insan iyilik yapmasada iyilik yapabilme potansiyeline sahip ve de kötülük yapmasa bile kötülük yapma potansiyeline sahip. Bu taktirde sorduğum şuydu; Tanrı insanların eline bizzat silah (yani kötülük yapma potansiyeli verdiği ) için sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir .Silahı alıp ateş etmek enerjisinden değil , bizzat silahın varlığından bahsettim buradaki silah ateşlenmiş silah değil var olması bile kötülüğe vesile olacak potansiyelde bir silah .Benzetmeyi bu şekilde kurdum yoksa çiçek silah hikaye...

 

Belki DeepBlue ile biraz daha tartışırsan bir dincinin beyninin nasıl çalıştığını çözebilirsin. Dinciye akıl, mantık işlemez, ona saçma şeylerden bahset. Bir şey ne kadar saçma ise dinci onu o kadar çabuk kabul edip benimser.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, DeepBlue yazdı:

 

Öyle görün demekle olmaz kardeşim. Yanlış benzetme. Uyduruk, kaydırık,asılsız benzetmeler denklem çözümünde hataya götürür. Düzgün, geçerliliği olan bir örnek değil ki üzerinde konuşak. 

tövbe estağfirullah. Allah insana kötülük yapma ve iyilik yapma potansiyeli vermedi mi ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Belki DeepBlue ile biraz daha tartışırsan bir dincinin beyninin nasıl çalıştığını çözebilirsin. Dinciye akıl, mantık işlemez, ona saçma şeylerden bahset. Bir şey ne kadar saçma ise dinci onu o kadar çabuk kabul edip benimser.

Gerçekten ne kastettiğim anlaşılmadı mı yanlış mı kurdum sizce de mantığı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, akılsızşuursuzatom yazdı:

tövbe estağfirullah. Allah insana kötülük yapma ve iyilik yapma potansiyeli vermedi mi ?

 

Böyle dersen konu farklılaşır. Ben yaptığın benzetmeyi eleştirdim.Evet bir enerjin var ama bunu harekete geçiren güç sen değilsin. Sen dilersin Allah o işi yaratır.Mevcut enerjini kullandırır yani. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

Gerçekten ne kastettiğim anlaşılmadı mı yanlış mı kurdum sizce de mantığı ?

 

Senin mantığı doğru kurman dinciye bir şey ifade etmez, o daha bebekliğinden başlayarak ataları tarafından düzenlenmiş mantığa göre çalışır. Dincinin mantığı mantıksızlık üzerine kuruludur, senin mantığın ona mantıksızlık olarak gelir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam benzetmeyi unutun kötülük yapma (enerjisi ,potansiyeli ) demeyin ki potansiyel yoktur sadece enerji vardır biz istersek ortaya çıkar diye. Kötülük yapma potansiyeli bizzat insanın içinde vardır .Bu durumda tanrı bu potansiyeli verdiği için kabahatlı olmuş olmaz mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...