Jump to content

Tanrının Olanaksızlığı


Recommended Posts

Papağan ezberlerini bir kenara bırakacaksınız. "Zamandan münezzeh" diye saçma sapan bir papağan ezberi kafalara sokulmuş. Ne demek zamandan münezzeh? Kimsenin bildiği yok. Nezih temiz, enfekte ve kontamine olmamış, bulaşmamış demektir. Yani zaman allaha bulaşamaz demeye çalışılıyor! İyi de zaman allaha nasıl bulaşamaz? Bu allahın yıldızları yarattığı bir zamanla gezegenleri yarattığı ayrı ayrı zamanlar olmayacak mı? Bu allah yıldızları yaratırken yıldız yaratmayı, gezegenleri yaratırken gezegen yaratmayı düşünüp planlamayacak mı? Nasıl zaman buna bulaşmıyor?

 

Sen güneşin tepede olduğu bir zamanda iken güneşin ufkun arkasında olduğu bir zamana geçiyorsan sen zamana bulaşmışsın. Bundan başka bir durum da zaten düşünülemez. Denilirse ki biz zamanla yaşlanıyoruz, tanrı ise yaşlanmıyor! Zamandan böyle münezzeh. Yaşlanmak yaşlanmamak problem değil. Zamanla işi oluyor mu bu tanrının? Oluyor. Şu dinozorların yeryüzünde yaşadığı yeter artık şunlara bir son vereyim, sıkıldım bunlardan diyor mu? Diyor. Bu, zamanla işinin olması demektir. İşleri zamanla, sırayla yapıyor olacak çünkü. Yani eğer tanrı olsaydı tabii.

 

Ve tanrı dinozorları yarattı. Ve tanrı dinozorları yok etti. Ve tanrı kadını yarattı! :D İşin latifesi, dinlerde allah önce âdemi yarattı diyeceklerine önce havvayı yarattı deseler daha uyardı!   

 

Neyse yani bu tanrı zaman gözeterek sırayla bir şeyler yaratıyor. Melekleri yaratıyor, dur bu kesmedi bir de cinleri yaratayım diyor, bu da kesmedi bir de insanları yaratayım diyor. Bu durumda zamandan münezzeh filan olmuyor! Zaten zamandan münezzeh filan olunmaz! Öyle bir şey yoktur. Zamandan münezzeh olmak olanaksızdır. Her şey zamanlama ile, sırayla olduğuna göre zamandan soyutlanmak olanaksız.

 

Tanrı iddiasının her yanından olanaksızlık dökülüyor! Bu kadar olanaksız bir varsayım daha bulmak zor! Efenim? Üç kenarlı kare de mi olanaksız dediniz? Hiç de olanaksız değil. Şöyle: Efenim aslında bu üçgen bir kare. Ama köşelerinden birinin açısı 180o olduğu için köşe olarak görünmüyor! Ha, karenin iç açıları toplamı 360 olur, bununki 180 mi diyorsunuz, efenim görünmeyen açının 180 ini de eklediniz mi oldu 360!

 

Bu bile olanaklı ama tanrı olanaksız! :D Tanrı da zaten üçgenin görünmeyen açısı gibi görünmeyen ama yine de tapınılan bir put! Üçgenin gizli görünmeyen 180 derecelik açısına da inanıverin bi zahmet, madem tanrıya inanıyorsunuz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 335
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şimdi, Phocas yazdı:

Tanrı kendisinin Tanrı olduğunu nasıl anlamış olabilir?

 

Güzel! Bunu hemen değerlendirelim. Bu soruyu çok beğendim.

 

O da bizim gibi "madem tanrı varsa çıksın ortaya, eeey benden başka bir tanrı! Elma dersem çık armut dersem çıkma! Elma! Çıkmadı. Demek ki yok!" demiştir! :D

 

Yani tanrı da ateist! Tanrıya inanmıyor! :lol: Aklın yolu bir yani, insan da olsan, tanrı da olsan bakarsın senden başka var mı tanrı, "eeey tanrı, varsan benden bir isteğin varsa çekinme söyle, tabii benim de senden bazı isteklerim olur" dersin, beklersin, ses seda çıkmaz, haaa tanrı filan yokmuş dersin. 

 

"Çok şey isteyeceğimden korktu, ya da asosyal veya otistikse de bana ne, ortaya çıkmadıktan sonra ben nerden bileceğim olduğunu" dersin. Mecbur varsa ortaya çıkmak, muradını meramını söylemek zorunda. Öyle bilmem kaç bin yıldır birilerine gizlice söylüyormuş diye masal uydurmakla olmaz. Masallara niye inanmak zorunda olalım ki? 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır yani Allah kimse görmeden gizlice isteklerini Muhammed'e bildirdi, biz de Muhammed'in yaşadığına ve Allah'la iletişim kurduğuna inanmak zorundayız diye bir saçmalığın olmayacağı besbelli yani! Böyle saçma sapan masal mı olur yahu! Olmayacak şey! Bunun olduğuna inanmak için budalanın en embesili olmak lazım! Birileri bir masal anlatacak, sen de inanacaksın! Yok ya!

 

Ama ilginç bir şey, işler böyle yürüyor. Mısır firavunlarından birisi Sudan'da siyahların Mısır benzeri bir uygarlık kurmalarından rahatsız olup Sudan'ı işgal etti. Tanrılarını yasaklayıp Amon'u dayattı. Tanrılarımızın en büyüğü Amon'dur dedi ve Sudanlılara bunu zorla kabul ettirdi. Sudanlılar kendi tanrılarını bırakmak ve Amon'a inanmak zorunda bırakıldılar.

 

Gel zaman git zaman Mısır uygarlığı zayıfladı. Sudan güç toplayıp bu kez Mısır'a saldırdı. Ne adına biliyor musunuz? Amon adına!!! Yani zamanında Mısırlıların zorla, güçle dayatarak kabul etmek zorunda bıraktıkları Amon adına!!! Siz Amon'a ihanet ettiniz, Amon'un gerçek taparları biziz diyerek!

 

Aynı Arapların İslamı Türklere kakaladıktan sonra Türklerin gerçek Müslüman biziz, siz Allaha ihanet ettiniz diyerek Arap topraklarını işgal etmesi gibi! :D

 

İşler hep bu şekilde yürüyor. Boşuna tarih tekerrürdür dememişler!

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, democrossian yazdı:

 

Güzel! Bunu hemen değerlendirelim. Bu soruyu çok beğendim.

 

O da bizim gibi "madem tanrı varsa çıksın ortaya, eeey benden başka bir tanrı! Elma dersem çık armut dersem çıkma! Elma! Çıkmadı. Demek ki yok!" demiştir! :D

 

Tanrı’nın durumu da insanlarla aynı, onun da bizden farkı yok, kendi iradesine karışan bir kişi olmadığını görünce Tanrı heralde benim diyor, biz de aynı yöntemle Tanrı yok diyoruz ama tek fark var biz haddimizi biliyoruz, Tanrı haddini bilmiyor, haddini bilmeyenden Tanrı olmayacağınıda bilmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Phocas yazdı:

Tanrı’nın durumu da insanlarla aynı

 

Ya zaten işte tanrı ölen şamanın ruhuydu, firavundu, kraldı filandı. Tanrı bundan başka ne olacak zaten! Tanrının evrimi belli! Ölen şamanın ruhunun tanrılaştığına ve rüzgarın etrafta dolaşan şamanın tanrılaşmış ruhu olduğuna inanılarak başladı tanrı inancı! Başka da ne olacak, eni konu bu işte tanrı dedikleri! Toplumun kelek keseninin az daha hallicesi! Herife bile allahın sıfatlarını taşıyor demediler mi! Al sana bir tanrı minyatürü! Yatıp kalkıp dokunmak ibadet diye put gibi tapınsınlar işte koy önlerine! Kara taşı öpecez diye birbirini ezenler buna mı tapmayacak! Taş yahu taş! Taş öpecez taş dönecez taş taşlayacaz diye birbirini ezen manyaklar bunlar!

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Çünkü oralarda uzakta bir yerde bir varlık varmış, bu varlık trilyonlarca yıl öyle tek başına takılıyormuş, bir gün aniden bir fikir belirmiş kafasında. Yahu demiş ben niye böyle tek başıma takılıyorum, dur bir şeyler tasarlayayım. Sonra oturmuş, tek tek milyonlarca canlı türü tasarlamış. Bunların arasında nasıl bir ilişki olacak, onu planlamış, yaşayacakları ortamları planlamış. Tüm bu çeşitlilik sadece tek bir zihinden çıkmış. Bu mu yani demek istediğin?

 

Yani nasılsa bol zamanı var. Tek olmayabilir orasını bilemem.

 

23 saat önce, sağduyu yazdı:

 

Bu varlığın nasıl kendi kendine ortada olduğu da ayrı bir soru.

 

Evrimle oluşmuştur pat diye olacak hali yok ya. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, illusion_ said:

 

Yani nasılsa bol zamanı var. Tek olmayabilir orasını bilemem.

 

 

Var olduğundan eminsin ama tek mi yoksa sürüyle mi olduğunu mu bilmiyorsun?

 

20 minutes ago, illusion_ said:

 

Tanrının veya bizi yaratan uzaylı uygarlığın evrimle oluşmuş olmasını olası görüyorum. Şuan kafamda en ağır basan düşünce bu.

 

Senin kafa iyice gitmiş, demek ki insan fazla dine maruz kalınca böyle yan etkiler ortaya çıkıyor. 

 

Yani ille de birilerinin oyuncağı olmalısın, başka türlü bir şey olamaz sana göre.

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 hours ago, illusion_ said:

 

Tanrının veya bizi yaratan uzaylı uygarlığın evrimle oluşmuş olmasını olası görüyorum. Şuan kafamda en ağır basan düşünce bu.

 

Abicim tanrı ya da uzaylı evrimleşebiliyor da, biz neden evrimleşemiyoruz? Bizim başımız kel mi? Zorumuz ne bizim?

Küçük Emrah mıyız biz?!

 

Nedir bu tanrı-uzaylı ve yaratılmışlık takıntısı? Hayır illa yaratılmış mı olacan yani? Yaratılmışlık fetişizmi mi var?

Hayır belki bir gün biz yapıcaz o dediğin canlıları, bizler "o uzaylı" olacaz belki kim bilir?

Olan neyine yetmiyor senin. Olan da "bu" işte. 

Bizi bir uzaylı falan da yaratmışsa bile, karşına çıkıp da el hareketi yapmadıkça anlayamazsın ki bunu..Boş iş. Bomboş bir iş.

Ki böylesine kaotik bir evrende yaratmış ya da hesaplamış bile olamaz. O hesap da mümkünsüz çünkü. Anca evrene start verip beklemiştir olsa olsa. 10-15 milyar yıl kadar. Bu evren yaratılmışlığa izin vermiyor.

Nedir bu illa inanmaya çalışmak takıntısı?! İnansan ne, inanmasan ne. Olan bu işte!

 

Nasıl ve hangi şekilde en ağır basan düşünce "bu" oluyor, anlamak mümkün değil.

Sen şu "sözde" denge meselesini de anlamadın o zaman değil mi?

Ve daha önce diğer yazılanların muhtemelen en az yarısını!

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

“Sizlerden biri dehr’e (zaman) sövmesin. Çünkü dehr (zaman) Allah’tır.”

 

Zaman, Allah'ın sıfatlarından birisidir.

Allah zamandan münezzehtir demek yerine zaman ve mekan onun zatını kuşatıp sınırlayamaz demek daha doğru olur. Zamanın üstündedir ya da dışındadır gibi bir şey yani. Sizin de fark ettiğiniz gibi fiilleri için böyle değil tabi. Fiilleri bizim algımızın ve zamanımızın içindedir. Ona tenezzül eder.

 

Aslında zatının zamanın dışında olması anlaşılabilir bir şey. Çünkü insanın benliği, zatı ve kendini bilmesi de zamanın dışındadır. Hiç kimse ben kendimi şu gün, şu saatten itibaren biliyorum şeklinde kendiliğinin bilgisini bir zamanla başlatamaz. Ben dediğimde duyumsadığım ve kast ettiğim" zat" zamanın dışındadır. Zaman, Tanrı olsun, insan olsun oluşların ve fiillerin ard ardalığıyla meydana gelen bir algı. Mutlak bir ölçü birimi değil. Farklı durumlarda farklı zaman algıları olabilir ama benliğimiz hepsinde var olmaya devam eder.

 

Benliğimizin zaman üstü olduğunu rüyalarımızdan da anlayabiliriz. Rüya, dışarıdaki zaman ölçüsüyle bir kaç saniye sürer. İçindeyken benliğimizde çok uzun bir zaman geçtiği algısı oluşabilir. Daha önce yazmıştım, bir rüyamda sabahtan akşama kadar bir yerde beklediğimi hissettim ama rüyamda saate baktığımda bir kaç saat geçmiş olduğunu fark ettim. Bu rüyayı da toplam bir kaç saniyede gördüm. Üç farklı zaman ve üç farklı algı ama hepsini dikey olarak kesen bir benlik ve farkındalık. İşte bu yüzden benliğimiz "zamandan münezzehtir" ya da zamanın dışında ve üstündedir.

 

Diğer yandan yalnızdı, canı sıkıldı, bir şeyler yarattı, diye bir şey yok. Onun yaratmadığı bir zaman veya an geçmişte de yok, gelecekte de olmayacak.

 

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Yeni Üye said:

“Sizlerden biri dehr’e (zaman) sövmesin. Çünkü dehr (zaman) Allah’tır.”

 

Zaman, Allah'ın sıfatlarından birisidir.

......

 

Bunlar pek de çok kişiyi bağlamayacak öznel yorumlar. Sanki kitap ya da birileri flu bir cümle kurmuş da, arkasını siz toplamaya çalışıyorsunuz izlenimini veriyor. Tanrı diye bir şey üretip, arkasından onun sıfatları da var, zamandan da münezzeh vb. dediğiniz zaman aslında hiçbir şey demiş olmuyorsunuz. Zaten tanrıyı da siz ürettiniz, sıfattır münezzehtir falan fişmekan tarzı eklediklerinizi de siz eklediniz. Eee..? Esprisi nedir bunun? Karşı taraf açısından hiçbir ehemmiyeti ve bağlayıcılığı yok bunların. Bırakınız kitabınız konuşsun. Zaman allahın sıfatıysa bu ne demekse, o desin. Biz de anlayalım. Yoksa Yeni Üye tarikatından öte birşey olmaz bu. Kitabınız eksik mi ki, siz onu tamamlamaya çalışıyorsunuz? Hem de "daha doğru olur.." ya da "onun gibi birşey.." benzeri muğlak ifadelerle?

 

Zamandan münezzeh ne demek kimse bilmiyor. Bilemez de. Kitapta bununla direk çelişen ibareler de var ki, siz onları kendinizce mantığa bürüyüp, zevahiri kurtarmaya çalışıyorsunuz. Adı üzerinde "kendinizce"..Ama anlattığınız şey insan mantığı içerisinde kalamadığı için, bir anlamı da olmuyor. İnsan mantığı ve algısını içerek bir şey söylemediğiniz müddetçe, hiçbirşey dememeniz daha evla. "Daha doğru olur ya da dışındadır gibi birşey yani" benzeri ifadeler zaten meselenin muğlaklığını sizin açınızdan bile net olarak ortaya koyuyor. anlatmaya çalıştığınız şey insan mantığı ve algısı dışında. O yüzden insan için "yok". O yüzden uğraşmayın, uğraştıkça batacaksınız.

 

Zaman maddeye içkindir. Madde yoksa zaman da yoktur. Çift gerektirmeli bir durum. Bu aynı zamanda şu anlama gelir; zaman yoksa hiçbirşey yok demektir. Bu bağlamda zamandan münezzeh demek aslında hiçbirşey demek, ya da kast ettiğiniz her ne ise, işte o yok demektir. Ne demek kendisi zaman dışında, fiilleri içinde? Böyle çelişik bir önerme olabilir mi? Zaten zamanın içinde olacak başka bir şey yok ki? Fiiller. Basbayağı zamana "bulaşık" işte. Bunu kendi de itiraf etmiş zaten. O yüzden onun adına kendinizi zorlamaya gerek yok. 

 

İnsan benliği zatı falan hiçbirşey zaman dışında değildir, olamaz. Ben demek, ya da birşeyi duyumsamak için bile, önce beyninizin ilgili bölgesindeki nöronların ateşlenmesi vb. gerekir ki, bu da bir "zaman" gerektirir. Beyin, nöronlar, sinapslar ve nörotransmitterlar, yani benliğinizi ve hafızanızı oluşturan her şey de maddeden müteşekkil olduğuna göre, zamanın dışında olması mümkün değildir. Sizin rüyalarınız ya da öznel yanılsamalarınız zamanın dışındalığına falan örnek gösterilemez. 1500 sene öncesinin insanı yapsa neyse de, şimdi olmaz.

 

Son cümleniz de aslında insan mantığı açısından hiçbirşey ifade etmiyor. Türlü çelişkilere de yol açıyor. Defalarca konuşuldu. ......Yeni üye hiçbirşeydir. Yeni üye evli bir bekardır. Yeni üye ljfafd..? İşte bunlardan bir farkı yok. Maksat cümle kurmak değil. O kolay. Onun gerçekten bir şey ifade edip etmediği önemli olan.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, illusion_ yazdı:

Tanrının veya bizi yaratan uzaylı uygarlığın evrimle oluşmuş olmasını olası görüyorum. 

 

Tamam bulacaksın bu tanrıyı. Tıpkı kanatlı atlara ve alev soluyan ejderhalara inandığında bunları bulman gerektiği gibi. Bulamazsan ve gösteremezsen hiç kusurumuza bakmayacaksın. Biz inanmıyoruz. Sen kuru kuruya elinde hiç bir kanıt olmadan inanmaya devam edebilirsin.

 

Evrimle oluşan tanrıyı bize hiç anlatmaya boşuna çırpınma. Git teistlere anlat, bakalım ne diyecekler! :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
gönderildi (düzenlendi)

Evrimle sonradan oluşmuş ve gücü sınırlı tanrıya inanan herkese sesleniyorum. Bunu bize boşuna anlatmayın. Biz hiç bir tanrıya inanmıyoruz. Sonsuzdan beri kendiliğinden güçlü ve zeki tanrı zaten olanaksız. Öbür türlüsü ise elbette olabilir ama kanıt lazım. Kanıt olmadan bize olabilirle, niye olmasınla gelmeyeceksiniz. Kanıtla geleceksiniz. UFO inse ve içinden bir şeyler çıksa herkes de görse, sizi biz yarattık deseler hepimiz rüya görüyoruz demeyeceğiz. Toplu halisünasyon olmadığı kanıtlanırsa inanmak zorunda kalırız. Ama böyle kanıtsız kafadan uydurmayla inanmayız.

 

Siz bu sonradan oluşmuş gücü sınırlı tanrınızı teistlere anlatacaksınız. Bize niye anlatıyorsunuz anlamadım ki! Teistler kabul etti de kabul etme sırası bize mi geldi? Gidin teistlere anlatın. Bize anlatmanız boşuna. Kanıtla gelmediğiniz sürece olabilirle gelmenizi umursamayız. Ona kalsa simülasyonda yaşıyor da olabiliriz ama kanıt! İlle de kanıt lazım! Olabilirle çok şey olabilir. Olabilirle olmaz. Olabilecek çok şey var ama olduğuna dair kanıt gerekiyor!

 

Örneğin sana hiç patlak gözlü iri kafalı bir şey gelip seni ben yarattım dedi mi? Dediyse doktora gidip acaba halisünasyon görmüş olabilir miyim diye sordun mu? Demediyse kafandan uyduruk varsayımlar üretmekle ne yapmış oluyorsun? Koca bir hiç. Soracaksın o şeye iyi peki niye yarattın beni diye. Benden ne istiyorsun diye sordun yanıt aldın mı? 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tiranosourus Rex'in ağzından alev püskürterek avlandığını ve eti pişmiş olarak yediğini kanıtlar işte ejderha buymuş meğer diye kanıtlarsanız kanıtlarınıza bakar değerlendiririz. Örneğin bir T. Rex fosilinin tam mide kısmına denk gelen fazla pişmiş bir kemik fosili bulabilirsiniz. Bakarız. Bulun da... Bakması kolay. Önemli olan bulmanız. T. Rex'in ejderha olması olanaksız demiyoruz.

 

Sonsuzdan beri kendiliğinden zaten güçlü ve zeki, bu özelliklere durduk yerde kendiliğinden zaten sahip tanrı olanaksız diyoruz. Ejderha da, kanatlı at da, Pan da Poseidon da olanaksız değil. Yeter ki kanıtını getirin. Kanıt yeterli mi bakarız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, teflon yazdı:

Zaman maddeye içkindir. Madde yoksa zaman da yoktur.

 

Kusura bakmayın ama öznel olan siz ve sizin yorumlarınız. Ben, kafamdan uydurmuyorum. Binlerce yıl önce peygamberin gösterdiği, ondan binlerce yıl önce ve binlerce yıl sonra diğer hakikat ehlinin bizzat deneyimlediği hakikat ve hikmetleri sözle ifade etmeye çalışıyorum. Yaşayarak görmek isteyen için de yol hala açık.

 

Sizin madde ile başlayan ve bilim maskesinin ardına sığınan cümleleriniz ise algılanışı ve ne olduğu zamanla değişmiş ve hala değişen bir kavram üzerine kurulu. Maddenin ne olduğunu anlayabilmiş değilsiniz ki onu, sürekli benim önüme getirip duruyorsunuz.

 

Peki ben size şöyle söylüyorum. Madde her şeyin üzerine yükseldiği kurulduğu bir temel değildir. Bilakis üst bir gerçekliğin aşağıya (üç boyuta) düşmüş halidir. Yani aşağıdan yukarı her şeyi var eden değil, yukarıdan aşağıya düşen bir gölge. Bütün evren de gölgelerden oluşur.

 

Madde denilen ve fizik bedenimizin materyali olan en kesif, en kaba görüntü bile aslında sırlarla dolu iken, onun da üzerine giydirilmiş daha bir sürü sır vardır. Tayyi mekan, bastı zaman. Yani mekanın değişmesi, zamanın genişlemesi hikaye değildir. Peygamberin ya da evliyanın miracı(göğe yükselmesi) efsane değildir. Maddemizin tahammül edemeyeceği şeye manamız tahammül edebilir. Zamanın ve mekanın kayıtlarından kurtulabilir. Göklerde seyran eyleyebilir. Yeter ki reddetme yolunu değil, inanma yolunu tutalım. 

 

Aslına bakarsınız ariflerin binlerce yıldır söylediği bu tür şeyleri bilim adamları da kenarından, köşesinden artık teorilendirmeye başladığına göre bu, aslında zamanla bilim ile irfan ve hikmetin buluşacağını gösterir. Yeter ki yüzyıllar öncesinden karşıtlıklar ve demode algılarda devam etme ısrarı gösterilmesin. Maalesef, bilim bazı ateistler için, ideolojilerinin ve temelsiz inançlarının üzerine giyilmiş bir maske haline dönüşmüş.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Peki ben size şöyle söylüyorum. Madde her şeyin üzerine yükseldiği kurulduğu bir temel değildir. Bilakis üst bir gerçekliğin aşağıya (üç boyuta) düşmüş halidir. Yani aşağıdan yukarı her şeyi var eden değil, yukarıdan aşağıya düşen bir gölge. Bütün evren de gölgelerden oluşur.

 

Madde denilen ve fizik bedenimizin materyali olan en kesif, en kaba görüntü bile aslında sırlarla dolu iken, onun da üzerine giydirilmiş daha bir sürü sır vardır. Tayyi mekan, bastı zaman. Yani mekanın değişmesi, zamanın genişlemesi hikaye değildir. Peygamberin ya da evliyanın miracı(göğe yükselmesi) efsane değildir. Maddemizin tahammül edemeyeceği şeye manamız tahammül edebilir. Zamanın ve mekanın kayıtlarından kurtulabilir. Göklerde seyran eyleyebilir. Yeter ki reddetme yolunu değil, inanma yolunu tutalım. 

Bunlar hiçbir realitesi olmayan, akıl öncesi çağdan kalma, anlamsız cümleler.

Halüsinasyon ve sanrılar maddenin ötesinde değildir, bilakis maddenin tam içindedir. Beyninin sana oynadığı oyunlardan başka bir şey olamaz, beynin ilgili bölümünü destrükte ettiğimiz zaman ne miraca ne de göklerde seyran eylemeye çıkamazsın.

Ha beyin insana nasıl oyun oynar? Tabi ki bunu bilinçli şekilde yapamaz, hastalıklar, ilaçlar, senin de dahil olduğun sosyal çevreden patojenik impulslar alma ve bunu içselleştirme vs..nedenleriyle..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
34 dakika önce, Phocas yazdı:

Bunlar hiçbir realitesi olmayan, akıl öncesi çağdan kalma, anlamsız cümleler.

Halüsinasyon ve sanrılar maddenin ötesinde değildir, bilakis maddenin tam içindedir. Beyninin sana oynadığı oyunlardan başka bir şey olamaz, beynin ilgili bölümünü destrükte ettiğimiz zaman ne miraca ne de göklerde seyran eylemeye çıkamazsın.

Ha beyin insana nasıl oyun oynar? Tabi ki bunu bilinçli şekilde yapamaz, hastalıklar, ilaçlar, senin de dahil olduğun sosyal çevreden patojenik impulslar alma ve bunu içselleştirme vs..nedenleriyle..

 

 

Diyelim ki öyle, bu neyi gösterir. Maddenin içine her şeyi doldurup, kattıktan sonra ne söylemiş oluyorsunuz ki. Kendiniz tanımlıyor, kendiniz oynuyorsunuz. Önce madde derken ne kast ediyorsunuz bir tanımlayın.

irade de maddenin içinde, hayat ta, elektrik te, kuvvet te, enerji de, o da, bu da. Maalesef öyle bir madde tanımı yok.

 

Bir şeyi anlamak zor olmasa gerek. Bize etki edecek, bizimle irtibata geçecek bir şeyin elbette bizim fizik bedenimiz üzerinde bir etkisi, yansıması olacak. Bu böyle diye, fizik bedenimizin ötesinde ya da üstünde bir şey yoktur diyemeyiz. Hz. Peygamber dahi vahiy alırken bir sürü fizyolojik değişim yaşıyor. Kızarıyor, terliyor, titriyor vb. Önemli olan şu, bizim bilincimizin üstünde bir bilinç var ve bu bizimle irtibata geçiyor. Elbette bu bizim seviyemizdeki araçlarla oluyor. 

 

Hiç bir şeyi beğenmiyorsunuz. Algılayamadığınız bir Tanrıdan bahsetsek beğenmiyorsunuz. Bu bizi bağlamaz diyorsunuz. Algınıza inen bir Tanrıdan bahsetsek, iyi de bu bizim algı seviyemizde, biz bunu biliyoruz, bu bizimle alakalı diyorsunuz. İnanmaya niyetiniz olunca inanır, gerekçesini bize anlatırsınız ama şimdilik yok gibi. Açıkçası benim de inandırmaya niyetim yok.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Diyelim ki öyle, bu neyi gösterir. Maddenin içine her şeyi doldurup, kattıktan sonra ne söylemiş oluyorsunuz ki. Kendiniz tanımlıyor, kendiniz oynuyorsunuz. Önce madde derken ne kast ediyorsunuz bir tanımlayın.

irade de maddenin içinde, hayat ta, elektrik te, kuvvet te, enerji de, o da, bu da. Maalesef öyle bir madde tanımı yok.

 

Bir şeyi anlamak zor olmasa gerek. Bize etki edecek, bizimle irtibata geçecek bir şeyin elbette bizim fizik bedenimiz üzerinde bir etkisi, yansıması olacak. Bu böyle diye, fizik bedenimizin ötesinde ya da üstünde bir şey yoktur diyemeyiz. Hz. Peygamber dahi vahiy alırken bir sürü fizyolojik değişim yaşıyor. Kızarıyor, terliyor, titriyor vb. Önemli olan şu, bizim bilincimizin üstünde bir bilinç var ve bu bizimle irtibata geçiyor. Elbette bu bizim seviyemizdeki araçlarla oluyor. 

 

Hiç bir şeyi beğenmiyorsunuz. Algılayamadığınız bir Tanrıdan bahsetsek beğenmiyorsunuz. Bu bizi bağlamaz diyorsunuz. Algınıza inen bir Tanrıdan bahsetsek, iyi de bu bizim algı seviyemizde, biz bunu biliyoruz, bu bizimle alakalı diyorsunuz. İnanmaya niyetiniz olunca inanır, gerekçesini bize anlatırsınız ama şimdilik yok gibi. Açıkçası benim de inandırmaya niyetim yok.

Madde yaşamın nedenidir, ilk oluşan hücrenin içinde aşk mı? ruh mu? madde ötesi ne vardı? Çeşitli moleküllerin hücre içerisine alınıp, parçalanmasıyla oluşan enerji, o ilk hücrenin bozulup, parçalanmasını engelliyordu. Hücrenin, madde alışverişini kestiğimizde o hücre ne  bölünebiliyor ne canlılığı devam ettirebiliyor ne de kendisi yaşayabiliyordu. İstisnası yoktur.

Fizik üstü diye bir etki olmaz, mutlak ve mutlak maddesel bir nedeni vardır, Bugüne kadar palavralar dışında fizik ötesi güç gösterilememiştir, çünkü

yoktur.

Vahiy aldığı sırada ( Nöbet)  titreme, işitsel ve görsel halusinayon geçirmek peygamberliğin değil, epilepsi veya şizofreninin belirtisidir, Hastanelerin nöroloji ve psikiyatri kliniklerinde bolca peygamber! bulunur, ziyaret edebilirsin.

Eğer Tanrı varsa ben onu aramak zorunda değilim, o beni bulmak zorunda, gizlenmesin, saklanmasın, karşıma çıksın, ne olduğunu anlayalım.Tanrı iyi olacak diye    bir kural yok, kötü de olabilir göstersin gerçek yüzünü. 

 

tarihinde Phocas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...