Jump to content

Tanrının Olanaksızlığı


Recommended Posts

24 dakika önce, teknisyen yazdı:

Burada felsefe yapmıyoruz.

 

Felsefe yapan sensin ve attığın pdf dosyası.

 

Adam hiçlik ile ne kastettiğini yazmış.sen hala felsefe yapma filan diyorsun.Hem matematiksel ispatlar deney yoksa felsefe olur.:0_80cbc_37a71a73_L:

Şaşkınlık senin kaderin değil, bu sende ki dikkat eksikliğinden kaynaklanıyor,

Madde ve zamanın olmadığı fiziksel boyutta kuantum dalgalanmaları sayesinde sanal parçacıklar oluşabilmektedir. Felsefi hiçliğin senin gibi kuantumdan haberi yoktur.

tarihinde Phocas tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 335
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şimdi, Phocas yazdı:

Şaşkınlık senin kaderin değil, bu sende ki dikkat eksikliğinden kaynaklanıyor,

Madde ve zamanın olmadığı fiziksel boyutta kuantum dalgalanmaları sayesinde sanal parçacıklar oluşabilmektedir. Felsefi hiçliğin senin gibi kuantumdan haberi yoktur.

termodinamiğin birinci kuralı enerji yoktan varolmaz vardanda yok olmaz.

 

kuantum dalgalanması dediğin şey enerji.yani yokluktan hiçlikten oluşmuyor.Enerji ölçülebilir birşeydir.Ölçülemez olsaydı felsefe yapmış olurduk.:0_80cbc_37a71a73_L:

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, teknisyen yazdı:

termodinamiğin birinci kuralı enerji yoktan varolmaz vardanda yok olmaz.

 

kuantum dalgalanması dediğin şey enerji.yani yokluktan hiçlikten oluşmuyor.Enerji ölçülebilir birşeydir.Ölçülemez olsaydı felsefe yapmış olurduk.:0_80cbc_37a71a73_L:

 

 

Koca fizikçilerin formüllerini, uğraşılarını 2 cümle ile yok ediyorsun ya, cahilliğine hayran kaldım.

“False vakum” kavramını anlamadan çıkarımlar yapman saçmalık, cehalet.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi biraz karışıyor. Hiçlikten var olma bir ateist iddiası mı bir teist iddiası mı? Bu bence bir teist iddiası. Yani hiç bir şey yoktu, tanrı ezelden beri vardı ama tanrı şey değildir. Tanrı hiçlikten her şeyi, yani maddeyi, yani evreni yarattı. Benim anladığım ve bildiğim teist iddiası bu şekilde ve hiçlikten var olma bir teist iddiası.

 

Ateistler hiçliğe ve hiçlikten yaratılmaya da, tanrıya da inanmazlar. Ateizme göre ezelden beri zeki ve güçlü bir şeyin olması olanaksızdır. Sonsuzluk zorunlu olarak vardır ama bu sonsuz olan tanrı denilen kendiliğinden güçlü ve zeki bir varlık olamaz. Bu olanaksızdır. Sonsuz olan uzaydır, zamandır ve bu dokuda yer alan ama varlığı belli olmayan madde ve enerjidir. Bunlar da dokuya hiç bir belirti vermeksizin dahildirler. Bu doku güçlü ve zeki olmadığı için olanaksız değildir. Tersine zorunludur. Çünkü kimse uzay şurada biter ve zaman şu zaman başladı diyemez. Ötesi olması zorunlu.

 

Sorun sadece madde ve enerjinin bu dokuda ne biçimde yer aldığı. Tabii ki sineğe göre görünmez olan örümcek ağı gibi tek boyutlu sicimlerden örülü madde ve bu sicimlerin gerginliği biçiminde bir enerji gibi. Bu sadece bir benzetme. İşin aslını tabii ki bilemiyoruz. Kuantum tanecikleri, örneğin fotonları çok minik bilyeler gibi düşünmemize benzer bir anoloji. Sineğin örümcek ağını göremediği gibi biz de uzayın bu dokusunu göremiyoruz.

 

Uzayın bir dokusu olduğu, kütlenin, boyutun, zamanın, kütleçekimin gözlemciye göre değişen izafi durumlar olduğunu açıklayan Einstein'in görelilik teorisi ile açıklanmış ve sınanarak doğrulanmıştır. Varlık, bu durağan ve hiç bir belirti vermeyen dokudaki dalgalanmalar sonucu ortaya çıkar.

 

Göremediğimiz çok şey var. Nötrinolar (nötronlar değil) hiç bir engelle karşılaşmamış gibi dünyanın içinden hiç hızları azalmadan geçip gider ve yollarına devam ederler. Sanki önlerine hiç bir şey çıkmamış gibidir. Böyle şeyler nasıl oluyor tam anlayamıyoruz. Bunlar çok nadiren bir atomun çekirdeğine kafadan çarpabiliyorlar ve çok küçük bir ışıma belirlenebiliyor. Bu yani bir futbol sahasından geçen bir sineğin yerdeki futbol topuna kafadan çarpmasından çok daha düşük olasılık. Kuantumu tam anlamış değiliz. Bu henüz çok yeni bir konu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
46 dakika önce, kirec yazdı:

Uzayın dokusu denen şey bilinç olamaz mı...

 

Böyle bir şeyi düşünmenin bir yolu bile yok. Bizim bilincimizi borçlu olduğumuz beynimizdeki nöral ve sinaptik ağ bildiğimiz en karmaşık yapı ve elektrokimyasal olarak çalışıyor. Bilinç çok karmaşık bir evrim süreci sonucu ortaya çıkabilir. İlksel olması olanaksız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, democrossian said:

 

Böyle bir şeyi düşünmenin bir yolu bile yok. Bizim bilincimizi borçlu olduğumuz beynimizdeki nöral ve sinaptik ağ bildiğimiz en karmaşık yapı ve elektrokimyasal olarak çalışıyor. Bilinç çok karmaşık bir evrim süreci sonucu ortaya çıkabilir. İlksel olması olanaksız.

Belki de tersi sözkonusudur...

 

Önce bilinç vardır ve onun çeşitli konfigürasyon uyla madde oluşmuştur..

 

Maddeyi inceledikce zaten gittikçe somuttan soyuta doğru bir gidiş fark ediliyor...

 

Belki de maddeinsan beyni gibi belli bir konfigürasyonu ulaştığında kendisini oluşturan bilince bağlanabilir duruma geliyordur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, democrossian said:

 

Tümüyle olanaksız. En karmaşık en başa konmaz. En başa en basit konulur, evrim süreciyle giderek karmaşıklaşır. Evrim budur.

Maddenin basit oldugunu nereden çıkarıyoruz...

 

Oldukça karmaşık ve hala sırrı çözülememiş bir olgu...

 

Hakeza bilinç de öyle ...

 

Birinin diğerinden daha basit yada karmaşık olduğunu iddia etmek için daha çok bilgi lazım bence ...

 

 

Mesela bilgisayardaki her görüntü aslında bir bilginin ve bilincin yansıması.

 

Madde niye böyle olmasin.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.10.2018 at 10:41, democrossian yazdı:

 

Bunların maddede olmadığını nerden çıkarıyorsun? Beyin madde değil mi? Maddede Windows yok nerden geldi diyor musun? Bilgisayarın içindeki CPU yani mikro işlemci ruh mu?

  

 

Bu tartışma nereden madde üstünde, dışında bir şey var mıdır konusuna geldi bilmiyorum ama konu Tanrıydı. Madde ile iç içe olan zaman, mekan, kuvvetler, irade, duygu, inanç, hayat vb. şeylerin maddenin zatının ve kendi tanımının bir parçası mı olduğu, ona giydirilmiş bir sır mı olduğu sizinle tartışmamızda benim açımdan çok ta önemli değil. Ya da çok saçma bulsam da, @teflon un dediği gibi bunların maddenin dizilimi ve bir araya gelmesiyle oluştuğu ve ortaya çıktığı fikrine de bir şey demiyorum. Legolar birleşince helikopter yapıyor ya, madde de birleşince yukarıdaki acaib şeyleri ortaya çıkarmış. Bu konuda haklı ya da haksız olmak benim için önemli değil. Haksız da olabilirim. Ama bu tartışma lafzi bir tartışma sonuçta. Siz de ben de bu duyguların var olduğunu kabul ediyoruz. Size göre madde ve fizik, bunları var etmeye ve açıklamaya kifayet eder. Bana göre etmez. 

 

Ama asıl tartışmamız olan Tanrı tartışması açısından güzel bir örnek vermişsin. Bilgisayara yüklenen ve tanımlanan bir şey olmadan onun bilgiyi işler hale gelmesi mümkün mü? İnsan beynini taklit edebilecek bir bilgisayar ise yok. Dolayısıyla yapılabilecek olsa bile iyice bir planlama gerektiren bir iş.

 

Benim açımdan asıl can alıcı soru ise şu: Size göre doğal süreçler ve fizik kuralları her şeyi oluşturmaya ve açıklamaya yeter. Olan bitenin arkasında bir üst irade, plan ya da bilinç olması gerekli değil, dahası mümkün değil. Peki öyleyse neden bu doğal süreçler ve fizik kuralları bir bilgisayar oluşturmamış ta, bir insan oluşturmuş. Ya da bir gemi yapmamış ta, bir insan yapmış. Bir geminin yapılması için gerekli şartlar bir insanın yapılmasına göre çok daha ilkel ve basit. milyarlarca yıllık süreçte daha zoru yapılmışsa daha kolayı hayli hayli yapılmış olmalı değil miydi? 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Hedef kitlem, açık kapı bırakanlar.

 

5 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Benim açımdan asıl can alıcı soru ise şu: Size göre doğal süreçler ve fizik kuralları her şeyi oluşturmaya ve açıklamaya yeter. Olan bitenin arkasında bir üst irade, plan ya da bilinç olması gerekli değil, dahası mümkün değil. Peki öyleyse neden bu doğal süreçler ve fizik kuralları bir bilgisayar oluşturmamış ta, bir insan oluşturmuş. Ya da bir gemi yapmamış ta, bir insan yapmış. Bir geminin yapılması için gerekli şartlar bir insanın yapılmasına göre çok daha ilkel ve basit. milyarlarca yıllık süreçte daha zoru yapılmışsa daha kolayı hayli hayli yapılmış olmalı değil miydi? 

 

Hocam çok iyi ilerliyoruz yalnız az daha zorlasan adamları evrimci biyolog falan yapacaksın. Şimdi başlarlar konuşmaya az sabırlı ol. Bak evladım evrim dediğin şey şöyle kuvvetler ve maddenin şu yapısı ile ilgi vs.. Doğada serbest halde bulunan bir toplu iğne yada kalem bile yokken bu aklı evvellerin aklınca insan nasıl oluşmuş değil mi? Hocam çok güzel soru tebrik ederim.

 

Ayrıca atom yada altı bu arkadaşlara göre en primitiv yapı fakat bunu gerçekten sorgulamak gerekiyor acaba gerçekten öyle mi? 

 

Hem bu arkadaşlar evrende kaos hakim ve olan biten her şeyin sorumlusu da bu derken evrendeki katrilyonlarca katrilyon zibilyon tane özdeş parçacığı nasıl kaos olarak değerlendiriyorlar aklım almıyor. Hatta sicim teorisine göre hepsi aynı olan sicimlerden oluşuyor. Bu apaçık bir düzene işaret etmektedir ve bu yapının çok primitiv bir yapı olup olmadığı konusu da ayrıca masaya konmalıdır.

tarihinde ilahişaban tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, Yeni Üye said:

Benim açımdan asıl can alıcı soru ise şu: Size göre doğal süreçler ve fizik kuralları her şeyi oluşturmaya ve açıklamaya yeter. Olan bitenin arkasında bir üst irade, plan ya da bilinç olması gerekli değil, dahası mümkün değil. Peki öyleyse neden bu doğal süreçler ve fizik kuralları bir bilgisayar oluşturmamış ta, bir insan oluşturmuş. Ya da bir gemi yapmamış ta, bir insan yapmış. Bir geminin yapılması için gerekli şartlar bir insanın yapılmasına göre çok daha ilkel ve basit. milyarlarca yıllık süreçte daha zoru yapılmışsa daha kolayı hayli hayli yapılmış olmalı değil miydi? 

 

Peki sizin var olduğunu iddia ettiğiniz Allah neden bir bir gemi, bir bilgisayar oluşturmamış? Kullandığı çamur bilgisayar oluşturmaya elverişli değil miymiş? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.10.2018 at 00:26, KorkutKarahan said:

Arkadaşlar merhaba,

Dinlerden bağımsız olarak soruyorum. Bilim adamlarına göre evrenin 13.7 milyar yıllık bir geçmişi olduğu söyleniyor. Big bang teorisine göre 13,7 milyar yıl önce sonsuz yoğunlukta ve sonsuz enerjiye sahip bir nokta birden bire genişlemeye başladı. Tüm gezegenler, güneşler, yıldızlar ve galaksilerin milyarlar yıl önce bu noktadan oluştuğunu ele aldığımızda bu patlamayı tetikleyen bir başka deyişle düğmeye basan aynı zamanda zaman ve mekanın yaratıcısı olmuş olmuyor mu?

 

Big bang'e neyin sebep olduğunu şu an için bilmiyoruz. Zamanı big bangden itibaren ölçüyoruz, mekan da big bangle şekilleniyor. Dolayısıyla düğmeye basanın bilinçli bir varlık yani Tanrı olma ihtimali bana hiç de az değil gibi geliyor. Bu yaratıcının dinlerin anlattığı yaratıcı olup olmadığı ayrıca tartışılır. Fakat ortada big bang gibi bir teori varken bir yaratıcının olma ihtimali olmama ihtimalinden fazla değil midir?..

 

Hayır değildir. Olmayacak, olamayacak, mümkünsüz bir şeyin ihtimali nasıl olur da, "olan"dan fazla olur? İhtimali yok ki, bir de fazla olsun? Sen ihtimal diye bana mantık dışı olanı getiriyorsun? Bundan ötesi var mı?!

 

Başlangıçlar bitişler falan filan vb... bunların hepsi birer yanılsama. Gerçekte var olan şey sadece değişim ve dönüşüm. Formların değişimi.  Bu oluşlar ise zaten "hep var olanın" bünyesinde. Bu durumda yaratılmaya ve yaratıcıya gerek kalıyor mu ki? Başlangıca? Başlatılmaya? Düğmeye basan falan yok. Nerde? Hiçlik, yokluk nerde ki, bunun bir de başlatıcısı olsun..?

 

İnsanlar hem "hep var olan", hem "sonsuz", hem de "bilinçli", kimisi bir de üzerine üstlük "kadiri ve alimi mutlak" vb. vb.. olan birşeye inanıyor, ona ihtimal falan veriyorlar ya, ben de ona şaşıyorum. Çılgınlığın daniskası resmen bu. Arkadaş sonsuzu, hep var olanı buldun, bir de bunun "bilinçlisini" istiyorsun he mi? Kaba bir tabir vardır, herkesten çokça af buyuruyorum, "..onu buldun bir de şöylesini istiyorsun" diye..İşte tanrı obsesyonunu biraz da buna benzetiyorum ben.. :) 

 

Her şeyden önce bu iddiayı ortaya atacak birinin tekilliği, tekillikten öte hiçliği gösterebilmesi lazım gelir ki, daha onu yapabilen çıkmadı. Daha başlamıştır bile diyemediğimiz yerde bir de başlatıcı arıyoruz velhasılı. Bu evren durduğu yer de lök gibi oturmuyordu ki, onu başlatmak için bir düğmeye ya da güce gereksinim olsun. Bir çok evren modeli var. Açın bakın. Oturun Poplawski'nin modelini okuyun mesela..Bunlar sadece test edilmeyi bekliyor. Ve çıkmaz bir sokak da yok henüz. Eğer olursa düşünürüz. Devamı aşağıda, önceki yazdıklarımın detayı ise bu forumda.

 

6 hours ago, Yeni Üye said:

Bu tartışma nereden madde üstünde, dışında bir şey var mıdır konusuna geldi bilmiyorum ama konu Tanrıydı. Madde ile iç içe olan zaman, mekan, kuvvetler, irade, duygu, inanç, hayat vb. şeylerin maddenin zatının ve kendi tanımının bir parçası mı olduğu, ona giydirilmiş bir sır mı olduğu sizinle tartışmamızda benim açımdan çok ta önemli değil. Ya da çok saçma bulsam da, @teflon un dediği gibi bunların maddenin dizilimi ve bir araya gelmesiyle oluştuğu ve ortaya çıktığı fikrine de bir şey demiyorum. Legolar birleşince helikopter yapıyor ya, madde de birleşince yukarıdaki acaib şeyleri ortaya çıkarmış. Bu konuda haklı ya da haksız olmak benim için önemli değil. Haksız da olabilirim. Ama bu tartışma lafzi bir tartışma sonuçta. Siz de ben de bu duyguların var olduğunu kabul ediyoruz. Size göre madde ve fizik, bunları var etmeye ve açıklamaya kifayet eder. Bana göre etmez. 

 

Şöyle bir durum var:

 

1- Termodinamik bu evren yaratılmamıştır ve yok edilemez diyor. Bu evren derken yanlış anlaşılmasın, "içindeki herşeyle birlikte" bu evren. Güzel hatırınız için bu kaidenin bu  evrenin dışında geçerli olmayabileceğini varsayalım. Ki orası nasıl olacak o da ayrı mesele..Ama fark etmez. Bu evren yaratılmamış ve yok edlemez! Bitti! Eğer biri onu da dışarıdan yaratmışsa bile, bize içeriden "yaratılmamış", hatta "yaratılamaz" görünüyor. Bizlere göre ne onu yaratacak bir güç, ne de yok edecek bir güç var. Veri 1

 

2- Determinizm ve kaos, bu evren öngörülemez, yani tasarlanamaz diyor. Deterministik açıdan araya ne birşey girebilir, ne de kaotik açıdan onu planlayabilir. Mantıksal bir mümkünsüzlük bu. Yani biri bu evreni başlatmışsa bile, işte sadece başlatmış(*) olabilir. Planlamış olamaz. Varsa böyle bir hesap bulun getirin. Veri 2 ((*)Aslında aynı bakış açısı genellenecek olursa, başlatması dahi mümkün değil)

 

3- Yine kaos, termodinamik ve nano ölçekteki kuvvetler diyor ki: ne bilinç için bilinç, ne de düzen için zeka gerekir. Hatta ve hatta bilincin önsel olması mümkün değildir. Ancak "sonra" ortaya çıkabilir. Çünkü bu haliyle bilinç, duygu, vicdan vb. zaten maddeye, onun çeşitli şekillerde bir araya gelerek kompoze olmasına (yani canlılığa)muhtaçtır. Madde olmadan var olan, maddeyi önceleyebilecek bir bilinç, duygu vb. örneği varsa bulun getirin. Veri 3

 

4- Abiyogenez ve evrim diyor ki; inorganikten organik, oradan canlı ve devamında determine edilmiş, deterministik bir örgü(doğal seçilim) içerisinde karmaşık ya da tasarımlanmış zannettiğimiz şeyler kendiliğinden ortaya çıkabilir. Zaten bu evren tasarlanamayacağına, planlanamayacağına göre, yine zaten başka türlü de çıkmış olamaz. Veri 4

 

5- Mantık, evrensel mantık, önermeler mantığı diyor ki; sıfatları ile beraber gelen bir "tanrı şey" mümkünsüzdür. Paradoks üstüne paradoks. Zamandan münezzeh, Kare üçgen .Evli-bekar.. Veri 5

 

İki veri daha var aslında eklenebilecek. 1- Özgür irade. 2-Yetersizlik argümanı. Özgür iradeyi tartışmalı olduğu için geçiyorum.

Yetersizlik argümanı ise temel olarak, "bu evrendeki veriler bizi herhangi bir kesin yaratılmışlığa vb. götürecek nitelikte bile olsa, insanların neredeyse tamamı onu algılayabilecek kapasitede değil. Bu bağlamda bu evren bize göre ya da bizim için falan kurgulanmış değil. Bu evren bizi umursuyor değil. Bir gün ayrıca bir başlık açıcam bunun için.

 

Hadise işte bu. Biz elimizdeki verilere bakıyoruz sadece. Birileri ise gelmiş bu verilerin ya en az birini, ya da 5'ini birden yıkacak iddialara bizleri ikna etmeye kalkıyor. Beşi bir yerde resmen. Birader sen inan, ama orda dur işte. Bize belkilerle, acabalarla, bilinmeyenlerle, agnostik söylemlerle gelme. Ben agnostiğim de öyle gel o vakit. Doğru düşünülen ve konumlandırılmış bir agnostisizm de kabulümüzdür. Bize bizim aklımızın, mantığımızın dışında, ayrıca mevcut bilimsel verilerle de çelişen söylemlerle de gelme. Gelirsen eğer, zaten "boş küme" ile gelmiş olursun.

 

Hepsinden öte, zurnanın zırt dediği yer şurası: Elimizde bu 5 adet veri varken, ortada da bir kitap var. Diyor ki: Bana inan et, yoksa seni yakarım. İşte o kitabın tam da çöpe gittiği yer burası. İnanmak iyi, inanmamak kötü olamaz. İnanç, bir yargılama vesilesi olamaz. Hem kavramsal olarak, hem de elimizdeki veriler itibari ile; yani aktüel olarak. 

 

Diyoruz ya, biz de "As Döper" var, sizde ne var?? :) Görünen o ki, sizde daha bir "el" bile yok. Masanın bi köşesinde eliniz boş bir şekilde oturup, ama her nasıl olacaksa oyunun sonunda tüm parsayı toplayacağınızı söylüyorsunuz. Oyunun sonu ise bizim için var mı, o da belli değil.

 

6 hours ago, Yeni Üye said:

Ama asıl tartışmamız olan Tanrı tartışması açısından güzel bir örnek vermişsin. Bilgisayara yüklenen ve tanımlanan bir şey olmadan onun bilgiyi işler hale gelmesi mümkün mü? İnsan beynini taklit edebilecek bir bilgisayar ise yok. Dolayısıyla yapılabilecek olsa bile iyice bir planlama gerektiren bir iş.

 

Bu analojilerin geçersiz tenekeler olduğunu kırk kere örnekleyerek açıkladık John Ahmet. Kimse de kalkıp gık diyemedi. Bu örnek bilgisayar için geçerli. Ama sadece bilgisayar.  Bilgisayar dediğin anda bir ön kabul geliyor. O kabulün bu evren ya da var oluş için geçerli olduğu ise tam bir faraziye. Planlamanın planlayıcısı.. ise ayrıca bir kepazelik.

 

6 hours ago, Yeni Üye said:

Benim açımdan asıl can alıcı soru ise şu: Size göre doğal süreçler ve fizik kuralları her şeyi oluşturmaya ve açıklamaya yeter. Olan bitenin arkasında bir üst irade, plan ya da bilinç olması gerekli değil, dahası mümkün değil. Peki öyleyse neden bu doğal süreçler ve fizik kuralları bir bilgisayar oluşturmamış ta, bir insan oluşturmuş. Ya da bir gemi yapmamış ta, bir insan yapmış. Bir geminin yapılması için gerekli şartlar bir insanın yapılmasına göre çok daha ilkel ve basit. milyarlarca yıllık süreçte daha zoru yapılmışsa daha kolayı hayli hayli yapılmış olmalı değil miydi? 

 

5 adet verimize göre evet mümkün değil. Aksini söylemek bir seçenek de değil. Bu sorunun ise oldukça kısa bir cevabı var: Bilgisayardan kastınızın şu bizim bildiğimiz bilgisayar olduğunu kabul edecek olursak eğer: 

 

Bilgisayar olmamış, çünkü bilgisayarı bileşenlerine ayırıp adım adım geriye gittiğinizde; termodinamik, nano ölçekteki kuvvetler ya da doğal seçilim gibi determine edici bir sürecin olmadığı, olamayacağı, aslen makro ölçekte düzenlenmiş bir yapı, düzen görüyorsunuz. Canlılıkta ise öyle değil. Bir geminin yapılması için gerekli şartlar bir insana kıyasla çok daha ilkel ve basit(ki bu bazı açılardan tartışılır) ama o şartlar termodinamiğin ya da nano ölçekteki kuvvetlerin eriminde değil işte. Bir gemi, ya da bilgisayar işte gerçekten tasarlanmış olduğu için, amaç güdülmesinden itibaren ortaya çıkarılması canlılık ve insana göre çok çok çok daha kısa sürede olmuş. Diğeri ise ~4 milyar yıl sürmüş. Bir şey hem ~4 milyarlık, hem de nasıl tasarlanmış olur, hesabı siz yapın. 

 

Milyarlarca yıllık sürede daha zoru derken, hemen arkasından en önemli nüansı da gözümüzden kaçırıyorsunuz ama kaçmaz: Biri milyarlarca yıl, diğeri ise en kaba bakış açısıyla yüzlerce yıl. 

 

1 hour ago, ilahişaban said:

Hocam çok iyi ilerliyoruz yalnız az daha zorlasan adamları evrimci biyolog falan yapacaksın. Şimdi başlarlar konuşmaya az sabırlı ol. Bak evladım evrim dediğin şey şöyle kuvvetler ve maddenin şu yapısı ile ilgi vs.. Doğada serbest halde bulunan bir toplu iğne yada kalem bile yokken bu aklı evvellerin aklınca insan nasıl oluşmuş değil mi? Hocam çok güzel soru tebrik ederim.

 

Ayrıca atom yada altı bu arkadaşlara göre en primitiv yapı fakat bunu gerçekten sorgulamak gerekiyor acaba gerçekten öyle mi? 

 

Hem bu arkadaşlar evrende kaos hakim ve olan biten her şeyin sorumlusu da bu derken evrendeki katrilyonlarca katrilyon zibilyon tane özdeş parçacığı nasıl kaos olarak değerlendiriyorlar aklım almıyor. Hatta sicim teorisine göre hepsi aynı olan sicimlerden oluşuyor. Bu apaçık bir düzene işaret etmektedir ve bu yapının çok primitiv bir yapı olup olmadığı konusu da ayrıca masaya konmalıdır.

 

Bunların hepsi açıklandı ve görüldüğü üzere senin kafanın almadığı şeyler. Özeti için 5 adet veriye,  yani mahşerin 5 atlısına :), detay için de bu foruma bakabilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, Yeni Üye yazdı:

neden bu doğal süreçler ve fizik kuralları bir bilgisayar oluşturmamış ta, bir insan oluşturmuş. Ya da bir gemi yapmamış ta, bir insan yapmış.

 

Böyle basit soruları da sormayın artık. Bilgisayarların transistörleri sürekli kendilerini yenileyip bu yenileme sırasında yarıiletken inşasının kodunu DNA larından RNA larına aktarmazlar ve bu aktarma sırasında farklılıklar (mutasyonlar) oluşmaz. Bu mutasyonlardan, bilgisayarın çalışmasına katkısı olmayanlar anında elenip hiç olmamış gibi yok olurken, bilgisayarın diğer bilgisayarlarla girdiği ölüm kalım savaşında yarar sağlayanları bilgisayarın hayatta kalmasına ve üremesine yardım ettiği için kopyalanıp gelecek nesillere aktarılmaz.

 

Yok eğer illa canlı gemi istiyorsan balina. Canlı uçak istiyorsan kuş. Canlı bilgisayar istiyorsan beyin. Evrim geçirmek için canlı olmak, doğmak, yaşamda kalmak için savaşmak, üremek ve ölmek gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dincilerin dar aklı evrimi kavrayamıyor. Bakıyorlar her canlı kendisine benzer canlı doğuruyor. Hani farklılık nerde diye soruyorlar. Farklılık öyle o kadar hızlı ortaya çıkmaz! :D Türleşme için bir tür iki izole olmuş, ilişkisi kesilmiş popülasyona bölünecek ve bu ayrılık milyonlarca yıl sürecek! Böylece bir türden iki tür dallanacak! Bir milyon yılın ne kadar bir süre olduğu zihninize sığışmaz. Örneğin aslan ve kaplanın ataları ortaktır ama biri orman, biri savana alanlarında yaşayarak izole olmuşlardır. İnsan ve şempanzenin de ortak atadan ayrılma nedenleri aynıdır. Ortak ata da ormanda yaşadığı, şempanze de ormanda yaşamaya devam ettiği için insan ortak atadan daha çok farklılaşmış, şempanze daha az farklılaşmıştır. Yani ortak atamız bizden çok şempanzeye daha fazla benziyordu.

 

Canlıların alacakları format evrimin ilk bir milyar yılı içinde çizilmiştir. Sonraki milyar yıllar giderek hızlanan türleşme, bu türlerden nesli tükenmeyen çok küçük bir kısım ve yok olan çok büyük kısım. Bugün var olan ve hayatta kalmak için tasarlanmış gibi duran canlıların bu görüntüyü vermelerinin nedeni 3,5 milyar yıllık evrim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlıların hayatta kalmak için birbirlerini öldürmek zorunda olmaları, sadece avlanma ile de sınırlı değildir.

 

Bir otçulun bir etçile yem olmamak için kaçması da o etçili öldürmeye çalışmasıdır. Çünkü o etçil o eti yemezse açlıktan ölecektir.

 

Sadece türler arası rekabet de yoktur, tür içi rekabet de son derece acımasızdır. Seksüel rekabet de yiyecek rekabeti gibi ölümüne olabilir.

 

Bütün bu gerçekler apaçık tasarlanmamış, kendi akışıyla işleyen bir evrimi göstermektedir. Hiç bir zaman tasarlayıcı bir tanrıyı işaret etmez. Böyle bir tasarım tanrının kötü olmasıyla açıklanabilirse de bu açıklama bile durumu kurtarmaz. Tasarım bu kadar berbat olamaz. Tanrı var olsaydı ve kötü olsaydı bile böyle bir tasarım yapmazdı. Bu kötü bir tanrının yapacağı bir tasarım da değil. Tanrı olsa ve kötü olsa çok daha kötü şeyler tasarlardı. Her canlıyı kebap eden kötü ejderhaları gerçekten de yaratırdı. Tasarımın izi görünmüyor, öyle ya da böyle.

 

Buna acemi, aptal bir tanrının tasarımı desek durum kurtulur mu, hayır. Yine kurtulmaz. Çünkü bu tanrının ne kadar acemi olsa yüzüne gözüne bulaştırsa bir ders alması bir düzeltme yapması beklenirdi. Doğada hiç bir şekilde bir tasarım izi görülmüyor. Görülen tek gerçek evrim.

 

Evrimin işleyişine müdahale edebilecek tek güç insan zekası ve teknolojisidir. O da henüz bir şey yapabilmiş değil. Tanrı olabilecek tek güç var: İnsan. Bunu başarıp başaramayacağını zaman gösterecek.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, democrossian yazdı:

Evrimin işleyişine müdahale edebilecek tek güç insan zekası ve teknolojisidir. O da henüz bir şey yapabilmiş değil. Tanrı olabilecek tek güç var: İnsan. Bunu başarıp başaramayacağını zaman gösterecek.

 

Öncelikle güzel bir noktaya temas ettiniz buna cevap vereyim sonra diğer zırvalayan arkadaşlara da cevabım gecikmeyecek.

 

En azından şunu biliyoruz ki şuur konusunda daha zayıf olan canlıların daha büyük bir tehlike içinde olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin böcekler iklim koşullarından daha fazla etkilenirken memeliler bu konuda daha şanslıdır yine insan da diğer memelilere göre daha az tehlikeli bir hayat sürmektedir. Yine insanlar içerisinde daha gelişmiş medeniyetler daha huzurlu bir toplum inşaa etmeyi başarabilmişlerdir. Tüm bunları şuuru yüksek olanın daha huzurlu bir hayatı olacağı ile açıklayabiliriz. Demek ki bu noktadaki bir gelişim tanrının bu mekanizmasını anlamamızda bize yardımcı olabilir. Nihayetinde kontrol güzümüz, ahlakımız, erdemlerimiz çok daha ilerilere gittikçe hayat bizim için daha bir güzelleşecek ve daha huzurlu ve mutlu olabileceğiz. Dolayısıyla bunun sonsuzdaki hali tanrıyı tanımlıyor olabilir. Nihayetinde de tüm mitlerde ve tinsel öğretilerde bu sınavlardan geçerek tekamül eden insan-ı kamilin son durağının yine tanrı olacağı vurgulanıyor. Dolayısıyla bunu bizden önce başaranlar olmalı yada zaman kavramının dışında bunu başarmış halimiz tanrıyı tanımlıyordur. Bu konularda çok yönlü düşünebilmeliyiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...