Jump to content

Tanrının Olanaksızlığı


Recommended Posts

4 dakika önce, democrossian yazdı:

Aminoasitlerden proteinin nasıl sentezlendiği hakkında kil kristallerinin iskele görevi gördüğü şeklinde bazı kuramlar var. Bu kuramlar bu yapıların dayanıksızlığı nedeniyle mantıklı bulunmayabilir ama şunu düşünmeli: Henüz ortamda organik maddeleri hemen işleyip besin olarak tüketen hiç bir mikro organizma yok. Steril bir ortam. Bu ortamda bir şekilde işlerin yolunda gitmiş olması olası.

 

Ya da çoklu evrenler kuramına göre her şey ilk kez evrenimizde gerçekleşmedi. Karadelikler evrenlerin kromozomları, bilgiyi saklıyor ve kalıtlıyorlar. Buna göre canlılığın oluşması evrenimizin ömrü ile kısıtlı değil.

 

Aslında evrenimizin yaşı olan 13,7 milyar yıl, dünyamızın yaşı olan 4,5 milyar yıl ve canlılığın yaşı olan 3,5 milyar yıl hiç de kısa zamanlar değil. Bu zamanları zihnimiz kavrayamaz bile. Ama çoklu evrenler kuramı bu sınırları bile genişletiyor.

samimiyetle  sorduğumu  bilmenizi  isterim öncelikle; çoklu  evrenler  varsa  bile  bu  evrenleri  harekete  geçirecek  bir  üst  mekanizma  gerekli  olamaz  mı , eğer  çoklu  değil  sonsuz  evrenler  dersek  insan  Tanrının  sonsuzluğu  algilayamazken, sonsuz  bir  evren  silsilesini  algilamasini  beklemek  biraz  garip  olur  mu  sizce?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 335
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

çoklu  evrenler  varsa  bile  bu  evrenleri  harekete  geçirecek  bir  üst  mekanizma  gerekli  olamaz  mı

 

Yok, olmaz. Bir evren sona erdiğinde geride eğer çökerek sonu geldiyse tek, dağılarak sonu geldiyse bir kaç karadelik bırakacaktır. Bu karadelikler kütle çekimden kurtulmuş olarak uzay/zaman/madde/enerji dokusunda serbest hareket edeceklerdir. Bu dokunun sınırı, sonu olamaz. Ortamda hiç bir evrenin kütle çekimi olmadığı için iki karadelik çok uzaktan birbirinin varlığını kütle çekim yoluyla hissedecektir. Birbirlerine önce yavaşça, giderek hızla yaklaşacaklardır. Çok yaklaştıklarında hızları ışık hızını aşacaktır. Çünkü uzay/zaman/madde/enerji dokusunu büken warp etkisi oluşacaktır.

 

Kütle muazzam, evren artığı karadelikler bunlar, hız muazzam, çok muazzam bir çarpışma ve çok muazzam bir patlama olacaktır. Buna Big bang diyoruz. Mekanizma bu. Üst mekanizmaya gerek duymayacak kadar açık. Bilgisayar simülasyonları ile de bu tür bir çarpışmanın, aynen evrende gözlemlediğimiz mikrodalga fon radyasyonu desenini oluşturduğu kanıtlandı.   

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Yok, olmaz. Bir evren sona erdiğinde geride eğer çökerek sonu geldiyse tek, dağılarak sonu geldiyse bir kaç karadelik bırakacaktır. Bu karadelikler kütle çekimden kurtulmuş olarak uzay/zaman/madde/enerji dokusunda serbest hareket edeceklerdir. Bu dokunun sınırı, sonu olamaz. Ortamda hiç bir evrenin kütle çekimi olmadığı için iki karadelik çok uzaktan birbirinin varlığını kütle çekim yoluyla hissedecektir. Birbirlerine önce yavaşça, giderek hızla yaklaşacaklardır. Çok yaklaştıklarında hızları ışık hızını aşacaktır. Çünkü uzay/zaman/madde/enerji dokusunu büken warp etkisi oluşacaktır.

 

Kütle muazzam, evren artığı karadelikler bunlar, hız muazzam, çok muazzam bir çarpışma ve çok muazzam bir patlama olacaktır. Buna Big bang diyoruz. Mekanizma bu. Üst mekanizmaya gerek duymayacak kadar açık. Bilgisayar simülasyonları ile de bu tür bir çarpışmanın, aynen evrende gözlemlediğimiz mikrodalga fon radyasyonu desenini oluşturduğu kanıtlandı.   

yani  smolin'in  evren  modeline  benziyor  sizin  dediğiniz  soğan  şeklinde 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

Evet Lee Smolin'in "kara delik tabanlı doğurgan evrenler modeli" diye bir teorisi bulunuyor.

doğal  seçilime  dayalı  idi  sanıyorum.Yalniz  kara  delik  evrenleri  ile  her  birinin  adeta  bir  soğan  zarlari  gibi  üst  üste  onun  içinde  öbürü  onun  içinde  başka  evren  şeklindeki  düşüncesini  karıştırmiyorum  umarım?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gazoz kabarcıkları evrenler, sabun köpüğü evrenler ve paralel evrenler şeklinde çeşitli kuramlar var. Paralel evrenler soğan kabukları gibi iç içe ama her biri farklı boyutlarda. Birbirlerini algılamıyorlar. Veya çoklu evrenler iç içe ama dış katmanlar ışıktan hızlı uzaklaştıkları için başka evrenler oluyorlar. Bu şekilde çeşitli düşünceler var...

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, democrossian yazdı:

Gazoz kabarcıkları evrenler, sabun köpüğü evrenler ve paralel evrenler şeklinde çeşitli kuramlar var. Paralel evrenler soğan kabukları gibi iç içe ama her biri farklı boyutlarda. Birbirlerini algılamıyorlar. Veya çoklu evrenler iç içe ama dış katmanlar ışıktan hızlı uzaklaştıkları için başka evrenler oluyorlar. Bu şekilde çeşitli düşünceler var...

sizce  neden  maddenin  başlangıcı  olmalı  görüşü  savunulur  yani  gerekçeleri  nedir  ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Algıladığımız maddenin başlangıcı olması zorunlu ama maddenin en kökenindeki töz olduğu düşünülen sicimler için başlangıç öngörülmüyor. Bu sicimlerin uzunluklarının bir sınırı olduğu düşünülmüyor. Bu sicimlerin olmadığı bir boşluk bulunmasının da olanaksız olduğu düşünülüyor. Tüm varlık bu sicimlerle örülü düşünülüyor.

 

Yani nerden geldiğini bilmediğimiz, sonsuzdan beri var olan bir töz zorunlu. Bunsuz varlık düşünülemez. Mutlak yokluk olamaz. Evrenin bir sınırı var ve bundan ötesinde mutlak yokluk var diyemeyiz. Evrene, zamana bir sınır koyamayız. Bu saçma olur. Sicim kuramı da bu sınırın, sonun olanaksızlığından köken almaktadır.

 

Tabii kökende en basit tözün olması ve her şeyin bu en basit tözden evrimleşerek karmaşıklaşması esastır. O yüzden bu, en başa kendiliğinden güçlü ve zeki bir yaratıcı koymaktan tamamen farklıdır. En başa zaten kendiliğinden zeki ve güçlü bir şey koymak olanaksızdır, böyle bir şey olamaz. Bir şey nasıl zaten kendiliğinden zeki ve güçlü olacak? Bu yetenekler kendiliğinden zaten var olamazlar, basit tözden evrimleşebilirler.

 

Sicim dokusu hakkında bir fikir edinmek için Office programında Word'u açın. Çizim araçlarından artı şeklinde kesişen iki ince çizgi çizin. Bunları gruplayıp sürekli kopyala yapıştır yapın. Word her yapıştırmada çizimi biraz sağ alta kaydıracaktır. Çiz menüsünden en az kaydırmayı seçin. Boşluğu dolduran sicim ağının bir modeli oluşacaktır. Sicimlerin kalınlığı yoktur. Tek boyutludurlar. Böyle bir şey nasıl olur bilmiyoruz. Kuramsal. Sicim teorisi denmesine aldanmayın, bilimsel kanıtı yoktur. Felsefi bir kuramdır. Teorilerin kanıtları olur. Sicim kuramının yok.    

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, democrossian yazdı:

Algıladığımız maddenin başlangıcı olması zorunlu ama maddenin en kökenindeki töz olduğu düşünülen sicimler için başlangıç öngörülmüyor. Bu sicimlerin uzunluklarının bir sınırı olduğu düşünülmüyor. Bu sicimlerin olmadığı bir boşluk bulunmasının da olanaksız olduğu düşünülüyor. Tüm varlık bu sicimlerle örülü düşünülüyor.

 

Yani nerden geldiğini bilmediğimiz, sonsuzdan beri var olan bir töz zorunlu. Bunsuz varlık düşünülemez. Mutlak yokluk olamaz. Evrenin bir sınırı var ve bundan ötesinde mutlak yokluk var diyemeyiz. Evrene, zamana bir sınır koyamayız. Bu saçma olur. Sicim kuramı da bu sınırın, sonun olanaksızlığından köken almaktadır.

 

Tabii kökende en basit tözün olması ve her şeyin bu en basit tözden evrimleşerek karmaşıklaşması esastır. O yüzden bu, en başa kendiliğinden güçlü ve zeki bir yaratıcı koymaktan tamamen farklıdır. En başa zaten kendiliğinden zeki ve güçlü bir şey koymak olanaksızdır, böyle bir şey olamaz. Bir şey nasıl zaten kendiliğinden zeki ve güçlü olacak? Bu yetenekler kendiliğinden zaten var olamazlar, basit tözden evrimleşebilirler.

 

Sicim dokusu hakkında bir fikir edinmek için Office programında Word'u açın. Çizim araçlarından artı şeklinde kesişen iki ince çizgi çizin. Bunları gruplayıp sürekli kopyala yapıştır yapın. Word her yapıştırmada çizimi biraz sağ alta kaydıracaktır. Çiz menüsünden en az kaydırmayı seçin. Boşluğu dolduran sicim ağının bir modeli oluşacaktır. Sicimlerin kalınlığı yoktur. Tek boyutludurlar. Böyle bir şey nasıl olur bilmiyoruz. Kuramsal. Sicim teorisi denmesine aldanmayın, bilimsel kanıtı yoktur. Felsefi bir kuramdır. Teorilerin kanıtları olur. Sicim kuramının yok.    

nasıl  yani  kanitsiz  nasıl  savunulabiliyor  yani  yanlışlanabilir  elbette  ama  neye  göre  değerlendiriyor  sizce?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

kanitsiz  nasıl  savunulabiliyor  

 

Bilimsel kanıtı yok dedim. Yani somut, ölçülebilir kanıt.

 

Felsefenin ise akli, mantıksal kanıtları vardır. Felsefede mantık çalışır. Ölçülebilir somut kanıt yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi öğrendiğime göre paralel evrenler kuramını simülasyoncular da kullanıyormuş. Yani evrenin simülasyonlarını yapanlar paralel bir çok simülasyon oluşturmuş ve farklı olasılıkları denemiş olabilirler diyorlarmış.

 

Bilmiyorum bu simülasyonculuk da olmayan tanrıyı var etme çabasının bir şubesi mi. Tabii evren simülasyon olunca bu simülasyonu yaratan gündeme gelecek. Hiç sıcak bakmadığım bir fikir. Simülasyon olsaydık bunun mutlaka bir kanıtını yakalardık. Neo ve Morpheus ve Trinity gibi zeki kişiler çıkar işi çözerlerdi. Ne zaman duysam alerji duyduğum bir fikir. Ha, Matrix izlemek zevkli o başka. Sinemada tamam. Ama iddia olarak; "bi yaylanır gider misin hemşo, işimiz gücümüz var!" Lüzumsuzluğun âlemi yok! Oturup acaba simülasyon muyum diye kafa yoramam kusura kalma! Kanıt göstereceksin, kanıt!

 

Bu simülasyon zırvası da cinler melekler tanrı bizi yedi yirmidört gözetliyor gibi manyakça bir hezeyan bence. Zaten paralel evrenlere de sıcak bakmıyorum. En sıcak baktığım gazoz kabarcıkları evrenler kuramı. Çünkü en materyalist ve merkeziyetçi olmayanı o. Bir şeyleri merkeze yerleştiren kuramları sevmiyorum. Egosuna çalışan, egosunu sonsuz yapmaya yırtınan kuramlarla aram hoş değil.

 

Tanrıya karşı çıkmak kadar sonsuz ego peşinde olmayı da reddetmeden ateist olunmaz. Sonsuz ego zaten tanrı demek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...