Jump to content

Bir arkadaşımın verdiği örnek .


Recommended Posts

Arkadaşım  mukemmellikten  yana  insanların  vücudunuzdaki  iç  organlar  tam  yerli  yerinde  olması  gerektiği  gibi  demekte  ısrar  edince  cevap  veremedim  mesela  cok  kullanılan  şey  vücudumuzdaki  damarların  boyu  bilmem  kaç  km  diye  ihtişam  bulunuyor  sizce  ne kadar doğru?

 

 

 

 

tarihinde akılsızşuursuzatom tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Arkadaşım  mukemmellikten  yana  insanların  vücudunuzdaki  iç  organlar  tam  yerli  yerinde  olması  gerektiği  gibi  demekte  ısrar  edince  cevap  veremedim  mesela  cok  kullanılan  şey  vücudumuzdaki  damarların  boyu  bilmem  kaç  km  diye  ihtişam  bulunuyor  sizce  ne kadar doğru?

 

Efendim

 

Arkadaşınız anatomi ile ilgili bir araştırmacı mıdır? Yoksa bunu belirli bir inanç uğruna anlamını bilmeden mi söylemiştir? 

 

Arkadaşınıza sorar mısınız lütfen, hint-avrupalı insanlar yani Türkler doğum sırasında neden diğer canlılardan daha fazla zorlanmaktadır? 

Güney Afrikalı siyahi insanların pelvis kemiklerinin geniş olması nedeniyle daha kolay doğum yapabiliyor olmasının sebebi ne olabilir? 

Akıllı tasarımcı neden güney afrikalılarla hint-avrupalıların bu kemiklerini farklı yapmıştır? 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
43 dakika önce, EnverPasa yazdı:

 

Efendim

 

Arkadaşınız anatomi ile ilgili bir araştırmacı mıdır? Yoksa bunu belirli bir inanç uğruna anlamını bilmeden mi söylemiştir? 

 

Arkadaşınıza sorar mısınız lütfen, hint-avrupalı insanlar yani Türkler doğum sırasında neden diğer canlılardan daha fazla zorlanmaktadır? 

Güney Afrikalı siyahi insanların pelvis kemiklerinin geniş olması nedeniyle daha kolay doğum yapabiliyor olmasının sebebi ne olabilir? 

Akıllı tasarımcı neden güney afrikalılarla hint-avrupalıların bu kemiklerini farklı yapmıştır? 

 

Saygılarımla

bunun  kanıtı  nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
54 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

bunun  kanıtı  nedir?

 

Efendim

Saygıdeğer bir profesörün konuşmasında bunu duymuştum. Ancak ben yanlış anlamış olabilirim, çünkü size kanıt bulmak için bilimsel makaleleri karıştırdığımda tam tersi bir sonuç çıkıyor. Yani beyazların siyahlara göre daha geniş pelvis kemiklerine sahip olması ile ilgili makale ve araştırma linkleri aşağıdadır: 

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12114898

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2593128/

 

Yanlış bilgi aktardığım için özür dilerim.

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Arkadaşım  mukemmellikten  yana  insanların  vücudunuzdaki  iç  organlar  tam  yerli  yerinde  olması  gerektiği  gibi  demekte  ısrar  edince  cevap  veremedim  mesela  cok  kullanılan  şey  vücudumuzdaki  damarların  boyu  bilmem  kaç  km  diye  ihtişam  bulunuyor  sizce  ne kadar doğru?

 

 

 

 

 Doğru tespite ne denilebilir ki?:)

 

ayrı başlık açacaktım senin konuya yazayım.

 

elementler bileşik yaparken aktiflik değerine göre bazı elementlere öncelik tanır.

 

mesela hidrojen oksijenin bulunduğu ortamda oksijeni bırakıp karbon ile bileşik yapmaz.

 

organik maddelerin oluşması zorunluluktur ama damarların organların canlıların oluşması zorunluluk değildir.

 

urey miller deneyini daha önce berhelot yapmıştı.

 

Berhelot canlı oluşturmaya calışmadığı için onun organik maddeler üretme başarısını evrimciler nedense hiç anmazlar.:)

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, EnverPasa yazdı:

 

Efendim

Saygıdeğer bir profesörün konuşmasında bunu duymuştum. Ancak ben yanlış anlamış olabilirim, çünkü size kanıt bulmak için bilimsel makaleleri karıştırdığımda tam tersi bir sonuç çıkıyor. Yani beyazların siyahlara göre daha geniş pelvis kemiklerine sahip olması ile ilgili makale ve araştırma linkleri aşağıdadır: 

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12114898

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2593128/

 

Yanlış bilgi aktardığım için özür dilerim.

Saygılarımla

teknisyenin  dediği  olay  doğru  değil  mi  ayrıca?

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, akılsızşuursuzatom said:

Arkadaşım  mukemmellikten  yana  insanların  vücudunuzdaki  iç  organlar  tam  yerli  yerinde  olması  gerektiği  gibi  demekte  ısrar  edince  cevap  veremedim  mesela  cok  kullanılan  şey  vücudumuzdaki  damarların  boyu  bilmem  kaç  km  diye  ihtişam  bulunuyor  sizce  ne kadar doğru?

 

O bir arkadaşın embesilmiş. İşte doğru olan bu. Ne kadarı falan değil, tamamı doğru hem de.

 

1 hour ago, teknisyen said:

 Doğru tespite ne denilebilir ki?:)

ayrı başlık açacaktım senin konuya yazayım.

elementler bileşik yaparken aktiflik değerine göre bazı elementlere öncelik tanır.

mesela hidrojen oksijenin bulunduğu ortamda oksijeni bırakıp karbon ile bileşik yapmaz.

organik maddelerin oluşması zorunluluktur ama damarların organların canlıların oluşması zorunluluk değildir.

urey miller deneyini daha önce berhelot yapmıştı.

Berhelot canlı oluşturmaya calışmadığı için onun organik maddeler üretme başarısını evrimciler nedense hiç anmazlar.:)

 

Önce canlılar, sonra organlar ve damarlar oluşuyor zaten mankafalı.

Biri sana su birikintilerinde kendiliğinden damarla organ mı oluşuyor dedi?

İnsanları çükü ayrıca bir su birinkitisinde falan mı oluşuyor zannediyorsun sen? Sonra hepsi biraraya falan gelmişler :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Biri zorunluluk olurken öteki nasıl olmuyor? Her biri kaideler, şartlar ve koşullara tabi, edilgen işte.

Organik maddelerin oluşması ne kadar zorunluluksa(ki hele şükür bunu kabul etmişsin seve seve(!) aylar sonra) işte canlılık da o kadar zorunludur.

Canlılığı koşullayacak şartların ve ortamın orada olmasından sonra, bunu bir zorunluluk olmaktan çıkaracak şey nedir? Tıpkı organik inorganik dönüşümünde olduğu gibi?

Prensip olarak birindeki ölçeği kaldırıp ötekine yerleştirmekten bu kadar mı acizsin?

 

Kafanın kalınlığının haddi hesabı yok. O derece. Hadi öbürlerinin özrü var; cahiller, dinle beyinleri yıkanmış falan filan da, senin özrün ne?! Sen tam umutsuz vakasın.

 

Berhelot neyini evrimler hiç anmaz, neyi işine gelmezmiş de sen ne sayıklıyorsun bre saftorik..!?

Doğru tespitmişmiş..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, teflon yazdı:

 

O bir arkadaşın embesilmiş. İşte doğru olan bu. Ne kadarı falan değil, tamamı doğru hem de.

 

 

Önce canlılar, sonra organlar ve damarlar oluşuyor zaten mankafalı.

Biri sana su birikintilerinde kendiliğinden damarla organ mı oluşuyor dedi?

İnsanları çükü ayrıca bir su birinkitisinde falan mı oluşuyor zannediyorsun sen? Sonra hepsi biraraya falan gelmişler :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Biri zorunluluk olurken öteki nasıl olmuyor? Her biri kaideler, şartlar ve koşullara tabi, edilgen işte.

Organik maddelerin oluşması ne kadar zorunluluksa(ki hele şükür bunu kabul etmişsin seve seve(!) aylar sonra) işte canlılık da o kadar zorunludur.

Canlılığı koşullayacak şartların ve ortamın orada olmasından sonra, bunu bir zorunluluk olmaktan çıkaracak şey nedir? Tıpkı organik inorganik dönüşümünde olduğu gibi?

Prensip olarak birindeki ölçeği kaldırıp ötekine yerleştirmekten bu kadar mı acizsin?

 

Kafanın kalınlığının haddi hesabı yok. O derece. Hadi öbürlerinin özrü var; cahiller, dinle beyinleri yıkanmış falan filan da, senin özrün ne?! Sen tam umutsuz vakasın.

 

Berhelot neyini evrimler hiç anmaz, neyi işine gelmezmiş de sen ne sayıklıyorsun bre saftorik..!?

Doğru tespitmişmiş..

meselâ  organlardan  yine  kuyrul  sokumunu  araştırdım  epey  yararı  olduğu  ortaya  çıktı.Hem  genel  insanlar  için  hem de  kadınlar  doğururken  çocuğun  çıkması  gibi  durumlarda  sizce  ben  mi  yanlış  kaynak  okuyorum  yoksa  siz  mi  anlamadım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Arkadaşım  mukemmellikten  yana  insanların  vücudunuzdaki  iç  organlar  tam  yerli  yerinde  olması  gerektiği  gibi  demekte  ısrar  edince  cevap  veremedim  mesela  cok  kullanılan  şey  vücudumuzdaki  damarların  boyu  bilmem  kaç  km  diye  ihtişam  bulunuyor  sizce  ne kadar doğru?

 

 

 

 

Ben anatomiden anlmam ama şu bir gerçek islam dergileri gazteler makaleleri çoğunlukla yanlış bilme yanşıyorlar yazaken tam yanaşamıyorlar bilimle din birbirne uymaz zıt kutuplar ya dinci olacaksın ya bilimci anlatabildimi putpers arakadaşım. Bende  müslümken zamanında sızıntı diye bie dergiyi bana kakalamışlardı her ay parasını ödüyordum ama Allahtan:D okumuyordum okumayı sevmiyordum az göz geçirip bakmıştım yok uazay sürtünmesi. yok  şöyle mükemel yartılmış güneş bir milim geri ileri osaymış dünaya olmazmış :D Şimdi insanlık güneşin altarnetifi  üzerinede çalışıyor fizyolojik enerji.Bir insanın  KILCAL N ORMAL Damarları hatırlamıyorum tam olarak kaç dünyayı saraçak  uzunluğundaymış ulan insanı görünmez damarlarla bezesen bu mümkün deyil tabi o zamanki kafa herşeye inanıyorduk.DİNCİLER PARAYI YALANI ÇOK SEVERLER YALANDAN KİM ÖLMÜŞ  SAT  YALANI KAZAN PARAYI. ZAMAN GAZTESİ  su artmadan süpürgeye kadar neler satmadılar  en son jet fadıl gibi fazi sevmeyenlerin parsının üzerine yattı  neymiş efem katılım karırymış bu bizim millte az vallahida bilahide az BUNA BENZER GAZETLER AYAĞIMIZA GELİYORDU ADAMLAR BİSKİLTLE DAĞITIYORDULAR. Neyaze sızıntı gazareside sanırım  fetullah gülenindi sanırım.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın putsever arkadaşım  her aklına başlık açarsan ne olur  buranın durumu .Birşeyler öyrenipte putperslikten kutulma imakın yok sen şslamş sştelere git o yazı yazdımı allah razı olsun derin sende nyazasan oda allh seninldr de birini teseli edersiniz. benimde kafma çok sorus bunları ben burda başlık açarasa . ATEİSR BU GİFİŞL EVREBİ RAECAK sarar bir abşıl silslisi olur. bilim anltabildi   @akılsızşuursuzatom

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, akılsızşuursuzatom said:

meselâ  organlardan  yine  kuyrul  sokumunu  araştırdım  epey  yararı  olduğu  ortaya  çıktı.Hem  genel  insanlar  için  hem de  kadınlar  doğururken  çocuğun  çıkması  gibi  durumlarda  sizce  ben  mi  yanlış  kaynak  okuyorum  yoksa  siz  mi  anlamadım.

 

Be ne dedim ki sana, benim ki farklı, seninki farklı kaynak olsun, ya da çelişkili olsun?

Evrimi bilmediğiniz, yarım bildiğiniz, ya da evrim diye kafanızda tamamiylen farklı bir şey tahayyül ettiğiniz için böyle olması normal.

 

Evet, diyelim ki dediğiniz gibi, şu bu.. işe yarıyor. Sorun nedir?

 

Ayırca ve de yahu hep biz mi yazacaz bunları..Nette bin türlü kaynak var, sürekli fatalist islam/evamjelist hristiyan sitelerinden okuyacağınıza, adam gibi bir iki yere bakın da sonra gelin şurası kafama yatmadı deyin..

 

Armut piş ağzıma düş tarzı ile kafanız kendi başına çalışmayı öğrenemiyor işte.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

teknisyenin  dediği  olay  doğru  değil  mi  ayrıca?

Efendim

Urey Miller deneyi başlangıcı hedef alan bir deney. Yani sularla kaplı yapay bir dünya ortamı oluşturup, buraya yıldırımlar düşürüyor. Gözlem neticesinde 1 hafta gibi bir sürede aminoasitlerin ortaya çıktığı bulgusuna ulaşılıyor. Yani en ilkel yaşam formunun oluşabilmesi için gerekli herşey. 

Yani konuyla alakası yok. 

 

Ancak sizin merak ettiğiniz husus damarların oluşabilmesi ile ilgili. Size şöyle ifade edeyim. Bir bilimsel araştırmaya göre tek hücreli bir canlı labaratuvar ortamında yapay bir çok zor şartlar oluşturularak 2 ay gibi bir süre içinde çok hücreli canlı formuna geçiş yaptığı gözlemlenmiştir. Bu çok hücreli canlinin özelliği ise her hücre üstüne düşen görevleri yapmaktadir. Ve ölüm oldugunda bütün hücrelerde toplu olarak oluşmaktadır. 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, teflon yazdı:

 

Be ne dedim ki sana, benim ki farklı, seninki farklı kaynak olsun, ya da çelişkili olsun?

Evrimi bilmediğiniz, yarım bildiğiniz, ya da evrim diye kafanızda tamamiylen farklı bir şey tahayyül ettiğiniz için böyle olması normal.

 

Evet, diyelim ki dediğiniz gibi, şu bu.. işe yarıyor. Sorun nedir?

 

Ayırca ve de yahu hep biz mi yazacaz bunları..Nette bin türlü kaynak var, sürekli fatalist islam/evamjelist hristiyan sitelerinden okuyacağınıza, adam gibi bir iki yere bakın da sonra gelin şurası kafama yatmadı deyin..

 

Armut piş ağzıma düş tarzı ile kafanız kendi başına çalışmayı öğrenemiyor işte.

hiçbiri  yatmıyor  kafama  organlar  nasıl  görev  üstlendi  meselâ  başta  bütün organlarin  ilkel  halleri  mi  vardı  yoksa  zamanla  mı  oluştu. Çok  klişe  olacak  ama  nasıl  biliyor  organlar  görevini  (kim  koydu  demiyorum) nasıl  yapmaya  başladı  ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, EnverPasa yazdı:

Efendim

Urey Miller deneyi başlangıcı hedef alan bir deney. Yani sularla kaplı yapay bir dünya ortamı oluşturup, buraya yıldırımlar düşürüyor. Gözlem neticesinde 1 hafta gibi bir sürede aminoasitlerin ortaya çıktığı bulgusuna ulaşılıyor. Yani en ilkel yaşam formunun oluşabilmesi için gerekli herşey. 

Yani konuyla alakası yok. 

 

Ancak sizin merak ettiğiniz husus damarların oluşabilmesi ile ilgili. Size şöyle ifade edeyim. Bir bilimsel araştırmaya göre tek hücreli bir canlı labaratuvar ortamında yapay bir çok zor şartlar oluşturularak 2 ay gibi bir süre içinde çok hücreli canlı formuna geçiş yaptığı gözlemlenmiştir. Bu çok hücreli canlinin özelliği ise her hücre üstüne düşen görevleri yapmaktadir. Ve ölüm oldugunda bütün hücrelerde toplu olarak oluşmaktadır. 

Saygılarımla

yani  konumuzla  tam  ilgisi  nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

yani  konumuzla  tam  ilgisi  nedir?

Efendim

 

bir önceki cevabınızda bir soru sormuşsunuz.

7 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

hiçbiri  yatmıyor  kafama  organlar  nasıl  görev  üstlendi  meselâ  başta  bütün organlarin  ilkel  halleri  mi  vardı  yoksa  zamanla  mı  oluştu. Çok  klişe  olacak  ama  nasıl  biliyor  organlar  görevini  (kim  koydu  demiyorum) nasıl  yapmaya  başladı  ?

 

 

Konumuzla alakası budur. Yani birbirinin aynısı olan hücreler çok zor şartlar altında bırakıldığında (evrim geçirerek 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde) çok hücreli bir yapı oluşturmuştur. Bu çok hücreli yapının her hücresi kendine has görevler üstlenmiştir. Ve ölüm oluştuğunda ise bütün hücreler birden ölmüştür. 

Bunu deney sırasında keşfettiler. Evrim bir kez daha bilim tarafından doğrulandı. 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

hiçbiri  yatmıyor  kafama  organlar  nasıl  görev  üstlendi  meselâ  başta  bütün organlarin  ilkel  halleri  mi  vardı  yoksa  zamanla  mı  oluştu. Çok  klişe  olacak  ama  nasıl  biliyor  organlar  görevini  (kim  koydu  demiyorum) nasıl  yapmaya  başladı  ?

 

15 dakika önce, EnverPasa yazdı:

Efendim

 

bir önceki cevabınızda bir soru sormuşsunuz.

 

Konumuzla alakası budur. Yani birbirinin aynısı olan hücreler çok zor şartlar altında bırakıldığında (evrim geçirerek 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde) çok hücreli bir yapı oluşturmuştur. Bu çok hücreli yapının her hücresi kendine has görevler üstlenmiştir. Ve ölüm oluştuğunda ise bütün hücreler birden ölmüştür. 

Bunu deney sırasında keşfettiler. Evrim bir kez daha bilim tarafından doğrulandı. 

 

Saygılarımla

 

Söylemlerle ilgili sıkıntılar var.

 

Görev üstlenmiştir benzeri söylemler, doğal olarak gizli bir düşünme / karar yetisine işaret ediyor. bu da, insanı  yine doğal olarak bir yönetici / tasarlayıcı unsur arayışına sokuyor.

 

görev üstlenme diye bir şey yoktur.

 

evrim sürecinde, bir sonraki nesle geçebilen özellikler birikir. bu özelliklerden  bireyin yaşama ve üreme olasılığını artıranların  üreme rekabeti nedeniyle daha verimli karmaşık yapılara birikmesi normaldir. örneğin: amonyağa dayanıksız bir  tür bakterinin amonyağa maruz bırakılması ve burada öyle ya da böyle ölmeden kalabilenlerin binlerce kere üremeleri sonucu elde edilen ve amonyaklı ortamda kesinlikle rahatça yaşayabilen nesillerde yalnızca dayanıklılık değil, amonyağı işleyebilme özellikleri de olması son derece normaldir. amonyak ile etkileşimde verim alabilenlerin / daha az zarar görebilenlerin sayısı diğerlerine oranla daha hızlı artacak, kaynakların tüketiminde öne geçecek, daha hızlı üreyeceklerdir. bu oyunu binlerce nesil oynadığınızda, elinizde daima amonyağı daha iyi işleyebilenler olacaktır. burada görev üstlenen yapılar yoktur. burada yaşama / üreme konulardında avantaj sağlayan özelliklerin birikmesi sonucu her nesilde gerçekleşen ayrışma ile gittikçe özellişmiş yapılara sahip olan bireylerdir. 

 

yani yapılar görev üstlenmez, avantajlı özellikler / farklılıklar koşullara uygun özelleşmiş yapılar oluşturacak şekilde birikir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

 

 

Söylemlerle ilgili sıkıntılar var.

 

Görev üstlenmiştir benzeri söylemler, doğal olarak gizli bir düşünme / karar yetisine işaret ediyor. bu da, insanı  yine doğal olarak bir yönetici / tasarlayıcı unsur arayışına sokuyor.

 

görev üstlenme diye bir şey yoktur.

 

evrim sürecinde, bir sonraki nesle geçebilen özellikler birikir. bu özelliklerden  bireyin yaşama ve üreme olasılığını artıranların  üreme rekabeti nedeniyle daha verimli karmaşık yapılara birikmesi normaldir. örneğin: amonyağa dayanıksız bir  tür bakterinin amonyağa maruz bırakılması ve burada öyle ya da böyle ölmeden kalabilenlerin binlerce kere üremeleri sonucu elde edilen ve amonyaklı ortamda kesinlikle rahatça yaşayabilen nesillerde yalnızca dayanıklılık değil, amonyağı işleyebilme özellikleri de olması son derece normaldir. amonyak ile etkileşimde verim alabilenlerin / daha az zarar görebilenlerin sayısı diğerlerine oranla daha hızlı artacak, kaynakların tüketiminde öne geçecek, daha hızlı üreyeceklerdir. bu oyunu binlerce nesil oynadığınızda, elinizde daima amonyağı daha iyi işleyebilenler olacaktır. burada görev üstlenen yapılar yoktur. burada yaşama / üreme konulardında avantaj sağlayan özelliklerin birikmesi sonucu her nesilde gerçekleşen ayrışma ile gittikçe özellişmiş yapılara sahip olan bireylerdir. 

 

yani yapılar görev üstlenmez, avantajlı özellikler / farklılıklar koşullara uygun özelleşmiş yapılar oluşturacak şekilde birikir.

peki  doğuştan  bütün  canlıların  bu  organları  yerli  yerinde  ve  sağlam  bir  şekilde  mi  bulunur. Hayvanlarda  ve  insanlarda  ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
59 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

hiçbiri  yatmıyor  kafama  organlar  nasıl  görev  üstlendi  meselâ  başta  bütün organlarin  ilkel  halleri  mi  vardı  yoksa  zamanla  mı  oluştu. Çok  klişe  olacak  ama  nasıl  biliyor  organlar  görevini  (kim  koydu  demiyorum) nasıl  yapmaya  başladı  ?

 

E diyoruz ya kafan almıyor diye işte. Kuyruk sokumu da fos çıktı..Yahu yaz yaz nereye kadar? Bütün literatürü getirip önüne mi serelim?

Organlar görev "üstlenmez". Sürecin kendisine ilişkin edinilmiş bir bilgileri yoktur. Bu yüzden organlar görev mörev ya da bir şey bilmezler. 

Her organ/doku/hücre yaptığı işin kendisinin ve sonucunun bilincinde olsaydı eğer, kanser diye bir şey olmazdı.

Cevap birikimli seçilim, kerte kerte ilerleme ve özelleşme meselesi. 

 

O arkadaşına da larynx sinirini sor bakalım. Uzunluk falan dediği yerde. https://serbestkalem.wordpress.com/2011/09/22/tasarim-mi-yoksa-evrim-hatasi-mi2/

arkasından gözümüzdeki kusuru, vas differans kanallarını..ve saymakla bitmeyecek onca mühendisik hatasını. Sonra cevabını getir buraya yaz. Ben ana baştan söyleyeyim. Hikmet diyecek. Yani kıvıracak.

 

Ayrıca iç organların tam yerli yerinde olması, olması gerektiği gibi olması da ne demektir? Bunu söylemek için de önsel bir referans noktası gerekir. Arkadaşının elinde böyle bir katalog falan mı var? İnsan ya da canlılık yaratılmadan önce nasıl olmaları, organlarının nerede olmasının gerektiğine dair bir şema mı var ki, kalkıp tam olması gerektiği gibi falan diyebiliyor? Neye bakarak, neyle kıyaslayarak, neyi referans alarak "..gerektiği gibi" cümlesini kurabiliyor? Hatalı olanlara mı? Onlar da zaten bu sistemin kusurları ya? Onlara bakması değil, asıl o hataları açıklayabilmesi lazım. Bize o referans getiremedikçe söyle boş atmasın lütfen. Bu arada getiremeyecek de. Çünkü yok. bu durumda her sistem b-ve her durum kendi iç referans noktaları açısından mükemmel olur. Sistemin kendisini referans alıp, bir çeşit döngüsel mantık hatasına giriyorsun çünkü. Hatalı, ya da hastalıklı ya da organları yerli yersiz eciş bücüş bir organizma düşün. İşte o organizma da, tam olarak "hatalı olması" açısından, başaramayacak olması açısından "kendi içerisinde" yine mükemmeldir. 

 

Organların bu hale gelmesi milyon, hatta milyarlarca yılı bulmuş. Milyonlarca yılda yapılacak tasarımın ben içine tüküreyim. Tasarım da tasarım olsa hani. Başı kıçı ayrı oynuyor. Daha en başta DNA'ların kendini doğru dürüst %100 doğrulukla kopyalamayı beceremiyor. Tamir mekanizması var, ama o da kafi değil. Öyle ki, bir kaç jenerasyon içerisinde olası tüm mutasyonları geçirmiş oluyorsun zorunlu ve mutasyon hızına bağlı olarak. Arkadaşın da milyonlarca yıllık bir elenme neticesinde ortaya çıkmış bir uyumu görünce şapşallaşıyor. Kafası basmıyor. Tasarım zannediyor.

 

Oysa bardağın boş tarafına bakmasını öğrenmeli. Becerebiliyorsa onlara cevap verebilmeli. Canlılık ve vücudumuz kusur dolu. Neden? Evrimin bir öngörüsü yok ki çünkü. Kör saatçi, adı üzerinde. Elde ne malzeme varsa, ve o an ki şartlarda o malzemeler neye elveriyorsa onu yapabiliyor. Tak takıştır yap yapıştır usülü. O yüzden yamalı bohça gibiyiz işte. Al sana nal gibi Larynx siniri. Al sana göz. Nereye monte ediyorsanız edin bunları. Git kör saatçiyi falan okuyarak başla işe bari.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, teflon yazdı:

Organların bu hale gelmesi milyon, hatta milyarlarca yılı bulmuş. Milyonlarca yılda yapılacak tasarımın ben içine tüküreyim. Tasarım da tasarım olsa hani. Başı kıçı ayrı oynuyor. Daha en başta DNA'ların kendini doğru dürüst %100 doğrulukla kopyalamayı beceremiyor. Tamir mekanizması var, ama o da kafi değil. Öyle ki, bir kaç jenerasyon içerisinde olası tüm mutasyonları geçirmiş oluyorsun zorunlu ve mutasyon hızına bağlı olarak. Arkadaşın da milyonlarca yıllık bir elenme neticesinde ortaya çıkmış bir uyumu görünce şapşallaşıyor. Kafası basmıyor. Tasarım zannediyor.

 

:):)

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

Söylemlerle ilgili sıkıntılar var.

 

Görev üstlenmiştir benzeri söylemler, doğal olarak gizli bir düşünme / karar yetisine işaret ediyor. bu da, insanı  yine doğal olarak bir yönetici / tasarlayıcı unsur arayışına sokuyor.

 

görev üstlenme diye bir şey yoktur.

 

evrim sürecinde, bir sonraki nesle geçebilen özellikler birikir. bu özelliklerden  bireyin yaşama ve üreme olasılığını artıranların  üreme rekabeti nedeniyle daha verimli karmaşık yapılara birikmesi normaldir. örneğin: amonyağa dayanıksız bir  tür bakterinin amonyağa maruz bırakılması ve burada öyle ya da böyle ölmeden kalabilenlerin binlerce kere üremeleri sonucu elde edilen ve amonyaklı ortamda kesinlikle rahatça yaşayabilen nesillerde yalnızca dayanıklılık değil, amonyağı işleyebilme özellikleri de olması son derece normaldir. amonyak ile etkileşimde verim alabilenlerin / daha az zarar görebilenlerin sayısı diğerlerine oranla daha hızlı artacak, kaynakların tüketiminde öne geçecek, daha hızlı üreyeceklerdir. bu oyunu binlerce nesil oynadığınızda, elinizde daima amonyağı daha iyi işleyebilenler olacaktır. burada görev üstlenen yapılar yoktur. burada yaşama / üreme konulardında avantaj sağlayan özelliklerin birikmesi sonucu her nesilde gerçekleşen ayrışma ile gittikçe özellişmiş yapılara sahip olan bireylerdir. 

 

yani yapılar görev üstlenmez, avantajlı özellikler / farklılıklar koşullara uygun özelleşmiş yapılar oluşturacak şekilde birikir.

 

 

Efendim

 

Will Ratcliff'in deneyi ile ilgili araştırma yaparsanız göreceksiniz ki bu bilimsel araştırmayı eleştiren yazılarda bol bol "hücrelerin işbirliği" "hücrelerin işbölümü" ifadelerini görebilirsiniz. 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...