Jump to content

Ateizm bir ekonomi meselesidir. Ateizm içsel Tanrı karşıtlığı değildir.


Recommended Posts

Bildiğiniz gibi semavi dinlerde sevap-günah Cennet-cehennem ilişkisi vardır. Bu ilişkide ibadetler ile sevaplar artar. Çalışmak da bir ibadettir gibi. Burada kapitalist ekonomi ile semavi dinlerin bir benzemesi hatta aynı olması gibi bir durum söz konusu. 
 
Para ve yoktan dijital olarak var olan ve insanların ona ulaşmak için yaptığı tarzlarla ilgili bir meseleden bahsetmiyorum. 
 
Bir fabrika işçisi düşünün, ona öğütlenen çalışmak ve maaş ilişkisi semavi dinlerde ki ibadet et ve sevap kazan ile aynı çıkarım vermiyor mu? 
 
Yine semavi dinlerde kitap-peygamber-Tanrı vb. Şeklinde sorgulanması en büyük günah olan meseleler var. Bu da toplumun başını yada patronu sorgulamak gibi. Bunları sorguladığınızda her türlü kötü kukaka insanı etiketi yiyebilirsiniz. 
 
Peki pek çok benzerlik hatta tarihi sosyoloji açısından birbirleri ile şekillenmiş olabileceklerini kestirebilirsiniz. 
 
Öyle ise şunu demek yanlış değildir. "en ağır kapitalist sömürü ile en ağır dinsel tarikat aynı köke aittir". 
 
Felsefenin, Tanrı kavramı ile bilinir veya bilinemez oluşu bu kavgaları takip ettiğimde çok bağnazca geliyor. Çünkü tanrı tanımazcılık bir metot olarak da vardır. Bir insan, tanrıtanımaz olarak davranıp içsel dünyasında tanrı ile de konuşuyor olabilir. Bunlar gerçekten öznel kişiye özgü bir durum. Hatta hiç bir insanın Tanrı ve Tanrısız akıl haritası birbirinin aynı olamaz. Parmak izi gibi. 
 
Bu durumda, evrensel anlamda Tanrının bizim içselliğimiz ile ilgili değilde dışsal olarak ne kadar tanrıtanımaz davrandığımız daha nesneldir diyebiliriz. Yani Ateizmin toplumsal evrensel davranışsal anlamda ne olduğu hepsinden daha önemlidir. 
 
Böylece kişinin vicdanına seslenen tüm Tanrı kavgaları: semavi dinlerin insani kavramlarına yapılan ifadeler boş anlamsız bir yerde durmakta. Çünkü bütün bunlar aslında ailelerin, köylerin, kentlerin ve ülkelerin ekonomik yapısının aynasıdır. Dinlerin değil. Din burada eş güdümü sağlayan sadece bir iz düşüm. Tanrı kavgası üstten bakarsanız aslında aile köy kent ülke insanlarının sosyolojik durumunun iç dünyalarına yansımasıdır. 
 
Özetle, İslamın Tanrısı Allah, zamandan münezzehtir diyen birine ayetle, felsefe ile mantık ile vicdanına seslenmek büyük bir saçmalıktır. Çünkü üstten baktığınızda Ateizmin insan vicdanına seslenişi öznel durumu bir fayda sağlamaz. 
 
Eskiden kominist dendiğinde Allahsiz olması, eşitlikçi olmasından daha çok göze batardı. Çünkü kominist otomatikmen metot olarak ateistti. Hatta eskiden ateist diye bir şey kelime veya topluluk yoktu. Ateistler komünistlerin kendileri idi. 
 
Kominizm en buyuk kötülük olup dünyadan geçici silinişi ile Turan Dursun, Aziz nesin gibi Ateizm komünizmden farkına toplum hakim oldu. 
 
Aaa islam ne kadar bayağı bağnaz diyen twittercı bu nesil için şunu söylemeyi borç bilirim. İslam veya herhangi bir dine mensup kişilerin içsel vicdanlarına propaganda yapmak onların içinde bulunduğu sosyoekonomik yapıya kör olmaktır. 
 
Dünya insanı ne demek? Doğa ve insan olarak düşünürseniz: insanlar topluluğu anlamak için, karşı olunan mesele Tanrının insanlardan ne sömürdüğü değildir. Tanrı canavarı ile kendinizi kandırmayın. İnsanın insandan ne sömürdüğüne odaklanın. İnsan canavarına bakın. 
 
Bu sebeple Ateizm bir din meselesi değildir. O aslında bir metot ve ekonomi meselesidir. Dünya insanı olmak için. 
 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizme teizmi, komunizme de ateizmi laik görmen tam bir ateist kafası sanırım. Fakat sana şunları itiraf etmem gerekiyor. 

 

Komunizmi çok daha iyi bir sistem gibi sunmaya çalışmak ahmaklıktır ve bazı beklentiler içerir bunlardan sonra bahsederim. Öncelikle kominizmde bir ödül ceza mekanızmasının olmayacağını mı iddia ediyorsun? Çünkü herkesi bu sistemde eşit bireyler olarak ele almamız gerekiyor ve sorunlar burada başlıyor. Bir çocuğa tecavüz etmiş yada daha kötüsünü yapmış (birden fazla çocuğa tecavüz etmiş) bir bireyle eşit olarak görülmemin daha iyi bir sistem olacağını savunuyorsun. 

 

Tabi ki hiç suç işlememiş insanların öncelikle barınma, yeme içme ve eğitim-öğretim gibi temel ihtiyaçlarını temin edecek bir sisteme elbette ihtiyaç vardır ve fakat bu sisteme bir ödül/ceza mekanızması ilave ettiğiniz andan itibaren bu sistem asla komunizm olamaz. Çünkü ülkedeki bazı problemleri çözüme kavuşturmak için her şeyi kontrol altında tutan güçlü bir devlet gerekiyor. Örneğin hiç bir restoran özel mülk olmayacak bu ilk etapta size daha cazip görünebilir ve bu sistemi en iyisi sanabilirsiniz her şeyi daha anlamlı ve çabuk şekilde çözdüğünüzü sanarsınız fakat bu beraberinde bir çok sorun oluşturur.

 

Çalışanları performaslarına göre ödüllendirmeniz gerekmektedir bunu yapmazsanız kendilerini cezalandırılmış gibi hissederler. Bazı meslekler çok zordur bazıları ise çok kolaydır. İşin en garip tarafı ise her daim en yetkili kişiye ihtiyaç duyarsınız. Çünkü bu ülkenin korumak zorunda olduğu fakat bir yandan çağın gereklerine ve ihtiyaçlara göre şekil değiştiren bir anayasası vardır. Bunu değiştirebilme yetkisi taşıyan en az bir insan bulunmalı ve tüm sistemin kuralları üzerinde yapılan değişiklikler halk tarafından onaylanmalı ve her biri gerçek bir derde derman olabilmelidir. 

 

Tüm gelişmeleri dakika dakika takip edip uygulayan mevcut kapitalizme karşılık çok hantal işleme potansiyeline sahip ve gerçekte daha fazla sorun oluşturacak ve insan-ı kamilin hiç bir güdüsüyle gelişme gösteremeyecek hantal bir sistemi çok mükemmel bir sistemmiş gibi pazarlıyorsun. Çünkü bilinç altında bu sorunları çözüme kavuşturmak için komunizmin sınıfsal ayrıma gideceğini biliyorsun ve kendini üst sınıftan bir birey gibi görüyorsun. Senin ateizmi ve komunizmi birlikte savunuyor olman bir anlamda tanrı rolünü oynama isteğinden kaynaklanıyor. Bunu daha ahlaklı ve daha adil olacağı için değil seni daha önemli kılacağı için istiyorsun. Çünkü bunu sen bilmesen de senin bilinç altına böyle zerk ettiler.

 

Hangi sistemi getirirsen getir mutlaka en yetkili kişiye ihtiyaç vardır. Bu teizmde tanrıdır ve insan olarak ona en yakın olanlar en etkilidir örneğin peygamberler ve dinin diğer temsilcileri onu takip ederler. Komunizmde de çok ortalara çıkmasalar da en yetkili şahıs yada şahıslar olacaktır. Bu kaçınılmaz olarak böyledir. Ayrıca sistemin her zaman senin teizme gönderme yaptığın gibi bir ödül/ceza mekanızması olmak zorundadır. Olmazsa büyük sorun olur. Öncelikle bunu anlaman gerekiyor.

 

Geriye tek bir yol kalıyor. Tanrının bizler için belirli yasalar koyduğu ve bunu semavi dinler aracılığıyla insanlara ulaştırdığı savına inanmıyorsan bulunduğun noktadan itibaren daha adil ve ahlaklı olmamız için tanrı hangi yolları seçmemizi isterdi buna odaklanıp tüm sorunlarımızı nasıl bir sistemle çözebilirdik bunu araştırmamız gerekiyor. Kısaca çözüm deizm ve postmodenizmde saklı olabilir. Nasıl bir ekonomik sistem istiyoruz? Elbette herkesin hiç bir başarı koşulu olmadan barınma, yeme-içme ve eğitim-öğretim ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bunlara ilave olarak tüm üretim ve hizmetler daha kontrollü bir yapıda olmalıdır. Bunu daha da açarsak özel mülk yerine tam denetimli yarı özel mülk kavramı ortaya konabilir. Tüm sahiplenmeler kontrol altında tutulup bunların gerekliliği ve başarısı ölçülerek fayda zarar ilişkisi tek bir merkezden kontrol edilebilir ve komunizmin imkansızlığına bir alternatif sunabilir. Daha neler olabilir tartışabiliriz fakat  bu kapitalizm ve komunizm arasında bir yerlerde olmalı diye düşünüyorum.

 

İki sistemin dezavantajlarını düşündüğünde şöyle bir tablo karşımıza çıkabilir.

 

Kapitalizm

____________

1. Başarı için paranın gerekli olması

2. Bireyin temel ihtiyaçlarını gidermek için para kazanmayı başarabilmesi zorunluluğu

3. Tüm bunların sonucunda gelir adaletsizliğinin çok fazla olabilmesi

 

Komunizm

_____________

1. En takdir edilesi başarılı kişilerden en leş tiplere kadar herkesin eşit olarak görülmesi

2. Tüm sistemin çarklarının daha hızlı işlemesi için hiç bir insani doğal güdünün bulunmuyor oluşu

3. Sistemin ön kabüllerinin teistler için tehtidler içermesi (Örneğin hiç bir faydasının olmayacağını düşünerek diyanetin ve dinlerle ilgili derslerin kaldırılması) vb.

 

 

Dünya insanı olabilmek için önünüzde daha çok yol var. Öncelikle daha adil nasıl olunur bunu hiç düşünmemiş bireyler dünya insanı olduğunu iddia etmesinler. 

tarihinde ilahişaban tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@ilahişaban

 

Sizin söyleviniz de konu nasıl da iki ekonomi sistemine geldi. Bu iyi bir şey. Bundan 30 sene önce ateizm kavramı ile komünizm aynı şeydi (türkiyenin feodal halkı nezdinde) diyorum.
 
Şimdi bir gizli el var sanki, onu bundan ayırmış. Hem liberal ateist hem dinci sosyalist olarak da sıfatlanmış. Dindar ve teistte karşı: onun öznel vicdanına sürekli sesleniyor. Adeta bir bin yıllık kandavasını kazanmışcasına: kafasına kafasına vuruyor. 
 
Oysaki nasıl bilim bir yerinde yalıtılmış, ateizmi de sosyoekonomik yapının doğrultulması için metodoloji olarak kavramıştık. 
 
Darwin veya tesla gibi her bilim adamı nasıl ki bulgularını mastuebasyon yapmak değilde insanlığa fayda anlamında ele aldı, bu işte bilimin dışa vurum sebebidir. 
 
Aynı durum gibi insanı sömüren insan, toplumu kemiren tüm sosyoekonomik problemleri çözmenin birincil yapılış hali tanrıtanımazcılık idi. 
 
Bu durumda bireyin Tanrı savında içindekileri görmemek: dışındakini görmek, onu çevreleyen ekonomik yapıyı okumak: aslında en önemli erdem ve ahlakdı.
 
Burada iki ekonomik yapının hangisi doğru tartışması bana göre şu sana göre bu. Belki her ikisinde bir doğru buldun. Bu başka bir konu. Ancak kavramları anlayış biçimine hak veriyorum. İnsanlar, para ile kanun yapmak zorundalar. Oysaki insan suç işleyen bir varlık değildir. Bu aslanların ot yemesi gibi bir şey. Kendimize ait olmayan bir dünyayı kendimize dayatıyoruz
 
Postmodernizm, diyalektik metaryalizme karşı yapılmış bir sihirbazlıktır. Sosyalistler insanları eşit görme tek tipleştirme bir çözelti gibi görürsün. Çünkü öncelikle diyalektik metaryalizmi kavramını içselleştirmediğinde çıkarsama yapamazsın. Bu türev bilmeden integral çözme gibi bir şey. Böylece para ile her problemi çözen liberaller başlıyor. 
 
Bir insanın puta yada Allaha tapma özgürlüğü var. Bu içsel davranışı da törpülemenin ara formülü deizm olsa gerek. Çünkü insanların içine sürekli ateizm ve onun  bombardımanına ait bir sürü şey bırakıyoruz. İnsanlarda kendileri ile veya aileleri ile veya arzuları ile VS vs çeliştikçe bir ara formül buluyorlar. 
Link to post
Sitelerde Paylaş

Efendim

 

Buradaki söylemlerde bazı sıkıntılar var. 

-Ateizm ile komünizmin aynı kefeye konulması cahilliktir ve pratikte böyle birşey yoktur. 

-komünizm sisteminde herşeyin eşit paylaşılması görüşü cahilliktir ve pratikte böyle bir şey yoktur. 

 

öncelikle Çarlık yıkıldıktan sonra ülkeye zorbalıkla getirilen komünizm bütün kiliseleri kapatıp rahipleri ülkeden sürmüştür. Ancak Ruslar inançları zayıflasa da inanmaya devam etmişlerdir. Halen Rusya'da kitleler halinde insanlar inançlarını sürdürmektedir. 

 

Diğer konu ile ilgili ise 1950'li yıllara kadar özel sektör sovyetler birliğinde çalışmalarına devam etmiş, ancak çıkartılan bir yasa ile ülkedeki bütün taşınmazlar devletin malı olarak ilan edilmiştir. Bu deliliği ortaya atan güçler ancak 1980li yıllarda yanlışlarından geri dönmüşlerdir. 

Bununla birlikte devletin etkin olmadığı yerlerde özel sektör çalışmasına devam etmiştir. Mesela bütün altın madenleri özel sektör tarafından yönetilmekteydi. 

Ayrıca devletin el koyduğu fabrikalarda maaşlar değişiklik göstermekteydi. Yöneticiler daha fazla maaş almaktaydı. 

Yani asla "üretilen malın eşit paylaşımı" şeklinde bir yönetim biçimi olmadı. 

 

"Herkese üretilen malın eşit dağıtılması" ütopiktir. Pratikte böyle bir sistem uygulanabilmesi için zorbalık uygulanması gerekmektedir. Çok çalışana ödül veremeyeceğinize, az çalışanın maaşını kesemeyeceğinize göre çalışanları zorbalıkla hizaya getirebilirsiniz. Böyle bir sistem günümüzde uygulanıyor mu? Bilmiyorum. 

 

Saygılarımla

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, kirec yazdı:

Her şeye ekonomik açıdan bakmak ne kadar doğru..

 

Ekonomi her şeye hakim ise onsuz hiç bir şey tam olarak değerlendirlemez, buna sanat, spor ve daha başka sosyal aktiviteler de dahil, hatta tanrı  iddiasının kökeninde dahi ekonomi payı aranmalıdır.

Ancak başlık sahibi ateizmi tamamen ekonomiye bağlama gibi büyük bir yanlış yapmış, o da ayrı bir konu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, isabettin said:

 

Mesela sen içselleştirdikten sonra ne gibi isabetli çıkarsamalar yaptın? Birkaç örnek alabilir miyiz?

Hem bilimsel hemde savsatalardan uzakta olduğunu söyleyen insanın, hayata bakış açısında: ekonomi vb. Söylediği çoğu şeyde eksikleri sapmaları görüyorsunuz. Bunun için ifade ettik. 
 
Bu tıpkı bir trafik ışığına benzer. Biraz sonra olduğundan başka şey olucağını bilmek ve madde ile beynin arasındaki iletişimi anlamaktır. Örneğin eskiden hepimiz Tanrının bir Parçası olduğumuzdan kendimizin Tanrı olduğunu düşünürdüm. Sonra bunun kendi bozuk algımın bir parçası olduğunu anladım. İyi şöför yoktur kurallara uyan şöför vardır. Hırsızlık yapıldığında gerçek suçlu hırsız değildir onu hırsız olarak yetiştiren toplumdur. Gibi büyük küçük bir çok fikri aydınlanmamı bu düşünce yapısına borçluyum. 
 
 
 
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 hours ago, EnverPasa said:

Efendim

 

Buradaki söylemlerde bazı sıkıntılar var. 

-Ateizm ile komünizmin aynı kefeye konulması cahilliktir ve pratikte böyle birşey yoktur. 

-komünizm sisteminde herşeyin eşit paylaşılması görüşü cahilliktir ve pratikte böyle bir şey yoktur. 

 

öncelikle Çarlık yıkıldıktan sonra ülkeye zorbalıkla getirilen komünizm bütün kiliseleri kapatıp rahipleri ülkeden sürmüştür. Ancak Ruslar inançları zayıflasa da inanmaya devam etmişlerdir. Halen Rusya'da kitleler halinde insanlar inançlarını sürdürmektedir. 

 

Diğer konu ile ilgili ise 1950'li yıllara kadar özel sektör sovyetler birliğinde çalışmalarına devam etmiş, ancak çıkartılan bir yasa ile ülkedeki bütün taşınmazlar devletin malı olarak ilan edilmiştir. Bu deliliği ortaya atan güçler ancak 1980li yıllarda yanlışlarından geri dönmüşlerdir. 

Bununla birlikte devletin etkin olmadığı yerlerde özel sektör çalışmasına devam etmiştir. Mesela bütün altın madenleri özel sektör tarafından yönetilmekteydi. 

Ayrıca devletin el koyduğu fabrikalarda maaşlar değişiklik göstermekteydi. Yöneticiler daha fazla maaş almaktaydı. 

Yani asla "üretilen malın eşit paylaşımı" şeklinde bir yönetim biçimi olmadı. 

 

"Herkese üretilen malın eşit dağıtılması" ütopiktir. Pratikte böyle bir sistem uygulanabilmesi için zorbalık uygulanması gerekmektedir. Çok çalışana ödül veremeyeceğinize, az çalışanın maaşını kesemeyeceğinize göre çalışanları zorbalıkla hizaya getirebilirsiniz. Böyle bir sistem günümüzde uygulanıyor mu? Bilmiyorum. 

 

Saygılarımla

 

Ben komünizm ile ateizmi aynı kefeye koymuyorum. Ama halk bundan 20 yıl öncesine kadar aynı kefeye koymuştu diyorum. İkisi de halk ağzında aynıydı diyorum. 

 

Sscb belki çok erken veya hatalarla dolu. Ama buna rağmen en muhalif modernlikti.

 

Ve hepimize eşit paylaşılması cahillik ancak eşit paylaşılmaması aydınlık mı oluyor? Eşit paylaşım gerekliliktir ütopya değil. Örneğin bir tranvayda bazı ailelere loca olsa, bu kullananları rahatsız etmezmiydi? Kimse tranvayda herkesi eşit yolculuk yapmak için askerler sopa da vurmuyor bu kendiliğinden oluyor öyle değil mi. Bu fikir ve kaynakların yeterliliği dağıtımı bunlar çok kolay aşılabilecek şeyler bence. 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, Rhodium said:
Bu tıpkı bir trafik ışığına benzer. Biraz sonra olduğundan başka şey olucağını bilmek ve madde ile beynin arasındaki iletişimi anlamaktır. Örneğin eskiden hepimiz Tanrının bir Parçası olduğumuzdan kendimizin Tanrı olduğunu düşünürdüm. Sonra bunun kendi bozuk algımın bir parçası olduğunu anladım. İyi şöför yoktur kurallara uyan şöför vardır. Hırsızlık yapıldığında gerçek suçlu hırsız değildir onu hırsız olarak yetiştiren toplumdur. Gibi büyük küçük bir çok fikri aydınlanmamı bu düşünce yapısına borçluyum. 

 

Tanrının var olmadığını diyalektiği öğrendikten sonra mı kavradın? Seni ateizme diyalektik düşünce mi ulaştırdı?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, Rhodium yazdı:

Ben komünizm ile ateizmi aynı kefeye koymuyorum. Ama halk bundan 20 yıl öncesine kadar aynı kefeye koymuştu diyorum. İkisi de halk ağzında aynıydı diyorum. 

  

Sscb belki çok erken veya hatalarla dolu. Ama buna rağmen en muhalif modernlikti.

 

Ve hepimize eşit paylaşılması cahillik ancak eşit paylaşılmaması aydınlık mı oluyor? Eşit paylaşım gerekliliktir ütopya değil. Örneğin bir tranvayda bazı ailelere loca olsa, bu kullananları rahatsız etmezmiydi? Kimse tranvayda herkesi eşit yolculuk yapmak için askerler sopa da vurmuyor bu kendiliğinden oluyor öyle değil mi. Bu fikir ve kaynakların yeterliliği dağıtımı bunlar çok kolay aşılabilecek şeyler bence. 

 

Efendim

 

Kusura bakmayın, sizin bilginizi ölçen bir eleştiride bulunmadım ben. Siz halkın fikirlerinden yola çıkarak bir yazı hazırlamışsınız. Ancak buradaki sıkıntı halk bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş. 

 

Bununla birlikte, SSCB çok erken değildi efendim. SSCB komünizmin çıkış yeridir. Giriş, gelişme ve sonucu yaşamıştır. İstisnaları saymazsak komünizm bitmiştir. 

Komünizmin hiçbir yerinde eşit paylaşım olmamıştır. Benim ifade etmeye çalıştığım şey, komünizmin eşit paylaşım yaptığını düşünmenin bilgisizlik olmasıdır. 

 

Ayrıca eşit paylaşım yapmanın ütopik olduğunu ifade ettim. Bu uygulanamaz demek istemiştim. Bunun dünya üzerinde uygulanan örnekleri ancak köyler olabilir. Daha ileriye gidemez. O köylerde dahi "sen dananın budunu aldın, ben döşünü aldım" kavgası olur. 

 

Efendim

Ben eşit paylaşıma karşı değilim.

Dünya üzerindeki tarımsal arazilerin azımsanamayacak bir yüzdesi sığır yetiştirmek için kullanılıyor. Bunun yerine tarıma yönelim olsa ve herkes gerektiği kadar et tüketseydi dünyada aç insan kalmazdı. 

 

Efendim

Dünyadaki gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kat kat fazlası kadar karbon salınımı gerçekleştirmektedir. 

Ancak bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz. 

 

Efendim

Cahillik konusunda daha açık fikirli olmanızı öneririm. Zira bilgisizlik bir farkındalıktır. Bir insan kendisinin bilgisiz olduğunun ne kadar farkındaysa o kadar aydındır.

Türk Ceza Kanununa göre "Cahil" yakıştırması hakaret değildir. 

Yine de, kırıcı olduysam özür dilerim. 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, EnverPasa said:

 

Efendim

 

Kusura bakmayın, sizin bilginizi ölçen bir eleştiride bulunmadım ben. Siz halkın fikirlerinden yola çıkarak bir yazı hazırlamışsınız. Ancak buradaki sıkıntı halk bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş. 

 

Bununla birlikte, SSCB çok erken değildi efendim. SSCB komünizmin çıkış yeridir. Giriş, gelişme ve sonucu yaşamıştır. İstisnaları saymazsak komünizm bitmiştir. 

Komünizmin hiçbir yerinde eşit paylaşım olmamıştır. Benim ifade etmeye çalıştığım şey, komünizmin eşit paylaşım yaptığını düşünmenin bilgisizlik olmasıdır. 

 

Ayrıca eşit paylaşım yapmanın ütopik olduğunu ifade ettim. Bu uygulanamaz demek istemiştim. Bunun dünya üzerinde uygulanan örnekleri ancak köyler olabilir. Daha ileriye gidemez. O köylerde dahi "sen dananın budunu aldın, ben döşünü aldım" kavgası olur. 

 

Efendim

Ben eşit paylaşıma karşı değilim.

Dünya üzerindeki tarımsal arazilerin azımsanamayacak bir yüzdesi sığır yetiştirmek için kullanılıyor. Bunun yerine tarıma yönelim olsa ve herkes gerektiği kadar et tüketseydi dünyada aç insan kalmazdı. 

 

Efendim

Dünyadaki gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kat kat fazlası kadar karbon salınımı gerçekleştirmektedir. 

Ancak bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz. 

 

Efendim

Cahillik konusunda daha açık fikirli olmanızı öneririm. Zira bilgisizlik bir farkındalıktır. Bir insan kendisinin bilgisiz olduğunun ne kadar farkındaysa o kadar aydındır.

Türk Ceza Kanununa göre "Cahil" yakıştırması hakaret değildir. 

Yine de, kırıcı olduysam özür dilerim. 

 

Saygılarımla

Komünizmin çıkış noktasının açlık yoksulluk olmasın düşüncesi olduğunu sanıyorum ...

 

Gayet insanı vicdani bir düşüncenin uygulamaya konuldugunda ne kadar insanlık dışı ve ne kadar vicdansız sonuçlar ortaya çıkmış olması insanı hayrete düşürüyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, EnverPasa said:

 

Efendim

 

Kusura bakmayın, sizin bilginizi ölçen bir eleştiride bulunmadım ben. Siz halkın fikirlerinden yola çıkarak bir yazı hazırlamışsınız. Ancak buradaki sıkıntı halk bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş. 

 

Bununla birlikte, SSCB çok erken değildi efendim. SSCB komünizmin çıkış yeridir. Giriş, gelişme ve sonucu yaşamıştır. İstisnaları saymazsak komünizm bitmiştir. 

Komünizmin hiçbir yerinde eşit paylaşım olmamıştır. Benim ifade etmeye çalıştığım şey, komünizmin eşit paylaşım yaptığını düşünmenin bilgisizlik olmasıdır. 

 

Ayrıca eşit paylaşım yapmanın ütopik olduğunu ifade ettim. Bu uygulanamaz demek istemiştim. Bunun dünya üzerinde uygulanan örnekleri ancak köyler olabilir. Daha ileriye gidemez. O köylerde dahi "sen dananın budunu aldın, ben döşünü aldım" kavgası olur. 

 

Efendim

Ben eşit paylaşıma karşı değilim.

Dünya üzerindeki tarımsal arazilerin azımsanamayacak bir yüzdesi sığır yetiştirmek için kullanılıyor. Bunun yerine tarıma yönelim olsa ve herkes gerektiği kadar et tüketseydi dünyada aç insan kalmazdı. 

 

Efendim

Dünyadaki gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin kat kat fazlası kadar karbon salınımı gerçekleştirmektedir. 

Ancak bunun bedelini hepimiz ödeyeceğiz. 

 

Efendim

Cahillik konusunda daha açık fikirli olmanızı öneririm. Zira bilgisizlik bir farkındalıktır. Bir insan kendisinin bilgisiz olduğunun ne kadar farkındaysa o kadar aydındır.

Türk Ceza Kanununa göre "Cahil" yakıştırması hakaret değildir. 

Yine de, kırıcı olduysam özür dilerim. 

 

Saygılarımla

@kirec

Bilgisiz olma ile ilgili bir sıkıntım olmayacak kadar normalim. Amaç zaten bir şeyler katmak. 
 
Şimdi, metafizik ile fizik arasında ki fark, idealizm ile metaryalizm arasındaki farktır. İdealistler: dünyada hiç bir şeyin değişmediğini iddia ettiler. Bundan milyonlarca yıl önce kıtaların ve canlılığın aynı olduğunu söylüyolardı buna metafizik deniyordu (fizik ötesi ruhsallık anlamı ile değil). Maddeciler ise maddenin değiştiği tezinde idiler. Daha sonra darwin ve bilimin gelişmesi ile maddenin değiştiği ortaya kondu. 
 
Bu düşünce temelinde Hristiyan medeniyetinin modernize olması vardır. Voltaire gibi. Ancak hristiyanların ve Avrupanın karanlıklardan her çıkışında sömürgeciliği hiç sonlandırmadılar. Hep revize reform ve başkalaşım yapmışlardır. 
 
Krallardan rahiplere, rahiplerden özel sektöre kadar gelmiştir. Bakınız madde değişmez diyen bu düşünce temelli son derece tuhaftır. Modernizimi dahi yeri geldiğinde hedef alır. Örneğin Suriye'de ki savaşın nedeni NG de bilimsel belgeselleri de suyun az olmasıdır. Bilimi bile yeri geldiğinde kullanan çıkarcı bir bozuk düşünce yapısı. 
 
Burada mesele komünizm veya uygulandığı ülkeler değildir. Burada temel mesele Marksizm dir. Çin sscb Küba gibi bir kaç örnek meselenin tutarlılığını sağlamıyor. Bunun yanında liberalizmin (buna sol liberaller de dahil hatta sosyal demokraside dahil) oluşturduğu ülkeler dünyaya ne vermiştir? Bir sürü komünist olmayan ülke var bunlar da ne var? 
 
İki olasılık düşünün size yarın 50 kg altın versem. 
Yada
Diyelim ki topraktan altın aramaya ve zengin olmaya özendiniz. Bu macera ile 5 yıl yağmur çamur uğraşla 50 kg altın bulmayı başardınız. 
İşte özde ikisi arasındaki fark, eşitliktir. 
Eşitlik 50 kg altının 500 kişiye dağıtılması demek değildir. 
Bu sebeple liberallerin propagandasında yapılamaz mümkün değil sscb de şöyle oldu da durmak zorunda bırakılıyorlar. 
 
 
 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, isabettin said:

 

Tanrının var olmadığını diyalektiği öğrendikten sonra mı kavradın? Seni ateizme diyalektik düşünce mi ulaştırdı?

 

Senin benim ve Tanrı ile ilgili derdin nedir? Zaten başlıkta bir sürü yazdık ateizm bana göre öznel bir kavram değil. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Rhodium said:

Senin benim ve Tanrı ile ilgili derdin nedir? Zaten başlıkta bir sürü yazdık ateizm bana göre öznel bir kavram değil. 

 

Diyalektik materyalist düşünce yöntemi bana çok yararlı oldu diyorsun. Ben de gözlemlerin genel mantık, akıl yürütme ilkeleri çerçevesinde çözümlenmesine yöntem olarak ne gibi bir üstünlüğü var diye soruyorum. Niye diyalektik materyalizmi içselleştiremediğimde çıkarsama yapamıyor muşum, onu soruyorum. Senle ne derdim olacak? Küçükken topumu almıştın da ondan seni sevmiyorum dememi bekliyorsun herhalde.

 

Ben diyalektik materyalizmin erekçi ve idealist olduğunu düşünüyorum. Bir yere varmaya çalışıyor gibi bir hali var. Tarihe çok fazla misyon ve anlam yükleniyor. İnsan tanrılaştırılıyor. Erekselliğin ereği yapılıyor. Dogmatik olmaya itişi de cabası. Felsefi yönden göz alıcı gerçi. Tarihe bu kadar soylu misyonlar yüklemesi tamamen Hegel'in gazı. Gaza gelmeyelim arkadaşlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Rhodium yazdı:

Burada mesele komünizm veya uygulandığı ülkeler değildir. Burada temel mesele Marksizm dir. Çin sscb Küba gibi bir kaç örnek meselenin tutarlılığını sağlamıyor.

 

 

Efendim

Karl Marx'ın kapitalizme yapmış olduğu felsefi eleştiriden sonra, bir çok ekonomik gelişme yaşanmıştır. O dönem ile bu dönem arasında ciddi farklılıklar vardır ve kapitalizm hızına hız katarak ilerlemektedir. 

Bunun yanında merak ettiğim bir konu var; 

 

Aşağıdaki bilgiler ışığında Karl Marx'a göre türkiyede bir insanın cebine ne kadar para girmesi gerekmektedir? 

Türkiye'de mühendislerin maaşı 2-10 bin TL arasındadır. 

Türkiye'de işçilerin maaşı 1,5-5 bin TL arasındadır. 

Türkiye'de dilenciler 2-5 bin TL arasında kazanmaktadır. 

 

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 06.10.2018 at 02:48, Rhodium said:
Bir fabrika işçisi düşünün, ona öğütlenen çalışmak ve maaş ilişkisi semavi dinlerde ki ibadet et ve sevap kazan ile aynı çıkarım vermiyor mu? 
.........

 

Meselenin iki yönü var bence. Ve meseleyi o iki ayağa böldüğünüz zaman birinin bir anlamda sizinkine oturduğu söylenebilir. Ama diğer ayak için tersi geçerli. İki tip inanç ve inanç farkındalığı var:

 

1- Yerel hipnozlarla gelen; kişinin çok fazla sorgulama içerisinde olmadığı ve coğrafi bir aidiyet/koşullamaya binaen yüklendiği/taşıdığı, aynı zamanda da ekonomiye benzer bir itkiyle kişinin kendisini taşıyan inanç. Tatlısu müslümanları buna örnek olarak gösterilebilir. 

 

2- Yerel hipnozların ötesine geçebilmiş, ister kendi başlattığı sorgulamaya istinaden, isterse artık globalleşen fikir ağlarındaki ateist ya da karşı yöndeki görüşler ya da inançlılar açısından "provokasyon" olarak nitelendirilebilecek savlara refleks olarak hareket alan sorgulama. Bu foruma kadar gelerek inanç savunusu yapan grup ikinci duruma örnek gösterilebilir. 

 

İşte sizin bahsettiğiniz husus 1. durum ve o grup için geçerli olabilecek iken, 2. durum ve o grup için ise geçerliliğini aslen yitirmiştir. Çünkü 2. grup artık inancını yerel bir hipnoz ya da coğrafi bir koşullama olmak mertebesinden çıkarmış, onu ontolojik vb. anlamlarla da sorgulamaya başlamıştır. Bunun için de bilimi ve felsefenin yanı sıra, kendi öğretisini, yani "kitabını" kullanır. Nalıncı keseri gibi kendine yontmaya çalışarak tabi. Ve işte bu noktadan itibaren hadisenin güdümü bir "ekonomi" meselesi olmaktan çıkıp, bilimsel ve felsefi bir zemine taşındığı ve oraya yerleştiği üzere, o zemin üzerinde ve "o bağlamda" tartışılır. Bu bir ekonomi meselesidir şeklinde yaftalanarak kenara atılmaz. Öyle olsaydı eğer, felsefe bugünkünün yarısı kadar bir çapa dahi sahip olmaz ve oldukça güdük kalırdı herhalde..

 

Nasıl ki silahlar ve savaşlar bir yan ürün olarak teknolojik ilerlemeyi koşullamış; işte dinsel polemikler de felsefeyi. Düşünce sistemlerini. Tamamı bu değil ama, çok önemli bir parçası. Burada kimsenin kalkıp da sokaktaki sıradan bir müslümanı çevirip üzerine çullandığını zannetmiyorum. Mesele o değil. Bazen Hasan Akçay ve onun gibilere yazarken hicap bile duyuyorum hatta..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, EnverPasa yazdı:

 

Efendim

Karl Marx'ın kapitalizme yapmış olduğu felsefi eleştiriden sonra, bir çok ekonomik gelişme yaşanmıştır. O dönem ile bu dönem arasında ciddi farklılıklar vardır ve kapitalizm hızına hız katarak ilerlemektedir. 

Bunun yanında merak ettiğim bir konu var; 

 

Aşağıdaki bilgiler ışığında Karl Marx'a göre türkiyede bir insanın cebine ne kadar para girmesi gerekmektedir? 

Türkiye'de mühendislerin maaşı 2-10 bin TL arasındadır. 

Türkiye'de işçilerin maaşı 1,5-5 bin TL arasındadır. 

Türkiye'de dilenciler 2-5 bin TL arasında kazanmaktadır. 

 

Saygılarımla

Komunizmde para yok.Para yerine günde 8 saat çalışıyorsun.:)

 

Evin oluyor.Beyaz eşyalar dahil.Elektrik su telefon ısınma sağlık gıda  vb beleş.Vergi yok.

 

Kota var ama.

 

Herşeyden iki tane sahip olamıyorsun.

 

 

tarihinde teknisyen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...