Jump to content

Celal Şengör: "Dışkı Yedim"


Recommended Posts

1 hour ago, Summertime Sadness said:

Ataturk'un IQ'su en az 150'ydi ama neden milliyetciydi, bunu anlayamiyorum. O zekadaki biri bunu nasil yapabilir?

 

Bunun IQ ile ilgisi yok. Atatürk'ün önünde batı örneği vardı, bunu Doğu'ya uyarlamak istedi. Dini bir kenara bırakmayı ve ulusallık duygusu ile devam etmeyi rasyonel bir çözüm olarak öngördü. Ulus anlayışının da din gibi bir masala dayanması gerektiğinin farkındaydı, ama emperyalizme ve dinsel akıldışılığa karşı bir zihinsel duruş belirlemek gerekiyordu, dönem de seçeneklerin göründüğünden az olduğu bir dönemdi. Daralan zamanda primatları bir ülkünün etrafında toplaması, bir odak ayarı yapması gerekiyordu. Ulan şimdi Anibal olsa ne güzel anlatırdı bu işleri. Hahahaha

 

1 hour ago, democrossian said:

Tabii milliyetçi olmak için devletini, halkını benimsemek gerekiyor.

 

Evet, çok doğru, bu milliyetçilik olgusu devlet konusunda düğümleniyor. Devlet altında yaşamanın bir klanın üyesi olarak yaşamaya kıyasla daha uzun ve daha az belalı bir yaşam sürmemize olanak sağladığı ortada. Bir kabile üyesi gibi tüm gençliğimiz boyunca değil, 12 ay gibi kısa bir süre silah altında olmamız yetiyor, elimizdeki bütün ürünü klanın başına sunmak yerine vergisini verip kalanını tasarruf edebiliyoruz. Bireysel gelecek planları yapabiliyoruz. Ortak işlerimizi devlet hallediyor. Ama, mevcut devletler, bir kez devletleştikten sonra içinden çıktıkları halktan da bağımsızlaşıyorlar, kendine ait çıkarları olan bir başka organizma haline geliyorlar. Devletin bekası için verdiği mücadele halkın esenliği için yapılanlardan daha mutlak hale geliyor. Bu hep böyle oluyor. Devletin nasıl yönetildiğine halk karar veriyormuş gibi gösteriliyor, ama bu tam bir aldatmaca. Devletin kendi ikna ve iktidar aygıtlarıyla etrafı bombardımana tuttuğu bir yerde halk nasıl doğru kararı verebilir? Devlet o kadar güçlü ve o kadar çok yoldan ikna mekanizmaları işletebiliyor ki, kalkıp bir bilim adamı, bir askeri müdahalenin meşruiyetini savunmak adına siyasi tutuklulara "dışkı yedirilmesi işkence değildir, goriller de birbirlerine bok ikram ediyorlar, primatlarda olur öyle şeyler diyerek "bilimin aydınlığını" güneş gibi saçabiliyor. Devlet budur işte, sadece askeri polisi ile değil, sanatçısı, gazetecisi, bilim adamı, şairi, hukukçusu ile üzerinize heyula gibi çöker. Kemiklerinizde duyduğunuz çıtırdamayı bile hayra yoracak kadar inanmaya başlarsınız. 

 

Bir başka sorun da yeryüzünde birden fazla devletin olması. Diyelim devlet ortak işlerimizi görüyor, koruma sağlıyor vesaire. Madem öyle, o zaman bir tane olsun. Niye yeryüzü birbiriyle kavga eden ergen gibi heriflerin elinde oyuncak olmuş yüzlerce devletle dolu? Bunların sayısı bire insin, vergimizi verelim, yol yabdı diyelim, devam edelim. Niye ben bunlardan ille de birini sevip onun uğrunda ölmek zorundayım? "Eskiden dinler bilim zayıf olduğu için açıklanamayan şeyleri açıklıyordu, o yüzden gerekliydi, ama artık bilim gelişti, bir çok şeyi açıklayabiliyoruz, dine gerek kalmadı diyoruz", ama söz konusu olan devlet olunca "artık insanlık olgunlaştı, sonuçta hepimiz Afrika'dan çıkmış bir ırkın ahfadıyız, dünya birbirine bağlandı, küçük bir köy haline geldik, bu milliyet masallarını bırakalım bir kenara, birbiriyle çatışan devletlere gerek kalmadı" demiyoruz. Daha doğrusu, bu konuda bir arayış, bir duruş sergileyen insan sayısı kendini dini hurafelerden kurtarmış insan sayısına oranla çok çok düşük. Çok orantısız bir tutuculuk bu. Bu tutuculuk mevcut devletin sağladığı korumanın çok konfor sağlaması ile açıklanamaz. Daha çok bir korkudan kaynaklanıyor. Mevcut devletleri sorgulamanın devletle başının belaya girmesi sonucunu doğurması olasılığının yüksek oluşu. Asıl sorun bu. Her ikisi de egemenlerin çıkarlarını koruduğu için de din devleti destekliyor, devlet de dini besliyor. Dini ayakta tutan, yaşatan devlettir. Devlet kaldırılmadan din ortadan kaldırılamaz.

 

Bunun hemen mümkün olduğunu, bugünden yarına gerçekleşeceğini, hatta günün birinde gerçekleşeceğini söylemiyorum. Hatta gerçekleşmesi gerektiğinden bile yüzde yüz emin değilim. Ben bunun hayalini kuran, birbiriyle paylaşan insan sayısı neden bu kadar az diyorum. Bunun tek izahı insanların kendilerini temsil devletin hışmından korkması olabilir. Onun kendilerinden bir parça olmayıp bağımsız bir güç olduğunu, başından beri asıl kudretli ve somut cezalandırıcı tanrının o olduğunu bir yerleriyle biliyor insanlar. 

 

Gökteki tanrı nihilistlerin suikastine kurban gitti. Asıl tanrı olduğu yerde duruyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

28 dakika önce, isabettin yazdı:

Evet, çok doğru, bu milliyetçilik olgusu devlet konusunda düğümleniyor. Devlet altında yaşamanın bir klanın üyesi olarak yaşamaya kıyasla daha uzun ve daha az belalı bir yaşam sürmemize olanak sağladığı ortada. Bir kabile üyesi gibi tüm gençliğimiz boyunca değil, 12 ay gibi kısa bir süre silah altında olmamız yetiyor, elimizdeki bütün ürünü klanın başına sunmak yerine vergisini verip kalanını tasarruf edebiliyoruz. Bireysel gelecek planları yapabiliyoruz. Ortak işlerimizi devlet hallediyor. Ama,

 

Ama'ya kadar olan kısım gayet güzel gidiyor. İşte ama'dan sonraki kısmı demokrasiden çözmesini bekliyoruz. Demokrasi ise gökten zembille inmiyor. Kimse de durun ben size demokrasi getireyim bu kıyağımı da unutmayın demiyor. Bir diktatörün botunu yemeye çok meraklı salak bir halk tarafından dejenere ediliyor. Çoğunluk diktatoryasına ileri demokrasi adı takılarak demokrasi yok ediliyor. Çoğunluğun azınlığı ezmesinin demokrasi olmadığı unutuluyor. Çoğunluk dogmatik saplantılı diye dogmalar gerçek olmaz.

 

Çoğunluğun dogmatik saplantılı olduğu bir halk da demokrasiyi gerçekleştiremez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, isabettin yazdı:

 

Bunun IQ ile ilgisi yok. Atatürk'ün önünde batı örneği vardı, bunu Doğu'ya uyarlamak istedi. Dini bir kenara bırakmayı ve ulusallık duygusu ile devam etmeyi rasyonel bir çözüm olarak öngördü. Ulus anlayışının da din gibi bir masala dayanması gerektiğinin farkındaydı, ama emperyalizme ve dinsel akıldışılığa karşı bir zihinsel duruş belirlemek gerekiyordu, dönem de seçeneklerin göründüğünden az olduğu bir dönemdi. Daralan zamanda primatları bir ülkünün etrafında toplaması, bir odak ayarı yapması gerekiyordu. Ulan şimdi Anibal olsa ne güzel anlatırdı bu işleri. Hahahaha

 

 

Evet, çok doğru, bu milliyetçilik olgusu devlet konusunda düğümleniyor. Devlet altında yaşamanın bir klanın üyesi olarak yaşamaya kıyasla daha uzun ve daha az belalı bir yaşam sürmemize olanak sağladığı ortada. Bir kabile üyesi gibi tüm gençliğimiz boyunca değil, 12 ay gibi kısa bir süre silah altında olmamız yetiyor, elimizdeki bütün ürünü klanın başına sunmak yerine vergisini verip kalanını tasarruf edebiliyoruz. Bireysel gelecek planları yapabiliyoruz. Ortak işlerimizi devlet hallediyor. Ama, mevcut devletler, bir kez devletleştikten sonra içinden çıktıkları halktan da bağımsızlaşıyorlar, kendine ait çıkarları olan bir başka organizma haline geliyorlar. Devletin bekası için verdiği mücadele halkın esenliği için yapılanlardan daha mutlak hale geliyor. Bu hep böyle oluyor. Devletin nasıl yönetildiğine halk karar veriyormuş gibi gösteriliyor, ama bu tam bir aldatmaca. Devletin kendi ikna ve iktidar aygıtlarıyla etrafı bombardımana tuttuğu bir yerde halk nasıl doğru kararı verebilir? Devlet o kadar güçlü ve o kadar çok yoldan ikna mekanizmaları işletebiliyor ki, kalkıp bir bilim adamı, bir askeri müdahalenin meşruiyetini savunmak adına siyasi tutuklulara "dışkı yedirilmesi işkence değildir, goriller de birbirlerine bok ikram ediyorlar, primatlarda olur öyle şeyler diyerek "bilimin aydınlığını" güneş gibi saçabiliyor. Devlet budur işte, sadece askeri polisi ile değil, sanatçısı, gazetecisi, bilim adamı, şairi, hukukçusu ile üzerinize heyula gibi çöker. Kemiklerinizde duyduğunuz çıtırdamayı bile hayra yoracak kadar inanmaya başlarsınız. 

 

Bir başka sorun da yeryüzünde birden fazla devletin olması. Diyelim devlet ortak işlerimizi görüyor, koruma sağlıyor vesaire. Madem öyle, o zaman bir tane olsun. Niye yeryüzü birbiriyle kavga eden ergen gibi heriflerin elinde oyuncak olmuş yüzlerce devletle dolu? Bunların sayısı bire insin, vergimizi verelim, yol yabdı diyelim, devam edelim. Niye ben bunlardan ille de birini sevip onun uğrunda ölmek zorundayım? "Eskiden dinler bilim zayıf olduğu için açıklanamayan şeyleri açıklıyordu, o yüzden gerekliydi, ama artık bilim gelişti, bir çok şeyi açıklayabiliyoruz, dine gerek kalmadı diyoruz", ama söz konusu olan devlet olunca "artık insanlık olgunlaştı, sonuçta hepimiz Afrika'dan çıkmış bir ırkın ahfadıyız, dünya birbirine bağlandı, küçük bir köy haline geldik, bu milliyet masallarını bırakalım bir kenara, birbiriyle çatışan devletlere gerek kalmadı" demiyoruz. Daha doğrusu, bu konuda bir arayış, bir duruş sergileyen insan sayısı kendini dini hurafelerden kurtarmış insan sayısına oranla çok çok düşük. Çok orantısız bir tutuculuk bu. Bu tutuculuk mevcut devletin sağladığı korumanın çok konfor sağlaması ile açıklanamaz. Daha çok bir korkudan kaynaklanıyor. Mevcut devletleri sorgulamanın devletle başının belaya girmesi sonucunu doğurması olasılığının yüksek oluşu. Asıl sorun bu. Her ikisi de egemenlerin çıkarlarını koruduğu için de din devleti destekliyor, devlet de dini besliyor. Dini ayakta tutan, yaşatan devlettir. Devlet kaldırılmadan din ortadan kaldırılamaz.

 

Bunun hemen mümkün olduğunu, bugünden yarına gerçekleşeceğini, hatta günün birinde gerçekleşeceğini söylemiyorum. Hatta gerçekleşmesi gerektiğinden bile yüzde yüz emin değilim. Ben bunun hayalini kuran, birbiriyle paylaşan insan sayısı neden bu kadar az diyorum. Bunun tek izahı insanların kendilerini temsil devletin hışmından korkması olabilir. Onun kendilerinden bir parça olmayıp bağımsız bir güç olduğunu, başından beri asıl kudretli ve somut cezalandırıcı tanrının o olduğunu bir yerleriyle biliyor insanlar. 

 

Gökteki tanrı nihilistlerin suikastine kurban gitti. Asıl tanrı olduğu yerde duruyor. 

 

Devletler olmazsa organizebir şekilde  hareket edilemez.İnsanlar  birbirlerinin sahip olduklarına  bazen göz  diker,almak için  öldürür.Devlet olmadan  bunu engelleyemezsin.Ancak maalesef  bir süre  sonra halkı için  çaba  sarfetmesi gerekirken kendini korumak için  çaba  sarfeden bir konuma geliyor devlet.Bunu ayrıca  değerlendirmeliyiz.Devletin var olma çabası  ile var olma nedeni farklı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...