Jump to content

Sabahattin Ali'nin şiirinde Atatürk'e küfür etmesi


Recommended Posts

Bulanık dereler durulmuş mudur?

Dinmiş mi olukla akan o kanlar?

Büyük hedeflere varılmış mıdır?

Asarlar mı hala Hakk’a tapanı?

Mebus yaparlar mı her şaklabanı?

Köylünün elinde var mı sabanı?

Sıska öküzleri dirilmiş midir?

Cümlesi beli der enelhak dese

Hala taparlar mı koca terese (pezevenge)?

İsmet girmedi mi hala kodese?

Kel Ali’nin boynu vurulmuş mudur?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Ulusalcı yazdı:

"Asarlar mı hala Hakk'a tapanı?"

Ya bu eleman devrimci, sosyalist falan değil miydi? Niye cüppeli sarıklı yobazları, hacı hocaları savunuyor burada?

 

Pezevenk demiş bir de pezevenk diye senin 7 sülalene denir.

 

Eh işte, ilk paragrafta bir terslik olduğunu görmüşsün, ona rağmen kalkıp bir araştırma gereği duymadan adama küfretmişsin.

 

Bu şiir Sabahattin Ali'ye ait değil. O dönemde Sivas'ta, Vahdettin döneminde bir Bektaşi olayı olayı olmuş ve birisi bu şiiri yazmış. Kimin olduğunu bilmiyorum. 

Sabahattin Ali de gençliğinde Türkçü-Turancı tayfanın içinde. Bildiğin Atsızcı hani. İşte bu şiiri de o dönemde, dost toplantısı içinde, bir iki satırı değiştirerek okur. Tamamen arkadaş geyiği içinde, gırgır olsun diye okunmuş bir şiir. Kendisi de yazmamış üstelik.

 

Sonra devran döner, Sabahattin Ali Almanya'ya eğitim için gittiğinde Nazi'leri ve faşizmi görüp ırkçılığın ne pis bir şey olduğunu anladıktan sonra sola yönelir, kendi ırkçı çevresiyle arası açılır ve sorunlar başlar. Cemal Kutay'ı bilirsin. İşte Cemal Kutay'ın çıkardığı dergide yazılar yazarmış Sabahattin Ali. Fikri ayrılıklar başlayıp da solcu olunca Cemal Kutay da ona düşman kesilir. Ama esas düşmanlığı, çıkardığı dergiye yazılar yazan Sabahattin Ali'nin yazı yazmayı kesmesi, Kuyucaklı Yusuf romanını dergide artık yayınlamamasıdır.

 

Velhasıl bu iftira Cemal Kutay'ın attığı bir iftiradır. Aynı şeyi Nazım Hikmet için de yaparlar, malum...

Sen de hepsine atlarsın. 

Neden? Çünkü "solcu" dendi mi cinler tepene çıkar, nefret edersin.

Kurtul artık şu ailenin etkisinden... Büyüdün artık. 

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

Eh işte, ilk paragrafta bir terslik olduğunu görmüşsün, ona rağmen kalkıp bir araştırma gereği duymadan adama küfretmişsin.

 

Bu şiir Sabahattin Ali'ye ait değil. O dönemde Sivas'ta, Vahdettin döneminde bir Bektaşi olayı olayı olmuş ve birisi bu şiiri yazmış. Kimin olduğunu bilmiyorum. 

Sabahattin Ali de gençliğinde Türkçü-Turancı tayfanın içinde. Bildiğin Atsızcı hani. İşte bu şiiri de o dönemde, dost toplantısı içinde, bir iki satırı değiştirerek okur. Tamamen arkadaş geyiği içinde, gırgır olsun diye okunmuş bir şiir. Kendisi de yazmamış üstelik.

 

Sonra devran döner, Sabahattin Ali Almanya'ya eğitim için gittiğinde Nazi'leri ve faşizmi görüp ırkçılığın ne pis bir şey olduğunu anladıktan sonra sola yönelir, kendi ırkçı çevresiyle arası açılır ve sorunlar başlar. Cemal Kutay'ı bilirsin. İşte Cemal Kutay'ın çıkardığı dergide yazılar yazarmış Sabahattin Ali. Fikri ayrılıklar başlayıp da solcu olunca Cemal Kutay da ona düşman kesilir. Ama esas düşmanlığı, çıkardığı dergiye yazılar yazan Sabahattin Ali'nin yazı yazmayı kesmesi, Kuyucaklı Yusuf romanını dergide artık yayınlamamasıdır.

 

Velhasıl bu iftira Cemal Kutay'ın attığı bir iftiradır. Aynı şeyi Nazım Hikmet için de yaparlar, malum...

Sen de hepsine atlarsın. 

Neden? Çünkü "solcu" dendi mi cinler tepene çıkar, nefret edersin.

Kurtul artık şu ailenin etkisinden... Büyüdün artık. 

 

Niye o zaman bu şiir yüzünden yargılanıp hapse girdi?

 

Ailemin etkisi falan yok. Ben ailemin etkisinden 17 yaşında falan kurtuldum zaten. Bunlar kendi görüşlerim.

 

Ailem dini sebeplerden solculara düşman olabilir. Ben ise milliyetsiz oldukları için düşmanım. Benim düşman olma sebeplerim farklı. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Ulusalcı yazdı:

Niye o zaman bu şiir yüzünden yargılanıp hapse girdi?

 

Çünkü dava, halkın ve öğrencilerin yoğun ilgisi nedeniyle amacını çoktan aştı ve hatta sonunda bu yüzden gizlilik kararı alınıp gizli yapıldı. Basit bir "Gazi'ye hakaret" davası değildi çünkü, Sabahattin Ali'nin hakaret etmediği falan da açıktı. 

 

Çünkü sağcılar geçmişte de ahlaksız, iftiracı, kaypak ve haindiler. 

 

Cemal Kutay ve Mehmet Emin Soysal o dönem gazete ve dergiler yayınlayan iki arkadaş hatta ortak. Cemal Kutay'ın gazetesinin adı "Yeni Anadolu", M. Emin Soysal'ınkinin adı "Terbiye Postası". İki gazete de Cemal Kutay'ın matbaasında basılıyor.

 

Sabahattin Ali, Terbiye Postası'nda baş yazarlık yapıyor, sonra Kuyucakli Ali'yi yayınlamaya başlıyor. Gazete çok fazla satıp da iyi para kazanmaya başlayınca ücretsiz çalışmak istemediğini belirtiyor. Cemal Kutay buna çok sinirleniyor ve para ödemeyeceğini, öylece yazmaya devam etmesini istediğini belirtiyor. Sabahattin Ali ise bedava çalışmam deyip yazmayı bırakıyor. Cemal Kutay ona bileniyor haliyle.

 

Sonra bu Cemal Kutay ve Mehmet Emin Soysal kafa kafaya verip "Muallimler Sandığı" adlı bir oluşuma imza atıyor. Bugün bizim "döner sermaye" dediğimiz şey gibi hani. Güzel paraların döndüğü ve başındakilerin istediği gibi at koşturduğu bir sistem. 

Kendisi de öğretmen olan Sabahattin Ali, onlara bütün muallimler adına böyle bir tasarruf sandığı kurma hakkını nereden aldıklarını soruyor, sonra da bunların rant için böyle işe girip öğretmenleri dolandırdığı herkesçe anlaşılıyor.

 

Bu arada, ilk iletimde de yazdığım gibi, Sabahattin Ali'nin artık onlarla fikirdaşlık yapmasının mümkün olmadığı, Atsızcı olan o tayfadan kopup solculuğa evrildiği de ortada. Kısacası, her bakımdan itilaflı haldeler ve Sabahattin Ali'ye düşman oluyorlar.

 

Sabahattin Ali'nin, neredeyse 7-8 ay önce okuduğu veya bir diğer iddiaya göre gazetelerinde yayınlanması için kendilerine bıraktığı iddia edilen şiiri "Gazi'ye hakaret ediyor" diye şikayet etmeleri manidar değil mi?  O güne kadar akılları neredeydi? 

 

Şiiri onun yazmadığı kesin. Mahkeme de "Sen yazdın" diyemiyor zaten. Bu sırada Sabahattin Ali'nin bu sahtekar ve iftiracıları mahkemede deşifre etmesi, sözde milliyetçi/Türkçü olarak tanınmaları nedeniyle de rahatsız edici oluyor ve dava Atatürk' hakaret davası olmayı aşıp tamamen politik bir çekişmeye dönüyor. Ve sonunda 12 ay hapse mahkum ediliyor.

 

Üstelik bazı kaynaklara göre Sabahattin Ali bu şiiri öyle dost meclisinde falan da hiç okumamış. Kendisinin mahkemede ifadesine göre, şiiri hatırlamıyor bile. Bu da mümkündür, çünkü demin söylediğim gibi, bazı kaynaklara göre Vahdettin için yazılan ve Bektaşi olaylarını anlatan bu şiiri Konya'da öğrenip kaydetmiş ve Cemal Kutay'ın gazetesinde bir ara yayınlansın diye oraya bırakmış, unutmuştur. Gayet mümkün.

 

Ama arkadaş muhabbeti sırasında şiiri güne uyarlayıp okumuş olsa da farketmez, şiirle hiç oynamayıp gazeteye bırakmış olsa da farketmez. Atatürk'e ettiği bir hakaret vb yok, dava da bu amaçla açılmıyor. Açıkça bir komplo, iftira. 

Sonunda adamı korkunç şekilde öldürdüler zaten. İhbar edenin Cemal Kutay olduğu söylenir... Bilemeyiz tabii ama hiç de şaşırtıcı olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Ulusalcı yazdı:

Ailem dini sebeplerden solculara düşman olabilir. Ben ise milliyetsiz oldukları için düşmanım. Benim düşman olma sebeplerim farklı. 

 

Valla bence senden daha yararlı birer vatansever oldukları kesin. Bu insanların hepsi vatanlarını çok seviyor ve onun için mücadele ediyordu. Dürüsttüler öncelikle.

Sen sürekli aşırı sağcıların, dincilerin saçma sapan iftiralarıyla besleniyorsun. Ailenden aldığın dinci damarı koparıp atmışsın ama geri kalan duruyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Ulusalcı yazdı:

"Asarlar mı hala Hakk'a tapanı?"

Ya bu eleman devrimci, sosyalist falan değil miydi? Niye cüppeli sarıklı yobazları, hacı hocaları savunuyor burada?

 

Pezevenk demiş bir de pezevenk diye senin 7 sülalene denir.

 

Misal, adamın ağır solcu olduğundan eminsin ve bu şiirde bir terslik olduğunun açıkça farkındasın ama neden böyle diye öğrenip anlamaya çalışmak yerine tipik sağcı refleksiyle küfür etme kolaycılığına kaçıyorsun.

 

Daha da önemlisi, kendi düşüncelerini aktarmak ve savunmak yerine sürekli birilerini hedef almak ve onlara saldırmak, küfretmek yöntemini seçmen pek iyi değil.

Milliyetçiysen, Türkçüysen, ya da her ne isen, onu anlat, onu savun. Başkalarının politik kimliğine saldırarak kendini anlatamaz ve var edemezsin. Onlarla karşılıklı tartışmak, hakaretleşmek başka, onlar üzerinden kendini tanımlamaya çalışmak başka. Sen tanımlamaya da çalışmıyorsun üstelik.

 

Bunları ülkücü, AKP'ci, Türkçü forumlarda yapsan tutar belki ama bu gibi yerlerde biraz zor. Kendini doğru düzgün ifade etmen ve fikrini savunman, o fikirlere katılmasak da daha akılcı olur.

Kürtçülerin yaptığını yapıyorsun aslında. Yöntem olarak hiçbir farkı yok. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Ulusalcı yazdı:

Bulanık dereler durulmuş mudur?

Dinmiş mi olukla akan o kanlar?

Büyük hedeflere varılmış mıdır?

Asarlar mı hala Hakk’a tapanı?

Mebus yaparlar mı her şaklabanı?

Köylünün elinde var mı sabanı?

Sıska öküzleri dirilmiş midir?

Cümlesi beli der enelhak dese

Hala taparlar mı koca terese (pezevenge)?

İsmet girmedi mi hala kodese?

Kel Ali’nin boynu vurulmuş mudur?

t
Alıntı

 

eres    

a. kaba Pezevenk.

 Güncel Türkçe Sözlük 

teres    

1. Ters, sinirli kimse. 2. Eşcinsel, kötü huylu erkek.

 Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü 


teres    

Aşağılık anlamına sövgü sözü

 Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü 


teres   İng. teres 

anat. Mızrak gibi.

 BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü 

 

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5bc39f1b7b2040.69553857

 

 

 

Teresin birçok anlamı var.

 

Mebusların şaklaban olması,köylünün durumunu belirtmesinde ne gibi bir yanlışlık var.

 

Kel Ali mecliste ilk cinayeti işleyen kişidir.Hiçbir cezada almamıştır.

 

Alıntı

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Halit_Karsıalan

Milletvekilliği ve ölümü[

İkinci Büyük Millet Meclisi'ne Ardahan milletvekili olarak katıldı. 9 Şubat 1925 tarihinde meclis koridorunda, sırtından tabancayla vurularak yaralandı ve 14 Şubat 1925 tarihinde hayatını kaybetti. Öldürülmesi, TBMM’de gerçekleşen ilk cinayettir.

Olayda, milletvekili Ali Çetinkaya ile arasında yaşanan bir arbede sonrasında patlayan bir silahla vuruldu. Paşayı kimin vurduğu kesin olarak anlaşılamadı. Ancak Ankara Savcılığı Halit Paşa’yı Ali Çetinkaya’nın vurduğu kanaatine vardı; bir nefs-i müdafaa halinde olduğunu kabul ederek bu olaydan dolayı kovuşturma yapılmaması kararı verdi[2][3]

Cenazesi, İstanbul'un Eyüp semtinde defnedildi. Mezarı 1988 yılında Ankara'daki Devlet Mezarlığı'na taşındı.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...