Jump to content

Andımız geri geliyor


Recommended Posts

Bu başlıktan aldığım izlenim şu: Paranız yok diye hıncınızı Türklükten alıyorsunuz.

 

Durumunuz iyi olsa, ya da Türkiye zengin bir sosyal devlet olsa da sizin gibi tembel davarları Almanyadaki gibi falan beslese anıra anıra Türküm diye bağırırdınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 20.10.2018 at 11:50, Ulusalcı yazdı:

Çok sevindirici bir gelişme. Türkiye Cumhuriyeti Türklerin ülkesidir. Beğenmeyen defolup gider.

 

Eminim ki maddi durumu vs karşılasa çoğunluk giderdi kalıcı olarak. İslamcılığı eleştirdiğimizde de benzeri şeyler diyorlar. Nasıl kendi adına düşünemeyen çocuklara belli bir inancın dogmalarını dayatmak yanlışsa milliyetçi dogmaları dayatmak da öyle yanlıştır, şurada ODTÜ Felsefe hocası eleştirmiş bu durumu:

 

 

İnsan merkezdir

 
Nasıl devlet, hizmet etmekle yükümlü olduğu halktan bağımsız olarak bir değer taşımıyorsa, insan yaşamına destek olan her türlü kaynak da, insandan bağımsız olarak bir değer taşımaz
Haber: YASİN CEYLAN - yceylan@metu.edu.tr / Arşivi
 

 

Varlığım neye veya kime armağan olsun? Hiçbir şeye! Hiç kimseye! Böyle bir soru ile buna verilecek cevap arasına, fazla bir zaman girmesine tahammül edemediğim için, belki sonunda verilmesi gereken cevabı, başta vermiş oldum. Yazının bundan sonraki kısmı, bu cevabın açıklamasından ibarettir. 
Çünkü insanın kendisi için, kendi varlığından daha kıymetli, daha aziz bir şey olamaz. Kendi varlığı, kendisi için nihai amaçtır. İnsan unsuru hariç, diğer her şey onun için birer araçtır. Hangi şey hangi şeye armağan olsun diye sorulursa, verilecek cevap şudur: Her şey ama istisnasız her şey, insana armağan olsun! Bu “her şey”e insanın yaratmış olduğu tüm nesne, değer ve kavramlar da dâhildir. 
İnsanlık, tarih boyunca, çoğu zaman kurguladığı mitoloji, inanç sistemleri ve ideolojilerde, kendine, şanına yakışmayacak yer ve roller tanıyarak, değerini düşürdü, kendi ürettiği objelere kendini esir etti. Yalnızca zihin dünyasında var olabilen hayali tanrılara bir kavmin en güzel kızını veya delikanlısını kurban edecek kadar düştü, kendisini aşağıladı. Öyle ya, varlık âleminde, kendimizden başka, bizi esarete mahkûm eden başka bir ses, bir işaret var mı? “Ben bu evrenin efendisiyim, benden üstün bir varlık olamaz!” dersek “Hayır, değilsin” diyen bir varlık mı var? Bazı inanç sistemleri, bir taraftan, insan için “yaratılanların en şereflisi” gibi ifadeler kullanarak onu yüceltirken, diğer taraftan onu mütehakkim bir tanrıya kul ve esir kılarak, değerini düşürüyor. İnsanlar doğru inanca geçsinler diye, yine insanlar feda edildi, insanlar katledildi. İnsanların mutluluğu için insanlar öldürüldü. İdeolojilere kutsallık atfedildi, gerçekleşmesi için milyonlarca insan yok edildi. Kısacası, varlığımız birçok şeye feda edildi! Niçin diye sorulursa ne cevap verilecektir? Mantıklı cevap, “bizden daha değerli bir şey için” olması gerekir. Peki, bizden daha değerli bir şey nedir? 

Kendi için 
İnsanı çevreleyen her türlü nesne, insan yaşamına katkısı oranında değer kazanır. Üzerinde yaşadığı toprak, içtiği su, barındığı ev, yaşamı için vazgeçilmez değerlerdir. Bunlar olmadan yaşamını sürdüremez. Bunları elinden almak isteyenlere direnir, vermez. Görünürde onlar için savaşmış olur, ancak özde kendi varlığı için savaşır. Varlığına saygı duyduğu için, değer verdiği için mücadele eder. Etrafını saran her türlü varlık, o olmadan hiçbir değere sahip değildir. En değerli bilinen toprak bile, insan yaşamına verdiği katkı nispetince değerli veya değersizdir. Nasıl devlet, hizmet etmekle yükümlü olduğu halktan bağımsız olarak bir değer taşımıyorsa, insan yaşamına destek olan her türlü kaynak da, insandan bağımsız olarak bir değer taşımaz. Halkına zulmeden bir devlet nasıl meşruiyetini ve kutsallığını kaybederse, üstünde yaşayan insanı besleyip doyurmayan bir vatan da, vatan olmaktan çıkar, kutsiyetini kaybeder. İnsanlar bu yüzden, zulmeden kendi devletinden yüz çevirir, ona huzur verebilecek yabancı bir devleti tercih eder. Yine insanlar, yaşamlarını destekleyemeyen anavatanlarını terk ederler, başka mekânları vatan edinirler. 
Görülüyor ki değer verdiğimiz her şey, kıymetini insanın değerinden alıyor. Nihai merci ve referans, insanın kendisidir. Üzerinde yaşadığım toprağı, içtiğim suyu, meyve veren ağacımı elimden kim almaya çalışırsa, ona karşı koyarım; belki bu uğurda hayatımı da kaybederim. Ama bu, toprağa, suya, ağaca olan saygımdan değil, kendime, yaşamıma olan saygımdandır. Olayı ters çevirip “Ben toprağım için, suyum için, ağacım için ölürüm” demek yanlış olur. Çünkü yaşamımı destekleyen binlerce nesne vardır, onların her birini elimden almaya çalışana direnirim, bunu yaparken de hayatımı kaybedebilirim. Ama kalkıp bu nesneleri tek tek sayıp “ben bunlar için hayatımı veririm” demenin ne anlamı var? Nitekim bir ormanda yaşayan canlılar da, içgüdüsel olarak yaşam alanlarını korurlar. Korurken canlarından da olabilirler. Bu canlılarda vatan aşkı var, onun için ölüyorlar diyebilir miyiz? Çünkü bu canlılar, göçebe kavimler gibi, çoğu zaman hareket halindeler, yaşam alanları da doğal olarak değişir. 

Evlat acısı 
İnsanın, tüm değerlerin merkezi olduğunu ve her şeyden daha kıymetli olduğunu, vatan için şehit veren bir ailenin, içine düştüğü tarifi imkânsız acı ve hüzünde aramak gerekir. Acı çeken o ana babaya, tüm dünyayı, içindekilerle beraber verirseniz, kaybettikleri o masum nâsiyeye denk düşer mi? O çektikleri acıyı hafifletir mi? Kaybedilen o kıymet karşısında, maddi dünyanın tümü, onlar için bir değer taşımaz. Bu sebeple, buruk bir sesle telaffuz ettikleri “vatan sağolsun!” sözü, onlar için gerçekten bir teselli midir diye sorulabilir. Kurtarılmış vatana bir o kadar da eklense, acaba onların acısını dindirebilir mi? 
Bir inanç sisteminde veya dünya görüşünde, “insan”ın kendisi, değerlerin merkezinde değilse, insandan daha kıymetli kutsallıklar ve kavramlar var ise, öyle bir dünyada insanlar, kurbanlıklardan ibarettir. İnsanlar, ancak bu insanüstü kutsallara, kendilerini feda ederek değer kazanabilirler. Her bireyin zihninde, kendini feda edeceği bir yüce değer vardır. O değer için, kendini yok ederek, yüceleceğini zanneder. Bu, insanın ve insanlığın iflasıdır. 

İnsanın kıymeti 
Durum böyle olunca, insan hayatının hiçbir şeye feda edilmemesi gerekir. Bir insanın hayatı başka bir insana da prensip olarak feda edilemez. İki eşit değerin birini diğerine feda etmenin ne anlamı olabilir? Bir insanı, insanüstü mevkilere yükseltip diğer insanları aşağıda göstermek, tüm insanlığa yapılmış büyük bir ayıptır. İnsanlık, bireylerin icra ettikleri erdemlerle, komple yükselir. Erdemli insana saygı duyulur. Kendisini diğer insanlardan üstün gören insan, en büyük günahı işlemiş olur. Onun şahsında, insanlık kaybeder. Diğer taraftan, başka bir insanı, insanüstü mevkilere çıkartan insan da, kendi şahsında, hem kendisini hem de insanlığı alçaltmış olur. 
Söylemek istediğim husus şu: İnsanın kıymeti her şeyin üstünde olmalı. Hele küçük yaştaki çocuğa, varlığını başka değerlere feda etmesini telkin etmek, ona yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bunu yapmak, “kendi varlığına saygın olmasın” demektir. Çocuğa “varlığım şuna ve buna armağan olsun” diye, bir tarikatın zikri gibi tekrarlattığımızda, o yaştaki çocuk, sadece kendi varlığının farkında olduğundan, feda edilecek, kendisinden daha yüce (!) şeyin ne olduğunu henüz bilmemektedir. Ancak kesin olarak, kendi varlığının kurban edilecek kıymetsiz bir şey olduğunun bilincine getirilmiştir. Bu kıymetsiz şeyi, ilerde büyüdüğünde, neye feda edeceği, şimdilik belirsizdir. Neyi kıymetli görürse ona armağan edecektir. Bu mukarrer nakarata yapılan en sadakatli vefanın örneğini, vücuduna bağladığı bombalarla, önce kendi varlığını, sonra etrafındaki insanların varlığını, bir kutsal(!)a armağan eden intihar bombacısının eyleminde görüyoruz. 

YASİN CEYLAN: Prof. Dr., ODTÜ , Felsefe

 

http://www.radikal.com.tr/radikal2/insan-merkezdir-1032386/

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Kör Saatçi yazdı:

 

 

İşte bu astığın prof bozuntuları yüzünden andımız gereklidir.

 

Burada ne diyor, inceleyin bakalım, bu sözden ne çıkar?

2 saat önce, Kör Saatçi yazdı:

insanın kendisi için, kendi varlığından daha kıymetli, daha aziz bir şey olamaz.

 

İnsanın kendi varlığından daha değerli bir şey yoksa o halde toplum neden var,  neden vatan yapıyoruz, neden devlet kuruyoruz, neden vatan için ölüyoruz?

Bu saydığım değerler olmazsa birey de olmaz. Günümüz dünyası henüz ilkel çatışmalardan çıkamamış, böyle bir durumda bireyin varlığı vatana bağlıdır. Ne zaman bugünkü ilkellikler aşılır, sömürü biter, dinler yok olur, işte o zaman vatana gerek kalmaz.

Oysa yazı sahibi sanki her sorun bitmiş, savaşlar, çatışmalar sona ermiş, ırkçılık ve o besleyen kapitalizm yok olmuş gibi bol keseden ahkam kesiyor.

Biz de isteriz vatan ve devlet için ölmemeyi, biz de her ikisi olmasın isteriz, biz de devlete karşıyız, ancak koşullar henüz bireye indirgenecek durumda değildir. Bu işler öyle demokrasi palavralarıyla yürümüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Varlığım Türk varlığına armağan olsun cümlesi, zekice bir usturupla söylenmiş veciz bir sözdür.

 

Bu cümleden canımı Türk varlığı için feda ederim anlamı tabii ki çıkartılabilir ama bu anlam kesin değildir. Usturup ve zeka da burada işte. Öyle anlamak isteyen öyle anlayabilir. Ama bu anlam kesin değildir. Emeğimi, zamanımı, yeteneklerimi Türk varlığı için sarfederim anlamı da çıkar.

 

Atatürk gibi dâhi bir adam boşa laf etmez. Sonraki ilaveler bir yana, andımızın sözleri tabii ki Atatürk zekasının eseridir. Çocukların okuması için bundan daha güzel bir metin olamazdı. Atatürk şunu yanlış yapmış diye bir şey bulmak istiyorum, bulamıyorum. Bir insan nasıl bu kadar mükemmel olur, şaşırıyorum. Bir tane bir yanlış, hatalı iş yap be adam! Yok! Atatürk gözlerimi kamaştırıyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Prof etiketi edinmiş bir zeka fakirinin Atatürk'ün zekasını eleştirmesi o kadar gülünç ki, sadece gülüyorum. Bu kadar kıt zeka ile prof olmanın mümkün olduğu bir ülke olduğumuz için geri kaldık. Zeka yoksunu herif göremiyor bile andımızdaki zekayı! Kendi kıt zekası ile salak salak yorumlar döktürüyor. Sen otur da kıt zekana yan Atatürk'e laf edeceğine be!

 

Atatürk kim, sen kimsin! Atatürk bir yıldız, sen ise onu ateş böceği sanıp dilini uzatan bir bataklık kurbağasısın!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gerçeklerin acı olması gibi kötü bir huyu vardır.  

14 saat önce, democrossian yazdı:

Bu küfürbaz geri zekalıya yanıt vermeyeceğim. Geri zekalılarla işim yok. Zaten zırvaladıkları da yanıta değmeyecek saçma sapan hezeyanlar.

 

İnsanları malesef sinirlendirebilir fakat gerçekleri insanlar gerçek oluduğu için sevmezler.

9 saat önce, democrossian yazdı:

Prof etiketi edinmiş bir zeka fakirinin Atatürk'ün zekasını eleştirmesi o kadar gülünç ki, sadece gülüyorum. Bu kadar kıt zeka ile prof olmanın mümkün olduğu bir ülke olduğumuz için geri kaldık. Zeka yoksunu herif göremiyor bile andımızdaki zekayı! Kendi kıt zekası ile salak salak yorumlar döktürüyor. Sen otur da kıt zekana yan Atatürk'e laf edeceğine be!

 

Atatürk kim, sen kimsin! Atatürk bir yıldız, sen ise onu ateş böceği sanıp dilini uzatan bir bataklık kurbağasısın!

 

Haşa o bir tanrı!! olduğu için eleştirmeye bile tenezzül edemeyiz değil mi? Atatürkçülük sizlerin dini olmuş farkında değilsiniz. Günde kaç defa secde ediyorsunuz. Ya da anıtkabire gittiğin zaman kemalist hacı sevabı veriyorlar mı? Ya da andımızı okumadığınız zaman, vicdan azabı çekiyor musun? Nutuk kutsal kitabını sıkıntılı anlarda okuyor ve sıkıntını gideriyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, ateyizreis yazdı:

Gerçeklerin acı olması gibi kötü bir huyu vardır.  

 

İnsanları malesef sinirlendirebilir fakat gerçekleri insanlar gerçek oluduğu için sevmezler.

 

Haşa o bir tanrı!! olduğu için eleştirmeye bile tenezzül edemeyiz değil mi? Atatürkçülük sizlerin dini olmuş farkında değilsiniz. Günde kaç defa secde ediyorsunuz. Ya da anıtkabire gittiğin zaman kemalist hacı sevabı veriyorlar mı? Ya da andımızı okumadığınız zaman, vicdan azabı çekiyor musun? Nutuk kutsal kitabını sıkıntılı anlarda okuyor ve sıkıntını gideriyor musun?

 

Bu tür iletileri gördüğünüzde direk raporlayın ki bu ahlaksızların forumu kirletmelerine daha fazla izin vermeden atalım. Eski dostların hatırlayacağı gibi geçmişte bunlarla çok mücadele ettik ve forumu temizledik, bundan sonra da aynı tavrı sürdüreceğimizin bilinmesini isteriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...