Jump to content

şeytan neden var?


Recommended Posts

37 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

Sizin tabirinizle Allah'ın izlanda'daki insanları düşünmemiş olması, İzlanda'da zaman kavramını yok mu etmiş oluyor? (henüz yanıt alamadım)

 

Güneş ve ay, günümüzde hala zaman hesabı yapabilmek için kullanılmıyor mu?

Kuran'ın gönderildiği vakitlerde zaman kavramını yok etmektedir. Çünkü 1400 yıl önce kol saati yoktu. 

İsra-12: 

Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için geceyi ve gündüzü iki âyet (vasıta, alâmet) kıldık. Gecenin âyetini (belirtisini) (gecenin içindekileri) görünmez kıldık. Rabbinizden fazl istemeniz için gündüzün âyetini (belirtisini) (gündüzün içindekileri) görünür kıldık. Ve herşeyi detaylı olarak tafsil ettik (açıkladık).

 

Kuran'a göre İzlanda'da yaşayan insanlar nasıl zamanı hesaplamalılar??? 

 

40 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

Bu anlayış, ismini verdiğiniz kişinin anlayışı olmasın?

 

İslamın en büyük sıkıntılarından birisi de bu. Madem Kuran'ı ben açtığımda yanlış anlıyorum, madem bu kuran'ı açan din alimi yanlış anlıyor... Bu kuran kime gönderildi ? Allah herkesi düşünerek çok net kitap göndermesi gerekirdi. Bu bile benim için bu kitabın yanlış olduğu belirtisi. 

 

46 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

1 tane siyah kuğu görebilme azmiyle, 1 milyon tane beyaz kuğu'nun varlığı önemsenmemeli ya da daha mı az önemsenmelidir?

Dikkat ederseniz 1 tane siyah kuğu bulduğunuz zaman beyaz kuğularla ilgili hipotezin bir yaklaşım olduğunu ama kesin doğru olmadığını çıkarırız. 
Bilimin bugün kullandığı ve benim de size açıklamaya çalıştığım hipotez kavramı bilim filozofu Karl Popper tarafından ortaya atılmış olup günümüzün en geçerli yaklaşımıdır. Bu yarın değişebilir. Ancak bugün en iyisi bu :D 

 

49 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

Bilim, Afrikalıların diğerlerinden genetik ayrımını açıklayabiliyor mu?

 

Pek tabi. Afrikalı modern insanlar hiç afrikayı terk etmemiş oldukları için, Neandertaller ve Denisovalılar ile hiç iletişime geçememişlerdir. Bilindiği üzere evrim oluşarak farklı türlerin oluşabilmesinin mümkün olması için coğrafi ayrım şarttır. Neandertaller modern insan ile aynı kökten gelen ancak modern insanlardan 1.5-2 milyon yıl önce afrikadan ayrılan akrabalarımızdır. Modern insanın biyolojik türlerinin oluşması da yine 60bin yıl önce afrikadan yola çıkan bir kafile ile olduğu düşünülmektedir. 

 

Dilerseniz özet geçeyim, Afrikadan modern insan 60bin yıl önce yola çıkıp dünyanın çeşitli bölgelerine ulaştığında Neandertaller ile karşılaşmışlardır. Bu karşılaşmaları neticesinde aralarında çiftleşme olmuş, ve sonucunda da Neandertaller yok olmuşlardır. 

Neandertal genlerinin afrikalılarda olmamasının sebebi kısaca hiç karşılaşmamış olmalarından ileri gelmektedir. 

Bu ırkın bazı anatomik farklılıkları da bulunmaktadır. Mesela bu ırk daha dengeli yürüyebilmekte, çok daha dayanıklı bir bağışıklık sistemi bulunmakta, bazı kemikleri bizimkilerden farklı şekillere sahiptir. 

 

Neandertallerin yamyamlıkları ile ilgili bazı bilimsel kaynaklar: 

https://www.nature.com/articles/srep29005

https://phys.org/news/2016-12-caves-neanderthals-cannibals.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 87
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Şeytan neden vardan daha ziyade

Nefs neden var denmeli

nefs : Yani sahte benlik

herkes kendisini beni adım şu der öyle bilir tanır. Halbuki o kendisi değildir nefsidir

bir şey anlatamıyoruz galiba 

nefsinden kurtulan gerçek kendisini bulur. Onu bulunca kimseye kin hased kibr göstermez çünkü ondan başka bir şey yoktur

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, EnverPasa yazdı:

Kuran'ın gönderildiği vakitlerde zaman kavramını yok etmektedir. Çünkü 1400 yıl önce kol saati yoktu

 

Sadece 1400 yıl öncesine mi hitap etmeliydi? 

 

3 saat önce, EnverPasa yazdı:

Kuran'a göre İzlanda'da yaşayan insanlar nasıl zamanı hesaplamalılar???

 

Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için geceyi ve gündüzü iki âyet (vasıta, alâmet) kıldık. Gecenin âyetini (belirtisini) (gecenin içindekileri) görünmez kıldık. Rabbinizden fazl istemeniz için gündüzün âyetini (belirtisini) (gündüzün içindekileri) görünür kıldık. Ve herşeyi detaylı olarak tafsil ettik (açıkladık). ayetinden sonra sizce şöyle mi demeliydi: "bir tek farkla! Çünkü İzlanda'da durum farklı işlemektedir..." 

 

3 saat önce, EnverPasa yazdı:

İslamın en büyük sıkıntılarından birisi de bu. Madem Kuran'ı ben açtığımda yanlış anlıyorum, madem bu kuran'ı açan din alimi yanlış anlıyor... Bu kuran kime gönderildi ? Allah herkesi düşünerek çok net kitap göndermesi gerekirdi. Bu bile benim için bu kitabın yanlış olduğu belirtisi. 

 

Herkesi düşünerek gönderildiğinden dolayı herkesin farklı bir çıkarım yapabildiği düşüncesine ne diyorsunuz? İnsan farklı düşünebilen bir varlık değil midir? Tam da şu an bile ikimiz aynı şeye bakıp farklı şeyler görmüyor muyuz?

 

3 saat önce, EnverPasa yazdı:

Dikkat ederseniz 1 tane siyah kuğu bulduğunuz zaman beyaz kuğularla ilgili hipotezin bir yaklaşım olduğunu ama kesin doğru olmadığını çıkarırız. 

 

1 tane siyah kuğu bulunduğunda, kuğuların geri kalanının da mutlak mertebe siyah olabileceği söylenilebilir mi?

 

3 saat önce, EnverPasa yazdı:

Bilimin bugün kullandığı ve benim de size açıklamaya çalıştığım hipotez kavramı bilim filozofu Karl Popper tarafından ortaya atılmış olup günümüzün en geçerli yaklaşımıdır. Bu yarın değişebilir. Ancak bugün en iyisi bu :D 

 

Ne değişmiyor ki? Dediğiniz gibi bu da değişir elbet.

 

5 saat önce, Düşünen Pilot yazdı:

Yapılan bu muazzam araştırmaların din ile çeliştiği düşüncesi, din'in anlatmaya çalıştıklarının tam olarak kavranamamış olmasından ileri gelebilir mi? Bütün problem, Adem ve Havva'nın "insan türünün atası" olduğunun düşünülmesiyle ortaya çıkıyor olabilir m

 

3 saat önce, EnverPasa yazdı:

Pek tabi. Afrikalı modern insanlar hiç afrikayı terk etmemiş oldukları için, Neandertaller ve Denisovalılar ile hiç iletişime geçememişlerdir. Bilindiği üzere evrim oluşarak farklı türlerin oluşabilmesinin mümkün olması için coğrafi ayrım şarttır. Neandertaller modern insan ile aynı kökten gelen ancak modern insanlardan 1.5-2 milyon yıl önce afrikadan ayrılan akrabalarımızdır. Modern insanın biyolojik türlerinin oluşması da yine 60bin yıl önce afrikadan yola çıkan bir kafile ile olduğu düşünülmektedir. 

 

Dilerseniz özet geçeyim, Afrikadan modern insan 60bin yıl önce yola çıkıp dünyanın çeşitli bölgelerine ulaştığında Neandertaller ile karşılaşmışlardır. Bu karşılaşmaları neticesinde aralarında çiftleşme olmuş, ve sonucunda da Neandertaller yok olmuşlardır. 

Neandertal genlerinin afrikalılarda olmamasının sebebi kısaca hiç karşılaşmamış olmalarından ileri gelmektedir. 

Bu ırkın bazı anatomik farklılıkları da bulunmaktadır. Mesela bu ırk daha dengeli yürüyebilmekte, çok daha dayanıklı bir bağışıklık sistemi bulunmakta, bazı kemikleri bizimkilerden farklı şekillere sahiptir. 

 

Neandertallerin yamyamlıkları ile ilgili bazı bilimsel kaynaklar: 

https://www.nature.com/articles/srep29005

https://phys.org/news/2016-12-caves-neanderthals-cannibals.html

 

Bilgi için teşekkür ederim. Detaylı araştırmam gerekecek.

 

5 saat önce, Düşünen Pilot yazdı:

Yapılan bu muazzam araştırmaların din ile çeliştiği düşüncesi, din'in anlatmaya çalıştıklarının tam olarak kavranamamış olmasından ileri gelebilir mi? Bütün problem, Adem ve Havva'nın "insan türünün atası" olduğunun düşünülmesiyle ortaya çıkıyor olabilir mi?

 

Bu soruma cevap vermediniz.

 

Bu arada sorularımla sizi boğmadığımı umuyorum. 

 

Sevgiler. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

 

Sadece 1400 yıl öncesine mi hitap etmeliydi? 

 

 

Senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için geceyi ve gündüzü iki âyet (vasıta, alâmet) kıldık. Gecenin âyetini (belirtisini) (gecenin içindekileri) görünmez kıldık. Rabbinizden fazl istemeniz için gündüzün âyetini (belirtisini) (gündüzün içindekileri) görünür kıldık. Ve herşeyi detaylı olarak tafsil ettik (açıkladık). ayetinden sonra sizce şöyle mi demeliydi: "bir tek farkla! Çünkü İzlanda'da durum farklı işlemektedir..." 

 

 

 

Efendim, Allah neden izlandaya normal gündüz gece yollamadı? Ya kitabında İzlanda gündüzünden bahsetmesi gerekirdi. Ya da kitabında anlattığı gibi İzlanda'da düzenli gece gündüz oluşturması gerekirdi. 

 

7 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

Herkesi düşünerek gönderildiğinden dolayı herkesin farklı bir çıkarım yapabildiği düşüncesine ne diyorsunuz? İnsan farklı düşünebilen bir varlık değil midir? Tam da şu an bile ikimiz aynı şeye bakıp farklı şeyler görmüyor muyuz?

 

Biz bir bilimsel makaleye baktığımız zaman aynı şeyleri anlıyoruz. Ve bu bilimsel makalenin birgün çürütülebilecek bir ifade olduğunu da biliyoruz. 

Buna göre biz mutlak gerçek olan Allah'ın kelamını baktığımızda nasıl olur da farklı farklı ifadeler çıkarabiliriz? Allah bizi kandırıyor mu yoksa? 

 

10 dakika önce, Düşünen Pilot yazdı:

1 tane siyah kuğu bulunduğunda, kuğuların geri kalanının da mutlak mertebe siyah olabileceği söylenilebilir mi?

 

Tabiki söylenmemeli. Ancak bütün kuğuların beyaz olduğunu ifade eden hipotez çürütülmüş olur. Yeni hipotezimiz kuğular siyah veya beyaz renklidir oldu. Birgün kırmızı bir kuğu bulursak bu hipotez de çürüyecek ve diyeceğiz ki kuğular kırmızı, siyah ve beyaz renklidir. Her seferinde bir önceki hipotez çürüterek gerçeğe daha çok yaklaşacağız.

 

 

Yapılan bu muazzam araştırmaların din ile çeliştiği düşüncesi, din'in anlatmaya çalıştıklarının tam olarak kavranamamışolmasından ileri gelebilir mi? Bütün problem, Adem ve Havva'nın "insan türünün atası"olduğunun düşünülmesiyle ortaya çıkıyor olabilirmi?

 

Demişsiniz. 

Efendim, 

 

Olabilir. Ancak ben mutlak gerçeği ifade eden Allahın kelamını açıp okuduğumda yanlış anlamamam gerekir. Çünkü o kitap kutsaldır, ve benim için gönderilmiştir. Sonuçta bizim dinimizde Allah ile kul arasına kimse giremez :)

 

Saygılarımla 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, EnverPasa yazdı:

Efendim, Allah neden izlandaya normal gündüz gece yollamadı? Ya kitabında İzlanda gündüzünden bahsetmesi gerekirdi. Ya da kitabında anlattığı gibi İzlanda'da düzenli gece gündüz oluşturması gerekirdi.

 

Ben Allah olmadığım için bu sorunuza cevap veremeyeceğim. Siz istiyorsunuz ki, verilen bir bilgi, açık kapı bırakılmadan herkesi tatmin edebilsin. Herkes tatmin olsa, zaten inanan ve inanmayan diye bir ayrım olmazdı ve ben şu an sizin gibi saygılı bir beyefendi ile tanışmış olamazdım kim bilir?

 

2 saat önce, EnverPasa yazdı:

Biz bir bilimsel makaleye baktığımız zaman aynı şeyleri anlıyoruz. Ve bu bilimsel makalenin birgün çürütülebilecek bir ifade olduğunu da biliyoruz. 

Buna göre biz mutlak gerçek olan Allah'ın kelamını baktığımızda nasıl olur da farklı farklı ifadeler çıkarabiliriz? Allah bizi kandırıyor mu yoksa? 

 

Allah, ortalama 70 yıl ömrü olan insanların herbirinin önüne birbirinden farklı 25 bin 550 adet gerçek bırakmış olsa ve 15 yaşından 50 yaşına gelene kadar her birey günde 1 adet olmak üzere önünde duran gerçeklerin yarısını bilimsel çalışmalar neticesinde doğrulamış olsa, bu insanlar, kalan 20 yıllık ömürlerinde kişi başına düşen 12 bin 775 adet gerçeği çürütebilmek uğruna çaba sarfeder miydiler sizce?

 

2 saat önce, EnverPasa yazdı:

Her seferinde bir önceki hipotez çürüterek gerçeğe daha çok yaklaşacağız.

 

Gerçeklik tanımınız nedir acaba? Size göre gerçek nedir-ne değildir?

 

2 saat önce, EnverPasa yazdı:

Olabilir. Ancak ben mutlak gerçeği ifade eden Allahın kelamını açıp okuduğumda yanlış anlamamam gerekir. Çünkü o kitap kutsaldır, ve benim için gönderilmiştir.

 

Düşüncenize sonuna kadar katılmakla birlikte şu soruyu sormadan edemeyeceğim:

 

Buna rağmen, bir birey Allah'ın kelamını açıp okuduğunda yanlış anlayabiliyorsa, suç Allah'ın mıdır?

 

Farklı bir başlıkta, "Şeytan'ın suçu nedir?" diye soran akıl, "Allah'ın suçu nedir?" diye sormayacak mı??? 

 

Saygı ve sevgiler. 

tarihinde Düşünen Pilot tarafından düzenlendi
matematiksel, editöryal
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

 

"Bu genelde bilimden umduğunu bulamayacağını anlayan teist/deistlerin yuvarlamalı kaçış cümlesi oluyor." ifadenizin ardından, "Tanrı bilimin konusu değildir. Çünkü olmaz, olamaz." ifadeniz ile teist ve deistlerin "yuvarlamalı" olarak nitelediğiniz kaçış cümlesine siz de ortak olmuş olmuyor musunuz?

 

Hayır olmuyorum. Ne dedim: "olamaz" da dedim.

 

Bakın tekrar edeyim: Teistler "tanrı bilimin konusu değildir" dediği vakit, sanki, tanrı bilimin konusu da olabilecekken, ortada böyle bir opsiyon varken, bilim diğer tarafı seçmiş gibi bir mana çıkıyor. Zımni olarak. Sanki bilim diğer türlü tercih yapsa paçalarından tanrı akacak, her tarafından tanrı fışkıracakmış gibi. Hayır öyle değil. Tanrı bilimin konusu değil. Bu bir tercih de değil, zorunlu bir durum. Bilim ve metodolojisi çevremizde olup bitenler ve fenomenleri açıklayabilmek/kavrayabilmek açısından rasyonel bir aklın en temel yordamı. Ve yordam "rasyonel" olunca, tanrı otomatikman çıkıyor işin içinden. Tanrı bilimin konusu değil, çünkü rasyonel bir aklın ve onun metodojisinin konusu değil, olamaz.

 

Hani mesela, tanrı değil de, ne bileyim akıllı tasarıma dair gerçek bulgu ve ona bağlı olgular olsaydı ortada, belki hakkında yayımlanmış onlarca hakemli dergi makalesi olurdu. Ama bugün biyolojinin omurgası, hatta kendisi "evrim". Neyse halimiz, çıksın falimiz diye bir laf vardır ya, işte o hesap. Durum bu. Fal böyle çıkıyor.

 

Diğer arena ne? Mantık. Mantık ve felsefe. Onu da yazdık zaten.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Teistik Tanrı tanımı yaparken içine düşüldüğünü belirttiğiniz çelişki ya da tutarsızlık durumları nelerdir?

 

Defalarca kere yazıldı. Forumda sürüsüne bereket. Sıfatları ile beraber gelen teistik bir tanrının çelişik durumları. Sıftaların çelişikliği. Bu bağlamda mümkünsüzlüğü. Kare üçgen; evli bekar vb..gibi..Tanrı bilim için olmadığı ve olamayacağı gibi, insan mantığı için de yok ve olamaz. Sizler o mantığın ötesine geçerek yaptığınızı sandığınız açıklamalarda ise aslen açıklamamış olursunuz. "Yok"lamış olursunuz. 

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

İnsan mantığı dışında ise nasıl oluyorda insanlığın azımsanamayacak bir kısmı bu durumu mantıklı bulabiliyor. Yoksa bu insanlar insan değiller mi? "Açıklamış değil, açıklamamış oluyorsunuz" derken tam olarak neyi kastettiniz?

 

Bu çok zayıf bir yaklaşım. İnsanlığın tarih boyunca kitlelerce peşinden gittiği, makul bulduğu, kabul ettiği ama bugün lafı bile edilmeyecek o kadar çok düşünce var ki..Hareket noktamız bu mu olmalı? Aklımızı binlerce yıllık cahil insanlığın tarihine mi ipotek etmeliyiz? O zaman dünyayı da düz ya da bir öküzün kafasında kabul edip orada bırakmamız gerekirdi. İnsanlık eğer en başından itibaren bugünkü bilgi birikimiyle olagelmiş olsaydı, mevcut dinlerin, tanrıların, yerel hipnozların ne kadarı hayat bulma imkanı bulacaktı? Ben söyleyeyim; kabaca %70'i olmazdı herhalde. Tanrının bizi yaratıp yaratmadığını bilmesek de, bildiğimiz kesin olan birşey var: insanlar gayet güzel tanrılar yaratıp, uydurabiliyorlar. Binlercesini.

 

Ayrıca olayın evrimsel yönü de var. Dawkins'in galiba Tanrı Yanılgısı kitabında bahsettiği, dinin bir yan ürün olması yaklaşımını kısmen kabul etmekle birlikte, din ve tanrı inancının evrimsel olarak seçilim değeri olan bir düşünce olması, bu bağlamda bir çeşit "mem" şeklinde yayılarak yerleşik hale gelmesi çok beklendik ve olası. Hatta hikayenin en büyük kısmı bu bence. İşin başka yönleri de var. Başlangıç ve yayılma bu. Ama Sümerler civarından başlayarak kurumsal bir yapıya bürünmesi ve sonraki tarih boyunca erk sahiplerince bir manipülasyon ve toplum mühendisliği aracı olarak dizayn edilip kullanılması ayrı.  Ama bu onu doğru ya da gerçek kılmıyor. Seçilim değeri demek doğru ya da gerçek demek değildir. Aksi durumda sizin de milyonlarca hinduya ve diğerlerini dikkate alarak, en fazla inanıra sahip olan tanrıyı doğru kabul etmeniz gerekebilir bu matematiğe göre.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Hayır, ilgilenmez. Dünyanın şekliyle, gezegenlerle, galaksilerle ilgilenmek bireysel bir tercihtir. Kişi "beni ilgilendirmez" diyebilir. Sizin düşüncenize göre diyemez mi?

 

İşe önce insan hayvan ayrımından başladınız, karınca ve insan dediniz, şimdi ise insanlar arasında bireysel bir tercihtir şeklinde ağız değiştirdiniz. Evet diyebilir ama konu bu değildi ki :)

Biri ilgilenir öbürü ilgilenmez, bunun da sizin ilk önce ima etmeye çalıştığınızla hiçbir ilgisi olmaz. Ne dediniz: homo sapiens dışında hiçbir canlı ilgilenmez. Biz de düzeltme yaptık; ilgilenmez değil, "ilgilen(e)mez" dedik. Orada bitti. Ortada bir tercih olmadığı üzere, üzerine düşünülecek bir hikmet, imalı bir durum falan da yok. Evet sadece insan ilgileniyor. Çünkü sadece insan ilgilenebiliyor. İnsan ister ilgileniyor ister ilgilenmiyor. Bu kadar. Nokta.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

"Evrim dahi bir insan keşfidir'den kastınız nedir?" dedikten sonra "Ona bu yetiyi kazandıran neo-korteksi,beyninin üst kabuğudur." diyerek bir önceki önermeyi (Evrim'in bir buluş olduğunu) kabul etmiş olmuyor musunuz? Evrim bir keşif değil midir? İnsanoğlu evrim'i keşfetmediyse kim keşfetmiştir?

 

Garip bir muhabbet dönüyor, ya da garip bir muhabbete dönüşüyor mevzu. Aynı üstteki gibi. Evrim dahi bir insan keşfidir dediniz. Ben de Eee? dedim kısaca. Oradaki "dahi" ne anlama geliyor? Ne demek evrim "dahi" insan keşfidir? Evrimi başka bir hayvanın mı keşfetmesi gerekiyordu? Ben neyi kast ettiğinizi, ne demeye çalıştığınız soruyorum, siz bu sefer evrimi insan keşfetmemiş midir diyorsunuz. Ben insan keşfetmedi falan demedim ki..Ona bu yetiyi kazandıran nedir dediniz, ben de neo-korteksi, beyin üst kabuğudur dedim. Bitti. Nokta. Başka metafizik bir sonuç mu umuyordunuz bundan anlamadım. Ne kadar ekmek o kadar köfte işte. Oransal olarak en büyük beyin ve üst kabuk bizde. Semeresi de bu işte.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Erkek ve dişinin bir araya gelerek "üreme" kararı alabilmeleri, "ata" olarak adlandırdıkları ilk canlının geçmişte başka bir canlı tarafından dünyaya getirilmemiş (doğurulmamış) olmasını gerektirir. Diğer bir tabirle; ilk (prototip) canlının "doğmamış ve doğurulmamış" bir varlık tarafından meydana getirilmiş olması gerekir ki, akabinde meydana gelecek zincirleme üreme faaliyetleri bir şekilde açıklanabilsin. Sizin de bahsettiğiniz "Petitio Principii" (döngüsel nedensellik / kısır döngü) denilen kavram işte o zaman baş gösterir ve bu kavram girişi olan, çıkışı olmayan bir labirent'e benzemektedir.

 

Bunlar da defalarca kere yazıldı bu forumda. Bir çeşit ilk neden argümanı sanırım sizinkisi. Onu demeye getiriyorsunuz. Getiriyorsunuz da, mantıksal olarak böyle bir zorunluluk yok ki.. Bugüne kadar bunu gösterebilmiş, tanıtlayabilmiş bir ademoğlu dahi çıkamamış ki.. Bu sadece bir tümevarım. Siz o tümevarımı mantıksal bir zorunluluk zannetme yanılgısına düşüyorsunuz. İnsansı/antropik yanılgı. Bir başlangıç, dolayısıyla "ilk neden" olması gerekliliği mantıksal bir zorunluluk değil. Evren ya da varoluş yaratılmış mıdır ki, bir yaratıcıya, ilk nedene ihtiyaç duysun? Bakın termodinamiğe, onun ilk kanununa ne diyor..Zaten "hep orda olanın" yaratılmaya ya da ilk nedene ihtiyacı yoktur. Ortada bir labirent kısır döngü falan da yoktur bu bağlamda. Evren ya da var oluş hep vardı. Mutlak hiçlik-yokluk diye bir şey ise yok. Sadece varlığın tersi olarak var olan bir kelime.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Erkek ve dişinin aldığı üreme kararı, genotipini detaylıca bilmedikleri bir yumurta ve sperm hücresinin bileşimi suretiyle cereyan etmekte ve devam eden süreçte fetüs'ün fenotipinin belirlenmesinde bu iki bireyin (erkek ve dişi) irade sahibi oldukları söylenememektedir. Bu durum, hayata gelmesi beklenen canlının henüz hayatta olmadığı (doğum öncesi) süreci kapsadığından, söz konusu canlının (fetüs'ün) kendi iradesi dışında gelişen bir dizi olaylar neticesinde yaşama "merhaba" diyebildiği gözlenebilmektedir.

 

Eee? Deterministik bir süreç işte. Ne vardı? 

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Bu tamamen sizin algınız. Tek bir "e" harfi dahi kişiyi farklı düşüncelere sevk edebiliyor, biliyorsunuz.

 

Ben bir soru sordum sadece. Seçim dediğiniz zaman ortaya sayısız senaryo çıkabiliyor. Hani insancıklar uydurmuş da uydurmuş. Benim yönelltiğim en yaygın olanı.

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Bu sorunuzun cevabını, okuduğunuzu belirttiğiniz paylaşımımdan çıkartmanız mümkün görünüyor. İmkan bulabilirseniz tekrar okuyabilirsiniz. En azından yukarıdaki sorunuzun cevabını bulmanız mümkün olabilir. Bu arada kafanıza takılan kabulleri de söz konusu paylaşımın altından aktarabilirsiniz.

 

O paylaşım dediğiniz şey sizin öznel yargılarınızdan ibaret bir yazın. Nerede yazıyor bunların temeli, dayanak noktası, referansı nedir desek ortada kalacaksınız. Kim, neden size, orada yazdıklarınıza itibar etsin? Haddizatında iş senaryo yazmaksa eğer, mantık da bizi sınırlamıyorsa eğer sizinki gibi, o zaman ortaya sayısız alternatif çıkarılabilir, Delinin posteki sayması gibi. Ne anlamı, ne manası var bunun? O paylaşımınızın zaten bir sürü tutarsızlıkla dolu olduğunu belirtmiştim. Öyle de olabilir, şöyle de olabilir...olabilir de olabilir...Olabilirlerle ne işimiz olur bizim, manyak mıyız biz? "Olan" ortada işte. Olabilirlerin hayali ve farazi dünyasından çıkıp, "olanla" yetinmeniz ve "olana" göre hareket etmenizi öneririm.  Bütün hadiseyi getirip "neden olmasın"a yaslamışsınız ya, işte o şaşılacak bir durum. İlahi..

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Elbette mümkün bir durum.

 Elbette mümkün bir durumla bitmiyor iş. Sizin tüm yazdıklarınızı boşa alıyor, boşa çıkarıyor. 

 

On 07.11.2018 at 15:08, Düşünen Pilot said:

Sırf bu durumun verdiği kaygı ile "neden olmasın" demenin samimi bir davranış olmayacağı gibi, bu durumun endişelendirmediği bireylerin "neden olmasın" dememeye devam etmemeleri için de bir neden yok elbette.

 

Var. Ne demek yok? Neden olmasın demeyenler için cehennemde kazanlar hazır bekliyor ya işte, "insanların azımsanmayacak bir kısmına" göre(!) Ortada bi çuval din mevcut. Ve onların ekserisinin mitolojisine göre olay öyle neden olmasıncılık oyunundan ibaret ve basit değil. 

 

On 08.11.2018 at 01:21, Düşünen Pilot said:

İzlanda'da olağan dışı gelişen gündüz-gece oluşumu o coğrafyadaki zaman kavramını yok mu etmiş oluyor ki bu durum Kur'an-ı Kerim'deki gece-gündüz oluşumu ile ilgili ifadelerin hatalı bulunmasına neden olsun?

 

kuranı kerim o coğrafyalarda zamanlarını farz kıldığı oruç ve namazın nasıl ifa edilebileceğini yazsın yeter. Görüldüğü kadarı ile bunu becerememiş.

 

On 08.11.2018 at 01:21, Düşünen Pilot said:

Aynı linke "adam and eve" yazınca verdiğiniz rakamın yaklaşık 4 katı sonuç çıkmasını neye bağlamalıyız?

 

Neye bağlamalıyız, adem ve havvanın doğru olmasına mı? :0_80cbc_37a71a73_L: Kusura bakmayın, gülmek zorundaydım. Elimde değil.. Peki bilimi ve adem ve havvayı aynı kefeye koymanızı neye bağlamalıyız? Bilime göre adem ve havva benzeri iki kişiden ürememiz mümkün değil neticede..Bundan sonra bilimle bilimi kıyaslayacağınız kıyaslamalarınızı görürüz inşallah. 

 

On 08.11.2018 at 01:21, Düşünen Pilot said:

CERN'in 2017 yılında yaptığı Higgs Bozonu deneyi neticesinde "Evren aslında var olmamalıydı." şeklinde yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Nasıl da medet umuyorsunuz her bir şeyden..

Bak onu da yazmışız daha önce:

 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/68353-evrendeki-düzen-var-mı-yok-mu/&do=findComment&comment=1453550

Oradaki "B" kısmını oku. Evren aslında var olmamalıydı kısmına gelince. şeklinde başlayan.

 

Bu gerçekte olan ya da "kast edilenin" medya tarafından dejenere edilmiş şekli sadece. Sizlerin asıl düşünmesi gereken ise, bu tip dejenerasyonlara nasıl böylesine atladığınız. Evren aslında var olmamalıydı şeklinde kesin bir tabir yok, ya da verilmiş kati bir karara, varılmış kesin bir sonuç. Olamaz da zaten. Neticede evren burada, bilim de orada. Bilimde tanrı olmadığına göre, tanrısız bir açılımı olacak bunun illaki değil mi ;) 

 

On 08.11.2018 at 01:21, Düşünen Pilot said:

Eğer var olduğunu "farzettiğiniz" tanrıya aslında "inanmayan" bir karakter olarak bu düşünceyi savunuyorsanız, yanılıyor olma ihtimaliniz mevcut. Çünkü tanrının varlığına "inanmayan" birisinin, tanrının doğasını doğru şekilde anlayıp, onun bakış açısına benzer bir açıyla olaylara bakabilmesi ve durum değerlendirmesi yapabilmesi mantıklı bir düşünce gibi durmuyor.

 

Sizin mantıktan dem vurmak ya da mantığa gönderme yapmak, mantığı ölçek almak gibi bir hakkınız nasıl olabiliyor? Temel tanrı düşüncesi ve kurduğunuz diğer tüm farazi senaryolar en başta mantığı dışlıyor zaten. İşinize geldiği yerde mantığı kullanıp, gelemediği yerde kenara almak yok, olmamalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Merhaba Teflon.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Hayır olmuyorum. Ne dedim: "olamaz" da dedim.

 

Bakın tekrar edeyim: Teistler "tanrı bilimin konusu değildir" dediği vakit, sanki, tanrı bilimin konusu da olabilecekken, ortada böyle bir opsiyon varken, bilim diğer tarafı seçmiş gibi bir mana çıkıyor. Zımni olarak. Sanki bilim diğer türlü tercih yapsa paçalarından tanrı akacak, her tarafından tanrı fışkıracakmış gibi. Hayır öyle değil. Tanrı bilimin konusu değil. Bu bir tercih de değil, zorunlu bir durum. Bilim ve metodolojisi çevremizde olup bitenler ve fenomenleri açıklayabilmek/kavrayabilmek açısından rasyonel bir aklın en temel yordamı. Ve yordam "rasyonel" olunca, tanrı otomatikman çıkıyor işin içinden. Tanrı bilimin konusu değil, çünkü rasyonel bir aklın ve onun metodojisinin konusu değil, olamaz.

 

Hani mesela, tanrı değil de, ne bileyim akıllı tasarıma dair gerçek bulgu ve ona bağlı olgular olsaydı ortada, belki hakkında yayımlanmış onlarca hakemli dergi makalesi olurdu. Ama bugün biyolojinin omurgası, hatta kendisi "evrim". Neyse halimiz, çıksın falimiz diye bir laf vardır ya, işte o hesap. Durum bu. Fal böyle çıkıyor.

 

Diğer arena ne? Mantık. Mantık ve felsefe. Onu da yazdık zaten.

 

 

Yanıtınızın sadece çok küçük bir kısmı hariç, geri kalan kısmına katılıyorum. Katılmadığım kısmı açıklamayacağım. Çünkü biliyorum ki onu açıklarsam, konu gereğinden fazla uzayacak ve özellikle aramızdaki bu diyaloğu takip eden birileri varsa, bu durumun o'na hiçbir faydası olmayacak.

 

Bu arada, ortada "akıllı tasarım" olarak nitelediğiniz iddiaya dair gerçek bir bulgu ve ona bağlı olgular olsa idi, Evrim'i, bu bulgu ve olgular çerçevesinde değerlendirme ve belki de bu iddianın nihai/doğal bir sonucu şeklinde kabullenme ihtimaliniz olabilir miydi? diye de, cevabını merak etmediğim bir soru aklımda belirmiyor değil.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Sizler o mantığın ötesine geçerek yaptığınızı sandığınız açıklamalarda ise aslen açıklamamış olursunuz. "Yok"lamış olursunuz.

 

Bu açıklamanıza saygı duyuyorum.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

İşe önce insan hayvan ayrımından başladınız, karınca ve insan dediniz, şimdi ise insanlar arasında bireysel bir tercihtir şeklinde ağız değiştirdiniz.

 

Evet, değiştirdim. Çünkü başta sizi yanlış anladım; sonra ise asıl vurgulamak istediklerimin, söylemlerimin ötesinde olduğunu... Sizin, "Sadece insan ilgileniyor. Çünkü sadece insan ilgilenebiliyor." cümleniz bu anlamda aktarmak istediklerime ışık tutuyor. Tam bu noktada size "neden?" diye sorsam, bunun sebebi olarak "neo-korteksi" örnek göstereceksiniz. "Beynin bu kısmı diğer canlılarda neden Homo Sapiens'deki kadar gelişmemiş?" diye sorsam, bu durumu evrimle ilişkilendireceksiniz. Ve son olarak da "ortada bir tercih olmadığı üzere, üzerine düşünülecek bir hikmet, imalı bir durum falan da yok" diyeceksiniz.

 

Gelelim Homo Sapiens'e... Sizce insandaki neo-korteks'e ne oluyor da, nihai noktada bazı insanların dünyanın şekliyle, gezegenlerle, galaksilerle ilgilenmesini sağlayabiliyor iken, bazı insanlarda (daha az bile demeyeceğim), "hiç ama hiç" ilgilenmemesini sağlayabiliyor? "İnsan ister ilgileniyor, ister ilgilenmiyor" şeklinde kısaltılmış bir cevap, bu konuyu aydınlatmak için sizi tatmin edebilir lakin başkalarını neden tatmin edemesin?

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Garip bir muhabbet dönüyor, ya da garip bir muhabbete dönüşüyor mevzu. Aynı üstteki gibi. Evrim dahi bir insan keşfidir dediniz. Ben de Eee? dedim kısaca. Oradaki "dahi" ne anlama geliyor? Ne demek evrim "dahi" insan keşfidir? Evrimi başka bir hayvanın mı keşfetmesi gerekiyordu? Ben neyi kast ettiğinizi, ne demeye çalıştığınız soruyorum, siz bu sefer evrimi insan keşfetmemiş midir diyorsunuz. Ben insan keşfetmedi falan demedim ki..Ona bu yetiyi kazandıran nedir dediniz, ben de neo-korteksi, beyin üst kabuğudur dedim. Bitti. Nokta. Başka metafizik bir sonuç mu umuyordunuz bundan anlamadım. Ne kadar ekmek o kadar köfte işte. Oransal olarak en büyük beyin ve üst kabuk bizde. Semeresi de bu işte.

 

Burada sizin de tespit ettiğiniz üzere bir yanlış anlaşılma var. Sorunuzu şimdi detaylandırdığınız için konu benim nezdimde daha anlaşılır oldu.

 

Evrim, insanlık için büyük bir buluş olabilir. Lakin benim için de öyle olmak zorunda mı? Tam bu noktada "siz insan değil misiniz?" diye sorabilirsiniz. Anlayabilirim.

 

Esasen dünyanın şekliyle, gezegenlerle, galaksilerle ilgilenen ve bu yönde keşiflerde bulunan anlayışı, evrimi inceleyen ve bu yönde keşiflerde bulunan anlayıştan bir ölçü önde buluyorum. Sizin için böyle olmayabilir.

 

Özetle, "Evrim dahi....." derken anlaşılmasını beklediğim anlam;  "Evrim (gibi) (sanıldığı kadar mükemmelliyetin zirvesinde olmayan bir buluş) dahi insan keşfidir." şeklindedir.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Eee? Deterministik bir süreç işte. Ne vardı? 

 

Orada bir şey vardı. Daha doğrusu yoktu... Sizin de tabirinizle, yaptığımı sandığım bu açıklamada aslen açıklamamış, yok'lamış oldum: "İradeyi"...

 

Oysa o'na (irade) değer vermek; dünyada saygı duyulması gereken en önemli şeylerin başında gelirken, sizin ve benim, o'ndan yoksun olarak dünyaya gelmiş olmamız gibi determinizm ile açıklanamayacağını düşündüğüm bir tablo var ortada. Sizce olmayabilir... "İradeye daima saygılıyım..."

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Ben bir soru sordum sadece. Seçim dediğiniz zaman ortaya sayısız senaryo çıkabiliyor. Hani insancıklar uydurmuş da uydurmuş. Benim yönelltiğim en yaygın olanı.

 

Ben de iradenize değer verdiğim için sorunuzu cevaplamıştım zaten.

 

Önermemi tekrar hatırlayalım lütfen: "Tek bir 'e' harfi dahi kişiyi farklı düşüncelere sevk edebiliyor, biliyorsunuz."

 

Sonra da hemen yukarıda belirttiğim şu cümlemi hatırlayalım: "Çünkü başta sizi yanlış anladım; sonra ise asıl vurgulamak istediklerimin, söylemlerimin ötesinde olduğunu..."

 

Yukarıda bana ait iki cümleden analiz edebileceğiniz üzere; algım beni yanlış yönlendirdi. Dolayısıyla ben de dahil olmak üzere, ortaya kişilerin uydurduğu sayısız senaryo çıkmasının bir hükmü kalmıyor. Sizin yönelttiğinizin de.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

O paylaşım dediğiniz şey sizin öznel yargılarınızdan ibaret bir yazın. Nerede yazıyor bunların temeli, dayanak noktası, referansı nedir desek ortada kalacaksınız. Kim, neden size, orada yazdıklarınıza itibar etsin? Haddizatında iş senaryo yazmaksa eğer, mantık da bizi sınırlamıyorsa eğer sizinki gibi, o zaman ortaya sayısız alternatif çıkarılabilir, Delinin posteki sayması gibi. Ne anlamı, ne manası var bunun? O paylaşımınızın zaten bir sürü tutarsızlıkla dolu olduğunu belirtmiştim. Öyle de olabilir, şöyle de olabilir...olabilir de olabilir...Olabilirlerle ne işimiz olur bizim, manyak mıyız biz? "Olan" ortada işte. Olabilirlerin hayali ve farazi dünyasından çıkıp, "olanla" yetinmeniz ve "olana" göre hareket etmenizi öneririm.  Bütün hadiseyi getirip "neden olmasın"a yaslamışsınız ya, işte o şaşılacak bir durum. İlahi..

 

 

Öncelikle size teşekkür ediyorum. Ne olduğundan ve kimin yazdığından ziyade, düşüncenin kendisine önem verip paylaştığım metni sonuna dek okumuş olmanız gerçekten örnek bir hareket. Sizin, söz konusu yazıyı dilediğiniz kadar sorgulama hakkınız var. Yerden yere vurma hakkınız var. Bu yönüyle size en ufak bir alınganlık yapmam mümkün değildir. İlginiz ve alakanız için tekrar teşekkür ederim.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Elbette mümkün bir durumla bitmiyor iş. Sizin tüm yazdıklarınızı boşa alıyor, boşa çıkarıyor. 

 

Alamaz, çıkamaz. Zira birisi de çıkar  "Neden (x2), neden olmasın?" derse, mevzu döngüsel safsata (bkz.Petitio Principii) boyutu kazanır.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Var. Ne demek yok? Neden olmasın demeyenler için cehennemde kazanlar hazır bekliyor ya işte, "insanların azımsanmayacak bir kısmına" göre(!) Ortada bi çuval din mevcut. Ve onların ekserisinin mitolojisine göre olay öyle neden olmasıncılık oyunundan ibaret ve basit değil.

 

Ben, bu durumun "endişelendirmediği" bireylerden bahsediyorum sevgili teflon. Kullandığım dil, sizin nezdinizde anlaşılır olmayabilir. Dilerseniz, cevap verdiğiniz kısmı tekrar mercek altına alabilirsiniz.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

kuranı kerim o coğrafyalarda zamanlarını farz kıldığı oruç ve namazın nasıl ifa edilebileceğini yazsın yeter. Görüldüğü kadarı ile bunu becerememiş.

 

 Bu sorunun sizi niçin bu kadar meşgul ettiğini anlayamadım.

 

"Kuranı kerim o coğrafyalarda zamanlarını farz kıldığı oruç ve namazın nasıl ifa edilebileceğini yazsın yeter." derken, bu cümlenin muhatabı olarak kimi kastettiğinizi ise hiç anlayamadım. "Kim için" yeter?

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Neye bağlamalıyız, adem ve havvanın doğru olmasına mı? :0_80cbc_37a71a73_L: Kusura bakmayın, gülmek zorundaydım. Elimde değil.. Peki bilimi ve adem ve havvayı aynı kefeye koymanızı neye bağlamalıyız? Bilime göre adem ve havva benzeri iki kişiden ürememiz mümkün değil neticede..Bundan sonra bilimle bilimi kıyaslayacağınız kıyaslamalarınızı görürüz inşallah. 

 

Lütfen siz de kusura bakmayın lakin bu konudaki akıl yürütmenizin muhteşem olduğunu söyleyemeyeceğim.

 

Anladığım kadarıyla siz, Adem ve Havva olarak anılan kişilerin homosapiens olmayan insan ırkının ilki olabileceklerini düşünmüyorsunuz. Neandertaller'in kendi türlerini yedikleri düşüncesi aklıma geldikçe, bu fikir bana da sıcak gelmiyor.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Bak onu da yazmışız daha önce:

 

Bu yazının ana düşüncesini merkeze alan, bilimsel bir dayanağının var olmadığını; daha ziyade subjektif çıkarsamalardan mütevellit bir düşünce olduğunu görüyorum. Yine de bilimsel verilerle bir ölçü örtüşebilecek ve felsefi olarak da kişiyi bir nebze olsun düşünmeye sevk edebilecek bir yazı olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak "elinize sağlık" diyebilirim.

 

On 16.11.2018 at 19:23, teflon yazdı:

Sizin mantıktan dem vurmak ya da mantığa gönderme yapmak, mantığı ölçek almak gibi bir hakkınız nasıl olabiliyor? Temel tanrı düşüncesi ve kurduğunuz diğer tüm farazi senaryolar en başta mantığı dışlıyor zaten. İşinize geldiği yerde mantığı kullanıp, gelemediği yerde kenara almak yok, olmamalı.

 

 

"Allah'ın amacı bizi test etmek için bir dünya oluşturmaksa hayır.. yaptığını bozmaması gerekir. Allah yaptığını bozmaz.." varsayımına karşı verilmiş masum bir cevap sizi bu kadar rahatsız etmemeli. Bu varsayımı ortaya atan kişi; sizin gibi mantıktan dem vurmak, mantığa gönderme yapmak ya da mantığı ölçmek-almak gibi bir hakka sahip midir bilemiyorum (esasen sanmıyorum), lakin kendisine hususi olarak verilmiş cevapları siz hangi akla ve mantığa göre alıntı yapabiliyorsanız, düşüncelerini eleştirme hakkını kendinizde bulduğunuz kişilerin fikirlerini de benzer çerçeve dahilinde değerlendirmeyi deneyebilirsiniz.

 

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlayışınıza sığınarak, "Bu varsayımı ortaya atan kişi; sizin gibi mantıktan dem vurmak..." şeklinde devam eden cümlemi, "Bu varsayımı ortaya atan kişi; sizin de belirttiğiniz, mantıktan dem vurmak..." şeklinde düzeltiyorum.

 

Özetle son kısmı:

 

"Allah'ın amacı bizi test etmek için bir dünya oluşturmaksa hayır.. yaptığını bozmaması gerekir. Allah yaptığını  bozmaz.." varsayımına karşı verilmiş masum bir cevap sizi bu kadar rahatsız etmemeli. Bu  varsayımı ortaya atan kişi; sizin de belirttiğiniz "mantıktan dem vurmak, mantığa gönderme yapmak ya da mantığı ölçmek-almak" gibi bir hakka sahip midir bilemiyorum (esasen sanmıyorum), lakin kendisine hususi olarak verilmiş cevapları siz hangi akla ve mantığa göre alıntı yapabiliyorsanız, düşüncelerini eleştirme hakkını kendinizde bulduğunuz kişilerin fikirlerini de benzer çerçeve dahilinde değerlendirmeyi deneyebilirsiniz."

 

Şeklinde dikkate almanızı rica ederim.

 

Yazdıklarımı gözden geçirecek fırsatım pek olmadı. 10 gün bekleyip de almış olduğunuzu düşündürebilecek bir yanıtı saatler içinde verince böyle hatalar yapabiliyorum. Neticede insanız. Lütfen kusuruma bakmayın.

 

Tüm bunların ötesinde, sizi bilmeden kırıp incitecek bir söylemde de bulunduysam, ayrıca özür dilerim.

 

Sevgiler. 

tarihinde Düşünen Pilot tarafından düzenlendi
editöryal
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...