Jump to content

Atatürk bütün hıristiyanları fişlemiş kamu görevi vermeyin diyor hahah


Recommended Posts

Atatürk Laik Türkiye Cumhuriyeti derken. Aba altından Türkiye Müslüman bir ülkedir Müslüman kalıcaktır fişleyin şu müslüman olmayanları kamu görevinde subay albay yargıc vs. Olmasınlar Hatta hiç bir kamu görevinde çalışamasınlar diyor hahahhaah
 
Rumlara 1
Ermenilere 2
Yahudilere 3 
Süryanilere 4 
Diğer dinde olanlara  5 gizli kodu koymuş hahahahhahah

 

Buyrun alıntıyı okuyun!

 

 

 

—————————————————

Her şey İstanbul'da bir annenin çocuğunu Ermeni okuluna kaydettirme çabasıyla başlıyor(1). Bu Ermeni hanımefendinin ailesi, 1915’deki kıyımdan kurtulmak isteyen pek çok Ermeni'nin yaptığı gibi din değiştirip “Müslüman” olmuşlar. Ancak Ermeni hanımefendi, atalarının kimliğine geri dönmek istiyor; vaftiz olup nüfuz cüzdanına “Hristiyan” diye yazdırıyor.

İşte nüfusunda yazan bu ibarenin yeterli olacağını düşünerek, çocuğunu Ermeni okuluna götürüp kayıt ettirmek istiyor. Ancak, başvuruda bulunduktan sonra, bunun o kadar da kolay olmadığını, bazı bürokratik adımların izlenmesi gerektiğini öğreniyorlar. Kendilerine “Milli Eğitimden okula kayıt yaptırmanızda bir sakınca olmadığına dair resmi izin belgesi alın” deniyor.

Bunun üzerine aile Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak, çocuklarının Ermeni okuluna kayıt yaptırmasının önünde bir engel olmadığına dair yazı verilmesini talep eder. İstanbul Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yazılı olarak verdiği cevap ise, şok edici nitelikte:

“…Söz konusu okullara kayıt olacak öğrencinin velisinin mahkeme kararı ile din, isim, mezhep değiştirip değiştirmediğinin bilinmesi, 1923 yılından bu yana ‘Vukuatlı’ nüfus kayıtlarının gizli soy kodunun da (nüfus kayıt örneğinde Ermeni vatandaşlarımızın soy kodu 2 dir) çıkartılması gerektiğinden ancak adı geçen öğrencinin velisinin ilgili nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünden nüfus kayıt örneğinde gizli soy kodunun 2 olması halinde kaydının yapılabileceği hususunda gereğini rica ederim.”


 

Radikal gazetesinin bu haberin yayılmasının ardından yaptığı araştırma ve yetkililerle görüşmeler, yüz yıllık bir ayrımcılık hikayesini ortaya koyar nitelikte (2): Buna göre, Türkiye'de ‘soy koduyla’ fişleme 1924 yılında imzalanan Lozan Anlaşmasına kadar geriye gidiyor. Radikalin edindiği bilgilere göre, Nüfus idaresi tarafından Rumlara 1, Ermenilere 2, Yahudilere 3 kodları verilmektedir.

Radikal’in görüştüğü yetkililer bu soy kodlarının, azınlıklara ait “eğitim kurumlarına kimlerin” kayıt olacağını düzenlemeyi amaçladığını söylüyorlar. Ancak yine Radikal’in yaptığı bir araştırma (3) bu gerekçenin doğru olmadığını gösteriyor; çünkü görüşülen ilk yetkilinin söylediğinin aksine, Türkiye'de sadece Rum, Ermeni ve Yahudilere değil, aynı zamanda Süryanilerin 4 ve diğer Gayrimüslimlerin 5, gizli kodlarıyla fişlendiği anlaşılıyor. 1,2,3 numaralarıyla kodlanan azınlıkların kendilerine ait olan okulları bulunduğu halde, Süryanilerin ve diğer grupların okulları bulunmuyor.

Ortada Türkiyeyi kökünden sallaması gereken bir skandal var, ama bir kaç günlük kısa bir tartışmanın ardından Türkiye hemen kendi gündemine geri dönüverdi. Türkiye'nin Gayrimüslimlerin kıyımlarıyla dolu tarihi göz önüne alındığında, bu skandalın ne anlama geldiğini kıyas yoluyla anlamak mümkün olabilir.

Bir an için Almanya'da, Yahudilerin Alman nüfus idaresi tarafından gizli kodlarla numaralandırıldığını ve bunun bugün açığa çıktığını hayal edin. Herhalde bu, bütün Alman siyasal sistemini kökünden sallayacak büyük bir siyasal depreme dönüşürdü. Halbuki, bu skandal Türkiye'de sadece bir kaç gün, o da sınırlı sayıda gazetenin manşetlerinde kalabildi.

Ortaya çıkan, aslında bir biçimde hep şüphelenilen ama bir türlü belgelenemeyen bir olgudur. Türkiye'de orduda, yargıda, emniyet teşkilatında bir tane bile olsa gayrimüslim bulunmuyor. Yani Türkiye Yahudi kökenli bir albay; Rum kökenli bir emniyet müdürü veya Ermeni kökenli bir yargıç tanımıyor. Belki de, nüfus müdürlüklerinde gizlice tutulan bu soy kodlamaları, gayrimüslimler bir biçimde kimlik değiştirseler, örneğin çocuğunu okula kaydettirmek isteyen Ermeni annenin üst soyu gibi, Müslüman olsalar bile onları bu kamu görevlerinden uzakta tutmayı garanti altına alıyor.

Yüzyıllık bu uygulama, belki de Türkiye tarihinde pek çok olaya yeniden ve tazelenmiş bir bakış açısıyla bakmayı gerektiriyor. Örneğin 1946’da çıkarılan ve büyük oranda gayrimüslimleri hedef alan Varlık Vergisi (Wealth Tax) ancak bu sayede mi mümkün olabildi? 1934 Trakya'da Yahudi kökenli vatandaşların, 1955’de ağırlıklı olarak Rum kökenli vatandaşların ev ve iş yerlerinin talan edildiği pogromlarda bu fişlemelerin bir etkisi var mıdır?

Bu kodlamalar 1915’de Türkiyeyi Ermenilerden arındıran İttihat ve Terakki yönetiminin bütün politikalarının 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti tarafından olduğu gibi devralındığını mı ortaya koyuyor? Nüfus kodları bir tür kurumsallaşmış ırkçılık olarak değerlendirilebilir mi? Bu kodlar, Türkiye'de gayrimüslimlerin hayatlarını hangi görünmez duvarlarla çevreledi? Onların hayatlarını nasıl kısıtladı?

Türkiye'de bütün toplumun Gayrimüslimlerin başlarına gelenler konusunda, daha sormaları gereken çok fazla soru var. Yeni ortaya çıkan bu soy kodları belki de Türkiye'nin sürekli olarak ertelediği geçmişle hesaplaşmanın ne kadar önemli ve güncel bir mesele olduğunu ortaya koyuyor.

Merakla cevabı beklenen bir başka soru ise, kodlandıkları ortaya çıkan Türkiyeli gayrimüslimlerin bu ayrımcı uygulamaya karşı hukuki yollara başvurup başvurmayacakları. Türkiye'de yasal mevzuata göre, idare yol açtığı “hizmet kusurları” için tazminat ödemek zorundadır. Bu hükümler çerçevesinde, bu ayrımcı uygulamalara karşı Türkiyeli gayrimüslimlerin Türkiye'de İdare Mahkemelerine ve ardından da Anayasa Mahkemesine başvurma imkanları bulunuyor. Bu iç hukuk yollarından sonuç alınamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve yine Birleşmiş Milletler bünyesindeki bazı mekanizmalara başvurulabiliyor.

Aslında, ortaya dökülen bu soy “kodu” skandalı bütün modern Türkiye tarihine, gayrimüslimlerin yaşadıkları sıkıntılara ve Türkiye'nin ayrımcılık sorunlarına yeniden bakabilmek için altın bir fırsat ortaya koyuyor. Türkiye'nin bu fırsatı kullanıp kullanamayacağı ise önümüzdeki zamanda ortaya çıkacak

 
 
tarihinde Hurma tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu aşağıdaki yazıyıda okuyun çok komik. 

Özetle Türkiye Müslüman bir ülkedir hiç bir gayrı müslim devlet içinde kamu görevinde çalışamaz.

 

————————-

 

Yazılı kurallara baktığınızda bu konuda hiç bir engel yok. Ancak her nasılsa, Türkiye'nin bir tane bile Gayrimüslim askeri, polisi, hâkimi yok. Hatta belki de, sadece güvenlik ve adalet sektörlerinde değil, hiç bir kamu sektöründe Gayrimüslimler yoklar. Peki neden? Sayıları çok az olduğu için mi?

Bugün Türkiye’nin Gayri-Müslim nüfusunun toplam olarak yüz bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Londra merkezli Minority Rights Group International’ın verdiği rakamlara göre Türkiye'de 23.000 Yahudi, 3.000 Rum, 60.000 Ermeni ve 15.000 Süryani yaşıyor. Bunlara sayıları 3-5 bin civarında olduğu tahmin edilen, sonradan Hristiyan olan Türk Protestanları da ekleyelim.

Bu yüz küsur bin kişiden bir tanesinin bile devlet memuru olmaması bir tesadüf olabilir mi? 8 Ağustos günü Al Monitor’da yayınlanan makalemde Türkiye'de Gayri-Müslimlerin nüfus kayıtlarında nasıl kodlandıklarını yazmıştım. Bu yıl tamamen bir tesadüf sonucu olarak, bu kodlama uygulaması ortaya çıktı. Çocuğunu bir Ermeni okuluna kaydettirmek isteyen bir annenin Milli Eğitim Müdürlüğünden aldığı yanıt Türkiye'de Rum, Ermeni, Yahudi ve Süryani kökenli kişilere, nüfus müdürlüklerinde gizlice “kod numaraları” verildiğini gösteriyordu.

Başka bir ülkede, uzun süre gündemi işgal edecek, büyük tartışmalara yol açacak bu uygulama, Türkiye'de sadece bir kaç gün gazetelerde yer aldı ve unutulup gitti. Aslında bu uygulama aynı zamanda, nasıl olup da Türkiye'de bir tek bile Gayrimüslim kamu görevlisi olmadığını dolaylı olarak ortaya koyuyor. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'de bir kişi ismini veya dinini değiştirmiş bile olsa, etnik ve dini kökenine ilişkin bilgiler, adeta silinmez bir “sabıka kaydı” gibi nüfus müdürlükleri tarafından saklanıyor. Gayri-Müslimler polis veya asker olmak istediklerinde nüfus kayıtlarındaki bu “gizli” bilgiler hemen ilgili kurumlara ulaşıyor olmalı.

Geçtiğimiz günlerde Gayri-Müslimlerin kamu sektöründe maruz kaldıkları bu “veto” ilginç bir şekilde tekrar gündeme geldi. Türkiyeli Süryanilerin dini önderlerinden, Patrik vekili Yusuf Çetin Milliyet gazetesine bir mülakat verdi. Bu röportajda Çetin, Türkiye'de “mülkiyede, askeriyede, emniyette neden farklı inanç sahiplerine görev verilmiyor” diye sordu. Emniyet Genel Müdürlüğü bu mülakatın hemen ardından resmi Twitter hesabından Çetin’e şu cevabı verdi: “Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul Metropoliti Sayın Yusuf Çetin’in ‘Süryani vatandaşlarımız neden emniyette yok’ şeklindeki açıklamaları olmuştu. Herhangi bir din, ırk ve mezhep ayrımı yapılmadan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı polis olabilmektedir. Süryani vatandaşlarımızı da açılacak polislik sınavlarına katılmaya ve polis olmaya davet ediyoruz.”

Hürriyet Daily News’in haberine göre Türkiyeli Gayri-Müslimler Emniyet Genel Müdürlüğünün bu twitini ihtiyatlı bir şekilde karşıladılar. Bu sorunun, bir tek çağrıyla çözülmesinin mümkün olmadığına belirttiler. Gayri-Müslimlerin kamu sektöründe uğradığı ve yazılı olmayan kurallara dayanan ayrımcılığın bir gecede değişmesinin mümkün olmadığına dikkat çektiler.

Emniyet Müdürlüğünün bu twitini kapsamlı bir şekilde değerlendirmeye tabi tutanlardan birisi de, Ermeni topluluğun üyesi Aris Nalcı idi. Nalcı, T-24 haber sitesinde kaleme aldığı yazısında Emniyet’in bu çağrısının hayata geçirilmesinin neden ilk göründüğü kadar kolay olmadığını değerlendiriyordu. Nalcı, her polisin göreve başlamadan önce söylemek zorunda olduğu “polis andını” hatırlatıyordu. And’da şu sözler yer alıyor: “...Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma... Türk Milletinin... değerlerini benimseyip... çalışacağıma...”

Nalcı’nın da belirttiği gibi bu andın, ırk olarak Türk olmayanları dışarıda bıraktığı çok açık. Nalcı’nın yazısındaki en ilginç bölümlerden bir tanesi de kendisinin asker olma hayali kurarken başına gelenlere ilişkin anlattıkları. Nalcı liseyi bitirdikten sonra askeri okula kayıt olmak istemiş. Başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Yıl 1997...korka korka Hava Harp Okulunu aradım. ‘Alo’dan sonra kayıt işini sordum. Hemen kayıt memuruna bağladılar sevinçli. Herhalde arayan çok yoktu o yıl. Karşımdaki memur ya da her kimse ilk olarak adımı sordu. Yaklaşık 5 dakika sürdü adımı çözmesi sonra da hat kesildi... Ben zaten korkmuştum, acaba izliyorlar mıdır diye? Aramadım geri. Ama şimdi tekrar hatırlayınca o günü, kesin adımdan dolayı kapattı diyorum... ‘Merhaba ben pilot olmak istiyorum. Adım Aris.’”

Ben de, Aris’in telefonunun isminden Ermeni olduğunun anlaşılması nedeniyle kesildiğini düşünüyorum. Zaten bırakın subay olmalarını Türkiye'de Gayri-Müslimlerin, her erkek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının geçirmek zorunda olduğu “zorunlu askerlik” periyodunu da bin bir güçlükle atlattıklarını biliyoruz. Bu dönemde bin bir türlü ayrımcılığa uğruyorlar.

Evet, Emniyet Genel Müdürlüğünün Gayri-Müslimlerin başvurularını beklediklerine dair bir açıklama yapması umut verici. Ama Türkiye'de dini azınlıkların maruz kaldıkları ayrımcılık ve kamu görevlerinden dışlamaya ilişkin politikaların değişmesi için çok kapsamlı adımların atılması gerekiyor. En başta, Gayri-Müslimlerin nüfus kayıtlarında kodlanması uygulamasından başlamak üzere...

Fakat her şeye rağmen polis teşkilatı tarafından yapılan bu açıklama küçük de olsa bir umut veriyor. Kim bilir belki de gelecekte Türkiye'nin Hristiyan ve Musevilerini üniforma içerisinde görebileceğiz. 



Read more: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2013/10/turkey-urges-christians-join-police.html#ixzz5VXWXQNaf

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, quayz yazdı:

Senin dinci dedelerin kaçarken Hristiyan Papa Eftim bu ülke için neler yapmış git bak bakalım.

 

Papazların papalarının Neler yapmış olduğunu Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken zabtdettirmiş fişleme yaptırmıştır. Hahahaha Hiç bir papaz hiç bir Hiristiyan kamu görevinde çalışamaz hahahahah 

 

Atatürk aba altından Türkiye müslüman bir ülkedir müslüman kalıcaktır.  gizli kod verin gayri müslimler devlet idaresinde görev almasınlar diyor hahaha

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Hurma yazdı:

 

Papazların papalarının Neler yapmış olduğunu Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken zabtdettirmiş fişleme yaptırmıştır. Hahahaha Hiç bir papaz hiç bir Hiristiyan kamu görevinde çalışamaz hahahahah 

 

Atatürk aba altından Türkiye müslüman bir ülkedir müslüman kalıcaktır.  gizli kod verin gayri müslimler devlet idaresinde görev almasınlar diyor hahaha

Senin atan o sırada ne yapıyordu?Sen bana önce bunun hesabını ver.

Link to post
Sitelerde Paylaş
54 dakika önce, Hurma yazdı:

Şu aşağıdaki yazıyıda okuyun çok komik. 

Özetle Türkiye Müslüman bir ülkedir hiç bir gayrı müslim devlet içinde kamu görevinde çalışamaz.

 

————————-

 

Yazılı kurallara baktığınızda bu konuda hiç bir engel yok. Ancak her nasılsa, Türkiye'nin bir tane bile Gayrimüslim askeri, polisi, hâkimi yok. Hatta belki de, sadece güvenlik ve adalet sektörlerinde değil, hiç bir kamu sektöründe Gayrimüslimler yoklar. Peki neden? Sayıları çok az olduğu için mi?

Bugün Türkiye’nin Gayri-Müslim nüfusunun toplam olarak yüz bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Londra merkezli Minority Rights Group International’ın verdiği rakamlara göre Türkiye'de 23.000 Yahudi, 3.000 Rum, 60.000 Ermeni ve 15.000 Süryani yaşıyor. Bunlara sayıları 3-5 bin civarında olduğu tahmin edilen, sonradan Hristiyan olan Türk Protestanları da ekleyelim.

Bu yüz küsur bin kişiden bir tanesinin bile devlet memuru olmaması bir tesadüf olabilir mi? 8 Ağustos günü Al Monitor’da yayınlanan makalemde Türkiye'de Gayri-Müslimlerin nüfus kayıtlarında nasıl kodlandıklarını yazmıştım. Bu yıl tamamen bir tesadüf sonucu olarak, bu kodlama uygulaması ortaya çıktı. Çocuğunu bir Ermeni okuluna kaydettirmek isteyen bir annenin Milli Eğitim Müdürlüğünden aldığı yanıt Türkiye'de Rum, Ermeni, Yahudi ve Süryani kökenli kişilere, nüfus müdürlüklerinde gizlice “kod numaraları” verildiğini gösteriyordu.

Başka bir ülkede, uzun süre gündemi işgal edecek, büyük tartışmalara yol açacak bu uygulama, Türkiye'de sadece bir kaç gün gazetelerde yer aldı ve unutulup gitti. Aslında bu uygulama aynı zamanda, nasıl olup da Türkiye'de bir tek bile Gayrimüslim kamu görevlisi olmadığını dolaylı olarak ortaya koyuyor. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'de bir kişi ismini veya dinini değiştirmiş bile olsa, etnik ve dini kökenine ilişkin bilgiler, adeta silinmez bir “sabıka kaydı” gibi nüfus müdürlükleri tarafından saklanıyor. Gayri-Müslimler polis veya asker olmak istediklerinde nüfus kayıtlarındaki bu “gizli” bilgiler hemen ilgili kurumlara ulaşıyor olmalı.

Geçtiğimiz günlerde Gayri-Müslimlerin kamu sektöründe maruz kaldıkları bu “veto” ilginç bir şekilde tekrar gündeme geldi. Türkiyeli Süryanilerin dini önderlerinden, Patrik vekili Yusuf Çetin Milliyet gazetesine bir mülakat verdi. Bu röportajda Çetin, Türkiye'de “mülkiyede, askeriyede, emniyette neden farklı inanç sahiplerine görev verilmiyor” diye sordu. Emniyet Genel Müdürlüğü bu mülakatın hemen ardından resmi Twitter hesabından Çetin’e şu cevabı verdi: “Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul Metropoliti Sayın Yusuf Çetin’in ‘Süryani vatandaşlarımız neden emniyette yok’ şeklindeki açıklamaları olmuştu. Herhangi bir din, ırk ve mezhep ayrımı yapılmadan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı polis olabilmektedir. Süryani vatandaşlarımızı da açılacak polislik sınavlarına katılmaya ve polis olmaya davet ediyoruz.”

Hürriyet Daily News’in haberine göre Türkiyeli Gayri-Müslimler Emniyet Genel Müdürlüğünün bu twitini ihtiyatlı bir şekilde karşıladılar. Bu sorunun, bir tek çağrıyla çözülmesinin mümkün olmadığına belirttiler. Gayri-Müslimlerin kamu sektöründe uğradığı ve yazılı olmayan kurallara dayanan ayrımcılığın bir gecede değişmesinin mümkün olmadığına dikkat çektiler.

Emniyet Müdürlüğünün bu twitini kapsamlı bir şekilde değerlendirmeye tabi tutanlardan birisi de, Ermeni topluluğun üyesi Aris Nalcı idi. Nalcı, T-24 haber sitesinde kaleme aldığı yazısında Emniyet’in bu çağrısının hayata geçirilmesinin neden ilk göründüğü kadar kolay olmadığını değerlendiriyordu. Nalcı, her polisin göreve başlamadan önce söylemek zorunda olduğu “polis andını” hatırlatıyordu. And’da şu sözler yer alıyor: “...Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma... Türk Milletinin... değerlerini benimseyip... çalışacağıma...”

Nalcı’nın da belirttiği gibi bu andın, ırk olarak Türk olmayanları dışarıda bıraktığı çok açık. Nalcı’nın yazısındaki en ilginç bölümlerden bir tanesi de kendisinin asker olma hayali kurarken başına gelenlere ilişkin anlattıkları. Nalcı liseyi bitirdikten sonra askeri okula kayıt olmak istemiş. Başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Yıl 1997...korka korka Hava Harp Okulunu aradım. ‘Alo’dan sonra kayıt işini sordum. Hemen kayıt memuruna bağladılar sevinçli. Herhalde arayan çok yoktu o yıl. Karşımdaki memur ya da her kimse ilk olarak adımı sordu. Yaklaşık 5 dakika sürdü adımı çözmesi sonra da hat kesildi... Ben zaten korkmuştum, acaba izliyorlar mıdır diye? Aramadım geri. Ama şimdi tekrar hatırlayınca o günü, kesin adımdan dolayı kapattı diyorum... ‘Merhaba ben pilot olmak istiyorum. Adım Aris.’”

Ben de, Aris’in telefonunun isminden Ermeni olduğunun anlaşılması nedeniyle kesildiğini düşünüyorum. Zaten bırakın subay olmalarını Türkiye'de Gayri-Müslimlerin, her erkek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının geçirmek zorunda olduğu “zorunlu askerlik” periyodunu da bin bir güçlükle atlattıklarını biliyoruz. Bu dönemde bin bir türlü ayrımcılığa uğruyorlar.

Evet, Emniyet Genel Müdürlüğünün Gayri-Müslimlerin başvurularını beklediklerine dair bir açıklama yapması umut verici. Ama Türkiye'de dini azınlıkların maruz kaldıkları ayrımcılık ve kamu görevlerinden dışlamaya ilişkin politikaların değişmesi için çok kapsamlı adımların atılması gerekiyor. En başta, Gayri-Müslimlerin nüfus kayıtlarında kodlanması uygulamasından başlamak üzere...

Fakat her şeye rağmen polis teşkilatı tarafından yapılan bu açıklama küçük de olsa bir umut veriyor. Kim bilir belki de gelecekte Türkiye'nin Hristiyan ve Musevilerini üniforma içerisinde görebileceğiz. 



Read more: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2013/10/turkey-urges-christians-join-police.html#ixzz5VXWXQNaf

Salla çöl bedevsi muhmmed gibi kalede kimse yok istediyin kadar gol at . atatürkün din için neler demiş mecilis konuşmasını dinle yutuba yaz  çıkar karşına şimdi atatürkün din hakında yazdıklarını buraya asmak istemiyorum zamanım yok  birde isminden belli arap kanı taşıyorsun sen türk olmasın türkler nasıl müslüaman oldu bir oku osmanlıda türkleririn yeri neydi oku ondan sonara onun bunun kopya yazısını as buraya

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, quayz yazdı:

Senin atan o sırada ne yapıyordu?Sen bana önce bunun hesabını ver.

 

 

Benim atam ülkeyi kurtarmış. devlet içinde yargıç hakim albay subay general cumhurbaşkanı olurken Senin atan hıristiyanlar kamu görevinin kapısından içeriye bile giremezler onlar Atatürk tarafından fişlenmiştir hahahahaha

tarihinde Hurma tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...