Jump to content

İyiler Mutlaka Kazanır


Recommended Posts

  • İleti 106
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

O evrenin küçük halini yoktan var etti. sonra diğer salise veya anlarda da diğer hali .... böyle böyle devam etti. Bu şekilde olmasını dilediği için aşama aşama oldu ve olmakta.

 

Tıpkı bir kişinin doğumu, yaşlanması ve ölümü gibi. Hepsinin aynı anda birden olmasına gerek yok. Dilediği anda dilediği halini yaratıyor. Her an yaratmakta...

 

Yani her an birden yaratıyor, hiç zaman geçmiyor. Ama sadece o andaki halini yaratıyor. Aynı anda hem doğum, hem büyüme hem de ölümünü yaratması şartı yok, dilediği gibi yapmakta.

 

Selam

tarihinde Emre Karaköse tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, haci yazdı:

Emre'nin bazı iletilerine katılmamak mümkün değildir. Ama devridaim makineleri onlardan biri değildir. Buna rağmen evrende devri daimi makinesi vardır.

Evrenin kendisi devridaim makinesi olarak kabul edilebilir.

 

Evrende evren dışında bir devridaim makinesi yoktur. Bu doğrudur fakat sizin devridaim makinesi sandığınız bazı sistemler vardır. Yerçekimi enerjisi, radyan enerji ve karanlık enerjiden faydalanıp çalışabilen sistemler bulunmaktadır. Bunların hepsine Emre beyin başlığında son bir kaç sayfasında tümüne videolu örnekler vererek değindim. Bunları anlamak ve öğrenmek isteyen kişiler bu yazıyı okuyup aydınlanabilirler. Fakat işin kötü yanı ben bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra bunu hazmedemeyecek ve bana sataşma gibi bir hataya düşeceksiniz. Çünkü bu bilgiler sizde travmaya sebep olacaklar. Söylemedi demeyin.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Amanıııın, zannedersiniz ki bütün dünyayı bilim(!) aşığı müslümanlar istila etmiş ve  bunların da her parmağında 10 marifet var falan filan.
Forumun yobaz dinsizleri de bunları kıskanıyordur mutlaka.
Bakın, yine geldik mutlaka´ya.  Bilen biliyor ne demek istediğimi. :D

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, Emre Karaköse yazdı:

Hatta bize yaratılışımızda verilen en temel vahiy/ilahi bilgi Allah'ın varlığı ve tekliği bilgisi olduğundan, inkarcılar ve şirk koşanlar; daha en temel noktada doğrudan ayrılmaya başlamış demektir.

 

Bize böyle bir bilgi gelmedi Emre1974. Genlerde yazılı falan da demişsin... Bizim ilgili genler aktive olmuyorsa demek...

 

İyilik, iyi olmak falan iyi, güzel konu. Üstünde konuşmak kolay ve rahatlatıcı.

Kötülük ne olacak peki? Allah onu da sahipleniyor, onunla da övünüyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

İyilik, iyi olmak falan iyi, güzel konu. Üstünde konuşmak kolay ve rahatlatıcı.

Kötülük ne olacak peki? Allah onu da sahipleniyor, onunla da övünüyor mu?

 

Tanrı bunu sahipleniyor mu bilemem fakat ateistler kötülüğü sahipleniyor gibi görünüyor yukarıdaki yazıları okuyunca siz de anlayacaksınız. "İyiler mutlaka kazanır" gibi bir mottoyu sahiplenenler nedense hep müslümanlar yada teistler oluyor. İşte bunlar benim daha önce ateistler ve psikopati ile ilgili sunduğum bilgileri doğrular niteliktedir. @Türk Ateist seninle tartışacak havamda değilim fakat bunları söylemeden edemiyorum. Söylediklerimi şahsi algılamayalım.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, kirec yazdı:

İyiler sonunda kazanir...

 

Ben tanrının iyi olduğuna ve iyi insanları daha çok sevdiğine ve onlari ateist deist teist Budist olduklarına bakmaksızın iyileri kazandıracağına inanırım...

 

Slogan çok güzel de onu bir de tecavüze ugrayanlara, açlıktan ölenlere, Akdeniz'de boğulanlara söyleyin. Çok iyi niyetlisin..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir topluma hem hükmedip hem de onu nasıl kontrol altında tutarsınız ?
1. Onları korkutarak
2. Onlara umut vererek
3. Hem korkutarak hem de umut vererek

 

Kör ve bağnaz birisi değilseniz, dinlerin çalışma prensibinin bu üç noktada yattığını görürsünüz. Hatta işin özü şu ki, umut korkudan daha güçlüdür. İşte tam bu noktada "mutlaka" kavramı devreye giriyor.

 

Hasılı akıllı birisi seneler evvel şöyle buyurmuş: "Umut, yaşamamıza yardımcı oluyor."
Pek haksız sayılmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, kirec yazdı:

İyiler sonunda kazanir...

 

Ben tanrının iyi olduğuna ve iyi insanları daha çok sevdiğine ve onlari ateist deist teist Budist olduklarına bakmaksızın iyileri kazandıracağına inanırım...

Bu dünyayı yaratan tanrı iyi olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 saat önce, John_Ahmet yazdı:

 

Tanrı bunu sahipleniyor mu bilemem fakat ateistler kötülüğü sahipleniyor gibi görünüyor yukarıdaki yazıları okuyunca siz de anlayacaksınız. "İyiler mutlaka kazanır" gibi bir mottoyu sahiplenenler nedense hep müslümanlar yada teistler oluyor. İşte bunlar benim daha önce ateistler ve psikopati ile ilgili sunduğum bilgileri doğrular niteliktedir. @Türk Ateist seninle tartışacak havamda değilim fakat bunları söylemeden edemiyorum. Söylediklerimi şahsi algılamayalım.

 

Ateistler kötülüğü elbette sahiplenecek. Kötülük de insana ait değil mi? İyiliği sahiplenmek zaten kolay ama kötülük kimden, nereden geliyor? Teistler genel olarak yeterince iyi olmadıkları için direkt iyiliği sahiplenip Allah'tan geldiğini söyler, kötülüğü ona mâletmezler. İslam'da kötülük insana, iyilikse Allah'a aittir. İnsanı ben yaratmışım sanki..

Ancak ateist için iyi de kötü de insana dairdir.

 

Kötülük sorununu ancak insana ait bir sorun olarak gören ve üzerinde düşünen insanlar iyilik hakkında da söz söyleme hakkına sahip olabilirler. Çünkü bu insanlar sorumluluk yüklenmekten çekinmeyen insanlardır. Ateistler gibi.

 

Şimdi gelelim dine...

Dinden bir sorumluluk etiği çıkmaz. Kötülüğü sahiplenmeyen ve iyi olmayı da Tanrı buyruğu olduğu ve sonunda cennete gitmek gibi bir erekle tanımladığı için son derece eksiktir ve modern dünyayı yönlendirmede yetersizdir.

 

Din, amaç etiği konusunda sıkıntı yaratır. Mutlak amaç, dinin tanımladığı biçimde iyi olmak dışında, dikte ettiği sistemi yaratmak ve hepsinin nihayetinde cennete gitmektir. Ve bu sorgulanamazdır. Yani mutlak ve sorgulanamaz.

Burada, mutlak ve sorgulanamaz olan amaca ulaşmada kullanılacak olan araçların kendisi ve bütün bunların yol açabileceği ancak hiç niyetlenilmemiş sonuçların ortaya çıkması mümkün oluyor. Ve bu sonuçlar rasyonel yollarla hesaplanamaz oluyor. O nedenle akıl ve bilimle de çelişiyor zaten. 

 

Modern yaşamda ise insanların yaşam alanlarına karışmayan özgürlükçü bir hukuki kurallar sistemi ne sahip bulunuyoruz. Özel davranış alanlarımız var, etiklerini birtakım bağlamlarla oluşturuyoruz.


Din gibi mutlak amacı bulunan sistemlerin ahlakları da mutlak olduğu için ne etik ne de ahlaki sorumluluk üstlenemezler. Daha da kötüsü, bütün bu dogmatik sistemler, doğaları gereği yalnız kendi inanırlarıyla ilgilenmez, toplumun tüm bireylerinin yaşamına, yani temel toplumsal yapıya burnunu sokar. Bu haliyle de özgürlükçü sistemi tehdit eden bir unsura dönüşür, öyledir.

 

İşte o psikopati (hoşlanmıyorum aslında bu terimden) dediğin arızalı hallere tam da bu sistem içinde rastlamak kaçınılmaz olur.

İyi olmak, iyilik yapmak üstün özelliklere sahip olmayı gerektirmez. İnsan zaten doğası gereği iyi olmaya eğilimlidir, yeter ki birtakım dogmalara saplanıp kalmasın, onlarla kirlenmesin. Teistler, Müslümanlar, iyilik, erdem vb kavramları tam da bu yüzden hiç dillerinden düşürmez, sloganlarla yaşarlar. Mevlana bu sloganik dinin en sevilen figürlerinden biridir mesela.

 

Ben bir ateist olarak iyi olanın değilse de iyiliğin daima kazanacağına inanmışımdır. O an değilse bile uzun vadede mutlaka kazanır. Ateizmin tüm dünyada hızla yayılma nedenlerinden biri de budur aslında. Yalın iyi olma, insanın kendisini de keşfetme ve anlama halidir aynı zamanda. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

Ateizmin tüm dünyada hızla yayılma nedenlerinden 

 

Açıkçası istatistikler ne diyor bilmiyorum. Gelişmiş ülkelerde belki bir ölçüde basarilsa da ben ateizmin hızla yayilma ihtimalini hiç mümkün görmem. Sonradan ateist olma, bir aydınlanma halidir. İyi bir eğitim, düşünsel bir çaba, sorgulayan bir kafa gerektirir. Emek ister.. Dahası cesaret gerektirir. İnsanlar cennet fikrinden vazgeçmek istemiyor! Gerçekle yüzleşmek istemiyor:

 

"Ne demek yok olacam! Öyle şey olur mu? Ben yok olamam. Olabilemem! Yok olacakmisim, şuna bak ya!. Ben böcek miyim, ot muyum yok olayım? Olmayacam işte!..." 

 

Ona anlatamazsin milyarlarca insanın zaten yok olduğunu.. Mezarlarda sayısız önemli insanların bulunduğunu.. Evren nezdinde bir insanla bir böceğin aynı olduğunu!

 

Varoluş bir piyangodur! Kendisine büyük bir piyango çıkan adam zanneder ki bir daha piyango vurabilir! Oysa o bir kereydi.. Keyfini çıkar dostum. Ama ona göre, bir kere olduysa bir daha olur! 

 

Ateist tüm bunların farkındadır. İroniktir ama, bir ateist bir muslumandan daha çok inanır bu dünyanın fani olduğuna!! Bilir ki baki kalan yalnizca hoş bir seda... 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.11.2018 at 20:16, Emre Karaköse yazdı:
Allah'ı inkar etmek veya O'na ortak koşmak da, tıpkı başkasına eziyet etmek gibi içimizdeki kötülükle yüzleşmenin bir türevidir. Yine insanın vahye ve doğumu sırasında verdiği söze sırtını dönmesi ve kendine zulmetmesi sözkonusu. Hatta bize yaratılışımızda verilen en temel vahiy/ilahi bilgi Allah'ın varlığı ve tekliği bilgisi olduğundan, inkarcılar ve şirk koşanlar; daha en temel noktada doğrudan ayrılmaya başlamış demektir.
 
"Rabbin, Adem oğullarının bellerinden soylarını çıkarırken onları kendi kendilerine tanık tutar: 'Ben, Rabbiniz değil miyim?' 'Evet, tanıklık ediyoruz,' derler. Böylece diriliş günü, 'Biz bundan habersizdik,' diyemezsiniz" (Araf Suresi 172).

"Bir tek Tanrıcı (hanif) olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, ALLAH insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. ALLAH`ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez." (Rum Suresi 30).

Ayrıca ilk insana ve daha sonra İsa'ya  "ruh üflenmesinden" bahseden ayetler de, yine bu durumu anlatmaktadır. Çünkü Kuran'da ruh "vahiy" anlamında kullanılmaktadır (bir de "vahiy meleği" için de özel isim olarak Ruh ifadesinin kullanıldığını görmekteyiz).

Secde Suresi 9: Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz!

Bize yaratılışımızda işlenen bu bilgiler sayesinde daha doğuştan tek Tanrı inancına sahip olur, ve başkalarına iyi davranmak gibi erdemlere sahip oluruz  (tabii içindeki ayetleri/vahyi dışlamayanlar için geçerli bu durum).

Ve hep belirttiğim üzere, genlerimizde bulunan bu ilahi bilgilerden dolayı Kuran'a iman etmekle yükümlüyüz. Kuran'ın ilettiği vahiy içimizdeki ayetlerle  uyum içindedir ve bu durum, onun Allah tarafından gönderilen kutsal kitap olduğunun en büyük ve temel delilidir.

Fussilet Suresi     53     Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan-beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?

Bünyesindeki ilahi bilgilerle uyum içinde davranışlar sergileyen  kimse iyilik üzere ve gerçeğe iman içinde yaşar demiştim. Bu söylediğime itiraz olarak, bazı inançlı kişilerin yaptıkları kötülükler karşı delil olarak sunulmaya kalkılabilir. Ama böyle başkalarına zulmeden ve buna karşılık inançlı tabir edilen kişilere baktığımızda aslında çoğunun yine şirk içinde olduğu ve yanlış şeylere inandıkları görülecektir. Gerçekten şirkden arınmış ve dosdoğru dini inanç içerisinde olan bir insan, kötülüklerden ve yanlışlardan elinden geldiğince uzak yaşayacaktır. Ya da geçici bir süre hatalı davranış içinde olsa dahi en kısa sürede bunun farkına varıp kendisine çeki düzen verecektir.

Veya başka açıdan örnek verecek olursak; iyi bir insan inkar veya şirk içinde olsa da, günün birinde mutlaka doğru inanca kavuşacaktır bu dünyada. İmtihanının son dönemlerinde de olsa, kendisini cennete götürmeye yetecek minimum düzeyde de olsa dini kabule ulaşacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kişilerin hayatlarına bir bütün olarak bakmak gerektiğidir. Hem zaman açısından, hem de tüm alanlardaki yaptıklarını değerlendirme açısından...Ve sadece Rabbimiz bilmekte kimin iyilerden olacağını, imtihanı başarıyla tamamlayacağını... Bu yüzden herhangi birinin belli bir zaman diliminde veya bazı alanlarda yaptıklarına bakarak  sonsuz kötülerden mi veya iyilerden mi olduğunu biz bilemeyiz.

Bu konuyu "Kader ve Özgür İrade" başlıklı yazımda açıklamıştım:
 
 
Özgür iradeleriyle iyiliği seçenler  ahirette mutlaka kazanırken, bu dünyada da nimetleri yaşamaya başlarlar.

"Allah da onlara hem dünya nimetini verdi hem de ahiretin güzel sevabını verdi; öyle ya Allah güzel iş yapanları sever."  (Ali İmran suresi 148. ayet)

İyilik denilen olgu, ezeli olan Allah'ın yine özelliklerinden/sıfatlarından biridir.Yani öyle sonradan imtihan için oluşturulmuş kurallar falan değildir bu kavram aslında.Yüce Yaratıcımız iyidir ve O'nun sevgili/yakın kulları da iyilerden olmak durumundadırlar. İmtihanımız da tamamen bunun üzerine kuruludur.

Tur Suresi 28. "Biz daha önce O'na yalvarırdık; O, İyilik edendir, Rahimdir."

***

Bir insan veya topluluk yanlış/hurafe inançların peşinden gidiyorsa ve ısrarla gerçeğe/bilgiye, ayetlere yönelmekten kaçınıyorsa, bu dengesizliğin diğer davranışlarında da kendini gösterdiğini belirtmiştim.

Tarihte, inkarlarında ısrarcı olan toplumların, yanlış inançlarının yanı sıra, özellikle  insanlara zarar verici/zulmedici başka hatalı davranışlar da sergilediklerini görmekteyiz zaten.

Ayetler ışığında bu durumu delillendirecek olursak;

Cahiliye döneminde şirk içindeki  Arapların bazılarının çocuklarına yönelik zalimlikleri:

Tekvir Suresi 8 - O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda,

Enam Suresi 137 -  Böylece onların ortakları, çocuklarını öldürmeyi bile müşriklerin çoğuna iyi bir şeymiş gibi gösterdiler. Böylece onları mahvettiler ve dinlerini karıştırıp bozdular. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Onlardan ve uydurdukları şeylerden uzak dur.


Antik Mısır döneminde Firavun ve yönetimindekilerin vücuda getirdiği zulüm:

Kasas 4. Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayasızca davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.


Lut Kavminin gelen misafirlere bile tacizkar tavrı vardı:

Hicr Suresi

67. Şehir halkı, elçileri duymanın sevinci içinde geldi.

68. Lût dedi: "Bunlar benim konuklarımdır, aman beni utandırmayın!"

69. "Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin."

70. Dediler: "Seni el âlemin işiyle uğraşmaktan men etmemiş miydik?"

71. Lût dedi: "Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım!"

72. Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sersemlikleri içinde bocalıyorlardı.

73. Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.

74. O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.

(Bu arada belirtelim, Lut Kavmi de diğer kavimler gibi öncelikle, inkarcılığından dolayı helak edilmiştir. Zaten muhtemelen yarısı veya yarıya yakını kadınlardan oluşan bu toplumun tüm bireyleri eşcinsel, zinacı  veya tacizkar değildi. Buna en net delil Lut'un eşinin de geride bırakılıp helak edilen kötülerden olmasıdır. Tamamını pençesine alan ana/asıl günah   Allah'a ortak koşmak ve ayetleri inkardı yine. Diğer dengesiz davranışları ve günahları ise yine vahye sırt çevirmenin, zalimliğin yan tezahürleri, sonuçları idi.)

Ankebut Suresi     32 İbrahim dedi: "Ama orada Lût var." Dediler: "Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak."

Ad Kavminin zorbalığı:

Şuara Suresi

128.Her yüksek tepeye/yola şaşılacak bir bina kurarak/bir işaret dikerek mi eğleniyorsunuz!

129.Sanayi üreten yerler edinerek sonsuzlaşmak ümidine mi düşüyorsunuz?

130.Yakaladığınız vakit zorbaca yakalıyorsunuz?


Medyen Halkının da ticarette hile yapma ve başkalarının malına zarar verme yoluyla yine insanlara karşı duyarsız ve zulmedici olduğunu görmekteyiz:

Hud Suresi

84. Medyen'e, kardeşleri Şuayb'ı göndermiştik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Eksik ölçüp yanlış tartmayın. Sizi nimet-bereket içinde görüyorum, ama sizin için sarıp kuşatan bir günün azabından da korkuyorum."

85. "Ey toplumum! Ölçüyü ve tartıyı tam bir dürüstlükle yapın. İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."

86. "Eğer inananlar iseniz, Allah'ın bıraktığı kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim."

( Geçmişteki helak edilen toplumları düşündüğümüzde dikkati çeken bir başka ayrıntı da; Allah'ın kötüleri/zalimleri dünyada da bazen biraraya getirip, onların toplu bir şekilde kendileriyle yüzleşmesini sağlamasıdır. Geçmişte helak edilen toplum demek aslında Allah'ın, kendi iradeleriyle kötülüğü seçecek olan birtakım zalimleri aynı tarih ve coğrafyada biraraya getirmiş olması demektir).

Büruc Suresinde de yine inkarcıların Müslümanlara işkence yaptıklarını görmekteyiz:

Büruc

5. O tutuşturulan ateşin adamları,

6. Onlar onun başında oturmuşlardı.

7. Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

8. Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı

9. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.

10. Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.

11. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.


Kısacası; ayetlere yönelmeyen insanlar birçok alanda hastalıklı düşünce ve davranışlara sürüklenebilmekte. Zaten doğru ve güzel olan  davranış veya düşünce, aslında ancak Rabbimizin bizlere öğrettiği bilgilere ve emirlerine uzanmakla mümkün olmaktadır. Gerek yaratılışımızda bize verilen, gerekse sonradan Kitap'tan öğrendiğimiz...Gerek farkında olarak, gerekse olmayarak...

Ateistler de dahil olmak üzere herkesin erdemli ve doğru yanları buna dayanmaktadır. Farkında olmasalar da içlerindeki ayetlere kulak verdikleri noktalarda güzel ve sağlıklı davranışlarda bulunuyor insanlar.

***

Müslüman, yani sadece Allah'a teslim olan, imtihan serüvenini başarıyla tamamlayacak kişinin aynı zamanda iyi bir insan olduğunu, buna karşılık cehennemliklerin ise kötüler olduğu gerçeğini Kuran'da görmeye devam edelim:

Beled Suresi

12. Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?

13. Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o.

14. Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o,

15. Yakındaki bir yetimi,

16. Yahut ezilmiş-boynu bükük bir yoksulu.

17. Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o.

18. İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.


Hakka Suresi

30 "Tutun onu, derhal bağlayın onu!"
   
31 "Sonra cehenneme sallayın onu!"

33. "Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu."

34. "yoksulu doyurmaya özendirmiyordu."

35 "Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur."

Ali İmran Suresi     198     Ama Rablerinden korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler var.Allah katından bir konukseverlikle sürekli kalıcıdırlar orada.Allah katındaki ödüller iyiler için daha hayırlıdır.
   
Nahl Suresi     122     Dünyada ona güzellik verdik, âhirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.


İnfitar Suresi

13. Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,

14. kötülerse cehennemin ta ortasında.

Kalbi güzelliklerle dolu birinin inanmadığı için kazayla  cehenneme gitmesi, veya zalim bir kulun haketmediği halde cennete gitmesi diye birşey yok hiçbir zaman. İyiler mutlaka kazanıyorlar imtihanı.

Allah'a iman etmek ve şirkden uzak durmak  dürüstlüğün  bir tezahürü iken, inkar veya ortak koşup başka efendiler edinmeye çalışmak ise o kişinin  en azından kendisine zulmüdür.

Gerçek bilgileri kabul edip yanlış inançlardan uzak durmak, erdemli yaşamak da güzel ahlakın parçasıdır.

Bunun yanısıra, tek efendimiz olan Allah'ın  bizden istekleri aynı zamanda yeryüzündeki sıkıntıları gidermeyi veya en aza indirgemeyi, buna karşılık dünyadaki güzelliklerden en üst seviyede yararlanmayı da amaçladığından, yine her açıdan, O'nun yolunda yürümek eşittir iyilik olmaktadır.

Zekatı sürekli yerine getirmek (ekonomiden tutun bilgi birikimimize kadar her alanda paylaşımda bulunmak), ihtiyacı olanların  yardımına koşmak ve güzel davranışlar sergilemek, yalanlardan, hırsızlıktan, cinayetten ve diğer kötülüklerden de uzak durmak, tüm dünyanın çıkarları doğrultusunda güzellikler üretmek, maddi ve manevi zenginliği ve barışı sağlamak, Allah'dan başka kimseye/kul köle olmamak ve kimseyi de köle edinmemek, verilen sözleri yerine getirmek...Bunların hepsi de merhametin ve iyiliğin temel parçalarından. Kuran'da bunlar ve hatta daha bile fazlası istenmekte kullardan.

Bakara Suresi     83     İsrailoğullarından şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.

En'am Suresi     151     De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz."

Özetle; cennet ehli mutlaka dünyada da güzellikler üreten ve düşünen iyi insanlardan oluşurken, cehennem ehli ise en başta kendisine ihanet içinde olanlardan oluşmaktadır.

Yunus Suresi     44  Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar.

Kendine acımayan, aslında  başkalarına da merhamet etmeyecektir genelde. Ve ayetlerde anlatılan kıssalarda görüldüğü üzere öyle de olmaktadır.

Ayrıca, yapılan her kötülük o kişinin aynı zamanda kendi özbenliğine zulmetmesi demektir.

Başkaları için kurduğu her kötü niyetli tuzak, aslında kendisi için kurulan ve de içine düştüğü tuzak demektir (ahirette aleyhine delil olması ve içindeki zalimlikle yüzleşmesi için).

***

Rabbimiz bizleri hem kulluk etmemiz, hem de herkesin hakettiğine kavuşması için yarattı. Güzellikleri hakeden benlikler cennete , azgın ve bozguncu benlikler ise cehenneme kavuşsun diye...Bu yüzden iyiliği seçenler mutlaka kazanırken, zulmü seçenler kaybedecekler.

Selam ve sevgiler
 
Emre_1974tr

Sen buraya bizim aklımızla dalga geçmeyemi geldin  islamın nesi iyi buyur  öldür diyor daha ne desin sıarayla astırma buraya aytleri.

Diyanet İşleri: MUHAMMED Suresi 4. ayet:Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır

Diyanet İşleri: ENFAL Suresi 12. ayet:Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına” diye vahyediyordu.

 

Mâide Sûresinin 33 . Ayet.Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası;ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi,

yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır
.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamı mağdur gösteriyorlar yahu  bu dansöz Allah ne yapacak ganimeti ganimetinde açıklmasını yapcak halimiz yok. Ganimtler kiminmiş Allahın:D

Enfal/1. Sana ganimetlerden sorarlar: “Ganimetler, Allah'ın ve Resûl'ündür.” de. Artık Allah'a karşı takva sahibi olun ve aranızdaki durumu (sahip olduğunuz hali) ıslâh edin (düzeltin)! Eğer mü'minlerseniz, Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat edin.

 

 

Eeee buraya kadar tamam.

sen sözünden dönmeyen dönek dansöz allah deyilmisin.

Allataki arabın danszöz Allahı niye sözünden cayıyor.

Yoksa  muhmmedmi yazdı bu ayetleri ne dersiniz müslümanlar.gersin gersin eyetler gelmeye başlıyor :D

 

Enfal/41. Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir din düşünün başlığa baktım okumaya zaman harcamaya deyemez bir dinde köle ve.

Varsa hangi iyilikten bahsedebiliriz  cariye kölenin sıtastüstüsünü anlamya gerek yok

ZÜMER 29. Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir köle ile yalnız bir kişiye bağlı olan hür bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.

 

 

 

NİSA - 3 : ayeet. yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. .....
 

 

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Emre Karaköse yazdı:

Bende zamanında anlatım ben zeyusun oğlu  herkülüm kimse inanmadı. dostum bu sitede bir şey anlatmasın anlmazlar her horoz kendi çöplüyünde ötermiş. YAV DOSTUM ben zeyusun oğluyum dedim Amnamda meryem erkek eli deymemiş deiysemde kimseyi inadıramadım. bana inmadılar sana nasıl insınlar.

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İyilik derken bu müslümanlar evlide olsa cariyenizi becereceksiniz demekmi, iyilik buysa ben kötüyüyüm  okuyun karar verin .

Diyanet İşleri: Nisa 24 ayet. Savaş esiri olarak sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HADİS

İbn Abbas (r.a.) dedi ki:

"Bu ayet Huneyn gününde indi. Allahü Teâlâ, Huneyn günü Müslümanlara fetih müyesser kılınca, ehli kitabın  kadınlarından müslümanlara kadınlar isabet etti. Onların kocaları vardı. Bir erkek, kadınlardan biri ile olmak istediğinde, Kadın:

 "Benim kocam var." derdi.

 Bundan Rasûlullah'a soruldu. Allahü Teâlâ bu âyeti indirdi."

  Taberânî; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul,

Link to post
Sitelerde Paylaş

iylik eden kazanırmış bakın bu ayeti ben uydurmadım kadını aldı islama göre kadın maldır belliki kadın kızını adamla tanıştırmadan sığıntı olarak bu adamla  evlenmeyi göze alıyor çünkü çocuğu va. EEEEEEEEE EVELENDİLER KADIN kızınıda kocasının yanına aldı geldi baktıki kız çok güzel anasını bırakıp kızını s,***********k,yor bu ne namsuzluk bu ne godoşluk,  ondanda vaz  geçtim hani nikahhsız evlenemsin evlendin kızlığına göz koydun gece yarsı ey hoca efendi gel ansını s-----mdim gel nikahı bozda kızınımı s*****cem diyeceksiniz bu ayte bakarsak. iyilik buysa hepsi sizin olsun ben istmem namsuzlaer

Nisa:
23. Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yine aynı ayetle devam edelim  çok bilmiş allah adına ayt yazmışlar kimlerle evlenilmez diye saymışta saymış.

Kalasik olcak ilk önce klasikten başlayalım bu ayete göre torynuyla evlenmede hiç bir sakınca yok.

klasikten çıktım ben düşünüyorum pekiyi  ikiz kız kardeşin oldu onunlada evlenmekte sakınca yok dur yav enset ilişkiye ademle havaya geri döndük. bacanağın kızınıda alabilrsin sakınca ben görmüyorum gören versa  uyarsın aman. erkek kardeişin  ikiz kızı üçüz olursa onuda alabilrsin neyse bu hikayedeburda bitti bir leylek kalmıştı onuda allah söylelemiş.

 

Nisa: 23. Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
 

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...