Jump to content

Semalar; Gökler


Recommended Posts

Hurma geçen semavati (uzaylar) diye bi copy paste yapmış bi yerlerden.

 

Şimdi semavati kelimesi uzaylar manasında mı görelim.

 

İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârakallâhu rabbulâlemîn(âlemîne).

 

Burada semavatiyi uzaylar diye çevirenler modernist dinciler. Semavati; semalar. Sema ise gök manasındadır. Bugün sema - semavi dinler derken kimse uzay dini uzay dinleri diye de anlamaz. Yani Kur'an'da uzaylar demiyor. Uzay misahat. Uzaylar olsa misahati diyecekti. Alsamavat ise gök demek. 

 

Yani şeytana atılmalık taşlarda yer ile ay arasında. Bildiğin meteor taşlarını yıldız sanıyorlarmış. Bu cehalet Türkçemizi de katledip yıldız kaydı lafına çevirmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, emretemelkuran yazdı:

Türkçemizi de katledip yıldız kaydı lafına çevirmiş.

 

Konunun bilimsel gerçeklerle nasıl çeliştiğini net biçimde ortaya koymuşsun. Onun için ben işin "din" tarafına değil de "dil" tarafına değineceğim: 

 

Yıldız kaydı, güneş doğdu/battı, lambayı yak/söndür, resim (fotoğraf) çektirmek vs vs... İlk ikisinde insanlar kaydığını ve doğduğunu zannederlerdi. Diğer ikisinde ise araç gereçteki yeniliklerle ilgili tutarsızlıklar söz konusudur. Çektirmek eski teknolojiden gelen bir tabir. Teknoloji değişti ama tabir değişmedi! 

Yakmak kelimesi ise tutuşturmak anlamındadır. "Çırayı yak" derseniz saçma olmaz ama "lambayı yak" demek saçmadır. Fakat kimse bu ne biçim cümle diye size gülmez. Çünkü deyimler, tabirler ve söz kalıpları değişmez. Bunun yanında yeni kavramlar hayatımıza girebilir tabi. Lambayı yak yerine, "elektriği aç" gibi (Aslında burda da açılmaz tam tersi kapatılır ama!). Yani işin özeti; dil ve teknoloji paralel hizda değildir! Fakat din ve teknolojinin de paralel gitmediği kesin!!!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Getaf yazdı:

 

Konunun bilimsel gerçeklerle nasıl çeliştiğini net biçimde ortaya koymuşsun. Onun için ben işin "din" tarafına değil de "dil" tarafına değineceğim: 

 

Yıldız kaydı, güneş doğdu/battı, lambayı yak/söndür, resim (fotoğraf) çektirmek vs vs... İlk ikisinde insanlar kaydığını ve doğduğunu zannederlerdi. Diğer ikisinde ise araç gereçteki yeniliklerle ilgili tutarsızlıklar söz konusudur. Çektirmek eski teknolojiden gelen bir tabir. Teknoloji değişti ama tabir değişmedi! 

Yakmak kelimesi ise tutuşturmak anlamındadır. "Çırayı yak" derseniz saçma olmaz ama "lambayı yak" demek saçmadır. Fakat kimse bu ne biçim cümle diye size gülmez. Çünkü deyimler, tabirler ve söz kalıpları değişmez. Bunun yanında yeni kavramlar hayatımıza girebilir tabi. Lambayı yak yerine, "elektriği aç" gibi (Aslında burda da açılmaz tam tersi kapatılır ama!). Yani işin özeti; dil ve teknoloji paralel hizda değildir! Fakat din ve teknolojinin de paralel gitmediği kesin!!!

 

 

İşte gökler ve yer olarak belirtilen şeyi, uzaylar diye çevirmeye zorlamak Caner Taslaman gibilerinin işi. Ben de bi dönem çok Caner Taslaman dinledim belki de islamcılar arasında en mantıklısı kendisi ama o bile zorluyor kendini :D.  Bakarada gökler olarak düzenleyen şeyi 7 uzay deyip zorlamak. 7 takıntısının Sümer kaynağını biliyoruz zaten. Sümerler de müslümandı diyebilir miyiz? :D Bir de gayb'a inanmak olayı var, bilinmeyene inanmak nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, emretemelkuran yazdı:

Hurma geçen semavati (uzaylar) diye bi copy paste yapmış bi yerlerden.

 

Şimdi semavati kelimesi uzaylar manasında mı görelim.

 

İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârakallâhu rabbulâlemîn(âlemîne).

 

Burada semavatiyi uzaylar diye çevirenler modernist dinciler. Semavati; semalar. Sema ise gök manasındadır. Bugün sema - semavi dinler derken kimse uzay dini uzay dinleri diye de anlamaz. Yani Kur'an'da uzaylar demiyor. Uzay misahat. Uzaylar olsa misahati diyecekti. Alsamavat ise gök demek. 

 

Yani şeytana atılmalık taşlarda yer ile ay arasında. Bildiğin meteor taşlarını yıldız sanıyorlarmış. Bu cehalet Türkçemizi de katledip yıldız kaydı lafına çevirmiş.

 

Saffat 6: Sema ed dünya: Ben size dünyanın semasını böyle yıldızlarla süsledim der

Semavat nedir? Semalar demek. 

Demek ki uzayımızın hariçinde de uzaylar vardır. nokta

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, emretemelkuran yazdı:

Bir de gayb'a inanmak olayı var, bilinmeyene inanmak nedir?

 

Gayb: Güneşin gözden kaybolmasına dağların yüksek tepelerin arkasına geçip gözükmemesine denir.

Varlığı mevcudiyeti tesirleri ile bilinipte kendisi görünmeyen şeye gayb denir sonraları gözden ırak olman herşeye gayb denmiş geleceğede gayb denmiş.

 

Ayeti ilahide gayb: Bilinmeyen değildir Gayb Allahın saltanatıdır. Müminler buna iman ederler.

Allah benim saltanatın gaybtır diyor müminler ona iman ederler diyor 

 

Allah “Müminler Mechule (bilinmeyene) iman ederler demiyor ki anasını satayım

tarihinde Hurma tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, Getaf yazdı:

dil ve teknoloji paralel hizda değildir!

 

Çok güzel bir konuya değinmişsin. Çok da doğru.

 

Ancak bilgisayar teknolojisi bu konuda çok başarılı. Bilgisayar sözcüğü başlı başına zaten çok başarılı olmuş ve çok yaygın kullanıma ulaşmış bir sözcük. Bilişim alanında üretilen çoğu sözcük son derece başarılı oldu ve yerleşti. Masaüstü, pencere, kısayol, ikon, biçimlendirme, formatlama... Yani bunlar çok başarılı ve güncel sözcükler.

 

Bilişimin insanlığı ve hayatı kökten değiştiren bir devrim olduğu buradan da görülüyor.

 

Dili bırakıp dine gelirsek o zaten bir hiç. Teknoloji ile paralel gitmesi söz konusu bile olamaz. Taş devrinin bile gerisinde düzülmüş bir hurafe ve zırva yığınından teknoloji ile alakasının bile olmasının beklenmesi hayal bile edilemez elbet.

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, Hurma yazdı:

 

Saffat 6: Sema ed dünya: Ben size dünyanın semasını böyle yıldızlarla süsledim der

Semavat nedir? Semalar demek. 

Demek ki uzayımızın hariçinde de uzaylar vardır. nokta

 

MÜLK 5 Suresinde, DÜNYA'NIN SEMASINI KANDİLLERLE SÜSLEDİK.  

DÜNYA'NIN GÖĞÜNÜ KANDİLLERLE SÜSLEDİK. DÜNYA'NIN GÖĞÜ NEDİR? 

 

Ve lekad zeyyennâs semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbes saîr.

Yıldızlar Dünya göğünde değil ki. Şeytana atılmalık yıldızlar Dünya'nın göğünde. Meteorlarla yıldızlar da aynı şey değil. O zaman teknoloji paralel gitmemiş ama Muhammedin Allahıda bilmiyor demek ki.

 

ARŞ, ARK bu kelime geçiyor bunun bombe şekli olduğunu biliyoruz, arşın üstüne çekilen nedir? 

 

Notlar:

cariye değil cern diyor. Ben size savaştan sonra İsviçrenin Cern kasabalarından edinin dedim diyor.

 

Neml 75 gaib , bilinmeyen gizli manasında kullanılmış. 500. manada bulmak kolay zaten. Gaib kelimesini bugün transformatör manasında da kullanabiliriz. O zaman bilinmeyen

bir elektronik komponente gayb denmişti aslında Kur'an'da da en üstün teknoloji vardır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

cevapta verememişsin ki nokta demişsin ama cevap yok maksadım bi İslamcıyla kapışmakta değil saplantıyla kapışamazsın zaten her zaman Kur'an doğrudur.

Kur'an bişey diyorsa o doğrudur mutlaka. Kur'an ananı şey et diyorsa o doğrudur.

 

semalar ile uzaylar aynı şey değil. Bunu Araplar demiyor bi bizim akıllı modernist İslamcılar diyor nokta.

Sema kelimesi bol bol geçiyor Allah semanın uzayın en üstüne çekildi manasında kullanırsan o zaman koskoca yaradana yer biçmiş olursun.

İslamcılar olarak Allah her şeydir diyorsunuz sonra Allah'ı Kur'an ile tahtına hapsediyorsunuz. Allah bir insan değildir. İşine gelen ayetleri koymak kolay.

Diyanet mushafta arama motoru var bir kelimeyle ilgili tüm ayetleri karşılaştırdığında modernist manalar tutmuyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. (yedi uzaylar)

Şimdiye kadar demek ki tüm medreseler hatta şu anda da medreseler yanlış öğretiyor desene. Düz dünyanın üstündeki bombe(arş)ın üstündeki 7 katman diyorlar. 8 boş 9 levh-i mahfuz.

Eski şer-i kitaplarda böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Koskoca yaradan niye tiyatro yapma gereği duyuyor. Bir anda veya anlar dışında yaratmak yerine , yavaaaş yavaaş aynı insan gibi yapıyor.

Önce kalkıyor bir kat sonra bir kat sonra bir kat hepsini 500 yılda yaratıyor. Gök toplam 3500 yıl. Sonra yer toplam 3500 yıl. Toplam 7000 yılda yaratıyor her yeri.

Cumartesi günü de dinleniyor. Sonra yerine çekiliyor. Her şey de kitapta yazıyor levh-i mahfuzda. Çünkü Allah unutabilir. 

Bir de meleklerine yetki veriyor ki kendi gücü yetmez. Sonra egolanıp sinirleniyor cezalandırıyor, istediğine veriyor istemediğine vermiyor sonra gidip vermediğini de cezalandırıyor. Aynı insan gibi. Aynı huysuz bir kral gibi. Yahudilerin göklerin kralı demesine şaşmamak lazım. Hristiyanlar da göklerin kralı diyor.

 

Bütün bu tiyatro niye var dedim mi bilmiyoruz cevabı da iyi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Kuran'da misahat sözcüğü geçiyor mu?

 

Hocam benim araştırmalarıma göre Güney Arabistan bölgesinde yaşayan kabileler Arap değil. Hint asıllı. Sami yani Araplar çok çok farklı ve çok farklı bir kültüre sahipler. Ayrıca bilim ve teknikte çok ileri idiler. Lakin Güney Arabistan'a geçen Hint kavimleri(ak giyen misyonerler) bi cacıktan haberleri yoktu. Bugün Suudi Arabistan ve çevresi aslında Arap değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, democrossian yazdı:

Ben Hindistan ile Arabistan arasında eski bir bağ olduğunu düşünürüm zaten. Ama Arapların teknikte hiç bir zaman ileri olduklarını düşünmüyorum.  Böyle bir done yok.

 

Al-kemi Al-kohol Al-gebra Kripti Kube 

Genelde Pers coğrafyasına doğru uzatabilirsin. Ama Kuzeydoğu Afrikayı es geçersen hata olur. 

Babil, Asur gibileri ile Güney Arabistanın alakası yok etnik olarak, kuzey gayet avrupai.Vaktinde güneyden etkilense de.

Bugün kimliklerini yitirmişler. Peygamberin üyesi olduğu Kurayj kabilesi kesine yakın Güney Hindistan kökenli.

 

Kürtler ise Kuzeybatı Hindistan kökenli de olduğundan genelde anadolunun islamla tanışmasını Kürtlere bağlamak da doğru olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Brahman , Sihlere geçiyor, Sihler ise Arabistanı etkiliyor. Brahman yani universal power nasıl olmuşta Hz. İbrahim olmuş ya :D

 

Sihlerin yazı biçimi bile Araplara çok benziyor. Namas, haj gibi şovlar genelde Hint kaynaklı. Hintler bunu biliyor ve müslümanlara çok 

gıcıklar dinimizi çaldınız çarptınız diyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

din olayının çoğu hint kaynaklı. 3 dinin aynı bölgeden çıkması.

Diğer dinler genelde doğa kaynaklı, kut inancı vesaire ağaçtan doğan kutlu çocuklar, paganizm hep benziyor.

Lakin Hint dinlerinde hep kişiler öğe yapılmış. 

Kur'anda musanın senin tanrın nasıl bir sığır göster bize dedikleri bölümler var. 

 

İneklere tapıyonuz diye dalga geçerler. Bakınız ne oluyor. Musa apayrı bir kıtada etrafında sığırlara tapanları bulmuş! İlginç. Aslında ayrı bir kıtada değil. Musa acaba hiç buralara gelmedi mi?

"Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın." dediler. Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi arası bir sığırdır. Haydi emrolunduğunuz işi yapın."
Bakara : 68
Diyanet İşleri Başkanlığı
Meal KarşılaştırAyet'e Git
 
Onlar, "Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın" dediler. Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır" dedi.
Bakara : 69
Diyanet İşleri Başkanlığı
Meal KarşılaştırAyet'e Git
 
"Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama Allah dilerse elbet buluruz" dediler.
Bakara : 70
Diyanet İşleri Başkanlığı
Meal KarşılaştırAyet'e Git
 
Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki, o; çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır". Onlar, "İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin" dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.
Bakara : 71
Diyanet İşleri Başkanlığı
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...