Jump to content

Zeyd meselesinde tek anlayamadığım kısım ?


Recommended Posts

Bir saat önce, Türk Ateist yazdı:

Neymiş bir evlatlığı öz evlat görmek konusundaki zarar da, Allah bu iş için bu kadar mesai harcamış, gayet güzel bir geleneği yıkıp sapıkça bir şey haline getirmeyi kafaya koymuş?

 

Hasan Bey'in argümanlarını ezberledim. O zahmet etmeden yazayım. En azından giriş mahiyetinde.. Birincisi; şirk mevzuudur. Normal bir insan şunu sorar: Ne alaka yani?! Ama müşrikler öz evlatları olmayan evlatlıklarını öz evlatları sayarak Allah'a şirk koşuyorlarmış!! İkincisi; soyun karışmaması çok önemli(ymiş)! Sanki soyun karışmasını savunan var. Ama bu soy meselesini derinleştirdikçe işin çok daha iğrenç detayları ortaya çıkıyor. Tabii iğrenç dediysem insanların fantezi, adrenalin, orgazm arayışlarını peşinen yaftalamadan bir fotoğrafçının objektifinden bakar gibi nesnel bir bakış sergilemekte de yarar var! O dönem her bir erkeğin hareminde 20-30 civarında kadın olduğu için, kimin eli kimin cebinde belli olmadığı için nesebin değil karışması, karışmaması mucize!! Kölelerinizle de ilişkiye girebilirsiniz, onun çocuğuyla da girebilirsiniz! Araplar bilmeden arada kendi çocuklarıyla da ilişkiye girmekten korkmuşlardır! Doğal olarak. Fakat işin bu arka planı yani bu kaotik ortam anlatılmadığı için, sanıyorsunuz ki İslam çok iyi niyetli olarak soy bağının korunmasına önem veriyor! Oysa olayın arka planında çok renkli, çok sesli, bol sevişmeli, hiperaktif, süperaktif bir cinsel hayat var! Benim aktaracaklarım bu kadar. Evet söz sizde Hasan Hocam!.. 

tarihinde Getaf tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 429
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

8 saat önce, Duru akıl yazdı:

Tanrı diye bişey olmasa bile ibadetlerini yerine getiren biri ne kaybetmiş olur

 

Sanılanın aksine dine inanmak çok şey kaybettirir,

 

    Din virüsü önce insanlığınızı elinizden alır, sonra özgürlüğünüzü, yani din temelde sizin kendiniz olmanızdan, özgür düşünceli birey halinizden müthiş rahatsızlık duyar.

Mesela bilim ve sanat dinin tasvip etmediği sorgulama, yaratıcılık ve gelişim gibi sorunlara(!) neden olur.

Din ise, geçici olan bu hayatı kitapta yazan tariflere göre öylesine idare ediverip, öbür tarafa hazırlanmanız (!) için baskı yapar.

Size aşılamaya çalıştığı ana prensip ise, "aslolan aitlik, bulunduğun cemaat, topluluk vs. dir, sen birey olarak daima ikinci plansın, hatta planda bile değilsin, sen kendine değil buraya aitsin, daha büyük olanın (toplum) çıkarı için küçük olan (birey) feda edilebilir" prensibidir.

Burada önem atfetme kriterinin nicelik olması apayrı bir trajedidir.

Tüm siyasal iktidarların da ana zihniyeti ile iç içe geçmiş bir vaziyet görüldüğü üzere. (Dinler tam da bu yüzden icat edilmiştir)

Yani hayal kurmayan, merak etmeyen, sorgulamayan, denemekten korkan, maddi-manevi anlamlarda sürekli birşeylere bağımlı, ayakta durmak yerine yaslanmayı tercih eden, "başkaları ne der" kafası ile solunum yapan her türlü şahıs hem devlet hem de din için uygun parça(lar)dır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Türk Ateist said:

Neymiş bir evlatlığı öz evlat görmek konusundaki zarar da, Allah bu iş için bu kadar mesai harcamış, gayet GÜZEL BiR GELENEĞi yıkıp sapıkça bir şey haline getirmeyi kafaya koymuş?

 

 

Sevgili kardeşim,

 

Evlatlığı öz evlat görmenin ciddi anlamdaki zararını evlatlık alınan çocuk görüyor

psikolog Serap Duygulu'nun belirttiği üzere 

çocuk kendisinin öz ailesi olduğu söylenegelen kimseler ile kendi DNA'sının tutmadığını öğrendiğinde  ciddi anlamda sarsılmak suretiyle.

 

Evlatlığı "öz evlat görmek"ten kastınız

eğer onu öz evlat kadar sevmek ise ve ona öz evlada davranmak gibi davranmak ise

evet GÜZEL BiR GELENEKTiR o ve Kuran'ın da emrettiğidir.  Kuran'ın buna itirazı yok.

 

Kuran'ın itirazı evlatlık = öz evlat kabulünedir

ve bunun uygulaması sadedinde

örneğin evlatlığa sen bizim öz evladımızsın denerek ve ona evlatlık edinenin soyadı verilerek

biyolojik ailesinin kendisinden saklanmasıdır.

 

Çünkü işte o zaman psikoloğun dile getirdiği sarsıcı zarar ortaya çıkıyor:

 

Dolayısıyla

biz

çocukların

evlatlıksa

mutlaka 

evlatlık olduğunun söylenmesini öneriyoruz.

 

Allah'ın bu iş için mesai harcamış olmasına gelince, yok öyle bişey

çünkü Allah'ın bu işe müdahalesi "varoluşsal"dır

yani olay yaşamın akışı içinde koşullar neyi gerektiriyorsa öyle gelişir,

Allah'ın müdahelesi neden-sonuç ilişkisini var etmiş olmasından ibarettir.

 

Örneğin "Seni o kadınla evlendirdik" diyor Allah

bu, bir adamın dul bir kadınla evlenmesini yaşamın akışı içinde var ettik anlamına gelir; masaya oturup nikahı Biz kıydık anlamına gelmez 

yani bir adam eşini boşayıp dul bırakmıştır, başka bir adam o dul kadınla evlenmektedir, ve nikahı kıyan bir beşerdir. 

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ülen boşadığı karısını nikahlamak mı evlatlığa öz evlat gibi davranmak! Ne iddia ettiğinize bir karar verin be! Kuran'a bu pasajların yazılması ile evlatlığın aynı evlat gibi görülmesi reddedilmiş ve yıkılmış mı, yoksa evlatlığa evlat gibi davranmak mı güzel görülmüş teşvik edilmiş! Duruma göre iki çelişkili iddiayı da ortaya atmak nasıl bir yüzsüzlük yahu!

 

Her evlatlığın evlatlık olduğunu öğreneceği bir zaman elbette gelecektir. Bunun en uygun zamanı kişilere ve ortama göre değişir. Bunu sonsuza kadar saklayamazsınız zaten. Ne çıkar, günümüzde çocuklar artık tüp bebek olduklarını da gün gelip öğreniyorlar. Hatta kiralık anne tarafından doğurulduğunu öğrenen de oluyor. Hatta kadavradan rahim nakli ile doğduğunu öğrenen de çıkacak bundan sonra!

 

Bunlar bir şey değiştirmiyor. Gerçekler sonsuza kadar gizli kalmaz, işin özü bu. Fakat biz burada Anadolu'da maalesef var olan bir gelenekten söz etmiyoruz. Bu, çocuğu olmayan kadına kız kardeşinin çocuğunu evlatlık vermesi geleneği. Bu, çocuğu psikolojik olarak yıkıyor. Ben fazlalık mıydım baştan atılan teyzeme verilen diye bunalıma giriyor. Bu tabii travma. Bu zararlı geleneği bir tarafa koyalım. Güzel olan evlat edinme, hayatta bir anne babaya sahip olma şansı olmayan çocukları evlat edinme. Bu çocuklara bir aile, anne baba diyecekleri insanlar kazandırma. Öğrenmeye tabii sonunda öğrenecek. Ama teyzesi sandığının annesi, annesi sandığının ise teyzesi olduğunu öğrendiğindeki gibi bir travma yaşamayacak. Tersine anne baba diyebileceği birileri olmayacakken kendisine bu şansı evlat edinerek tanıyan insanlara minnettar kalacak.

 

Ateist lafı dinlemezler, ne sakalımız var ne imanımız ama yine de insanlık görevimizi yapıp buradan çağrı yapalım: Bunu yapmayın! Bu kötü geleneği bırakın! Çocuğunuzu çocuğu olmayan kız kardeşinize evlatlık vermeyin. Çocuk bunu öğrendiğinde yıkılıyor, psikolojisi karaya oturuyor! Bunu yapmayın!  

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diyanet acaba kiralık annesinin gerçek çocuğu ile evlenmeye fetva veriyor mu? :D 

 

Zavallı diyaneti hınzır bilim insanları türlü çeşitli acayip icatlar yaparak nasıl da uğraştırıyorlar! Peki rahim nakli yapılan kadının çocuğu ile verici kadının çocuğu evlenebilir mi? :lol:

 

Vah zavallı diyanet... :0_80cbc_37a71a73_L: Ama öyle beş bakanlığın bütçesini lüplemesi değil! Cevap verin cevap! Paraları lüpleyip god büyütmesi iyi değil mi!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hasan Bey, iyi niyetli varsayımlarınızla apaçık bir sapkınlığı tevil edip duruyorsunuz! Önünüzdeki ormana bir belgeselci objektifinden bakar gibi bakmadıkça yalın gerçeği görme olanağınız da olasılığınız da yoktur. Siz yemyeşil ağaçları, suyun sesinin güzelliğini ve güneşin parıldayan yüzünü anlatıyorsunuz. Bir şair gibi lirizm katıyor, bir romancı gibi renkli betimlemelerle süslüyorsunuz. Ancak canlıların huşu içinde yaşıyor gibi göründükleri bu doğa manzarasının gerisinde oldukça vahşi bir yaşam vardır! Bize o vahşilikleri de anlatın. Ormanın derinliklerine de inin biraz, sığ sularda kulaç atmayın! Orman karanlık, nehir göründüğünden daha derindir! Diplerde kimler ölüyor, hızlı koşamayan ceylan hangi köşede son nefesini veriyor? Orman kanunlarından kimler faydalanıyor?  

 

Bundan memnunlar ki pek bi ilişmemişler! Ne kölelik kalkmış, ne kadına hakları verilmiş ne de bu düzenin değişmesi için çaba gösterilmiş! Birkaç pansuman, bak ne kadar şefkatli ne kadar fedakâr ne kadar düşünceli! Kadını diri diri gömmek sadece toprağa atarak olmuyor! Yüzyıllardır İslam toplumlarında kadın gömülü zaten! Biz medeni kanunlarımızı neden İsviçre'den aldık Hasan Bey! Neden biz İsviçre'ye vermedik de, onlardan aldık? Bizdeki daha ileri olaydı da onlar bizden alalardı! Eğer ormanı bu şekilde resmetmeye devam ederseniz biz daha çok alır, hep alır, gene alırız! O yeşil ağaçların birer tuzak olduğunu, suyun boğduğunu, güneşin yaktığını görmez ve tedbir almazsanız daha çok canımız yanar, kanımız akar da akan şeyin kanımız olduğunu bile anlamayız. Siz dersiniz ki kırmızı da buraya çok yakışıyor!..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, democrossian yazdı:

Muhammed Allahın Elçisi filmi

 

Hayır şimdi az zeka kullanılsa gerçekten güzel senaryolar çıkarılabilir. Örneğin Nuh'u Russel Crowe'un oynadığı film fena değildi, beğenmiştim. Ama işte onu yapanlar gavur! Filmde yani tufan yorumu zekice! Gerçi Kuran'a ters bu yorum dediğimde bir tanıdığım evet öyle ama Tevrat'a uygun demişti. Tevrat okumadığım için bilmiyorum. Doğruysa zaten Tevrat daha zekice yazılmış oluyor! Yine gavurlar muslimlere gol atmış oluyor! Muslimler yaptı mı bu Muhammed filmi gibi, böyle rezalet oluyor!

 

Yahu… Kuşlar taş atmakla ordu filan helak olmaz! Yani olmuyor, zeka yok zeka! Hadi kuş gribi de etkileyici, görsel olarak zengin olmaz, başka bir buluş yapalım desek. Kolayı var. Göktaşı düşürürsün ordunun üzerine! Müthiş de görsel efektler olur. Ordu fillerle gürültü curcuna Mekke'ye ilerlerken uzaydan yaklaşan göktaşını gösterirsin Inının ınının ınının! Göktaşı atmosfere girince parçalanarak yanar. Ordunun üzerine kor halinde taş parçaları yağmur gibi dökülür ve hepsi mevta...

 

Yani zeka olacak ama işte! Komik komik kuşlar gagalarında taşlarla geliyorlar, kuş gagayı bir sallıyor, aaaahhh anam öldüm! :0_80cbc_37a71a73_L: Ya bi gidin be! Zeka yok fikir yok, bilim yok teknoloji yok, yoz yoz yobaz yobaz... Bi gidin allahınızı da alıp bi gidin be! Yani müslümlerin beğenilecek hah lan iyi iş çıkarmışlar denilecek bir işleri olsa da beğensek!

 

Daha Ebrehe konusunda böyle gülmecelik olunca kapatıverdim gerisini izlemedim. Daha ne saçmalıklar var kim bilir. Hayır muslim keklemenin bu kadar kolay olması bir rezalet, skandal... Zeka düzeyi bu yani, kepazelik! Nasıl olsa yerler ne koyarsan diye konulan şeye baktığında zeka düzeyin anlıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

E ama göktaşı parçaları olursa tayran ebabil lafı nereye gidecek denirse kolay. Kolayın ötesinde elverişli. Çünkü ebabil denen kuşlar çok kalabalık sürüler oluşturur bazen gökyüzünü kaplarlar. Çok kalabalıklarsa siyah da oldukları için güneşi bile engelleyip gündüzü akşama çevirebilirler! Balıklar gibi senkronize hareket ederek görsel şölen oluştururlar. Belki eskiden bu gösteriler daha kalabalık sürülerle daha muhteşem sergileniyordu. Bu kuşlar çekirge düşmanı olduğu için çekirge istilasında umut idiler yani, melekler gibi aniden bir gelseler de çekirgeleri yok etseler diye dua edilirdi. 

 

Yani göktaşı serpintisini ebabil sürüsüne benzetmek, bunun bir teşbih olduğunu iddia etmek zor değil. Göktaşı atmosfere girip parçalandığında da güneşi engelleyen bir toz ve duman tabakası oluşabilir. Karanlıkta ateş yağmuru oluşabilir. Hicaretin min siccil sözcüğü de pişmiş taşlar anlamıyla bunu destekler.

 

Tabii bunu dedim diye muslimlerin hemen kalkıp Fil sûresi tefsiri yapmaya kalkışmaları komik olur. Bu ancak film senaryosu olarak geçerli olur. Gerçek olarak iddia etmek komik kaçar ama muslimlere belli olmaz! "Ana lan böyle dersek inanacak kafir ateler" diye bu fikre sarılmasınlar hemen bir de! Yani fantastik filmlerde böyle yorumları tolere tabii ederiz, sonuçta film! Hem de fantastik! Ama gerçekte de böyle iddiası mitoloji gerçektir iddiası olur! O olmaz! :D

 

Gerçi muslim zekası bu ikisini ayırt eder mi emin değilim! Edemez! :lol:

 

Mecid Mecidi: "Yaaaa demok yaa! Bunu filmi çekmeden niye söylemedin! Süper fikirmiş! Filmi çektikten sonra mı söylenir bu yaaaav!" :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Demok: "Lan Mecit! Adamın asabını bozma! Telefonu açıp demok bi film çekiyom Muhammed hakkında ne diyon, danışmanlık ücretin neyse veririz dedin mi! Demedin!"

 

Mecidi: "Neyse yaaa bi de sana para mı verecektik! Muslimler ne verirsek yiyor nasıl olsa, zararı yok! Ver coşkuyu tamamdır!"

 

Demok: "Yani tabi... Sen de haklısın!"

 

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ah, şu kişisel bencillik yok mu ?!
Hele kendi kıçımı bir kurtarayım da, gerisini tahtalı köyde sonra hallederiz.


Sittin seneden beri hayali bir tanrıya inanmanın uğruna insanlar ona adak olarak sunulup katledildi, toplumlar ötekileştirildi, birbirine düşmanlaştırıldı ve  kıydırıldı. Hayvanlar hălă onun uğruna boğazlanıyorlar ve çoktan dört duvar arasına tıkılmış olması gerekirken, hălă ulu orta bas bas "Hadi gelin bana tapmaya devam edin" minvalinde bağırtılıyor. Hatırı sayılır sayıda dindar da gıkını çıkarmadan, unun bu emrini(!) yerine getiriyor.

Sıkıysa yan cizsinler!

Bütün mesele ölüm denen öcünün(!) üstesinden gelip tahtalı köydeki akibeti güvence altına almak.

Piyasadaki tüm dinlerin/tanrıların ve kitaplarının esprisi bu aslında.

 

Hasılı atalarımız ne demiş?.
"En son umut ölür."

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Sevgili kardeşim,

 

Evlatlığı öz evlat görmenin ciddi anlamdaki zararını evlatlık alınan çocuk görüyor

psikolog Serap Duygulu'nun belirttiği üzere 

çocuk kendisinin öz ailesi olduğu söylenegelen kimseler ile kendi DNA'sının tutmadığını öğrendiğinde  ciddi anlamda sarsılmak suretiyle.

 

 

Çocuğa evlatlık olduğunu doğru zamanda doğru biçimde söylemek lazım, evet de bunun konuyla ilgisi yok. Sizin neden ilişki kurmaya çalıştığınızı anlamıştım ama emin olmak istediğim için özellikle sordum.

 

Evlat aldığımız çocuklar bizim "biyolojik" çocuklarımız değil. Buna halk dilinde "öz çocuk" diyoruz. Ancak psikolojik ve sosyolojik olarak öz, kendi çocuklarımız oluyorlar ve biz ne onlarla ne de eşleriyle evlenmeyi düşünüyoruz. 
 

Demem o ki, bu çocuklara, bizim öz çocuklarımız olmadıklarını anlatmak veya kabul ettirmek için onların ileride evlenip boşadığı eşleriyle evlenmeye ihtiyacımız yok. Bu gerçeği bir topluma anlatmak için de gidip evlenmeye ihitiyaç yok, nitekim kimse o kadar geri zekalı değil. Üstelik de tam tersi olur; yani bir çift gidip bir çocuğu evlat edinince çevre bunu konuşur, ilgiyle izler, kadını da adamı da ölçer biçer kendince. O yüzden bizler çoğu zaman insanlara, "Eğer evlat edinecekseniz ve imkanınız varsa çevre değiştirin, sizi tanımayan bir çevrede yaşayın ki çocuğun kulağına siz ona söylemeden gitmesin" deriz. Bunlar hep evlat edinilen çocuğu korumak için düşünülen ayrıntılar. 

 

13 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Evlatlığı "öz evlat görmek"ten kastınız

eğer onu öz evlat kadar sevmek ise ve ona öz evlada davranmak gibi davranmak ise

evet GÜZEL BiR GELENEKTiR o ve Kuran'ın da emrettiğidir.  Kuran'ın buna itirazı yok.

 

Kuran'ın itirazı evlatlık = öz evlat kabulünedir

ve bunun uygulaması sadedinde

örneğin evlatlığa sen bizim öz evladımızsın denerek ve ona evlatlık edinenin soyadı verilerek

biyolojik ailesinin kendisinden saklanmasıdır.

 

Yoo, günlerdir tersini söylediğiniz ve bizi de gerekçelerine ikna etmeye çalıştığınız gibi, İslam evlatlığı öz evlat gibi görmememiz gerektiğini söyler. O yüzden onun karısıyla evlenebileceğimizi söylemez mi? Muhammed'i, halka bu gerçeği gösterebilsin, evlatlığı öz evladı gibi gören ve hukuken de haklar tanıyan toplumun bu geleneği yıksın diye Zeyd'in karısıyla evlendirmiş ya? 

İslam'a, Kur'an'a göre evlat edinmemeliyiz biz. 

 

Ahzap 4-5

"...Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.

 ...Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

 

O kadar saçma, o kadar çirkin bir din ki bu...

Evlatlık aldığın çocuğun karısıyla, onu canın çekerse evlenebil diye uğraşıyor, bunu gelenek haline getirmeye çalışıyor ve kimse bunda bir çirkinlik görmüyor, ama bir kadın bir bebeği bir şekilde emzirmişse onu öz evlat gibi görmesini isteyip çocuklarıyla evlenmesini falan yasaklıyor.

 

Sonuç olarak bu ayetlere uymak isteyenler asla evlatlık falan edinmesin, edinmemeli. Ben Çocuk Esirgeme Kurumu'nun başında olsam mutlaka ailenin dini inançlarıyla ilgilenir, eğer dindarlarsa bu konuda ne düşündüklerini mutlaka anlamaya çalışır ve sonuç negatifse asla çocuk vermezdim.

Çok güzel bir test yöntemi. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alıntı

 

Ahzap 4-5

"...Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.

 ...Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.

 

 

Şu ayetlerdeki korkunçluk o kadar açık ki. Bunlar kendi başına bir şey ifade etmiyor. 1400 küsur sene öncesi için bile korkunç, çünkü toplum kimsesiz çocukları evlat edinen, onu öz çocuğu gibi gören ve hukuken de kendisinden yararlanmasını isteyen bir yapıda. Yani ideal. Oysa İslam bu değerli ve doğru dinamiği tepeden tırnağa yıkıyor ve bugün koyu Müslümanlar evlat edinmiyor. İslam'la yönetilen ülkelerde durum zaten hepten vahim.

 

95 yıllık laik Türkiye'de evlat edinme konusunda hala direnç vardır. Toplumsal direnç kaynaklarımız dini söylemler, neseb konusundaki sorular ve sosyal statü olarak tanımlanır. Ve bu direnç varlığını ne yazık ki hala ve ısrarla korumaktadır Aslına bakılırsa çok az da olsa önemi azalıyordu, ancak son yıllarda dinin etkin hale gelmesi ve toplumun devlet eliyle Araplaştırılması çabaları sonucu tekrar arttı. 

 

Televizyonda bir kadın programına çıkan ilahiyat profesörü bir hoca, İslam'da evlat edinmenin yasak olduğunu açıklar ve dinin bilmeyen bir yığın insan bu yasağı öğrendikten sonra evlatlık edinmekten vazgeçer. Tabii konu büyür, başka din profesörlerine de aynı soru yöneltilir, medya sürekli bu yasaktan bahseden yazılar yazıp araştırmaya koyulur vs. Sonuç belli. "Evlat edinmek dinen yasak ve günahtır"

 

TV 8'deki “Seda Sultan” programına konuk olan Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Turgay’ın evlat edinmenin haram olduğunu savunması tepki çekti. Özellikle sosyal medyada Turgay'ın bu sözlerine çok tartışıldı.

İlahiyatçı Prof. Dr. Nurettin Turgay, evlat edinmenin dinimizce caiz olmadığını, yapanın büyük günah işlediğini belirterek " Hz. Yusuf ve Hz. Musa, küçüklüklerinde başkaları tarafından evlat edinilmişlerdi. Hz. Muhammed ise kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce, Hz. Zeyd’i evlat edinmiştir. Evlat edinmeyle ilgili Ahzap Sûresi 3., 4., 5. ve 6. ayetleri nazil olunca, Hz. Muhammed evlatlığı Zeyd ile arasındaki bağına Allah’ın emri gereği son vermiştir. Böylelikle Müslümanlar arasında evlatlık kaldırıldı ve Müslümanlar evlat edinme olayından şiddetle uzak durdular. Evlat edinmek, İslâm dinine göre haram, günah ve yasaktır. Şu anda evlatlık alan ailelere tavsiyem şudur: Miras konusuna sebep olacak evlatlık işlemini iptal etsinler. Evlatlık olarak aldıkları çocuğun, bir başkasının çocuğu olduğunu unutmasınlar. O çocuğu beslemek, büyütmek, okutmak, iş güç sahibi etmek ve evlendirmek, büyük bir sevaptır. Bu gibi konularda dini açıdan bir sakınca yoktur. Ancak evlat edinmesinler. Çünkü evlatlık olayı, mirasta haksızlığa sebep olmakta, aile içerisinde İslâm ahlakına uygun düşmeyen yakınlıkların meydana gelmesine sebep olmaktadır" dedi.

 

SİZİN YÜZÜNÜZDEN...

 

Turgay'ın bu sözleri üzerine Sosyal Hizmetler Uzmanı Kahraman Eroğlu “Sizin söyledikleriniz yüzünden bir çok kişi evlat edinmekten vazgeçti” diyerek tepkisini dile getirdi.

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/evlat-edinmek-gunah-mi-23251200

 

 



Diyarbakır Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin TURGAY:  ‘En büyük günahlardan biri sayılır’ 
İSLAM öncesi cehalet döneminde çeşitli toplumlarda evlat edinme olayı yaygındı. Hz. Yusuf ve Hz. Musa, küçüklüklerinde başkaları tarafından evlat edinilmişlerdi. Hz. Muhammed ise kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce, Hz. Zeyd’i evlat edinmiştir. Evlat edinmeyle ilgili Ahzap Sûresi 3., 4., 5. ve 6. ayetleri nazil olunca, Hz. Muhammed evlatlığı Zeyd ile arasındaki bağına Allah’ın emri gereği son vermiştir. Böylelikle Müslümanlar arasında evlatlık kaldırıldı ve Müslümanlar evlat edinme olayından şiddetle uzak durdular. Evlat edinmek, İslâm dinine göre haram, günah ve yasaktır. Hatta bu türlü davranışlar büyük günahlardan sayılmaktadır. Şu anda evlatlık alan ailelere tavsiyem şudur: Miras konusuna sebep olacak evlatlık işlemini iptal etsinler. Evlatlık olarak aldıkları çocuğun, bir başkasının çocuğu olduğunu unutmasınlar. O çocuğu beslemek, büyütmek, okutmak, iş güç sahibi etmek ve evlendirmek, büyük bir sevaptır. Bu gibi konularda dini açıdan bir sakınca yoktur. Ancak evlat edinmesinler. Çünkü evlatlık olayı, mirasta haksızlığa sebep olmakta, aile içerisinde İslâm ahlakına uygun düşmeyen yakınlıkların meydana gelmesine sebep olmaktadır. Çocukları olmayan ve evlatlık almak isteyenler, başkalarının çocuklarını evlatlık almasınlar. 

Habertürk Gazetesi’nin İlahiyatçı Yazarı Prof. Dr. Bayraktar BAYRAKLI: ‘Allah’ın yasağını çiğnemiş olurlar’ 
ALLAH evlat edinmeyi yasaklamıştır. Uygulamasını ise Hz. Muhammed üzerinde tatbik etmiştir. Ayet indikten sonra Hz. Muhammed, evlatlık aldığı Zeyd Harise’yi evlatlıktan çıkarıp, Zeyd’in boşadığı hanımı Zeynep ile evlenerek, evlatlığın gerçek evlat olamayacağını ve evlatlığın kaldırıldığını bütün dünyaya duyurmuştur. Evlat edinen Allah’ın yasağını çiğnemiş olur. 

İlahiyatçı Prof. Dr. Süleyman ULUDAĞ: ‘Evlatlıkla evlilik yapmak uygun’ 
EVLAT edinmek İslamiyet’te yoktur. Bir çocuğu alıp bakmak caiz, fakat evlat edinilen çocuk o kişinin ailesine mirasçı olamaz. Evlat edinen kişinin gerçek çocuğu akrabalık ve kan bağı oluşmadığından evlat edinen erkek, büyüttüğü kızı 18-20 yaşına geldiğinde evlenebilir. Yine evlat edinen kadının, büyüttüğü evlatlığı erkek ile evlenmesinde sakınca yoktur. 

İlahiyatçı Prof. Dr. Ali Rıza DEMİRCAN: ‘Koruyucu aile olmak çok daha doğrudur’ 
İSLAM öncesi toplumda evlatlık uygulaması yaygındı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed kendisini tercih eden azatlısı Zeyd’i evlat edinmiştir. Fakat evlatlık uygulaması, Kuran-ı Kerim’in Ahzap Sûresi’nin 4. ve 37. ayetleriyle yasaklandı. Evlatlık uygulamasında evlat edinenle evlat edilenler arasında nafaka zorunluluğu doğmaz ve ölüm halinde miras hakkı da oluşmaz. Evlatlık uygulaması mahrumiyet oluşmadığında evliliğe engel değildir. Evlatlık İslam’ın yasakladığı bir uygulamadır. Bu sebeple haramdır. Yapılması gereken evlatlık alınmak istenen çocuklar için koruyucu aile olmaktır. Onların bakımını ihtiyaçlarını gidermektir. 

Emekli İstanbul Müftüsü Yusuf KAVAKLI: ‘Kuran-ı Kerim’de yasak ve haramdır’ 
KUR-AN-I Kerim’de evlat edinmek yasak ve haramdır. Onun için üzerine başka şeyler konuşmak doğru değil. Kişi evlat edindiği çocuğa sağlığında mal vermesinde hürdür. Öz çocuklarını mahrum etmeden bunu yapmasında dinen bir sakınca yoktur. Ama öldükten sonra evlatlığın miras hakkı doğmaz. Ancak öksüze ve yetime bakmak çok sevaptır. Peygamber Efendimiz kimsesizlere bakmayı teşvik etmiştir. İki parmağını yan yana getirerek, ‘Yetimlere bakan kıyamet gününde cennette benimle birlikte böyle yan yana olacak. Yetim ağladığı zaman arşıâlâ titrer’ demiştir. 

Diyanet Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer EVSEN: ‘Buluğ çağında edinmek doğrudur’ 
KADIN ve erkek arasındaki mahremiyet önemli bir olgudur. Küçük yaştaki çocuklara koruyucu aile şeklinde bakılabilir. Ancak buluğ çağına geldikten sonra kadın ve erkek arasında mahremiyet ortaya çıkıyor. Bu konuda dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle Güneydoğu’daki insanlar mahremiyet nedeniyle evlat edinmeye sıcak bakmıyor. 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/evlat-edinmek-gunah-mi-23251200

 

---------

Birkaç profesör evlatlık almanın yasak olmadığını, ancak evlat edilinen kişinin soyunu üstümüze alamamaktan dolayı (soy, neseb vs karışmasın diye) yabancı sayıldığı için namahrem olacağını ve ona miras bırakılamayacağını söylüyor. 

Din bu...

 

Yoksa Muhammed kimmiş, ne yapmış, ne tür fanteziler peşinde koşup hayatını şenlendirmiş veya yatak odasını nasıl renklendirmiş, umurumda bile değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili @Türk Ateist

 

Şu bol Prof'lu, Dr.'lu (bu ünvanları nasıl elde ettikleri de ayrı bir muamma) zatların yorumlarına bakınca bir nokta hemen göze çapıyor. Bütün dertleri aslında miras. Yoksa evlatlıkmış, onlara sıcak bir yuva vermekmiş, hayatlarını kurtarmakmış vs. umurlarında değil daha doğrusu ikinci planda.  Artı kitapta öyle yazıyormuş, o halde bize sadece uymak düşer minvalinde yorum getirmişler.


 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aklımıza saygımız olmalı her şeyden önce,

filanın feşmekanın üfürmesine değil 

kendi aklımızın sesine kulak vermeliyiz.

 

Örneğin iletinin en sonundaki Ömer Evsen'in şu üfürmesine bakın:

 

...buluğ çağına geldikten sonra

kadın ve erkek arasında mahremiyet ortaya çıkıyor.

Bu konuda dikkat edilmesi gerekiyor.

 

Demek ki neymiş, 

eğer bir erkekseniz siz

büluğ çağına gelmiş evlatlık kızınız size nâmahrem imiş yani onunla evlenebilirmişsiniz;

dolayısıyla onunla aynı evde yaşayamazmışsınız.  

 

 

2 tane kocaman yalan:

 

 

1

Size mahrem-nâmahrem olmaları açısından

öz evladınız ne ise

bakımını üstlendiğiniz kimse, örneğin evlatlığınız, odur (Nûr 58, 59).

 

Üç avret vaktinizde (sabah namazından önce, giysilerinizi attığınız öğle vaktinde, akşam namazından sonra)

odanıza girmek için

öz evladınız da kapıyı tıklatıp izin alacak

biyolojik evladınız da. 

 

Zerre fark yok aralarında.

 

 

2

Bakımını üstlendiğiniz genç kızlarınız (feteyâtikum) ile evlenemezsiniz, haram onlar size;

onları onların bakımını üstlenemeyen yoksullar eş alabilir siz ailelerinin izniyle -bi izni ehlihinn.

Siz iznim var deyip eş vereceksiniz onları, eş almayacaksınız (Nisâ 25).

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

2 tane kocaman yalan

 

Hasan Bey, @Türk Ateist yukarıda tonla ilahiyatçıdan görüşler vermiş, üşenmedim okudum hepsini, siz aksini iddia ediyorsunuz. Elbette farklı düşünebilirsiniz. Burada önemli iki husus var: Birincisi pek çok ilahiyatçının bu konuda fikir birliği etmesi, ikincisi ve daha önemlisi de toplumun bu konudaki algısı! Yani uygulamada nasıl? Çünkü İslam'ın ilk döneminde evlatlığa haremine katılacak potansiyel biri olarak bakılmış, bu durum günümüzde aşılmışsa da dinin korkutmasıyla mahremiyet algısı maalesef olduğu gibi kalmıştır! Yani cinsi bir yönelimle evlatlığına bakmayacak adam bile, "mahremiyet" konusundaki çekincelerini dile getirebiliyor! Dediğim gibi buradaki çekince, acaba niyeti bozar mıyım çekincesi değil, dinen mahremiyet çok önemli, acaba bu konuyu ihlal eder miyim endişesi!

 

İşin bir de miras yönü var.. Ancak evlat edinenler zaten çocukları olmadığı için bütün servetlerini bırakacak bir çocuk arıyorlar. Yani sadece sevgilerini değil her şeylerini veriyorlar. İyi de yapıyorlar. Siz onu evladınız gibi sahiplendikten sonra her şeyinizi de verirsiniz. Yalnız dini hassasiyetleri yüksek ailelerde durum farklılaşıyor. Zaten ellerinde olsa dinen sakıncalı bu işe hiç el sürmeyecekler! Fakat evlat özlemine dayanamadiklari için bu aileler, malım mülküm yabancıya da gitmesin diyerek, @democrossian'ın da üzerinde çokça durduğu gibi, Anadolu'da yeğenini evlat edinmek yaygındır! Sadece bizim akrabalarda bunun iki örneği var. Birinde üçüncü çocuğu da kız olunca, kızın halası evlatlık istedi, anne babası da verdi. Diğerinde ise, doğan çocuğu dayısı istiyor, onlar razı gelmeyince, dayı daha yeni doğmuş bebeği kaçırıp götürüyor! Durum bir kere çok dramatik. Neresinden bakacağını bilemiyorsun! Çocuğu olmayan çiftler bunun eksikliğini derinden hissediyor ve o hastane bu doktor derken tonla para harcayıp eli boş dönmenin büyük üzüntüsünü yaşıyorlar. Üzüntünün nedeni para değil elbet, bir aileyi aile yapan çocuktur inancı. Çevrenin baskısı ve özellikle kadının en tabii özelliği olan doğurganlığını sergileyememesi onları tarifsiz bir çaresizliğe sürüklüyor. Oysa meselenin en basit ve güzel yolu @Türk Ateist'in de söylediği gibi yurtlardaki sahipsiz bir çocuğu evlat edinmektir! Ama işte orada da din ve çevre baskısı bunu engelliyor!

 

Bugün miras meselesini sorun yapanlar, açık söyleyelim o çiftin yakınları! Ama daha önemli ve en önemli sorun, yıkılamayan tabu "mahremiyet" meselesi! Hani ahlak denince akla gelen ilk konu! Mahremiyet de mahremiyet! Neden? Meselenin nirengi noktası: Kan bağı yoksa namusu helaldir! Buyur burdan yak! Diyeceksin be hey sapıklar.. diyemiyorsun! Yukarıda anlattığım hani halasını annesi bilen, öz annesini yengesi bilen kızcağız! Büyüdü genç bir kız oldu. Tabi öğrendi gerçekleri ama içinde ne fırtınalar koptu siz düşünün! Şimdi o kıza ne diyorlar biliyor musunuz? Yıllarca ona, eniştesini babası olarak kakalayanlar ve bunda hiçbir beis bulmayanlar şimdi diyor ki sen çocukluktan artık çıktın, genç kız sayılırsın.. Eee?.. Artık ona fazla yakınlaşma, sarılma! Diyeceksin be hey sapıklar.. diyemiyorsun! O kız daha altına s.çarken eniştesi ona babalık yapmadı mı? Sümüğü akarken eliyle silmedi mi? Okulda arkadaşıyla kavga ettiğinde gelip evde babasının dizinde ağlamadı mı? Bakın babası diyorum artık, eniştelikten çoktan çıktı! Şimdi de bu adama potansiyel sapık muamelesi yapıyorlar! E bu toplumda damacanaya bile hallenen olursa neler olmaz ki?!. 

tarihinde Getaf tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, kavak yazdı:

Sevgili @Türk Ateist

 

Şu bol Prof'lu, Dr.'lu (bu ünvanları nasıl elde ettikleri de ayrı bir muamma) zatların yorumlarına bakınca bir nokta hemen göze çapıyor. Bütün dertleri aslında miras. Yoksa evlatlıkmış, onlara sıcak bir yuva vermekmiş, hayatlarını kurtarmakmış vs. umurlarında değil daha doğrusu ikinci planda.  Artı kitapta öyle yazıyormuş, o halde bize sadece uymak düşer minvalinde yorum getirmişler.

 

 

Öyle Sevgili kavak. Bütün amaç para, yani miras kendilerinin kanını taşımayan birine gitmesin, içeride kalsın... İşi sağlama bağlamak için de içine seks falan karıştırıp namus meselesi haline getirmişler. 

 

İslam böyle. Yanlış veya kötü bir şeyi yerleştirmek istediği vakit onu şiddeti yüksek başka bir kötü yöntem seçerek yapar. İnsanların birilerini evlat edinmesinin önüne, miras paylaşmamak için geçerken, onun karısıyla evlenebilmeyi norm haline getirip toplumu endişeye sürükler.

Misal, ben, kocamı evlat edineceğim çocuğun ilerideki karısını kıskanıp evlatlık istemeyeceğim... Evlatlığımla kocamın ileride yaşaması mümkün ilişkiden kokup evlatlık istemeyeceğim... O çocuk bana namahrem olacak diye istemeyeceğim vs vs...

Bunların hepsi iç içe geçince ve din en çok yatak odası üstünde durunca işin para yönü konuşulmuyor, perde ardında kalıyor. Ama işte bir nedenle ortaya çıkınca bu bizim ilahiyat profesörleri gerçeği doğal olarak belirtip itiraf etmek zorunda kalıyor.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Aklımıza saygımız olmalı her şeyden önce,

filanın feşmekanın üfürmesine değil 

kendi aklımızın sesine kulak vermeliyiz.

 

Kusura bakmayın, falan fişmekan dediğiniz kişilerin hepsi ilahiyat profesörü, üfürme dedikleriniz de herkesin malumu olan basit gerçeğin ifadesi. 

 

İslam dininde evlat edinmek günahtır, yasaktır. Evlatlık gibi bir müessese yoktur İslam'da. Bizim besleme dediğimiz çocuklar var ya, işte onlar İslam'a göre evlatlık oluyor.

Bir çocuğu evlat edinip nüfusunuza geçiremez, onu öz çocuğunuz gibi göremez, ona miras bırakamazsınız. Bunların hepsi yasaklanmıştır. Yasaklanmıştır diyorum, çünkü o çok aşağılayıp durduğunuz Cahiliye Arapları hepsini gayet güzel yapıyordu. İslam bunu ters çevirdi ve işin içine seksüel kaygılar yerleştirip sosyal hayata da yerleştirdi.

Müslümanlar bugün evlat edinmiyorsa, bu konuda saçma sapık endişeler taşıyorsa nedeni yalnızca dindir.

 

Aklımıza saygımız olmalı tabii... Önce gerçekleri bir görüp kabul etmekle başlayalım ama.

Getaf'ın son iletisini mutlaka ve dikkatle okuyun derim. İşte onlar gerçekler. Oturup ayetleri çarpıştırmaktan çok daha önemli gerçekler onlar. Din neymiş,hayata geçtiğinde  insanları ne hale getiriyormuş, onu gösteriyor. 

 

Bu arada, kırk kere tartıştığımız ve sizin kabul etmediğiniz bir diğer gerçek, Nisa 25'te sözü edilen kızların "cariyeler" olduğudur. Bakımıyla yükümlü olduklarınız, yani bir çeşit evlatlık gibi görüp baktığınız değil. Bildiğiniz cariye. Dolayısıyla sahipler cariyelerle evlenmez, yalnız seks kölesi olarak kullanırlar, cariyelerin doğal görevleri arasında sahibiyle yatmak da vardır. Bu bütün İslam alemi tarafından bilinen ve kabul edilen gerçektir. 

Nisa 25 kendi başlına bir başka iğrençliktir...

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ayetler gösterip "Aklımıza saygımız olmalı her şeyden önce," dedim, ""filanın feşmekanın üfürmesine değil KENDi aklımızın sesine kulak vermeliyiz"

ama arkadaş "tonla ilahiyatçı" diyor.

Artık o tonla ilahiyatçıya şapka çıkarıp "Helal sana ey tonla ilahiyatçı" demek düşer bana; 

"değil mi ki aklı da kapı dışarı ettirdin, helal sana!"

 

Akla... saygı duymayana

akla, KENDi aklına... kapıyı gösterene ise

diyebileceğim hiç bişey kalmamıştır. Sus, kalbim!

 

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Ben ayetler gösterip "Aklımıza saygımız olmalı her şeyden önce," dedim, ""filanın feşmekanın üfürmesine değil KENDi aklımızın sesine kulak vermeliyiz"

ama arkadaş "tonla ilahiyatçı" diyor.

 

O kadar yazdığım şeyden aklınızda bir tek bu mu kaldı; "tonla ilahiyatçı!"

 

Hasan Bey siz karıştırdınız galiba! Aklı savunan biziz! Siz vahyi savunuyorsunuz!! O tonla ilahiyatçı da vahye göre konuşuyor!.. 

 

Doğrusu, gün gibi açık bir olayı aksi yönde savunurkenki azminiz, hangi ayetten farklı ne çıkarırım yollu ısrarlı gayretleriniz ve okuduğunuz bir romandan da kendinize argümanlar geliştirmeniz hakikaten dikkate şayan, övgüye mazhar bir çabadır! Çalıkuşu örneğini vererek @democrossian'ı ters köşe edişiniz, @Türk Ateist'in bir cümlesini alarak Hayrullah Bey'i örnek gösterişiniz şaşırtıcı ve hayret vericidir! Hayret verici olan, böyle bir romandan sadece Hayrullah Bey'in görev addederek Feride'yle evlenmesini bulup çıkarmanızdır! Hem devamını görmezden gelmeniz hem de Çalıkuşu'nun bize verdiği çok önemli dersleri ıskalamanızdır!  

 

Çalıkuşu romanında kadın karakterlerin kocalarının eline bakması, evlenmek için kadının iznine bile gerek duyulmaması, çalışan ve yalnız kadına farklı gözle bakılması, kız çocuklarının okutulmaması gibi birçok yanlış anlayış ve düşündürücü vaka bulunur. Ben size önceki iletilerimde bir şey sormuştum: Medeni Kanunu biz neden İsviçre'den aldık diye! İşte toplum bu haldeydi ve biz bu yüzden 1926'da Medeni Kanunu kabul ettik! 

 

Hasan Bey, Atatürk milli mücadele döneminde Büyük Taarruz öncesi Akşehir’deki evinde dinlenirken ne okuyordu biliyor musunuz? Çalıkuşu'nu! İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları o kadar gerçekçi bulmuştur ki "Bitirince İsmet’e vereceğim!" demiştir. Emin olun bu roman yaptığı inkılaplara da ilham olmuştur!

 

Çalıkuşu'ndan çıkarılacak o kadar ders varken siz ise çıkara çıkara Hayrullah Bey'in görev addederek Feride'yle evlenmesini çıkardınız! Diyeceksiniz ki @Türk Ateist'in sorusuna cevaben ben bu örneği verdim! İyi güzel de, sizin yaptığınız ağaca bakarken ormanı görmemek... 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...