Jump to content

Zeyd meselesinde tek anlayamadığım kısım ?


Recommended Posts

Psikolog Serap Duygulu:

 

Çocuğa evlatlık olduğu söylenmeli midir?

Evet, kesinlikle söylenmelidir.

 

Çünkü gelecekte

ister istemez

pek çok olumsuzluk yaşanabiliyor.

 

Örneğin...

 

 

 

Örneğin, 

artık günümüzde teknolojinin getirdiği nimetlerden biri:

kök hücre nakilleri var biliyorsunuz.

 

Bir takım iyilieştirilemiyen ya da tedavisi zor olan hastalıklarda

birincil derecede o çocuğun kendi DNA'sına uygun aile yakınları aranabiliyor

(biyolojik ailenin yakınlarına ihtiyaç duyulabiliyor).

 

Ya da 

çocuk

her hangi bir sağlık sorunuyla karşılaştığında

kanının tutmadığını, DNA'sının tutmadığını öğrendiğinde  

ciddi anlamda sarsılabiliyor.

 

Dolayısıyla

biz

çocukların

evlatlıksa

mutlaka 

evlatlık olduğunun söylenmesini öneriyoruz.

 

....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 429
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Aslında her dindarın samimiyetle kendi kendine şu soruyu sorması gerekir:
"Ben gerçekten vicdanımın, aklımın ve mantığımın sesine mi kulak asıyorum yoksa harbiden noktası virgülüne kadar eskilerin masallarını ve zırvalarını mı savunuyorum ?"

Evet; mălum dinleri ve mălum kitapların içeriğini can havliyle savunmaya çalışmak, kafayı kuma gömmek değilde nedir ?

İnandığınız dinlerde başından sonuna kadar insan parmağı var, yoktur diyenin alnını karışlarım. 

Yani yalın gerçek bas bas bağırıyor, nasıl oluyor da bunu göremiyorsunuz ?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çalıkuşu

sayfa 423*

 

O kadar titriyordum ki şamdan sallanıyor,

ara sıra saçlarımın ucunu yakıyordu.

 

Nihayet merdivenlerde,

sofada bir ayak sesi.

Hayrullah Bey, bir şarkı mırıldanarak ceketini çıkararak içeriye girdi.

 

Beni görünce şaşırmış gibi: 

 

-Kız, sen daha yatmadın mı?

dedi.

 

Cevap vermek için ağzımı açtım

fakat dişlerim birbirine çarptı.

 

O, yanıma yaklaşmıştı.

Hayretle yüzüme bakıyordu.

 

- Kız, bu ne hal?

Sen benim odamda ne arıyorsun?

 

Birdenbire

gür bir kahkaha

odayı sarstı:

 

- Kız, sakın buraya!...

 

Sözünü bitiremiyor, gülmekten tıkanıyordu.

Ellerini dizlerine vurup şakırdatarak,

parmaklarını toplayıp ağzına götürerek:

 

- Demek sen buraya... Vay aşifte vay! Sahiden karı koca olduk diye ha?...

Tuu utanmaz, arlanmaz!... Allah cezanı versin! İnsan babası yerindeki adama...

 

Oda etrafımda fırıl fırıl dönüyor,

tavanlar başıma yıkılıyordu.

O, parmağını ısırıp utancından adeta kızararak:

 

- Vay fesat yürekli aşifte vay!

Kız, böyle gecelik gömlekle odama gelmeye utanmadın mı?

 

Bu dakikada kendimi görmek isterdim;

kim bilir kaç çeşit renge girmiştim. 

 

- Doktor Bey, vallahi, ne bileyim öyle söylediler.

 

- Haydi, onlar o haltı yedi, ya sen?...

Dünyada her şey aklıma gelirdi,

bu yaştan sonra

namus ve iffetime böyle bir yüzsüz kızın tecavüz edeceğini zannedemezdim!

 

_______________________________________________

 

https://docviewer.yandex.ru/view/0/?*=IBenQ3ovg979LO%2BeeeL%2Fq6lU2h97InVybCI6InlhLWRpc2stcHVibGljOi8vdysrM3NPK083dk1iN2VJV2sycFpEOWpBSEtLdkluMGNlVVFuRjE1eXhBVT0iLCJ0aXRsZSI6IlJlxZ9hdCBOdXJpIEfDvG50ZWtpbiAtIMOHYWzEsWt1xZ91LnBkZiIsInVpZCI6IjAiLCJ5dSI6IjE3MTc0NDg4NzE0Njg5NDczOTciLCJub2lmcmFtZSI6ZmFsc2UsInRzIjoxNTQ0MjU3NDg3NjE4fQ%3D%3D

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Aslinda Arap toplumu alisikti "görev evlilikleri"ne 
çünkü cinsel iliskiyi amaçlamayan pek çok insan evleniyordu Kuran'ın indiği ortamda
o kadar ki onlarin durumunu düzenleyen ayetlere ihtiyaç dogdu

 

Hasan Bey, size baltayı taşa vuruyorsunuz dediğim zaman kızıyorsunuz! Ama daha önce fonetik argümanlarınız nasıl arızalı idiyse (Bekke-Mekke bahsinde) bu defaki roman argümanınız da arızalı, yanlış bir örnektir. Mesele şu, dil ve edebiyata hakimseniz baltayı taşa vurmazsınız ama sizin uzmanlık alanınız değil ise bu durum pek olasıdır. Benim yaptığım da bu yanlışı göstermektir. Onun için kizmayin bana. Daha önce öğrenmek istedim ama mesleginizi de söylemediniz. Belki emekli öğretmensiniz belki de emekli bir memur. Her ne iseniz fark etmez, ama okuma-arastirma azminize hayran olduğumu söylemeliyim. Benim amacım sadece varsa yanlışınızı göstermek. 

 

Hasan Bey bir ara da iki kişi birbirini aşkla seviyorsa kimse buna engel olamaz kabilinden sözler söylüyordunuz. O zaman ben de olayın nihayet bir Türk filmi kıvamına getirildiginden dem vurmuştum. Şimdi de romanlardan medet umuyorsunuz. Ama bu nafile bir çabadır. Bize zaten peygamberin bu kadar çok evlilik yapması hep bu mazeretlerle anlatıldı. Elbette siz inanabilirsiniz. Ama bizim inanmamiz için çok saf olmamız gerekir. 

 

Romana gelirsek, Çalıkuşu'nda Dr.Hayrullah Bey, zorda kalmış genç bir öğretmene şefkat gösteren ve ona kol kanat geren bir karakterdir. Askeri doktor olan Hayrullah Bey cehaletin kol gezdiği bir toplumda aydın bir kişiyi temsil eder. Nihayetinde onun çabalarıyla Feride, Kamran'la buluşur ve Hayrullah Bey'in vasiyetini yerine getirmek için bir mektup verir. Mektupla gerçekleri öğrenen Kâmran, bir daha bırakmamak üzere Feride’ye sarılır. İki sevgili böylece birbirlerine kavuşurlar.

 

Siz diyorsunuz ki, Hayrullah Bey nasıl ki bir görev addederek kağıt üstünde bir evlilik yapmış ve Feride'yi koruyup kollamissa peygamberin evliliği de görev icabıdır! Yani bunu demeye getiriyorsunuz. Şimdi Kuran'daki hikayeyle bu roman arasındaki benzerlikleri karşılaştıralım:

 

1) Hayrullah Bey bir peygamber değildir ve topluma örnek olmak iddiasıyla kağıt üzerindeki bu evliliği yapmamıştır. Çıkan dedikodulardan Feride'yi koruma amacını gütmüştür.  

2) Yanında 14 karısı vardır da 15. olarak Feride'yi almamıştır!

3) Feride, evlatliginin karısı filan değildir.

4) Bu okumuş görmüş geçirmiş yaşlı adam tamamen baba şefkatiyle Feride'ye yaklaşmış, onu koruyup kolladigi gibi kalbi kırık olan Feride'nin ilk ve tek aşkına kavusmasi için çaba sarf etmiştir. 

5) Bu roman mutlu sonla bitmektedir. Ve iki aşığın kavuşmasını sağlayan da Hayrullah Bey'in kendisidir. Kuran'daki öyküde ise Zeyd, democrossian'ın deyimiyle gittiği savaşta belki de kahrından ölümün kucağına atlamistir! Bilmiyoruz. Ama hikayenin bildiğimiz kısımlarının Hayrullah Bey'le Feride'yle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur!

 

Sizden ricam, eğer baltayı taşa vuran ben isem bunu bilimsel, ahlâki ve edebi argümanlarla bana ve arkadaşlarıma izah etmenizdir. Sadece görev icabı evlenmiştir demeniz tek başına ne yeterli ne de inandırıcıdır!

 

Not 1: Bu romanda tesadüfe bakın ki dokunaklı bir evlat edinme örneği de vardır. Feride, Zeyniler köyünde, annesi kötü yola düşmüş olan Munise adlı küçük bir kızı evlatlık alır. Onunla beraber yaşar, büyük bir şefkat gösterir. Ancak çocukcağız on dört yaşındayken kuşpalazı hastalığından ölür..

 

Not 2: Kuran'daki öyküyü @democrossian'dan bir kez daha dinlemek ve Çalıkuşu ile kıyaslamak isteyenler için eski bir iletisine aşağıda yer verdim.

 

"Öykü belli: İnsanlardan çekinip içindekini dışa vuramıyordun, evlatlığına eşini boşama diyordun yani ikiyüzlülük yapıyordun ama allahtan çekinmen lazımdı, biz isteğini yerine getirip evlatlığının boşadığı eşini sana nikahladık yazıyor. Biter yani... Bu ahlaksızlık. Bu allah diye uyduruk bir merciden sahte bir onay çıkarıp isteği doğrultusunda kullanmak. Allah ticareti. 

Zeyd'e boşadığı ve işi zorlaştırmadığı için minnettar kalma ve adını allah kelamı denilen şeye yazma var bir de üstelik, tüy dikiyor! Dört ilk ve önemli halifeler denilen adamların bile adı geçmiyor, karısını boşayıp işi zora sürmeyen Zeyd adı hiç çekinilmeden yazılıyor. Bu skandal. Hayır başka kim var adı anılan Kuran'da? Bu nasıl dikkat çekmez? Adamın bir kendi adı geçiyor, bir de canı çektiği fakat nikahlı olduğu için alamadığı karısını boşayıp engel çıkarmayarak büyük bir hizmet!!! gören adamın! Bu skandal bile değil, rezalet! 

Kuran'da yazmayan öykünün devamı daha da vahim! Zeyd başka da evlenmiyor! Gittiği savaşta belli ki kahrından ölümün kucağına atlıyor! Adam bitmiş yani, yıkılmış, çökmüş! Babası olarak gördüğü adam boşadığı karısını hemen havada kapmış, gıkını da çıkaramamış! Öykü maalesef bu." 

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 minutes ago, Getaf said:

Sadece görev icabı evlenmiştir demeniz tek başına ne yeterli ne de inandırıcıdır!

 

 

Sevgili Türk Ateist "Evlilikte amaç sevişmek olmayacak da ne olacak?" dedi;

ona cevap vermeye çalıştım yani soru basit, cevap basit;

size karışamam ama ben soruyu ve cevabı dağtmaya ihtiyaç duymuyorum.

 

Democrassian'ın alıntıladığınız yazısını ise

"evlatlığına eşini boşama diyordun yani ikiyüzlülük yapıyordun"dan ötesini okumadım

çünkü ikiyüzlülük iddiası yalandır; ardından başka yalanların sökün edeceği ortada. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İkiyüzlülük kesindir, çünkü insanlardan çekinerek içindeki arzuyu açığa vurmamak ve gizlemek için iyi yüzünü gösterip içten boşamasını ve almayı istediği halde boşama diye sahte tavsiye vermek apaçık ikiyüzlülüktür.

 

Apaçık ki "yeter ki boşasın, benim almam kolay, gelenek uygun görmese de geleneği yıkmak kolay" düşüncesi görülebiliyor burada. Boşamadan tabii olmuyor. Zeyd'in boşaması şart. Boşayınca öyle memnun öyle mesrur, öyle mest olma durumu var ki, en önemli adamların bile adı geçmezken Kuran'da Zeyd adı geçiyor!!!

 

Bu yani tek başına skandalın en rezaleti zaten! Nasıl ya! Karısını Muhammed alsın diye boşadı diye adamın adı Kuran'a geçirilir mi be! Dört halife dediğin adamların bile adı geçmezken?  

 

Hayır böyle bir kepaze rezalet skandalı kim göremez? Kadir İnanır! (Kötü bir espri kabul ediyorum. Gülme koymuyorum o yüzden.) Yani dogmatik inanırlar göremez demeye çalıştım.

 

Tabii bir de Muhammed'e ikiyüzlülük isnat etmekten kim tir tir titrer, aman şefaat de gider huriler de, üstelik zebanilerin ellerine düşerim diye korkudan ödü başka tarafına karışır, elbette yine (Kadirini artık boşverelim espri iyice bayatlamasın) inanır! Bunların objektif düşünüp gerçeği görme ve söyleme yetenekleri sıfırdır. Dogmatik saplantıların kölesi zombiler haline gelmişlerdir. Beyinleri ancak efendisi oldukları hayali uyduruk güce hizmet edecek düşüncelere çalışır. Başka fikirlere kapalıdır.

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

 

 

Sevgili Türk Ateist "Evlilikte amaç sevişmek olmayacak da ne olacak?" dedi;

ona cevap vermeye çalıştım yani soru basit, cevap basit;

size karışamam ama ben soruyu ve cevabı dağtmaya ihtiyaç duymuyorum.

 

 

Annemle babamın bir ahbabı var, Mehmet Amca. Çok sevdiği karısı birkaç yıl önce öldü, üç yetişkin çocuğu, her birinden torunları var. Hepsinin hali vakti epeyce yerinde ama Mehmet Amca yine de kendine ait evleri, arazileri şimdiden çocuklarına pay etti, üstlerine geçirdi.

Ortalamanın üstünde bir emekli maaşı var. Sanıyorum 4.000 Lira civarı. 

Mehmet Amca, kendisi öldükten sonra bu maaştan yararlanabilecek yoksul, mümkünse kocası ölmüş ama çocuğu olan, zor durumdaki bir kadına bırakmak istedi. Onunla, bu amaç için evlenmek istedi. Varmış böyle gariban gencecik bir kadın, getirdiler, Mehmet Amca buna nikahı kıydı ve herkes evine gitti. 35 yaşındaki bu kadın babasının annesinin evinde, çocuğunu okutmaya çalışan bir kadın. Çok da edepli, dürüst bir kadınmış, kocası iş kazası sonucu ölünce ana babasının yanına yerleşmiş. Mehmet Amca kıza "Kızım, çocuğum" diyor. Kadının ve çocuğun geleceğini kurtarmış gibi hissettiği için şimdi daha rahat ve mutlu. Ölmeden bir işe yaradım bari diyor... 

 

Bu çağda bile bu tür evlilikler yapılabiliyormuş demek ki. Ancak bunlar istisnadır ve doğası gereği az rastlanır. Hele şimdilerde, hepten az rastlanır. Ben evlilik sevişmek için yapılmayacak da ne için yapılacak derken bu istisnai durumlardan haberdar değil miydim? Öyle mi sanıyordunuz ki çok sevdiğim Türkçe romanlardan biri olan Çalıkuşu örneğini getirdiniz? 

 

Muhammed kuzeni olan karısının evlatlığına aşık oluyor. Zeyd karısını bu yüzden boşuyor. "Muhammed Zeyd'e baskı yaptı boşattı" diyen de yok, peygamber bir kadına aşık olunca o kadının kocası onu doğal olarak boşar ve peygambere verir zaten. Bırakın peygamberi, çokça inanılan, müridleri tarafından neredeyse tapılan şeyhler şıhlar için bile boşarlar karılarını. Buna da tanık olduk Hasan Bey. Din böyle bir şey.

 

İster filmlere ister romanlara başvurun, ayeti de olayı da değiştiremez, akla yatkın hale getiremezsiniz. Her şey ortada. Allah bile çekinmeden "Kendini tutma, aşkını yaşa" diyor ve evlatlığın karısıyla evlenebilsin diye evlat edinmeyi neredeyse yasaklıyor, sizse bin dereden su getirip dinin namusunu temizlemeye çalışıyorsunuz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Psikolog Serap Duygulu:

 

Çocuğa evlatlık olduğu söylenmeli midir?

Evet, kesinlikle söylenmelidir.

 

Çünkü gelecekte

ister istemez

pek çok olumsuzluk yaşanabiliyor.

 

Örneğin...

 

 

 

Örneğin, 

artık günümüzde teknolojinin getirdiği nimetlerden biri:

kök hücre nakilleri var biliyorsunuz.

 

Bir takım iyilieştirilemiyen ya da tedavisi zor olan hastalıklarda

birincil derecede o çocuğun kendi DNA'sına uygun aile yakınları aranabiliyor

(biyolojik ailenin yakınlarına ihtiyaç duyulabiliyor).

 

Ya da 

çocuk

her hangi bir sağlık sorunuyla karşılaştığında

kanının tutmadığını, DNA'sının tutmadığını öğrendiğinde  

ciddi anlamda sarsılabiliyor.

 

Dolayısıyla

biz

çocukların

evlatlıksa

mutlaka 

evlatlık olduğunun söylenmesini öneriyoruz.

 

....

 

Bunu neden yazdınız? Konumuzla ilgisini nasıl kurdunuz? 

Bu yazdıklarınızı nasıl okumalıyız?

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, Hurma yazdı:

 

Ben Adam kadına aşık olursa demedim.

Kadın adama aşık olursa neler olucağından bahsettim arada dağlar kadar fark var.

 

Adamın kadında gönlü olmasada onunla rahatlıkla ilişkiye gireceğini sonra bu ilişki aşka dönüşürse nasın pis dedikodusundan onunla evlenemeyeceğinden bahsettim.

 

Erkekleri bana mı anlatıyorsun? Sen erkek olamazsın.

kadınsın. Ve kadınlar her erkeği sapık gördüklerinden onlar evlatlığın boşadığı eş ile evlenmeyi bırak

bir erkeğin karısından başka bir kadına bakmasını bile sapıklık olarak görürler. Ama baktıkları kendileri olunca işin şekli birden değişir sapığa aşık olurlar.

 

Anladım ben seni. Başından beri anlıyorum.

Diyorsun ki eğer bir kadın, evlatlığın eski karısı bile olsa, bir erkeği istemişse erkek ona hayır demez, aşık olmasa bile onunla yatar. 

 

Ben erkek olamam, evet, çünkü kadınım. Doğru.

Ancak bahsettiğin gibi kadınlar erkekleri sapık gibi görmezler. Veya ben ve benim gibi bir yığın kadın öyle görmüyor. Son derece aklı başında, düzgün, birtakım kadınlardan daha seçici, nitelikli erkekler var, olmaya da devam edecek. Kendilerini isteyen değil, kendi istedikleri kadınlarla ilgilenir, onları ille de seçerler ve kriterleri oldukça yüksektir.

Ama senin bir "sapık"olma potansiyeli taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kadın ve erkeğe bakışın da öyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çalıkuşunu filan boşverin de Muhammed Allahın Elçisi filmini izleyin! :D

 

Hayır ama şimdi zeka denen bir şey var yahu! Bir ordunun oklara karşı kalkanları olur, zırhları olur be! Kuşların attığı taşlarla hiç telef olur mu askerler yahu! Oklara karşı kalkanları, zırhları olan askerler kuşların attığı taşlarla helak perişan olacaklar!!! :lol:

 

Yahu… :D Siz önce bir zeka sorununuzu çözün, zeka!!! Bırakın onu bunu! Bu zeka sorununuz ne olacak sizin! Sizin en temel meseleniz bu!!! Bir bakayım dedim, gülmekten Ebreheden beter ben helak olacaktım yahu! Ben de sandım tayran ebabile termihim bihicartein min siccil lafını kuş gribine filan yoracak, Ebrehe ordusunda grip salgını çıkıp helak olacaklar filan! Nerdeee! Bildiğin kuşlar taş atıyor, askerler telef oluyor!!! :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Yok yok... Bu zeka sorunu çözülmeden her şey boş...

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 minutes ago, Türk Ateist said:

Muhammed kuzeni olan karısının evlatlığına aşık oluyor. Zeyd karısını bu yüzden boşuyor. "Muhammed Zeyd'e baskı yaptı boşattı" diyen de yok, peygamber bir kadına aşık olunca o kadının kocası onu doğal olarak boşar ve peygambere verir zaten. Bırakın peygamberi, çokça inanılan, müridleri tarafından neredeyse tapılan şeyhler şıhlar için bile boşarlar karılarını. Buna da tanık olduk Hasan Bey. Din böyle bir şey.

 

İster filmlere ister romanlara başvurun, ayeti de olayı da değiştiremez, akla yatkın hale getiremezsiniz. Her şey ortada. Allah bile çekinmeden "Kendini tutma, aşkını yaşa" diyor ve evlatlığın karısıyla evlenebilsin diye evlat edinmeyi neredeyse yasaklıyor, sizse bin dereden su getirip dinin namusunu temizlemeye çalışıyorsunuz.

 

 

Muhammed kendisinin kuzeni olan evlatlığının karısına aşık olmuyor

aşık osaydı aşık gibi davranırdı;

örneğin Muhammed'in gözü sevdiği kadından başka hiç bişeyi görmezdi, kıskanırdı ve baskı dahil her yola baş vurup boşatırdı onu.

 

Allah'ın,

elçisine

aşkını yaşa dediği filan da yok;

onun dediği: "İnsanlardan korktun sen v e Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde sakladın."

 

Allah'ın açığa vuracağı ve nebinin bir şekilde öğrendikten sonra içinde sakladığı şey ise

madem evlatlık evlat değildir hükmü 33:4'te sözlü olarak duyurulduğunda müşrikleri ikna olmadı

o halde hüküm uygulamalı olarak duyurulacak yani (her hangi) bir mümin evlatlığının ESKi eşiyle evlenecek

ki müşrikler bu günah (?) yüzünden gazaba gelen ilahların kimseyi cezalandırmadığını görecekler...  

 

tarihinde Hasan Akçay tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Hasan Akçay yazdı:

Sevgili Türk Ateist "Evlilikte amaç sevişmek olmayacak da ne olacak?" dedi;

ona cevap vermeye çalıştım yani soru basit, cevap basit;

size karışamam ama ben soruyu ve cevabı dağtmaya ihtiyaç duymuyorum.

 

Türk Ateist'in "Evlilikte amaç sevişmek olmayacak da ne olacak?" demesine cevaben Çalıkuşu'ndan bir örnek vermeniz şaşırtıcı ve güzel bir buluştur! Bu tamam. Türk edebiyatının klasiklerinden hatırlatmalar yapmak oldukça ince ve estetik bir düşüncedir. Ancak edebi eserlerde uç örneklere özellikle yer verilir ve okuyucunun da bu sorgulamayı yapması istenir. Burada önemli olan olayın nereye bağlandığıdır. Hayrullah Bey Feride ile evlenmeyi görev addetmis, onu koruyup kollamiş, bu görevini de Feride'yi sevgilisiyle buluşturarak anlamlı kılmıştır. Hayrullah Bey zorda kalmış kadınları haremine alan bir karakter değildir. O yüzden yanlış örnek diyorum! Halit Ziya da toplumumuzdaki ikiyüzlülükleri Aşkı Memnu'da anlatmıştır. Romandaki çarpık bir ilişkiyi ele alarak biz bu durumu normalleştirmeyiz. Halit Ziyanın romanında da şu var deyip kendi çarpık anlayışlarımıza argüman olarak gösteremeyiz! Orada da yazar, aslında siz olsaydınız ne yapardınız diye sorar!

 

Türk Ateist ise bir sanat eserindeki uç bir örneği değil ya da yaşamda karşılaşılan istisnai örnekleri degil hayatın doğasında olan bir evlilikteki olağan cinsel isteklere vurgu yapmaktadır. Yani olayı bu basitlikten çıkaran sizsiniz. Bir evlilikteki bu kadar basit bir isteği çürütmeye çalışarak işi karmaşık hale getiren sizsiniz! Basitliği, olağanlığı, normali savunan Türk Ateist'in kendisidir. Ama siz işin içine kutsiyet katarak şu misyonla bu misyonla yapmıştır diyerek, olmadı filmlerden romanlardan kesitler sunarak zorlama bir çabayla olayı başka bir yere taşıyorsunuz. Yani bunu da anlıyorum tabii. Peygamberinize başka türlüsünü de yakıştıramıyorsunuz!

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ulvi!!! :lol: görev herhangi bir müslime yüklense de "bakın nikahını da ben kıydım, evlatlığının karısı ile bu adamı bizzat ben nikahladım, bakın tanrılar ona bir şey yapmadı, sapasağlam!" dese olmuyor muymuş! :0_80cbc_37a71a73_L: 

 

Diyorum sorun zeka sorunu diye! Başka hiç bir şey değil! Tamamen zeka sorunu ile karşı karşıyayız! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir sürü olasılık içinden en doğru senaryonun Kuran'da yazdığı şekilde olduğunu ileri sürüyor Hasan Bey. İşte inanmak böyle bir şey. Bir ateist bütün olasılıkları değerlendirir, bunu yaparken de ayı çıkabülü, taş düşebülü fıkrasına çevirmez işi! Rasyonel bakar. Gerçeği olduğu gibi görür, işi sulandırmadan varsa diğer olasılıkları da göz önünde bulundurur. Bu meziyet değildir. Ateistin yalın halidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
41 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

Muhammed kendisinin kuzeni olan evlatlığının karısına aşık olmuyor

aşık osaydı aşık gibi davranırdı;

örneğin Muhammed'in gözü sevdiği kadından başka hiç bişeyi görmezdi, kıskanırdı ve baskı dahil her yola baş vurup boşatırdı onu.

 

 

İyi de bu sizin aşk algınız. Sizin bu aşk algınız benimkiyle bile farklı, Muhammed'inkiyle neden aynı olsun? Adam kendince aşık olmuştur... Veya kadını canı çekmiş, yalnızca kendisine ait olsun istemiştir ki buradaki durum bunu işaret ediyor. 

Kaldı ki bu adam bir peygamber. Peygamber ne demek, herhalde biliyorsunuz... Bir toplumda birinin peygamber olduğuna inanıldıktan sonra onun istediği herhangi bir kadını veya bir şeyi elde etmesi için baskı yapmasına bile gerek kalmaz, hoop diye önüne konuverir. Kadınlar da onunla evlenmeyi, onun haremine girmeyi kendiliğinden ister ve orada olmaktan ayrıca gurur duyar. Özellikle o asırda bu çok büyük bir ayrıcalıktır.

 

Geçmişte bazı Müslüman arkadaşlar tartışma sırasında "Peygamber Efendi'miz gelip karımı istese, derhal onu boşar ve kendisine verirdim. Bu benim için şereftir." demiştir mesela. Burada diyecek bir şey kalmıyor.

 

49 dakika önce, Hasan Akçay yazdı:

Allah'ın açığa vuracağı ve nebinin bir şekilde öğrendikten sonra içinde sakladığı şey ise

madem evlatlık evlat değildir hükmü 33:4'te sözlü olarak duyurulduğunda müşrikleri ikna olmadı

o halde hüküm uygulamalı olarak duyurulacak yani (her hangi) bir mümin evlatlığının ESKi eşiyle evlenecek

ki müşrikler bu günah (?) yüzünden gazaba gelen ilahların kimseyi cezalandırmadığını görecekler...  

 

 

Sevgili Hasan Akçay,

 

İsanların, evlat edindikleri çocuklarının eşleriyle evlenmelerinin yolunu açmak amacıyla çabalamak için çok önemli gerekçeler olmalı. Birini evlat edinmek, onu kendi çocuğu görüp ona hukuki haklarından vermek çok zararlı, çok yanlış, çok tehlikeli ya da çok sapkınca bir şey olmalı herhalde ki Allah peygamber olarak atadığı yüce insanı bu iş için kurban seçecek kadar önemsesin bu işi. Demek istediğimi anlıyor musunuz?

 

Neymiş bir evlatlığı öz evlat görmek konusundaki zarar da, Allah bu iş için bu kadar mesai harcamış, gayet güzel bir geleneği yıkıp sapıkça bir şey haline getirmeyi kafaya koymuş?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...