Jump to content

Dünyadaki sınav adaletli mi?


Recommended Posts

Evet kul olduğunuz zaman herşey meşru hale gelir. Şimdi size yaşanmış bir örnek vereyim.

 

Bir kişi çıkmış demişki ben elçiyim ve artık söylediğim , yaptığım ne varsa ibadet hükmüne geçecek. Artık o günden sonra o adam ne yaparsa ibadet kabul ediliyor ve böylece peygamberler hatasız oluyorlar.  Nasıl mantık ama.  Biz de onlara benzemek için sürekli hatalarımızla mücadele ediyoruz bir bakıma.. Aslında kendimize eziyet ediyoruz.  Hatta eziyet konusunda acayip başarılar elde ediyoruz. İnsanlar çıldırıyorlar , şizofren oluyorlar , dayak yiyorlar ,  onursuz yaşıyorlar bunun için.

 

Doğada böyle bir saçmalık yok. Düşünsenize bütün köpekler bir köpeğe benzemek için mücadele ediyorlar mı, hayır.. Bütün kediler bir kediye benzemek için çalışıyorlarmı , hayır.. Ama bütün dinciler bir kişiye benzemek için birbirlerini eziyorlar. İlginç birşeydir ki peygamberlik hep aynı soydan geliyr ve bunların hepsi soyları ile övünüyorlar. Ama biz günahkarları da ırkçılık yapamayasınız haaa. Diyerek korkutuyorlar. Kendi soyağaçlarını kutsal kitaplarında saygı ile anıyorlar..

 

Aslına baktığım zaman İslamın kapitalizm için biçilmiş bir kumaş olduğunu görüyorum. Büyüklere itaat  kuranda ''Emir sahiplerine itaat'' olarak geçer.  Başka ayetlerde de elçiye itaat allaha itaattir diye bahsediyor. Aslında bu bile kurandaki şirk kavramına tam oturuyor. Böyle itaatkar bir toplum yarattığınızda dilediğiniz gibi sömürürsünüz. Ne yaparsanız yapın  allah için olduğundan itiraz edenin kellesi vururlur.

 

Aynı mantık hristiyanlarda da var , musevilerde de var..

 

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 90
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

21 hours ago, Düşünen Hayvan said:

Adalet konusu şuradan da ele alınabilir.

 

Bir insan dindar ailede doğdu ve ona buna bulaşmadan 70 yıl yasadı ve öldü

Biri ise 45 yaşına kadar her şeyi yaptı sonra tövbe etti yada müslüman oldu ve o da 70 yaşında öldü

 

İkisi de cennetlik. Ancak birincisi 70 yılın hesabını verecek diğeri ise 25 yılın hesabını verecek. Bu süre daha da kısalabilir yani.

 

Şimdi Kuranda muhammede uyun diyor muhammed ise arkadaşlarımı örnek alın diyor. İçlerinde islamı en çok yaşan alidir. 7 Yaşında müslüman olduğu rivayet edilir. Muhammed ise 40 yaşından sonra kurana uydu. Ama hepsine birden değil parça parça... Örneğin namaz 45 yaşında oruç daha sonra , zekat daha sonra diğerleri.. Yani Muhammed bile 40 yaşından sonra kuranı parça parça uygulamışsa  müslümanarın 5 yaşından itibaren çocuklarına  abanması adaletsizlik oluyor sonra o çocuklar dinden soğuyor.. Sonra onlar cehenneme gidiyor.

 

Mesela adamın biri ömrü boyunca pislik yapmış ama adamı zorla askere alıyorlar tesadüfen şehit oluyar. İşte bu adam ebedi cennetlik. Vs.
Böyle şeylere imtihanın kuralları diye değinmedim.


İmtahanın kuralları deyince aklıma geldi. Bu sınava inanan bir cok kişi bu kuralları tam olarak bilmez. Sınavda yol göstericilik yapan din adamları da her kuralı söylemez!
Mesela:


Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.
Muminun 103


%50.1i tutturamazsan elendin demektir. Yani kafirlerle birlikte ebedi yanacaksın!
Ama din adamları sınavda olduğuna inanmak, geçer notu alarak eninde sonunda cennete gitmek icin yeterlidir algısı oluşturuyorlar!


Ayrıca hatırlayalım, Allah bundan önce bir kere Adam ve melekleri sınamıştı. Ademe gizliden isimleri öğreterek ne kadar adil bir sınav yaptığını bir kere göstermişti.


"Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. (HAHAHAHAAA)"
?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herhangi bir tanrının  insanları sınadığına inananlar olaya tamamen tersten ve dar açıdan sığ bir anlayışla bakıyorlar. Ortada adaletsiz, acı, ızdırap, korku dolu bir dünya var ve bunlar bu var olan sonuca sebep uyduruyorlar. Aslında olaya bütün bu adaletsizliklere, acılara gerek var mı diye bakabilseler yeni bir bakış açısı kazanacaklar. Ortada hiç bir şey yokken insan yaratıp ben bunu kendime taptıracağım, kendimi övdürüp yücelttireceğim diye canlıların birbirlerini yediği acı ve adaletsizlik dolu bir sistem tasarlamak ancak sapık bir zihniyetin ürünü olabilir.

 

Ayrıca bu sınavcılar olaya tamamen insanı baz alarak bakıyorlar, diğer canlıları yok sayıyorlar. Dünyada insandan başka milyonlarca tür, trilyonlarca canlı daha var. Peki bu diğer canlılar ne diye var? Onlar neden bu kargaşanın içinde? Onlar neden yaşam mücadelesi verip acı ve ızdırap çekiyorlar? Sen insan olarak sınava giresin diye mi? Böyle dar ve sığ bir bakış açısı olabilir mi? Diğer tüm canlıların sırf kendilerini denemek için yaratıldığına, bir araç olduğuna inanmak, işte bu kibirdir, bencilliktir, duyarsızlıktır, vicdansızlıktır. Kendileri çok özel, seçilmiş, ayrıcalıklı, diğer canlılar sadece sahne süsü, dekor, araç ha? Bu mu yani koskoca dünyaya, evrene bakış açınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sagduyu

4 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

 

Ayrıca bu sınavcılar olaya tamamen insanı baz alarak bakıyorlar, diğer canlıları yok sayıyorlar. Dünyada insandan başka milyonlarca tür, trilyonlarca canlı daha var. Peki bu diğer canlılar ne diye var? Onlar neden bu kargaşanın içinde? Onlar neden yaşam mücadelesi verip acı ve ızdırap çekiyorlar? Sen insan olarak sınava giresin diye mi? Böyle dar ve sığ bir bakış açısı olabilir mi? Diğer tüm canlıların sırf kendilerini denemek için yaratıldığına, bir araç olduğuna inanmak, işte bu kibirdir, bencilliktir, duyarsızlıktır, vicdansızlıktır. Kendileri çok özel, seçilmiş, ayrıcalıklı, diğer canlılar sadece sahne süsü, dekor, araç ha? Bu mu yani koskoca dünyaya, evrene bakış açınız?

Parazitleri buna örnek verebiliriz. Ben mi ona hizmet ediyorum o mu bana .Kil köklerinizde dolasanindan tutun derinizin icinden taa en diplere kadar vucudunuzu bir tarla gibi sürüp ekip biciyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.12.2018 at 20:44, teflon yazdı:

??..Tanrı olmasa da bir "dileyen" mi vardır? Nasıl değişmeyecek. İdrak edebildiğimi söyleyemem.

 

 

Sizinle bu konuyu felsefi bir zeminde tartışmak hoşuma giderdi ama Alemlerin Rabbine inanmak için felsefeye gerek yok. O yüzden irade nedir, olduğu nasıl anlaşılır, olmadığının işareti nedir, irade yoksa ne vardır vb. üzerinde mutabakata varamayacağımız meselelerle kendimizi yormaya gerek yok.

 

Mesaj basit aslında. Şu gördüğümüz mevcudatın bir sahibi, bir var edeni, yöneteni, idare edeni var. Hayat sahibi, ilim sahibi, irade sahibi, işitir, görür, kudret sahibi, kelam sahibi ve tekvin(yaratma) sıfatı sahibi. Görmek isteyen için bu hakikatin insanın kendindeki ve dışındaki ayetleri ve işaretleri sınırsız. İrade bir nevi kudretin, yapıp etmenin yönünü belirleyen bir direksiyon. 

 

Bizi ilgilendiren yönüyle oluşun bir yönü var mı? Elimizdeki sonuca bakılırsa var. Yönü olmayan bir süreçten dünya gibi bir gezegen, hayat gibi bir organizasyon ve insan gibi bir canlı meydana geldi işte canım deme ahmaklığına tevessül etmeyeceksek bu böyle. 

 

Peki, neden en büyük olmak zorunda? Yani neden zorunlu varlık olarak biricik olan Tanrı gerekli? Çünkü bunun iki alternatifi var.

 

Birincisi varlığı orataya çıkaran her şeyin(mesela sizin bilimsel kanun dediğiniz şeyler) mümkin(olsa da olur, olmasa da olur) cinsinden şeyler olması. Her şeyin mümkin olduğu bir oluş söz konusu olamaz. Çünkü münkinin(olsa da olur olmasa da olur) bir şeyin olması için bu kararı veren bir şey olmalıdır. Bu böyle sonsuza kadar her mümkini mümkin kılan başka bir mümkin var şeklinde gidemez.

 

Diğer alternatif, varlığı mümkin kılan her şeyin zorunlu olması. Her bilimsel kanun(ne demekse bu!) aynen Tanrı gibi ezelden ebede kadar zorunlu bir şekilde var ve her biri kendi etki ve iktidar alanında söz hakkına sahip ama ortada bir en büyük yok. Kısaca sayısını kestiremeyeceğimiz kadar ilah var ama en büyük ilah yok. Bu da imkansız. Çünkü her şeye iktidar alanı belirleyen, bu kararı veren ve bu organizasyonu yapan bir üst ilah olmak zorunda. Onun için bir sürü ilah var diyen hemen herkes bir de bunların en büyüğü var demeyi ihmal etmez. Bu, bir beyin olmadan,  bütün organların kendi etki alanında hakim olması suretiyle bir insanın yaşayabileceğini düşünmek kadar saçmadır.  Her ne kadar görmek istemeyen birileri kaos maos diye zırvalasa da şu koca kainatı idare etmek, insan bedenini idare etmekten daha basit ve kolay bir organizasyon değildir.

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 28.12.2018 at 20:44, teflon yazdı:

Ben harcıalem bir topluluğun bir şekilde en güçlüsü ve hükmedeni olsam dahi, aklıma gelecek en son şey, şu sonsuz ilahınkine benzer bir aşağılık kompleksi olur. Zalim zorba bir kabile reisi, güç sarhoşu olacak kadar çiğ ve kendisi ile barışamamış kompleksli bir şahsiyet değilsem tabi..

 

Bak işte, kendini ilah yerine koyup ilahın yaptığını beğenmedin. Halbuki insanı sen yaratmadın. Ona neyi müjdeleyip neyle korkutacağını ya da insana hitap ederken ödül- ceza diyalektiğini kullanıp kullanmayacağını, varsa, bir Tanrıya sen öğretemezsin. Sizi bu konuda muzdarib gördüğüm ve tamamen de haksız saymadığım için kalbime gelen işaretleri ve samimi düşüncelerimi paylaşacağım. 

 

Ben de Tanrıya bunu sordum. Neden dedim, neden varlığa getirmekle büyük bir ikramda bulunduğun insancıkları böyle ağır cezalarla tehdit ediyorsun. Halbuki muhtaç olmayan sensin, başından sonuna senin lütfuna ihtiyacı olan biziz. Nedir bunun sebebi ve hikmeti. Kurana başvurdum ve önüme şu işaretler(ayetler) çıktı. 

 

"Yûsuf onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi: "Ey kervancılar! Siz hırsızsınız." ﴾70﴿Yûsuf'un kardeşleri onlara dönerek, "Ne yitirdiniz?" dediler. ﴾71﴿ Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler. ﴾72﴿ Dediler ki: "Allah'a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz." ﴾73﴿ Onlar, "Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?" dediler. ﴾74﴿ Onlar da: "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa o kimsenin kendisi(nin alıkonması) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler. ﴾75﴿ Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf'a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. "

 

Benim buradan anladığım şu oldu:

 

1- Kurana inananlar müslümanlar. Onun müjdelerine ya da tehditlerine inananlar da müslümanlar. Dolayısıyla Kurandaki tehditler inanmayanları değil inananları bağlar. Allah inanır iyi işler yaparsanız bahçelerde ağırlarım, inkar eder, kötü işler yaparsanız ateşlerde yakarım diyorsa bir müslümanın gerçek imana erişebilmesi için çıktığı yolda bu gerçeği nefsine iyice kabul ettirmesi şarttır. Zaten Peygamber de şöyle buyuruyor.

“Üç haslet vardır; bunlar kimde bulunursa o kişi, imanın tadını tadar: Allah ve Rasûlü’nü, bu ikisinden başka her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sev­mek. (Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra) küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”  (Buhârî, İman 9, 14, İkrah 1, Edep 42)

 

Milyarlarca inanan insan bu ceza alırım korkusuyla kötü bir şeylerden vazgeçiyor ya da ödül alacağım ümidiyle iyi bir şeyleri yapıyorsa, demek ki ortada kötü bir sonuç ta yok.

 

 

2- İnsanı yaratan onu ödül ve ceza ile terbiye olacak ve yükselecek şekilde yaratmış. Belki bu ödülün ya da cezanın herkesteki karşılığı farklıdır. Mertebelerine göre insanlar farklı ödül ya da cezalarla motive olurlar ama sonunda baktığında olan. ödül- cezanın insan gelişimi için varlığı zaruridir. İnsan bunun dışına hiç bir şekilde çıkamaz. Mesela sufiler avamı cennet algılarından dolayı içten içe dalgaya alırlar ve şöyle derler:

Cennet cennet dedikleri, Birkaç köşkle birkaç huri, İsteyene Ver anları, Bana seni gerek seni

Ama bak bu dörtlükte bile bir motivasyon bir beklentisi ödül var. Sadece ödülün cinsi farklı. Neden iyi olmalıyız ya da iyilik yapmalıyız sorusuna cevap verirken, ödül beklentisi ya da ceza korkusu dışında bir cevap verebilmek mümkün değildir. İşte Tanrı da herkesin seviyesine göre her türlü ödül ve cezayı vaat etmiştir. Önemli olan senin neden korktuğun ve neyle motive olduğun. Korktuklarınla korkutuyor, seni teşvik edecek şeylerle de motive ediyor. Sonuçta sana senin iyiliğinin yolunu gösteriyor.

 

Ben çocuğuma "yavrucum dişini fırçala" diyorum. Fırçalamayınca ısrar ediyorum. Başının etini yiyorum, yine yapmayınca sesimi yükseltiyorum, yine yapmazsa kolundan tutup lavaboya götürüyorum vb. hepsi ne için? Onun iyiliği için. Çocuğum dişini fırçalamanın kendisi için iyi olduğunu bilip bunu kendiliğinden yapana kadar benim onu ödüllendirmem ya da cezalandırmam ona kötülük olmaz. Bilakis, seninle uğraşamam, kendi başına bir bireysin, ne halin varsa gör dersem ona kötülük yapmış olurum. 

 

Din, nefsimizi muhatap alır. Nefsimiz aşağıların aşağısındadır ama yücelerin yücesine ulaşma potansiyeline sahiptir. Aşağıların aşağısından yücelerin yücesine bir anda çıkılmaz. Üç beş kat çıkmak için bile bir merdiven kullanıyorsun, ilk adımlarını atıyorsun, derece derece, mertebe mertebe çıkıyorsun. Din bir merdiven gibi, seni aşağıdan almak için aşağıya kadar iner ama bunu sonunda seni yukarı çıkarmak  için yapar.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
42 minutes ago, Yeni Üye said:

 

Sizinle bu konuyu felsefi bir zeminde tartışmak hoşuma giderdi ama Alemlerin Rabbine inanmak için felsefeye gerek yok. O yüzden irade nedir, olduğu nasıl anlaşılır, olmadığının işareti nedir, irade yoksa ne vardır vb. üzerinde mutabakata varamayacağımız meselelerle kendimizi yormaya gerek yok.

 

Mesaj basit aslında. Şu gördüğümüz mevcudatın bir sahibi, bir var edeni, yöneteni, idare edeni var. Hayat sahibi, ilim sahibi, irade sahibi, işitir, görür, kudret sahibi, kelam sahibi ve tekvin(yaratma) sıfatı sahibi. Görmek isteyen için bu hakikatin insanın kendindeki ve dışındaki ayetleri ve işaretleri sınırsız. İrade bir nevi kudretin, yapıp etmenin yönünü belirleyen bir direksiyon. 

 

Bizi ilgilendiren yönüyle oluşun bir yönü var mı? Elimizdeki sonuca bakılırsa var. Yönü olmayan bir süreçten dünya gibi bir gezegen, hayat gibi bir organizasyon ve insan gibi bir canlı meydana geldi işte canım deme ahmaklığına tevessül etmeyeceksek bu böyle. 

 

Peki, neden en büyük olmak zorunda? Yani neden zorunlu varlık olarak biricik olan Tanrı gerekli? Çünkü bunun iki alternatifi var.

 

Birincisi varlığı orataya çıkaran her şeyin(mesela sizin bilimsel kanun dediğiniz şeyler) mümkin(olsa da olur, olmasa da olur) cinsinden şeyler olması. Her şeyin mümkin olduğu bir oluş söz konusu olamaz. Çünkü münkinin(olsa da olur olmasa da olur) bir şeyin olması için bu kararı veren bir şey olmalıdır. Bu böyle sonsuza kadar her mümkini mümkin kılan başka bir mümkin var şeklinde gidemez.

 

Diğer alternatif, varlığı mümkin kılan her şeyin zorunlu olması. Her bilimsel kanun(ne demekse bu!) aynen Tanrı gibi ezelden ebede kadar zorunlu bir şekilde var ve her biri kendi etki ve iktidar alanında söz hakkına sahip ama ortada bir en büyük yok. Kısaca sayısını kestiremeyeceğimiz kadar ilah var ama en büyük ilah yok. Bu da imkansız. Çünkü her şeye iktidar alanı belirleyen, bu kararı veren ve bu organizasyonu yapan bir üst ilah olmak zorunda. Onun için bir sürü ilah var diyen hemen herkes bir de bunların en büyüğü var demeyi ihmal etmez. Bu, bir beyin olmadan,  bütün organların kendi etki alanında hakim olması suretiyle bir insanın yaşayabileceğini düşünmek kadar saçmadır.  Her ne kadar görmek istemeyen birileri kaos maos diye zırvalasa da şu koca kainatı idare etmek, insan bedenini idare etmekten daha basit ve kolay bir organizasyon değildir.

 

 

 

 

Böyle basmakalıp, içi bomboş, klişe mesajları görünce, insan sanki kendisine ezberletilmiş lafları tekrarlayan bir robotla muhatap olmuş gibi bir hisse kapılıyor. Şu mesajlarda en ufak bir düşünme, mantık yürütme, zeka kırıntısı yok. Böyle insanlara istediğin kadar argüman üret, mantık yürüt, her türlü akılcı yolu dene, asla fark etmiyor, pilli bebek gibi hep aynı nakaratı tekrarlıyorlar. Yahu bu kadar mı zor düşünmek, aklı kullanmak? Aslında robot derken düşündüm de robotlara haksızlık yapıyorum, robotlar hiç olmazsa düzgün ve mantıklı algoritma kurmaları için tekrar programlanabilir, bunlarda o imkan bile yok, bunlara ne mantık, ne bilimsel düşünce, ne de akıl işliyor, takılmışlar bir arap yağmacısının peşine, dalmışlar huri, cennet hayaline, gözleri başka hiç bir şeyi görmüyor, beyinleri başka hiç bir şeye çalışmıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman kimdir?

Çocuk yapıp,varoluşa zorladığı kişiye Allah seni sınamak için yarattı diyen tipe verilen addır.Kendisi yapmasa,çocuk olmayacak.Müslüman öyle bir konuşuyor ki ama,sanki o çocuk yedi katlı göğün üstündeki tahtında oturan bir allah tarafından yaratılıp,yeryüzüne sınanmak üzere yeryüzüne indirilmiş.Düşün yani,Allahın sınayacağı kişilerin var olması, insanların çocuk yapmasına bağlı.

 

Müslüman aynı zamanda yaratılış masalında ki,Adem ile Havvayı tuzağa düşürüp,yeryüzüne sürülmelerine neden olan şeytana sallayan,ama sonra çocuk yapmak Allahın buyruğudur diyerek çocuk yapan,Adem ile Havvaları tuzağa düşürüp,sınanmak üzere yeryüzüne sürülmelerine neden olup,şeytan olan tiptir.Düzene bak.İnsanlar çocuk yapacak,adem ile havvaları tuzağa düşürüp,sınanmak üzere yeryüzüne sürülmesine neden olacak ki,Allahın sınayabileceği insanlar var edilebilsin,yaratılabilsin.Tam anlamıyla bir şeytani düzen.Çocuk yapmak Allahın buyruğu.Yani şeytanlık yapmak Allahın buyruğu.Ama müslüman,bu düzeni tasarlayan Allah'ın yalaka ve yancılığını yapıp,ona yaranmaya çalışıyor,onu övüyor.Ama bilmiyor ki müslüman,Allah şeytanın ta kendisi.Allahı överken şeytanı övmüş oluyorsun.Denklemi kurunca ortaya çıkan sonuç bu.

 

Aynı zamanda müslüman,insanların çoğunu cehennem için yarattım diyen bir Allah'a inanır,ama müslüman çocuk yapar,bir başkasının canı ile cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı oynar.Kumara karşı ama cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı oynuyor,hem de bir başkasını canı ile.

 

 

 

 

 

 

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Buzul yazdı:

Aynı zamanda müslüman,insanların çoğunu cehennem için yarattım diyen bir Allah'a inanır,ama müslüman çocuk yapar,bir başkasının canı ile cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı oynar.Kumara karşı ama cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı oynuyor,hem de bir başkasını canı ile.

 

 

Sizin yaşamakla ya da var olmakla sorununuz nedir? Sürekli acılar içinde kıvrandığınız fiziksel bir rahatsızlığınız mı var?

Ne isterdiniz mesela? Hiç var olmamış olmayı mı? Yoksa insan değil de bir böcek olarak var olmuş olmayı falan mı?

Anne baba kimseyi var oluşa zorlayamaz. Onlar en fazla bir çocuk isteyebilir. İstediklerini almak onların elinde değil. Alsalar bile doğacak şeyin ne sırlar barındırdığı, nasıl bir şahsiyet ve kimlik sahibi olduğu onların elinde değil. Bazen hiç istemeseler bile çocuk doğar. Senin kimliğin, şahsiyetin, biricikliğin ya da kendini ne olarak hissediyorsan o olmanda anne babanın rolü yok. Onları suçlama. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Sizin yaşamakla ya da var olmakla sorununuz nedir? Sürekli acılar içinde kıvrandığınız fiziksel bir rahatsızlığınız mı var?

Ne isterdiniz mesela? Hiç var olmamış olmayı mı? Yoksa insan değil de bir böcek olarak var olmuş olmayı falan mı?

Anne baba kimseyi var oluşa zorlayamaz. Onlar en fazla bir çocuk isteyebilir. İstediklerini almak onların elinde değil. Alsalar bile doğacak şeyin ne sırlar barındırdığı, nasıl bir şahsiyet ve kimlik sahibi olduğu onların elinde değil. Bazen hiç istemeseler bile çocuk doğar. Senin kimliğin, şahsiyetin, biricikliğin ya da kendini ne olarak hissediyorsan o olmanda anne babanın rolü yok. Onları suçlama. 

 

????

 

https://www.youtube.com/watch?v=SrhiSC4lD5Q

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Yeni Üye yazdı:

 

Sizin yaşamakla ya da var olmakla sorununuz nedir? Sürekli acılar içinde kıvrandığınız fiziksel bir rahatsızlığınız mı var?

Ne isterdiniz mesela? Hiç var olmamış olmayı mı? Yoksa insan değil de bir böcek olarak var olmuş olmayı falan mı?

Anne baba kimseyi var oluşa zorlayamaz. Onlar en fazla bir çocuk isteyebilir. İstediklerini almak onların elinde değil. Alsalar bile doğacak şeyin ne sırlar barındırdığı, nasıl bir şahsiyet ve kimlik sahibi olduğu onların elinde değil. Bazen hiç istemeseler bile çocuk doğar. Senin kimliğin, şahsiyetin, biricikliğin ya da kendini ne olarak hissediyorsan o olmanda anne babanın rolü yok. Onları suçlama. 

Yaşam bir dayatma.Ölüm de bir dayatma.Yaşamak sana dayatılır.Yaşam nedir.Acılarla ve sorunlarla dolu bir yere sürülmektir.Yiyerek,içerek yaşabilen,gereksinimleri olan,günden güne çürüyüp,eskiyen,hastalanan bir bedene tutsak edilmektir.Baskı ve stres altında geçim derdine düşürülüp,kapıştırılmaktır.Gün sonunda da ölüme kurban edilmektir.Toprağın altına bir bakın.Ölülerle dolu.Her doğum da toprağın altına bir ceset daha atılıyor.Yaşamın alaycı bir döngüsü var.Evet o nedenle,hiç var olmamış olmayı isterdim.

 

Allahın yaratabilmesi,anne ve babanın çocuk yapmasına bağlı.Allahın sınayacağı kişiler çocuk yapanlar üretiliyorlar.Anne ve baba çocuk yapıyorlar.O kişiyi var olmaya zorluyorlar ve o kişiyi zorla Allah'ın sınavına sokuyorlar.Düzene bakar mısın?Bu Allah da insanların çoğunu cehennem için yarattım diyen bir Tanrı profili.Allah insanlara cehennemi için yakıt ürettiriyor.Tam anlamıyla şeytani bir düzen.Yani dediğim gibi islamın penceresinden bu çocuk yapma olayını değerlendirirsek,bir başkasının canı ile cennete mi,cehenneme mi gidecek kumarı oynanıyor.Ama müslüman bu kumarı oynuyor.Çocuk yapmak,adem ile havvaların tuzağa düşürülüp,yeryüzüne sürülmesi demek.Ama müslüman,adem ile havvayı tuzağa düşürüp,yeryüzüne sürdüren şeytana sallayan müslüman,bu şeytani düzeni yaratan Allahın yalaka ve yancılığını yapıyor.Allah sizin yapınıza şeytanlık yerleştirmiş,sizleri adem ile havvaları tuzağa düşürecek bir şekilde tasarlamış,yaratılış masalının penceresine göre değerlendirip,denklemi kurunca ortaya çıkan sonuç bu.

tarihinde Buzul tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...