Jump to content

İnsan nedir


Recommended Posts

4 dakika önce, fezadabirtürk yazdı:

İnsan tecrübe ederek inanandır. 

İnsana korkuları yön verir.gelecek korkusu,ölüm korkusu gibi..İnsan Tecrübe ederek korkar,korktukça inanır.

Insan tecrube ederek ogrenir desek daha dogru olur. Inanmak icin tecrubeye gerek yoktur. Bu polisim, savciyim diye arayip, kuyumcu soyuldu falan diyip dolandirmaya calisan insanlar var. Bazi insanlar bu sekilde dolandiriliyor. Dolandirilan kisiler, karsidaki kisiye inaniyor. Yani tecrube ederek inanilmaz. Tecrube ederek ogrenirsin. Bir kere dolandirildiginda, birisi daha seni ayni sekilde dolandirmaya calistigini anlarsin. Bunu tecrube etmissindir, insanlarin bu sekilde dolandirildigini biliyorsundur/ogrenmissindir ve artik arayan kisinin yalanlarina inanmazsin. 

 

"Inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum." Carl Stevens

 

"Tarihin en acı derslerinden biri şudur: Yeterince uzun zamandır aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir. Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek, son derece acı vericidir çünkü." Carl Stevens

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, fezadabirtürk yazdı:

İnsan tecrübe ederek inanandır. 

İnsana korkuları yön verir.gelecek korkusu,ölüm korkusu gibi..İnsan Tecrübe ederek korkar,korktukça inanır.

Dinin nedenini bireysel bilgisizliğe ve korkuya bağlamak eksik bir görüştür sanırım. Bu görüş tekil insanların oturup bu konular üstüne  kafa yorduğu varsayımına dayanır. Oysa bunlar üzerine düşünce çok daha sonra ortyaa çıkmıştır.
Dinin özü hukuk ve ahlaktır. Yani bugün ideolojinin, kültürün bir unsuru olarak görülen öğeler tarihsel olarak dinsel olarak ortaya çıktı. İlk dinler olan animizm, paganizm, şamanizmden bu yan böyledir bu. Daha da ilginci şiir, müzik, dans, resim, heykelde dinsel öğeler olarak ortaya çıktı. Tabii bu dinin insanın "fıtrat"ında olduğu anlamına falan gelmiyor. Ne de ahlak ve hukukun bugün dini gerektirdiği anlamına. Bu sadece tarihsel bir saptamadır.

Doğa ve toplum tarafından biçimlene insan evrimin ve antropolojik tarihinin bir ürünüdür.  İnsanın doğal ve biyolojik bağımsızlıklarından başka değişmez bir özü de yoktur.

tarihinde programmer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, fumes yazdı:

Insan tecrube ederek ogrenir desek daha dogru olur. Inanmak icin tecrubeye gerek yoktur. Bu polisim, savciyim diye arayip, kuyumcu soyuldu falan diyip dolandirmaya calisan insanlar var. Bazi insanlar bu sekilde dolandiriliyor. Dolandirilan kisiler, karsidaki kisiye inaniyor. Yani tecrube ederek inanilmaz. Tecrube ederek ogrenirsin. Bir kere dolandirildiginda, birisi daha seni ayni sekilde dolandirmaya calistigini anlarsin. Bunu tecrube etmissindir, insanlarin bu sekilde dolandirildigini biliyorsundur/ogrenmissindir ve artik arayan kisinin yalanlarina inanmazsin. 

 

"Inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum." Carl Stevens

 

"Tarihin en acı derslerinden biri şudur: Yeterince uzun zamandır aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir. Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek, son derece acı vericidir çünkü." Carl Stevens

Yazdıklarım ,dinsel eleştiri yapan bir videoya yapılan yorum üzerine zihnimde netleşen bir düşünceydi.(aslında tam olarak netleşmemişti) yorumcu diyordu ki : Ben öyle metafizik deneyimler yaşadımki , benim yaşadıklarımı yaşasaydınız böyle inkar etmezdiniz.

Benimki bir bakış açısıydı, üst açı gibi,sizler diğer açılardanda bakıyorsunuz .sizinkilerde doğru ,ama bu benim bakış açımı niye yalanlasın ? Aynı anda hepside doğru olamaz mı ? Durum,şartlara,kultüre,insana göre değişemez mi ?..ve ben realiteden bahsediyorum. realiteler doğru olmak zorunda değildir. Saptama doğru ama saptanan yanlış olabilir.

Her ne kadar dini bir yorumdan türetmiş olsamda , "din" den bilerek bahsetmedim.belki zihnimde tam olarak netleştiremediğim için tartışmadan kaçındım.ben burayı düşüncelerimi kasmadan dile getirebileceğim bir ortam olarak görüyorum.

Mesele din olunca , çok daha farklı düşüncelerim var..mesela aklı,zekayı,düşünme,analiz yeteneğini ele alalım.sorulmamış o kadar çok soru var ki,herhangi Tanrılı bir  dine inanan , bu sorulara ikna edici cevaplar verdiği için o dine inanmış değildir.sınav der , diğer tarafta adalet yerini bulacak , Tanrıdır dilediği gibi tasarruf eder der soruların üstünü örter ; sadece tecrübelerine ve başkalarının tecrübelerine inanarak sorunları gidermeye çalışır.aksi halde dinlere inanmak (bana göre) mümkün değil.belki Tanrıya inanabilir ama bu Tanrı acımasız mı,sadist mi yoksa sevgi dolu,merhametli bir Tanrı mı, amacı üzüm yedirmek mi yoksa bağcıyı dövdürmek mi , belirsiz olmalıdır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, programmer yazdı:

Dinin nedenini bireysel bilgisizliğe ve korkuya bağlamak eksik bir görüştür sanırım. Bu görüş tekil insanların oturup bu konular üstüne  kafa yorduğu varsayımına dayanır. Oysa bunlar üzerine düşünce çok daha sonra ortyaa çıkmıştır.
Dinin özü hukuk ve ahlaktır. Yani bugün ideolojinin, kültürün bir unsuru olarak görülen öğeler tarihsel olarak dinsel olarak ortaya çıktı. İlk dinler olan animizm, paganizm, şamanizmden bu yan böyledir bu. Daha da ilginci şiir, müzik, dans, resim, heykelde dinsel öğeler olarak ortaya çıktı. Tabii bu dinin insanın "fıtrat"ında olduğu anlamına falan gelmiyor. Ne de ahlak ve hukukun bugün dini gerektirdiği anlamına. Bu sadece tarihsel bir saptamadır.

Doğa ve toplum tarafından biçimlene insan evrimin ve antropolojik tarihinin bir ürünüdür.  İnsanın doğal ve biyolojik bağımsızlıklarından başka değişmez bir özü de yoktur.

İnsanlar dugusal açlık çekiyor olabilir..Tanrıyı sevmekten ,Tanrının sevdiklerini sevmekten hoşlanmışlardır.bu ve benzer hazlar peşindedirler.bir kere tadınca , kesintisiz,sürekli ,daha fazlasını  istiyor olabilirler..

yardıma ihtiyaçları vardır ,dua etmişlerdir ,dualarının kabul edildiğine inanmışlardır.veya edileceğine.. Ölüm korkusu , herşeye güç yetiren bir varlığa inanma gereksinimi , sonsuz bir güce güvenme  ,ayrılık ,yokluk acısını azaltma ihtiyacı herhangi bir dine inanmanın nedenlerindendir bana göre.Karl Marks,'ın " din afyondur " sözünün nedenleri ..(en azından bazı nedenleri.bildiğim kadar konuşmak isterim.amacım öğrenmekse bilmediklerim hakkındada konuşabilirim, o ayrı mesele.)

Yani elle tutulur,gözle görülür nedenlerin öteside var .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben tanrıyı değil, bir  kadını delicesine seviyorum, o kadına tapıyorum, o kadın bir kitap ve bir peygamber olsa, o kadına taparım, sonsuza dek,görmediğim belkide

asla göremieyceğim bir tanrıya tapmak inanmak mantıksız geliyor, kuran tevrat ve incil mükemmel olsa bile, hatta  teistler haklı olsa bile (imkansız olasılık) ben yinede;


ben yinede o kadına aşık olucam sonsuza dek, bu ölümle biticek bir olg udeğil, çünkü içimdeki acıyı ve sevgiyi göremiyorum, aklım durduğu zaman(ölüm)

 

bu acıların biticeğinin,ispatı yoktur, devam ediceğini düşünüyorum, bilim adamlarının beni incelemesi gerekiyor,ben  neden? insanlar gibi tanrıya aşık değilim,

 

ben tanrıyı sevemiyorum, sevmem için onu görmem ve onu tanımam gerekiyor, belkide insan olmadığı için, belkide aklım ve mantığım almadığı için ama ne  olursa? olsun bir kadın asla! aşık olmadan evlenmemeli bir erkek asla aşık olmadan evlenmemeli, günümüzde aşkın yerini para satın alabiliyor,geçmiştede nice efsanevi  aşklar  vardı

 

yünanlı heleni çok seven ve aşık olduğu bir,truvalı adam yüznden savaş çıkmıştı hatırlayın,ben tanrıya inanmıyorum çünkü ihtiyacım olan tek şey bir kadının sonsuz

ve gerçek sevgisidir, atheislerede ve teistlerde bunu öneririm, sevin yaşamınız boyunca aşık olun ve sevin, asla pes etmeyin,

 

tanrının varlığığı yada yokluğu ile uğraşıyoruzki, güzel şeyleri anlamlı şeyleri tartışalım, akıl ve mantık, yaratılmış olma olasılığını

unutmayalım, tanrının iyi  yada kötü olamıyacağını anlıyalım,  hasta olduğumuzda , mutlu veya mutsuz olduğumuzda, 

bunun bir nedeni olabiliceğini anlıyalım, teizmi unutalım, mantıklı şeyleri unutalım, çünkü mantıklı şeyler tanrının olmadığı şeylerdir

atheizm ve teizm, mantıklı değildir. mantıklı olan sonuçtur ve sonuç derki; sonuçsuz bir sorgulama amaçsız bir yaşama benzer.

 

 

 

tarihinde hydra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

@fezadabirtürk

Tecrube edip korkabilir evet. Ya tatsiz bir tecrübe yaşamıştır ya da bir şeyin aslinda cok tehlikeli oldugunu anlamistir. Bu metafizik dedigi seylerin bana gore tek aciklamasi var o da beynin oyun oynamasindan baska bir sey degil. 

 

Burasi bir forum elbette dusuncelerini kasmadan dile getirebilirsin. Kimseyle de tartisma icini girmeyebilirsin. Herkes secimlerinde ozgur olmali. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
On 23.12.2018 at 20:19, fezadabirtürk yazdı:

İnsanlar dugusal açlık çekiyor olabilir..Tanrıyı sevmekten ,Tanrının sevdiklerini sevmekten hoşlanmışlardır.bu ve benzer hazlar peşindedirler.bir kere tadınca , kesintisiz,sürekli ,daha fazlasını  istiyor olabilirler..

yardıma ihtiyaçları vardır ,dua etmişlerdir ,dualarının kabul edildiğine inanmışlardır.veya edileceğine.. Ölüm korkusu , herşeye güç yetiren bir varlığa inanma gereksinimi , sonsuz bir güce güvenme  ,ayrılık ,yokluk acısını azaltma ihtiyacı herhangi bir dine inanmanın nedenlerindendir bana göre.Karl Marks,'ın " din afyondur " sözünün nedenleri ..(en azından bazı nedenleri.bildiğim kadar konuşmak isterim.amacım öğrenmekse bilmediklerim hakkındada konuşabilirim, o ayrı mesele.)

Yani elle tutulur,gözle görülür nedenlerin öteside var .

Marx'ın "din afyondur" sözünün geçtiği paragraf tam olarak şöyledir:
"Din bu dünyanın genel kuramı, geniş kapsamlı özeti, yaygın mantığı, manevi yüceliği, coşkusu, ahlakça onaylanması, görkemli bütünlüğü, avuntu sağlamaya ve haklı kılmaya yarayan evrensel temelidir. İnsanın özünün hayali olarak gerçekleşmesidir, çünkü insanın sahici bir gerçekliği yoktur. Bu nedenle dine karşı savaşım, manevi kokusu din olan bu dünyaya karşı da dolaylı olarak savaşımdır. Din baskı altındaki yaratığın iç geçirmesi, taş yürekli bir dünyanın duygusu ve ruhsuz koşulların ruhudur. Halkın afyonudur. Bu nedenlerle de, halkın hayali mutluluğu olarak dinin kaldırılması, halkın gerçek mutluluğunu istemektir"

 

Ancak şahsen yaşadığım deneyimlere dayanarak söyleyeyim, sosyalistler Alevi hakları gibi konularla daha yakından ilgilenmezden önce bu sözün geçtiği yeri ve bağlamı pek hatırlamazdı. Şimdi dini bir afyona indirgemenin pratik sonuçları pek ala Stalin-vari katı bir anti-din kampanyası ile dini silmeyen kalkmaktır. Bunu pek başarılmadığı da bugün ortadadır. Din tasfiye edilme isteniyorsa zor yolu tepki doğurur ve savunmaya geçirir. Sin zaten sekülerleşmenin artışıyla birlikte  süreç içerinde eriyecek işlevsizleşecek bir kurumdur. Ama onun bir vicdan boyutu ile kapitalizmin kâra dayalı eziciliğine bit karşı çıkış potansiyeli de barındırır. Köleleliğe karşı çıkan Quaker'ler, dindar bazı İngiliz politikacılar, köleliği kınanayan bazı Papa'lar, Latin Amerika devrimlerinde yoksulların yanında yer alan papazlar, müslüman din adamlarının ön ayak olduğu emperyalist işgallere karşı çıkışlar, bugün Türkiye'deki  antikapitalist müslümanlar. vs.. Bütün bunlar göz önünde bulundurulursa dinin her zaman ve koşulsuz olarak düzenin ve egemenlerin yanında bir uyuşturucu işlevi görmediği, yoksulda ezilenden yana isyankar bir yönünde olduğu görülebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kahrolası insan ne nankordur..

 

Şaka şaka ..

 

İnsan ihtiyaçlarına bağımlı hale gelen bir varlıktır bana göre. Hayvanlar da bu yok. Bir hayvan araba binmeye bağımlı olmaz. 

 

İnsan ihtiyaç duyar sonra onu icad eder ve ona bağımlı hale gelir. İnsanlığın gelişimi hep böyle oldu algiladigim kadarıyla.

 

Yanlız şu da var eroin gibi ihtiyaçlar daha sonra bağımlılık yapınca çöküşe sebep oluyor. Tıpkı bunun gibi din de bir ihtiyaç olarak çıktı ama bağımlılık yapınca çöküşe sebep oldu ve olmakta..

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...