Jump to content

Size göre bir Tanrının olmadığının veya düşünülen şekilde bir Tanrının olmadığının delili


Recommended Posts

Ben şunu anlayamıyorum , Bakara 264 de iyilikleri başa kamayın diyor ama allah her fırsatta size şunu bunu onu verdim görmüyormusunuz nankörmüsünüz , teşekkür edin diyor.

 

İkincisi herşeyi yaratan allah ve kendisinin ol demesiyle oluveren bir evren var. O zaman bu evrende hiçbir kuralı tartışamayız çünkü her şartta biz yine olacaktık değil mi?   Termodinamiğe göre enerji yoktan var edilemez falan filan gibi şeylerle allahı ispat edemeyiz varlığını kanıtlayamayız. Yani sonuçta kural yok'a geliyor herşey.  Her ortama göre siz var olacaktınız zaten veya allah her ortama göre yaratabiliyor. İsterse güneşin içindede serin serin dolaşıyor olabilirdik.

 

Üçüncüsü kuranda arapların ramazan ayındaki seks ihtiyaçlarına açık seçik şüpheye hiç yer vermeyecek şekilde ayet var. Ve diğer zamanlar için de böyle ayetler var. Mal paylaşımı konusunda şüpheye yer vermeyecek ayetler var Ama başka konularda yoruma açık her anlama gelebilen ayetler var. Örnek namaz konusu ve oruç vakti gibi.. allah kendisi ayetlerin çoğu müteşabihtir yani yoruma açıktır diyor. Pek azı muhkemdir yani kesin ve yoruma ihtiyaç vermez diyor. Öyle ise elif lam mim gibi hiç anlaşılmayan ayetleri neden ve kime indirmiş. müteşabih ayetleri neden indirmiş. Biz niye onlardan sorumluyuz

 

Dördüncü olarak  imtihan oluyoruz iyi de kim kimi deniyor, Allah bizi iyi çalışıyorlar  mı diye deniyorsa aynı zamanda kendini de denemiş olmuyor mu. Örneğin araba yaptınız onu test ediyorsunuz ama aslında kendinizi test ediyorsunuz arabanın bir suçu yok ki..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 702
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tanrıcılara göre bir zamanlar tanrı adında bir varlık varmış, bu tanrı denen şey her şeyi bilirmiş. Peki bu bilgi nasıl tek başına olan, kendisinden başka hiç bir şey olmayan bir varlıkta olabilir? Mesela korkma duygusunun bilgisi nasıl bu varlıkta var? Canlı cansız trilyonlarca varlığın özellikleri, bilgileri bir zamanlar tek başına olan bir varlıkta nasıl olabilir?

 

Bir de bu varlık hiç bir şeye muhtaç değilmiş. Madem muhtaç değil neden birden bire şeyler yaratma ihtiyacı hissetmiş? Bir şeyler yapan, icraatta bulunan bir varlık nasıl hiç bir şeye muhtaç olmaz? Bir şeyler yaratmak eylemi ile hiç bir şeye ihtiyacı olmaması söylemi birbiri ile çelişmiyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 minutes ago, Düşünen Hayvan said:

Ben şunu anlayamıyorum

 

Bu dinler o kadar saçma, o kadar absürt ki o yüzden sağlıklı, düzgün düşünen, aklını ve mantığını kullanan insanların anlaması imkansız. Yani ortada aslında anlaşılacak bir iddia yok, tamamı deli saçmasından ibaret. 

 

Mesela İslam'a göre Allah adında bir tanrı Muhammed'e inanmayan herkesi cehenneme atıp sonsuza kadar yakacak, çeşitli işkenceler yapacak. Bir insanın sırf başka bir insana inanmadı diye sonsuza kadar yakılacağına inanması saçmalığı geç, delilikten, manyaklıktan başka bir şey değil. Düzgün ve sağlıklı düşünen, aklını ve mantığını kullanan bir bilincin böyle deli saçması bir inancı anlayabilmesinin imkanı var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 hours ago, fatihkara said:

Sn teflon yaracıtıcının sınava ihtiyacı yok. Yaratılanın sınanmaya ihtiyacı var. Sınav da doğru kelime değil. Tecrübe edip deneyimleyip kendini tanımasına ihtiyacı var. Burdaki gereksinim sınav değil dir, kişinin yada bireyin kendini tanımasıdır.

 

O cevap ilgili metne ve oradaki yaklaşıma binaen yorumlandı ve yazıldı. Siz ise o metnin merkezini görmezden gelerek cevap yazmışsınız. "Neyle sınayacaktı" ne demektir? Bunun başka bir yolu yok ya da ortada bir kısıtlılık var, bu kısıtlılık tanrıyı bağlıyor ve tanrı o kısıtlılığa itaat ederek, ona edilgen şekilde davranıyor demektir. Bu, tanrıyı sıfatlarıyla beraber ayaklar altına almak ve rezil kepaze etmek demektir. 

 

Yaratılanın kendisinin sınanmaya ya da tecrübe edip kendisini tanımasına neden ihtiyacı var? Bu olmazsa ne olur? Bir eksiklik mi hasıl olur? Ne olur?!..diyerek başlamış olayım.

 

Bir öğretmen öğrencisini neden sınar? Bu iş iki taraflıdır. 1- Öğrenci açısından kendi rüştünü ispat etmesi için gerekli bir araç. 2-Öğretmen açısından ise öğrencinin rüştünü belirleyebilmek için gerekli bir araç. Gerçek bir tanrının ise ne sınava ihtiyacı vardır, ne de yaratılanın sınava/deneyimleme ihtiyacı olması gerekliliğine tabi olma durumu. Tanrının edimini belirleyen ise yine başka bir ihtiyaç oysa ki sizin senaryoda. Yaratılan açısından sınav/deneyimleme ihtiyacı ve tanrı yine o ihtiyaca edilgen oluyor bu durumda. Öğretmen öğrencinin ne olduğunu adı gibi bilse dahi, öğrencinin kendisini ikna edebilmek ya da tecrübe edebilmesini sağlayabilmek açısından sınava "muhtaç" duruma düşüyor. Ortada öyle veya böyle bir gereklilik, ve o gerekliliğe itaat eden bir öğretmen var. Çünkü o aciz ve kısıtlı. Tanrı ise değil. İstese yapmazdı diye bir şey de yok. Çünkü size göre yapmış. Bu durumda ortada ya kısıtlı bir tanrı var, ya kötü, ya da kısıtlılığına binaen olmayan bir tanrı. Bunlar gayet sahih olasılıklar.

 

Kaldı ki öğretmen öğrencinin ne olduğunu adı gibi bilirse, ve bunu kapı gibi gösterebilecekse, ortada yine bir sınav/deneyim ihtiyacı kalmaz. Göstermek zorunda kalmak da ayrı bir acizlik. 

 

Ayrıca size vermiş olduğum "özgür irade açmazı" isimli başlığı okumamış ya da tam olarak anlamamışsınız belli. Ortada kendini tanımak falan diye bir şey de yok. Ben neyi deneyimledim şimdi? Kendimi mi tanıdım? Yoksa tekil bir senaryoda olacakları mı görmüş oldum sadece..? Sonsuz olasılık uzamındaki olası diğer senaryolarda ne olacaktı peki? Peki hiç görmesem ne olacak? Hayır bir de zaten ben hiç yoktum ki..??!..Beni niye yaratıp da neyi gösteriyorsun??

 

Yaratıcının ihtiyacı olup olmadığı ise bir muamma. Onun adına ihtiyacı olmadığını belirten ise sizlersiniz. Adam sınavı yapmış mı yapmış. Yeri gelince imtihan dünyası, yeri gelmeyince ise imtihan değil, deneyim(!). Bu iş sadece deneyimden ibaret olaydı eğer, sonunda bi kazanın içinde sonsuza kadar kaynatılmak olmazdı işte. Bildiğiniz imtihan bu. Böyle deneyim mi olur? Kitabın bir yerinde sınavı sizin ihtiyacınız olduğu için yaptım mı yazıyor? Hayır. Nereden çıktı sınava ihtiyacı yok?!

 

10 hours ago, Nuri Kara said:

Yazdıklarımı okumadan veya anlamadan yazanlar: Artık yazdıklarımı tekrarlamayacağım.

 

 

Ne demek istediğiniz açık değil. Size verilmiş bir çok net cevap var zaten. Görüldüğü üzere "neyle sınayacaktı.." yaklaşımı neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
56 dakika önce, teflon yazdı:

 

 

Yaratıcının ihtiyacı olup olmadığı ise bir muamma. Onun adına ihtiyacı olmadığını belirten ise sizlersiniz. Adam sınavı yapmış mı yapmış. Yeri gelince imtihan dünyası, yeri gelmeyince ise imtihan değil, deneyim(!). Bu iş sadece deneyimden ibaret olaydı eğer, sonunda bi kazanın içinde sonsuza kadar kaynatılmak olmazdı işte. Bildiğiniz imtihan bu. Böyle deneyim mi olur? Kitabın bir yerinde sınavı sizin ihtiyacınız olduğu için yaptım mı yazıyor? Hayır. Nereden çıktı sınava ihtiyacı yok?!

 

 

 

Hic bir yazımda imtihan dünyası demedim, Hic bir yazımda kazanın icinde sonuna kadar kaynatılmak demedim ve hic bir yazımda kitaptan bahsetmedim. Yazdıklarım kendi cıkarımlarım dır. Zaman buldukça nedenleri ile paylaşırım. Üzerinde tartışırız.

 

Haklısınız henüz bahsettiğiniz konuları okuyacak vaktim olmadı. Okuduğum da düşüncelerimi paylaşırım.Doğru yada yanlış detayları bulur hep birlikte düzeltiriz.

tarihinde fatihkara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada şunu belirtme ihtiyacı hissettim. Belli bir yaşta , belli bir bilgi birikimine sahip insanlarız. Forumda tartışan bazı taraflar arasında anlam veremediğim bir gerginlik, karşısında ki hakir hor görüp bilgilerini ve fikir paylaşımlarını kücük görerek kendi bilgilerini yüceltme cabası var.

 

Kendi adıma konuşacağım. Neye inanıp neye inanmadığınız zerre umrumda değil. İnandıklarınız sizi bağlar. inanmadıklarınızda sizi bağlar. Benim inanıp inanmadıklarımda beni.

 

Sizlerin yanlışlarını bulup kendime kendi doğrularımı ispatlamak gibi bir cabamda yok. Benim doğrularım, benim mantık kurallarım cercevesinde kendi görüş ve bilgi birikimlerim doğrultusunda oluşmuştur. Bana daha mantıklı daha doğru bir bilgi verirseniz doğrularımı güncelleyip revize ederim. Ben neyi bilip neyi bilmediğiniz ile ilgileniyorum. Benim göremediğim yada düşünemediğim bir detayı yada unsuru görüp düşünüp bulmuşmusunuz la ilgileniyorum.

 

Bu arada sn.teflon bu yazı sizin yazınızın altına denk geldi diye lütfen sizi kast ettiğimi düşünmeyin. Hiç bir kişiyi hedef alarak yazmadım. Genel olarak hissettiklerimdir. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, teflon yazdı:

 

O cevap ilgili metne ve oradaki yaklaşıma binaen yorumlandı ve yazıldı. Siz ise o metnin merkezini görmezden gelerek cevap yazmışsınız. "Neyle sınayacaktı" ne demektir? Bunun başka bir yolu yok ya da ortada bir kısıtlılık var, bu kısıtlılık tanrıyı bağlıyor ve tanrı o kısıtlılığa itaat ederek, ona edilgen şekilde davranıyor demektir. Bu, tanrıyı sıfatlarıyla beraber ayaklar altına almak ve rezil kepaze etmek demektir. 

 

Yaratılanın kendisinin sınanmaya ya da tecrübe edip kendisini tanımasına neden ihtiyacı var? Bu olmazsa ne olur? Bir eksiklik mi hasıl olur? Ne olur?!..diyerek başlamış olayım.

 

Bir öğretmen öğrencisini neden sınar? Bu iş iki taraflıdır. 1- Öğrenci açısından kendi rüştünü ispat etmesi için gerekli bir araç. 2-Öğretmen açısından ise öğrencinin rüştünü belirleyebilmek için gerekli bir araç. Gerçek bir tanrının ise ne sınava ihtiyacı vardır, ne de yaratılanın sınava/deneyimleme ihtiyacı olması gerekliliğine tabi olma durumu. Tanrının edimini belirleyen ise yine başka bir ihtiyaç oysa ki sizin senaryoda. Yaratılan açısından sınav/deneyimleme ihtiyacı ve tanrı yine o ihtiyaca edilgen oluyor bu durumda. Öğretmen öğrencinin ne olduğunu adı gibi bilse dahi, öğrencinin kendisini ikna edebilmek ya da tecrübe edebilmesini sağlayabilmek açısından sınava "muhtaç" duruma düşüyor. Ortada öyle veya böyle bir gereklilik, ve o gerekliliğe itaat eden bir öğretmen var. Çünkü o aciz ve kısıtlı. Tanrı ise değil. İstese yapmazdı diye bir şey de yok. Çünkü size göre yapmış. Bu durumda ortada ya kısıtlı bir tanrı var, ya kötü, ya da kısıtlılığına binaen olmayan bir tanrı. Bunlar gayet sahih olasılıklar.

 

Kaldı ki öğretmen öğrencinin ne olduğunu adı gibi bilirse, ve bunu kapı gibi gösterebilecekse, ortada yine bir sınav/deneyim ihtiyacı kalmaz. Göstermek zorunda kalmak da ayrı bir acizlik. 

 

Ayrıca size vermiş olduğum "özgür irade açmazı" isimli başlığı okumamış ya da tam olarak anlamamışsınız belli. Ortada kendini tanımak falan diye bir şey de yok. Ben neyi deneyimledim şimdi? Kendimi mi tanıdım? Yoksa tekil bir senaryoda olacakları mı görmüş oldum sadece..? Sonsuz olasılık uzamındaki olası diğer senaryolarda ne olacaktı peki? Peki hiç görmesem ne olacak? Hayır bir de zaten ben hiç yoktum ki..??!..Beni niye yaratıp da neyi gösteriyorsun??

 

Yaratıcının ihtiyacı olup olmadığı ise bir muamma. Onun adına ihtiyacı olmadığını belirten ise sizlersiniz. Adam sınavı yapmış mı yapmış. Yeri gelince imtihan dünyası, yeri gelmeyince ise imtihan değil, deneyim(!). Bu iş sadece deneyimden ibaret olaydı eğer, sonunda bi kazanın içinde sonsuza kadar kaynatılmak olmazdı işte. Bildiğiniz imtihan bu. Böyle deneyim mi olur? Kitabın bir yerinde sınavı sizin ihtiyacınız olduğu için yaptım mı yazıyor? Hayır. Nereden çıktı sınava ihtiyacı yok?!

 

 

Ne demek istediğiniz açık değil. Size verilmiş bir çok net cevap var zaten. Görüldüğü üzere "neyle sınayacaktı.." yaklaşımı neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

çok  mantıklı  şeyler  yazmışsınız  her  zaman ki  gibi  teşekkür  ederim. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Ben şunu anlayamıyorum , Bakara 264 de iyilikleri başa kamayın diyor ama allah her fırsatta size şunu bunu onu verdim görmüyormusunuz nankörmüsünüz , teşekkür edin diyor.

 

İkincisi herşeyi yaratan allah ve kendisinin ol demesiyle oluveren bir evren var. O zaman bu evrende hiçbir kuralı tartışamayız çünkü her şartta biz yine olacaktık değil mi?   Termodinamiğe göre enerji yoktan var edilemez falan filan gibi şeylerle allahı ispat edemeyiz varlığını kanıtlayamayız. Yani sonuçta kural yok'a geliyor herşey.  Her ortama göre siz var olacaktınız zaten veya allah her ortama göre yaratabiliyor. İsterse güneşin içindede serin serin dolaşıyor olabilirdik.

 

Üçüncüsü kuranda arapların ramazan ayındaki seks ihtiyaçlarına açık seçik şüpheye hiç yer vermeyecek şekilde ayet var. Ve diğer zamanlar için de böyle ayetler var. Mal paylaşımı konusunda şüpheye yer vermeyecek ayetler var Ama başka konularda yoruma açık her anlama gelebilen ayetler var. Örnek namaz konusu ve oruç vakti gibi.. allah kendisi ayetlerin çoğu müteşabihtir yani yoruma açıktır diyor. Pek azı muhkemdir yani kesin ve yoruma ihtiyaç vermez diyor. Öyle ise elif lam mim gibi hiç anlaşılmayan ayetleri neden ve kime indirmiş. müteşabih ayetleri neden indirmiş. Biz niye onlardan sorumluyuz

 

Dördüncü olarak  imtihan oluyoruz iyi de kim kimi deniyor, Allah bizi iyi çalışıyorlar  mı diye deniyorsa aynı zamanda kendini de denemiş olmuyor mu. Örneğin araba yaptınız onu test ediyorsunuz ama aslında kendinizi test ediyorsunuz arabanın bir suçu yok ki..

 

Üçüncüsü için: Muteşabih sözler kişiden kişiye değişebilir. İlla kuranda geçmesine de gerek yok. Bir filozof bir şey söyler herkes anlayamaz, bir kısım anlar. Size göre muhkem olan bana göre müteşabih olabilir veya tam tersi. Allah her insanı muhatap aldığı için kuranda müteşabih sözlerin olması gayet normal geliyor bana.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@nurikara 

 

O zaman kuran ile ne yapılırsa meşru hale gelir. Herkes birşeyler anlar ve anladığını yapar.  O zaman insanlar neye göre yargılanacak?

Kuranda namaz yok vakitleri de yok , nasıl kılındığı da yok ama gizli saklı bir yerlerden ayetleri yorumlayarak namazı icad ediyorlar.

Orucun başlangıcı ve bitişinde hep karışıklık var.

 

Çocuk hakları yok.

 

Kurban olayı net değil. İbrahim oğlunu kesmeye götürmüş ama bu çok salih bir kul olarak anlatılıyor. Sen mesela hac mevsiminde çocuğuna seni kesmeye götüreceğim dermisin. Diyelim ki çocuk kabul etti  onu yatırdın tam kesecekken vazgeçtim dedin ve allah senin yerine koç gönderdi dedin.. Çocuğun hali ne olacak?

 

Allah bir yerde kendine ilah değilim diyor , diğer yerde ilahınız tekdir diyor.  Bir yerde şirk koşmayın diyor , ben herşye yeterim ve heryerdeyim diyor diğer yerde gökteki yüceler meclisinden bahsediyor. Şeytanların oradan bilgi çalıp gelecek hakkında kehanetler yaptıklarını söylüyor.

 

 

Bari bunlar net olsaydı bence.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

@nurikara 

 

O zaman kuran ile ne yapılırsa meşru hale gelir. Herkes birşeyler anlar ve anladığını yapar.  O zaman insanlar neye göre yargılanacak?

 

Kendi fikrimi söyleyeyim: İnsan akıl ve vicdandan sorumludur, kuran bu ikisine öğüt olsun diye gönderildi. Akıllı ve vicdanlı insanlar kuran okuyunca daha iyi hale geliyorlar. Çünkü: Dinde zorlama yoktur, onlar sözlerin en güzeline uyarlar gibi sözleri okuyorlar. Akılsız ve vicdansız insanlar ise kuran okuyunca daha kötü hale gelebilirler. Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün gibi sözleri kendilerince okudukları için. Bu insanların kendileri gibi olmayana saygıları olmaması kuvvetle muhtemel, o yüzden böyle okuyor olabilirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçen gün bir arkadasim bir yazı paylasmistı.  "Dünyadaki en zengin 50 insanın mal varlığı, dunyada ki 3.5 milyar insanın mal varlığından daha fazla. Buda dunyada açlığa, yoksulluga , sefaleté sebep olmakta. Bunun için insanlık adına birseyler yapmaliyiz"

 

Bende dedim ki "Dunyada ki 3.5 milyar insan bunu dert etmi yorsa fatih olarak ben niye derdine düseyim. 3.5 milyar tükürse 50 kişiyi tükürugu ile boğar " dedim.

 

Şimdi suçlu kim? 

Yaratıcımi ?

Aç gözlü doymayan 50 insan mı ?

Güce boyun eğmiş , hakkini aramayan 3.5 milyar insan mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, fatihkara yazdı:

Geçen gün bir arkadasim bir yazı paylasmistı.  "Dünyadaki en zengin 50 insanın mal varlığı, dunyada ki 3.5 milyar insanın mal varlığından daha fazla. Buda dunyada açlığa, yoksulluga , sefaleté sebep olmakta. Bunun için insanlık adına birseyler yapmaliyiz"

 

Bende dedim ki "Dunyada ki 3.5 milyar insan bunu dert etmi yorsa fatih olarak ben niye derdine düseyim. 3.5 milyar tükürse 50 kişiyi tükürugu ile boğar " dedim.

 

Şimdi suçlu kim? 

Yaratıcımi ?

Aç gözlü doymayan 50 insan mı ?

Güce boyun eğmiş , hakkini aramayan 3.5 milyar insan mı ?

Insanlar bilmeden konusuyor iste.

 

Bu insanlarin yaptigi hatayi anlatayim sana. Ornegin Bill Gates'in su an net serveti 93 milyar dolar olarak gozukuyor. Tabi okumadan elestirmeyi seven insanlar da saniyor ki adamin gercekten 93 milyar dolari filan var... Aslinda Bill Gates'in elindeki hisse sayisinin, hisse fiyati ile carpilmasi ile elde edilen bir rakam o. Eger Bill Gates elindeki hisseyi satmaya baslasa fiyat yavas yavas iner zaten. Hepsini satamaz.

 

Diger zenginler icin de gecerli bir durum bu. Tabi cok zenginlerden bahsediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu, tanrı(lar) neden suçlu olsun ki ?
Onları(!) yaratanlar suçlunun öne gidenidir. Piyasaya binlerce(!) tanrı sürülmüş yine de pislik, adaletsizlik, tecavüz, cinayet, sahtekărlık, yalancılık, bencillik, tapınmacılık, çok bilmişlik, aklı evvellik,  kralcılık, kölecilik vs. bu dünyada asırlardır boy göstermiş ve hălen cirit atıyor. Piyasadaki tanrı(lar) bunlara bir çözüm bulabilmiş mi ?

Hadi eski tanrılar beceriksiz veya acemi olabilirler, ancak son marka dinlerin tanrılarının da beceriksiz oldukları muhakkak.

 

Yaşanmış tarihe baktığınızda tanrı(lar) sadece ve sadece yoklukları(!) ile năm salmıştır. Bunun haricindekiler eskilerin masalları, hikayeleri ve mitleridir. Onları bu dünyaya ışınlayanları, kukla gibi konuşturanları başka gezegenlerde aramayın. Bu tanrı(lar) sadece bu dünyaya mahsustur, çünkü mücitleri de buradadır. Aradan bu insanları çıkardığınızda tanrı manrı diye birşey kalmaz.     

 

Halböyle iken farkındalığının farkında olan ve bu nedenle(!) kendini kainatın merkezinde olduğunu zanneden insan, elbette suçlunun önde gidenidir.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Klonopin yazdı:

Insanlar bilmeden konusuyor iste.

 

Bu insanlarin yaptigi hatayi anlatayim sana. Ornegin Bill Gates'in su an net serveti 93 milyar dolar olarak gozukuyor. Tabi okumadan elestirmeyi seven insanlar da saniyor ki adamin gercekten 93 milyar dolari filan var... Aslinda Bill Gates'in elindeki hisse sayisinin, hisse fiyati ile carpilmasi ile elde edilen bir rakam o. Eger Bill Gates elindeki hisseyi satmaya baslasa fiyat yavas yavas iner zaten. Hepsini satamaz.

 

Diger zenginler icin de gecerli bir durum bu. Tabi cok zenginlerden bahsediyorum.

 

İşte ben bunu souyorum , o zaman benim suçum ne? Ben de o 3,5 milyar insanın uyuşmuşluğunun kurbanı oluyorum. Neden? Onlar her pisliğe şükür edip duruyorlarken ben etmiyorum diye kabahatli oluyorum.

 

İşte burada adalet nerede din nerede , tanrı nerede? Eğer din  bu dünyada işe yaramıyorsa nerede işimize yarayacak? Öldükten sonra hangi dinden olduğunun önemi yok zaten islama göre herkes görecek gerçeği ve imtihan ortadan kalakacak diyor.

 

Geçiş garantili yolların faturasını ödemek isteyenler gitsin ve bütün servetlerini vererek ödesinler. Ama ben niye ödüyorum ve buna itiraz ettiğim zaman neden  hain oluyorum.  Fransada sarı yelek kavgası bundan çıktı ve adamlar zenginin vergi borcunu biz niye ödeyeceğiz diyerek sokağa döküldüler ve istediklerini de kabul ettirdiler.  Onlar fransada yada daha eşitlikçi ülkelerde yaşayıp kaygısız bir hayat sürerlerken ben niye böyle bir toplumda milyonlarca rezaleti normalleştirmiş insanlar arasında yaşamak zorundayım?

 

Allah peygamberini korumuş , mucizeler vermiş falan filan.. Buradakileri niye korumuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Artı somut bir gerçeğin altını sürekli çizmeli bence.
Kutsal kitapların güzellemesini yapanlar, bu eserlerin içeriklerinin gönderildiğinden, indirildiğinden vs. bahsederler.


Eğri oturup doğru konuşalım ve şu yalın gerçeği de görmezden gelmeyelim:
Piyasadaki yazılı ve çizili eserlerin tümünde(!) insanların parmağı var. İnsanlar mağaralara, taşlara, duvarlara, parşömenlere ve elbette kăğıtlara da birşeyler çizmiş, karalamış, yazmış. Düşüncelerini, inanışlarını, umutlarını, bilgilerini ve elbette korkularını bir şekilde dile getirmeye çalışmış. Bütün bu eylemlerin merkezinde sadece insan var, haliyle yarattığı ürünler de insanidir.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, kavak yazdı:

Yahu, tanrı(lar) neden suçlu olsun ki ?
Onları(!) yaratanlar suçlunun öne gidenidir. Piyasaya binlerce(!) tanrı sürülmüş yine de pislik, adaletsizlik, tecavüz, cinayet, sahtekărlık, yalancılık, bencillik, tapınmacılık, çok bilmişlik, aklı evvellik,  kralcılık, kölecilik vs. bu dünyada asırlardır boy göstermiş ve hălen cirit atıyor. Piyasadaki tanrı(lar) bunlara bir çözüm bulabilmiş mi ?

Hadi eski tanrılar beceriksiz veya acemi olabilirler, ancak son marka dinlerin tanrılarının da beceriksiz oldukları muhakkak.

 

Yaşanmış tarihe baktığınızda tanrı(lar) sadece ve sadece yoklukları(!) ile năm salmıştır. Bunun haricindekiler eskilerin masalları, hikayeleri ve mitleridir. Onları bu dünyaya ışınlayanları, kukla gibi konuşturanları başka gezegenlerde aramayın. Bu tanrı(lar) sadece bu dünyaya mahsustur, çünkü mücitleri de buradadır. Aradan bu insanları çıkardığınızda tanrı manrı diye birşey kalmaz.     

 

Halböyle iken farkındalığının farkında olan ve bu nedenle(!) kendini kainatın merkezinde olduğunu zanneden insan, elbette suçlunun önde gidenidir.

 

 

Kendime not olsun diye alıntıladım sn kavak.

 

O zaman şu noktaya mı geldik:  insanların kendi ihtiyaçları doğrultusunda, sadece kendi cıkarlarına hizmet edicek şekilde tanımlayıp , belirledikleri tanrılar; yani bu tanrıları tasarlayan insanlar sucludur.

 

Doğrumu anladım ?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, fatihkara said:

Geçen gün bir arkadasim bir yazı paylasmistı.  "Dünyadaki en zengin 50 insanın mal varlığı, dunyada ki 3.5 milyar insanın mal varlığından daha fazla. Buda dunyada açlığa, yoksulluga , sefaleté sebep olmakta. Bunun için insanlık adına birseyler yapmaliyiz"

 

Bende dedim ki "Dunyada ki 3.5 milyar insan bunu dert etmi yorsa fatih olarak ben niye derdine düseyim. 3.5 milyar tükürse 50 kişiyi tükürugu ile boğar " dedim.

 

Şimdi suçlu kim? 

Yaratıcımi ?

Aç gözlü doymayan 50 insan mı ?

Güce boyun eğmiş , hakkini aramayan 3.5 milyar insan mı ?

 

Daha en başta böyle boktan bir sistemi tasarlayan tabii ki.

 

Dinciler genellikle böyle durumlarda bizim put dünya hayatına müdahale etmez bahanesinin arkasına saklanıyorlar. Oysa inandıkları kitaplarda hiç de öyle yazmıyor. Kafası kızınca suçlu suçsuz, bebek ve çocuk ayırmadan sürüyle kavmi helak ettiği yazar. Biz zamanlar çok sevdiği, tüm alemlere üstün kıldığı yahudiler çölde aç kalınca gökten yiyecek attığını yazar. Muhammed'e savaşlarda takviye olmak üzere melek birlikleri gönderdiği yazar. Falanca kral İbrahim'in karısına sarkıntılık etmek istediğinde bu koskoca tanrı tüm işlerini bırakıp eteklerini savurarak koşturur, ve kralın boğazına sarılır. Örnekler sürüyle.

 

Bu inananlar her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, her şeyi yapan, her şeyin kaynağının o olduğunu iddia eden bir tanrı karakteri yaratıyorlar, ama işi sorumlu aramaya gelince her şeyi yapan bu tanrıdan başka herkes sorumlu oluyor ama nedense bu hayali tanrıya hiç bir sorumluluk yüklemiyorlar, o hiç bir şeyden sorumlu olmuyor. İllede bir günah keçisi bulmak isterlerse hemen şeytanı ortaya atıyorlar, sanki şeytanı da o tanrı yaratmamış gibi. Acayip bir bakış açısı, nereden bakarsanız bakın tutarsız, mantıksız, saçma sapan bir düşünce. Neymiş efendim, sınıyormuş, gitsin kendini bu şartlarda yaratıp kendisini sınasın çok sınama meraklısıyla. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben artık şuna karar verdim. Nerede güzel faydalı birşey bulursam uygularım , kötüsünü de bırakırım.

 

Örneğin hristiyanlıktaki gibi  sövevene dilsiz , vurana elsiz olamam. Hepsine usulunce cavabını veririm.

Kuranda yazıyor diye erken yaşta hemen evlenip çocuk yapamam , muhammede benzemek için 4 kadınla evlenmem , elimdeki imkanları her isteyene acıyıp veremem , emir sahiplerine itaat etmem , babam da yanlış yapsa üf derim . Şehit olacam diyerek başkasının hayatını  ve malını kendime helal yapmam. Ama bana kast edene cevabnı vermekte de gecikmem.

 

İiyi sözleri de alır uygularım. Ne zaman ki ikna olurum o zaman diğerlerini de yaparım. Ama bunu başkası dedi diye yapmam. Olması gerektiği için yaparım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.12.2018 at 21:42, Nuri Kara yazdı:

 

Sizin iyi mi kötü mü olduğunuzu yaptığınız şeylerin sonuçları değil, neden yaptığınız belirler. Gösteriş için iyilik yapan birisi dünyayı iyi şekilde etkileyebilir ama bu onu iyi birisi yapmaz. Aynı şekilde: Karşı tarafın iyiliğini istediği halde bilmediği için(örneğin alerji) karşı tarafı kötü etkileyen bir insan, iyi birisidir. Tanrı içinde bu geçerli: Tanrı bizim kötülüğümüzü istediği için dünya böyleyse tanrı kötüdür ama yaptıklarının arkasında iyi bir sebep yatıyorsa tanrı iyidir.

 

 

 

örneğin: tüm müslümanları, cennete gidebilmelerini sağlamak için öldürmek oldukça iyi bir niyet gibi görünüyor bana. bu iyiliği yapan birini islamın tanrısı da cennetine alacaktır sanıyorum. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, fatihkara yazdı:

 

Kendime not olsun diye alıntıladım sn kavak.

 

O zaman şu noktaya mı geldik:  insanların kendi ihtiyaçları doğrultusunda, sadece kendi cıkarlarına hizmet edicek şekilde tanımlayıp , belirledikleri tanrılar; yani bu tanrıları tasarlayan insanlar sucludur.

 

Doğrumu anladım ?

 

 

Muhterem

Bir ürün sahibi, iyisiyle kötüsüyle ürettiği/yarattığı ürününün çıktılarından sorumludur. Haliyle birileri bundan zarar görüyorsa, suçludur da. 

Tarih boyunca bilinen bir mesele aslında, bana göre öyle gizemli yönü falan da yok.  Zamanla insanlar kendi ürettikleri doğa üstü hayali varlıkların gerçekten de var olduklarını zannetmeye başlamışlar.  
 
Evet; piyasaya sürülmüş adı sanı belli sözde tanrıların tümünden insanlar sorumludur. Yok öyle yağma; hem yarat hem de bunlara isnad edilen eylemlerden ve eylemsizliklerden kendini sorumlu tutma.

 

Keza durum tam tersi de olsaydı, yukarıdaki söylem yine geçerliliğini koruyacaktı. Yani farzımuhal, dindarların var olmasını canı gönülden arzu ettikleri bu sözde tanrı(lar) gerçekten içinde bulunduğumuz doğayı ve elbette bizleri yaratmış olsaydı, o zaman bizim yediğimiz ve yemediğimiz nanelerden de o(nlar) sorumlu olacaktı.

Hasılı yoktan var etmek (nasıl olacak orası meçhul) birinci dereceden  yaratıcıyı sorumlu kılar.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...