Jump to content

En büyük sır henüz çözülmedi


Recommended Posts

  • İleti 455
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bende şöyle sorayım o zaman

bilinçimizi ne için kullanıyoruz ? Hangi amacımıza hizmet ediyor bilinç ?

 

Baştan sona gidemiyorsak, sondan başa doğru giderim ben genel de. Kullanım amacını bulursak belli tanımınıda buluruz.

tarihinde fatihkara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.01.2019 at 16:07, Bir Buçuk yazdı:

Evrendeki en büyük sır, bana kalırsa bilinçtir.

İnsanı insan yapan bu şey henüz çözülememişken, nasıl ateist olunabiliyor?

Bilinç bir muammadır. Bilinç bir sırdır. Bilinç materyalistin rahatsız olduğu konudur. Rahatsız olmuyorsa olması gerekir. 

Size göre bilinç nedir ve nasıl varolabilmektedir?

Sorumu yanlış anlamayın.

Zihin değil, zeka hiç değil.

Bilinçten bahsediyorum.

 

Ateist olmamızın nedeni tanrıya inanmak için sebepler görmememiz, aksi yönde sebepler görmemizdir. Mesela Darwin'den önce bilim canlı türlerin kökenini açıklayamıyordu, ama tanrıya inanmayan filozoflar (Epikür, Hume, Holbach vb)  tanrısal açıklamaların doğru olmadığını biliyor, tanrıya karşı argümanlardan dolayı inanmıyorlardı.

 

Bilincin kökenine dair çok bilinmeyen şey olduğu doğrudur, ancak bu bizi doğaüstücülüğe yöneltmemelidir, bilincin materyalist açıklamasının eldeki en sağlam açıklama olduğuna dair filozofların çalışmalarına da bakılmalı, bu konudaki Türkçe derlemeler:

 

Bilinç Üzerine Konuşmalar

 

Bilinç Açıklanıyor

 

Madde ve Bilinç

 

Aynı zamanda şuna da bakılmalı:

 

 

http://alfa-sorgulama.blogspot.com/2014/09/bilinc-uzerine.html

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, Kör Saatçi yazdı:

 

Ateist olmamızın nedeni tanrıya inanmak için sebepler görmememiz, aksi yönde sebepler görmemizdir. Mesela Darwin'den önce bilim canlı türlerin kökenini açıklayamıyordu, ama tanrıya inanmayan filozoflar (Epikür, Hume, Holbach vb)  tanrısal açıklamaların doğru olmadığını biliyor, tanrıya karşı argümanlardan dolayı inanmıyorlardı.

 

Bilincin kökenine dair çok bilinmeyen şey olduğu doğrudur, ancak bu bizi doğaüstücülüğe yöneltmemelidir, bilincin materyalist açıklamasının eldeki en sağlam açıklama olduğuna dair filozofların çalışmalarına da bakılmalı, bu konudaki Türkçe derlemeler:

 

Bilinç Üzerine Konuşmalar

 

Bilinç Açıklanıyor

 

Madde ve Bilinç

 

Aynı zamanda şuna da bakılmalı:

 

 

http://alfa-sorgulama.blogspot.com/2014/09/bilinc-uzerine.html

 

Günümüzde ateistliğin artmasının nedeni zaten sebep sonuç ilişkisine takılı kalıp yaratıcıyı egale etme çabasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, deadanddark yazdı:

Ilk defa duyuyorum. Bunun simülasyona ve tanriya uyarlanabilecegini hic tahmin etmedim. Ben fantaziyi filmlerde severim.  Su akarken , isik ilerlerken en kisa yolu izler. Fantezi ise bu yolu dolastirir. En basit cevap dogruya en yakin olandir. Tanri cevabi yada simulasyon cevabi en karmasik iki cevaptan biri. Bu iki cevap  yüzlerce soru doguruyor. Bir soru , simulasyonda olan birinin "acaba simulasyonda mi yasiyorum" diye sormasi /tahminde bulunmasi yada simulasyon isminin bile sadece gecmesi mümkün olabilir mi? Simulasyonda yasayanlara neden simulasyon disindakiler böyle bir soru sordurtmak isterki? Rüyadayken hic "acaba rüyadamiyim" diye sormadim. Soraniniz oldu mu?

 

Olay ne, biliyor musun?

 

Teknoloji ve zekayı gayet başarılı biçimde  kullanıp simülasyonla bir dünya, sistem vb yaratıyorlar, sonra da buna bakıp kendi gerçekliklerini sorgulamaya başlıyor. Acaba biz de bir simülasyonun parçası mıyız, acaba bu yaşadıklarımız gerçek mi kafasına erişiyorlar.

 

Bu bilincin ciddi ciddi sakatlanması aslında. Bilincin yan etkileri. İlle de bir yaratıcı, yaratan, oyun arama eğiliminde olmaktan başka bir şey değil bu. Biz bir şey yarattık ve onu seyrediyoruz, neden bizi de birileri simüle etmiş olmasın diyorlar. Gerçeklik dışında bir özne arıyorlar ille de. Oysa simüle ettiği şey ya da şeyler, kendi gerçeğini taklit etmesinden ortaya çıkmış, ama o eserini görüp vay be demek yerine kendinden şüphe etmeye başlıyor. 

 

Sekizinci sınıf felsefedir bu. Sekizinci sınıf Matrix filmiyle zirveye çıkmış dandik felsefe. 

İlkesel olarak olabilir elbette. Ama ilkesel olarak her şey olabilir... Her şey... Kuramsal olarak, gerçek zeminde mümkün mü, ona bakmak lazım. 

Demek istediğim, sana katılıyorum elbette. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Getaf yazdı:

 

Delilerde bilinç var mıdır?

 

Biz genelde şizofrenlere "deli deriz. Yani halk öyle der.

Ve evet, şizofrenlerde de bilinç vardır.

 

13 saat önce, Getaf yazdı:

Chuang-Tzu kendini kelebek olarak görmüş rüyasında ve uyanınca sormuş: Acaba ben rüyasında kelebek olduğunu gören bir insan mıyım, yoksa kendini insan sanan bir kelebek mi?

 

O kadar yoga, meditasyon vs yapınca kafayı yemek doğal olarak kaçınılmaz oluyor işte. Bu adam da yemiş yazık.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Biz genelde şizofrenlere "deli deriz. Yani halk öyle der.

Ve evet, şizofrenlerde de bilinç vardır.

 

2 dakika önce, haci yazdı:

Deli avam bir deyim. Bir tür küfür ve hakaret. Bu başlık altında yapılan tartışmalarda kullanılmaması gerekir.

 

İleri derecede zeka özürlüleri diye netleştirelim o zaman. Yoksa haklısın deli deyince bin çeşidi var. Belki de ben de bir sınıfa giriyorumdur:) Ve bir halk deyimi. Yani ozbakimini yapmaktan aciz olanları kastediyorum. Ya da hukuki dille fiil ehliyeti, ceza ehliyeti olmayan mi demeliyiz. O sınıf işte. Yani bir nevi hayvan statüsünde. Hayvandan kastım insani melekelerini kullanamayan. 

 

@haci

En ileri derecede zeka özürlü bir insanı bir hayvanla eş tutabilir miyiz? Yanlış anlaşılmasın, fonksiyonlar itibariyle diyorum. Hayvanın da mı gerisindedir, eşit mi saymaliyiz? Yani bilmiyorum belki bu kıyaslamayı saçma da bulabilirsin ama sonuçta bilinci anlamaya çalışıyorum. Aslına bakarsan en geniş anlamda doğada da var bu bilinç. (Verdiğin makaleyi yarısına kadar okudum. Su örneğinden çok etkilendim. Aklıma gelmişken şunun tamamını okuyayım) Soru soruyu doğuruyor. Doğada da var deyince bu defa panteizme kaymış olmuyor muyuz? Umarım konuyu dağıtmamışımdır. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Türk Ateist yazdı:

yazık.

 

Aslında bana pek yazık gibi gelmiyor.

Bilinen anlamda kafayı yemeyi ben de isterdim, keşke benim de kendini kelebek zaneden bir psikolojim olsaydı. Haksızlıklar, yobazlıklar yağmur gibi yağıyor, sığınacak bir köşe de bulamıyoruz. Beynimize müdahale de edemiyoruz, ne yaparsak yapalım kötülükleri algılıyoruz, düşüncemizi engelleyemiyoruz. Hani olumsuzluklar karşısında kafayı yedim denir ya, bu süreç galiba bende ters işliyor. Zanedersem o adamdan çok bizim gibilere yazık gibi geliyor:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, Getaf yazdı:

 

 

İleri derecede zeka özürlüleri diye netleştirelim o zaman. Yoksa haklısın deli deyince bin çeşidi var. Belki de ben de bir sınıfa giriyorumdur:) Ve bir halk deyimi. Yani ozbakimini yapmaktan aciz olanları kastediyorum. Ya da hukuki dille fiil ehliyeti, ceza ehliyeti olmayan mi demeliyiz. O sınıf işte. Yani bir nevi hayvan statüsünde. Hayvandan kastım insani melekelerini kullanamayan. 

 

@haci

En ileri derecede zeka özürlü bir insanı bir hayvanla eş tutabilir miyiz? Yanlış anlaşılmasın, fonksiyonlar itibariyle diyorum. Hayvanın da mı gerisindedir, eşit mi saymaliyiz? Yani bilmiyorum belki bu kıyaslamayı saçma da bulabilirsin ama sonuçta bilinci anlamaya çalışıyorum. Aslına bakarsan en geniş anlamda doğada da var bu bilinç. (Verdiğin makaleyi yarısına kadar okudum. Su örneğinden çok etkilendim. Aklıma gelmişken şunun tamamını okuyayım) Soru soruyu doğuruyor. Doğada da var deyince bu defa panteizme kaymış olmuyor muyuz? Umarım konuyu dağıtmamışımdır. 

 

İnsanın diğer hayvanlardan farkı aklıdır. İnsandan aklını çıkarın, geride hiç bir şey kalmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
52 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

Aslında bana pek yazık gibi gelmiyor.

Bilinen anlamda kafayı yemeyi ben de isterdim, keşke benim de kendini kelebek zaneden bir psikolojim olsaydı. Haksızlıklar, yobazlıklar yağmur gibi yağıyor, sığınacak bir köşe de bulamıyoruz. Beynimize müdahale de edemiyoruz, ne yaparsak yapalım kötülükleri algılıyoruz, düşüncemizi engelleyemiyoruz. Hani olumsuzluklar karşısında kafayı yedim denir ya, bu süreç galiba bende ters işliyor. Zanedersem o adamdan çok bizim gibilere yazık gibi geliyor:)

 

Aman yok, bence böyle iyiyiz be bilgivehis. Rüyamda kendimi kelebek olarak gördükten ve uyandıktan sonra "acaba ben gerçekten kelebek olabilir miyim, rüya mı gerçekti ben mi" demeye başlarsam beni yok etsinler... 

Dünyadaki yanlışlar, kötülükler, olumsuzluklar hep vardı, bundan sonra da olmaya devam edecek. İnsan bu gerçeklerle de kendi küçük dünyasında mutluluğun peşinden koşabilir, koşuyoruz da. Ne kadar becerebilirsek artık...

O yüzden boşver, aklın hep sağlam kalsın. Bizi biz yapan başka da bir şeyimiz yok zaten. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neden bir simulasyonda yasamiyor olalim ki? Yani bunu soyleyen birine "sacmalama" demek dogru degil.

 

Ya da soyle dusunun, bizim bilmedigimiz simulasyon benzeri bir durumun olma ihtimali de var.

 

Bu tur seyler dusunulur, kafa yorulur ama "cok uzerinde duruluyorsa", iste o zaman "sacmalama" diyebiliriz.

 

Bilim boyle dusunen insanlar sayesinde gelisti. Yani biraz fanteziler uzerinde de durmak gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.01.2019 at 23:13, Klonopin yazdı:

Bir Bucuk,

 

Bir canlinin kendi kendini anlayabilmesi, tanimasi olaganustu bir sey, bu yuzden Tanri vardir mi diyorsun? Dogru mu anladim?

Bir canlının bilincinin olması bana göre çok ilginç bir şey. Tanrı var demiyorum. Sadece bu sorunu çözerken birçok şey öğreneceğimizi ve büyük sürprizlere gebe olduğumuzu düşünüyorum. 

 

On 09.01.2019 at 22:37, Türk Ateist yazdı:

 

Bilim söylüyor ve onu da ciddi ciddi araştırıyor ama söylemese ne olur ki? Bilinçle zeka elbette farklı kavramlar, ancak en yukarıdan bakınca, madde temelinde değerlendirince hiçbir farkı yok. Birinin nöronal ağlarla ilgili olduğu biliniyor ve açıklanmış, diğerininki henüz -diyelim ki- bilinmiyor olsa, hatta öyle açıklanmasa ne farkeder?

 

Tek gerçek maddedir. İnsana, canlıya ait tek bir özellik yoktur ki mistik bir açıklamaya ihtiyaç duysun. En fazla "Henüz bilmiyoruz" deriz, ancak biliriz ki bir açıklaması mutlaka var. Bilinç gayet açıklanıyor ama açıklanamıyor olduğunu düşününce gitmemiz gereken noktanın ne olduğuyla ilgili fikrini anlamadım. Yani aslında bu açıklamalarından hala pek bir şey anlamadım.

 

Zeka, yapay zeka, simülasyon vb işleri, insanların bilinci de sorgulamasını, daha doğrusu başka bir gözlükle de bakmasını sağladı. Bilinç kaç bin yıldır üstünde düşünülen bir fenomendi ama bilime rağmen ve ilginç biçimde bilimle birlikte, sorgulanan şeyler de değişti.

 

"Nöron bağlantıları ve sayıları muhakkak önemli. Bunları matematiksel olarak modelleyerek "zeki" sistemler yapıyoruz. İyi de çalışıyorlar. Ancak bilinçle uzaktan yakından alakaları yok bana kalırsa."

 

İnsanın bilinci inanılmaz bir kompleks. Duygular, algı, kendini ve çevreyi tanıma, farkındalık vb bir dolu özelliği içeriyor. Ama hepsinden önce nefes alan bir canlı olmak gerekiyor.

Bunların hepsi ortaya bir şey çıkarıyor ve beyinde farklı farklı yörelerde gerçekleşiyor. Hatta bilinç deyince beyinden de önce beyin sapı ve omurilikten söz etmek daha doğru olur. Korteksler, ilk uyarıdan sonra devreye giriyor gibi duruyor. 

(Okudun mu bilmiyorum, Hacı önceki sayfada linkini verdiği yazısında bilincin fiziğini açıklar ve yazının bir bölümünde beyindeki hangi yörelerin sorumlu olduğunu açıklar. Bu konudaki araştırmaları biraz takip eden biri, Hacı'nın o yazısının güncel bilgilere dayanan doğru açıklamalar olduğunu görebiliyor. Adam aynı zamanda nöropatolojist olduğu için konuya epeyce hakim tabii)

 

Bunlar birikim. Yüz binlerce, belki milyonlarca yılın birikimi. O yüzden modellenemiyor olabilir mi dersin? Bilinç dediğimiz şey, milyonlarca yıl evvelinden getirdiğimiz herhangi bir gene/genlere de bağlıdır; nitekim beyin ve genetik bağlantılar konusu başlı başına bir konu.

 

Ama açıklamalar her ne olsun ya da olmasın, hatta henüz hiçbir açıklamamız olmasın... ...ateist olmanın, dolayısıyla Tanrı denen zımbırtısının konuyla ilgisini hala anlamadım. 

 

Hacı’ya cevabım biraz uzun olacak, ayrıştığımız noktayı görmek esas mesele.

“Açıklanacak” demek açıklanabiliyor demekten çok farklıdır. Açıklanacak da şu anki fizikle mi? Yoksa bambaşka şeyler mi keşfedeceğiz? Ben fiziğin kökten değişeceğine inanıyorum.

İnsanoğlu birçok şeyi açıklayamadı. Sonra açıklanacak dedi ama açıklanacak denen yollar yerine yeni yollar türetip oradan açıkladığı da çok defa görüldü. İşte şu an bulunduğumuz durum bence budur, eğer bilinç sırrı çözülebilir bir şey ise. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...