Jump to content

En büyük sır henüz çözülmedi


Recommended Posts

@Bir Buçuk görüyorsun konuya en taşaklı ateist bile 2-3 paragraftan fazla yazamamış. Bu başlıktaki yazarlar arasında bilinci matematiksel olarak inceleyen böyle bir şeyin yapay olarak oluşmasının yada üretilmesinin imkansız olduğunu düşündüren modern bilim kitapları okuyup hala esneye esneye ateist olduğunu söyleyebilen bilimsel literatüre ve temel bilgiye sahip olduğunu düşünen dunning kruger sendromlu bu kadar ateistin dikkatinde  ne yazacağımı şaşırıyorum. Daha önce çok yazdım kendi eskimiş silahlarını kullanıp müslüman diye aşağıladılar. Varsayılan olarak tanrı inancının olmasının doğal olmadığını söyleyenler oldu fakat bu insanlar bugüne kadar kaosun yardım ettiği bir tözden bilincin nasıl oluşabildiğini açıklayabilen ele avuca gelebilecek ve tüm soru işaretlerini kaldırabilecek bilimsel bir çalışmanın olmadığını bildikleri halde ısrarla ateist olmaya devam edecekler. Çünkü bilincin hangi detayda biyolojik bir sistem olduğu (yada sadece biyolojik yada fiziksel  olmayabileleceği) konusunda çok yüzeysel bilgilere sahipler. Zamanlarının önemli bir bölümünü bunu anlamaya harcayıp bakın beyin demiyorum bilincin bir sistem olarak kaçıncı sınıf bir sistem yada yapı olduğunu kavramaya başlarlarsa belki bir anda tanrı bu densizlerin kafalarında beliriverir ve bir insanın neden tanrıya inandığını anlamaya başlarlar.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 455
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 08.01.2019 at 12:55, teflon yazdı:

Bilinç bir çeşit çatı kavram. Onu oluşturan parçaların kendisi ve toplamından daha büyük bir bütün. Ve en önemli olan nokta şu ki: nasıl işlediği ve tam olarak nasıl ortaya çıktığını henüz motamot bilemiyor olsak bile, nöron sayısı, işlem kapasitesi, ve buna bağlı olarak beyin hacmi ve niteliği ile bilinç arasında net bir "pozitif korelasyon" olduğunu biliyoruz. Ne kadar ekmek, o kadar köfte misali.

 

Çok atma istersen seni dev bir ahtapot yada bir balina ile dertleşirken görmeyeyim hemen youtube'a atarım yada bir peygamber böceğinin senden daha az zeki olduğunu sana düşündüren nedir? Böyle bir korelasyonu acaba sen kendi götünden uyduruyor olmayasın yada her kimse. Mantıklı görünen her bilgi doğru değildir. Her bilgi de mantıklı değildir. Bunu anlamaya başladığınızda ve olasılıklar zihninizde çoğalmaya başladıysa gerçekten daha çok bilgiye sahip olmaya başladığınızı gösterir. Götten uydurma bilimsel masalları çok okuduk. Daha maddenin ne olduğunu açıklayamayan insanoğlu'nun bilinci açıklama çabası takdire şayan olsa da biraz da komik. Hele bu kadar kısır bilgiyle kesinlikle tanrı yoktur gibi bir çıkarıma varabilmek sizin gibilere özgü sanırım. Çok başka adamlarsınız.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Her şey maddedir diyenlere şunu soruyorum.

Her şey madde ise mantık ve matematik ne?

 

Fiziksel gerçekliğin en temeli olan parçacıklar ve davranışları neden görmeden ve bilmeden önce matematiksel olarak tanımlanıyor ve açıklanıyor. İlginç bir şekilde bu matematiksel denklemler fiziksel olan maddenin davranışlarını açıklayabiliyor.

 

O yüzden her şey madde ama madde ne? Madde madde mi? Öyleyse neden maddi olanı en iyi matematiksel ve istatistiksel olarak açıklıyoruz?

 

Matematik, maddenin üstünde ideanın- ideaların varlığının ve dahası bu ideanın- ideaların maddenin de temeli olduğunun en büyük destekçisidir.

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 09.01.2019 at 13:20, Melon şapka yazdı:

Bir hayvan ne için yaşıyorsa bir insan da esas olarak onun için yaşıyor. Bütün canlılar zamanla bozulmaya başlayan entropik dengeyi lehine çevirme uğraşındalar, buna işte bilinç diyoruz.

Entropi ise maddeye bağlı bir kavram, maddeler arası ilişkiler, bozulma sürecini arttırıyor ya da azaltıyor, trigliseridi yüksek kişiye yağın yasaklamak ve entropiyi azaltmak gibi, işte buna da bilgi diyoruz.

Bilgi arttıkça bilinç de artar, entropini daha uzun süre düşük tutabilirsin.

İleride bilinçli robotlar görebiliriz bu mümkün, acele etmeyin.

 

Çok umutlusun. Taklitçi robotlar yapabiliriz belki Turing testinden geçebilir fakat bilinç taklitçi robotların bir nevi işletim sistemi midir? Bilincin ne olduğuna bir tanım vermiştin evet maddeler arası etkileşimden elde edilen bilgidir vs. fakat bu durumda bizim ürettiğimiz şey bilinci taklit eden bir oyuncak mı olacak yoksa ne olacak? Buna emin olabilir miyiz? Örneğin üreyemiyor oluşları yada üremek için insanlara ihtiyaç duymadan bir mekanizmayı oluşturmaları için farkındalık ve kendini tanımaya içkin olacağı için bu bilincin doğasına aykırı olabilir mi? Bilincin bir kopyasını mı üretmiş olacağız? Tıpkı enerjiden bir miktar madde ürettiğimizde gerçekte ne ürettiğimizi sorgulayabileceğimiz gibi sorunsallar yumağında boğuluruz gibi geliyor. Böyle bir şey yapılırsa sizin edeceğiniz küfürlerden geçilmez burası doğru fakat gerçekte bilinci üretemeyeceğimizi anlamak çok daha uzun zaman alabilir.

 

Örneğin bilinç yalın olarak logic bir yapı mıdır yada değil midir? Kuantum sistemler üretildikçe bu oyuncaklar insanı kandırabilecek seviyeye gelir mi? Zeka ve yapay zeka gibi bilincin muadili ikinci bir kavrama gerek kalır mı? 

 

Bir diğer konu da evrendeki tüm her şeyi madde ve bilince indirgeyip elimizde iki temel kavram olduğunu varsayıp görüp dokunabildiğin her şeye madde demen ve bundan hiç şüphe duymayacak olman durumuna çok şaşırırım. Yine aynı şekilde karşılaştığın bilincinin olduğuna inandırıldığın bir varlıkla karşılaşman durumunda onun sahip olduğu şeyin bilinç tanımıyla açıklanıp açıklanamayacağını düşünebileceğin gibi...

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
58 dakika önce, Yeni Üye yazdı:

Her şey maddedir diyenlere şunu soruyorum.

Her şey madde ise mantık ve matematik ne?

 

Fiziksel gerçekliğin en temeli olan parçacıklar ve davranışları neden görmeden ve bilmeden önce matematiksel olarak tanımlanıyor ve açıklanıyor. İlginç bir şekilde bu matematiksel denklemler fiziksel olan maddenin davranışlarını açıklayabiliyor.

 

O yüzden her şey madde ama madde ne? Madde madde mi? Öyleyse neden maddi olanı en iyi matematiksel ve istatistiksel olarak açıklıyoruz?

 

Matematik, maddenin üstünde ideanın- ideaların varlığının ve dahası bu ideanın- ideaların maddenin de temeli olduğunun en büyük destekçisidir.

 

Yemin ederim bir önceki yazımı senin yazını okumadan yazmıştım. Şimdi okudum ve bilincin çok başka özellikleri olabileceğini düşünüyorum. Bilinç aynı zamanda kolektif bir yapının bileşeni gibi duruyor. Sonucunda arkadaşa "yapay madde, madde midir?" gibi bir soru da sormak istedim sürem yetmemişti sormuş bulunayım. 

 

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendi görüşümü paylalayım hemde sn.  @Türk Ateist hazırladığım cevaba antreman olur.

 

İnsanın en Temel dürtüleri .
- Beslenme 
- Barınma
- Üreme
- Canlılığını sürdürme
Bunlar tetikleyicilerdir. Bu dürtüler bizim hareket motor itkileyici mekanizmalarımızdır. Bu dürtüler düzenli karşılanmaz ise vucudumuz için zararlı çeşitli kimyasallar salgılarayak bizi bunları karşılayama zorlar.


Bu dürtüleri karşılamak için kaynaklara ihtiyaç vardır. Ve bu kaynaklare elde edebilmek için yaptığımız tüm eylemler. Bu dürtüler karşılandığında zararlı kimyasalların salgılanması durdurulur. Fakat birde bunların karşıtı vucudumuz için olumlu kimyasallar var seretonin gibi. Örneğin sadece karnınızı doyurmanız mide asit salgılarını veya diğer kimsayasal salgılarınızı dengelediği gibi, erzak deponuzu ağzına kadar doldurmanız sizin en az 3 aylık açlıkla ilgili bir sorun yaşamayacağınızı düşündürerek seretonin salgılamanıza sebep olabilir.

 

Şimdi fark nerde başlıyor. 

 

Ana amaç ne doğru kimyasal ve hormanların salgılanması.

 

Zekanız anlamanızı sağlarken bilinçiniz algılamanızı sağlıyor. Zekanız sadece bireysel ihtiyaçlarınızı karşılar iken bilinciniz sizi toplum gibi sizden daha büyük bir parça ile entegre olmanızı adapte olmanızı sağlıyor.

 

Bir örnekle acıklayayım.

Örneğin yolda yürüyorsunuz kışın soğuk. Küçük bir çocuk gördünüz paltosu yok ve soğuktan titriyor. Cıkardınız kendi paltonuzu cocuğa verdiniz. Bunun 2 farklı etkisi var.

 

1) Zekanız size şunu diyebilir kendi canlılığın için tehlikeli bir davranışta bulundun, şu an bedenini aşırı soğuğa maruz bıraktın ve bu canlılığını tehlikeye soktu. Ayrıca sahip olduğun kaynakları eksiltin diyerek zararlı hormonlar salgılayabilir.

 

yada

2) Bilinciniz devreye girer ve sizden daha zayıf olan fakat sizinle aynı toplum icinde yaşayan sizden daha zayıf bir bireye yardım ederek topluluğunuzun daha güclü olması adına bir davranışta bulunduğunuz için seretonin salgılayabilirsiniz.

 

Eğer aşırı materyalist iseniz zekanız baskın gelicek bilincinizi kapayacaktır ve egoist sadece kendi ihtiyaclarınız için yaşayan bir bireye dönüşeceksiniz. Aşırı bilinc sahibi isenizde buda zekanızı kapayacak ve kendinizi toplum için yada kendinizden daha büyük bir bilincle bütünleşmek adına feda edeceksinizdir. Dünya gibi kapalı kültürel populasyonlarda her ikisi arasındaki dengeyi bulabilmek adına mükemmel bir deneyimleme sahasıdır.

 


Kafamda biraz karışık bir konu bu kadar özetle anca bu kadar ifade edebildim.

tarihinde fatihkara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.01.2019 at 17:18, Bir Buçuk yazdı:

İnsan demek, özne demektir, bilinç demektir.

Bilinci açıklayamayan insan nasıl ateist olabilir ki?

Henüz kendi varlığını açıklayamayan biri nasıl ateist olabiliyor?

 

Aynı dincilerin mantığı.. Onlar da sanki mal bulmuş mağribi gibi "allah yok, olsa görürdük diyon ama aklımız da görünmüyor, peki aklımız yok mu" şeklinde yaklaşımda bulunurlar. Bu da aynı yöntemle geliştirilmiş bir mantık... Zayıf Ateizm (negatif Ateizm) yaklaşımı bile değil bu yaklaşım, olsa olsa Deistik bir yaklaşım olur... Diğer deyişle tanrıcı bir yaklaşım... Belki kafası karışmış bir gencin görüşü...  

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortada hiç bir şey yokmuş, sadece tanrı denilen ve boşlukta öylece kendi kendine takılan bir şey varmış. Bu şey tek başına olduğu, kendisinden başka hiç bir şey olmadığı halde her şeyi biliyormuş, her şeye gücü yetiyormuş. Nasıl olabiliyor böyle bir şey?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, sağduyu yazdı:

Ortada hiç bir şey yokmuş, sadece tanrı denilen ve boşlukta öylece kendi kendine takılan bir şey varmış. Bu şey tek başına olduğu, kendisinden başka hiç bir şey olmadığı halde her şeyi biliyormuş, her şeye gücü yetiyormuş. Nasıl olabiliyor böyle bir şey?

islamdaki teaddudu  kudema  konusuna  bakın  bence 

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, Bir Buçuk yazdı:

Bir canlının bilincinin olması bana göre çok ilginç bir şey. Tanrı var demiyorum. Sadece bu sorunu çözerken birçok şey öğreneceğimizi ve büyük sürprizlere gebe olduğumuzu düşünüyorum. 

 

Hacı’ya cevabım biraz uzun olacak, ayrıştığımız noktayı görmek esas mesele.

“Açıklanacak” demek açıklanabiliyor demekten çok farklıdır. Açıklanacak da şu anki fizikle mi? Yoksa bambaşka şeyler mi keşfedeceğiz? Ben fiziğin kökten değişeceğine inanıyorum.

İnsanoğlu birçok şeyi açıklayamadı. Sonra açıklanacak dedi ama açıklanacak denen yollar yerine yeni yollar türetip oradan açıkladığı da çok defa görüldü. İşte şu an bulunduğumuz durum bence budur, eğer bilinç sırrı çözülebilir bir şey ise. 

 

 

Doğada, evrende maddeden başka keşfedecek hiç ama hiçbir şey yok Bir Buçuk. Tek bir şey yoktur ki maddeden, dolayısıyla fizikten başka bir şeyle açıklanabilsin. Fizik hiçbir zaman, hiçbir şekilde değişmez, sadece daha önce keşfetmediğimiz bir maddeyi, bir şeyi keşfeder.

Düne kadar kuantum diye bir şeyden haberdar değildir, keşfettik. Atıyorum, karanlık madde diye bir şeyden haberimiz yoktu, onu keşfettik. Adamlar Cern'de üs kurdu, gidip bir bozon buldu örneğin. Atomaltı parçacıklar diyorlar... 

Bunların hiçbirini bir zaman öncesine kadar bilmiyorduk. Gittiğimiz yolun bir önemi yok, yeter ki bilimsel olsun, bilim olsun. Doğru bilgiye ulaşana kadar bin kere dener, bin tane yolu denerler. Bilim böyle çalışır. 

 

Bilinç sır falan değil. Sır olsaydı hayvanlarda da bilinç var demezdik, diyemezdik. Mevcut açıklamalar bile anlamaya yeterli, beynin hangi bölgesinde ne olduğunu bilmek bile gerekmiyor ki onu da biliyorlar. Kaldı ki daha yeni ilgilenmeye başladıkları da bir gerçek. Sana verdiğim o tek linkte bile bir dolu bilgiye erişebilirsin.

 

Seni anlamaya çalışıyorum ama emin ol anlamıyorum. O bahsini ettiğin yeni yollar ne olabilir, fizik nasıl kökten değişebilir, fizik deyince ne anlıyorsun, hatta bilinç deyince ne anlıyorsun, hiçbiri belli değil.

 

Tekrar edeyim, maddeden başka hiçbir gerçek yoktur evrende. Bilmediğimiz bir dolu şey var ve onları henüz bilmiyor olmak beni asla rahatsız, huzursuz etmiyor. Bilmiyorsak bilmiyoruzdur, ama bir gün bilinecektir.  Feynman'ın şu sözünü inanılmaz severim: "Şüphe ve belirsizlik içinde, bilgiden yoksun olarak yaşayabilirim. Bence bu şekilde yaşamak, yanlış olabilecek cevaplarla yaşamaktan daha ilginçtir."

 

Kısacası, benim kafam başka türlü çalışmıyor, başka türlüsünü bilmiyorum da anlamıyorum da. Bana çok uçuk, saçma geliyor öteki türlüsü. 

Seni anlamama nedenlerimden biri ve en önemlisi, senin ateist olduğunu sanmam. Ateist olduğunu sandığım, öyle düşündüğüm için ne demeye çalıştığını anlamaya çalıştım ısrarla. E anlamadım haliyle. Mistisizm kokuyor düşüncelerin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, fatihkara yazdı:

Kendi görüşümü paylalayım hemde sn.  @Türk Ateist hazırladığım cevaba antreman olur.

 

İnsanın en Temel dürtüleri .
- Beslenme 
- Barınma
- Üreme
- Canlılığını sürdürme
Bunlar tetikleyicilerdir. Bu dürtüler bizim hareket motor itkileyici mekanizmalarımızdır. Bu dürtüler düzenli karşılanmaz ise vucudumuz için zararlı çeşitli kimyasallar salgılarayak bizi bunları karşılayama zorlar.


Bu dürtüleri karşılamak için kaynaklara ihtiyaç vardır. Ve bu kaynaklare elde edebilmek için yaptığımız tüm eylemler. Bu dürtüler karşılandığında zararlı kimyasalların salgılanması durdurulur. Fakat birde bunların karşıtı vucudumuz için olumlu kimyasallar var seretonin gibi. Örneğin sadece karnınızı doyurmanız mide asit salgılarını veya diğer kimsayasal salgılarınızı dengelediği gibi, erzak deponuzu ağzına kadar doldurmanız sizin en az 3 aylık açlıkla ilgili bir sorun yaşamayacağınızı düşündürerek seretonin salgılamanıza sebep olabilir.

 

Şimdi fark nerde başlıyor. 

 

Ana amaç ne doğru kimyasal ve hormanların salgılanması.

 

Zekanız anlamanızı sağlarken bilinçiniz algılamanızı sağlıyor. Zekanız sadece bireysel ihtiyaçlarınızı karşılar iken bilinciniz sizi toplum gibi sizden daha büyük bir parça ile entegre olmanızı adapte olmanızı sağlıyor.

 

Bir örnekle acıklayayım.

Örneğin yolda yürüyorsunuz kışın soğuk. Küçük bir çocuk gördünüz paltosu yok ve soğuktan titriyor. Cıkardınız kendi paltonuzu cocuğa verdiniz. Bunun 2 farklı etkisi var.

 

1) Zekanız size şunu diyebilir kendi canlılığın için tehlikeli bir davranışta bulundun, şu an bedenini aşırı soğuğa maruz bıraktın ve bu canlılığını tehlikeye soktu. Ayrıca sahip olduğun kaynakları eksiltin diyerek zararlı hormonlar salgılayabilir.

 

yada

2) Bilinciniz devreye girer ve sizden daha zayıf olan fakat sizinle aynı toplum icinde yaşayan sizden daha zayıf bir bireye yardım ederek topluluğunuzun daha güclü olması adına bir davranışta bulunduğunuz için seretonin salgılayabilirsiniz.

 

Eğer aşırı materyalist iseniz zekanız baskın gelicek bilincinizi kapayacaktır ve egoist sadece kendi ihtiyaclarınız için yaşayan bir bireye dönüşeceksiniz. Aşırı bilinc sahibi isenizde buda zekanızı kapayacak ve kendinizi toplum için yada kendinizden daha büyük bir bilincle bütünleşmek adına feda edeceksinizdir. Dünya gibi kapalı kültürel populasyonlarda her ikisi arasındaki dengeyi bulabilmek adına mükemmel bir deneyimleme sahasıdır.

 


Kafamda biraz karışık bir konu bu kadar özetle anca bu kadar ifade edebildim.

 

Kavramlar birbirine girmiş. Örneğinizi yorumlamanız hatalı. 

 

Zeka, akıl, algılamak, anlamak, düşünmek ve hepsinden farklı olan bilinç, birbirine karışmış. Onları tek tek açıklamak o kadar zor ki şu anda... Başlık boyu doğru düzgün bir tanım yapılmadı ve konu çoktan çorba oldu.

 

Örneğiniz üzerinden bilinci konuşalım. 

Bize o çocuğa yardım ettiren şey bilinç değildir öncelikle. Duygulanım ve akıldır. Bunların da bilinçle ilgisi yoktur. Empati yapma ve yardımlaşma güdümüz genetiğimizde zaten kodlu, küçük bir çocuğun bir yetişkinden daha kolay üşüyebileceği ve sonunda hastalanabileceği bilgisi de beynimizde mevcut. Hastalanarak veya donarak ölmesi de mümkün ayrıca.

Burada duygular ve sonra akıl devreye girer, paltomuzu çıkarır ve ona veririz. Sonunda serotonin mi salgılarız yoksa üzüntü ve stres yüzünden kortizol mu, orasını bilemem artık.

 

"1) Zekanız size şunu diyebilir kendi canlılığın için tehlikeli bir davranışta bulundun, şu an bedenini aşırı soğuğa maruz bıraktın ve bu canlılığını tehlikeye soktu. Ayrıca sahip olduğun kaynakları eksiltin diyerek zararlı hormonlar salgılayabilir."

 

Bunu dedirten de zeka değil, yine duygular ve akıldır. Zeka dediğiniz şey bilgiyi kullanabilme becerisidir. Akıl bizi, neyin yanlış neyin doğru olduğu bilgisine ulaştırır. Bir konuda yeterince kanıt ve bilgiye sahip olduktan sonra bütün fonksiyonları değerlendirip sonuca varma etkiliğine de akıl yürütme deriz.

Bu birinci şıktaki kişi, sahip olduğu bilgi ve kanıtları, karşılaştığı bu yeni durum karşısında gözden geçiriyor ve ulaştığı sonuca göre karar verip irade kullanıyor. Akıl, ahlakla da çok ilgilidir, nitekim ahlaki prensiplerin temeli de akıldır. 

 

Bilinç, bizim günlük dilde kullandığımız "akıllıca, doğru" anlamına gelmez. Cahil, kötü ya da aptal olduğunu düşündüğümüz insanlara "bilinçsiz işte" deriz ancak ben de dahil hepimiz teknik olarak hata içinde oluruz.

Madem bilinci sorguluyoruz, doğru anlamıyla kullanalım. Bilimsel hani... Felsefi tanımlar ve yorumlar bizi, en azından beni hiç ilgilendirmiyor.

 

Bilinç yalnızca canlı olma halinde söz konusudur. Olmadığı yerlerse yalnız ölme, bayılma, birtakım ilaçlarla bayılma benzeri semptomlar yaşama ve benzeridir.

Kişinin kendi benliğinin, varlığının; bununla birlikte dış dünyanın farkında olma, bilme halidir bilinç. Bir şizofrende de vardır, herhangi bir hayvanda da. Acımasız bir seri katilde de vardır, bir dünyanın en ilkel insanında da. Bir dindarda da vardır ateistte de. 

Çevredeki uyaranları duyu organlarımız tarafından algılarız ve sinir sistemi aracılığıyla beyin kabuğuna göndeririz. Gelen bu bilgiler beyin kabuğunda işlenip ayıklandıktan sonra tekrar gönderilir, buna tepki deriz. Bilinç budur. Bu kabuk bildiğimiz kafatası falan değil tabii. Beyin tarafından verilen emirlerin çıkış yaptığı yerin adı. 

Bu işlemlerin yerine gelmesi için ihtiyaç olan tek şey uyanık olma halidir işte.

 

Yani sizin yazdığınız o ikinci maddenin bilinçle uzaktan yakından ilgisi yok. 

Örneğinizi yorumlamanıza gelince...

Emin olun katı materyalistler dindarlardan çok daha fazla empatik ve iyi insanlardır... Orada montunu çocukla paylaşacak olan kişi o olacaktır. Bunu laf olsun diye söylemiyorum ama dayanaklarımı burada, bu başlıkta anlatmam zor olur. 

 

 

tarihinde Türk Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim anlamadigim bir sey var ve bu konuda sormam dogru olacak.

 

Biz, algilarimiz izin verdigi surece bir seyleri anlayabiliyoruz. Bu yuzden evrenin disinda hicbir sey yok cunku anlamamiza izin verecek algilarimiz yok.

 

Eger bu sekilde dusunursek, bizim yasadigimiz evrenin de disinda cok daha farkli evren benzeri bir sey olabilir mi? Algilarimizin izin vermedigi, daha farkli bir dunya gibi mesela?

 

Boyle dusununce, sanki her sey teoride olabilirmis gibi geliyor. Tanri gibi mesela. Ya da cok daha farkli canli benzeri seyler?

 

Bir yerlerde hata yapiyor olabilirim. Nerede yapiyorum? Benim derealizasyonum var, bu yuzden bu tur dusuncelerime pek guvenmem cunku derealizasyonum varken bu tur konularda hata yapma olasiligimin daha yuksek oldugunu dusunuyorum.

tarihinde Klonopin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 07.01.2019 at 17:07, Bir Buçuk yazdı:

Evrendeki en büyük sır, bana kalırsa bilinçtir.

İnsanı insan yapan bu şey henüz çözülememişken, nasıl ateist olunabiliyor?

Bilinç bir muammadır. Bilinç bir sırdır. Bilinç materyalistin rahatsız olduğu konudur. Rahatsız olmuyorsa olması gerekir. 

Size göre bilinç nedir ve nasıl varolabilmektedir?

Sorumu yanlış anlamayın.

Zihin değil, zeka hiç değil.

Bilinçten bahsediyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Klonopin yazdı:

Benim anlamadigim bir sey var ve bu konuda sormam dogru olacak.

 

Biz, algilarimiz izin verdigi surece bir seyleri anlayabiliyoruz. Bu yuzden evrenin disinda hicbir sey yok cunku anlamamiza izin verecek algilarimiz yok.

 

Eger bu sekilde dusunursek, bizim yasadigimiz evrenin de disinda cok daha farkli evren benzeri bir sey olabilir mi? Algilarimizin izin vermedigi, daha farkli bir dunya gibi mesela?

 

Boyle dusununce, sanki her sey teoride olabilirmis gibi geliyor. Tanri gibi mesela. Ya da cok daha farkli canli benzeri seyler?

 

Bir yerlerde hata yapiyor olabilirim. Nerede yapiyorum? Benim derealizasyonum var, bu yuzden bu tur dusuncelerime pek guvenmem cunku derealizasyonum varken bu tur konularda hata yapma olasiligimin daha yuksek oldugunu dusunuyorum.

 

1) Sn.Klonopin insanlığın önündeki en büyük sorun benim kanımca teorik kavramlardaki tek bir  doğruya yada yanlışlığa takılıp kalmamız. Aslında tek bir doğru yada tek bir yanlış yok. Özgülük kavramını kendimize öğretemedik. Bir doğruya inanıyoruz ve inandığımız doğrular üzerinden algı ve anlayış kalıplarımızı oluşturuyoruz. Ve  ne yazık ki atalet devreye giriyor ve bir süre sonra bu algı ve anlayış kalıpları değiştirmek o kadar zor geliyorki , doğruları bırakıp kalıplarımızı savunmaya başlıyoruz. Ve bu kalıplarımızı korumayan veya yıkmamıza sebep olucak her türlü fikir sözü veya yazıyı bir tehdit olarak algılayıp saldırıp bertaraf etmeye çalışıyoruz.

 

Biz, algilarimiz izin verdigi surece bir seyleri anlayabiliyoruz. Bu yuzden evrenin disinda hicbir sey yok cunku anlamamiza izin verecek algilarimiz yok.

demişsiniz 2. karşılaştığım problemde şu. Karşımdaki insanın alıgı ve anlayış seviyesi örneğin 3 ise, o insan için bütün evren 3 lük zekadadır. 4 ü algılayamadığı göremediği için tüm hayat anlayış ve görüşünü 3 üzerinde kurguluyor. Aynı şekilde 4 5 i inkar ediyor. 5 de 6 ya yok deyip bütün evren 5 tir. Diyor.

 

Doğru yada yanlışlara takılmayıp özgülük kavramı daha doğru bir secenek gibi geliyor bana. Sectiğimiz Doğrularımızın yada yanlışlarımızın başkalarına zarar vermediği sürece tabiki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Kavramlar birbirine girmiş. Örneğinizi yorumlamanız hatalı. 

 

Zeka, akıl, algılamak, anlamak, düşünmek ve hepsinden farklı olan bilinç, birbirine karışmış. Onları tek tek açıklamak o kadar zor ki şu anda... Başlık boyu doğru düzgün bir tanım yapılmadı ve konu çoktan çorba oldu.

 

Örneğiniz üzerinden bilinci konuşalım. 

Bize o çocuğa yardım ettiren şey bilinç değildir öncelikle. Duygulanım ve akıldır. Bunların da bilinçle ilgisi yoktur. Empati yapma ve yardımlaşma güdümüz genetiğimizde zaten kodlu, küçük bir çocuğun bir yetişkinden daha kolay üşüyebileceği ve sonunda hastalanabileceği bilgisi de beynimizde mevcut. Hastalanarak veya donarak ölmesi de mümkün ayrıca.

Burada duygular ve sonra akıl devreye girer, paltomuzu çıkarır ve ona veririz. Sonunda serotonin mi salgılarız yoksa üzüntü ve stres yüzünden kortizol mu, orasını bilemem artık

 

Sn @Türk Ateist çok uzun yıllar yapay zeka ve robotik uygulamalarda karar veren algoritmalar ve fonksiyonlar yazdım. Ve insan davranış kalıplarını ve olaylar karşısındaki tutum ve seçim temel kalıplarını inceledim. Gönül rahatlığı ile diyebilirim ki ne bir duyguya, nede insan doğasına rastladım. Tamamen mekanik ve ihtiyaçlara yönelik davranış ve seçim modelleri var. O yüzden sizin empati ve yardımlaşma güdünüzü ben davranış ve seçimlerini anlamlandırma veya ulvi bir amaç yükleyerek kendi seçimlerini yine kendi benliğinde doğrulama cabası olarak görürüm. Örneğin palto verme cabası benim acımdan, zeka için aptallık olarak görülebilirken, ulvi bir amaca döndürülerek benliğe bu mantıklı olarak gösterilebilir.

 

10 saat önce, Türk Ateist yazdı:

"1) Zekanız size şunu diyebilir kendi canlılığın için tehlikeli bir davranışta bulundun, şu an bedenini aşırı soğuğa maruz bıraktın ve bu canlılığını tehlikeye soktu. Ayrıca sahip olduğun kaynakları eksiltin diyerek zararlı hormonlar salgılayabilir."

 

Bunu dedirten de zeka değil, yine duygular ve akıldır. Zeka dediğiniz şey bilgiyi kullanabilme becerisidir. Akıl bizi, neyin yanlış neyin doğru olduğu bilgisine ulaştırır. Bir konuda yeterince kanıt ve bilgiye sahip olduktan sonra bütün fonksiyonları değerlendirip sonuca varma etkiliğine de akıl yürütme deriz.

Bu birinci şıktaki kişi, sahip olduğu bilgi ve kanıtları, karşılaştığı bu yeni durum karşısında gözden geçiriyor ve ulaştığı sonuca göre karar verip irade kullanıyor. Akıl, ahlakla da çok ilgilidir, nitekim ahlaki prensiplerin temeli de akıldır. 

 

Duygu dediğiniz kavram yine davranışı anlamlandırma cabasıdır. Zeka ile ilgili görüşünüze kısmen katılıyorum. Zeka ve akıl (benim için ikiside yanı kavramdır) ile çeşitli duyularımız ile topladığımız verilerimizi inceleyip analiz edip seçeneklerimizi belirliyoruz. Burada Ahlak, davranış bicimi ve seçimi anlamlı kılabilmek veya ulvi bir amaç ile ödüllendirerek kendi kendini doğrulama ve motivasyon noktasında devreye giriyor.

 

10 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Bilinç, bizim günlük dilde kullandığımız "akıllıca, doğru" anlamına gelmez. Cahil, kötü ya da aptal olduğunu düşündüğümüz insanlara "bilinçsiz işte" deriz ancak ben de dahil hepimiz teknik olarak hata içinde oluruz.

Madem bilinci sorguluyoruz, doğru anlamıyla kullanalım. Bilimsel hani... Felsefi tanımlar ve yorumlar bizi, en azından beni hiç ilgilendirmiyor.

 

Bu konuda da hem fikiriz.Eğer bilinç akıllıça yada doğru anlamına gelseydi kendilerini feda eden kahramanlık hikayelerinden mahrum kalırdı insanlık. 

10 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Bilinç yalnızca canlı olma halinde söz konusudur. Olmadığı yerlerse yalnız ölme, bayılma, birtakım ilaçlarla bayılma benzeri semptomlar yaşama ve benzeridir.

Kişinin kendi benliğinin, varlığının; bununla birlikte dış dünyanın farkında olma, bilme halidir bilinç. Bir şizofrende de vardır, herhangi bir hayvanda da. Acımasız bir seri katilde de vardır, bir dünyanın en ilkel insanında da. Bir dindarda da vardır ateistte de. 

Çevredeki uyaranları duyu organlarımız tarafından algılarız ve sinir sistemi aracılığıyla beyin kabuğuna göndeririz. Gelen bu bilgiler beyin kabuğunda işlenip ayıklandıktan sonra tekrar gönderilir, buna tepki deriz. Bilinç budur. Bu kabuk bildiğimiz kafatası falan değil tabii. Beyin tarafından verilen emirlerin çıkış yaptığı yerin adı. 

Bu işlemlerin yerine gelmesi için ihtiyaç olan tek şey uyanık olma halidir işte.

 

Sanırım burada konu benim kafamdakindende daha karışmış :) . Buraya girersek sayfalarca açıklama yapmamız gerekeçek.

Akıl + beden + bilinç = Yaşamsal form deyip.

bilinç(akıl,beden,Yaşamsal form) = insan

deyip formuluze edip bırakayım. Yani bizi insan yapan, insana götüren  kavram bilinçtir ve inanılmaz detaylıdır.  Ve seçimlerinde ötesindedir.. Diyeyim konuyu şimdilik kapatayım. 

 

10 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Yani sizin yazdığınız o ikinci maddenin bilinçle uzaktan yakından ilgisi yok. 

Örneğinizi yorumlamanıza gelince...

Emin olun katı materyalistler dindarlardan çok daha fazla empatik ve iyi insanlardır... Orada montunu çocukla paylaşacak olan kişi o olacaktır. Bunu laf olsun diye söylemiyorum ama dayanaklarımı burada, bu başlıkta anlatmam zor olur. 

 

Daha öncede söylediğim gibi bir din yada Tanrı inancı insana ahlak, empati, değer katmaz. dindar yada Tanrı inancı olan insanların da çok büyük bir bölümü aslında hayatlarını ve davranış bicimlerini anlamlandırma amacı ile bunu tercih ederler. Gerçekten araştırma yapıp , konu hakkında bilgi toplayıp bir yaratıcıdan bahsediliyor bu nedir deyip Yaratıcıyı araştırmazlar. Yada dini kavramlarını çok azı araştırır ve seçer. Bu secim genelde bireyler adına aile ve toplum tarafından gerçekleştirilir. Zaten  ana temel sorunda buradan başlıyor. Bireylerin yetersiz ahlakı, olmayan empatisi ve olmayan sorumluluk bilinci Din gibi  bir kavram ile karşılaştığında , bu birey tarafından kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda çarpıtarak kendi menfi davranış larına ulvi bir anlam yükleyebileceği sınırsız bir kaynağa sahip oluyor. 

 

Ayrıca bu inanclılar yada materyalistler arasında bir yarış değil :) kimin montunu kime vereceğide çok önemli değil... Çocuk üşümesin yeter....

tarihinde fatihkara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, fatihkara yazdı:

Ayrıca bu inanclılar yada materyalistler arasında bir yarış değil :) kimin montunu kime vereceğide çok önemli değil... Çocuk üşümesin yeter....

 

Dünkü yazından sonra bunu okuyunca ayrı iki insan gibisiniz. Hani 3 ken 9 olmuş gibisin algı ve yorumlama kapasitesi olarak, belirtmek istedim.  

 

Bu arada Almanya'da soğuklar yüzünden 3 kişi hayatını kaybetmiş. Soğuklar başa bela... daha bilinçli ve duyarlı olmak gerek.

https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/almanyada-olumsuz-hava-kosullari-3-olu,cgulUjCnMUGCzjcaNJTHpQ/E6TpwDFBG02ZoO3FNW7QIw

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, John_Ahmet yazdı:

 

Dünkü yazından sonra bunu okuyunca ayrı iki insan gibisiniz. Hani 3 ken 9 olmuş gibisin algı ve yorumlama kapasitesi olarak, belirtmek istedim.  

 

Bu arada Almanya'da soğuklar yüzünden 3 kişi hayatını kaybetmiş. Soğuklar başa bela... daha bilinçli ve duyarlı olmak gerek.

https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/almanyada-olumsuz-hava-kosullari-3-olu,cgulUjCnMUGCzjcaNJTHpQ/E6TpwDFBG02ZoO3FNW7QIw

 

Sn. @John Ahmet beni övdünüz mü ? yoksa yerdiniz mi ? anlamadım :) şaka tabi. Çok hızlı öğreniyorum diyeyim. yakında 10 da olurum. (olumlu ifadeniz için teşekkür ederim)

 

Burada tartışır iken ne yazık ki ifadelerden, mimiklerden ses vurguları ve betimlemelerden yoksunuz. Ve en kötüsüde karşımızdakinin ne anlayıp ne anlamadığını görebilme şansına sahip değiliz. Kısıtlı bir iletişim ile, aşırı yanlış anlamalara müsait konuları tartışmaya çalışıyoruz ki , hep birlikte gördüğümüz gibi çoğu zaman başarılı olamıyoruz.

 

Sorunun ana kaynağı şu sanırım. Herkes kendi durduğu noktayı savunur iken, inanclı dindar olanlar en hakiki en iyi dindar üzerinden tartışmayı sürdürmek istiyor, inancsızlarda en modern, en medeni, kendi ahlak değerleri insani değerlere ve toplum bilincine ulaşmış ateisti baz alarak fikir paylaşımı yapıyor.

 

Yani gerçeklikten son derece uzak noktalardan, elimizdeki gerçek problemlere bir bakış acısı bulmaya çalışıyoruz. Çok zor işimiz çok.

 

Neyse konuyu dağıtmadan başlığın ana konusuna döneyim :)

 

Şimdi ben bu tespiti aklımla mı yaptım ? yoksa bilincim ilemi ?  :)

 

Deyip konuyu bağlayayım yoksa uzar ...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fatih, yok seni puanlamak istemedim. Doğru anlamışsın kendini çok hızlı geliştiriyorsun. Hem 3 e-5 e değinirken yazının özellikle şu kısmına atıfta bulunmak istedim. 

 

6 saat önce, fatihkara yazdı:

Karşımdaki insanın alıgı ve anlayış seviyesi örneğin 3 ise, o insan için bütün evren 3 lük zekadadır. 4 ü algılayamadığı göremediği için tüm hayat anlayış ve görüşünü 3 üzerinde kurguluyor. Aynı şekilde 4 5 i inkar ediyor. 5 de 6 ya yok deyip bütün evren 5 tir. Diyor.

 

Yine şu cümleni de kayıt ettim. Gerçekten din mevzusunu çok iyi özetlemiş.

 

5 saat önce, fatihkara yazdı:

Bireylerin yetersiz ahlakı, olmayan empatisi ve olmayan sorumluluk bilinci Din gibi  bir kavram ile karşılaştığında , bu birey tarafından kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda çarpıtarak kendi menfi davranış larına ulvi bir anlam yükleyebileceği sınırsız bir kaynağa sahip oluyor. 

 

Fakat güya sana bir bilgi önderi, öğretici bir abla görünümündeki muhatabının şu cümlelerine sıfır puan verdim.

 

15 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Duygulanım ve akıldır. Bunların da bilinçle ilgisi yoktur.

 

Kendisi duygu ve aklın bilinçle ilgili olmadığını söylüyor. Tabi şu bakımdan haklı olabilir. Kendisi bilinci, örneğin hastası hakkında bilgi edinirken "bilinç var mı?" gibi bir cümlenin içindeki dar anlamıyla ele aldığından hastanın ölü yada baygın olmama durumunu ifade eden bir anlamda algılaması ve böyle bilmesinden kaynaklanıyor. Bilinç bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Kendisine bunu belirtmekte fayda var.

 

Yukarıda  "çok uzun yıllar yapay zeka ve robotik uygulamalarda karar veren algoritmalar ve fonksiyonlar yazdım." demiştin. O halde bilinç hakkında değinebileceğin daha fazla konu olmalı. Bilinç konusunda kendi mesleğin açısından neler söyleyebilirsin? Bilinç ve zeka aynı şeyler mi? Bunların yapay olanları bilincin işlevine sahip olabilir mi? Kendinin farkında olma ve benlik duygusuna sahip olmaları onları bilinç tanımının kapsamında değerlendirmek için yeterli midir? Diyelim ki bir gün yeterli kapasitede tanıma uygun bilinç sahibi bir sistem üretildi. Sence bu varlığın teolojik görüşü nasıl olurdu?

 

Bu konudaki görüşlerin neler?

 

 

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, Türk Ateist yazdı:

Bilinç, bizim günlük dilde kullandığımız "akıllıca, doğru" anlamına gelmez. Cahil, kötü ya da aptal olduğunu düşündüğümüz insanlara "bilinçsiz işte" deriz ancak ben de dahil hepimiz teknik olarak hata içinde oluruz.

 

Günlük dilde bir hata yaptığımız filan yok. Bilinç kelimesi isimdir. Bu kelimeye ek getirerek sıfat yaparız. Bilinç-siz insan, bilinç-li karar vs. Türkçe sözlüğe baktığımız zaman zaten kelimelerin teknik olarak hangi anlamlara geldiği, yanında alanı da belirtilerek verilir. Felsefi bir kavramsa felsefedeki sınırları çizilerek tanımlanır, edebiyat, ilahiyat, biyoloji, tıp, fizik vs her ne alandaysa bu teknik farka dikkat edilir. O yüzden bir kelimenin genelde üç beş anlamı verilir sözlüklerde. Varsa mecaz anlam, argosu vesairesine kadar yazar. Yani tanımlardan biri doğru, diğeri yanlış değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...