Jump to content

En büyük sır henüz çözülmedi


Recommended Posts

3 saat önce, Nuri Kara yazdı:

18.Rablerini inkâr edenlerin yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıkları hiçbir şeye yaramaz. İşte bu derin sapkınlıktır.

19. Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse sizi giderir-yok eder ve yeni bir halk getirir.

Allahın dolaylı olarak yarattığını ve bir şeylere müdahale ettiğini düşündüğümü söylemiştim. 

 

Şimdi ben bir insanı öldürmek için bir düzenek kursam(bir sürü sebebi olan, büyük bir düzenek), o insan öldüğünde onu ben öldürmüş olurum.

18. Emek veriyor, üretiyor satiyor parasini kazaniyor ama kazandiklari hicbir ise yaramiyormus , sebebi inanmamak.

19.Tehtit ediyor.

Ayetlerin geneli böyle garip cümleler kurar. Dikkat ederseniz uykusunda sayikliyan biri konusuyor gibidir.

Adam intihar ettiginde cehenneme gidiyor. Bu düzenek sayilmiyor. Kendi ölümüne vesile olmak , kendi canini almak tanrinin istegi disinda gerceklesen bir olay olarak görülüyor. Kendini öldüremiyorsun cünkü günah. Biri gelip öldürünce ölümünden sorumlu olmuyorsun, sorumlu Allah oluyor. Bence insanin kendi hayatina son vermesi de bir tanrica can alma yöntemi olmali.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 455
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 24.01.2019 at 08:38, Yeni Üye said:

 

Biz yeryüzünde Tanrı'nın halifesiyiz. Yeryüzünde Tanrı bizi kendine temsilci seçmiş. Tanrı diyor ki sen, yeryüzünde bensin, biz diyoruz ki ey Tanrı neredesin. Nerede olacak, Kendimizi bulduğumuz yerde bulacağız Tanrıyı.

 

Bir şeyleri yapamamızı Tanrının varlığına delil olarak sunmuyorum. Apaçık olana delil sunmak gibi bir hataya düşmem. Zaten o şeyi yaptığımızda da biz yapmış olacağımız için doğal! bir süreç değil bir tasarım olacak işte. Ama mesele o değil. Mesele şu. Tanrı diyor ki, sizin varlığınız benim kudretimin, ilmimin, sanatımın işaretlerinden birisi. Bunun dışında hem kendi nefsinizde ve varlığınızda hem kendi dışınızda bana dair bir çok işaret bulacaksınız. Bu işaretleri görmezden gelmeyin, önyargısız bir şekilde takip edin ve anlamaya çalışın. Böylece kendinizi de, beni de, gerçeği de anlamaya daha çok yaklaşacaksınız. Evrimse evrim, ölümse ölüm, sevgiyse sevgi, rahmetse rahmet, şiddetse şiddet. Ne varsa beni anlamanıza yardımcı olacak. Zaten böyle bir derdiniz yoksa siz bilirsiniz. Sizi derdinizle baş başa bırakırım.

 

Sonra birileri çıkıyor diyor ki, Ne Tanrısı, ne halifesi kardeşim. Tanrı da uydurma, insana göklerden verilmiş bir şeref olduğu da. Dahası Ahlak ta, Bilinç te, Estetik te, Anlam da, O da Bu da. Maddenin sonsuzluğu, basitliği ve hareketi dahilinde her şey olmuş, oluyor işte. İşte biz burada haklı olarak şunu soruyoruz. Bu kadar işareti yok ya da uydurma sayıyorsun. Her şeyin kendiliğinden de olabileceğini söylüyorsun. Mesela bir bebeğin anne rahminde teşekkülünü  herhangi birinin yapmasına ya da planlamasına gerek yok diyorsun. Bunu yaparken neye dayanıyorsun? Delilin ne?

 

Aslında bu iddiaya delil sormak ta akıllı işi değil. Adamın uydurma ve tesadüf üzerine kurduğu bir varlık açıklamasında delilin ne anlamı olabilir? mantığın ne anlamı olabilir? Ama Tanrının size rahmeti o kadar büyük ki, yaptığınız şeyin hakikatini size yaşatmıyor. Bir nevi sizi ciddiye almıyor. Çoğunuz çatlak olduğu için de bunu yapıyor olabilir tabi. Anlam dünyanızdan Tanrıyı çıkarıp, yerine başka açıklamalar getirmenizin absürtlüğünün farkına vardırmıyor sizi. Yok yaşam biyolojik vaka, yok ahlak toplumsal gereklilik, yok bilim şu bu yuvarlanıp gidiyorsunuz işte. Tanrı yoksa hayat ne lan, bilim ne, toplum ne. Hepsinin temelini yıkmışım zaten, binasının ne anlamı var demiyorsunuz.

 

Sahi mi, vay anasını serhat, neler dönmüş ya!!! Koskoca tanrı koskoca evrende bir toz tanesi kadar hükmü olmayan dünyaya gelmişte seni de halife seçmiş demek... 

 

Ha, eğer sen ve sen gibiler tanrının halifesi ise, vay halimie, zira siz ancak kafa kesmeyi bilirsiniz, insanlığa verecek hiç bir şeyiniz yoktur, vhaşet, zulüm, rezalet, kepazelik ve şerefsizlikten başka.

 

Bak işte, amanda anne rahminde diye vıdı vıdı etmişsin. Evet gerek yok zaten, sadece sen aklınla, beyninle değil, götünle anlamaya çalışıyorsun mevzuyu, hepsi bu. Tabi götünle anlayınca da böyle zort zort osuruktan teyyareden başka bir laf çıkmıyor ortaya haliyle.

 

Anlam dünyası dediğin zırvalığın içine tanrıyı sokmak, ancak seni insan olmaktna çıkarır, vahşi bir hayvandan ibaret bırakır. Tanrıyı soktunda ne verdin topluma? Aha verdiklerin:

image.jpeg.e933d88f0177e4448069d9d4513c78cf.jpeg

 

image.jpeg.1383b89dded764f31e5261f9472ad9ac.jpeg

 

Utanmaz, rezil ve kepazesiniz sadece. bir de çıkmış amanda halifeyiz biz diyebilecek kadar da şerefsiz, adi yalancılarsınız.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada anlamlı ve incanca bir tartışma yapamayacak kadar hayvan kılıklı insanlarsınız. Ayrıca pedofili vakalarının tümünü dindar insanlara yükleyip bu konunun üzerini kendi isteklerinize ve arzularınıza göre kapatıyorsunuz. Gerçekte pedofiller, psikopatların en şiddet dolu olanlarıdır ve size onlardan birini göstersem aynaya bakmış gibi olursunuz. Hadinizi aşmadan insanca tartışın! Konu pedofiller değil. Eğer erkekseniz ve böyle bir konuyu tartışmak istiyorsanız ayrı bir başlık açın konuyu parçalamayın.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...
On 23.01.2019 at 14:02, Nuri Kara yazdı:

 

Özgür irade bilinç(ben amaç kelimesini kullanmak istiyorum) dediğin şey ile çok alakalı aslında. Özgür iradenin var olduğunu söylemek, bilincimizi kontrol edebildiğimizi söylemektir.

 

Maddenin bilinci olmadığını düşünüyorum. Örneğin altın, belirli özellikleri var ama sadece duruyor, bilinçli bir varlık kendisiyle etkileşime geçemediği sürece öylece durmaya devam eder. "Her canlının bilinci vardır" diyebilirim sanırım. 

 

"Özgür irademiz var, ancak elbette sınırlı." Seçenekleri biz kendimiz oluşturmadık. Vücudumuzun(maddenin) yapısı yüzünden doğan seçeneklerimiz var. Dediğin gibi özgür irademiz sınırlı.

 

Bir şey daha eklemek istiyorum: Belki bütün canlılarda özgür irade vardır ama insan aralarında en geniş seçeneklere sahip olandır.

Demişimki: "Her canlının bilinci vardır diyebilirim sanırım" eklemişim: "Bütün canlılarda özgür irade vardır ama insan aralarında en geniş seçeneklere sahip olanıdır" Pek bir düzeltme sayılmaz ama "Her canlının bilinci vardır" diyorum. Ama özgür irade sadece insana aiddir. Tabiiki Allah böyle dediği için. Yoksa sebep filan sunmayacağım. Herkes teslim olsun. Dermişim. Onun yerine benim aklıma yatan sizin aklınıza yatmayabilir diyorum.

 

Canlı olmanın bir özelliği kendi yararına ve zararına olan şeylerin olmasıdır. Bir ağacı keserseniz onun yaşamına son vermiş olursunuz. Su verirseniz ona yardımcı olmuş oluruz. Bilinç isteyecek birşeyinin olmasıdır. Türk ateistle yaptığımız konuşmadaki virüsün isteği kendisini çoğaltmak isteyiğişiydi: Bir karar ancak birşeylere göre ortaya çıkar. Bir altını eritmeye kalksanız bu ona fayda veya yarar sağlarmı? Sağlamıyorsa neden bir davranışı olsun? Canlılar ise bilinçlidir, kendileri yüzünden davranışları olabilir. Bilinç bir grubun kendiliğinden bir yönelmeye sahip olmasıdır. Grup derken örneğin insan vücudu bir gruptur. Madde ise canlıların elindeki bir oyuncaktan ibarettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, Nuri Kara yazdı:

Demişimki: "Her canlının bilinci vardır diyebilirim sanırım" eklemişim: "Bütün canlılarda özgür irade vardır ama insan aralarında en geniş seçeneklere sahip olanıdır" Pek bir düzeltme sayılmaz ama "Her canlının bilinci vardır" diyorum. Ama özgür irade sadece insana aiddir. Tabiiki Allah böyle dediği için. Yoksa sebep filan sunmayacağım. Herkes teslim olsun. Dermişim. Onun yerine benim aklıma yatan sizin aklınıza yatmayabilir diyorum.

 

Canlı olmanın bir özelliği kendi yararına ve zararına olan şeylerin olmasıdır. Bir ağacı keserseniz onun yaşamına son vermiş olursunuz. Su verirseniz ona yardımcı olmuş oluruz. Bilinç isteyecek birşeyinin olmasıdır. Türk ateistle yaptığımız konuşmadaki virüsün isteği kendisini çoğaltmak isteyiğişiydi: Bir karar ancak birşeylere göre ortaya çıkar. Bir altını eritmeye kalksanız bu ona fayda veya yarar sağlarmı? Sağlamıyorsa neden bir davranışı olsun? Canlılar ise bilinçlidir, kendileri yüzünden davranışları olabilir. Bilinç bir grubun kendiliğinden bir yönelmeye sahip olmasıdır. Grup derken örneğin insan vücudu bir gruptur. Madde ise canlıların elindeki bir oyuncaktan ibarettir.

Bilincin daha fazla olduğu canlılar vardır. Yapabilecekleri çeşitlidir; Bilinç kendi içinde çeliştiği zaman, canlılar kalakalmak yerine birini yapar. İstisnalar olabilir. Birini yapması yine bilinçtenmi kaynaklanır? eğer öyleyse neden bütün insanlar aynı değiller, bilinçlerimiz birbirimizden farklımı?; eğer aynı bilince sahipsek özgür irade diye bir kavram ortaya çıkar. Bilinçler arasında seçim yapmak.

 

Özgür irade sadece hayvana aiddir, bilinç düzeyi insanınkinden farklı bir düzeyde olduğu için bir özgür irade varsa ki vardır. Bu özgür irade kapsadığı konular yüzünden insanınkinden farklıdır.

 

Evrim gerekli olanı sunar. Özgür irade bilinçlerin birbirleriyle çelişmesi yüzünden doğmuştur. Bilinçler çelişmeseydi özgür iradeye gerek kalmazdı; her canlı bilincinin söylediğini yapar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 saat önce, Nuri Kara yazdı:

Türk ateistle yaptığımız konuşmadaki virüsün isteği kendisini çoğaltmak isteyiğişiydi: Bir karar ancak birşeylere göre ortaya çıkar.

 

İnsanın kendini çoğaltma isteği de tam olarak bir virusunki gibidir. İnsan da bunu düşünerek, karar vererek yapmaz. Bu karşı konulamaz bir var oluş amacıdır, içgüdü diyeceğim ama ondan da güçlü bir itici güçtür. Bugün çocuk sahibi olmak istemeyen insanlar var diyebilirsin ki elbette var, ancak onlar da başka yollarla üremeye katkıda bulunur. Eşeyli üremeye katkıları olmayan eşcinsellerin ya da kısır insanların da olduğu gibi.

 

İnsandaki bilinç biraz kompleks durduğu için üstünde duruluyor, biliyorum. Ama o kompleksilik tek günde oluşmadı. Herkesin bildiği gibi (sen bir inanırsın ama bilimle ilgili sınırlarını bilmediğim için genelleceğim çünkü evrimi kabul eden çokça inanır var, senin de onlardan biri olduğunu varsayacağım) tek hücreli canlılardık vaktiyle. Beynimiz falan da yoktu.

Biz, ilkel bütün duygu ve dürtülerimizle de yaşadık. Bir vakitler amigdalamız bile yoktu. Oluştu, sonra içinde bulunduğumuz doğaya, ortama uyum sağlamak zorunluluğu nedeniyle diğer katmanlar oluştu ve bugün bu hale geldik. Duygular oluştu, onları mimik ve jestlerle aktardık, bu sırada düşünmeyi öğrendik, sonra konuşmaya başladık, dili keşfettik, ardından beyin daha da gelişti entelektüel becerilerimiz ortaya çıktı ve gelişti vs vs...

Bizim, beynimizle ilgili özelliklerimizin hepsi milyonlarca, milyarlarca yılda yavaş yavaş, zorunluluktan birikerek oluştu. Bugün o birikimin hepsine birden bilinç diyor ve sanıyoruz ki başka hiçbir hayvanda yok. Onlardaki bilincin insandaki kadar kompleks olmamasının nedeni, doğaya uyumda ihtiyaç duymamaları. Varlıklarını öyle devam ettirebiliyor, kendi doğaları içinde genlerini öyle aktarabiliyorlar. Kendi bilinçlerilerinin bu hali yetiyor.

 

Olaya böyle bakarsak çok rahat anlarız. Bilinçte bir gizem, sır, üstün bir özellik falan yok. Gökten zembille de inmiş değil. Sık sık hatırlatırız birbirimize, deriz ki biz bugün evreni kolayca anlayabiliyor değiliz, basit dedikleri kuantum bile sağduyumuza uymuyor, bir türlü kafamız basmıyor. Fiziğin içine girince yaşadığımız doğal duygudur bu, anlamakta güçlük çekeriz.

Bunun nedeni hala beynimizin ilkel hayatta kalmayla ilgili bölümünün çok güçlü olması. Biz ancak hayatta kal içgüdüsünün, beyninin ilkel yanının etkisindeki hayvanlarız, beynimiz böyle evrildi, o yüzden evreni anlamakta zorlanıyoruz. O yüzden hala bir "Tanrı, yaratıcı" var insanın aklında, o yüzden hala "bakın işte, bunu çözemediniz, bilemediniz, aklınız yetmiyor çünkü yaratıcı yaptı" diyor birçok insan.

Ondan önce hiç bilinmeyen milyonlarca şeyi bulduk, farkettik ve çözdük, onu gören çıkmıyor nedense...

Hep bu bilinç yüzünden işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

İnsanın kendini çoğaltma isteği de tam olarak bir virusunki gibidir. İnsan da bunu düşünerek, karar vererek yapmaz. Bu karşı konulamaz bir var oluş amacıdır, içgüdü diyeceğim ama ondan da güçlü bir itici güçtür. Bugün çocuk sahibi olmak istemeyen insanlar var diyebilirsin ki elbette var, ancak onlar da başka yollarla üremeye katkıda bulunur. Eşeyli üremeye katkıları olmayan eşcinsellerin ya da kısır insanların da olduğu gibi.

 

Virüsün bir tane bilinci var, insan virüsteki bu bilince sahip olabilir ama daha fazlasınada sahip. Böyle olunca diğer bilinçleri yüzünden üremeye katkıda bulunmak yerine buna engel olabilir, eğer tek sahip olduğu bilinç bu olsaydı bunu yapamazdı. Her insan üremeye katkıda bulunmaz, tersine engel olur, kürtajı örnek verebilirim. Birden fazla bilincinin olması insanın üremeye katkıda bulunmasına engel olabiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 minutes ago, Nuri Kara said:

Virüsün bir tane bilinci var, insan virüsteki bu bilince sahip olabilir ama daha fazlasınada sahip. Böyle olunca diğer bilinçleri yüzünden üremeye katkıda bulunmak yerine buna engel olabilir, eğer tek sahip olduğu bilinç bu olsaydı bunu yapamazdı. Her insan üremeye katkıda bulunmaz, tersine engel olur, kürtajı örnek verebilirim. Birden fazla bilincinin olması insanın üremeye katkıda bulunmasına engel olabiliyor.

 

Boş laf...

 

Kürtaj, üremeye katkı için yapılır. 

 

Bir sürü car car edebilirdim şurada, ama anlayacak zeka görmüyorum sende. O yüzden, merak edenler için kısaca yazayım: Üreme, çocuk doğurmaktan ibaret ve bireysel bir mevzu değildir. Üreme, genlerin devamıdır, çoğalmasıdır. Bir milyon karıncalık kolonide, sadece bir tek karıncanın üremesine bari bakıp azıcık ibret alın.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Nuri Kara yazdı:

Virüsün bir tane bilinci var, insan virüsteki bu bilince sahip olabilir ama daha fazlasınada sahip. Böyle olunca diğer bilinçleri yüzünden üremeye katkıda bulunmak yerine buna engel olabilir, eğer tek sahip olduğu bilinç bu olsaydı bunu yapamazdı. Her insan üremeye katkıda bulunmaz, tersine engel olur, kürtajı örnek verebilirim. Birden fazla bilincinin olması insanın üremeye katkıda bulunmasına engel olabiliyor.

 

Üremeye katkıda bulunmak, bizzat gidip çocuk yapmak demek değil. Kürtaj yaptıran da kısır olan da eşcinsel de üremeye mutlaka katkıda bulunur, çocuk yapan ve yapmayan diğer herkes gibi. Sen yapmazsın, başkaları yapar, sen kendin için bir şeyler yaparken toplum için, tür için de yapmış olursun.

E hayata gelişimizin tek nedeni malum, üremek. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

Üremeye katkıda bulunmak, bizzat gidip çocuk yapmak demek değil. Kürtaj yaptıran da kısır olan da eşcinsel de üremeye mutlaka katkıda bulunur, çocuk yapan ve yapmayan diğer herkes gibi. Sen yapmazsın, başkaları yapar, sen kendin için bir şeyler yaparken toplum için, tür için de yapmış olursun.

E hayata gelişimizin tek nedeni malum, üremek. 

Kürtaj yapan biriside pektabii başka yollardan üremeye katkıda bulunabilir ama kürtaj yapması üremeye engel olabileceğinin kanıtıdır. Başka yollardan katkıda bulunması bir yerden yaparken bir yerden bozması demek olur.

 

Hayata gelişimizin tek nedeni üremek değil böyle olsaydı virüsler gibi olurduk bir yerden yaparken bir yerden bozmazdık.

 

Üremekten başka bilinçlerin olduğunuda kabül ederseniz üremeye ters davranmak, katkıda bulunmamak gayet doğal olur. Çünkü diğer bilinçlerle çeliştiği için bu böyledir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Nuri Kara yazdı:

Hayata gelişimizin tek nedeni üremek değil böyle olsaydı virüsler gibi olurduk bir yerden yaparken bir yerden bozmazdık.

 

 

Virüsler gibiyiz zaten. Diğer canlılardan hiçbir farkımız yok o anlamda. Canlılığın bütün amacı genlerini aktarıp kendi türünün devamını sağlamak. 

Başka bilinçlerimiz, diğer bilinçlerimiz nedir, nerededir bunlar en ufak bir fikrim yok, o yüzden hiçbir şey anlamıyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, Türk Ateist yazdı:

 

Virüsler gibiyiz zaten. Diğer canlılardan hiçbir farkımız yok o anlamda. Canlılığın bütün amacı genlerini aktarıp kendi türünün devamını sağlamak. 

Başka bilinçlerimiz, diğer bilinçlerimiz nedir, nerededir bunlar en ufak bir fikrim yok, o yüzden hiçbir şey anlamıyorum.

 

 

Hayvanlar gibiyiz, hayvanlar gibi değilizde. Virüslere, hayvanlara, insanlara çok yüzeysel bir bakış bile bunu anlamak için yeterlidir. Farkımız var ama bu fark yine bilinç yüzünden. Bilinç bütün hayatı kapsar, yani yaptığımız herşey bilinç yüzündendir. Bilinç davranışın çıktığı tek yerdir. Virüsün davranışına bakarak onun bilincinin ne olduğunu söylüyoruz. Ama daha önce dediğiniz gibi insanın bilinci kompleks. Dine inanmanın, inanmamanın veya herbir davranışın temelinde bir bilinç var. Evrimin insana sunduğu virüse sunduğundan daha fazla. Bilincin ne olduğunu söylemek bir davranışın en temelinde ne olduğunu söylemektir. Bunu yapmak zor. Başka bilinçlere örnek veremiyorum. Ama üremenin tek bilinç olduğunu kabül edemem çünkü her davranışı açıklayamıyor. Tek sahip olduğumuz bu olsaydı daha farklı davranışlarımız olurdu.

 

Yinede zorlama bir örnek vermeye çalışayım: yemek yiyorum, aç hissediyorum, hayatta kalmak istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 14.09.2019 at 13:49, kirec said:

Ben kürtajla üremeye nasıl katkı sunulduğunu anlamadım...

 

Tam olarak sebep bu değil, ama basitçe, mesela, kaynak israfını önleyip başkalarının üremesini sağlamış oluyorsun. Ki zaten onlarda aynı gen, genlerin gözünden bakınca, kaybedilmiş bir şey olmuyor. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 13.09.2019 at 18:19, Nuri Kara yazdı:

Hayvanlar gibiyiz, hayvanlar gibi değilizde. Virüslere, hayvanlara, insanlara çok yüzeysel bir bakış bile bunu anlamak için yeterlidir. Farkımız var ama bu fark yine bilinç yüzünden. Bilinç bütün hayatı kapsar, yani yaptığımız herşey bilinç yüzündendir. Bilinç davranışın çıktığı tek yerdir. Virüsün davranışına bakarak onun bilincinin ne olduğunu söylüyoruz. Ama daha önce dediğiniz gibi insanın bilinci kompleks. Dine inanmanın, inanmamanın veya herbir davranışın temelinde bir bilinç var. Evrimin insana sunduğu virüse sunduğundan daha fazla. Bilincin ne olduğunu söylemek bir davranışın en temelinde ne olduğunu söylemektir. Bunu yapmak zor. Başka bilinçlere örnek veremiyorum. Ama üremenin tek bilinç olduğunu kabül edemem çünkü her davranışı açıklayamıyor. Tek sahip olduğumuz bu olsaydı daha farklı davranışlarımız olurdu.

 

Yinede zorlama bir örnek vermeye çalışayım: yemek yiyorum, aç hissediyorum, hayatta kalmak istiyorum.

 

Davranışların, en azından davranışların çoğunun altında bilinç yatmaz, bilinçle davranmaz insan. Bilinçli davranışlar elbette vardır ama çoğu bilinçsizce ortaya çıkar. Sizin anladığınız anlamda bilinçten bahsediyorum şu anda.

 

Karşınıza yılan veya herhangi bir yırtıcı çıktığında bilince başvurmazsınız mesela. O anda bir dolu duygu yaşar ve ona göre davranırsınız. İlkel beyninizle.

Birçok davranışımızı ilkel beynimize göre belirleriz. Davranışların en temelinde ne olduğunu bize bilinç değil, duygu olarak yansıyan kimyasal süreçler söyler. 

 

Filogenetik sırayı takip ettiğimiz, hemen bütün davranışların milyonlarca yıllık adaptasyonlar sonucu olarak genomumuza yerleştiğini ve bugünkü insana kadar süren devamlılık içinde elenerek ortaya çıktığını görürüz. Ayıklanır, elenir davranışlar, diğer her şey gibi.

Yani bizim davranışlarımız genomumuzda zaten vardır, kaba deyimle yazılıdır. Aslında bu yalnız bizim için değil, diğer hayvanlar için de böyledir. En azından büyük ölçüde böyledir. Bomboş doğuyor değiliz, doğduktan sonra bize bağışlanmış bilinçle bir şeyleri farkediyor ve ona göre davranıyor değiliz.

Tabula rasa değildir canlı. 

 

Dine inanmak veya inanmamak gibi davranışlar biraz daha entelektüel süreçlere ihtiyaç duyar diyebiliriz kabaca. Bu işler hep neokorteks oluştuktan sonra ortaya çıkmıştır zaten. Ama tek başına neokorteksin, özel olarak frontal lobun eseri değildir, amigdala ve beyincik de bu soyut düşünme özelliğimizin ortaya çıkmasında birlik halinde çalışır.

Demek ki frontal lob oluşmamışken pek de bilinçli değilmişiz, hatta bu kadar soyut da düşünemiyormuşuz...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.09.2019 at 20:17, Türk Ateist yazdı:

 

Davranışların, en azından davranışların çoğunun altında bilinç yatmaz, bilinçle davranmaz insan. Bilinçli davranışlar elbette vardır ama çoğu bilinçsizce ortaya çıkar. Sizin anladığınız anlamda bilinçten bahsediyorum şu anda.

 

Karşınıza yılan veya herhangi bir yırtıcı çıktığında bilince başvurmazsınız mesela. O anda bir dolu duygu yaşar ve ona göre davranırsınız. İlkel beyninizle.

Birçok davranışımızı ilkel beynimize göre belirleriz. Davranışların en temelinde ne olduğunu bize bilinç değil, duygu olarak yansıyan kimyasal süreçler söyler. 

 

Filogenetik sırayı takip ettiğimiz, hemen bütün davranışların milyonlarca yıllık adaptasyonlar sonucu olarak genomumuza yerleştiğini ve bugünkü insana kadar süren devamlılık içinde elenerek ortaya çıktığını görürüz. Ayıklanır, elenir davranışlar, diğer her şey gibi.

Yani bizim davranışlarımız genomumuzda zaten vardır, kaba deyimle yazılıdır. Aslında bu yalnız bizim için değil, diğer hayvanlar için de böyledir. En azından büyük ölçüde böyledir. Bomboş doğuyor değiliz, doğduktan sonra bize bağışlanmış bilinçle bir şeyleri farkediyor ve ona göre davranıyor değiliz.

Tabula rasa değildir canlı. 

 

Dine inanmak veya inanmamak gibi davranışlar biraz daha entelektüel süreçlere ihtiyaç duyar diyebiliriz kabaca. Bu işler hep neokorteks oluştuktan sonra ortaya çıkmıştır zaten. Ama tek başına neokorteksin, özel olarak frontal lobun eseri değildir, amigdala ve beyincik de bu soyut düşünme özelliğimizin ortaya çıkmasında birlik halinde çalışır.

Demek ki frontal lob oluşmamışken pek de bilinçli değilmişiz, hatta bu kadar soyut da düşünemiyormuşuz...

 

Aksine her davranış bir bilince dayanır, aksi halde hareketsiz kalırdık. İnsanı harekete geçiren birşeyler vardır herzaman. Benim anladığım bilince göre bu böyle.

 

Duygularda bilince dayanır, mesela yırtıcı olmazsa bir kedi karşımıza çıksa yaşadığımız duygular farklı olur. Bir bebeğide örnek verebilirim emmeyi bilmesi bilinçten değildir ama emmesi bilinçtendir. Hayvanlarında her davranışı bir bilince dayalıdır. Her canlı bilinçlidir...; dediğim gibi kimyasal süreçler rastgele işlemez, mesela pavlovun köpekleri o duyguya sonradan sahip oldular, ne kadar aktarılsada illa bir başlangıcı vardır, yeni doğan bir tavşan gökte uçan bir kartaldan korkar ama bunu ona ebeveynleri aktarmıştır, onlara onların ebeveynleri ama bu hep böyle gitmez bir yerde kartalın tavşanları avlamaya ilk başlaması vardır.

 

Bizim hayvanlardan farkımız birçokşeyin yaşadığımız çevreye göre şekillenmesi, bir belgeselde izlemiştim küçücük çocuklar tarantula avlayıp yiyorlardı. Şehirdeki çocuklar küçücük örümcekten korkuyorlar. Çevreye göre şekillenmeyen çokaz davranış biçimimizin olduğunu düşünüyorum. Mesela ben cinlerden korkardım, sizin çocuğunuz büyük ihtimalle cinlerden korkmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...