Jump to content

RUM SURESİ MUCİZESİ VE KANITLAR


Recommended Posts

11 saat önce, cihanfatihi yazdı:

Velev ki bu ayeti olay gerçekleştikten sonra uydurdular, insanlar demez miydi "Muhammed, olay bittikten sonra ayet uyduruyorsun." diye? Millet sürekli sorguluyor ve Kur'an'da hatalar arıyordu. Eğer olay gerçekleştikten sonra ayet uydurulmuş olsaydı bunu propaganda aracı olarak kullanırlardı. Müşrikler güçlüydü. Bugün İslam diye bir dini karşımızda göremezdik. 

 

Ortada 7. Yüzyıldan kalma kuran varmış gibi konuşuyorsunuz!!

İlk tam kuran 10. Yüzyıl tarihli, ortada 7. Yüzyılda bu kehanetin yapıldığına dair en ufak bir kanıt yok.

Müslümlerin tüm iddiası 10. Yüzyıla tarihlenmiş kitabın içerisindeki geriye dönük iddialardan ibaret! Bunu iyice bir anlayalım.

Bahsettiğiniz hesaplardaki tutarsızlıklara girmek safi zaman kaybı, söz konusu iddia yuvarlak laflarla dile getirilmiş ve 50% tutma şansı olan basit bir konu.

 

Siz müslümlerin en büyük özelliği, okumadan incelemeden yırtık dondan fırlar gibi 100 defa izah edilmiş konulara dalmaktır, sizde bunun istisnası değilsiniz elbet, ilk sayfada bulunan alıntımı tembel müslümler için yineliyorum;

Alıntı

Aslında gerçekleşmiş olan sadece Bizans’ın İran karşısında askeri bir başarı kazanacağı iddiasıdır. Evvelâ mevzûyu doğru algılama adına, biraz iredeleyelim. Bakalım âyet ve meali ne demekte ?

 

1- Elif, Lâm, Mîm.
2- Rum (orduları) yenilgiye uğradı.
3- Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.
4- Birkaç yıl içinde…

Âyette ne kadar zamanda Bizans’ın gâlip geleceğine dâir net bir kehanet yok. “Birkaç yıl içinde” diye verilmiş. Mâdem, mülkün sâhibi Allah’tır. Neden kesin zaman vermez de, insanların tahmin yapması gibi, olacakları geniş bir zamâna yayarak muğlâk konuşur?

Bakınız Mevdudi’nin Tehfimu’l Kur’an adlı eserinde konu ile alâkalı şu bilgi var.

“Bu ayetler nazil olduğunda, Mekkeli müşrikler bunlarla çok alay ettiler ve Ubeyy bin Halef, Hz. Ebu Bekir’le (r.a) Romalılar üç sene içinde zafer kazanması şartıyla on deve üzerinde bahse tutuştu.
Hz. Peygamber (s.a) bu bahsi duyunca şöyle dedi: “Kur’an, Bid’i Sinin- ifadesini kullanıyor. Arapça “Bid” kelimesi, ona kadar olan sayıları kapsar. O halde bahsi on seneye, develerin miktarını da yüze çıkarın.” Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a) , Ubeyy’le tekrar konuştu ve bahis on yıl ve yüz deve üzerinden yapıldı.”

Bakalım Türkçeye ‘birkaç yıl’ olarak çevrilen kelime hangisi ve anlamı ne ?

Fî bıd’ı sinîn(sinîne), lillâhil emru min kablu ve min ba’d(ba’du), ve yevme izin yefrahul mu’minûn(mu’minûne).

1. fî : içinde
2. bıd’ı : birkaç (3 ila 9 arası)
3. sinîne : seneler, yıllar
4. lillâhi (li allâhi) : Allah’a aittir
5. emru : emir
6. min kablu : önce
7. ve min ba’du : ve sonra
8. ve yevme izin : ve izin günü
9. yefrahu : ferahlayacak, sevinecek
10. el mu’minûne : mü’minler

Görüleceği üzere bıd’ı kelimesi, birkaç demek iken, parantez açıp (3 ilâ 9 arası) deniyor.
Parantezlerden ya da arapça bir kelimenin birden fazla anlamlar taşımasından faydalanıp, vaziyete göre anlam icâd ederek ‘mûcize’ üretiliyor.

Evvelâ Ebubekir’in iddiaya girmesini ele alalım.

Ebûbekir ile iddiaya giren müşrik Ubeyy bin Halef Arap değil mi ?
Arapça’yı bilmez mi ?
Ebubekir Arap değil midir ?
Arapçada yer alan bıd’ı kelimesinin ne kadar zamanı kasdettiğini bilmez mi ?
Kelimenin anlamından şüphede olsa, iddiaya girmeden evvel İslâm peygamberine danışmaz mıydı ?
Muhammed bakmış ki iş ciddi, duruma müdâhele edip “On’a kadar” demiş.

Hadiste “On’a kadar sayılar” diye yine muğlâk bir ifâde var.
On’a kadar denince on rakamı bu sürenin içine girmez.
Ama Mevdudi mucize üretmek için ‘on yıl içinde’ diyor.

“Mûcize” edebiyatına dikiz.

Hâdise nasıl gelişmiş; Mevdûdi’nin bu hususdaki açıklamalarını özetleyelim.

Pers kralı Hüsrev Bizans’a 603 yılında saldırmış ve Bizans ilk yenilgisini bu yıl almış. Persleri durdurmak için Kastantinapolis’e gelen ve hükümdar olan Herakliyus da muvaffak olamamış. 613 teb Şam düşmüş. 614’te Parsler Kudüs’e girmişler. 617’de, bu günki Istanbul sınırları içerisnde olan Kadıköy’ü ele geçirip, 619 da Mısır’ı fethetmişler. Pers saldırı ve fetihleri 603 den 619′ kadar geniş bir zaman dilimine yayılmış. Bizans imparatoru Herakliyus ise, karşı saldırıya 623’te başlamış. 624’te Azerbaycan’a girmiş.627 tarihinde Perslerin başkentine kadar yaklaşmış.

İki ülke arasındaki savaşlar 627-603= 24 yıl sürmüş
Hâdiseyi ‘3 ilâ 9 arası’na sıkıştırmak için hangi tarihi ölçü almaktasınız ?
Eğer âyetin indiği zaman kasdedilmekte ise, bu zamanla alâkalı olarak bakın Mevdûdi ne diyor ?

Adı: Sure, Rum adını, içinde “ğulibet’ir-Rum” ifadesi geçen ikinci ayetten alır.
Nüzul Zamanı: Bu surenin nüzul zamanı, surenin başlangıcında değinilen tarihsel olaylar gözönünde bulundurularak tespit edilebilir. Surede “Rumlar en yakın bir yerde yenildiler” denilmektedir. O günlerde Arabistan’a yakın Bizans yönetimindeki ülkeler Ürdün, Suriye ve Filistin’di ve bu ülkelerde MS. 615’de Bizanslılar İranlılar’a yenilmişlerdi. ”

Dikkat edilirse ilgili âyet’in nüzûl zamanı bile bilinmiyor. İşâret ettiği hadiseler esas alınarak bir tahmin yürütülüyor. Âyetin nüzûl zamanı bir tahmine dayandırılarak, bu tahminden ‘Mûcize’ üretilmekte. “Yakın yerde yenilme” denince, 613’te Antakyanın düşmesinden tutun, 619’daki Mısır’ın Persler tarafından ele geçirilmesine kadar altı yıllık bir zaman dilimi var. Bu süre içierisnde 615 târihinin ölçü alınmasının dayanağı nedir ?

Eğer bu tip zorlama yorumlardan ‘mucize’ üretirseniz; spor toto kuponu doldurup 13+1 tutturanların, altılı’yı tutturanların bu yaptığını betimleyecek kelime bulamazsınız.

Persler, 613 ‘te Bizanstan Antakya ve Şam’ı alıyorlar. Heraklius karşı saldırıya 623’te başlıyor; 624’te Azerbaycan’a giriyor. Yâni Herakliyus’un net bir başarısı 624’te. Süreyi on’a tamamlayıp ‘mûcize’ üretmek için, Perslerin Antakya ve Şam şehrlerini ele geçirmesi ölçü alınırken; Herakliyus’un 623’te karşı saldırıya başlaması dikkate alınmakta. Halbuki Herakliyus esaslı bir fütuhat’ı 624’te Azerbaycan’ı alarak gerçekleştirmiş. Yâni arada tam 11 yıl var.

Kaldı ki İmparator’un Persler üzerine hareket tarihi olan 623’ü eas alsak bile, 623-613= on yıl çıkıyor.

Ben burada bir mucize göremiyorum da, ‘sinekten yağ çıkarma’ hesabı, ‘mûcize’ üretme gayeretlerini takdir’le karşılıyorum

Yeri gelmişken bir Nasreddin Hoca fıkrasıyla işi tatlıya bağlayalım.

Anadolu’yu işgâl eden Timur, Nasreddin Hoca’nın medhini duyup yanına çağırtmış.
Hoca huzûra çıkınca, biraz da lâtife kabilinden;
– “Hoca, sen eşeklere bile okuma yazma öğretirmişsin öyle mi ?” demiş

Nasreddin Hoca hiç istifini bozmayıp;
– “Söylenenler doğrudur hünkârım lâkin; bu biraz müşkil iştir. Bana on yıl mühlet verin. Bu süre zarfında sarayınızın mutfağında ne pişer ise, aynısı bizim eve de gelmeli”

Timur iddiayı kabul etmiş.
Nasreddin hoca ise pek keyifli vaziyettte ağzı kulaklarında eve gelmiş.
Haberi duyan hanımı;
– “Allah canını alsın herif!… Sen aptal mısın; hiç eşek okuma yazma öğrenir mi ? On sene sonunda kellenin gideceğini hiç düşünmedin mi ?

Hoca hanımının bu telâşını görmezden gelerek cevaplamış.
– “Amaaan hanım; korktuğun şeye bak. On sene içinde ya Timur ölür, ya ben ölürüm, ya da eşek ölür”

Konu mucize görülemez %50 tutma ihtimali olan bir iddadır eminolun bu ayet tutmasaydı muhammed bir mazeret ayeti döşer allah rumları şu, şu nedenle cezalandırdı der konuyu kapatırdı.

Kuran mucizeyse edebi yönden daha tutarlı, gerçekci ve öğretici olan Cin Ali serisi nobel edebiyat ödülüne layık eşsiz bir eser demektir…

Kuran kitap bile değildir karma karışık keyfi uydurulmuş sayfaları düzensiz toplanmış, konu, anlam ve mana bütünlüğü olmayan çıkar için yazılmış sayfalar bütünüdür… Kitap süsü verilmiş müsvetteler bütünü demek daha doğru olur..

“Kuranı takip etmeyin çünkü o muhammed ve ekibinin çıkar sofrasıdır”

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 453
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 saat önce, Ebu Kafir yazdı:

 

Ortada 7. Yüzyıldan kalma kuran varmış gibi konuşuyorsunuz!!

İlk tam kuran 10. Yüzyıl tarihli, ortada 7. Yüzyılda bu kehanetin yapıldığına dair en ufak bir kanıt yok.

Müslümlerin tüm iddiası 10. Yüzyıla tarihlenmiş kitabın içerisindeki geriye dönük iddialardan ibaret! Bunu iyice bir anlayalım.

Bahsettiğiniz hesaplardaki tutarsızlıklara girmek safi zaman kaybı, söz konusu iddia yuvarlak laflarla dile getirilmiş ve 50% tutma şansı olan basit bir konu.

 

Siz müslümlerin en büyük özelliği, okumadan incelemeden yırtık dondan fırlar gibi 100 defa izah edilmiş konulara dalmaktır, sizde bunun istisnası değilsiniz elbet, ilk sayfada bulunan alıntımı tembel müslümler için yineliyorum;

 

Allah'ın  net  bir  rakam  vermemesini  çok  güzel  açıklamış  (Cihan  fatihi)tam  sayı  verseydi  ateistler  ne  derdi  diye

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Allah'ın  net  bir  rakam  vermemesini  çok  güzel  açıklamış  (Cihan  fatihi)tam  sayı  verseydi  ateistler  ne  derdi  diye

 

Hiçbir haltın açıklandığı falan yok, alıntıyı oku bir zahmet.

Sen gibi her türlü inanmaya programlanmış müslümler için put yuvarlak da konuşsa tam rakam da verse birşey farketmeyeceğini hepimiz biliyoruz.

Zira anında malum organınızdan gerekli bahaneleri sıralayıp aciz arap putunun avukatlığına başlardınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nisa 95- "Mü'minler'den özürlü olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallan ile, canlan ile cihad edenler eşit değildir." 

 Ebû Osman Said b, Muhammed el-Adl, dedesinden, o Muhammed b. İshak es-Serrac'dan, o Muhammed b. Humeyd er-Razi'den, o Seleme b. Fadl'dan, o Muhammed b. İshak'tan, o Zührî'den, o Sehl b. Sa'd'dan, o Mervan b. Hakem'den, o da Zeyd b. Sabit'ten bize şu rivayette bulundu:

"Bu âyet nazil olduğu vakit ben, Peygamber (s.a.v.)'in yanında idim. Ayet-i keri­mede "Mazeretli olanlar" kısmı zikrolunmamıştı. Bu yüzden İbn Ümmi Mektum dedi ki:

"Ben göremeyen, kör birisiyim. Nasıl olacak peki?" Bunun üzerine Hz. Peygamber'i oturduğu yerde vahiy bürüdü, Rasulullah (s.a.v.) benim dizime yaslanmıştı. Hayatım, kud­ret elinde olan Allah'a yemin ederim ki baldırıma bir ağırlık çöktü. Hatta baldırımı kül ufak edeceğinden korktum. Sonra Rasuîullah (s.a.v.) açılıp kendine geldi ve âyet-i kerimeyi "Mü'minler'den özürlü olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallan ile, canlan ile cihad edenler eşit değildir." şeklinde yaz diye bana emreti. Ben de âyeti o şekilde yazdım."

Ya bu ayet yazıldığında İbn Ümmi Mektum Muhammed'in yanında olmasaydı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, sağduyu yazdı:

Nisa 95- "Mü'minler'den özürlü olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallan ile, canlan ile cihad edenler eşit değildir." 

 Ebû Osman Said b, Muhammed el-Adl, dedesinden, o Muhammed b. İshak es-Serrac'dan, o Muhammed b. Humeyd er-Razi'den, o Seleme b. Fadl'dan, o Muhammed b. İshak'tan, o Zührî'den, o Sehl b. Sa'd'dan, o Mervan b. Hakem'den, o da Zeyd b. Sabit'ten bize şu rivayette bulundu:

 

"Bu âyet nazil olduğu vakit ben, Peygamber (s.a.v.)'in yanında idim. Ayet-i keri­mede "Mazeretli olanlar" kısmı zikrolunmamıştı. Bu yüzden İbn Ümmi Mektum dedi ki:

 

"Ben göremeyen, kör birisiyim. Nasıl olacak peki?" Bunun üzerine Hz. Peygamber'i oturduğu yerde vahiy bürüdü, Rasulullah (s.a.v.) benim dizime yaslanmıştı. Hayatım, kud­ret elinde olan Allah'a yemin ederim ki baldırıma bir ağırlık çöktü. Hatta baldırımı kül ufak edeceğinden korktum. Sonra Rasuîullah (s.a.v.) açılıp kendine geldi ve âyet-i kerimeyi "Mü'minler'den özürlü olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallan ile, canlan ile cihad edenler eşit değildir." şeklinde yaz diye bana emreti. Ben de âyeti o şekilde yazdım."

Ya bu ayet yazıldığında İbn Ümmi Mektum Muhammed'in yanında olmasaydı?

bu  hadis  sahih  mi  hangi  kaynakta var

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, akılsızşuursuzatom said:

Allah'ın  net  bir  rakam  vermemesini  çok  güzel  açıklamış  (Cihan  fatihi)tam  sayı  verseydi  ateistler  ne  derdi  diye

 

Putun rakamlarla arası iyi değil, matematiği de bayağı zayıf, rakam verince eline yüzüne bulaştırıyor, o yüzden rakam vermemesi iyi olmuş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

 

Hiçbir haltın açıklandığı falan yok, alıntıyı oku bir zahmet.

Sen gibi her türlü inanmaya programlanmış müslümler için put yuvarlak da konuşsa tam rakam da verse birşey farketmeyeceğini hepimiz biliyoruz.

Zira anında malum organınızdan gerekli bahaneleri sıralayıp aciz arap putunun avukatlığına başlardınız.

okudum  ben  hangi  islam  tarihini  okusam  615  yılında  rum  suresi  iner  624  de  bedirle  beraber  rumlarinda  zafer  elde  ettiği  çıkar.Yani  8-9 yıl  ki  3-9 bilgisinin  içinde  oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, akılsızşuursuzatom said:

bu  hadis  sahih  mi  hangi  kaynakta var

 

Yüce Allah'ın: "Mü'mlnlerden... oturanlarla... bir olmaz" buyruğu hak­kında İbn Abbas der ki: Bedir savaşına çıkmayanlar ile, o savaşa çıkanlar bir olmaz.[99] Daha sonra yüce Allah: "Özür sahibi olanlar müs­tesna" diye buyurmaktadır ki, buradaki "özür" kötürümlük anlamındadır.

Lafız Ebû Davud'un olmak üzere hadis imamları Zeyd b. Sabit'ten şöyle de­diğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav)'ın yanında bulunuyordum. Onu bir sükûn (sekîne) kapladı. Rasûlullah (sav)'ın baldırı, baldırımın üzerine geldi. Rasûlullah (sav)'ın baldırından daha ağır bir şey olduğunu bilmiyorum. Sonra üzerinden vahyin etkisi çekilince: "Yaz" diye buyurdu. Ben de bir kü­rek kemiği üzerine: "Mü'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir olmaz" âyetini sonuna kadar yazdım. Bu se­fer, İbn Um Mektum -ki, gözleri görmeyen birisiydi- mücahidlerin faziletini işitince ayağa kalkıp şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü, peki mü'minler arasın­dan cihada gücü yetmeyenlerin durumu nedir?

İbn Um Mektum sözünü bitirince yine Rasululallah (sav)'ı bir sükûnet kap­ladı. Yine baldırı baldırımın üstüne geldi. İlk defada onun ağırlığını gördü­ğüm gibi ikinci defada da gördüm. Sonra Rasûlullah (sav)'ın üzerinden vah­yin etkisi çekilince yine: "(Yazdığını, oku ey Zeyd" dedi. Ben de: "Mü'min­lerden... oturanlarla... bir olmaz" buyruğunu okudum. Rasûlullah (sav) bu sefer: "Özür sahibi olanlar müstesna" bölümünü de ekleyerek âyetin tama­mını okudu. Zeyd dedi ki: Yüce Allah bu bölümü ("özür sahibi olanlar müs­tesna" bölümünü) ayrıca ve müstakil olarak indirdi, ben de onu Rasulullah'ın emri üzerine yerine koydum. Nefsim elinde olana yemin ederim ki, şu an­da bile o bölümü kürek kemiğindeki çatlağa yakın bir yerde ilave ettiğim ye­ri görür gibiyim. [100]

Buhârî'de, Abdullah b. el-Haris'in azadhsı Miksem, İbn Abbas'ın şöyle de­diğini nakletmektedir: "Mü'minlerden... oturanlarla... cihad edenler bir ol­maz" yani Bedir'e çıkmayıp oturanlarla Bedir'e çıkanlar bir olmaz. [101]

İlim adamları der ki: Âyet-i Kerimede sözü geçen özür sahibi olanlar, sa­vaşa çıkmasına engel olan mazereti bulunan kimseler demektir. Çünkü bu özürleri kendilerini cihada çıkmaktan alıkoymaktadır. Hz. Peygamberin de gazalardan birisinden döndüğü sırada şöyle buyurduğu sahih olarak sabit ol­muştur: "Şüphesiz Medine'de bir takım kimseler vardır ki, bir vadiyi aşıp geç­tiğiniz yahut bir mesafeyi katettiğinizde mutlaka onlar da sizinle birliktedir­ler. İşte bunlar mazeretlerinin kendilerini sizinle birlikte engellediği kimse­lerdir." [102] Bu da özür sahibi olan kimsenin savaşa çıkmış gazi gibi ecir alma­sını gerektirmektedir.

Şöyle de denilmiştir: Savaşa çıkamayan özür sahibinin savaşa çıkmışın ec­ri ile eşit ecir alması ihtimal dahilindedir. Yüce Allah'ın lütfü geniştir. Ayrı­ca onun mükâfat vermesi ondan bir lütuftur. Fiilen hakedildiği için değildir.

O bakımdan yüce Allah, samimi niyyet dolayısıyla fiilen yapılana vermiye-ceği kadar ecir verebilir. Şöyle de denilmiştir: Bu şekilde bir özür sahibine ecri katlanmaksızın verilir. Böylelikle gazi de fiilen savaşa katıldığı için kat kat ecir almak suretiyle ondan daha üstün olur.

Derim ki: Bu husustaki: "Şüphesiz Medine’de öyle bir takım kimseler var­dır ki" (mealindeki) sahih hadis dolayısıyla inşa'allah birinci görüş daha sa­hihtir. Ayrıca Ebû Kebşe el-Enmâri 'nin Hz. Peygamber'den rivayet ettiği şu hadis de bunu gerektirmektedir: "Dünya ancak dört kişinindir..." bu hadis-i şerif daha önce, Âl-i İmran Sûresi'nde (3/135. ayet, 7. başlıkta) geçmiş bu­lunmaktadır. Şu haberde varid olan da bu manayı ihtiva etmektedir: "Kul has­talandı mı, yüce Allah şöyle buyurur: Kuluma iyileşinceye veya onun ruhu­nu kabz edinceye kadar sağlıklı iken işlediği amelleri (şimdi de işlemiş gi­bi) yazımz." [103]

 

[99] Buhâri, Tefsir 4. sûre 18; Tirmizl, Tefsir 4. sûre 18.

[100] Ebû Dâvûd, Cihâd 19; Buhâri, Cihâd 31, Tefsir 4. sûre 18, Fedailu'l-Kur'ân 4; Müslim. İmnre 141, 142; Tirmizl, Cihâd 1, Tefsir 4. sûre 19; Nesaî, Cihâd 4; Müsned, V, 184, 190-191; el-Bera b. Âzib'den benzeri bir rivayet: Dârimi, Cihâd 28; Müsned, IV, 282, 284, 290, 299, 301.

[101] Az önce geçti.

[102] Buhârî, Cihad, 35; Meğâzi 81; Müslim, İmâre 159; Ebû Dâvûd, Cihâd 19; îbn Mâce, Ci-hâd 6; Müsned, III, 103, 160, 182, 214, 300.

[103] el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, II, 303'te farklı lafızlarla, aynı manayı ifade eden deği­şik hadisler kaydedilmektedir.

İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 5/415-416.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Yüce Allah'ın: "Mü'mlnlerden... oturanlarla... bir olmaz" buyruğu hak­kında İbn Abbas der ki: Bedir savaşına çıkmayanlar ile, o savaşa çıkanlar bir olmaz.[99] Daha sonra yüce Allah: "Özür sahibi olanlar müs­tesna" diye buyurmaktadır ki, buradaki "özür" kötürümlük anlamındadır.

 

Lafız Ebû Davud'un olmak üzere hadis imamları Zeyd b. Sabit'ten şöyle de­diğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav)'ın yanında bulunuyordum. Onu bir sükûn (sekîne) kapladı. Rasûlullah (sav)'ın baldırı, baldırımın üzerine geldi. Rasûlullah (sav)'ın baldırından daha ağır bir şey olduğunu bilmiyorum. Sonra üzerinden vahyin etkisi çekilince: "Yaz" diye buyurdu. Ben de bir kü­rek kemiği üzerine: "Mü'minlerden oturanlarla Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir olmaz" âyetini sonuna kadar yazdım. Bu se­fer, İbn Um Mektum -ki, gözleri görmeyen birisiydi- mücahidlerin faziletini işitince ayağa kalkıp şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü, peki mü'minler arasın­dan cihada gücü yetmeyenlerin durumu nedir?

 

İbn Um Mektum sözünü bitirince yine Rasululallah (sav)'ı bir sükûnet kap­ladı. Yine baldırı baldırımın üstüne geldi. İlk defada onun ağırlığını gördü­ğüm gibi ikinci defada da gördüm. Sonra Rasûlullah (sav)'ın üzerinden vah­yin etkisi çekilince yine: "(Yazdığını, oku ey Zeyd" dedi. Ben de: "Mü'min­lerden... oturanlarla... bir olmaz" buyruğunu okudum. Rasûlullah (sav) bu sefer: "Özür sahibi olanlar müstesna" bölümünü de ekleyerek âyetin tama­mını okudu. Zeyd dedi ki: Yüce Allah bu bölümü ("özür sahibi olanlar müs­tesna" bölümünü) ayrıca ve müstakil olarak indirdi, ben de onu Rasulullah'ın emri üzerine yerine koydum. Nefsim elinde olana yemin ederim ki, şu an­da bile o bölümü kürek kemiğindeki çatlağa yakın bir yerde ilave ettiğim ye­ri görür gibiyim. [100]

 

Buhârî'de, Abdullah b. el-Haris'in azadhsı Miksem, İbn Abbas'ın şöyle de­diğini nakletmektedir: "Mü'minlerden... oturanlarla... cihad edenler bir ol­maz" yani Bedir'e çıkmayıp oturanlarla Bedir'e çıkanlar bir olmaz. [101]

 

İlim adamları der ki: Âyet-i Kerimede sözü geçen özür sahibi olanlar, sa­vaşa çıkmasına engel olan mazereti bulunan kimseler demektir. Çünkü bu özürleri kendilerini cihada çıkmaktan alıkoymaktadır. Hz. Peygamberin de gazalardan birisinden döndüğü sırada şöyle buyurduğu sahih olarak sabit ol­muştur: "Şüphesiz Medine'de bir takım kimseler vardır ki, bir vadiyi aşıp geç­tiğiniz yahut bir mesafeyi katettiğinizde mutlaka onlar da sizinle birliktedir­ler. İşte bunlar mazeretlerinin kendilerini sizinle birlikte engellediği kimse­lerdir." [102] Bu da özür sahibi olan kimsenin savaşa çıkmış gazi gibi ecir alma­sını gerektirmektedir.

 

Şöyle de denilmiştir: Savaşa çıkamayan özür sahibinin savaşa çıkmışın ec­ri ile eşit ecir alması ihtimal dahilindedir. Yüce Allah'ın lütfü geniştir. Ayrı­ca onun mükâfat vermesi ondan bir lütuftur. Fiilen hakedildiği için değildir.

 

O bakımdan yüce Allah, samimi niyyet dolayısıyla fiilen yapılana vermiye-ceği kadar ecir verebilir. Şöyle de denilmiştir: Bu şekilde bir özür sahibine ecri katlanmaksızın verilir. Böylelikle gazi de fiilen savaşa katıldığı için kat kat ecir almak suretiyle ondan daha üstün olur.

 

Derim ki: Bu husustaki: "Şüphesiz Medine’de öyle bir takım kimseler var­dır ki" (mealindeki) sahih hadis dolayısıyla inşa'allah birinci görüş daha sa­hihtir. Ayrıca Ebû Kebşe el-Enmâri 'nin Hz. Peygamber'den rivayet ettiği şu hadis de bunu gerektirmektedir: "Dünya ancak dört kişinindir..." bu hadis-i şerif daha önce, Âl-i İmran Sûresi'nde (3/135. ayet, 7. başlıkta) geçmiş bu­lunmaktadır. Şu haberde varid olan da bu manayı ihtiva etmektedir: "Kul has­talandı mı, yüce Allah şöyle buyurur: Kuluma iyileşinceye veya onun ruhu­nu kabz edinceye kadar sağlıklı iken işlediği amelleri (şimdi de işlemiş gi­bi) yazımz." [103]

 

 

[99] Buhâri, Tefsir 4. sûre 18; Tirmizl, Tefsir 4. sûre 18.

 

[100] Ebû Dâvûd, Cihâd 19; Buhâri, Cihâd 31, Tefsir 4. sûre 18, Fedailu'l-Kur'ân 4; Müslim. İmnre 141, 142; Tirmizl, Cihâd 1, Tefsir 4. sûre 19; Nesaî, Cihâd 4; Müsned, V, 184, 190-191; el-Bera b. Âzib'den benzeri bir rivayet: Dârimi, Cihâd 28; Müsned, IV, 282, 284, 290, 299, 301.

 

[101] Az önce geçti.

 

[102] Buhârî, Cihad, 35; Meğâzi 81; Müslim, İmâre 159; Ebû Dâvûd, Cihâd 19; îbn Mâce, Ci-hâd 6; Müsned, III, 103, 160, 182, 214, 300.

 

[103] el-Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, II, 303'te farklı lafızlarla, aynı manayı ifade eden deği­şik hadisler kaydedilmektedir.

 

İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 5/415-416.

 

 

 

Yani  kuran  başka  bir  şekilde  olabilir  miydi  bilemiyorum.Sanirim  bu  bilgi  ezelde  Allah  katındadır. Fakat  toplumun  ihtiyacına  göre  Allah'ın  kelam  sıfatı devreye  giriyor. Bildiğiniz  üzere  kuranda  mahluk değildir. Yani  yaratilmamistir 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Necm 9. (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.

 

Put da bir türlü emin olamıyor.

burada  Allah'ın  verdiği  mesaj  rakamlara  net  olarak  takılmayindır. Mesela  kehf  ashabinda da  aynı  şey  var  5.si  köpek  6.si  falan  bunlar  önemli  değil  mahiyet  önemli  diyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
42 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

burada  Allah'ın  verdiği  mesaj  rakamlara  net  olarak  takılmayindır. Mesela  kehf  ashabinda da  aynı  şey  var  5.si  köpek  6.si  falan  bunlar  önemli  değil  mahiyet  önemli  diyor. 

Doğru rakamı verse ölür mü? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

burada  Allah'ın  verdiği  mesaj  rakamlara  net  olarak  takılmayindır. Mesela  kehf  ashabinda da  aynı  şey  var  5.si  köpek  6.si  falan  bunlar  önemli  değil  mahiyet  önemli  diyor. 

 

Benim bir şeye takıldığım yok, bunların palavra olduğunu zaten biliyorum, inananlar takılsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Yani  kuran  başka  bir  şekilde  olabilir  miydi  bilemiyorum.Sanirim  bu  bilgi  ezelde  Allah  katındadır. Fakat  toplumun  ihtiyacına  göre  Allah'ın  kelam  sıfatı devreye  giriyor. Bildiğiniz  üzere  kuranda  mahluk değildir. Yani  yaratilmamistir 

 

What? Hani zırvanın tevili olmaz diye bir laf var ya, bunun için söylenmiş işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, akılsızşuursuzatom said:

Zırva  değil  ki  rum  suresi  buz  gibi  açık  mucize

 

Gülelim mi buna? Kendinizi zavallı durumuna düşürüyorsunuz..

Neden mucize??  Tüm yorum, koşul ve uydurmalarınızın doğru olduğunu varsaysak dahi(ki öyle değil), ortada bir tahminden öte ne var?

 

Mucize olan bizanslıların kazanması mı? Ki açık bir mucize değil.

Yoksa allahın bunu bir zaman aralığıyla tutturması mı? Ki bu da açıkça bir mucize değil.

 

Batının geldiği noktaya bak, bunlar hala bizanslılar sasaniler diye sayıklayarak medet umma peşinde...

Böyle sittiri boktan şeylerle uğraşacağınıza, kuranın 1400 senedir neden bir halt yiyemediğini oturun bir düşünün..

Bardağı kafanıza göre doldurmaya çalışacağınız yerde, öncelikle boş tarafından bakın.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
18 hours ago, cihanfatihi said:

Müslümanım, ayette Bizans'ın yenilgilerinden sonra Sasaniler'i 3 ila 9 yıl içinde yeneceği söyleniyor. Bizans'ın yenilgileri ne zaman bitiyor, 619'a kadar demişsiniz. Bizans'ın ilk net başarısı da 624'te demişsiniz. Son zafer de 627 demişsiniz. 619 ile 624 arasında 5 yıl, 627 arasında 8 yıl var ve ayet her zaferle uyumlu olmuş oluyor. Buradan Allah'ın neden kesin tarih vermediğini de anlamış oluyoruz. Allah 8 yıl sonra deseydi siz kalkıp "624'te de zafer kazandılar, Allah bunu bilemedi ve 8 yıl sonra diye bir tarih uydurdu ve tuttu." diyecektiniz. Ama Allah öyle bir sayı veriyor ki bütün zaferler o aralıkta gerçekleşiyor. İşin mucize olan kısmı ise Bizans'ın Kadıköy'e kadar işgal edilmiş olmasına ve bütün büyük şehirlerini kaybetmiş olmasına rağmen Allah'ın Bizans'ın Sasaniler'i yeneceğini söylemesi. Müşrikler bu ayeti duyunca "Muhammed delirmiş olmalı." demişler ve Ebu Bekir'le 100 deveye iddiaya girecek kadar Bizans'ın kazanmasını imkansız görmüşler.

 

Velev ki bu ayeti olay gerçekleştikten sonra uydurdular, insanlar demez miydi "Muhammed, olay bittikten sonra ayet uyduruyorsun." diye? Millet sürekli sorguluyor ve Kur'an'da hatalar arıyordu. Eğer olay gerçekleştikten sonra ayet uydurulmuş olsaydı bunu propaganda aracı olarak kullanırlardı. Müşrikler güçlüydü. Bugün İslam diye bir dini karşımızda göremezdik. 

 

Bak allah adına bir yorum daha. Allahın ne düşündüğüne, neyi neden yaptığına da elin Turko müslümanı karar veriyor..Resmen küfür ve şirk.

Boşuna demiyoruz zamane Türk müslümanları bu işi allahtan daha iyi biliyor diye. 

 

Allah kesin tarih verseymiş birileri şu bu dermiş. Sırf allahın değil, birilerinin adına da niyet okuması var işin içinde bir de..

 

Gerçek şu ki, orada kesin bir tarih vermiş, ip gibi dizmiş olsaydı eğer, "ahan da mucize" deyip dört dönüyor olacaktınız. Öyle yapmamış, muğlak, karmakarışık bir şeyler attırmış ortaya, ama bir de bakıyoruz ki ne görelim; müslüman  El-Turco tayfası yine "aham da mucizee" diye dört dönüyor. Ömürsünüz vallahi..

 

Allah kesin bir tarih vermiş ve öyle olmuş olsaydı kimse gıkını bile çıkaramazdı. Böyle hasbelkader yazacağına, aradaki tüm savaş tarihleri ve neticelerini iki cümlede yazacaktı, fazlasını değil..

 

Gerçi Ebu Kafir yanıtı vermiş zaten, ona da cevap gelmemiş.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...