Jump to content

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez.


Recommended Posts

29 dakika önce, Sundance yazdı:

sağduyu bak bakalım dinlerde ne erdem buluyorsun diyor, senin verdiğin cevaba bak.

 

Sen ille de ayet görmek istiyorsan buyur. Bakara sûresi 195. Ayette şöyle diyor;

 

http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=2&ayet=195

 

"Allah yolunda harcamada bulunun ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever."

 

Ayrıca sizin benim yazdığım cümleler hakkında haksız ithamlarda bulunup hiç bir şey anlatmadığını belirtmişsiniz. Neresini anlamadınız daha açık yazın yada bir daha okuyun, bunu anlayıncaya kadar yapın.

 

"Gerçekte neden erdemli olunması gerekiyor ve tüm bunların tanrı ile olan ilişkisi tamamen içsel bir bakışla algılanabilen öznel deneyimlerden oluştuğu için sizin gerçeklere bakışınızı ve iç huzurunuzu da simgeler. Bu nedenle bunları ifade eden Kur'an ayetleri, İncil'den seçme metinler yada Tasavvufî metinler sizler için çok bir anlam ifade etmeyebilir. Bu nedenle erdemler, insan ve tanrı kavramları arasında siz ne tür ilişkiler kurabilirsiniz burası daha önemli. Bizim daha önce hiç fark edemediğimiz belki çok daha önemli olan bir şey keşfedeceksiniz. Bunun için tüm bunları insana ve insanlığa olan faydalarıyla derin şekilde düşünüp, içsel bir bakış kazanmanız gerekiyor."

 

 

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 248
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

58 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bu dediklerinin hepsi bazı şarlatanların, safların ortaya çıkıp kendi uydurdukları tanrıya yüklediği özellikler, sen hiç bir tanrının ortaya çıkıp ben şünü istiyorum, bunu istiyorum dediğini gördün mü?

 

Ayrıca dinlerin neyi erdem sayıp saymadığını da tarih boyunca gördük.

 

Erdem erdem deyip duruyorsun, koy bakalım şu dinlerin kaynaklarından örnekler, pasajlar, görelim bakalım hangi din neyi erdem sayıyormuş. Öyle serbest sallama yok, dediklerini kaynaklarla destekleyeceksin.

 

Kehf 74, 80. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”

 

Al bakalım dinin birisinden bir pasaj. Şimdi söyle bakalım bu ayetlerde nasıl bir erdem görüyorsun? Yok öyle kaynaksız, desteksiz sallamak.

 

 

 

1 dakika önce, John_Ahmet yazdı:

 

Sen ille de ayet görmek istiyorsan buyur. Bakara sûresi 195. Ayette şöyle diyor;

 

http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=2&ayet=195

 

"Allah yolunda harcamada bulunun ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever."

 

Ayrıca sizin benim yazdığım cümleler hakkında haksız ithamlarda bulunup hiç bir şey anlatmadığını belirtmişsiniz. Neresini anlamadınız daha açık yazın yada bir daha okuyun, bunu anlayıncaya kadar yapın.

 

 

 

Arkadaş kıvırma, görmezden, anlamamazlıktan gelme.

 

Bak yukarıda sağduyu ne sormuş.

 

sağduyunun belirttiği ayette ne erdem buluyorsun, onu soruyoruz.

 

Bir de öyle sadece işine gelene sarılmak yok.

 

Dinlerin içinde bir tane bile ahlaka aykırı nokta bulunması kabul edilemez.

 

Tanrının gönderdiğini iddia ediyorsunuz bunları, hata olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, John_Ahmet yazdı:

 

Ayrıca sizin benim yazdığım cümleler hakkında haksız ithamlarda bulunup hiç bir şey anlatmadığını belirtmişsiniz. Neresini anlamadınız daha açık yazın yada bir daha okuyun, bunu anlayıncaya kadar yapın.

 

 

 

Bak ben sana Ahzab-50 ayetini örnek verdim.

 

Bu ayette dediğin gibi Allah'ın peygamberine ganimet olarak cariye vermesinin bizim içsel bakışımızla ne alakası var?

 

Bir de senin şu "hem siz İslam yalan diyorsunuz, insanları mutsuz ediyorsunuz" diye bizi suçlaman ardından da "ben müslüman değilim, İslam'a inanmıyorum" diye burada kendin İslam'ın yalan olduğunu söylemeni tekrar tekrar okuyorum ama anlayamıyorum. Senin dediğin gibi anlayana kadar okusam sonsuza kadar okumak zorunda kalacağım. 

 

Sen anlat bakalım; biz yalan olduğunu söyleyince kızıyorsun da, sen nasıl yalan olduğunu söylüyorsun? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, Sundance yazdı:

 

Bak kardeşim burada ne diyorsun?

 

İyilik ve kötülük tanrıdan bağımsız olarak bellidir, tanrı iyi olmaya mahkum olduğu için kötülüğü yasaklamaktadır diyorsun.

 

E madem tanrıdan bağımsız olarak iyi ve kötü var, o halde tanrının iyiyi ve kötüyü söylemesine ne gerek var? Biz de biliyoruz zaten neyin iyi olup neyin kötü olduğunu.

 

Ayrıca kadiri mutlak, mutlak iyi dediğin tanrının iyi ve kötüye esir olduğunu, bunlara göre hareket etmek zorunda olduğunu, kendi özgür iradesi olmadığını söylüyorsun.

 

 

bir  şeyin  kendi  yarattiklarina  göre  hareket  etmesi  neden  kudret  kisitliligi  olsun  ki  ben  bilgisayar  yapıp  onun  özellikleri  çerçevesinde  oyun  yükleyip  program  kuruyorsam  kudretimi  veya  özgür  irademi  mi  kısıtliyorum?

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, Sundance yazdı:

Arkadaş kıvırma, görmezden, anlamamazlıktan gelme.

 

Bak yukarıda sağduyu ne sormuş.

 

sağduyunun belirttiği ayette ne erdem buluyorsun, onu soruyoruz.

 

Bir de öyle sadece işine gelene sarılmak yok.

 

Dinlerin içinde bir tane bile ahlaka aykırı nokta bulunması kabul edilemez.

 

Tanrının gönderdiğini iddia ediyorsunuz bunları, hata olamaz.

 

Yukarıdaki ayet ve diğer dinler de dahil tanrı hakkında tanrının iyi insanları sevdiğini açıkça ifade etmişler. Buradan çıkaracağınız sonuç dinler iyi insanların  iyiliği yaymak için oluşturdukları, planlı eylemlerdir. "Kendileri tanrıya ne kadar inanıyordu?" ve "yaydıkları öğretilerin tanrının istekleri olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorlardı?" gibi daha derin soruların benim nezdimde kesin bir cevabı olmamakla birlikte tüm bunlar gerçekte ilk din hangisi idiyse bunun gerçekten iyi insanların elindeki bir plan olduğunu görebiliyorum. Bu açıdan bakarsak kimse kötü bir tanrı tasvir edip kötülük yaymak için bir din çıkarmamış. Dolayısıyla iyi insanların kendince yaptıkları iyi eylemleri, iyi olarak nitelemekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor. Zaman içerisinde bunları kendi emelleri için farklı yorumlayıp bundan nemalananlar bu kapsamın dışındadır. Böyle insanları dine hizmet eden yada iyilik yaymak isteyen insanlar olarak göremem fakat tarihte ilk din hangisi idiyse bence bu çok gerçekti ve çok işe yarıyordu ki bu nedenle bir çok din türedi.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, sağduyu yazdı:

 

Bu dediklerinin hepsi bazı şarlatanların, safların ortaya çıkıp kendi uydurdukları tanrıya yüklediği özellikler, sen hiç bir tanrının ortaya çıkıp ben şünü istiyorum, bunu istiyorum dediğini gördün mü?

 

Ayrıca dinlerin neyi erdem sayıp saymadığını da tarih boyunca gördük.

 

Erdem erdem deyip duruyorsun, koy bakalım şu dinlerin kaynaklarından örnekler, pasajlar, görelim bakalım hangi din neyi erdem sayıyormuş. Öyle serbest sallama yok, dediklerini kaynaklarla destekleyeceksin.

 

Kehf 74, 80. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”

 

Al bakalım dinin birisinden bir pasaj. Şimdi söyle bakalım bu ayetlerde nasıl bir erdem görüyorsun? Yok öyle kaynaksız, desteksiz sallamak.

 

ilhami  güler  gibi  kişiler  bu  kissa  kurandan  çıkartılmalı  diyordu ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 minutes ago, John_Ahmet said:

 

Sen ille de ayet görmek istiyorsan buyur. Bakara sûresi 195. Ayette şöyle diyor;

 

http://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=2&ayet=195

 

"Allah yolunda harcamada bulunun ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever."

 

Ayrıca sizin benim yazdığım cümleler hakkında haksız ithamlarda bulunup hiç bir şey anlatmadığını belirtmişsiniz. Neresini anlamadınız daha açık yazın yada bir daha okuyun, bunu anlayıncaya kadar yapın.

 

"Gerçekte neden erdemli olunması gerekiyor ve tüm bunların tanrı ile olan ilişkisi tamamen içsel bir bakışla algılanabilen öznel deneyimlerden oluştuğu için sizin gerçeklere bakışınızı ve iç huzurunuzu da simgeler. Bu nedenle bunları ifade eden Kur'an ayetleri, İncil'den seçme metinler yada Tasavvufî metinler sizler için çok bir anlam ifade etmeyebilir. Bu nedenle erdemler, insan ve tanrı kavramları arasında siz ne tür ilişkiler kurabilirsiniz burası daha önemli. Bizim daha önce hiç fark edemediğimiz belki çok daha önemli olan bir şey keşfedeceksiniz. Bunun için tüm bunları insana ve insanlığa olan faydalarıyla derin şekilde düşünüp, içsel bir bakış kazanmanız gerekiyor."

 

 

 

Bakara 193. Ve fitne kalmayıncaya ve dîn, Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın (onları öldürün). Bundan sonra eğer vazgeçerlerse o zaman zâlimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur.

 

Verdiğin ayetten iki önceki ayet ne diyor bak. İşte Kuran kendisine güvenenleri böyle maskara eder.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

bir  şeyin  kendi  yarattiklarina  göre  hareket  etmesi  neden  kudret  kisitliligi  olsun  ki  ben  bilgisayar  yapıp  onun  özellikleri  çerçevesinde  oyun  yükleyip  program  kuruyorsam  kudretimi  veya  özgür  irademi  mi  kısıtliyorum?

 

Bilgisayar yapıyorsun, programı ona göre yüklüyorsun. (Programı yapan sensin, senin dışında programı uygulayacak bir şeye yüklüyorsun)

 

Bir program var, o sana yükleniyor ve onun dışına çıkamıyorsun. (Bu durumda bilgisayar sensin kardeşim, özgür iraden filan da yok)

 

Eğer tanrı iyidir, kötü olamaz diyorsan iyilik - program, uygulayıcısı - tanrı demiş oluyorsun.

 

OK?

 

Anladın mı neden özgür iradesi olamıyor?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, John_Ahmet said:

 

Yukarıdaki ayet ve diğer dinler de dahil tanrı hakkında tanrının iyi insanları sevdiğini açıkça ifade etmişler. Buradan çıkaracağınız sonuç dinler iyi insanların  iyiliği yaymak için oluşturdukları, planlı eylemlerdir. "Kendileri tanrıya ne kadar inanıyordu?" ve "yaydıkları öğretilerin tanrının istekleri olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorlardı?" gibi daha derin soruların benim nezdimde kesin bir cevabı olmamakla birlikte tüm bunlar gerçekte ilk din hangisi idiyse bunun gerçekten iyi insanların elindeki bir plan olduğunu görebiliyorum. Bu açıdan bakarsak kimse kötü bir tanrı tasvir edip kötülük yaymak için bir din çıkarmamış. Dolayısıyla iyi insanların kendince yaptıkları iyi eylemleri, iyi olarak nitelemekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor. Zaman içerisinde bunları kendi emelleri için farklı yorumlayıp bundan nemalananlar bu kapsamın dışındadır. Böyle insanları dine hizmet eden yada iyilik yaymak isteyen insanlar olarak göremem fakat tarihte ilk din hangisi idiyse bence bu çok gerçekti ve çok işe yarıyordu ki bu nedenle bir çok din türedi.

 

İnanmıyor diye insanı cehenneme atıp sonsuza kadar yakmak mı sevmek? İşte senin tanrın bu, daha ne anlatıyorsun?

 

İnanmıyor diye insan yakmanın mantığını bir anlatsana, bunda nasıl bir erdem görüyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

ilhami  güler  gibi  kişiler  bu  kissa  kurandan  çıkartılmalı  diyordu ?

 

Eee, nasıl becerecekler bunu, bu geri zekalılar?  Piyasaki bütün kuranları toplayıp kıçlarına mı sokacaklar, ya internettekiler? İnsan bir laf etmeden önce azıcık düşünür ben ne diyorum diye.

 

Yahu bir insan nasıl bu kadar mal olabilir? Akıl alacak gibi değil!

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, sağduyu yazdı:

İnanmıyor diye insanı cehenneme atıp sonsuza kadar yakmak mı sevmek? İşte senin tanrın bu, daha ne anlatıyorsun?

 

İnanmıyor diye insan yakmanın mantığını bir anlatsana, bunda nasıl bir erdem görüyorsun?

 

Ben yukarıdakileri yazdıktan sonra niye böyle alakasız kendi ezberlerini kusuyorsun? Neden bana ilk din hangisiydi diye sormuyorsun? Sen onun animizm olduğunu mu düşünüyorsun? Bu çok yanlış bir bilgidir. İlk din yine tek tanrı diniydi ve bugün var olan tüm dinlere ışık olmuştur.

 

Bu dini Mu dini olarak biliyoruz. Bu dinin M.Ö. 70 bin yılında ortaya çıktığını söylüyorlar. Bu dini anlatan bu yazıda Naacal tabletleriyle ilgili şöyle diyor;

 

Mu uygarlığı büyük ve gelişmiş bir imparatorluktu ve unvanı, güneşin oğlu adı verilen "Ra Mu" idi. İmparatorluğunun diğer bir adı da "Güneş İmparatorluğu" idi. Mu dilinde "Ra" kelimesi, güneş anlamına gelmekteydi ve daha sonra Mu'nun kolonisi olan Mısır uygarlığı da, güneş tanrısına yine "Ra" adını vermişlerdir.

İmparatorlukta hem bilim adamı hem de rahip sayılan"Naacaller" bulunmaktaydı ve bu rahipler, yönetici sınıfı teşkil etmekteydiler. Naacaller'in tüm dünyaya yaymış oldukları "Mu Dini", belki de insanlığın tanıdığı ilk tek Tanrılı dinden ibaretti. Naacaller bu dini anlatırken, anlaşılması daha kolay olan sembolleri kullanmayı tercih etmişlerdi. Naacaller'in sembolleri daha çok geometrik şekilleri kapsamaktaydı. Naacal öğretisi, evrenin ortaya çıkışında en önemli görevin Tanrının geometri ve mimarlık vasıflarına düştüğünü öngörmekteydi. Mu dinine göre Tanrı, o kadar kutsal bir varlıktı ki, doğrudan ağıza alınamazdı. Bir sembol vasıtasıyla ifade edilmezse, sıradan insanlar tarafından idrak edilemezdi.

 

Naacal öğretisinde Güneş sembolü, aslında doğrudan Tanrı değildi; sadece onun birliğinin ve tekliğinin kitleler tarafından daha iyi anlaşılması için seçilmiş olan bir semboldü. Semboller vasıtasıyla tek Tanrıcılığı öğreten dinin büyük rahibi, Ra Mu'nun kendisiydi. Ancak imparatorun hiçbir Tanrısal kişiliği yoktu ve sadece konumu nedeniyle, sembolik olarak "Güneşin Oğlu" unvanını taşımaktaydı.

Naacal kardeşlerinin, öğretilerini yaydıkları mabetler, kıtanın her yerine ve kolonilere dağılmış vaziyetteydi. Dev blok taşlardan yapılan bu mabetlerin damları mevcut değildi; güneş ışıklarının doğrudan ulaşması için mabetlere dam yapılmıyordu ve bunlara "şeffaf mabetler" adı verilmekteydi. Bu da bir tür semboldü ve Tanrı ile insan arasında hiçbir engel olamayacağı anlatmaktaydı.

 

"Ra"nın, yani tek Tanrının kollektif simgesi bir üçgen içindeki daireden ibaretti. İçiçe geçmiş iki ters üçgen ise, Tanrının gözünün daima insanların üzerinde olduğunu, iyiliğin ve kötülüğün birarada bulunduğunu simgelemekteydi. Bu üçgenlerden yukarı dönük olanı iyiye ve Tanrıya ulaşmayı, aşağı bakanı ise yeniden doğuşu veya geriye dönüşü simgelemekteydi. Her ikisinin birarada oluşturduğu altı köşeli yıldız ise, adaletin sembolüdür. Ayrıca bu yıldızın herbir ucu bir fazileti gösterir ve insan ancak bu faziletlere sahip olunca Tanrıya ulaşabilecektir. Altı köşeli yıldızın dışındaki çember, dünyadan başka alemlerin de bulunduğunu, bunun dışındaki 12 fisto ise, insanın uzak durması gereken 12 kötü eğilimi simgeler. İnsan ruhu, diğer alemlere geçmeden önce, bu 12 dünyasal eğilimden kurtulmak zorundadır.

Aşağı doğru inen sekiz şeritli yol ise, ruhun Tanrıya ulaşması için tırmanması gereken aşamaların ifadesidir. Ruh, en alt kademeden itibaren (cansız varlıktan mükemmele); yani İnsan-ı Kamil'e ulaşmak zorundadır.

 

Naacal mabetlerinde ay, bir sembol olarak güneşin yanında yer alır. Hem baba, hem ana olan Tanrının eril sembolü güneş ise, dişil sembolü de ay'dır. Üçgenin ve üç sayısının Naacal öğretisindeki yeri kutsaldır. Zira, üç sayısına verilen önem Mu kıtasının kendisinden kaynaklanmaktadır. Mu kıtası üç parçadan oluşmuş, ve aralarında dar boğazların bulunduğu adalar topluluğudur. Bu nedenle üçgen, hem Mu kıtasını, hem de, Tanrının evreni simgeler. Üçgen içindeki göz ise, ana kaynağın, yani Tanrının, varlığını insan üzerinde daima hissettirdiğini, bir biçimde onu gözlediğini anlatmaktadır.

Mu dininde dört temel güç (ateş,have,su ve toprak) gibi, dört temel kavram mevcuttur:

 

- Tanrı tektir. Herşey ondan varolmuştur ve ona dönecektir.
- Ruh ile beden birbirinden ayrıdır. Beden ölür ve ayrışırken ruh ölmez.
- Ruh, mükemmeliğe ulaşmak için değişik bedenlerde yeniden doğar.
- Mükemmeliğe ulaşan ruh Tanrıya geri döner ve onunla birleşir.

 

Naacal öğretisine göre, Tanrı, sevginin ta kendisidir ve tüm evreni de sevgi üzerine kurmuştur. Ancak bu evrensel sevgiyi kavrayabilecek vasıfta olan ruhlar ona geri dönebilecek yeterliliktedir.

 

Naacal öğretisinin bir diğer temel dayanağı, dört temel gücün kainatın düzenini oluşturması teorisidir. Tanrının kendi asli nitelikleri olarak kabul edilen bu dört temel güç, "dört büyük inşaatçı", "dört büyük mimar" veya "dört büyük geometri üstadı" olarak adlandırılır. Bu dört temel element olan: ateş, hava, su ve toprak'dır.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
57 dakika önce, Sundance yazdı:

 

@Nuri Kara madem ahlak evrensel o halde tanrıya ne hacet?

 

Ahlakı tanrı ile temellendiremiyorsunuz o zaman.

 

İyi ve kötü tanrıdan bağımsız olarak var olabiliyorsa o halde tanrı her şeyin yaratıcısı değil.

 

Tanrı iyi ve kötüye tabii ise, bunlara göre hareket etmek zorunda ise o halde tanrı her şeye kadir değil.

 

Tanrı iyi olmak zorunda ise, neyin iyi olduğuna göre hareket etmek zorunda ise, o halde kendi iradesi yok.

 

Ne oldu?

 

Her şeyi yaratan, her şeyin sebebi dediğiniz tanrı kavramı çöpe gitti.

 

Yok eğer canım, her şeyi tanrı yaratmadı, her şeyin sebebi tanrı değil diyorsanız demek ki bu evrenin de yaratıcısı, bir sebebi olmak zorunda değil.

 

Ne oldu?

 

En başta bu evreni yaratan bir güç olmalı, o da tanrı olmalı diye uydurduğunuz tanrı kavramı yine çöpe gitti.

Gerçekleri ve hisleri tanrının düzenlediğine inanıyorum, ahlakın ölçütü ise bu ikisi. Tanrı kadın ve erkeği birbirlerine eşit yarattı, tanrı insanı hayvandan üstün yarattı... Tanrı insanın iyiliğini istediği için iyiliği emrediyor. Tanrı insanın iyiliğini istemek zorunda mı?

tarihinde Nuri Kara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Nuri Kara said:

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez. Tanrının varlığına inananları ve inanmayanları tanrının böyle olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Bu düşünceyi doğru bulanları ise tanrının böyle oluğuna inanmaya davet ediyorum.

Aklın yolu birdir ....

 

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

 

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

 

 

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

 

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

 

Varsa ...

 

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

 

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

 

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

 

İyileri sever kötüleri döver ...

 

Bitti gitti...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Nuri Kara said:

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez. Tanrının varlığına inananları ve inanmayanları tanrının böyle olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Bu düşünceyi doğru bulanları ise tanrının böyle oluğuna inanmaya davet ediyorum.

Aklın yolu birdir ....

 

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

 

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

 

 

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

 

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

 

Varsa ...

 

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

 

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

 

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

 

İyileri sever kötüleri döver ...

 

Bitti gitti...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Nuri Kara said:

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez. Tanrının varlığına inananları ve inanmayanları tanrının böyle olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Bu düşünceyi doğru bulanları ise tanrının böyle oluğuna inanmaya davet ediyorum.

Aklın yolu birdir ....

 

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

 

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

 

 

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

 

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

 

Varsa ...

 

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

 

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

 

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

 

İyileri sever kötüleri döver ...

 

Bitti gitti...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, Nuri Kara said:

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez. Tanrının varlığına inananları ve inanmayanları tanrının böyle olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Bu düşünceyi doğru bulanları ise tanrının böyle oluğuna inanmaya davet ediyorum.

Aklın yolu birdir ....

 

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

 

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

 

 

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

 

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

 

Varsa ...

 

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

 

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

 

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

 

İyileri sever kötüleri döver ...

 

Bitti gitti...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 minutes ago, John_Ahmet said:

 

Ben yukarıdakileri yazdıktan sonra niye böyle alakasız kendi ezberlerini kusuyorsun?

 

Bırak şimdi palavrayı da savunduğun kitaplardaki tanrı inanmıyor diye neden sonsuza kadar insan yakıyor, bunu açıkla. Zora girince hemen müslümanlığını bırakıp Mu dini mu dini diye sayıklamaya başlıyorsun. Seni şark kurnazı seni. Mu uygarlığındakilerin ne dedikleri umurumda bile değil, kimsenin de siklediği yok zaten. Sadece senin gibi şaklabanların zorda kalınca tutunduğu dallardan birisi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, kirec said:

Aklın yolu birdir ....

 

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

 

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

 

 

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

 

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

 

Varsa ...

 

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

 

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

 

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

 

İyileri sever kötüleri döver ...

 

Bitti gitti...

 

 

Varsa iyi mi kötü mü olduğunu eserine bakarak anlayabilirsin. Varsa iyilik de kötülük de gökten kucağına düşmediğine göre, tanrının içinde hem iyilik hem de kötülük vardır. Hangisinin ağır bastığı da dünyaya bakınca belli oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, sağduyu yazdı:

Bırak şimdi palavrayı da savunduğun kitaplardaki tanrı inanmıyor diye neden sonsuza kadar insan yakıyor, bunu açıkla. Zora girince hemen müslümanlığını bırakıp Mu dini mu dini diye sayıklamaya başlıyorsun. Seni şark kurnazı seni. Mu uygarlığındakilerin ne dedikleri umurumda bile değil, kimsenin de siklediği yok zaten. Sadece senin gibi şaklabanların zorda kalınca tutunduğu dallardan birisi.

 

Sen benim yazılarımı manüpüle edip dişine uygun bir hale getirmeye çalışıyorsun ama yedirmezler onu sana... Senin gibi ego problemi olan biriyle tartışıyor olmak çok ciddi bir sorun fakat diğer arkadaşların konu ile ilgilenmesi sorunu çözecek. Ne dalı ne tutunması siz hiç mi düşünmüyorsunuz bu samî dinlerin kaynağı nedir? Hangi dindir? İlk olarak ne zaman ortaya çıkmıştır? Bu sorularla ilgilenebilecek gerçek araştırmacı kişilerle tartışma hevesindeyim. Senin gibi öbek öbek ezberlediklerini kusan terbiyesizler için değil bu paylaşımım. 

 

 

Evet arkadaşlar size göre samî din geleneğinin bildiğiniz kaynağı nedir? Hiç bunu araştırma fırsatınız olmuş muydu? Bununla ilgili bilgileri hiç araştırdınız mı? Bu dört büyük dinden önce, örneğin Musa peygamberden önce geleneğin öncülüğünü yapan hangi dinler vardı? Bu dinler hakkında ne biliyorsunuz? Neden bir çok dinin tanrı tasviri birbirlerine bu kadar çok benziyor? Size göre bunun sebebi nedir?

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...