Jump to content

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez.


Recommended Posts

4 minutes ago, John_Ahmet said:

 

Ne dalı ne tutunması siz hiç mi düşünmüyorsunuz bu samî dinlerin kaynağı nedir? Hangi dindir? İlk olarak ne zaman ortaya çıkmıştır? Bu sorularla ilgilenebilecek gerçek araştırmacı kişilerle tartışma hevesindeyim. Senin gibi öbek öbek ezberlediklerini kusan terbiyesizler için değil bu paylaşımım.

 

Çok da düşünmüyorum, umurumda da değil açıkçası. Hangi masal hangi hangi masalın devamı acaba diye mi kafa yoracağım bir de?

 

Sen şimdi bu konuyu saptırma taktiklerini bırak da mesela İslam tanrısının inanmıyor diye sonsuza kadar insan yakmasında nasıl bir erdem buluyorsun, onu anlat. Bu soruyu sormadan önce İslam şöyle güzel, böyle muhteşem diye habire güzelleme yapıp duruyordun, ne oldu birden bire Mu tanrısına sarıldın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 248
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

37 minutes ago, Nuri Kara said:

Gerçekleri ve hisleri tanrının düzenlediğine inanıyorum, ahlakın ölçütü ise bu ikisi. Tanrı kadın ve erkeği birbirlerine eşit yarattı, tanrı insanı hayvandan üstün yarattı... Tanrı insanın iyiliğini istediği için iyiliği emrediyor. Tanrı insanın iyiliğini istemek zorunda mı?

 

Nuri Kara, konuyu neden açtın? Sorgulayın dedin. Sorgulandı. Görüldü ki:

 

Euthypron ikilemi

- Evrensel Ahlak yasası'nın yokluğu, (hatta varsa "varlığı")

 

Meseleye noktayı koyuyor. Meselenin daha "altı" yok ki, üzerine tanrıyı bina edesin. Yok altını koyduğun zaman da, tanrı da onun altında kalıyor.  Buna gözünü kapama, ona göre yaz.

 

Sen ise bir anlamda bunlardan muaf, yani sorgulayın dediğin şeylerden bir nevi ve sanki muaf olarak yazmaya devam ediyorsun. Mesele burada bize ya da birilerine laf yetiştirmek değil. Bunları aynı zamanda da kendi iç sorgun, iç dünyana bir yolculuğun olarak görüyorsan eğer, asıl bilgisayarı falan kapatıp, yastığa başını koyduğun vakit düşün bunları samimi bir şekilde, yeter.

 

Yok eğer aynı şekilde devam edeceksen, ben zaten sana diyorum, sen bir çeşit fideistsin diye. O zaman onun gereğini yerine getir. Yani sorgulama, sorgulatma. Bu haliyle kendini kuyuya taş atan deli pozisyonuna düşürüyorsun. Ben de kendi adıma, duvara yazar gibi yazmaktan hoşlanmıyorum. Aksiyona bir reaksiyon göster. Ama "o" aksiyona göster. Kafandaki ezberlere göre serbest çağrışımla körlemesine yazacaksan, kendi başlığını kendin mezara göndermiş oluyorsun.

 

Alıntılanan mesajın bile bir çeşit döngüsel mantık. Yani mantık safsatası.

 

32 minutes ago, kirec said:

Aklın yolu birdir ....

Dilimde tüy bittiydi bunu diye diye...

Aslında basit bir bakkal hesabıyla bu iş çözülür...

Tanrı ya vardır ya yoktur dimi ..

Yoksa mesele yok hepimiz toprak olur gideriz....

Varsa ...

Ya iyidir ya kötüdür di mi...

Kotuyse hepimiz boku yedik zaten...

İyiyse bizden ne bekler iyi olmamızı...

İyileri sever kötüleri döver ...

Bitti gitti...

 

Biz de onu diyoruz ya zaten.

Bakkal hesabı. Bakkal hesabına göre "böyle" işte.

Dilimizde tüy bitmedi mi, tanrı ile ahlak kelimesini aynı cümlede dahi kullanamazsınız, bu abesle iştigaldir diye..

Hoş tanrı ile insansı kavramları neresinden bir araya getirseniz, orasından boka sarıyor. Anlayın işte. Anlayın artık.

 

Benim gördüğüm şu: aklın tersi her ne ise, işte ona göre, onun yolu bir ve sizin ulaştığınız.

Yobaz teistlerle aynı kefede değilsiniz ama bence sen de, Nuri Kara da aynı sıkıntıdan muzdaripsiniz:

Tanrı obsesyonu.

O yüzden yolunuz bir..Ama ters istikamette. Aklın ters istikameti.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Nuri Kara yazdı:

Tanrı iyi insanları sever, kötü insanları sevmez. Tanrının varlığına inananları ve inanmayanları tanrının böyle olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Bu düşünceyi doğru bulanları ise tanrının böyle oluğuna inanmaya davet ediyorum.

Tanri yaptigi/yarattigi herseyi bagrina basar, orada unutur.Sanatciya sorsan hangisini daha cok seviyorsun , cevabi hepsi benim cocuklarim gibi der.Aslinda tanri mertebesine ermis bir güc/enerji/varlik nasil olur diye düsünürken Kardeshev ölcegi bir fikir verebilir bize. Ne kadar kudretliysen o kadar ilgini kaybediyorsun etrafaina. Birazda Micheal Jackson'in "They dont Care About Us" sarkisi, onu It dont care about us olarak degistirin.

tarihinde deadanddark tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
53 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Eee, nasıl becerecekler bunu, bu geri zekalılar?  Piyasaki bütün kuranları toplayıp kıçlarına mı sokacaklar, ya internettekiler? İnsan bir laf etmeden önce azıcık düşünür ben ne diyorum diye.

 

Yahu bir insan nasıl bu kadar mal olabilir? Akıl alacak gibi değil!

hayır  adam  akıllı  ki  anlamış  saçma  olduğunu 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Platon'a atfedilen Euthyphro ikilemi ilahî buyruk teorisinin ahlakî mutlakiyetçi pozisyonuna iyi bir meydan okuma gibi görünüyor. Fakat bazı Müslüman ve Hıristiyan teologlar bu ikilemden kurtulacak üçüncü bir yol olduğunu söylüyor: "Ahlak Tanrının doğasında bulunur." Yani Tanrı ne dışarıdaki bir ahlak standardına uyar, ne de böyle bir standardı yokluktan yaratır. Bu, onun doğasının bir parçasıdır;  “iyilik” Tanrı’nın Doğası’nın temel özelliğidir, derler ve bu şekilde aksiyolojik önermelerin ontolojik temellendirmesini yaptıklarını iddia ederler. Sizin görüşünüz nedir?

tarihinde Şövalye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, Şövalye said:

Platon'a atfedilen Yusifro ikilemi ilahî buyruk teorisinin ahlakî mutlakiyetçi pozisyonuna iyi bir meydan okuma gibi görünüyor. Fakat bazı Müslüman ve Hıristiyan teologlar bu ikilemden kurtulacak üçüncü bir yol olduğunu söylüyor: "Ahlak Tanrının doğasında bulunur." Yani Tanrı ne dışarıdaki bir ahlak standardına uyar, ne de böyle bir standardı yokluktan yaratır. Bu, onun doğasının bir parçasıdır;  “iyilik” Tanrı’nın Doğası’nın temel özelliğidir, derler ve bu şekilde aksiyolojik önermelerin ontolojik temellendirmesini yaptıklarını iddia ederler. Sizin görüşünüz nedir?

 

1- Vaziyete göre pozisyon almak

2- Tanıtlamadığın şeyi temellendirme olarak kabul etmek

3- Tanrı adına konuşmak. Gelin güvey olmak.

4-- Evrensel ahlak yasası üzerine hiçbir halt söylemeden, daha hala "iyilik" diye bir kavramı ağzına almak.

5- Tanrının yokluğu durumunda neyin değişeceğine dair gık diyememek.

 

Ben de çıkıp diyeyim ki, iyilik evrenin doğasında vardır diye. Sallamak serbest nasıl olsa..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, deadanddark yazdı:

Tanri yaptigi/yarattigi herseyi bagrina basar, orada unutur.Sanatciya sorsan hangisini daha cok seviyorsun , cevabi hepsi benim cocuklarim gibi der.Aslinda tanri mertebesine ermis bir güc/enerji/varlik nasil olur diye düsünürken Kardeshev ölcegi bir fikir verebilir bize. Ne kadar kudretliysen o kadar ilgini kaybediyorsun etrafaina. Birazda Micheal Jackson'in "They dont Care About Us" sarkisi, onu It dont care about us olarak degistirin.

 

Tanrı, Kardeshev ölçeği ve Michael Jackson'ı aynı paragrafta okuyup hiç bir şey anlamadım. Başta Kardeshev ölçeğini görünce konu iyi bir yerlere gelecek sandım fakat sonraki cümleni hangi mantığa göre oluşturduğunu anlayamadığım için konuyla bağlantısını da kavrayamadım. Kardeshev ölçeğindn yola çıkarsak örneğin tip-3 uygarlığının etrafına daha duyarlı olacağına eminim. Çünkü teknolojide uygarlığın gelişmesi o uygarlıktaki insanların erdemleriyle de çok ilgilidir. Çünkü bu konuda eksikleri olursa herhangi bir kendini bilmez uygarlığın sonunu getirebilir. Bu nedenle birbirlerine güven duyabilmek için bu uygarlığın bireyleri erdem benzeri kavramlar ortaya koyup bunlara neden bağlı kalmaları gerektikleri konusunda bir noktada uzlaşmışlardır. Dolayısyla böyle bir uygarlığın güçlü bireyleri olabileceğini öngörmekle birlikte söylediğinin aksine çevresine daha duyarlı olması gerektiği sonucunu çıkarabilirim.  Bence aslında çok iyi bir konuya değindin. Benim tezlerimi doğrulayabileceğim bir çok çıkarım yapmam mümkün buradan yola çıktığımda...

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, Şövalye said:

Platon'a atfedilen Euthyphro ikilemi ilahî buyruk teorisinin ahlakî mutlakiyetçi pozisyonuna iyi bir meydan okuma gibi görünüyor. Fakat bazı Müslüman ve Hıristiyan teologlar bu ikilemden kurtulacak üçüncü bir yol olduğunu söylüyor: "Ahlak Tanrının doğasında bulunur." Yani Tanrı ne dışarıdaki bir ahlak standardına uyar, ne de böyle bir standardı yokluktan yaratır. Bu, onun doğasının bir parçasıdır;  “iyilik” Tanrı’nın Doğası’nın temel özelliğidir, derler ve bu şekilde aksiyolojik önermelerin ontolojik temellendirmesini yaptıklarını iddia ederler. Sizin görüşünüz nedir?

 

İyilik tanrının doğasının temel özelliği ise kötülük nereden çıkmış peki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, sağduyu said:

 

İyilik tanrının doğasının temel özelliği ise kötülük nereden çıkmış peki?

 

Güzel soru. İyilik ancak kötülükle bilinir falan diye zırvalamışlardır bunun arkasından, başka ne olacak? O "ancak"la tanrıyı kısıtlayıp acziyet içerisine düşürmüşler falan hikaye tabi bunlara.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

Kötülüğü yaratan kötüdür..Nokta..Tecavüzü yaratıp, tecavüz etmeyenleri aklayan bir Tanrı samimi değildir, kötüdür.

Hukuk sistemi de, biz de var olanı sorgularız, konu ile alakası yok

Ben eğer öldükten sonra kötü bir muamele göreceksem, o kötü muameleye maruz kalırken, neden kötü muameleye maruz kaldığımı bilmek isterim. Ben birisi daha yapmadan onun ne yapacağını biliyorum ve o daha yapmadan ona ceza verdim. Ben birisi daha yapmadan onun ne yapacağını biliyorum ama onu ödüllendirmek için onun yapmasını bekledim.

 

İnsan ömrünün kısalığı; çektiğim acılara ve başkalarının çektiği acıları görmeme rağmen, tanrıya iyi diyebilmeme sebep oluyor(tanrıya iyi diyebilme sebeplerimden bir tanesi).

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, teflon said:

 

Güzel soru. İyilik ancak kötülükle bilinir falan diye zırvalamışlardır bunun arkasından, başka ne olacak? O "ancak"la tanrıyı kısıtlayıp acziyet içerisine düşürmüşler falan hikaye tabi bunlara.

 

Benim takıldığım noktalardan birisi de bu: Kötülük olmasa iyiliğin değeri bilinmezmiş. Bilinmesin, ne olacak? Şart mı iyiliğin değerini bilmemiz? Onu da bilmeyeverelim yani. İyiliğin değerini bilelim diye kötülük olmasını istemek, bunu savunmak nasıl bir bakış açısıdır, anlamak mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Nuri Kara said:

Ben eğer öldükten sonra kötü bir muamele göreceksem, o kötü muameleye maruz kalırken, neden kötü muameleye maruz kaldığımı bilmek isterim. Ben birisi daha yapmadan onun ne yapacağını biliyorum ve o daha yapmadan ona ceza verdim. Ben birisi daha yapmadan onun ne yapacağını biliyorum ama onu ödüllendirmek için onun yapmasını bekledim.

 

İnsan ömrünün kısalığı; çektiğim acılara ve başkalarının çektiği acıları görmeme rağmen, tanrıya iyi diyebilmeme sebep oluyor(tanrıya iyi diyebilme sebeplerimden bir tanesi).

 

İnanırsan tabii ki iyi demek zorundasın, çünkü içten içe biliyorsun ki aslında sapığın teki kendisi, kötü desen seni çok fena yamultacağına inanıyorsun çünkü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, John_Ahmet yazdı:

 

Tanrı, Kardeshev ölçeği ve Michael Jackson'ı aynı paragrafta okuyup hiç bir şey anlamadım. Başta Kardeshev ölçeğini görünce konu iyi bir yerlere gelecek sandım fakat sonraki cümleni hangi mantığa göre oluşturduğunu anlayamadığım için konuyla bağlantısını da kavrayamadım. Kardeshev ölçeğindn yola çıkarsak örneğin tip-3 uygarlığının etrafına daha duyarlı olacağına eminim. Çünkü teknolojide uygarlığın gelişmesi o uygarlıktaki insanların erdemleriyle de çok ilgilidir. Çünkü bu konuda eksikleri olursa herhangi bir kendini bilmez uygarlığın sonunu getirebilir. Bu nedenle birbirlerine güven duyabilmek için bu uygarlığın bireyleri erdem benzeri kavramlar ortaya koyup bunlara neden bağlı kalmaları gerektikleri konusunda bir noktada uzlaşmışlardır. Dolayısyla böyle bir uygarlığın güçlü bireyleri olabileceğini öngörmekle birlikte söylediğinin aksine çevresine daha duyarlı olması gerektiği sonucunu çıkarabilirim.  Bence aslında çok iyi bir konuya değindin. Benim tezlerimi doğrulayabileceğim bir çok çıkarım yapmam mümkün buradan yola çıktığımda...

Robota dönüsüyorsun , duygularini yitiriyorsun. Dram filmleri artik aglatmiyor. Teknolojik gelisme bir cok duyguyu alip götürür, camurda oynamak tuhaf gelmeye baslar, gereksiz bulunur. Kendini bilsin bilmesin bu hic umurunda olmadan bir uygarligin sonunu getirebilir. Galactus buna bir örnek. Yani senin evrenin tamamen elktronik ve mekanik canlilardan olusuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, teflon yazdı:

 

Nuri Kara, konuyu neden açtın? Sorgulayın dedin. Sorgulandı. Görüldü ki:

 

Euthypron ikilemi

- Evrensel Ahlak yasası'nın yokluğu, (hatta varsa "varlığı")

 

Meseleye noktayı koyuyor. Meselenin daha "altı" yok ki, üzerine tanrıyı bina edesin. Yok altını koyduğun zaman da, tanrı da onun altında kalıyor.  Buna gözünü kapama, ona göre yaz.

 

Sen ise bir anlamda bunlardan muaf, yani sorgulayın dediğin şeylerden bir nevi ve sanki muaf olarak yazmaya devam ediyorsun. Mesele burada bize ya da birilerine laf yetiştirmek değil. Bunları aynı zamanda da kendi iç sorgun, iç dünyana bir yolculuğun olarak görüyorsan eğer, asıl bilgisayarı falan kapatıp, yastığa başını koyduğun vakit düşün bunları samimi bir şekilde, yeter.

 

Yok eğer aynı şekilde devam edeceksen, ben zaten sana diyorum, sen bir çeşit fideistsin diye. O zaman onun gereğini yerine getir. Yani sorgulama, sorgulatma. Bu haliyle kendini kuyuya taş atan deli pozisyonuna düşürüyorsun. Ben de kendi adıma, duvara yazar gibi yazmaktan hoşlanmıyorum. Aksiyona bir reaksiyon göster. Ama "o" aksiyona göster. Kafandaki ezberlere göre serbest çağrışımla körlemesine yazacaksan, kendi başlığını kendin mezara göndermiş oluyorsun.

 

Alıntılanan mesajın bile bir çeşit döngüsel mantık. Yani mantık safsatası.

 

"Bir şey tanrı emrettiği için iyi olmaz, tanrı iyiyi emreder." Euthypron ikilemi için yazmıştım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, Nuri Kara said:

"Bir şey tanrı emrettiği için iyi olmaz, tanrı iyiyi emreder." Euthypron ikilemi için yazmıştım.

 

İyi olduğuna kim karar vermiş?

 

Bir de bu bir zamanlar tek başına takılan takılan, etrafında kendisinden başka hiç bir şey olmayan tanrı neyin iyi neyin kötü olduğunu nasıl bilebiliyor? Bu bilgiyi nereden elde etmiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 24.12.2018 at 15:49, kavak yazdı:

Dinler insanlara gökyüzünde bir adamın oturduğunu ikna etti;
o herşeyi gören, duyan birisi - her gün, her dakika, her saniye.
Bu görünmez adam yapılmaması gereken 10 şeyin listesini yaptı.
Eger bu on şeyden birisinin yapılması durumunda, ateş, duman, işkence ve korkunun olduğu bir mekan ayarladı.
Oraya gönderiyor; ebediyen orada yaşamak, yanmak, azap görmek, bağırmak ve ağlamak için.

 

...ama seni seviyor!

 

George Carlin

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, deadanddark yazdı:

Robota dönüsüyorsun , duygularini yitiriyorsun. Dram filmleri artik aglatmiyor. Teknolojik gelisme bir cok duyguyu alip götürür, camurda oynamak tuhaf gelmeye baslar, gereksiz bulunur. Kendini bilsin bilmesin bu hic umurunda olmadan bir uygarligin sonunu getirebilir. Galactus buna bir örnek. Yani senin evrenin tamamen elktronik ve mekanik canlilardan olusuyor.

 

Yaratıcılık kendini yenileme ve olan biten her şeye sıfırdan bakıp yeniden inşaa etme gibi yetilerimiz olmazsa bu büyük sorun olabilir. Fakat teknoloji gelişirken ruhsal tekâmülün gelişimine verdiğimiz önem burada anlam kazanıyor. İçsel bakışımızın derinleşmesi ve yapabildiklerimize yüklediğimiz anlam itibariyle örneğin tip-3 uygarlığında bir nevi bir çok eylem için tip-0 uygarlığındaki bir birey için tanrı olmak anlamına gelebilen devasa işler yapıyor olmalılar. Bu açıdan bakınca "tanrıyı başta değil sonda mı görmeliyiz?" gibi benzer bir çok konu paylaşmıştım. Belki de tanrı bizim sonsuz gelecekteki halimizin sonsuz geçmişe ışınlanıp mutlak yokluğun sınırları diyebileceğimiz bir an ve zamanda varlığı olması gerektiği gibi yarattığı için varızdır. Bilmiyorum söylemek istediklerim size geçebildi mi ama bu saatte bu kadar cümle kurabiliyorum.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir de tanrının iyi mi kötü mü olduğunu tartışmadan önce ne iyidir, ne kötüdür onu belirlemek lazım.

 

Mesela etobur bir canlının ölmemesi için ona otobur bir canlıyı yiyecek olarak vermek iyilik midir, kötülük müdür?

tarihinde sağduyu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...