Jump to content

Muhammed yaşamadıysa, hadisler nasıl var ?


Recommended Posts

On 24.02.2019 at 17:36, HATEM said:

 

Kur'ânın Yazılı bir kitap olmadığını Kur'ânın bir kelâm olduğunu söylediğimde,,
Ateistlerin misyonerlerin şiilerin alevîlerin, Kur'ânın güvenilirliğini sorgulayan bütün iddâları buharlaşmıştır.

 

Biz yazdıkça bir o tarafa bir bu tarafa dönmeye deva ediyorsun..Bir yerde mushaf çok güvenilir vb...diğer tarafta kelama dönüşüyor. Kuranın korunup korunmadığını canhıraş anlamsızlaştırmaya çalışıyorsun ki, meseleden yırtasın. Oysa o kadar basit ki mesele:

 

Elimizdeki mushaf, kelamın(*) aynısı mıdır? Evetse, "neye göre" evet?  (*)İlk transkript edilmiş halinin aynısı. (Bunu senin için ekledim, sonra maazallah..)

 

Eldeki mushaflar, sadece "eldeki" mushafların birbiri ile tutarlı olduğunu gösterir. İlk mushafla birebir olduklarını, ya da onun hatasız toplandığını değil. Ortada bir sıkıntı olduğu ya da olabileceği, zaten kelamın mushaflaşrırılma sürecinden, ezberleyenlerin şehit olmasından duyulan endişeden de anlaşılıyor. Bir şey ters giderse, yandı gülüm keten helva çünkü. Bak bir_akil_insan sordu, Hz. osman neden bazı mushafları yaktırmıştır diye? Daha tık gelmedi..https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/68905-muhammed-yaşamadıysa-hadisler-nasıl-var/&do=findComment&comment=1474349

 

 

Ya da şöyle soralım mesela: Bir söylence vardır, özellikle 19'cular falan tarafından iddia edilegelen. Tevbe suresinin son iki ayeti "elimizdeki kurana", "mushafa" sonradan eklenmiştir. Şimdi bunun aksini kanıtlar mısın lütfen..Bak anlayasın diye yine tırnak içine aldım.

 

Mesajın kalanındaki tonla çelişki ve kıvırmaya sonra değiniriz. Dünya tarihinde, insanlar öyle şeyler üzerinde ittifak etmiş ve bunların öyle bir kısmı yanlış çıkmıştır ki...İttifak ediyoruz o zaman kesindir. Süper(!) bir kanıtmış doğrusu.

 

Elimizde bir mushaf var, ve ortada bu müshafın orijinali ile aynı olduğu, değişmediği iddiası ile dolanan müslümanlar. Ama ortada mushafın orijinali yok. Peh..Bir de kelime oyunlarından medet uman HATEM gibiler...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 126
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 26.02.2019 at 19:19, teflon yazdı:

Elimizdeki mushaf, kelamın(*) aynısı mıdır? Evetse, "neye göre" evet?  (*)İlk transkript edilmiş halinin aynısı. (Bunu senin için ekledim, sonra maazallah..)


Elimizdeki mushâf, kelâmın aynısıdır. (Daha doğrusu, elimizdeki mushaf, kelâmın izdüşümüdür. Kafan karışmasın diye senin algına göre cevaba devâm ediyorum)
Neye göre aynısıdır? Kelâma göre aynısıdır kelâma göre... Çünkü kelâm, ya da sûreler diyelim, ezberlenerek korunmuş durumda. 23 yıldır Peygamber Efendimizden duyulduğu şekliyle zabt edilmiş ezberlenmiş korunmuş.

İzdüşüm mes'elesini anlaman gerekir. Anlatayım.
Kur'ânın yazıya geçirilmesi Kur'ân kıraatinin bir izdüşümüdür. Aynen bir yansıması değildir.
Arâbça dil yapısı diyerek bu durumu anlatmaya çalışmıştım.
Arapça dilbilgisi kuralları mâlesef parlak bir ayna yüzeyi gibi bir nesneyi aynıyla birebir yansıtmaya, göstermeye izin vermiyor. Mutlak birebir bir trankripsiyon mümkün olamıyor. O yüzden izdüşüm diyoruz. Bu izdüşüm, Muhtemel okuma farklılıklarına yol açabiliyor.

 


Türkçeden bir örnek ile de bunu anlayabilirsin. Türkçede şapkalı a sesini telâffuz ederek söylenen bir kelîmeyi yazıya geçirdiğin zamân bunu şapkasız olarak yazıyorsun.Bu kelîmenin orjinal okunuşunu fonetik olarak kulaktan duymamış kişi, yazıdaki şapkasız harfi uzatmadan okur. Ve Telaffuzu bozmuş olur. O yüzden bir konuşmayı aynıyla yazıya aktarabilmek genelde mümkün olmuyor. Meselâ müzik dilinde (notalar) bu sorun aşılmış gözüküyor...O yüzden Kur'ânın Korunması en mükemmel şekilde Kelâm temeline bağlanmıştır. Kelâm temelinden bağımsız, Korunmuş bir mushafın mevcûd olması bile aynıyla korunmayı temîn etmez, anlayabiliyor musun?

 

On 26.02.2019 at 19:19, teflon yazdı:

Eldeki mushaflar, sadece "eldeki" mushafların birbiri ile tutarlı olduğunu gösterir. İlk mushafla birebir olduklarını, ya da onun hatasız toplandığını değil. Ortada bir sıkıntı olduğu ya da olabileceği, zaten kelamın mushaflaşrırılma sürecinden, ezberleyenlerin şehit olmasından duyulan endişeden de anlaşılıyor. Bir şey ters giderse, yandı gülüm keten helva çünkü. Bak bir_akil_insan sordu, Hz. osman neden bazı mushafları yaktırmıştır diye? Daha tık gelmedi..https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/68905-muhammed-yaşamadıysa-hadisler-nasıl-var/&do=findComment&comment=1474349


Ortada bir sıkıntı yok. Bütün hâfızlar ölseydi sıkıntı olabilirdi. Hâfızların hepsi ölseydi, Herkeste parça parça yazılı sayfalar böyle bir sıkıntıyı tâmm olarak çözemeyebilirdi.
Allah Kelâmı, birçok ashâbın muhafazasında (ezberinde) olduğundan hiç bir sıkıntı olmamıştır.
Hz. Osman, İlâhî teyîd ile Sûrelerin sıralamasına varıncaya kadar Kur'ânı mushâflaştırdı.
Hz. Osman,, bir bütün anlamında mushaf yaktırmamıştır.
Yaktırma olayı ne derecede doğrudur ben bunun analizini yapamam. Eğer sûrelerin yazıldığı materyallerin yakıldığı doğru ise bu çok mantıklıdır.
Kur'ânın yazılma ve toplanma işi en yetkin sahâbiler tarafından gerçekleştirildikten ve levh-i mahfûz ile te'yîd edildikten sonra,
herbiri mutlaka eksik olan, parça parça Kur'ân sûrelerinin yazılarının ortadan kaldırılması, karışıklığa yol açmamak için yapılacak en doğru iştir.
Hz. Ali gibi Birçok vahiy kâtibi, sûreleri yazıya geçirmekle kalmıyor, Peygamber Efendimizden aldıkları bilgilerle âyetlere, kelîmelere şerhler yapıyor notlar düşüyorlardı. Bunlar da bir karışıklığa sebeb vermesin diye Mükemmel transkripsiyon meydana çıktıktan sonra, noksân ve haşiyeli sayfalar elbette imhâ edilmeliydi.

 

On 26.02.2019 at 19:19, teflon yazdı:

Ya da şöyle soralım mesela: Bir söylence vardır, özellikle 19'cular falan tarafından iddia edilegelen. Tevbe suresinin son iki ayeti "elimizdeki kurana", "mushafa" sonradan eklenmiştir. Şimdi bunun aksini kanıtlar mısın lütfen..Bak anlayasın diye yine tırnak içine aldım.


Ortada kanıtlanacak bişey yok. Kur'ân mükemmel biçimde bize ulaştı.
Sorduğun sorunun internette cevâbı var.
Cevaplarda seni tatmin etmeyen bir sorun varsa sor.
 

 

On 26.02.2019 at 19:19, teflon yazdı:

Elimizde bir mushaf var, ve ortada bu müshafın orijinali ile aynı olduğu, değişmediği iddiası ile dolanan müslümanlar. Ama ortada mushafın orijinali yok. Peh..Bir de kelime oyunlarından medet uman HATEM gibiler...


Halâ mı anlamadın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bismillah

Tarihte sofestai denilen felsefeciler gelmiş. Bunlar herşeyin varlığını inkâr etmişler.. Çünkü, kainatı ve içindeki harika ve muntazam sanatları kabul ettikleri zaman kainatın ve bu harika sanatların gören ve bilen ustasını inkâr edemedikleri için, sanatı inkâr edip akıldan istifa etmişler.. Fakat bu sofestailer sanatı, yani kainatın varlığını kabul edip de ustasını ve sahibini inkâr edenlerden biraz daha akla yanaşmışlar.

 

Aynen onun gibi, zamanımızda da, bazı kimseler, Allahın varlığını ve kendilerinin vazifeli bir memur olduğunu kabul etmek istemiyorlar.. Bunun için de yaşantısı, güzel ahlakı, mucizeleri, mücadelesi, tek başına meydana çıkıp bütün dünyaya meydan okuması gibi hadsiz delilleriyle Allahın varlığının ve bu insanın vazifeli bir yolcu olduğunun en büyük delilleriyle olan Muhammed aleyhisselamın varlığı bu adamların işine gelmiyor.. Bu sebeple her bir hali binlerce kimse ve bazen bir ordu tarafından görülmüş bu zatı inkâr etmek zorunda kalıyorlar.

 

Fakat,  Muhammed aleyhisselamın yaşamadığını kabul edip dinsiz olanlar, yaşadığını kabul edip dinsiz olanlara göre daha akıllıdırlar.. Çünkü, gerçekten böyle bir zâtın varlığı dinsizliğin önündeki en büyük engel.. Bu sebeple delili görmemek için gözlerini kapamakta haklılar.. Fakat gözünü kapayan yalnız kendine gündüzü gece yapar. 

 

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
Kelime hatası
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, İLİMCİK yazdı:

Bismillah

Tarihte sofestai denilen felsefeciler gelmiş. Bunlar herşeyin varlığını inkâr etmişler.. Çünkü, kainatı ve içindeki harika ve muntazam sanatları kabul ettikleri zaman kainatın ve bu harika sanatların gören ve bilen ustasını inkâr edemedikleri için, sanatı inkâr edip akıldan istifa etmişler.. Fakat bu sofestailer sanatı, yani kainatın varlığını kabul edip de ustasını ve sahibini inkâr edenlerden biraz daha akla yanaşmışlar.

 

Aynen onun gibi, zamanımızda da, bazı kimseler, Allahın varlığını ve kendilerinin vazifeli bir memur olduğunu kabul etmek istemiyorlar.. Bunun için de yaşantısı, güzel ahlakı, mucizeleri, mücadelesi, tek başına meydana çıkıp bütün dünyaya meydan okuması gibi hadsiz delilleriyle Allahın varlığının ve bu insanın vazifeli bir yolcu olduğunun en büyük delilleriyle olan Muhammed aleyhisselamın varlığı bu adamların işine gelmiyor.. Bu sebeple her bir hali binlerce kimse ve bazen bir ordu tarafından görülmüş bu zatı inkâr etmek zorunda kalıyorlar.

 

Fakat,  Muhammed aleyhisselamın yaşamadığını kabul edip dinsiz olanlar, yaşadığını kabul edip dinsiz olanlara göre daha akıllıdırlar.. Çünkü, gerçekten böyle bir zâtın varlığı dinsizliğin önündeki en büyük engel.. Bu sebeple delili görmemek için gözlerini kapamakta haklılar.. Fakat gözünü kapayan yalnız kendine gündüzü gece yapar. 

 

Muhammed 1400 sene önceki değil de şu an ki bilgiyi ve kültürü içeren topluluğa gelse ve peygamberim dese yine inanılır mı? 

Sana söyleyeyim mi?

Hadi sen bul bunu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

bunlardan bağımsız olarak, kuran edebi ve bilimsel açıdan çöptür. dolayısı ile:

 

   Kur'an, o asırdan tâ şimdiye kadar öyle bir belâgat göstermiş ki, Kâ'be'nin duvarında altın ile yazılan en meşhur ediblerin "Muallakat-ı Seb'a" namıyla şöhret bulmuş kasidelerini o dereceye indirdi ki, Lebid'in kızı, babasının kasidesini Kâ'be'den indirirken demiş: "Âyetlere karşı bunun kıymeti kalmadı."
   Hem bedevi bir edib:  ﻓَﺎﺻْﺪَﻉْ ﺑِﻤَﺎ ﺗُﺆْﻣَﺮُâyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona demişler: "Sen müslüman mı oldun?" O demiş: "Hâyır, ben bu âyetin belâgatına secde ettim."
   Hem ilm-i belâgatın dâhîlerinden Abdülkahir-i Cürcanî ve Sekkakî ve Zemahşerî gibi binlerle dâhî imamlar ve mütefennin edibler icma ve ittifakla karar vermişler ki: "Kur'anın belâgatı, insanın takatinin üstündedir, yetişilmez."
   Hem o zamandan beri mütemadiyen muaraza meydanına davet edip, mağrur ve enaniyetli ediblerin ve beliğlerin damarlarına dokundurup, gururlarını kıracak bir tarzda der: "Ya bir tek surenin mislini getiriniz veyahut dünyada ve âhirette helâket ve zilleti kabul ediniz." diye ilân ettiği halde o asrın en inatçı beliğleri bir tek surenin mislini getirmekle kısa bir yol olan muarazayı bırakıp, uzun olan, can ve mallarını tehlikeye atan muharebe yolunu seçmeleri isbat eder ki, o kısa yolda gitmek mümkün değildir.

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
.
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

Muhammed 1400 sene önceki değil de şu an ki bilgiyi ve kültürü içeren topluluğa gelse ve peygamberim dese yine inanılır mı? 

Sana söyleyeyim mi?

Hadi sen bul bunu.

risaletini tebliğ ve insanları hakka davette o derece metanet ve sebat ve cesaret göstermiş ki; büyük devletler ve büyük dinler, hattâ kavim ve kabilesi ve amcası ona şiddetli adavet ettikleri halde, zerre mikdar bir tereddüt eseri, bir telaş, bir korkaklık göstermemesi ve tek başıyla bütün dünyaya meydan okuması ve başa da çıkarması ve İslâmiyeti dünyanın başına geçirmesi isbat eder ki; tebliğ ve davette dahi misli olmamış ve olamaz. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, İLİMCİK yazdı:

 

   Kur'an, o asırdan tâ şimdiye kadar öyle bir belâgat göstermiş ki, Kâ'be'nin duvarında altın ile yazılan en meşhur ediblerin "Muallakat-ı Seb'a" namıyla şöhret bulmuş kasidelerini o dereceye indirdi ki, Lebid'in kızı, babasının kasidesini Kâ'be'den indirirken demiş: "Âyetlere karşı bunun kıymeti kalmadı."
   Hem bedevi bir edib:  ﻓَﺎﺻْﺪَﻉْ ﺑِﻤَﺎ ﺗُﺆْﻣَﺮُâyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona demişler: "Sen müslüman mı oldun?" O demiş: "Hâyır, ben bu âyetin belâgatına secde ettim."
   Hem ilm-i belâgatın dâhîlerinden Abdülkahir-i Cürcanî ve Sekkakî ve Zemahşerî gibi binlerle dâhî imamlar ve mütefennin edibler icma ve ittifakla karar vermişler ki: "Kur'anın belâgatı, insanın takatinin üstündedir, yetişilmez."
   Hem o zamandan beri mütemadiyen muaraza meydanına davet edip, mağrur ve enaniyetli ediblerin ve beliğlerin damarlarına dokundurup, gururlarını kıracak bir tarzda der: "Ya bir tek surenin mislini getiriniz veyahut dünyada ve âhirette helâket ve zilleti kabul ediniz." diye ilân ettiği halde o asrın en inatçı beliğleri bir tek surenin mislini getirmekle kısa bir yol olan muarazayı bırakıp, uzun olan, can ve mallarını tehlikeye atan muharebe yolunu seçmeleri isbat eder ki, o kısa yolda gitmek mümkün değildir.

 

yine kuran sizi yalanlamaktadır. çünkü kurana göre,  ayetlerin belagatı pek de etkili değilmiş ki, bunlar insan sözüdür, bunlar eskilerin hikayeleridir deyip inanmayanlar varmış. bunlar inanmadıkları için katledilmişler veya katledilmeliymişler.

 

şimdi:

- kuranın sözleri eşsizdir

- eşsiz olduğuna inanmayanlar öldürülmelidir

 

oldukça tutarlı :D

 

diğer yandan, kuranın zırvalarına eş değer pek çok başka zırva tarih boyunca gelip gitmiştir. bugün bile benzer zırvaları üretmekte olan kişilerden pek çoğu psikolojik tedavi altındadırlar.

 

diğerleri de eğlencesine ya da gelir için bunları yapıyorlar.

 

sizler ne yazık ki bunları ahım şahım sözler sanıyorsunuz. zırvalıklarını bu forumda bile binlerce kere anlattık. okuyunuz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Abdülmalik yazdı:

Muhammed 1400 sene önceki değil de şu an ki bilgiyi ve kültürü içeren topluluğa gelse ve peygamberim dese yine inanılır mı? 

Sana söyleyeyim mi?

Hadi sen bul bunu.

Zaten bu hal peygamberliğinin delili.. Yani 1400 sene önce zuhur etmiş bu zat ve tebliğ ettiği ferman olan kur'an sanki yeni iniyor gibi bu asrın insanlarını da tam ikna etmesi ve bütün sorularına tam ikna edici cevap vermesi ve dava ettiği bütün iman esaslarına aklı Şahid göstermesi kur'anın mucizesidir. 

tarihinde İLİMCİK tarafından düzenlendi
Kelime hatası
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, bir_akil_insan yazdı:

 

yine kuran sizi yalanlamaktadır. çünkü kurana göre,  ayetlerin belagatı pek de etkili değilmiş ki, bunlar insan sözüdür, bunlar eskilerin hikayeleridir deyip inanmayanlar varmış. 

 

 

 

 Şeytan onların aklını elinden alır, sonra inkârı ona yutturur. Hem şeytan, batılı hak ve muhali mümkün gösteren gaflet ve dalalet ve safsata ve inat ve mugalata ve akıldan uzak görmek ve aldatmak ve görenek gibi şeytanî tuzaklarla çok muhal şeyleri netice veren inkâr ve küfrü, o bedbaht insan suretindeki hayvanlara yutturmuş..

Link to post
Sitelerde Paylaş
57 dakika önce, İLİMCİK yazdı:

 Şeytan onların aklını elinden alır, sonra inkârı ona yutturur. Hem şeytan, batılı hak ve muhali mümkün gösteren gaflet ve dalalet ve safsata ve inat ve mugalata ve akıldan uzak görmek ve aldatmak ve görenek gibi şeytanî tuzaklarla çok muhal şeyleri netice veren inkâr ve küfrü, o bedbaht insan suretindeki hayvanlara yutturmuş..

 

:D

 

kimi akıl budalaları   çıkıp bu zırvaları en mükemmel sözler ilan ediyor; şeytan ortada yok.

kimi akıl sahipleri bu zırvaları ortaya döküyor; o zaman şeytan karıştı

 

ne güzel iş din satıcılığı. işine gelmeyeni görünmez adamlara yık, işine geleni delil kabul et. kerizleri sömür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Zaten bu hal peygamberliğinin delili.. Yani 1400 sene önce zuhur etmiş bu zat ve tebliğ ettiği ferman olan kur'an sanki yeni iniyor gibi bu asrın insanlarını da tam ikna etmesi ve bütün sorularına tam ikna edici cevap vermesi ve dava ettiği bütün iman esaslarına aklı Şahid göstermesi kur'anın mucizesidir. 

Hadi len, sizlere yüzyıllardır zorla, baskıyla dayatılan bir kültürün eserisiniz. 

Bu dini akıl ve mantık yoluyla seçmediniz. 

Korkularınız aklınızı yitirmenize sebep oldu. 

Korkma kaybedecek sadece bir canın var. 

Bunu iyi düşün.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, İLİMCİK yazdı:

Bismillah

Tarihte sofestai denilen felsefeciler gelmiş. Bunlar herşeyin varlığını inkâr etmişler.. Çünkü, kainatı ve içindeki harika ve muntazam sanatları kabul ettikleri zaman kainatın ve bu harika sanatların gören ve bilen ustasını inkâr edemedikleri için, sanatı inkâr edip akıldan istifa etmişler.. Fakat bu sofestailer sanatı, yani kainatın varlığını kabul edip de ustasını ve sahibini inkâr edenlerden biraz daha akla yanaşmışlar.

 

Aynen onun gibi, zamanımızda da, bazı kimseler, Allahın varlığını ve kendilerinin vazifeli bir memur olduğunu kabul etmek istemiyorlar.. Bunun için de yaşantısı, güzel ahlakı, mucizeleri, mücadelesi, tek başına meydana çıkıp bütün dünyaya meydan okuması gibi hadsiz delilleriyle Allahın varlığının ve bu insanın vazifeli bir yolcu olduğunun en büyük delilleriyle olan Muhammed aleyhisselamın varlığı bu adamların işine gelmiyor.. Bu sebeple her bir hali binlerce kimse ve bazen bir ordu tarafından görülmüş bu zatı inkâr etmek zorunda kalıyorlar.

 

Buraya kadar boş laf...

 

Ateistler kabul etmiyor, inkar ediyor diye ağlamakla geçmiş. 

 

Var mı ispat?

 

Alıntı

 

Fakat,  Muhammed aleyhisselamın yaşamadığını kabul edip dinsiz olanlar, yaşadığını kabul edip dinsiz olanlara göre daha akıllıdırlar.. Çünkü, gerçekten böyle bir zâtın varlığı dinsizliğin önündeki en büyük engel.. Bu sebeple delili görmemek için gözlerini kapamakta haklılar.. Fakat gözünü kapayan yalnız kendine gündüzü gece yapar. 

 

 

Bir bakalım kim akıllı, kim değil.

 

Bir insan Muhammed'in yaşadığıyla ilgili rivayetlere ya inanır, ya inanmaz.

 

İnanmaz ise sorun yok, dinsiz olarak devam eder yaşamına.

 

İnanıyor ise; Muhammed'in yaşadığı ile ilgili rivayetlerde Muhammed'in yediği haltlar da anlatılıyor, bunlar arasında da küçük yaşta kız çocuklarıyla seks yapmak, evlatlığının karısını elinden almak, yağma yapmak, kölecilik yapmak vs vs bir çok rivayet de mevcut.

 

Şimdi 2. bir ayrım var.

 

Bir insan rivayetlere inandığı halde Muhammed'in aktardığı bu pisliğe inanmaz veya bu pisliğe rağmen inanır.

 

Bu pisliğe inanmıyorsa yine sorun yok, dinsiz olarak devam eder yaşamına.

 

Ancaaak, Muhammed'in yaşadığına inandığı ile ne haltlar yediğini aktaran aynı rivayetlerdeki pisliklere rağmen bir insan bu dine inanıyor ise işte o insan ya kendisi pisliktir, ya pisliği görmezden gelecek kadar aklına ihanet etmiştir ya da bir tarafı pislik içinde bu dini savunacak kadar iki yüzlüdür.

 

Görüldüğü üzere dinsizlerin Muhammed'in yaşadığına inanmasının veya inanmamasının hiç bir ehemmiyeti yoktur.

 

Asıl problem Muhammed'in yaşadığına inanan müslümanların, dinlerindeki bunca pisliğe rağmen insanlık onurlarını ayaklar altına alıp inanmaya devam etmeleri.

tarihinde Sundance tarafından düzenlendi
ekleme
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.03.2019 at 21:58, Sundance yazdı:

 

 

Asıl problem Muhammed'in yaşadığına inanan müslümanların, dinlerindeki bunca pisliğe rağmen insanlık onurlarını ayaklar altına alıp inanmaya devam etmeleri.. 

 

Evet dediğim gibi, şeytan önce onların aklını alır, sonra inkâr ve küfrü bunlara yutturur. Bu arkadaş buna delildir.. Çünkü, bir kimsenin 7-8 kadınla rahatlıkla evlenebildiği halde gençlik yıllarında ihtiyar tek bir kadınla iktifa edip, sonra kırk yaşından sonra tek başına ortaya çıkıp, bütün dünyaya meydan okuyup, bu kadar düşmanlarının damarlarına dokundurup, şüpheli böyle bir işe girişmesinin gayesinin "ihtiyarlığında evlenmek" olduğu ihtimalini aklı bozulmamış hiç bir insan kabul etmez.. Öyle ise pislik senin kafanda arkadaşım. Allah aklını kullanmayana pislik yağdırır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 08.03.2019 at 21:58, Sundance yazdı:

 

Bir bakalım kim akıllı, kim değil.

 

Asıl problem Muhammed'in yaşadığına inanan müslümanların, dinlerindeki bunca pisliğe rağmen insanlık onurlarını ayaklar altına alıp inanmaya devam etmeleri.

 

Asıl pislik dinsizliktedir arkadaşım.. Çünkü, dinsizliğin sana bu dünyayı bir idamhaneye çevirmiş. Sen ve sevdiklerin senin nazarında ecel celladının satırıyla kafası kesilip hiçliğe ve yokluğa atılmak için bekleyen kimsesiz yetimlersiniz..hayatınızın tek meyvesi kendi cenazeniz..nazarınızda herşey manasız, vazifesiz, başıboş.. Herşey size yabancı ve düşman..dinsizliğin böyle pisliklerine rağmen hala nasıl o yoldan gidiyorsunuz.. 

 

Bizim dinimiz ise sana diyor ki, sen vazifedar bir yolcusun.. Bu dünyada allahın muhterem ve Mükerrem bir misafirsin.. Allah, emaneti kübrayı sana vermiş ve meleklerine üstün kılmıştır.. Sen ve sevdiklerin yok olmak için değil ebedi bir hayat için yaratılmışsınız..vs. 

 

Muhammed aleyhisselam seni insan yapmak istiyor fakat sen hayvanlardan çok aşağı düşmek istiyorum diyorsun.. Sen bilirsin.. İster Muhammed aleyhisselamın sana layık gördüğü bu dünyada vazifedar bir yolcu ve muhterem ve Mükerrem misafir ve cennete layık bir halife-i zemin mertebesini kabul edersin, istersen de bu dünyada hem sen hem de sevdiklerinin ecel celladının satırıyla kesilip hiçliğe ve yokluğa atılmak için bekleyen idamlık mahkum derekesini kabul edersin.. Seçim senin

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, İLİMCİK yazdı:

 

Evet dediğim gibi, şeytan önce onların aklını alır, sonra inkâr ve küfrü bunlara yutturur. Bu arkadaş buna delildir.. Çünkü, bir kimsenin 7-8 kadınla rahatlıkla evlenebildiği halde gençlik yıllarında ihtiyar tek bir kadınla iktifa edip, sonra kırk yaşından sonra tek başına ortaya çıkıp, bütün dünyaya meydan okuyup, bu kadar düşmanlarının damarlarına dokundurup, şüpheli böyle bir işe girişmesinin gayesinin "ihtiyarlığında evlenmek" olduğu ihtimalini aklı bozulmamış hiç bir insan kabul etmez.. Öyle ise pislik senin kafanda arkadaşım. Allah aklını kullanmayana pislik yağdırır. 

 

Ne diyorsun?

 

Hatice Muhammed ile evlendiğinde Mekke’nin tüm tüccarlarından daha zengindi. Bir sebepten dolayı çulsuz Muhammed’i eş alıyor kendine. Muhammed’in Hatice varken başka bir evlilik yapması mümkün mü? 

 

İç güvey giden Muhammed. Sıkıysa gençlik yıllarında ihtiyar Hatice ile iktifa etmesin.

 

Hatice öldükten sonra, Hatice’nin malı mülküne ve Hatice köleliğe karşı olmasına rağmen yanında tuttuğu Zeyd isimli köleye konan Muhammed sapıtıyor işte. 

 

Hatice ölünce yaş maş dinlemeden ilk bağlayabildiğini bağlıyor. Önce Sevde’yi nikahlıyor, işleri biraz eline alıp da biti kanlanınca da 6 yaşında Ayşe’yi nikahlıyor. Sonrasında Cüverriye, Zeynep nikahlıyor da nikahlıyor. 

 

Bu karılarla canı ne şekilde isterse cinsel ilişkiye girebilecek şekilde de ayet üstüne ayet yazıyor. 

 

Dininizin kurucusunun kadına bu kadar meraklı, bizim tabirimizle bir şey budalası olmasını nasıl yorumluyorsunuz? 

 

1400 yıl boyunca İslam’ın her türlü kaynağı ile aktarılmış Muhammed’in maceraları.

 

Pislik dediğimiz bu işte. Siz nasıl tasvip ediyorsunuz?

 

Biz etmiyoruz, biz bu pisliğin içine girmiyoruz. Girmediğimiz için vicdanımız temiz. İstediğin kadar pislik bulaştırmaya çalıştır vız gelir. Siz ancak boş laf atıp tutarak kendi pisliğinizi bulaştırdığınızı sanırsınız. Allah’ınız da sizinşe aynı “Pislerim kafanıza” diye tehdit ediyor ama henüz bir icraatını görmedik.

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, İLİMCİK yazdı:
 

Asıl pislik dinsizliktedir arkadaşım.. Çünkü, dinsizliğin sana bu dünyayı bir idamhaneye çevirmiş. Sen ve sevdiklerin senin nazarında ecel celladının satırıyla kafası kesilip hiçliğe ve yokluğa atılmak için bekleyen kimsesiz yetimlersiniz..hayatınızın tek meyvesi kendi cenazeniz..nazarınızda herşey manasız, vazifesiz, başıboş.. Herşey size yabancı ve düşman..dinsizliğin böyle pisliklerine rağmen hala nasıl o yoldan gidiyorsunuz.. 

 

Bizim dinimiz ise sana diyor ki, sen vazifedar bir yolcusun.. Bu dünyada allahın muhterem ve Mükerrem bir misafirsin.. Allah, emaneti kübrayı sana vermiş ve meleklerine üstün kılmıştır.. Sen ve sevdiklerin yok olmak için değil ebedi bir hayat için yaratılmışsınız..vs. 

 

Muhammed aleyhisselam seni insan yapmak istiyor fakat sen hayvanlardan çok aşağı düşmek istiyorum diyorsun.. Sen bilirsin.. İster Muhammed aleyhisselamın sana layık gördüğü bu dünyada vazifedar bir yolcu ve muhterem ve Mükerrem misafir ve cennete layık bir halife-i zemin mertebesini kabul edersin, istersen de bu dünyada hem sen hem de sevdiklerinin ecel celladının satırıyla kesilip hiçliğe ve yokluğa atılmak için bekleyen idamlık mahkum derekesini kabul edersin.. Seçim senin

 

Geç boş lafları geç

 

Sen Muhammed’in 6 yaşındaki kıza niyetlenmesine ne diyorsun diyorum, Muhammed’in cariye edinmesine ne diyorsun diyorum, Muhammed’in kadın üstüne kadın almasına ne diyorsun diyorum, Muhammed’in köleliği onaylamasına ne diyorsun diyorum, Muhammed’in cinsiyet ayrımcılığı yapmasına ne diyordun diyorum, Muhammed’in ırkçılık yapmasına ne diyorsun diyorum, Muhammed’in kuzeniyle ensest ilişki yaşamasına ne diyorsun diyorum, Muhammed’in evlatlığının karısını elinden alıp, evlatlığını da ölğme göndermesine ne diyorsun diyorum.

 

Hiç birine cevap vermemişsin. 

 

Aklın sıra bizi aşağılayarak meşrebine uygun küfürle cevap vermişsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hz peygambere ilk inananların çoğu gariban köle fakir güçsüz kimselerdi.bilali habeşi siyahi bir köle idi.islamla şereflendi  hür oldu.hz zeyd bin harise köle idi islam ile hür oldu.savaş esirleri okuma yazmaöğretmen karşılığında serbest bırakıldılar.islam  her kesin aynı özden yaratıldığına renk ve dil ve makam ve servetin değilde iman ve takvanın esas olduğunu söyler.

hz nuha gelen münkirler  bu sefil bayağı cahil fakirleri kov biz sana inanalım derler.kibir gösterirler.hz nuh onları asla kovmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, nogodbutAllah yazdı:

Hz peygambere ilk inananların çoğu gariban köle fakir güçsüz kimselerdi.bilali habeşi siyahi bir köle idi.islamla şereflendi  hür oldu.hz zeyd bin harise köle idi islam ile hür oldu.savaş esirleri okuma yazmaöğretmen karşılığında serbest bırakıldılar.islam  her kesin aynı özden yaratıldığına renk ve dil ve makam ve servetin değilde iman ve takvanın esas olduğunu söyler.

hz nuha gelen münkirler  bu sefil bayağı cahil fakirleri kov biz sana inanalım derler.kibir gösterirler.hz nuh onları asla kovmaz.

 

Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.[48]*

 

 
Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.
 
Daha sürüyle örnek var. Hadisler var. Veda hutbesi var. 
 
Dininizde kölelik var.
 
Diğerlerini de görmezden gelmişsiniz.
 
İslam’ın ilk yıllarında, Hatice’nin hayatta olduğu zamanlarda köleleri İslam’a ısındırıp yandaş toplamak için yazılan ayetleri gösterip durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. O zaman bile kölelik yasaktır diye bir şey geçmiyor. Köle edinmek serbest, arada 3-5’ini serbest bırakıverin diyor.
 
Bu da dediğim gibi sadece Hatice zamanında oluyor. 
 
Hatice enteresan bir kadın zaten. Tüm Mekke tüccarlarının toplamından varlıklı. Muhammed ortada yokken bu kadın fakirleri doyurmaya, köle azat etmeye önem veriyor. Yanında da incil, tevrat bilgilerinde öncü bir grup bulunmakta.
tarihinde Sundance tarafından düzenlendi
Ekleme
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...