Jump to content

Sözde ilaç satanlara neden dokunulmuyor


Recommended Posts

Sürekli çeşitli kanallarda,hap,ot benzeri sözde ilaçlar satıp:sağlık sorunlarına veya cinsel yetersizliklere 

çözüm olacağını söyleyen DOLANDIRICI insanlar var.

 

Bir ara bal satan vardı mesela.Peki ama neden kimse buna dur demiyor?Neden bu kişiler herhangi bir ceza ile karşılaşmıyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, adalet123 yazdı:

Sürekli çeşitli kanallarda,hap,ot benzeri sözde ilaçlar satıp:sağlık sorunlarına veya cinsel yetersizliklere 

çözüm olacağını söyleyen DOLANDIRICI insanlar var.

 

Bir ara bal satan vardı mesela.Peki ama neden kimse buna dur demiyor?Neden bu kişiler herhangi bir ceza ile karşılaşmıyor?

Ek besin diye sattıkları için dokunulmuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Avantasinı öduyorsa dokunmazlar.  Kural budur.

 

ABDde bile meşhur türk doktor böyle para kazanıyor. Talkshow la donunu bile sifa niyetine pazarlıyor. Adam kolonoskopi oldu. Afedersiniz ama kicina soktukları hortumun videosunu bile dünyaya pazarladı.. tüm dünya adamın kalın barsaklarini seyretti..

 

İşte para böyle birşey.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Devletin kendisi yapıyorda ondan karışmıyorlar.

Ülkede dönen bütün zararlı dolaplar devletin bilincinde ve kontrolünde dönüyor.

Devletin ağababaları hem bundan maddi çıkar elde ediyor, hem de toplumun uyutulmasını sağlayarak sistemini sürdürüyor.

Toplumlar devletlerin sürekli akarıdır, bu akarı idame etmek için onu koyun yapmak durumunda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olaylar o kadar basit değil. Her haltı kapitalizm korkuluğuna yamamayın.

 

O besinleri alarak kendini mutlu hisseden bir sürü insan var. Malum, renkler ve zevkler tartışılmaz. 

 

Bu noktada ancak, aldatıcı reklamın önüne geçebilirsiniz, geçmelisiniz. Yani, adam yalan dolanla aha da bu şunu yapar diye kandıramamalıdır. 

 

İlaç ile böyle şeylerin arasındaki farkı da anlamak önemlidir. İlaç denen şey, etkisi kesin olan şeydir. Diğerleri ise etkisi kesin olmayan, yani bazı durumlarda iş gören, ama bazı durumlarda bir şeye yaramayan şeylerdir. Yani, o ot, bal vs. nin bahsedilen mevzuda etkisi olup olmayacağı söylenemez. Bunları alıp, gerçekten faydasını gören çoktur.

 

Velakin, şu da akıldan çıkmamalıdır. Tarım bakanlığının vs. yayınladığı üçkağıtçı firmalar listesine bakarsanız, amanda kudret balı, ahanda muhteşem ginseng ekstratı falan gibi şeylerde, açıkca "ilaç etken maddesi (sildenafil)" bulunduğunu görürsünüz. Bu, adam o bala, bildiğin viagra katmış demek. Böyle işlerde oluyor tabi, ayrı mesele olarak.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakkaldan şeker aldın içinden tuz çıktı. Satan adam diyemez ki ben şeker tadı alıyorum. Tuzlu geldiyse senin sorunun diye.

 

Ürünün üzerinde basure iyi gelir diyorsa iyi gelmek zorundadır. İyi geldiği kanıtlanmış olmalıdır. Takkeli hacı amca yada başörtülü bacı gardaslari TV de yalan konuşturup çok iyi geldi demek yalan satmaktan başka birşey değildir.

 

Bu kapitalizmdir. Aksi halde ürünü niye parayla satsin? Niye parayla reklam yaptırsin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizm  sahtekarlık değildir. Tam tersine.... Dürüstlüktür. Çünkü kapitalist malını pazarlarken geleceği düşünmek zorundadır.

Kapitalist sahtekarlar var mıdır? Vardır elbette. Her şeyin sahtekarı vardır. Onların varlığı kapitalizmi sahtekarlık yapmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, anibal yazdı:

Her haltı kapitalizm korkuluğuna yamamayın.

 

11 saat önce, haci yazdı:

Kapitalizm  sahtekarlık değildir. Tam tersine.... Dürüstlüktür. Çünkü kapitalist malını pazarlarken geleceği düşünmek zorundadır.

Kapitalist sahtekarlar var mıdır? Vardır elbette. Her şeyin sahtekarı vardır. Onların varlığı kapitalizmi sahtekarlık yapmaz.

 

Hümanist ve kısıtlı bakış açısı reel kapitalizmi yansıtmaz. Sahtekarlığı kanıtlanmış bazı kapitalistler de kapitalizmi aklamaz.

Rekabetçi kapitalizmin hüküm sürdüğü 1950'lere kadar kaliteli, sağlıklı ve sağlam üretim zorunluydu. Bütün sanayi sektörü en uzun süre yaşayan kaliteli ürünler üretmek zorundaydı. Ürünler 20-30 yıl dayanırdı, hatta giyim gibi bazı ürünler kişiyle beraber yaşardı. Ürünlerin kaliteli toplumların da yoksul olması eski pazarlarını sürekli revaçta tutuyordu. Özellikle Sovyetlerin yıkılmasından sonra zaten ölmekte olan rekabetçi kapitalizm küçükleri ayıklayarak pazarın tek sahibi oldu. Rekabet bittikten sonra tekelci kapitalizm her şeyi tüketim üzerine planladı, ömrü kısa, kullan-at ve ucuz olsun projesi uygulandı. Bir yandan tüketim propagandası yapılırken diğer yandan ucuz iş-gücünü geri bıraktırılmış toplumlarla yürüttüler.

Tekelci kapitalizm yeni bir ilacı sömürdükleri bağımlı ülkelerde 20-30 yıl denemeden kendi ülkesine sokmaz.

Diğer pazarlarda olduğu gibi gıda pazarını da elinde bulunduran tekelci kapitalizm, ürettiği çürük ürünleri diğer ülkelere pazarlar. Zaten yoksul bıraktığı ülkelerin gücü de ancak çürük ürünlere yeter.

Her türlü uyuşturucunun pazar sahibi kapitalizmdir, sigara gibi zararlı bir maddeyi üreten kapitalizmdir, kendilerine dokunmayana kadar her türlü zararlı maddeyi üretmeye devam eder.

Sağlıksız ve denetimsiz kaçak ürünlere göz yuman kapitalizmdir, kayıt altı yürütülen kaçakçılıktan daha çok avanta almaktadır.

Avrupa devletlerinin geri gönderdiği zararlı ürünler (Brezilya et yüklü gemi de olduğu gibi) hem de devlet eliyle Türkiye gibi ülkelere getirilir.

İyileştirici özelliği kesinleşen ilaçlar piyasadan kaldırılır, daha az etkili olanlar piyasaya sürülür.

Bilimsel denetime tabi tutulmamış bitkiler devlet izniyle sağlık giderici ilaç olarak satılır (ot satan biri bu ülkede vergi rekortmeni olmuştu).

Zararlı maddelerle yapıldığı kesinleşen bazı plastik ürünler devlet izniyle piyasaya sürülür (yakın zamanda bir vatandaş uyardı diye onu öldürdüler).

 

Eğer kapitalizm dürüstlükse o halde bu gerçekler başka gezegende olmalı(?).

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

 

Hümanist ve kısıtlı bakış açısı reel kapitalizmi yansıtmaz. Sahtekarlığı kanıtlanmış bazı kapitalistler de kapitalizmi aklamaz.

Rekabetçi kapitalizmin hüküm sürdüğü 1950'lere kadar kaliteli, sağlıklı ve sağlam üretim zorunluydu. Bütün sanayi sektörü en uzun süre yaşayan kaliteli ürünler üretmek zorundaydı. Ürünler 20-30 yıl dayanırdı, hatta giyim gibi bazı ürünler kişiyle beraber yaşardı. Ürünlerin kaliteli toplumların da yoksul olması eski pazarlarını sürekli revaçta tutuyordu. Özellikle Sovyetlerin yıkılmasından sonra zaten ölmekte olan rekabetçi kapitalizm küçükleri ayıklayarak pazarın tek sahibi oldu. Rekabet bittikten sonra tekelci kapitalizm her şeyi tüketim üzerine planladı, ömrü kısa, kullan-at ve ucuz olsun projesi uygulandı. Bir yandan tüketim propagandası yapılırken diğer yandan ucuz iş-gücünü geri bıraktırılmış toplumlarla yürüttüler.

Tekelci kapitalizm yeni bir ilacı sömürdükleri bağımlı ülkelerde 20-30 yıl denemeden kendi ülkesine sokmaz.

Diğer pazarlarda olduğu gibi gıda pazarını da elinde bulunduran tekelci kapitalizm, ürettiği çürük ürünleri diğer ülkelere pazarlar. Zaten yoksul bıraktığı ülkelerin gücü de ancak çürük ürünlere yeter.

Her türlü uyuşturucunun pazar sahibi kapitalizmdir, sigara gibi zararlı bir maddeyi üreten kapitalizmdir, kendilerine dokunmayana kadar her türlü zararlı maddeyi üretmeye devam eder.

Sağlıksız ve denetimsiz kaçak ürünlere göz yuman kapitalizmdir, kayıt altı yürütülen kaçakçılıktan daha çok avanta almaktadır.

Avrupa devletlerinin geri gönderdiği zararlı ürünler (Brezilya et yüklü gemi de olduğu gibi) hem de devlet eliyle Türkiye gibi ülkelere getirilir.

İyileştirici özelliği kesinleşen ilaçlar piyasadan kaldırılır, daha az etkili olanlar piyasaya sürülür.

Bilimsel denetime tabi tutulmamış bitkiler devlet izniyle sağlık giderici ilaç olarak satılır (ot satan biri bu ülkede vergi rekortmeni olmuştu).

Zararlı maddelerle yapıldığı kesinleşen bazı plastik ürünler devlet izniyle piyasaya sürülür (yakın zamanda bir vatandaş uyardı diye onu öldürdüler).

 

Eğer kapitalizm dürüstlükse o halde bu gerçekler başka gezegende olmalı(?).

Bu yorumların hiç biri doğru değil. Komünizmdeki kanunsuzluklar ve ahlaksızlıklar çok daha yaygındır. Tekelcilik kapitalizmle değil, komünizmle bağdaşır. 19'uncu yüzyılın vahşi kapitalizmi 20'nci yüzyılda tımar edilmiştir. Pratik edilen kapitalizm için artık vahşi diyemezsiniz. Sosyalizmden çok daha ılıman ve insancıl bir ekonomik sistemdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 hours ago, bilgivehis said:

 

 

Hümanist ve kısıtlı bakış açısı reel kapitalizmi yansıtmaz. Sahtekarlığı kanıtlanmış bazı kapitalistler de kapitalizmi aklamaz.

Rekabetçi kapitalizmin hüküm sürdüğü 1950'lere kadar kaliteli, sağlıklı ve sağlam üretim zorunluydu. Bütün sanayi sektörü en uzun süre yaşayan kaliteli ürünler üretmek zorundaydı. Ürünler 20-30 yıl dayanırdı, hatta giyim gibi bazı ürünler kişiyle beraber yaşardı. Ürünlerin kaliteli toplumların da yoksul olması eski pazarlarını sürekli revaçta tutuyordu. Özellikle Sovyetlerin yıkılmasından sonra zaten ölmekte olan rekabetçi kapitalizm küçükleri ayıklayarak pazarın tek sahibi oldu. Rekabet bittikten sonra tekelci kapitalizm her şeyi tüketim üzerine planladı, ömrü kısa, kullan-at ve ucuz olsun projesi uygulandı. Bir yandan tüketim propagandası yapılırken diğer yandan ucuz iş-gücünü geri bıraktırılmış toplumlarla yürüttüler.

Tekelci kapitalizm yeni bir ilacı sömürdükleri bağımlı ülkelerde 20-30 yıl denemeden kendi ülkesine sokmaz.

Diğer pazarlarda olduğu gibi gıda pazarını da elinde bulunduran tekelci kapitalizm, ürettiği çürük ürünleri diğer ülkelere pazarlar. Zaten yoksul bıraktığı ülkelerin gücü de ancak çürük ürünlere yeter.

Her türlü uyuşturucunun pazar sahibi kapitalizmdir, sigara gibi zararlı bir maddeyi üreten kapitalizmdir, kendilerine dokunmayana kadar her türlü zararlı maddeyi üretmeye devam eder.

Sağlıksız ve denetimsiz kaçak ürünlere göz yuman kapitalizmdir, kayıt altı yürütülen kaçakçılıktan daha çok avanta almaktadır.

Avrupa devletlerinin geri gönderdiği zararlı ürünler (Brezilya et yüklü gemi de olduğu gibi) hem de devlet eliyle Türkiye gibi ülkelere getirilir.

İyileştirici özelliği kesinleşen ilaçlar piyasadan kaldırılır, daha az etkili olanlar piyasaya sürülür.

Bilimsel denetime tabi tutulmamış bitkiler devlet izniyle sağlık giderici ilaç olarak satılır (ot satan biri bu ülkede vergi rekortmeni olmuştu).

Zararlı maddelerle yapıldığı kesinleşen bazı plastik ürünler devlet izniyle piyasaya sürülür (yakın zamanda bir vatandaş uyardı diye onu öldürdüler).

 

Eğer kapitalizm dürüstlükse o halde bu gerçekler başka gezegende olmalı(?).

 

Herhangi bir haltı, alıp amanda ne mükemmel yada aman ne tu kaka diye göstermenin, anlatmanın yolları bellidir, saçmalamak, yani zırvalamak, yaninin yanisi safsata yapmak. Bunun da yolları gene bellidir, algıda seçicilik, cımbızlama, korkuluk safsatası, ad hominem falan filan...

 

Yazdıklarınız de işte tam olarak bu bilinen zırvalamalardan ibaret. 

 

Mesela, parası olmayan adamdan parasını nasıl alacaksınız? Olmayan şeyi nasıl verecek adam size? Yani, kapitalizmin hedefi, herkesin zengin olmasıdır ki, alınacak parası olsun.

 

Geri bıraktırılmış toplumlar mı? ABD, çoook uzun süreden beri kapitalizmin göbeği. Ve gene aynı ABD gene çoook uzun zamandan beri sosyalizmin göbeği olan çine baskı yapıyor. Vatandaşlarının gelir seviyesini, hayat standardını yükselt diye. Yazdıklarınıza bakınca, sefil bila aç sürünen, domuz bokunun içinde yaşayan, kuru ekmeği bulabilmek için köle usulü koğuşlarda yaşayanlar ABD denen melun kapitalist ülkede olması gerekirken, nedense onları çinde görüyoruz. 

 

Yani yazdıklarınız sadece uydurmadan ibaret, yaninin yanisi safi zırvalıyorsunuz. 

 

Geri bıraktırılmış toplum diye bir halt yok, en azından birinci dünya savaşından öncesinden beri yok. Geri kalmakta inat eden toplumlar var sadece. Çinliler örneğin, biraz kımıldadı,  tiyamennan falan derken, iyi kötü bir şeyler kopardı, geri kalmayı az buçuk yırtmaya başladı malum. 

 

Kapitalizm, bir kural, bir ideoloji falan değildir, önce bunu bir anlayın. Uzatmanın da gereği yok, gidin Karl Marx'ın hayatını inceleyin. Ömrünün son günlerini kapitalist oyunlarla borsada hisse tokuşturarak geçirmişti o mesela. 

 

Sana biri gelip devlet izniyle sağlık giderici ilaç satıyorsa, o devleti neden orada tuttuğunu sorgulayacaksın, hayali, aslı astarı olmayan bir kapitalizm korkuluğunu değil. Gözden kaçırdığınız şey bu zaten, kapitalizm diye bir halt yok. Zamanında emperyalizm vardı, krallar, şansölyeler, kontlar, dükler falan. Veba geldi, onlar bitti, burjuvazi başladı. Okyanus aşırı ticaret geldi, burjuvazinin dibine turp suyu sıkıldı, sanayi devrimi başladı. Sanayi devrimi ile birlikte, ortaya çıkan ekonomik düzene bir şey denmesi gerekiyordu, dendi de, kapitalizm. Amanda bu çok kötü, berbat diye, ekim devrimin yapanlar, kapitalizme isyan etmediler, rus çarının malum emperyalizmine kazan kaldırdılar, kapitalizm getirebilmek için, işte anlamadığın şeylerden biri.

 

Ne oldu peki orada, rus emperyalizmine? Oturtamadılar kapitalizmi, karıştı ortalık, bolşevikler meseleyi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Ufacık çocukları sarhoş katillere süngületerek öldürtmekle bir şeyin düzelmeyeceğini idrak edemediler. Sorunun çar ve ailesi olmadığını da göremediler, onları olası en canavarca öldürüp yok etmekle o sorunların bitmeyeceğini hiç anlamadılar.

 

Sonra ne oldu, malum, ikinci devrim, amanda aha kapitalizm geldi bolşeviklerle, bir boka yaramadı, biz kapitalizmin ötesine gidecez, komünizm getirecez diye çıktılar, günlerini gördüler ruslar. Azıcık okur, anlar, öğrenir. Marx der ki, sosyalizmin olması için, önce mükemmel bir kapitalizm yaşanmalıdır. 

 

Siz bunu bile görmekten acz içinde zavallılarsınız. Nasıl mı? Bakın nasıl...

 

Zararlı maddeler içeren plastiklerden yapılan şeyler, "devlet izniyle" piyasaya sürülür. Çünkü, orada kapitalizm değil, emperyalizm vardır. Emperyale, senin anlayacağın lafla krala yakın olan adam, o plastiği güzelce kakalar millete, hem de devletin eliyle, teşviğiyle, izniyle. Burada olan, kapitalizm değil, emperyalizmdir, sen gibi enaiyler ise çıkar, amanda kapitalizm yüzünden oluyor diye sayıklar. 

 

Avrupa devletleri kapitalisttir, o yüzden o etleri oraya sokmazlar, sokturmazlar. Ama senin emperyalist devletin, kendi çıkarı, menfaati için, zaten varlık sebebi kendini yüceltmek olan tebasına o etleri yedirmekten hiç çekinmez. 

 

Evet, bir ülkede seçim olunca emperyalizm olmaz diye bir halt yok. Kuzey Kore, Çin, Türkiye, Venezuela, bunlar emperyalizmin en babasının hala sürdüğü ülkelerdir. Gidip emperyalizmin kendilerine yaptıklarını da, her zaman yaptıkları gibi, amanda kapitalist bunlar, yok yok gomanist onlar falan diyerek alakasız yerlere sararlar. Siz gibi enayilerde buna kanıp, böyle zırvalar. 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, anibal yazdı:

Mesela, parası olmayan adamdan parasını nasıl alacaksınız? Olmayan şeyi nasıl verecek adam size? Yani, kapitalizmin hedefi, herkesin zengin olmasıdır ki, alınacak parası olsun.

 

Kapitalizmin girdiği ülkelerin hepsi zengin oldu maaşallah.

Kapitalizm, sömürü ve kâr demektir, senin az veya çok kazanmana bakmaz, ne kadar sömüreceği ve ne kadar kâr edeceğine bakar.

Türkiye bir bağımlı ülkedir, ABD'nin sömürge eyaletidir, Türkiye sanki bağımsız, özgür bir ülkeymiş gibi göstermişsiniz.

Kapitalizm yaşanmadan bir başka sisteme geçiş olmayacağını bilecek kadarım, Atatürkçü olmam da zaten bu bilinçte olmama dayanıyor.

 

Peki bu halklar sömürülmeyi, ezilmeyi, kandırılmayı, ilaç diye ota-poka yolunmayı hakediyor mu?

Elbette hakediyor, buna bir diyeceğim yok ama kapitalizm gerçeğini de böyle ajite etmenin anlamı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
27 minutes ago, bilgivehis said:

 

Kapitalizmin girdiği ülkelerin hepsi zengin oldu maaşallah.

Kapitalizm, sömürü ve kâr demektir, senin az veya çok kazanmana bakmaz, ne kadar sömüreceği ve ne kadar kâr edeceğine bakar.

Türkiye bir bağımlı ülkedir, ABD'nin sömürge eyaletidir, Türkiye sanki bağımsız, özgür bir ülkeymiş gibi göstermişsiniz.

Kapitalizm yaşanmadan bir başka sisteme geçiş olmayacağını bilecek kadarım, Atatürkçü olmam da zaten bu bilinçte olmama dayanıyor.

 

Peki bu halklar sömürülmeyi, ezilmeyi, kandırılmayı, ilaç diye ota-poka yolunmayı hakediyor mu?

Elbette hakediyor, buna bir diyeceğim yok ama kapitalizm gerçeğini de böyle ajite etmenin anlamı yok.

 

 

Kapitalizm girmez, artık bunu bir anlayın. Kaptializm dediğiniz şey, bir ideoloji falan değil. Birilerinin de facto durumu ifade etmek için yarattığı bir terim. 

 

Türkiye, bağımsız, özgür bir ülkedir. Ve bu bağımsız ve özgür haliyle, arapların başta olmak üzere birilerinin kul ve kölesi olmayı tercih etmiştir, bunu anlayın artık. Sanki her sandığın başında bir abd askeri, milletin kafasına namluyu dayayıp öyle oy attırıyor.

 

O halklar, sömürülmeyi, ezilmeyi, kandırılmayı, kaz gibi yolunmayı, hepsini hakediyor. Adam, pardon kadın ağzıyla söylüyor "Götünün kılıyız" diye... Bir göt kılının daha başka bir şey hakedebileceğini neye göre düşünüyorsun?

 

Kapitalizm dediğin şeyin, öyle bir gerçeği falan yok. Buyur, ahanda aha şurda kapitalizm de, görelim bakalım, ne neymiş? Bak sana ben örnek vereyim: Dünyanın en çok sömürülen insanları ABD'de yaşar, biliyor muydun? Peki ABD'nin Rusya yada Çinden ne farkı vardır, onu bilir misin? Ona da ben cevap vereyim, sömürülen kişini dilediği an sömüren hale gelebilme özgürlüğünün olmasıdır. Ha, sen buydun, şimdi bu ol gibi laflar bir masallarda olur... Prenses öp kurbağayı, olsun prens... İki, çok ve akıllıca çalışarak olur, ABD'de falan olduğu gibi.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 10.02.2019 at 19:10, anibal yazdı:

sömürülen kişini dilediği an sömüren hale gelebilme özgürlüğünün olmasıdır

 

Sayın anibal, bu cümlen gerçeği yansıtmıyor ama sana bir soru sorayım.

Bu kadar övdüğün kapitalizmi iyi olduğunu varsayalım, peki bu millet hakediyor mu?

Bu millet kapitalizmi de komünizmi de haketmiyor, bunlara arap ya..ağı tatlı geliyor, o halde bizim tartışmamız kendimizi avutmaktan başka bir şey değil.

Bundan sonra bu konuları tartışmayacağım, Türk Ateist söylemişti "Kendi hayatına bak" demişti ama dinlememiştim, haklıymış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 minutes ago, bilgivehis said:

 

Sayın anibal, bu cümlen gerçeği yansıtmıyor ama sana bir soru sorayım.

Bu kadar övdüğün kapitalizmi iyi olduğunu varsayalım, peki bu millet hakediyor mu?

Bu millet kapitalizmi de komünizmi de haketmiyor, bunlara arap ya..ağı tatlı geliyor, o halde bizim tartışmamız kendimizi avutmaktan başka bir şey değil.

Bundan sonra bu konuları tartışmayacağım, Türk Ateist söylemişti "Kendi hayatına bak" demişti ama dinlememiştim, haklıymış.

 

 

Millet dediğiniz ne ki? Bence bu millet kapitalizm değil, alayının zincirli halde taş ocağında işletileceği bir kölelik düzenini ancak hakediyor. 

 

Türkiye özelinden bahsediyorsan... Kapitalizm falan yok zaten, malum bugünlerde baya baya komünist olmaya başladık hatta. 

 

Eee, ne var bunda, işte ne güzel hem üreten, hem tüketen kazanıyor. Ama burada komünizmin iğrenç yüzünü görürsün. Senin eşşek gibi çalışmana karşılık alamadığın para ile, o sebzeyi satan torpilli adamı ve hayatı evin mutfağı ile caminin helası arasında döşenmiş bir boru olmaktan ibaret mahlukları beslerler. 

 

Evet, kendi hayatına bak. İşte kapitalizmde tam olarak budur aslında.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...