Jump to content

ateistlerin cevabını beklediği zor soru


Recommended Posts

Şimdi, akılsızşuursuzatom yazdı:

adamlar  evrime  inanmıyor  ki

 

İnanma meselesi değil bu.

 

Yerçekimi etkisi ile cisimlerin neden yere düştüğünü biliyoruz.

 

Şimdi birine bunu açıklamaya çalıştığında kalkıp ben yerçekimine inanmıyorum ki diyebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 178
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

26 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

ama  sizi  dünyaya  gönderdi  ki  seçim  yapıp  ateist  olun  kendinizde  görün  diye 

 

Kendimizde görelim de, neyi görelim? Tekil bir senaryonun getirdiği tekil bir sonucu mu?

En başta bir kere herkesin senaryosu farklı. Kimi 600 yılında arabistanda doğmuş, kimi hacı hocanın oğlu olmuş, kimi ateist, kimi budist bir ailenin evladı olarak yetişmiş..miş miş miş...

Kiminin başına kötü iş gelmiş, kiminin gelmemiş..vb. vb..

 

Allah diyelim ki her senaryoyu biliyor. E biz bilmiyoruz ki? O vakit hangi yüzleşme, hangi kendinde görme? 

Belki ben farklı bir senaryoda mümin, diğerinde ateist, başka birinde ise budist, hırsız, katil vb. olarak görecem finişi kim bilir? 

 

Ha eğer limit sonsuza giderken olası sonsuz senaryolar alemindeki her senaryoda aynı şekilde, yani mesela ateist olarak göreceksem finişi, o vakit benim özgür iradem falan yok, her duruma karşı aynı şekilde hareket eden, aynı tepkiyi veren bir robotum demektir. Zaten başka bir şey seçmemin mümkünatı yokmuş.

Yok eğer farklı senaryolarda farklı şekillerde bitecekse bu iş, o vakit neden "sadece bu senaryo üzerinden" işlem görüyorum?

Tanrı biliyor, ama ben bilmiyorum ki? 

 

Şimdi ben neyle yüzleşmiş; hangi kendimde neyi görmüş oldum?

Yani bu sınav, bizim içinse eğer, o da iş görmüyor ki?

Ne adaleti eşit, herkesin sınavı farklı; ne de olası her koşuldaki durumumuzu deneyimleyebiliyoruz..

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, Sundance yazdı:

 

İnanma meselesi değil bu.

 

Yerçekimi etkisi ile cisimlerin neden yere düştüğünü biliyoruz.

 

Şimdi birine bunu açıklamaya çalıştığında kalkıp ben yerçekimine inanmıyorum ki diyebilir mi?

 

Hayır İslam'a göre yerçekimi diye birşey yok. Allah ol der ve oluverir. Kurandaki ayet böyle. Dünya çektiği için düşmüyor cisimler. Allah düş dediği için dusuyor. Bu yüzden evrim de yok, biz de yokuz aslında. Allah ol demiş ve bizde oluvermişiz

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, teflon yazdı:

 

Kendimizde görelim de, neyi görelim? Tekil bir senaryonun getirdiği tekil bir sonucu mu?

En başta bir kere herkesin senaryosu farklı. Kimi 600 yılında arabistanda doğmuş, kimi hacı hocanın oğlu olmuş, kimi ateist, kimi budist bir ailenin evladı olarak yetişmiş..miş miş miş...

Kiminin başına kötü iş gelmiş, kiminin gelmemiş..vb. vb..

 

Allah diyelim ki her senaryoyu biliyor. E biz bilmiyoruz ki? O vakit hangi yüzleşme, hangi kendinde görme? 

Belki ben farklı bir senaryoda mümin, diğerinde ateist, başka birinde ise budist, hırsız, katil vb. olarak görecem finişi kim bilir? 

 

Ha eğer limit sonsuza giderken olası sonsuz senaryolar alemindeki her senaryoda aynı şekilde, yani mesela ateist olarak göreceksem finişi, o vakit benim özgür iradem falan yok, her duruma karşı aynı şekilde hareket eden, aynı tepkiyi veren bir robotum demektir. Zaten başka bir şey seçmemin mümkünatı yokmuş.

Yok eğer farklı senaryolarda farklı şekillerde bitecekse bu iş, o vakit neden "sadece bu senaryo üzerinden" işlem görüyorum?

Tanrı biliyor, ama ben bilmiyorum ki? 

 

Şimdi ben neyle yüzleşmiş; hangi kendimde neyi görmüş oldum?

Yani bu sınav, bizim içinse eğer, o da iş görmüyor ki?

Ne adaleti eşit, herkesin sınavı farklı; ne de olası her koşuldaki durumumuzu deneyimleyebiliyoruz..

haklısınız  elbet  sınav  için  eşitlik  değil  adalet  tarzı  şeyler  diyorlar videodaki  kişiler; yani  herkesin  aynı  sorulara  tabi  olduğu  sınav  değil  herkesin  sınavı  nispetinde  karşılığını  alabilmesini  öngörüyor afrikada  açlıkla  yuzlesen  farklı  isvecte  ferahlık  içinde  olan  için  farklı  karşılık  verilecekmiş  bu da  adalet  oluyormuş.Acikcasi yanlış  anlamiyorsam  eşitlik  ve  adalet  kavramlarının  farkindan  bu  dedikleri  çıkar  ama  pratik  olarak  biraz  sorunlu  gibi  ya  sizce?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Hayır İslam'a göre yerçekimi diye birşey yok. Allah ol der ve oluverir. Kurandaki ayet böyle. Dünya çektiği için düşmüyor cisimler. Allah düş dediği için dusuyor. Bu yüzden evrim de yok, biz de yokuz aslında. Allah ol demiş ve bizde oluvermişiz

Allah  yasaları  kendisi  koymuş  zaten neden  müdahale  edip  dursun  şu  taş  düşsün  diye

Link to post
Sitelerde Paylaş
16 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

haklısınız  elbet  sınav  için  eşitlik  değil  adalet  tarzı  şeyler  diyorlar videodaki  kişiler; yani  herkesin  aynı  sorulara  tabi  olduğu  sınav  değil  herkesin  sınavı  nispetinde  karşılığını  alabilmesini  öngörüyor afrikada  açlıkla  yuzlesen  farklı  isvecte  ferahlık  içinde  olan  için  farklı  karşılık  verilecekmiş  bu da  adalet  oluyormuş.Acikcasi yanlış  anlamiyorsam  eşitlik  ve  adalet  kavramlarının  farkindan  bu  dedikleri  çıkar  ama  pratik  olarak  biraz  sorunlu  gibi  ya  sizce?

 

Ben diyorum ki bu sınav:

 

Fonksiyonu itibari ile karşılıksız (Yüzleşmek, kendini görmek)

İçeriğinin adaletsiz olması itibari ile geçersiz (herkese farklı senaryo)

Olası diğer senaryo durumlarına göre ise ya özgür iradesiz, ya da başka tür bir adaletsizliğin içinde bırakıyor bizi. (Tek senaryoya göre değerlendirilmek)

 

Yani bu sözde sınav; boş, fonksiyonsuz ve geçersiz.

Yani neresinden tutsan, orasından elinde kalıyor.

 

Şimdi sen gelip buraya zırt pırt soruyon da,

O köşkler videolar alemi midir nedir, işte oraya da soruyon mu, sorup da cevap alıyon mu?

Yoksa bütün eziyetin bize mi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
22 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Allah  yasaları  kendisi  koymuş  zaten neden  müdahale  edip  dursun  şu  taş  düşsün  diye

 

O yasa dediğin şeylerin olmamasına imkan yok zaten. Allah olsa da olmasa da olacak. Sana bununla ilgili bir soru sorduk, kem küm dedin uzadın. Kafa yormaya niyetin yok ki..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dincilerde şöyle bir huy var, ezbere konuşuyorlar, ne konuştukları hakkında hiç düşünmüyorlar. Mesela Allah her şeyi bilir diyorlar, Allah insanı bizzat kendi tasarladı diyorlar sonra da Allah insanlara hür irade verdi diyorlar. Acaba böyle bir şey mümkün olabilir mi diye hiç düşünmüyorlar.

 

Öncüller:

1. Allah her şeyi bilir.

2. Allah insanı bizzat kendi tasarladı yani insanın düşünme, muhakeme etme ve karar verme mekanizmasını kendi yaptı.

 

Şimdi bu öncüllere göre bir insan önündeki A ve B seçeneklerinden birini seçerken kendi mi karar vermiş oluyor? Bu seçimi yaparken Allah'ın kendisine verdiği düşünme, muhakeme etme ve karar verme mekanizmasını kullanmıyor mu? Bu mekanizma Allah'ın tasarladığı şekilde çalıştığına göre nasıl hür irade oluyor?

 

Gelelim Allah bu mekanizmayı hür irade oluşacak şekilde yapabilir mi sorusuna. Nasıl yapacak? Allah her şeyi bildiğine göre bu mekanizmanın ürettiği sonuçları kendisinin bile bilemeyeceği şekilde nasıl tasarlayacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Allah  yasaları  kendisi  koymuş  zaten neden  müdahale  edip  dursun  şu  taş  düşsün  diye

O zaman şöyle soralım

 

Bardağı bırakınca neden yere düşer

 

1- Allah öyle istediği için

 

2- imtihan edildiğiniz için

3- şeytan bardak sevdiği için

4-bardak günahkar olduğu icin

 

Bunlardan başka seçme hakkınız yoksa  bu soruya mantık uydurmak zorunda kalırsınız.

 

Dünyadaki imtihanda insana seçme hakkını veren tanrı ama seçenekleri yaratan da tanriysa o seçeneklerden birine mantık uydurmak zorunda kalırız.

 

Herşeyi yapan tanrı o bardağın kırılmasından sorumsuz olamaz. Ama kırilmasini isteyenler suçludur.  İstemeseydi isteyemezdik. Suçu yaratan da tanrı . Bu yüzden bir şeytana ihtiyaç var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, teflon yazdı:

Şimdi sen gelip buraya zırt pırt soruyon da,

O köşkler videolar alemi midir nedir, işte oraya da soruyon mu, sorup da cevap alıyon mu?

Yoksa bütün eziyetin bize mi..

 

@akılsızşuursuzatom un tarzı bana "bir arkadaşım için soruyorum" tarzını hatırlatıyor.

 

O "bir arkadaş" hiç çıkmıyor ortaya.

 

Bu forumda "Höyt, biz sözler köşküyüz, size Allah'ı öğretecez" şeklinde resmi olarak gelmiş tek bir konu yok, hep "bir arkadaş soruyor"

 

O kadar güçlü bir argümansa, bırak ortaya atan savunsun burada kendini di mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Sundance yazdı:

 

@akılsızşuursuzatom un tarzı bana "bir arkadaşım için soruyorum" tarzını hatırlatıyor.

 

O "bir arkadaş" hiç çıkmıyor ortaya.

 

Bu forumda "Höyt, biz sözler köşküyüz, size Allah'ı öğretecez" şeklinde resmi olarak gelmiş tek bir konu yok, hep "bir arkadaş soruyor"

 

O kadar güçlü bir argümansa, bırak ortaya atan savunsun burada kendini di mi?

arkadaşım  soruyor  tarzı  değil  bende  soruyorum  elbet  onların  dedikleri  üzerinden  bende  merak  ediyorum  sonucunu 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

arkadaşım  soruyor  tarzı  değil  bende  soruyorum  elbet  onların  dedikleri  üzerinden  bende  merak  ediyorum  sonucunu 

 

Sana demiyorum.

 

Burada sizin belirttiğiniz kaynakları okuyup gelenler oluyor ama orjinalleri olmuyor, onu diyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

Video kötü gibi görünen şeylerin bazı neticelerinden bahsetmiş umarım mantığınıza bu kez yatar sabırla dinleyeceğinizi umuyorum. Şimdiden teşekkürler

"netice" dediğinize göre iyiliğin kötülükten geldiğini savunan bir video olacak, bana öyle gelmişti. Ve düşündüğüm gibi bir video, açıklamalarının ikinci dakikasında -videonun değil, adamlarının açıklamasının 2. dakikası- da videonun geri kalanında başka bir şey olmayacağına karar verdim Said Nursi'den alıntı veya fikre biraz daha fazla gitmek dışında.

 

Onlara göre her kötülük ondan daha iyi gelecek bir iyilik için yani, yoksa zaten Allah buna izin vermezdi. Sonuçlarımız bunlar:

Varsayım A: Her kötülük, daha değerli bir iyiliği doğurur.

Varsayım B: Tanrı bu yüzden bunlara izin verir.

Varsayım A zaten tehlikeli bir öncül. Zirâ şu tarz sonuçlara bizi götürebilir:

Öncül: Bir sonuçta iyilik kötülükten fazla ise sonuç iyidir.

Öncül: Her kötülük için ondan daha değerli bir iyilik vardır.

Dolayısıyla, her başı kötü olan sonuç iyidir. Hatta her sonuç ya nötrdür ya da iyidir.

Tuhaf bir sonuç.

Öncül: Bir kötülük olduğunda doğacak iyilik ondan daha fazla olur.

Öncül: İyilikten iyilik doğar fakat kötülük sonucu doğacak iyilik daha büyük bir iyiliktir, yoksa kötülük anlamsız olur.

Dolayısıyla, kötülüklerin getireceği iyilik iyiliklerin getireceği iyilikten daha fazladır.

Öncül: A durumunda net iyilik b iken ve C durumunda net iyilik d iken, b d'den büyükse A C'den daha iyi bir durumdur.

Dolayısıyla kötülüklerin getirecekleri durumlar iyiliklerin getirecekleri durumdan daha iyidir.

Öncül: Daha iyi durumlara neden olacak şeyler tercih edilmelidir.

Dolayısıyla, kötülük yapmak iyilik yapmaya tercih edilmelidir.

 

Yanlış bir taraf varsa siz söyleyebilirsiniz.

 

Anime fazla seyretmem ama bu bana Nagito Komoeda adı verilen bir anime karakterini anımsatıyor. Düşüncesi aşağı yukarı böyle: "Umutsuzluktan, ondan daha değerli bir umut doğar." Umutu o kadar seviyor ki herkesi umutsuzluğa düşürmek istiyor, ki bu da daha değerli bir umuta neden olacak -ona göre-.

 

Not: "anımsatıyor" diyorum çünkü düşünüşler benzer olsa da bu yanıt daha çok olayları güzel bir nedene bağlamak için düşünülmüş bir çıkarım. İyi niyetten geliyor, kötü niyetten değil ve sadece durumsal bir çözüm. Her insanın böyle absürd sonuçlara yol açacak argümanları savunduğu olmuştur, en zekiler hariç. Özellikle duygusal problemlerde böyle çıkarımlar normaldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, Natüralist Ateist said:

"netice" dediğinize göre iyiliğin kötülükten geldiğini savunan bir video olacak, bana öyle gelmişti. Ve düşündüğüm gibi bir video, açıklamalarının ikinci dakikasında -videonun değil, adamlarının açıklamasının 2. dakikası- da videonun geri kalanında başka bir şey olmayacağına karar verdim Said Nursi'den alıntı veya fikre biraz daha fazla gitmek dışında.

 

Onlara göre her kötülük ondan daha iyi gelecek bir iyilik için yani, yoksa zaten Allah buna izin vermezdi. Sonuçlarımız bunlar:

Varsayım A: Her kötülük, daha değerli bir iyiliği doğurur.

Varsayım B: Tanrı bu yüzden bunlara izin verir.

Varsayım A zaten tehlikeli bir öncül. Zirâ şu tarz sonuçlara bizi götürebilir:

Öncül: Bir sonuçta iyilik kötülükten fazla ise sonuç iyidir.

Öncül: Her kötülük için ondan daha değerli bir iyilik vardır.

Dolayısıyla, her başı kötü olan sonuç iyidir. Hatta her sonuç ya nötrdür ya da iyidir.

Tuhaf bir sonuç.

Öncül: Bir kötülük olduğunda doğacak iyilik ondan daha fazla olur.

Öncül: İyilikten iyilik doğar fakat kötülük sonucu doğacak iyilik daha büyük bir iyiliktir, yoksa kötülük anlamsız olur.

Dolayısıyla, kötülüklerin getireceği iyilik iyiliklerin getireceği iyilikten daha fazladır.

Öncül: A durumunda net iyilik b iken ve C durumunda net iyilik d iken, b d'den büyükse A C'den daha iyi bir durumdur.

Dolayısıyla kötülüklerin getirecekleri durumlar iyiliklerin getirecekleri durumdan daha iyidir.

Öncül: Daha iyi durumlara neden olacak şeyler tercih edilmelidir.

Dolayısıyla, kötülük yapmak iyilik yapmaya tercih edilmelidir.

 

Yanlış bir taraf varsa siz söyleyebilirsiniz.

 

Anime fazla seyretmem ama bu bana Nagito Komoeda adı verilen bir anime karakterini anımsatıyor. Düşüncesi aşağı yukarı böyle: "Umutsuzluktan, ondan daha değerli bir umut doğar." Umutu o kadar seviyor ki herkesi umutsuzluğa düşürmek istiyor, ki bu da daha değerli bir umuta neden olacak -ona göre-.

 

Not: "anımsatıyor" diyorum çünkü düşünüşler benzer olsa da bu yanıt daha çok olayları güzel bir nedene bağlamak için düşünülmüş bir çıkarım. İyi niyetten geliyor, kötü niyetten değil ve sadece durumsal bir çözüm. Her insanın böyle absürd sonuçlara yol açacak argümanları savunduğu olmuştur, en zekiler hariç. Özellikle duygusal problemlerde böyle çıkarımlar normaldir.

 

eksik olan şu...

 

Bu kafayla, iyilik etmek istiyorsak, demek ki önce kötülük etmemiz gerekiyor.

 

Hadi o zaman müslümanlara iyilik etmeye gidelmi, mesela ne kadar türbanlı bacıları varsa alayını da düzelim, sonra köle edelim, sonra da şam'da falan cariye olarak satalım. Böylece eminim sayısız iyilik etmiş oluruz allahın izniyle..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

dünyayı ve müslümanları etraflıca analiz edin, göreceksiniz ki kötü olan şeytan değil, allah kötü. şeytan allah'ın kötülüğüne karşı mukavemet gösterdiği için kötü diye isimlendirilmiş ama tiksinti verici sapkınlıklar müslümanların yaşamlarında var,  müslüman olmayanlarda sapıklık yok. şeytan'ın asiliğine müstehak olan dinsizler dünya'da inkişaf sahibi insanlar. dünyanın her yerinde dinsizler inkişaf sahibi, müslümanlar iğrençlik sahibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, anibal yazdı:

 

eksik olan şu...

 

Bu kafayla, iyilik etmek istiyorsak, demek ki önce kötülük etmemiz gerekiyor.

 

Hadi o zaman müslümanlara iyilik etmeye gidelmi, mesela ne kadar türbanlı bacıları varsa alayını da düzelim, sonra köle edelim, sonra da şam'da falan cariye olarak satalım. Böylece eminim sayısız iyilik etmiş oluruz allahın izniyle..

 

sizin alanınız diye soruyorum kusra bakmayın;

 

Ayrık yüzgeçli ışık balığı türünden olan “Anamalop Katoptron” adı verilen bu balık vücudundan gözünün alt kısmına kadar ulaşan ışık saçan beneklere sahip. Bu balık türü istediği zaman ışıklarını kapayabiliyor; ışığı kapatıp açarak derin deniz yaratıklarına mors koduna benzer mesajlar göndererek iletişim kuruyor. Akıl şuur ve ilim sahibi olmayan bu canlılar, kendi kendine veya birbirlerine bir anlaşma dili öğretemeyip, öğrenemeyeceklerine göre, elbette bu sistemi oluşturup kontrol eden bir Zât olmalıdır.  (Bu muhteşem denen canlı ile ilgili ne gibi şeyler söyleyebilirsiniz acaba?

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

sizin alanınız diye soruyorum kusra bakmayın;

 

Ayrık yüzgeçli ışık balığı türünden olan “Anamalop Katoptron” adı verilen bu balık vücudundan gözünün alt kısmına kadar ulaşan ışık saçan beneklere sahip. Bu balık türü istediği zaman ışıklarını kapayabiliyor; ışığı kapatıp açarak derin deniz yaratıklarına mors koduna benzer mesajlar göndererek iletişim kuruyor. Akıl şuur ve ilim sahibi olmayan bu canlılar, kendi kendine veya birbirlerine bir anlaşma dili öğretemeyip, öğrenemeyeceklerine göre, elbette bu sistemi oluşturup kontrol eden bir Zât olmalıdır.  (Bu muhteşem denen canlı ile ilgili ne gibi şeyler söyleyebilirsiniz acaba?

 

Hangi derin deniz yaratığına mors kodu yolluyormuş ki, sallamışlar kıçlarından. 

 

Bu gerzek yandan yemiş tipler, amanda öğreten zat diye götlerinden tanrı uydurana kadar, bu işin aslını araştırsalar, bir hayra vesile olacak bilgi sahibi olurlardı.

 

Derin denizde ne var? Bir şeyler. Ne yerler? Gene bir şeyler ve bilhassa plankton. Peki planktonlar, kendilerini yiyene karşı kendini nasıl savunur? Çeşitli yollarla ve birde ışık çıkararak. Yani yanıp sönen ışık, planktonun hem savunması, hemde açık noktasıdır, yerini belli eder. Karides planktonu yemeye çıkarsa, plankton karidesin yerini belli eder, levrekte gelip o karidesi yer. Ama planktonun da yeri belli olmuş olur, plankton yiyen planktonlar, düşük seviye organizmalar oraya hücum eder. 

 

O zaman, o zooplanktonları yemek istiyorsan ne yaparsın? Planktonu, dinoflagetellayı taklit edersin. Derin denizdesin, başedilmez devasa canavar levrek yok yaşadığın yerde. İşte o balıkta bunu yapar, ışıkları ile yakamoz taklidi yapar, zooplanktonları, onları yiyen biraz daha iri canlıları kendine çekip yer. 

 

O kıçını kaldırır da, her bir halttan o kıçından uydurduğun tanrıcığı sorumlu tutmayı bırakır, bir plankton nasıl ışık çıkarır bakarsan, bu balığın da aynı şekilde yanıp söndüğünü görürsün, hepsi bu. Ve bun geliştiren şeye de evrim denir, hepsi gene bu.

 

 

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, anibal yazdı:

 

Hangi derin deniz yaratığına mors kodu yolluyormuş ki, sallamışlar kıçlarından. 

 

Bu gerzek yandan yemiş tipler, amanda öğreten zat diye götlerinden tanrı uydurana kadar, bu işin aslını araştırsalar, bir hayra vesile olacak bilgi sahibi olurlardı.

 

Derin denizde ne var? Bir şeyler. Ne yerler? Gene bir şeyler ve bilhassa plankton. Peki planktonlar, kendilerini yiyene karşı kendini nasıl savunur? Çeşitli yollarla ve birde ışık çıkararak. Yani yanıp sönen ışık, planktonun hem savunması, hemde açık noktasıdır, yerini belli eder. Karides planktonu yemeye çıkarsa, plankton karidesin yerini belli eder, levrekte gelip o karidesi yer. Ama planktonun da yeri belli olmuş olur, plankton yiyen planktonlar, düşük seviye organizmalar oraya hücum eder. 

 

O zaman, o zooplanktonları yemek istiyorsan ne yaparsın? Planktonu, dinoflagetellayı taklit edersin. Derin denizdesin, başedilmez devasa canavar levrek yok yaşadığın yerde. İşte o balıkta bunu yapar, ışıkları ile yakamoz taklidi yapar, zooplanktonları, onları yiyen biraz daha iri canlıları kendine çekip yer. 

 

O kıçını kaldırır da, her bir halttan o kıçından uydurduğun tanrıcığı sorumlu tutmayı bırakır, bir plankton nasıl ışık çıkarır bakarsan, bu balığın da aynı şekilde yanıp söndüğünü görürsün, hepsi bu. Ve bun geliştiren şeye de evrim denir, hepsi gene bu.

 

 

 

yani evrim bir canlının son haliyle '' mükemmel'' halde olmadığını savunur peki bu balığın önceki hali nasıldır yani bu özelliğini nasıl ve hangi aşamada kazanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, akılsızşuursuzatom said:

yani evrim bir canlının son haliyle '' mükemmel'' halde olmadığını savunur peki bu balığın önceki hali nasıldır yani bu özelliğini nasıl ve hangi aşamada kazanmıştır.

 

Müneccim miyiz biz, nerden bilelim? Bilimin o rezil ve şerefsiz kepazeler gibi kıçından uydurma lüksü yok. Zira, o özellik, fosil kayıtlarına geçebilecek bir özellik değil. Belki daha balık bile değilken o özelliğe sahipti, bunu bilmek zor.

 

Ha, hiç bir şey denemez diye de bir şey yok. Bu özelliği gösteren canlılara bakarsın, onların ortak atasını bulursun, bu özelliğin o atadan gelmiş olması büyük ihtimaldir, o halde, o ortak atanın yaşadığı dönem, o özelliğin ortaya çıktığı dönem olur. 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...