Jump to content

Tüp kuyruğu vs Hıyar kuyruğu


Recommended Posts

  • İleti 185
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

7 dakika önce, poiuz yazdı:

Heykel 90.000 TL değerinde.

O zamanlar 1TL hemen hemen 1 Dolar.

Yani CeHaPe zihniyeti 90.000 dolara heykel almışlar.

Vay vatan hainleri vaaay!

o sadece bir tanesi

o tarihlerde yapılan heykeller yüzlerce

sırf ankara ve samsuna dikilen 3 devasa heykel 10 fabrika parası. 

evet sanayileşme yaptılar ama bilime önem vermediler çağdaşlığı sadece açılıp saçılmak olarak algıladılar.

orman çiftliği yerine veya anıtkabir yerine adam gibi bilim+teknoloji merkezi yapmış olsalardı bugün çok farklı yerdeydik 

bak almanya ve japonya 2.dünya savaşından çıktı ne hale geldiler

2 atom bombası yersen toparlarsın atam bombası yersen 100 yıl değil 1000 yılda toparlanamazsın

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, BlackSunTR yazdı:

benim dikkat çekmek istediğim nokta dünya çapında büyük bir ekonomik kriz var ama bizim gazi paşa ve sağır ismet heykellere-lüks+lüks savarona yüzen sarayına paralar harcıyor.   yapay karadeniz projelerini duymamış olamazsın değil mi?   tamamen lüks içinde halktan kopuk bir zihniyettir.

anca milletin giyimine kuşamına karışsınlar 

 

 

11 dakika önce, poiuz yazdı:

1929 ha?

HeHaPe zihniyet degil mi?

 

Reis de maden çöküşüne 1800lerden örnekler vermişti, sen bayağı iyiymissin.

 

1929da Çin açlıktan kırılır.

 

Bunun yanımda bir çok ülkeyi kara cuma vurur.

Almanyada mesela işsiz sayısı 1,3 milyondan 6 milyona sıçrar.

ABDde oluşan krizden bir çok Avrupa ülkesi de nasibini alır. (Belki charlie chaplin diye birisini duymussundur, onun filmlerine bakmışsan ABD deki ve dünyadaki yoksulluğu biraz olsun görebilirsin)

Japonya hariç bir cok devletin vatandaşları açlık ve sefalet içindedirler.

 

Ama 1929dan örnek getirebildin. Bravo!

 

 

Ekonomisi bağımsız olan devletler krizden filan etkilenmezler.

 

Krizler zaten yapaydır.Hitler iktidar olunca almanyada yüksek enflasyon filan kalmamıştı.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, priest of nature yazdı:

 

 

 

Ekonomisi bağımsız olan devletler krizden filan etkilenmezler.

 

Krizler zaten yapaydır.Hitler iktidar olunca almanyada yüksek enflasyon filan kalmamıştı.

 

 

Zaten bu nedenle savaştan sonra inanılmaz bir büyüme gösterdi ekonomimiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu okuyunca beynim yandı. Cidden forumun seviyesi çok düşük. Yani üye olurken de bunun farkındaydım ama bu kadarını beklemiyordum. Tarihi ve olayları hep birilerinin büyük planları, kurguları gibi görmek düşük zekalıların yapacağı bir iştir. Dinlerin halk tabakasına kendini anlatmak için "kıssa" denilen masalları kullanması gibi... Türkiye'de genel olarak zeka düşüklüğünün ve tarihin etkisiyle var olan ve her alana sirayet eden ideolojik (ideoloji de ideoloji olsa!) bakış hastalığı, adına "Ateist Forum" denilen bu forumda da fazlasıyla mevcut görünüyor. Fakat daha da ilginç bir şey dikkatimi çekti. Bu konuda AK Partili olarak kendini ifade eden kişilerin, dinlere inanmadığını söylemesi komik. Muhtemelen bir şeyleri sorgulamaya çalışan ama içsel çatışmalarından ötürü bunu başaramayan kişiler, bu tür forumlarda üyelik açarak kendilerini bu şekilde ifade etmeye çalışıyorlar. Yani kullanılan cümlelerden, kelimelerden o kadar belli ki bu... 

 

Sebze satışının bir alternatif olması amacıyla yapıldığı söylenmiş. Ama bunu söylerken Türkiye'nin büyük metropollerinde oluşan km'lerce kuyrukları görmüyorlar mı? Hangi ülkede ucuza sebze satıldığı için kuyruk olur yahu? Basbayağı krizin içindeyiz işte. Adına kriz yerine başka bir şey diyin isterseniz, teknik anlamda kullanmıyorum "kriz" terimini. Ülkede işi olan insanların %30'undan fazlası asgari ücret ile çalışıyor, bu kuyrukların oluşması çok mu anormal? 

 

Serbest piyasa ekonomisini benimsediğini iddia eden bir ülkenin bağımsız yargı kurumlarını oluşturması Tanrı'nın kanunu gibidir. Türkiye'de ise adına "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" denilen bir icat ile yüksek yargı organlarındaki atamaların hepsi "partili" Cumhurbaşkanı tarafından yapılıyor. Cengiz-Limak-Kolin denen şirketler DÜNYADA devletten en fazla ihale alan şirketler arasına giriyor! (https://t24.com.tr/haber/makyol-cengiz-kalyon-ve-kolin-dunyada-devletten-en-cok-ihale-alan-sirketler-listesinde-ilk-siralarda,636193)

Düşünebiliyor musunuz?! Bu ülke serbest piyasa ekonomisini uyguladığını iddia ediyor! Bağımsız kuruluşkarca yapılan tüm endekslerde, medeni bir ülkenin sahip olması gereken niteliklerin hepsinde en alt sıralardayız. Basın ve düşünce özgürlüğünde Türkiye "özgür olmayan ülkeler" statüsüne geriledi. (https://freedomhouse.org/report/freedom-world/freedom-world-2018) Para birimindeki değer kaybı dünya zirvesinde yer alan Venezuela, Sudan, Arjantin, Angola ile yarışıyor! Yüzde 20'nin üzerinde enflasyon ile ilk 10'un içindeyiz! (https://tradingeconomics.com/country-list/inflation-rate)

 

Bunları bilerek yorum yapın konuya her kim yazıyorsa. Neden bahsettiğinin farkında değil birçok kişi. Daha birçok saçmalık var, Kadir Mısıroğlu'nun kitaplarını tarihi kaynak olarak alıp, söylediklerini kimse çürütemedi diyecek kadar müptezellik seviyesine ulaşılmış. Kadir Mısıroğlu'nu makul gören biri Sinan Meydan'ı eleştiriyor? Yahu bu neyin kafası? Mısırlı'nın ve benzerlerine onlarca reddiyeler yazıldı. Tek yapılması gereken farklı kaynakları araştırmak. Ortadoğu ve kabile devletleri harşö hiçbir devletin betona, büyük şekilsiz binalara bakarak o ülke hakkında fikir sahibi olmadığını, bunların "itibar" anlamına filan gelmediğini bilemiyor.

Devletin yaptığı her harcamanın kendi cebinden çıktığını düşünemiyor!

 

Cidden ilginç tartışıyorsunuz arkadaşlar. Her iki taraf için de söylüyorum bunu. Kanıtsız, delilsiz, aklına gelen bir şeyi tam sindirmeden ağzını açmamayı ne zaman öğrenecek bu millet. Yani hiç değilse 2-3 bir şey okuyan insanlar olarak siz siyasi fanatizmden vazgeçin. Siyasi fanatizm tepedekilerin yaptıkları şerefsizlikleri beslemekten başka bir şeye yaramıyor. Burada birbirinize nefret duyuyorsunuz ya, o nefret aslında bomboş. Çünkü iki taraf da benzer içgüdülerle davranıyor. Kişiliği ve çevresinin etkisiyle kafada bir şablon oluşturup ona uyan ne varsa alıyor, uymayanları dışarı atıyor. Bir görüşü ispatlama, temellendirme, kaynakların doğruluğunu teyit etme, üzerine düşünme hak getire! Cidden garip, hele de toplumda biraz daha ortalama zekanın üstünde kişiler olarak baktığımız bazı ateistlerin buradaki yorumları içler acısı. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 dakika önce, arasaksoy yazdı:

bazı ateistlerin buradaki yorumları içler acısı. 

 

Yazının büyük kısmına kesinlikle katılıyorum ve sana hak veriyorum fakat onların seviyesine inmeden onlarla tartışmak küfürsüz gerçekleşemiyor. Bu nedenlerle seviyemizi düşürmek zorunda kalıyoruz. Adamlar ateist olup her türlü müslümana küfür edebilme hakkını kendinde görüp bir de utanmadan laiklikten bahsedebiliyor. Daha ne diyelim. Teolojik görüşüm ne olursa olsun ben daima masumların ve ezilenlerin yanındayım. Zaten dünya asıl düşmanının psikopati olduğunu kavrayıp buna göre hareket ederse çok daha az sorunumuz kalır.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
20 dakika önce, arasaksoy yazdı:

Tarihi ve olayları hep birilerinin büyük planları, kurguları gibi görmek

 

Küreselizmi yok mu sayalım?

Bilim, teknoloji, dünya pazarı; bağımsız, plansız, projesiz mi yürüyor?

Bunların merkezi kapitalizm değil mi?

 

Küreselizm bir projedir ve artık hiç bir şey ondan bağımsız değildir.

Bugün bu ülkede ekonomik kriz varsa insanlar hıyar kuyruğuna giriyorsa, ülkeyi bu hale getiren yönetim bizzat küreselizmin eseridir.

Üstelik bu ülkeyi yönetenlerin bir de küreselizme doğrudan hizmet eden küresel görevliler olduğunu da göz önüne aldığımızda elbette büyük planlar olduğunu söyleyeceğiz.

"Kürselizmin kazanacağına inanıyorum" diyen tayyiptir, BOP Eş Başkanıyım diyen tayyiptir, Irak'ta milyonları katleden "ABD askerleri için dua ediyorum" diyen tayyiptir.

Bizzat kendileri büyük planları itiraf ederken essah oluyo biz söyleyince kurgu mu oluyor?

Bu konuda son derece yanılıyorsunuz, burada küreselizmin ne olduğunu, nasıl işlediğini görmeden büyük planları kurgu olarak tanımlamanız yanlıştır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, bilgivehis said:

 

Küreselizmi yok mu sayalım?

Bilim, teknoloji, dünya pazarı; bağımsız, plansız, projesiz mi yürüyor?

Bunların merkezi kapitalizm değil mi?

 

Küreselizm bir projedir ve artık hiç bir şey ondan bağımsız değildir.

Bugün bu ülkede ekonomik kriz varsa insanlar hıyar kuyruğuna giriyorsa, ülkeyi bu hale getiren yönetim bizzat küreselizmin eseridir.

Üstelik bu ülkeyi yönetenlerin bir de küreselizme doğrudan hizmet eden küresel görevliler olduğunu da göz önüne aldığımızda elbette büyük planlar olduğunu söyleyeceğiz.

"Kürselizmin kazanacağına inanıyorum" diyen tayyiptir, BOP Eş Başkanıyım diyen tayyiptir, Irak'ta milyonları katleden "ABD askerleri için dua ediyorum" diyen tayyiptir.

Bizzat kendileri büyük planları itiraf ederken essah oluyo biz söyleyince kurgu mu oluyor?

Bu konuda son derece yanılıyorsunuz, burada küreselizmin ne olduğunu, nasıl işlediğini görmeden büyük planları kurgu olarak tanımlamanız yanlıştır.

 

 

Konu bu kadar basit değil.

 

Küreselizmi yok saymanı isteyen yok. Peki yerine ne istiyorsun, tüm mesele bu. Rus düzeni olsun, SSCB usulü, millet beyaz rus yada başka bir daha eşit sınıftan olmadığı için, patates tarlalarında karın tokuluğuna senelerce çalışsın, adına da mecburi askerlik densin, bu mu alternatifin?

 

Bu insanların hıyar kuuyruğunda bekliyor olmasının tek sebebi, bu ülkede küresilizm ve kapitalizmin adam gibi var olmamış olmasıdır. Neden bu kuyruklar kapitalizmin en büyük kalesi ABD'de olmaz mesela? 

 

Ha, kapitalizmin insanları sömürmesi dersen, emin ol, ABD bunu en yoğun, en ciddi, en fazla yapan ülkedir, ama bu kuyruklara kadar düşmez o iş. 

 

Evet, sayıkladığınız şeyler safi kurgudan ibaret. Neyin propagandasını yaptığınız belli bile değil. Büyük şeytan, kahrolası lanet ABD demekten başka bir şeyiniz yok. Şu, malum, seninde saydığın sülük takımının goygoyu olan, dıjj güjjler lafından başka bir haltın yok elinde, farkında mısın?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Küreselizmi yok mu sayalım?

Bilim, teknoloji, dünya pazarı; bağımsız, plansız, projesiz mi yürüyor?

Bunların merkezi kapitalizm değil mi?

 

Küreselizm bir projedir ve artık hiç bir şey ondan bağımsız değildir.

Bugün bu ülkede ekonomik kriz varsa insanlar hıyar kuyruğuna giriyorsa, ülkeyi bu hale getiren yönetim bizzat küreselizmin eseridir.

Üstelik bu ülkeyi yönetenlerin bir de küreselizme doğrudan hizmet eden küresel görevliler olduğunu da göz önüne aldığımızda elbette büyük planlar olduğunu söyleyeceğiz.

"Kürselizmin kazanacağına inanıyorum" diyen tayyiptir, BOP Eş Başkanıyım diyen tayyiptir, Irak'ta milyonları katleden "ABD askerleri için dua ediyorum" diyen tayyiptir.

Bizzat kendileri büyük planları itiraf ederken essah oluyo biz söyleyince kurgu mu oluyor?

Bu konuda son derece yanılıyorsunuz, burada küreselizmin ne olduğunu, nasıl işlediğini görmeden büyük planları kurgu olarak tanımlamanız yanlıştır.

 

Dünyayı belli başlı insanların istedikleri şekilde hiçbir koşuldan etkilenmeksizin yönettiğini söylemek akla, mantığa, tarihe aykırıdır. Hatta dünyayı yöneten bu insanların yıllar boyunca hep sabit amaçlar peşinde koştuklarını söylüyorsunuz. Bu bakış açısı dinsel bakış açısıdır, dünyayı yöneten, düzenleyen yukarda güçler var, Allah-şeytan birbiriyle savaşıyor ve insanların bunda hiçbir payı yok. Muhakkak ki devletler ve yöneticiler belli zamanlarda belli planlar, kurgular oluşturur ve bunlara göre hareket ederler, ancak bu planlar dünya ekonomisinden, insan demografisinden, halkın ruhsal durumundan bağımsız değildir, uygun bulunmadığı zaman değiştirilir, başarısız da olabilir. Mesela ABD Suriye’de mağlup oldu, Vietnam’da kaybetti, nerede o müthiş planlar yapan Amerika? Türkiye’de mevcut yönetim o dönem küresel konjonktürü karşısına alamazdı, alsaydı Venezuela gibi olurduk, ki gerek de yok böyle bir şeye. BOP dediğiniz plan sabit bir şekilde sınırları çizilmiş, hedefleri koyulmuş, tüm coğrafyayı baştan sona kağıt üzerinde değiştirecek bir plan değildir. Şu anda hiçbir ülkenin başka ülkelerin sınırlarını çizip uygulayacak gücü yoktur.

 

Ekonomik kriz Türkiye’de ilk defa olmuyor. Bugünkü ekonomik kriz ülkede kurulmaya çalışılan siyasi tahakkümün sonucu olarak yapılan hukuk katliamlarının, özgürlük katliamlarının, serbest piyasa kurallarının hiçe sayılarak ülkede İslami yeni burjuva-zengin sınıfı yaratma çabasının sonucudur ve pahalıya patlamıştır. Ki bahsettiğinizin aksine kürelleşme her ne kadar güçlü de olsa bugün o ivmeli yükseliş döneminde değiliz. ABD ve Çin adeta kapalı ekonomilermiş gibi birbirine ardı ardına gelen yaptırımlar uyguladılar. Ki bugün belki sizin küreselleşmenin karşısındaki güçlerden biri olarak gördüğünüz Çin’in ekonomik büyümesi de bizzat küreselleşmenin başarısıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, John_Ahmet yazdı:

 

Yazının büyük kısmına kesinlikle katılıyorum ve sana hak veriyorum fakat onların seviyesine inmeden onlarla tartışmak küfürsüz gerçekleşemiyor. Bu nedenlerle seviyemizi düşürmek zorunda kalıyoruz. Adamlar ateist olup her türlü müslümana küfür edebilme hakkını kendinde görüp bir de utanmadan laiklikten bahsedebiliyor. Daha ne diyelim. Teolojik görüşüm ne olursa olsun ben daima masumların ve ezilenlerin yanındayım. Zaten dünya asıl düşmanının psikopati olduğunu kavrayıp buna göre hareket ederse çok daha az sorunumuz kalır.

Türkiye’deki ateistler ve diğer dinsiz insanlar gerçek hayatta kendilerini ifade edebilecekleri mecralar bulamadıkları için bu tür platformlarda normalde etmeyecekleri hakaretleri edebiliyorlar. Tabii güzel bi durum değil bu tabii, neticede bir şey tartışıyorsak mesele karşıdakinin de doğru düşünmesini sağlamaktır, buna hizmet etmiyorsa yaptığımız şey yanlıştır. 

 

Ezilenler derken neyi kastettiğinizi anlayamadım, genel bir görüşten bahsediyorsanız sıkıntı yok, ama Müslümanlardan bahsediyorsanız, Müslümanların hiçbir platformda ezildiği filan yok. Adında ateist geçen bir forumda küfür yedi diye hiçbir Müslüman ezilmiş olmaz.  Kendilerini her türlü platformda, diledikleri şekilde, istedikleri gibi ifade edebilme hakkına ve özgürlüğüne sahipler. Hiçbir toplum baskısı yok, bir şeyi söylerken nasıl ifade etsem daha az zarar görürüm diye düşünme kaygısı yok. Türkiye’de hakları korunup geliştirilmeye muhtaç bir kesim varsa o da her zaman (sadece bugünden bahsetmiyorum) mevcut iktidarın, çoğunluk görüşünün karşısında yer alanlardır. Bu insanlar rahatça kendilerini ifade edebildikleri zaman toplumsal bir ilerlemeden bahsediyor olacağız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkes bişiler yazmış. 

 

Seçim zamanı tv'ler kudurmuş belli ki. izlemeyin fazla şunu. bi yararı yok. hipnotize ediyor anca. Sizi bilgisizleştiriyor. Hurafelere, yalanlara inanmanızı sağlıyor. 

 

Yahu, Türkiye söz konusu olunca içten içe duygusalım ama şu görüntüleri izledikten sonra tatilde bile türkiyeye gelesim kalmadı. 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, arasaksoy yazdı:

Türkiye’de mevcut yönetim o dönem küresel konjonktürü karşısına alamazdı

 

4 saat önce, arasaksoy yazdı:

Çin’in ekonomik büyümesi de bizzat küreselleşmenin başarısıdır

 

Bu iki görüşüne göre dünyada bir küreselizm hegemonyası olduğunu ve bu yapılanmadan bağımsız hareket edilemeyeceğini teyit etmiş oluyorsun.

 

4 saat önce, arasaksoy yazdı:

Dünyayı belli başlı insanların istedikleri şekilde hiçbir koşuldan etkilenmeksizin yönettiğini söylemek akla, mantığa, tarihe aykırıdır.

 

Bu görüşünüze göre de teyit ettiğiniz görüşünüzle çelişmişsiniz.

 

Oysa koşullara göre proje yapan ve bu projeyi kendi çıkarlarına geçiren yine aynı güçlerdir, işin bu noktasında küreselizmin hakimlerini pasif, çaresiz, masum saymışsınız.

 

Bugün küresel güçler koşullara göre her istediğini yapabilirken, aynı özgürlüğü geri bıraktırılmış ülkelerde bulamazsınız.

 

Örneğin tayyip bu ülkenin allahı da olsa ABD-AB'nden izinsiz en basit bir kararı dahi veremez.

Çünkü bu ülkede olduğu gibi geri bıraktırılmış ülkelerin tamamı ve yönetimi küresel görevlilerdir, buna Venezuella ve yönetimi de dahildir.

Maduro-Guaido ikisi de bir projeden ibarettir, toplumlar üzerinde oynanan psikolojik operasyonun parçasıdırlar, aynen bu ülkede yürütülen tayyip-feto gibi.

 

5 saat önce, arasaksoy yazdı:

Mesela ABD Suriye’de mağlup oldu, Vietnam’da kaybetti, nerede o müthiş planlar yapan Amerika?

 

Kaybetmiş olması yukarıda bahsettiğim gerçeklerin varlığını değiştirmez, bu konuda önemli olan esas-temeldir, istisnalar değildir.

 

Ayrıca ambargo fiili işgalden daha ağırdır ki, Küba meydanda kazanırken, küresel hakimlerin emrini getiren dünya pazarında kaybetmiştir.

Bir başka kazanan Vietnam ise sırf bu yüzden çoktan kaybetmiştir.

 

Kalkınmayan veya ekonomisi çöken ülkeleri sırf yönetimlerin beceriksizliğine bağlamak bilinçsizlik, yanıltıcı ve toplumu oyalayıcıdır.

Bir ülke geri kalmışsa, ekonomisi çökmüşse bunun tek nedeni küresel projenin tüm dünya üzerinde etkili olarak yürütülüyor olmasıdır.

Bunun da baş mimarları vahşi kapitalizm ve dindir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 minutes ago, bilgivehis said:

 

 

Bu iki görüşüne göre dünyada bir küreselizm hegemonyası olduğunu ve bu yapılanmadan bağımsız hareket edilemeyeceğini teyit etmiş oluyorsun.

 

 

Bu görüşünüze göre de teyit ettiğiniz görüşünüzle çelişmişsiniz.

 

Oysa koşullara göre proje yapan ve bu projeyi kendi çıkarlarına geçiren yine aynı güçlerdir, işin bu noktasında küreselizmin hakimlerini pasif, çaresiz, masum saymışsınız.

 

Bugün küresel güçler koşullara göre her istediğini yapabilirken, aynı özgürlüğü geri bıraktırılmış ülkelerde bulamazsınız.

 

Örneğin tayyip bu ülkenin allahı da olsa ABD-AB'nden izinsiz en basit bir kararı dahi veremez.

Çünkü bu ülkede olduğu gibi geri bıraktırılmış ülkelerin tamamı ve yönetimi küresel görevlilerdir, buna Venezuella ve yönetimi de dahildir.

Maduro-Guaido ikisi de bir projeden ibarettir, toplumlar üzerinde oynanan psikolojik operasyonun parçasıdırlar, aynen bu ülkede yürütülen tayyip-feto gibi.

 

 

Kaybetmiş olması yukarıda bahsettiğim gerçeklerin varlığını değiştirmez, bu konuda önemli olan esas-temeldir, istisnalar değildir.

 

Ayrıca ambargo fiili işgalden daha ağırdır ki, Küba meydanda kazanırken, küresel hakimlerin emrini getiren dünya pazarında kaybetmiştir.

Bir başka kazanan Vietnam ise sırf bu yüzden çoktan kaybetmiştir.

 

Kalkınmayan veya ekonomisi çöken ülkeleri sırf yönetimlerin beceriksizliğine bağlamak bilinçsizlik, yanıltıcı ve toplumu oyalayıcıdır.

Bir ülke geri kalmışsa, ekonomisi çökmüşse bunun tek nedeni küresel projenin tüm dünya üzerinde etkili olarak yürütülüyor olmasıdır.

Bunun da baş mimarları vahşi kapitalizm ve dindir.

 

 

 

Kendi kafanızdan gereksiz korkuluklar üretip, bir takım yamuklukları onlara yüklemekten vazgeçin artık. Var bile olmayan, kapitalizm diye bir korkuluk uydurup, herşeyin sorumlusu olarak onu görmeye çıkıyorsunuz.

 

Sen nasıl geldin dünyaya? Leylek mi getirdi sence? Gerçekleri önce bir görmen lazım, baban ananı evire çevire, belki bağarta bağarta düzmeseydi, sen yoktun. Anan baban vermeseydi sen yoktun. Hepimiz için hakikat bu. 

 

İşte böyle bir takım hakikatler, beğensende, beğenmesende varlar. Ve bu hakikatler içinde, insanın haklarını en iyi koruyabilen sistem, senin kapitalizm dediğin sistem. Marx bile, bunu teslim eder, hayatının son dönemini borsada oynayarak geçirir hatta.

 

Peki mevzu ne? İnsanların doğası gereği yaptıkları bir sürü pisliği, aptalca bir korkuluk uydurup ona yıkmak, o pislikleri aklamaktan başka hiç bir halta yaramaz. Senin kapitalizm diye beğenmediğin şey, babasının kim olduğunu bile bilmeyen piçin biri olan Jobs'u hangi nimetlere boğmuştur? İşte kapitalizm diye beğenmediğin şey insana bu hakkı veren tek sistemdir. 

 

Adalet, eşitlik falan mı? Geç bu pembe rüyaları. Yok dünyada adalet eşitlik falan. Aha sosyal devlet. Sen çalışıp kazanacam diye yırtın, üçte ikisini elinden alsın devlet, vergi olarak. Sonra gitsin, kendi göt kıllarını beslesin ki, oylarıyla saraylarda ejder meyvesi yiyebilsinler. Al sana kapitalizm yoksa olacak olan. 

 

İnsanların pisliklerini, bu pislikler nedeniyle olup bitenleri, alakasız şeylere mal edip durmak hiç kimseye bir şey sağlamaz. Ve o sosyalizm falan gibi cahide hanımın gündüz düşlerinden daha ötesi olmayan rüyalardan bir uyanın artık. İnsanlar var oldukça, onlar masaldan ibaret kalacak. 

 

Ha, sen herkesin istediği herşeyi alabileceği şekilde, tüm üretim işini yapay zeka ve robotlara yüklersin, ancak o zaman belki bir şeyler değişir, ama bu olana kadar, en adaletlisi, kapitalizm olarak kalacak, beğensende, beğenmesende böyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
39 dakika önce, bilgivehis yazdı:

 

 

Bu iki görüşüne göre dünyada bir küreselizm hegemonyası olduğunu ve bu yapılanmadan bağımsız hareket edilemeyeceğini teyit etmiş oluyorsun.

 

 

Bu görüşünüze göre de teyit ettiğiniz görüşünüzle çelişmişsiniz.

 

Oysa koşullara göre proje yapan ve bu projeyi kendi çıkarlarına geçiren yine aynı güçlerdir, işin bu noktasında küreselizmin hakimlerini pasif, çaresiz, masum saymışsınız.

 

Bugün küresel güçler koşullara göre her istediğini yapabilirken, aynı özgürlüğü geri bıraktırılmış ülkelerde bulamazsınız.

 

İnsanların yaratımı olan her devlet, başka devletlerle iç içe olduğu için dış politika üretmek zorundadır. Benim anlatmaya çalıştığım şey de en büyük devletinden en küçüğüne kadar hepsi belli planlar yapıyor, ama elbette ki büyük, güçlü devletlerin planları veya istekleri gerçekleşiyor. Bu doğanın kanunu. Bir hikaye anlatılır ya Osmanlı'nın en güçlü döneminde Kanuni, Fransa'da İslam'a hakaret eden bir tiyatro oyunu oynandı diye ihtar çekmiş Kral'a. (!) Onun gibi işte hangi devirde olursa olsun sözü geçenler hep üstlerde olanlar. Ancak bunu buradan alıp yazıda yazdığınız gibi derseniz ki her ülkeyi yabancılar yönetiyor, alınan en ufak karar bile onlara ait, o mümkün değil işte. Bir kere nasıl olacak bu? Mesela Türkiye'de tayyip'in aldığı her kararı, attığı her adımı izleyecek olan kim? Cinleri filan mı kullanıyor bunlar Feto'nun dediği gibi?

 

Venezuela'nın bugünkü durumda olmasının elbette ki ABD yaptırımlarıyla ilgisi vardır. Ancak ondan önceki sürece bakarsan Chavez başa geçmesinden itibaren ülkenin rejimini değiştirmiş, ekonomik sistemini kapalı bir hale sokmuş, ülkeyi sadece petrol gelirlerinden ibaret bir durumda devretmiş. Bu petrol gelirlerini kamulaştırıp fakirlere dağıttığı için ve fakir popülasyonu da fazla olduğu için ülkenin çoğundan destek görmüş. Onun döneminde bir darbe girişimi halkın sokağa çıkmasıyla önlendi. Ama geleceği düşünen mi var? Bugün bu durumda olmaları petrol fiyatlarındaki inişin yarattığı geri dönüşsüz tahribe rağmen hala yöneticilerin eski uygulamaları yapmaya devam etmesidir. 2017'de Maduro seçimle gelen meclisi tanımayıp kendi meclisini oluşturuyor. 2018'deki seçimlerde katılım %46. Ülkesi açlık ve sefalet içindeyken bunları yapan bir yönetim varken tüm suç dışarda demenin nesi mantıklı? ABD yaptırımları olmasına rağmen petrol ihracatı konusunda hiçbir kısıtlama koyulmamıştır, şu an hala Venezuela'nın en büyük petrol alıcısı ABD'dir. Yani demek istediğim evet ABD, Venezuela'nın ekonomi yönetimini kendi çıkarlarına daha uygun olacak hale getiriyor ama bu senin dediğin gibi her adımlarını kontrol ederek değil. Venezuela'yı da Türkiye'yi de bu ülkelerde yetişen insanlar yönetiyor, bu yönetimlerin başta olması da o halkların tercihidir, hiçbir kanıt yokken bunun aksini iddia etmek şizofrenliktir. Kendilerinden daha güçlü devletler bunların hareket alanlarını daraltıyor olabilir, ancak bu yönetimin onların elinde olduğu gerçeğini değiştirmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru basit.

 

ABD, nasıl oluyorda ambargo koyup bir tarafı batırabiliyor? 

 

Eğer, ABD üretimine o kadar bağımlı iseniz... Elbette, it sahibine göre havlayacaktır, kendine ekmeğini verene göre. Eğer ABD ekmeğini istemiyorsan, hay hay, pek iyi, pek güzel, gidip kendi ekmeğini çıkaracaksın güzelce, ohhh, mis gibi yiyeceksin. 

 

Tüm mesele bundan ibaret. ABD ambargosu, nasıl oluyor da başka bir ülkeyi batırabiliyor? 

 

Biz yemedik mi, ABD ambargosu. Venezuella falan olmadık, evet sıkıntı oldu, ama öyel battık falan olmadık. Toplayacaktıkda, ne oldu? Ecevit'i indirmeye oregon ve indiana halkları gelip, onlar mı oy attı?

 

 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, arasaksoy yazdı:

 

İnsanların yaratımı olan her devlet, başka devletlerle iç içe olduğu için dış politika üretmek zorundadır. Benim anlatmaya çalıştığım şey de en büyük devletinden en küçüğüne kadar hepsi belli planlar yapıyor, ama elbette ki büyük, güçlü devletlerin planları veya istekleri gerçekleşiyor. Bu doğanın kanunu. Bir hikaye anlatılır ya Osmanlı'nın en güçlü döneminde Kanuni, Fransa'da İslam'a hakaret eden bir tiyatro oyunu oynandı diye ihtar çekmiş Kral'a. (!) Onun gibi işte hangi devirde olursa olsun sözü geçenler hep üstlerde olanlar. Ancak bunu buradan alıp yazıda yazdığınız gibi derseniz ki her ülkeyi yabancılar yönetiyor, alınan en ufak karar bile onlara ait, o mümkün değil işte. Bir kere nasıl olacak bu? Mesela Türkiye'de tayyip'in aldığı her kararı, attığı her adımı izleyecek olan kim? Cinleri filan mı kullanıyor bunlar Feto'nun dediği gibi?

 

Venezuela'nın bugünkü durumda olmasının elbette ki ABD yaptırımlarıyla ilgisi vardır. Ancak ondan önceki sürece bakarsan Chavez başa geçmesinden itibaren ülkenin rejimini değiştirmiş, ekonomik sistemini kapalı bir hale sokmuş, ülkeyi sadece petrol gelirlerinden ibaret bir durumda devretmiş. Bu petrol gelirlerini kamulaştırıp fakirlere dağıttığı için ve fakir popülasyonu da fazla olduğu için ülkenin çoğundan destek görmüş. Onun döneminde bir darbe girişimi halkın sokağa çıkmasıyla önlendi. Ama geleceği düşünen mi var? Bugün bu durumda olmaları petrol fiyatlarındaki inişin yarattığı geri dönüşsüz tahribe rağmen hala yöneticilerin eski uygulamaları yapmaya devam etmesidir. 2017'de Maduro seçimle gelen meclisi tanımayıp kendi meclisini oluşturuyor. 2018'deki seçimlerde katılım %46. Ülkesi açlık ve sefalet içindeyken bunları yapan bir yönetim varken tüm suç dışarda demenin nesi mantıklı? ABD yaptırımları olmasına rağmen petrol ihracatı konusunda hiçbir kısıtlama koyulmamıştır, şu an hala Venezuela'nın en büyük petrol alıcısı ABD'dir. Yani demek istediğim evet ABD, Venezuela'nın ekonomi yönetimini kendi çıkarlarına daha uygun olacak hale getiriyor ama bu senin dediğin gibi her adımlarını kontrol ederek değil. Venezuela'yı da Türkiye'yi de bu ülkelerde yetişen insanlar yönetiyor, bu yönetimlerin başta olması da o halkların tercihidir, hiçbir kanıt yokken bunun aksini iddia etmek şizofrenliktir. Kendilerinden daha güçlü devletler bunların hareket alanlarını daraltıyor olabilir, ancak bu yönetimin onların elinde olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Evet bu daha açıklayıcı olmuş ve büyük oranda anlaşıyoruz, anlaşamadığımız noktaya değinecek olursam, "yönetimlerin alanları" noktasıdır.

 

Yönetimlerin alanları dar değil, kendine buyruk hiç bir alanı yoktur, bunun kanıtı ise ülkenin bağımlı olmasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti köküne kadar bağımlı bir devlet haline getirilmiştir, bunun da kanıtı İnönü'den başlayan Marshall planlarına ve NATO üyeliğine atılan imzalardır.

Bu imzalar, farklı adlar ve farklı alanlar taşıyarak günümüze kadar gelmiştir.

Tarımı, fabrikası, hammadesi, medyası, siyaseti ve ekonomisi bağımlı olan bir ülkede yönetimlerin alan bulması imkansızdır.

Bugün tayyip ABD ve AB'den izinsiz Rusya ile herhangi bir anlaşma yapamaz, dünya psikopatlarını toplayıp Suriye'ye saldıramaz, İsrail'in aleyhine hiç bir girişimde bulunamaz ve daha acı olanı ise bu ülkenin ekonomisini kalkındıramaz.

Ak Sarayda oturan kişi sadece bir piyondur, işi bittiğinde deliğe süpürülür, sonra daha başka biraz da kalaylanmış tayyipler, fetolar piyasaya sürülür.

Bağımlı ülkenin sistemi bundan ibarettir.

Bakın aynısı piyasadaki muhalifler için de geçerlidir, Silivriden çıkanların neredeyse hepsi tayyip yalayıcısı oldu, çünkü Silivri de muhalefet de sadece bir psikolojik projeden ibaretti, diğer ülkelerde de böyle, Venezuella'dan Arabistan'a kadar değişen bir şey yok, hepsi aynı projenin elemanlarıdır.

Bu yeni bir şey olmadığını da söyleyeyim, insanlar toprağı işletmeye ve üç din çıktıktan bugüne kadar aynı sistem devam etmektedir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 minutes ago, bilgivehis said:

 

Biz farklı bir şey mi dedik, biz de aynısını söylüyoruz.

Bizim farkımız bağımlı olmamak için uyanın diyoruz, hepsi bu.

 

Bunun da yolu, işte o kapitalizm diye höykürdüğün şeyden geçiyor, hele hele globalizm olmadan da, olmaz oluyor.

 

Karşıdan basit görünüyor, herşeyi kapitalizme sıvayıvermek. Fakat kazın ayağı öyle değil. Eğer bakarsan, bir şekilde azalan sömürünün, üzerinde durduğu şeylere kapitalizm dediğini farketmelisin. Kapitalizm bir ideoloji değil. O bir sonuç, bir şeyler öyle oluyor, sen de o şeylere kapitalizm diyorsun. Ve bu şeylerden biri de globalizm.

 

Önce şöyle bak. 1000 sene önce, nerede olan şey seni ne kadar etkilerdi? Diyelim, antalyada sel olsa, istanbul'daki seni etkiler miydi? Elbette etkisi küçük, belki hiç olurdu. Aç kalacak olan Antalya ahalisi olurdu zira. 

 

Peki ne oldu, bugün, antalyadan gelen sebze ve meyva ile karnını doyuruyorsun. ORada sel olursa, bu senin de sorunun oluveriyor. Dahası, sen oranın domatesini biberini "sömürüyorsun". Tersinden bak, antalyalı, senin paranı alıyor elinden.

 

500 sene önce, 20 km ötesi, yabandı, dünyanın sonuydu, oradan ötesi yoktu. Ama bugün, dünyanın her yeri, işte o günün 20 km ötesi gibi bir halde, oralarda olan her şey seni etkiliyor. İşte globalizm bu demek.

 

Peki ya kapitalizm, kaptializm diye sayıklanıp durulan şey. Bireysel güç arttıkça, buna imkan veren ortam geliştikçe... Nasıl gelişiyor, yeni yerler keşfediliyor falan. İnsanlar diyor ki, lan benim neden sarayım yok. Ben neden açım. İşte bunu diyenlerde, ama icat yaparak, ama kölecilik yaparak, güçlerini artırıyor. Ve bu idare edilemez hale gelince, haliyle, doğal olarak düzenine uyuyor. Ve çıkan savaşlar falan gösteriyor ki, bu iş artık öyle olamıyor. Bunun en iyi örneği, malum fransız ihtilalidir. Tarihte ilk defa bir toplum, toplanıp, kendi kralının kafasını koparıp yerine bir şekilde halk olarak kendi geçmiştir. Bundan önce, hiç bir yerde öyle bir şey göremezsin, tamam, öldürülen krallar çok olmuştur, fakat onları başka bir kral yada kral namzeti öldürmüştür. 

 

İşte, bu durumda, özellikle kral olmanın, kelleyi koltuğa almak demek olmasıyla, insanlarda, herkesin kendi bacağından asılabilmesine imkan veren bir düzenlemeye gidiyor. Bu gidiş bugünde hala sürüyor, evrimsel bir şekilde, gelişip gidiyor. 

 

Tüm mesele bu. Bu düzen ideal olmayabilir, ama mevcut koşullarda, daha iyisi yok. Önemli olan bu düzene uyup, onu kullanabilmek. 

 

Siz bu adaptasyonu reddedip, sihirli değnek arıyorsunuz. Yok öyle bir değnek. ABD'nin kazandığı şey, hiç büyük olmamasıdır, tamamen parça parça olmasıdır. Onların milli birlik, milli sermaye, milli teknoloji falan gibi bir takıntıları yoktur. Yani, güçlü bir birey değil, bir simbiyoz gibi yaşarlar. Bugünün en zengin adamının, yarının sokakta yaşıyor olmasını mümkün kılan bir sistemi vardır. Parça parça olmakla, varyasyonlara daha açıktır, uyum kabiliyeti yüksektir. Bundan örenk almanız lazım, zira başarılı bir örnek.

 

Ve en çok yanılınan hususta, bit bütün olmayan ABD'nin, amanda şunu da alayım da, daha büyük bir bütün olayım gibi bir şeyi asla düşünmeyeceğidir. Günü gelip antalya olmak, senin paranı almak, ertesi gün istanbul olup senin domatesini yemek ister, hepsi bu. bir sürü becerikszliği, değişime karşı çıkma ahmaklıklarını falan, gidip bu aptal sürüsü ABD'ye fatura etmekten de bir vazgeçin. Vazgeçin ki, ortadaki evrimi görüp, ona ayak uydurun, değişimin bir parçası olun. 

 

Yoksa? Yoksası basit, tarihin nesli tükenmiş canlılar listesi yeterince uzundur, sizinde eklenmenizle taşacak falan değildir, hiç merak etmeyin, bir kaçınız fosil kayıtlarına geçer, gelecekte sizi de bir keşfeden olur.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
30 dakika önce, anibal yazdı:

anibalı'ın kocaman yazısı

 

Evet tüm bu anlattıklarına başarının ödüllendirilmesi gerektiği noktasında tamamen katılıyorum fakat tüm bu vizyona, yetişen yeni neslin başarılarını destekleyen, başarısızlığı cezanlandırmayan fakat tembelliği ve kötülüğü cezalandıran daha mükemmel mekanizmalar eklendiğinde kapitalizm gerçekten vazgeçilmezimiz olur. Seninle kesinlikle aynı fikirdeyim ancak muhtemelen seninkinin aksine insanları teolojik görüşlerine yada ideolojilerine göre sınıflandırmamak gerektiğini düşündüğümden bu konuda seninle yollarımız ayrılıyordur. Başarının ödüllendirildiği mekanizmada bu başarıya ulaşmak için vandalizmi kullanan yada psikopatik dürtülerinden faydalananların, sistemden cezalandırılarak temizlenmesi gerekiyor. Sistemin bunu başarabilmesi benim için elzemdir. Yoksa güçlü olan ayakta kalır bunun için her yol mübahtır gibi evrimsel bir kuralın olduğunu sanmıyorum. Özellikle de yıllanmış yanlışlarımızı ve yanlış bildiklerimizi aydınlatmaya çalışan zeki insanlarımızın, bu hengamede zarar görmemesi için bütün önlemler alınmalıdır. Yoksa karanlığı aydınlatan aydınlarımızı bir hiç uğruna sistemde çürütmüş oluruz.Tüm bu hassas noktalara cinsiyetçi bir pencereden bakmak benim için zor olsa da cinsiyetin önemli olmadığı algı ve şuurla tüm bu mekanizmayı işletmek için gücünü cinsel potansiyelinden aldığını düşünen ve böyle bir erkek hegamonyasına kesinlikle karşı önlem alınmalıdır. Cinsiyetine bakılmaksızın bireyin ve onun başarılarının önemsendiği daha zeki olanların linç edilmediği çok daha kaliteli bir kapitalizme bence kimse hayır diyemez.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, John_Ahmet said:

 

Evet tüm bu anlattıklarına başarının ödüllendirilmesi gerektiği noktasında tamamen katılıyorum fakat tüm bu vizyona, yetişen yeni neslin başarılarını destekleyen, başarısızlığı cezanlandırmayan fakat tembelliği ve kötülüğü cezalandıran daha mükemmel mekanizmalar eklendiğinde kapitalizm gerçekten vazgeçilmezimiz olur. Seninle kesinlikle aynı fikirdeyim ancak muhtemelen insanların teolojik görüşlerine yada ideolojilerine göre sınıflandırmamak gerektiğini düşündüğümden bu konuda seninle yollarımız ayrılıyordur. Başarının ödüllendirildiği mekanizmada bu başarıya ulaşmak için vandalizmi kullanan yada psikopatik dürtülerinden faydalananların, sistemden cezalandırılarak temizlenmesi gerekiyor. Sistemin bunu başarabilmesi benim için elzemdir. Yoksa güçlü olan ayakta kalır bunun için her yol mübahtır gibi evrimsel bir kuralın olduğunu sanmıyorum. Özellikle de yıllanmış yanlışlarımızın ve yanlış bildiklerimizi aydınlatmaya çalışan zeki insanlarımızın bu hengamede zarar görmemesi için bütün önlemler alınmalıdır. Yoksa karanlığı aydınlatan aydınlarımızı bir hiç uğruna sistemde çürütmüş oluruz.Tüm bu hassas noktalara cinsiyetçi bir pencereden bakmak benim için zor olsa da cinsiyetin önemli olmadığı algı ve şuurla tüm bu mekanizmayı işletmek için gücünü cinsel potansiyelinden aldığını düşünen ve böyle bir erkek hegamonyasına kesinlikle karşı önlem alınmalıdır. Cinsiyetine bakılmaksızın bireyin ve onun başarılarının önemsendiği daha zeki olanların linç edilmediği çok daha kaliteli bir kapitalizme bence kimse hayır diyemez.

 

Önce evrim teorisini doğru dürüst öğren. 

 

Güçlü olan ayakta kalmaz, öyle bir kural yok. Olan kural şu, büyük balık küçük balığı yer. Tabi bu, bir sürü küçük balığın toplanıp kocaman balığı da yiyebileceği gerçeğini de değiştirmez. Ama bunlarda evrimin kuralı değil.

 

Bu kuralda, asıl bakacağın şey, büyük balığın küçük balığı yemesinin, onu mideye indirebileceği, sindirip besin yapabileceği falan anlamına gelmediğidir. Pek çok büyük balığın, küçük balığı yemeye çıkması, kendi ölümüyle sonuçlanır zira. Neyse, bu zaten evrimin meselesi değil. Ama bu ulaşılan evrimsel sonuç şunu der, küçük olman, herkesin seni yiyebileceği anlamına gelmiyor. Büyük olmanda, herkesi yiyebileceğin anlamına hiç gelmiyor. 

 

Evrimin, kuralı, çevre değişir, sürekli, ama yavaş, ama hızlı. Ve değişime ayak uyduran hayatta kalır. Değişime ayak uyduramazsan yok olursun, hepsi bu. O koskoca somanlının, o kadar güçlüyken yok olmuş olmasının sebebi de budur.

 

Maalesef, o karanlığı aydınlatmak falan teraneleri, boş teranelerdir. Tüm mesele, değişime ayak uydurmaktır. Eğer bir de başarabilirde, değişime yön veren olursan, işte ABD olursun, bütün habitat sana çalışmaya başlar. 

 

Başarının ödüllendirilmesi vs. vs. onlarda terane. Başarı, ödül beklememeli. Başarının kendisidir zaten ödül. bir şekilde başarılı olan, işte Bill Gates, ödül versen daha ne? Adam dünyanın en zengini olmuş, senin vereceğin hangi ödül ne fayda eder ki?

 

Bir tarafta, ortada bir değişim var, bu değişime uymaya ve yönlendirmeye çalışanlar. Diğer tarafta, ama biz illa değişmeyecez diye ayak sürüyenler. İşte olup biten bundan ibaret. İşte değişime ayak direyen ve aç kalan ortadoğu, en bariz örnek. 

 

Kapitalizm denen şeyin, zeki olanları linç ettiği falan yok. Bu size yutturulan bir martavaldan ibaret. Herkese açık müzede, herkese açık bir makine duruyor. Bir allahın kulu da çıkıp, lan bundan yapayım da bedava elektriğim olsun demiyor mu sanıyorsun? Ama seni keklemişler, amanda kapitalizm bedava enerji istemez falan filan, o yüzden bunları banlatıyor, ediyor.. 

 

Düşün bakalım, kapitalizmin göbeği neresi? Almanya'mı? ABD'mi? Peki, herkese açık olan, herkesin bildiği, 200 yıl önce anlatılan bu zımbırtıları neden ruslar, çinliler, arjantinliler falan yapıpta, beleşe enerji sahibi oluvermiyor? Rusya, malum komünizminde göbeğiydi hele, kapitalizmin canına okumak, en büyük düşmanı ABD'nin enerji kaynaklarına olan hakimiyetini yerle bir etmek için bunları neden üretmedi, satmadı, romanyaya, bulgaristana falan satıp, birde onları daha bir iyice soymadı? 

 

Kapitalizmin zaten kuralı falan yok. İşlemci hızları işte şu kadar zamanda, bu kadar artacak diyen bir kanun vardır, moore kanunu. Moore böyle buyurdu diye, öyle olmaz, teknoloji öyle olduğu için öyle olur. birisi bir şeylerin adını kapitalizm koydu diye, öyle bir şey olacak değil. Zeki insanların zekasının hakkını alıp alamadığıdır asıl mesele. İşte buna da kaptializm dediğin düzen izin verir. Zaten ona izin verdiği için o işler öyle olur, sende buna kapitalizm dersin. 

 

 

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...