Jump to content

Evrim var. Kur'an apaçık bunu açıklıyor.


Recommended Posts

3 hours ago, HATEM said:


Sıralamada üçüncü sıraya koyduğun su, İnsânın yaratılmasının kastedildiği su, senin vehmettiğin gibi damacana su gibi bir su değil. Burada  meni kastediliyor... Katışıklı su... ya da atılan bir su, bu saf su değil...
Yine âyet olup birinci sıraya koyman gereken su,, işte bu senin bildiğin su...
Âyetlerdeki orjinal lâfızları bul, araştır, görürsün...
Şeytânlığa süper çalıştığı gibi Müsbet yönde niye çalışmaz bu kafanız?
Âdemin topraktan yaratılmasından sonra hemen ardından Belden atılan suyla bizim yaratılmamızdan bahsediliyor evet bir sıralama var. Toprağın zikrinden sonra suyun (Meninin) zikredilmesi normal. Senin bu suyu saf su zannetmen anormal. Saf suyu ilk sıraya koyacaksın çünkü kur'ânda zikrediliyor. 

Âdemin topraktan yaratılması insânın önce bir meniden ve sonra alâktan diyerek aşamalı ve sıralı bir anlatım var evet. Bu aşamalı ve sıralı anlatıma Her şeyin sudan yaratılması dâhil değil elbette. Ya'nî Herşeyin sudan yaratılması İnsânın topraktan ve meniden yaratılmasının bir önsözü gibi anlatılmıyor. Çünkü Allah'ın hitâbında hedef bigbang veyâ bizler değiliz. Asıl muhatab Ashâb... Ashâba da Bigbang veyâ hidrojen atomu anlatılmaya çalışılmıyor. Onlara verilen mesajda böyle bir hedef yok. Çünkü onların böyle bir talebi yok... Dikkat et, Herşeyi bilen Allah, Sınırlı kapasitesi olan biz insânlarla özelde ashâb ile sınırlı anlayışımıza göre konuşuyor. Allah'ın kelâmının hedeflerini bizim hayal ve düşünce sınırlarımız daraltıyor. Çünkü Mutlak ve müteâli olan Allah, hikmetsiz iş yapmaz, sonsuz ilmiyle anlayamayacağımız ölçüde bizimle konuşmaz. Bak şimdi buraya dikkat et, Allah (c.c.) hikmeti gereği kendi hitâbını sınırlayarak konuşsada konuşan sonsuz ilim sâhibi olduğu için Doğrudan Meselâ büyük patlamadan bahsedilmese de Büyük patlama doğruysa o konuşmadan büyük patlamaya dâir işâretler bulabilirim. Herşeyin yaratıldığı sudan Hidrojen atomunu çıkartmam bunun gibidir.

Sen diyorsun ki Meninin anlattıldığı âyetlerdeki su ile Her canlının yaratıldığı suyun Kur'ânda kastedilen aynı su olduğunu söylüyorsun.
Eğer senin zannın doğru olsaydı. Türkçede seninle burda konuştuğumuz gibi konu hakkındaki bütün âyetlerde aynı yalın "su" lafzı kullanılırdı. Fakat araştır ve gör. Farklı ifâdeler kullanılmış olduğunu göreceksin.
Şurdan da ayıkman lâzım ki, âyet-i kerîmede sırf insânı sudan yarattım demiyor ki, Herşeyi sudan yarattım diyor. Sen bunu da Her şeyi meniden yarattım olarak anlıyorsan pes...
 

 

Sen anlamak istemiyorsun ama belki gerçekleri arayan birisi okur da anlar diye yazıyorum. Daha doğrusu yazdıklarımı tekrarlamak zorunda kalıyorum.


-Sıralama benim değil! Kuranda ayette yazdığı gibi aktarıyorum.
-Ayrıca su(meni) 3. değil 2. sırada!
Sıralamayı Kuran yazarları toprakla başlatıyor yani sadece ana rahminden bahsetmiyor. Zaten Allah da baştan meleklerine "Ben TOPRAKTAN bir insan yaratacağım" der.


Ve bütün canlıların meni sayesinde "yaratıldığı" yazar. Özellikle "yaratıldı" yazıyorum çünkü gönderdiğim ayetlerde de meniden "yaratıldığını", meninin nerde olustuğu (yanlış da olsa) yazıyor.


Kuran yazarları "her canlı" sözünden ne anlıyormuş ona da bir bakalım:


Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.


Burda da görüldüğü gibi "hidrojeni" kitabına yazan Allah "her canlı" derken sineği, böcekleri, örümceği vs unutmuş. Bu ayette balıklar nerde? Sana göre bitkiler de dahildi. Hani nerde? 
Kuran yazarları çölde görebildikleri kadar yazmışlar işte bu apaçık.


Büyük Patlamaymış, evrimmiş...
Bunları siz bilimden öğrenip Kurana sokmaya çalışıyorsunuz.
Sorun bizim kapasitemiz degil 7. yüzyılda Kuranı yazanların kapasitesi.

 

Ayet üstüne ayet getirdik ama beğenmiyorsun ;)
Al Kuranda evrimi çöpe atan bir ayet daha.

 

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Nisa 1

 

İyi günler

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Atom, evrim bulunuyor, bilim gelişiyor hepsi Kuran’da yazılıymış meğer. Yarın bir icat yapılacak o da kılıfına uydurulup Kuran’da bahsediliyor olacak, şaşmaz..Ama ne hikmetse bu icatları yapan da hep kafirler. 

Heralde bu, benim inandığım kitap da bu zaten yazıyor diye eziklik giderme çabası.. başka bir şey olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlamayan safkan dindarların gözüne gözüne sokmak lazım.

Malum kitap da demiş ki: "Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi."

Buradaki sıralama, bize ait değildir; bu böyle biline !

Bizzat tanrı böyle buyurmuş...

Bu zihniyetin peşinden gidenlere evrimin esini anlatamazsınız, yok hayır anlatırsınız da, anlamamazlığa vururlar. 

Hasılı 1 sene, 10 sene, 100 sene, 1000 sene, 10 000 sene, 100 000 sene, 1 milyon sene, 100 milyon sene, 500 milyon sene, 1 milyar sene vs..

Bu muhteremlerin katında, bu zaman aralıklarının hiçbir farkı ve kıymeti yoktur. 

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, kavak yazdı:

Anlamayan safkan dindarların gözüne gözüne sokmak lazım.

Malum kitap da demiş ki: "Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi."

Buradaki sıralama, bize ait değildir; bu böyle biline !

Bizzat tanrı böyle buyurmuş...

Bu zihniyetin peşinden gidenlere evrimin esini anlatamazsınız, yok hayır anlatırsınız da, anlamamazlığa vururlar. 

Hasılı 1 sene, 10 sene, 100 sene, 1000 sene, 10 000 sene, 100 000 sene, 1 milyon sene, 100 milyon sene, 500 milyon sene, 1 milyar sene vs..

Bu muhteremlerin katında, bu zaman aralıklarının hiçbir farkı ve kıymeti yoktur. 

 

 

 

Daha nasıl gözüne sokacaksın?

 

Kuran'da "su" yazıyor, adam onu "hidrojen"'e çeviriyor.

 

Hayır Kuran'da tek hata bu olsa dil sürçmesi, yazım hatası, yanlış anlaşılma der geçersin.

 

Ama Kuran'ın tümü bu saçmalıklarla dolu.

 

Hem ahlak dışılık var: Adet görmemiş kızlarla evlenmek, evlatlığının karısıyla evlenmek, cariye, kölecilik, cinsiyet ayrımcılığı, nefret suçları var oğlu var

Hem bilim dışılık var: Dağlar mı önce oluşur, denizler mi? Yıldızlar taş olarak atılabilir mi? Güneş balçıkta batar mı? var oğlu var

Hem kendi içinde çelişki var: Ganimetin kaçta kaçı kimin? Bir müslim kaç gavura bedel? var oğlu var

 

Bu kadar saçmalık dururken kalkıp da "Aslında orada su diye kastedilen şey hidrojen" demek bile abes, hem de ne abes.

 

Ama şartlanan insanlar ne olursa olsun şartlandıkları sonucu elde etmek istediklerinden suyu bile hidrojen yapıp masal uykusuna devam ediyorlar.

 

Aynı Pavlov'un köpeği gibi, zile o kadar şartlanmışlar ki, yemek vermediğin halde, yemeğin olmadığını bildikleri halde ağızlarının sulanmasına engel olamıyorlar.

 

Yazık. ☹️

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, poiuz yazdı:

 

Sen anlamak istemiyorsun ama belki gerçekleri arayan birisi okur da anlar diye yazıyorum. Daha doğrusu yazdıklarımı tekrarlamak zorunda kalıyorum.


-Sıralama benim değil! Kuranda ayette yazdığı gibi aktarıyorum.
-Ayrıca su(meni) 3. değil 2. sırada!
Sıralamayı Kuran yazarları toprakla başlatıyor yani sadece ana rahminden bahsetmiyor. Zaten Allah da baştan meleklerine "Ben TOPRAKTAN bir insan yaratacağım" der.


Ve bütün canlıların meni sayesinde "yaratıldığı" yazar. Özellikle "yaratıldı" yazıyorum çünkü gönderdiğim ayetlerde de meniden "yaratıldığını", meninin nerde olustuğu (yanlış da olsa) yazıyor.


Kuran yazarları "her canlı" sözünden ne anlıyormuş ona da bir bakalım:


Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.


Burda da görüldüğü gibi "hidrojeni" kitabına yazan Allah "her canlı" derken sineği, böcekleri, örümceği vs unutmuş. Bu ayette balıklar nerde? Sana göre bitkiler de dahildi. Hani nerde? 
Kuran yazarları çölde görebildikleri kadar yazmışlar işte bu apaçık.


Büyük Patlamaymış, evrimmiş...
Bunları siz bilimden öğrenip Kurana sokmaya çalışıyorsunuz.
Sorun bizim kapasitemiz degil 7. yüzyılda Kuranı yazanların kapasitesi.

 

Ayet üstüne ayet getirdik ama beğenmiyorsun ;)
Al Kuranda evrimi çöpe atan bir ayet daha.

 

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Nisa 1

 

İyi günler

 

Nasıl bi kafan var anlamadım ki?
Nasıl bi tartışma mantığın var? Benim yazdıklarımın yanlışlığı üzerinde durup şurası yanlış deyip, tartışmanın bir düzen dâhilinde gitmesi gerekirken Civa gibi yorumlar yapıyorsun. Ne i'tirâzın belli ne iddiân belli. Ben senin o acayip kafanla koca alıntılar içinde nereden nasıl bir anlam çıkarttığını ne anladığını çözmek zorundamıyım? Alıntılı konuş, alıntılarını dar tut ki kimin mantıksız olduğunu herkes görsün. Ve benim verdiğim cevaplar üzerinden yürü, çünkü ben senin verdiğin cevaplar üzerinden yürüyorum. Doğru dürüst tartışma yap. Ele avuca gelmeyen Civa gibisin...

Bak sana tek tek cevap veriyorum, Doğru dürüst tartışacaksak sende aynı şeyi yap.

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Sen anlamak istemiyorsun ama belki gerçekleri arayan birisi okur da anlar diye yazıyorum. Daha doğrusu yazdıklarımı tekrarlamak zorunda kalıyorum.

 


Neyi anlamak istemiyorum? Her şeyin sudan yaratıldığını ifâde eden âyet-i kerîmelerdeki su ile belden atılan suyun aynı su olduğunu mu anlamıyorum.

İki suyun aynı olduğuna dâir Anlat bakalım ne yazmışsın?

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Sıralamayı Kuran yazarları toprakla başlatıyor yani sadece ana rahminden bahsetmiyor. Zaten Allah da baştan meleklerine "Ben TOPRAKTAN bir insan yaratacağım" der.

 

Evet, Biz de Âdemin topraktan yaratıldığını belirttik. Ben sâdece ana rahmindeki yaratılışı mı kasdetmişim? Bin kere söyledik Âdemin tpraktan Evrim dışı özel bir yöntemle yaratıldığını. Hz.Havvâ'nın Yaratılması da Bildiğimiz üreme yöntemi ve Evrim dışı bir yöntemledir.
Anti parantez, âdemin çok özel bir usûlle topraktan yaratılması, Dünyâdaki canlıların topraktan evrim yoluyla yaratılmış olmasına da engel teşkîl etmez. Âdemin bütün canlıları kuşatıcı varlığı diğer canlılarında topraktan ve sudan yaratıldığını imâ eder.
 

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Ve bütün canlıların meni sayesinde "yaratıldığı" yazar. Özellikle "yaratıldı" yazıyorum çünkü gönderdiğim ayetlerde de meniden "yaratıldığını", meninin nerde olustuğu (yanlış da olsa) yazıyor. 


Haa geldik senin muazzam iddiâna. Herşeyin sudan yaratıldığını ifâde eden iki âyet-i kerîmedeki suyun meni olduğunu iddiâ ediyorsun. Öyle mi? Öyle...
Mâdem başkaları anlasın diye yazıyorsun, kolaylık olsun âyet-i kerîmeler şunlar:
“Hayatı olan/canlı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmayacaklar mı?”(Enbiya, 21/30)
“Allah her canlıyı sudan yarattı. Kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi dört ayak üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.”(Nur, 24/45)
Örümceğinde hayâtı var sineğin de hayâtı var bunların bütün canlıların meniden yaratıldığını söylediğini düşünmen, hastalık derecesinde bir mantıksızlıktır. Çünkü hiçbir sahte peygamber böyle bir yanlış yapmaz.

Ben sana bu noktada ne demiştim. Mâdem âyetlerin hepsinde senin tezine göre meniden bahsediliyor Niye âyetlerde bu su için farklı ifâdeler kullanılıyor?
Mantıklı birisinin yapması gereken, Bu aşamada, âyetlerde zikredilen suyun hangi bağlamda kullanıldığını öğrenmek için orjinal lâfızlara bakmaktır. Ha, tartışma normal bir kafa ve mantıkla seyretse orjinal lâfızların derinliğine inmemiz gerekir.  Herkes için öğretici olur ama nerdeee, dedim ya civa gibisin...
Bakalım sen ne yapmışsın?

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Kuran yazarları "her canlı" sözünden ne anlıyormuş ona da bir bakalım:


Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.


Her canlıyı sudan yarattı dedikten sonra Bütün canlıları tek âyette sıralamasını mı bekliyorsun? Sen sahte peygamber olsaydın burada bildiğin tüm hayvanları yazar mıydın? Ya da gerçek Tanrının Evrendeki bütün canlıları buraya yazmasının mantıklı olacağını mı düşünüyorsun?
Meselâ Bu âyet-i kerîmede Örümcek zikredilmediği için kuşlar zikredilmediği için Allah'ın veyâ senin ifâdenle Kur'ân yazarlarının bu canlıları bilmediğini mi düşünüyorsun? Sen nasıl bi kafa taşıyorsun?

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Burda da görüldüğü gibi "hidrojeni" kitabına yazan Allah "her canlı" derken sineği, böcekleri, örümceği vs unutmuş. Bu ayette balıklar nerde? Sana göre bitkiler de dahildi. Hani nerde? 
Kuran yazarları çölde görebildikleri kadar yazmışlar işte bu apaçık.

 

Sana anlattım. Ashâbın anlayışına hitâb edilirken murâd edilen su dur. Herşeyi Bilenin Su'yu zikretmesinden Hidrojeni çıkartan benim. Ashâba Hidrojenden bahsedilmiyor, su'dan bahsediliyor. Ben hirojeni çıkartabiliyorum Çünkü, Herşeyi bilenin kelâmının, özel bir konu hakkında konuşsa da arka planında herşeyin bilgisiyle yüklü geldiğini biliyorum. Dikkatli ve doğru bakarsan, Kur'ân, denizler mürekkep olsa açıklanması bitmeyecek özette bir kitaptır. 

La dangalak, kuşu örümceği sineği balıkları kim bilmez? Senin kafana göre âyette bütün canlıların sıralanması mı gerekiyor?
Çölde sinek böcek örümcek olmaz mı? Çölden çıkmayan birisi bile sineği böceğı örümceği bilir. Kur'ânda arı sûresi var Örümcek sûresi var.

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Büyük Patlamaymış, evrimmiş...
Bunları siz bilimden öğrenip Kurana sokmaya çalışıyorsunuz.
Sorun bizim kapasitemiz degil 7. yüzyılda Kuranı yazanların kapasitesi.


Biz sana Halk-ı Cedîd'i anlattık. Her ân Eşyânın milyonlarca kez yaratıldığını anlattık, Her şeyin zorunlu olarak değişim içinde olduğunun tâbiri câizse teknik temellerini anlattık. Biz evrimi bilim adamlarından öğrenmedik, Bin sene önce müslümânlar Evrimi araştırmış tartışmışlar dedik aksini iddiâ edecek bir bilgin varsa ortaya koy tartış. Sürekli aynı yanlışları niye tekrâr ediyorsun. Biz bilim adamlarından çok önce ve onların bilmediği yönleriyle bu konuyu biliyoruz. Onların hayâl bile edemeyeceği mebde' ve meâdden bahsettim sana, duvarla mı konuşuyorum ben duymuyor musun? Görüldüğü gibi evrim bilim adamlarının malı değil. Bütün bilimsel gerçekler kimsenin malı değil, zâten birer keşiften ibârettir. Bilim adamları Benim bilgilerimi doğrular şekilde deneysel kanıtlar bulgular elde etmişler konunun tafsîlâtında çalışmışlar, saygı duyarım ve Evrimi tasdîk ediyorum. Evrimi Allah'ın yaratması olarak değerlendiremeyen teorilerinin de yanlış olduğunu söylüyorum.

 

14 saat önce, poiuz yazdı:

Sorun bizim kapasitemiz degil 7. yüzyılda Kuranı yazanların kapasitesi. 


Kur'ân Muhakkak Allah kelâmı olduğu için tek sorun senin kapasiten...
Kapasiten yukarda ayna gibi meydanda, Tartışılması açığa çıkması gereken yerlere bile gidemiyoruz.
Bu kafayla bu kapasite bu vizyonla senin Allah'a muhatab olamamandan Onu anlamamandan ve ateist olmandan daha doğal daha normal ne olabilir ki. Çok şükür ki müslümân değilsin.
 

16 saat önce, poiuz yazdı:

Ayet üstüne ayet getirdik ama beğenmiyorsun ;)
Al Kuranda evrimi çöpe atan bir ayet daha. 

 

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Nisa 1

 


İyice şapşallaştın...
Ey insânlar diyor. İnsânların çoğalmasından bahseden bu âyet, tek hücrelilerden hattâ hidrojen atomundan bütün canlıların oluştuğunu söyleyen evrime nasıl ters oluyor inan bi türlü anlamadım.
Altını çizdiğin yere bakıyorum, her türlü aptalca yorumları düşünüp düşünceni çözmeye çalışıyorum. Kusura bakma bulmacanı bulamadım Altı çilzii yerde evrime ters bir durum göremiyorum. Acayip mantığınla acaba "tek nefisten" yaratılmanın mı evrime karşı olduğunu düşünüyorsun? Bunun altını çizseydin bizi yormazdın.

Burada tek nefisten murâd edilen Hz. Âdemdir. Hz. Âdemin Özel bir yöntemle yaratıldığını en başta söyledik. Bu özel yöntemin Evrim yaratılışı gibi yavaş bir yaratılış olmadığını hızlı ve özel bir yaratma olduğunu en başta söyledim. (İnsânın zihninde hayâl gücünü kullanması da çok hızlı bir yaratmadır.). Mukayyed mutlaktan,, özel olan da genel olandan bütünüyle ayrı olamayacağı gibi Allah'ın Âdem'i özel bir sûrette yaratması Genel yaratma usûlü olan evrimden bütünüyle ayrı olamayacağını ilk yazıda kendi çapımda îzâh etmeye çalışmıştım.
Hz. Âdemin nisbeten farklı bir sûrette yaratılışı Evrimi nakzetmez (Evrime aykırı değildir).

Çuvalladığın asıl nokta şu ki vermiş olduğun âyet-i kerîme Evrimi imâ ediyor, Evrimi doğruluyor.
Hz. Âdem'den (tek nefisten) eşinin ve birçok insânın yaratılmasını kâbul etmek, Tek Atomdan (H) Bütün elementlerin ve moleküllerin,, Tek hücreden Bütün bitki ve hayvânların Allah tarafından yaratılmasının mümkün olduğunu kâbul etmeyi gerektirir. 

Her canlının ya'ni herşeyin sudan yaratıldığını bildiren âyet-i Kerîme bize Hidrojen atomunun Allah'ın sayısız yaratışının eşliğinde Kâinâta evrildiğini göstermekteyken,
âyette evrim olmadığını iddiâ ederken, şapşallıkla da olsa Kur'ânda evrime işâret eden ikinci bir âyet-i kerîme  önümüze getirdin.
Teşekkürler
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, Sundance yazdı:

 

Daha nasıl gözüne sokacaksın?

 

Kuran'da "su" yazıyor, adam onu "hidrojen"'e çeviriyor.

 

Hayır Kuran'da tek hata bu olsa dil sürçmesi, yazım hatası, yanlış anlaşılma der geçersin.

 

Ama Kuran'ın tümü bu saçmalıklarla dolu.

 

Hem ahlak dışılık var: Adet görmemiş kızlarla evlenmek, evlatlığının karısıyla evlenmek, cariye, kölecilik, cinsiyet ayrımcılığı, nefret suçları var oğlu var

Hem bilim dışılık var: Dağlar mı önce oluşur, denizler mi? Yıldızlar taş olarak atılabilir mi? Güneş balçıkta batar mı? var oğlu var

Hem kendi içinde çelişki var: Ganimetin kaçta kaçı kimin? Bir müslim kaç gavura bedel? var oğlu var

 

Bu kadar saçmalık dururken kalkıp da "Aslında orada su diye kastedilen şey hidrojen" demek bile abes, hem de ne abes.

 

Ama şartlanan insanlar ne olursa olsun şartlandıkları sonucu elde etmek istediklerinden suyu bile hidrojen yapıp masal uykusuna devam ediyorlar.

 

Aynı Pavlov'un köpeği gibi, zile o kadar şartlanmışlar ki, yemek vermediğin halde, yemeğin olmadığını bildikleri halde ağızlarının sulanmasına engel olamıyorlar.

 

Yazık. ☹️


Bak aşağıdaki sayfada, En önemli gördüğüm mantıklı gördüğüm soruları i'tirâzları seçmiş ve cevaplarını vermişim. Verilen cevaplarla İ'tirâzlarınız anlamsızlaşmış ve buharlaşmıştır.

Benim şu ânda tek derdim, Tutarlı gibi gözüken mantıklı soru bulmaktır.
Siz Mantıklı soru sormaya muktedir olabilirseniz Allah'ın izniyle sizin kafayı değiştiremesekte, mantıksızlığın sizde olduğunu anlayışınızın kıt olduğunu gösterebilir i'tirâzlarınızı buharlaştırırız.
 

https://www.facebook.com/ateistleretasavvuficevaplar/?ref=bookmarks

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 minutes ago, HATEM said:

Kur'ân Muhakkak Allah kelâmı olduğu için tek sorun senin kapasiten...

 

İşte siz dincilerin anlamadığı, anlamak istemediği nokta burası. Ortada Allah adlı bir tanrı yok, o 1400 yıl önceki arapların uydurması. Bu cahil, yağmacı arapların kıçlarından uydukları palavraları hayatın gerçeklerine uydurmaya çalıştıkça komik duruma düşüp saçmalamanız kaçınılmaz. Bir zamanlar kaba kuvvetle, baskı ile, şiddet ile bilimi sindirip bu deli saçması zırvaları gerçek diye insanlığa sunabiliyordunuz, ama zamanla bilim kıçınıza tekmeyi bastı, şimdi bu deli saçmalıklarını bilime uydurmaya çalışıyorsunuz ama olmuyor işte.

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, HATEM yazdı:


Bak aşağıdaki sayfada, En önemli gördüğüm mantıklı gördüğüm soruları i'tirâzları seçmiş ve cevaplarını vermişim. Verilen cevaplarla İ'tirâzlarınız anlamsızlaşmış ve buharlaşmıştır.

Benim şu ânda tek derdim, Tutarlı gibi gözüken mantıklı soru bulmaktır.
Siz Mantıklı soru sormaya muktedir olabilirseniz Allah'ın izniyle sizin kafayı değiştiremesekte, mantıksızlığın sizde olduğunu anlayışınızın kıt olduğunu gösterebilir i'tirâzlarınızı buharlaştırırız.
 

https://www.facebook.com/ateistleretasavvuficevaplar/?ref=bookmarks

 

Cevaplarınız "suyun" aslında "hidrojen" olmasına benziyorsa cevap vermiş olmuyorsunuz, siz cevap verdiğinizi sanıyorsunuz.

 

Sorunun mantıklı olup olmadığının belirleyicisi de sizsiniz öyle mi? 

 

Siz gerçeğin ne olduğuyla ilgilenmek yerine kuralları kendinizin koyduğu bir tiyatroyla çıkarmak istediğiniz sonucu çıkarmaya çalışıyorsunuz.

 

Kendinizi kandırıyorsunuz.

 

Maalesef ortaya koyduğunuz, bizim açımızdan komedi oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, Sundance yazdı:

 

Cevaplarınız "suyun" aslında "hidrojen" olmasına benziyorsa cevap vermiş olmuyorsunuz, siz cevap verdiğinizi sanıyorsunuz.

 

Sorunun mantıklı olup olmadığının belirleyicisi de sizsiniz öyle mi? 

 

Siz gerçeğin ne olduğuyla ilgilenmek yerine kuralları kendinizin koyduğu bir tiyatroyla çıkarmak istediğiniz sonucu çıkarmaya çalışıyorsunuz.

 

Kendinizi kandırıyorsunuz.

 

Maalesef ortaya koyduğunuz, bizim açımızdan komedi oluyor.

 

37 dakika önce, Sundance yazdı:

Maalesef ortaya koyduğunuz, bizim açımızdan komedi oluyor.


Biliyorum.
Anlayamadığınız birkaç cevap ile sizin varlık düzeyiniz değişmez.
Fakat ben sorularınızı buharlaştırıyorum.
İnsân olanlar bunu görecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soner Yalçın’ın Arzın Merkezine Seyahati

 

aliaytac_soner1-e1291243939844.jpg

 

Cümle âlem, madenden nebâta, nebâttan hayvâna, hayvândan maymuna, maymundan insâna gitmeye çalışırken,
Birileri
İllâki ben insândan maymuna evrileceğim diyor.

 

Soner Yalçın, 28 kasım târihli yazısında anarşist, uyuşturucu bağımlısı, paranoyak, intihar eğilimli, mücessime, bohem müptezel, çocuk istismarcısı, kumarbaz, Peygamber hakaretçisi, kavat, pezevenk, namussuz, travesti sevici,  sübyancı, ırz düşmanı, sahtekar, homoseksüel, ibne, ensestçi…sanatçıların özgürlügünü savundu…

Savunduğu sanatçıların nitelik skalasına  bakıldığında Soner Yalçın’ın sınırsız bir özgürlük anlayışı olduğu gözüküyor… Yukarıdaki niteliklere bakıldığında bu niteliklerin daha ötesini bilen varsa söylesin ki özgürlük anlayışı sınırsız değilmiş diyelim…

Soner  Yalçın, sınırsız özgürlük anlayışını savunmakla da kalmıyor sınırsız özgürlüğün her cinsinin san’at yoluyla toplumda propagandasını da savunuyor, yaygınlaşmasının engellenmesi ile alay ediyor…
 

Her sınırsız özgürlügün başka özgürlüklerin ihlâli anlamına geldiğini  elbetteki ortaokulda ögrenmiştir. Unuttuğunu sanmam… Şunu düşünemeyebilir, ben ilâve edeyim: Namussuzların, zâlimlerin ve sapıkların özgürlüğü, belli bir mesâfeden sonra namusluların, Hakşinâsların, doğruların özgürlüğünü ihlâl eder… İyilere sınırsız özgürlük, kötülere zarâr verdiği gibi, kötülere sınırsız özgürlük elbette iyilere zarâr verir. Bir çocuk istismarcısının özgürlügünün kısıtlanması, istismârcının hürriyetini yok etmek maksadına dönük değildir. Mâsum ve korunmaya muhtâç çocukları korumak içindir. http://www.aktifhaber.com/video-galeri/anne-olmak-695.htm

Bu anlamlı videoyu Soner Yalçın’a ithâf ediyorum.
 

Böyle bir özgürlük anlayışı Müslümânlığa hıristiyânlığa sığmadığı gibi ateizme de sığmaz, böyle akılsızlıklardan ve ahlâksızlıklardan ateistleri de tenzîh ederiz.

İlâhî ve değerli olan san’at ile bütün rezillikleri tek kabda bulamaç yapıp topluma yedirmeye çalısan bu adamın amacı nedir? Amacı elbette özgürlük değildir. Ve bana inanın ki amacı san’at da değildir. Bunlar Filozof olsalar amaçları felsefe, yada ürettikleri bir ideoloji değildir. Bunlar Şâir olsalar amaçları şiir değildir. Bunlar Doktor olsalar amaçları tedâvî değildir. Bunlar Asker olsalar amaçları askerlik değildir. İlâhî ve değerli ve yüce olan san’at ile bütün rezillikleri, delilikleri tek bir kabda bulamaç yapıp topluma yedirmeye çalışanın amacı; iyi olan, azîz olan, sabır ve meşakkat eseri olan, kutsal olan değerlerin veyâ âilenin, birliğini bütünlüğünü bozmaktır. Şeytânî birlik, Şeytânî olmayan diğer bütün birlikleri hasım görür. Birliği bozmaya ve parçalamaya çalışır. Kutsal değerlerin birlik ve bütünlüğünü bozmaktaki amacı, sırf birlik bozmak değildir, hasımlarını zayıflatmaktır.

Cümle âlem, madenden nebâta, nebâttan hayvâna, hayvândan maymuna, maymundan insâna gitmeye, terakkî etmeye çalışırken, birileri illâki ben insândan maymuna evrileceğim diyor.

National’da yıllar önce bir belgesel izlemiştim, şempanzelerin toplumunu inceliyordu. Şaşırdığımı itiraf edeyim, ayrıca iğrendim. Şempanzelerin cinsel hayatlarında ne akrabalık mefhumu ne de yaş sınırlaması yoktu. Tafsîlata girmeye herhalde gerek yok.
 

Şu ânda aklıma gelen bir inceliği de unutmadan yazayım. Hayvânat içerisinde akıl ve âlet kullanma becerisi bakımlarından  insân cinsine en yakın hayvân cinsi şempanze olarak kabul edilmektedir. Şimdi bu durum beni tefekküre sevketti, efkâra garketti… Hayvanat içerisinde eşlerini kıskanan çok kişilikli, ahlâklı hayvanlar da var. Hattâ bunlar çoğunlukta… Meselâ Anadolu insânımız Turnâ kuşunu çok sever, sesi yanıktır, uzun yolculuklar yapar ömrü boyunca tek eşine sâdık kalır. Meselâ yarasayı da hiç sevmez. Çünkü yarasa Aydınlığı sevmez. Karga da sevilmez. Karga, ekinleri ifsâd etmesiyle birliği bozmayı ve karanlığı sembolize eder. Çok da bağırır… Bu hayvân, hayvânlar âleminde, ırkı dîniyle özdeşlesen bir milletin en güzel sembolüdür. Detaya girip bağlamı kaçırmayalım.
 

Şimdi hayvânlara ahlâkî açıdan baktığımda insân gibi çok yüce bir varlığa ceylân geyik, aslan, kaplan, turnâ kartal gibi hayvânları yakın görüyorum. Bu noktada balıkları bile daha kişilikli görüyorum.
 

İşte bu çeliskili durumu çözmeye çalışırken, maymunların zekâ seviyesi ve alet kullanma becerisi için  tamâm diyordum, eyvallah diyordum ama zihnimdeki çelişkiyi îzâh edemiyordum. Ya’nî daha kişilikli ve ahlâklı hayvânların insânlığı daha çok hakettiklerini düşündüğümde zihnimde kopukluk oluşuyordu. Birden, vikingler çizgi filimindeki viki gibi, Soner Yalçın’ın 28 Kasım makalesini okuduğumda “tamam şimdi buldum” dedim. Benim takıldığım nokta, bütün insânları yüce bir varlık olarak değerlendirmem imiş. Tabî yâ, neden olmasın maymundan da  gelenler olmalı (Bakınız: Aşağıda; ferd olarak insânın evrimi.)… Burda hatâ yaptığım için kopukluğu birleştiremiyormuşum. Ya’nî ba’zı insânlar, insân olarak  isti’dâdlarını unutup (yücelere erişme kabiliyetlerini unutup) hayvanata özeniyorlar… Maymundan insâna, insândan meleğe, melekten  en yüce varlığa gitmeleri gerekirken, ki o kabiliyetlerle donatılmış olarak yaratılmışlar bunlar illâki maymuna yarasaya veya köstebeğe evrileceğim diyor. Uzun müddet konakladıkları, benimsedikleri mertebelerin aşkından geçemiyor, yukarıya terakkî etmekten engelleniyorlar.
 

Evrim Teorisi bir gerçek de olsa ispatlanması imkansız bir teoridir. Evrim Teorisi, çoğunluk müslümânların zannettiği gibi İlâhî haberlere aykırı bir teori değildir. Mahlûkâtın tekâmül yoluyla çesitlenmesi ve kemâle doğru ilerlemesi, Allah’ı inkâr yolunda bir delîl olarak kullanılamaz. İnsânın sudan yaratıldığını ve topraktan yaratıldığını bildiren ilâhî haberler evrimin aslında kat’î delîlleridir. Lâkin, Hz. Âdem’in babasız olarak yaratılmasının nasıl gerçekleştiği tamm olarak çözülmeden veyâ böyle bir yaratılışın Allah’ın istisnâi yaratışlarından biri olduğu kaydı koyulmadan evrimi kabul etmeye hiçbir mü’min zorlanamaz.

Evrim derken, yeryüzünde ilk insânın ve insânlığın varlık sahnesine çıkış süreci incelenir. Evrim teorisinin mevzusunu oluşturan bu süreç, çözülmesi zor çok kapalı bir mevzûdur. Muhyiddîn Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiye adlı eserinde başından geçen bir hâdise olarak anlattığı keşfinde (ki veliyiler, günlük hayâtlarında, vefât etmiş diğer insânların rûhları veyâ bir kısım cinnler veyâ temessül etmiş melekleri müşâhede edebilir hattâ sohbet edebilirler), Kabe’yi tavâf ettiği bir esnâda, fiziksel yapısı günümüz insânından biraz farklı birisini görüyor. Dikkatli bakınca Bu kişinin gölgesinin olmadığını da farkediyor. (Bu kişinin yine de bir rûhânî olup, o ânda tavâf yapan diğer mü‘minlerin göremedikleri bir varlık olma ihtimâli de vardır) Uzun boylu adam tavaf ederken;

-“Bizler de sizler gibi bu beyti tavaf ediyoruz” demiş.

Hazret adamın yanına yaklaşıp, kim olduğunu sorduğunda:

– Ben senin büyük atalarındanım, demiş.

Hazret sormuş:

– Hangi asırda yaşadınız?

– Kırk bin sene evvel vefat etmiştim.

– Nasıl olur? İnsanın atası olan Adem’in (A.S) altı bin sene evvel halkolunduğunu söylerler.

– Sen hangi Âdem’den bahsediyorsun? Bil ki; insanın ilk atası olan Adem’den evvel yüzbin Âdem gelip geçmiştir.” der.
 

Toplum olarak ilk insân cinsinin Yeryüzündeki zuhûr (ortaya çıkış) sürecinin muğlaklığı derken buraları kasdetmiştim. Yine akılda kalması bakımından tekrâr edeyim ki, Hz. Âdem, Doğal yollardan bir anne ve babanın ilişkisi netîcesinde dünyâya gelmemiştir. Hz. Âdem’i tahmîn edilen süreçler ile evrim teorisine bağlayabilmek mümkün gözükmüyor. Bence, tekâmül süreci yoluyla canlıların ileriye doğru gitmesi ve çesitlenmesi doğrudur. Hz. Âdem meselesi istisnâ olmak üzre İlâhî verilerde aykırı bir durum göremiyorum.

Bu meselenin Soner Yalçın ile bir ilgisi yok, maymunla olan ilişkisi bakımından bu evrim nazariyesi ile karıştırılmasın diye bu bilgileri verdim. Soner Yalçın ile ilişkili olan mevzû; Ferd olarak insânın (Ahmed‘in veyâ Mehmed‘in özünden bahsediyoruz) evrim veyâ tekâmül süreçlerinin incelenmesi konusudur.
 

Bir de Ferd olarak insânın ya’nî özel olarak Ahmet’in veyâ Mehmet’in doğum târihine gelinceye kadar geçirdiği evrelerin ne olduğu meselesi vardır. Bu süreç, Evliyânın muazzam ilim ve keşfiyle bilinen bir meseledir. Birinci mesele kadar muğlâk değildir. Evliyâullah, ferd olarak insânın Hakk’tan (Allah‘ın ilminden) Halka (annesinin rahmine) geliş sürecine; Mebde ve iniş derler. Allah’ın ilminden melekut âlemine, ordan ervâh âlemine ordan misâl âlemine, ordan cisimler âlemine, cisimler âleminde madenden bitkiye, bitkiden hayvâna, hayvândan insâna diye süreci îzâh ederler. Genel iniş süreci bu olmasına rağmen konaklardaki seyir vakitleri her insâna göre farklılık arzettiği gibi. İnsânın özü, direkt mâdenden veyâ bitkiden ebeveynine intikâl edebildiği gibi muhtelif hayvânlarda konaklayıp oradan ebeveynine veyâ oradan bitkiye ve ebeveynine intikâl edebilir.. İnsân olarak yaratıldıktan sonra, insân-ı kâmil olabilmek için de geldiğimiz her vatandaki ağırlıkları bırakıp, maddeden ve mâ’nâdan geçip tekrar geldiğimiz yere dönmemiz gerekir. Çoğu insân bu çıkışı, dönüşü gerçekleştiremez. Yukarıdaki ibârelerden, Hayvândan daha aşağı olan insânların, bitkilik ve madenlik seviyelerine inmeleri gerektiği düşünülmesin. İnsânlık adına daha aşağısı olmayan rezillikler çesitli hayvân suretleri ile karakterize edilirler. Bu hayvânların temsîl ettiği düşük ahlâkî unsurlar ile özdeşleşen insânların “belhüm adal (Araf 179)” (hayvândan aşağı) olarak nitelenmeleri,, bitkilik ve madenlik mertebesine bir atıf olarak değil, insân olmalarına, melekliğe ve Allah’a yücelme kabiliyetleri ile donatılmalarına rağmen, maymunluk, domuzluk, kargalık, köstebekliğin temsîl ettiği ahlâkî vasıflarda karâr kılmaları sebebine dönüktür. Zikrettiğimiz hayvânlık mertebesinin çıkış, yükseliş esnâsında geçilen hayvânlık mertebesi ile bir alâkası yoktur. Yükseliş esnâsında ağırlıklar bırakılarak geçilen hayvânlık mertebesi bir kemâl mertebesidir. Bu mertebe sâliğin, “dövene elsiz sövene dilsiz olduğu mertebedir” daha ilerideki madenlik mertebesi, salîğin irâdesinin Hakk’ın irâdesine kayıtsız şartsız teslîm olduğu bir mertebedir. Yine bizim, malum yazar ile ilgiili kasdettiğimiz durum bu değildir. Biz, arzın merkezine yolculuk yapanların durumundan bahsediyoruz. Elbette arzın merkezi, iblislerin (cinnlerin) ikâmetgâhıdır. Arzın derekesine seyâhat edenler ile ba’zı hayvânlar ile kurduğumuz özdeşlikten Aslında masum olan hayvânlar münezzehtir. Ba’zı hayvânların sûretleri, gerçek insânlık mertebeleriyle kıyâs edildiğinde çeşitli noksânlıkları ve yine insâna kıyasla ahlâkî düşkünlükleri temsîl ederler. Meselâ ba’zen at hırsın bir sembolüdür. Ba’zen domuz, arkadan yaklaşma şehvetinin bir sembolüdür, ba’zı durumlaarda tavşan gafletin, köpek öfkenin, inek oburluğun fakat ba’zen de ba’zı hayvânlar müjdeli duyguların sembolü olabilirler.  Balık, güvercin, kartal gibi… Zavallı masum hayvânlarla bir problemimiz yok… “İnsândan maymuna evrilmek” ibâresiyle kasdettiğimiz anlamda, murâdımız, fiziksel maymunlar olmayıp (maymunları tenzîh ederiz, maymunlara kurbân olsunlar), insânlığın yüceliğine yaraşmayan noksânlıklar ve ahlâkî rezilliklerdir… Göklere terakkî edecek donanımla yaratılmış insânların arzın derekesine inmekte ısrar etmeleri ve bu yolculukta başkalarını da zorlamaları ve gerçek insânlarla mücâdele etmeleri bir nevî peygamberliktir. Rahmân’ın Peygamberleri yücelerden mesaj alırken Şeytânın elçilerine arzın derekelerindenn mesaj gelir.

Ali Aytaç Şenol

Link to post
Sitelerde Paylaş
35 dakika önce, HATEM yazdı:

 


Biliyorum.
Anlayamadığınız birkaç cevap ile sizin varlık düzeyiniz değişmez.
Fakat ben sorularınızı buharlaştırıyorum.
İnsân olanlar bunu görecektir.

 

Aman dikkat edin, buharlaşan sorular sağanak olup yağmasın üzerinize sonra...

 

İnsanlar görüyor zaten merak etmeyin.

 

İnsanların gördüğünün en güzel kanıtı da sizin burada İslam'ı savunmak için kıvranıyor oluşunuz. ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Sundance yazdı:

 

Daha nasıl gözüne sokacaksın?

 

Kuran'da "su" yazıyor, adam onu "hidrojen"'e çeviriyor.

 

Hayır Kuran'da tek hata bu olsa dil sürçmesi, yazım hatası, yanlış anlaşılma der geçersin.

 

Ama Kuran'ın tümü bu saçmalıklarla dolu.

 

Hem ahlak dışılık var: Adet görmemiş kızlarla evlenmek, evlatlığının karısıyla evlenmek, cariye, kölecilik, cinsiyet ayrımcılığı, nefret suçları var oğlu var

Hem bilim dışılık var: Dağlar mı önce oluşur, denizler mi? Yıldızlar taş olarak atılabilir mi? Güneş balçıkta batar mı? var oğlu var

Hem kendi içinde çelişki var: Ganimetin kaçta kaçı kimin? Bir müslim kaç gavura bedel? var oğlu var

 

Bu kadar saçmalık dururken kalkıp da "Aslında orada su diye kastedilen şey hidrojen" demek bile abes, hem de ne abes.

 

Ama şartlanan insanlar ne olursa olsun şartlandıkları sonucu elde etmek istediklerinden suyu bile hidrojen yapıp masal uykusuna devam ediyorlar.

 

Aynı Pavlov'un köpeği gibi, zile o kadar şartlanmışlar ki, yemek vermediğin halde, yemeğin olmadığını bildikleri halde ağızlarının sulanmasına engel olamıyorlar.

 

Yazık. ☹️

 

Muhterem

Biz biliyoruz, ki zaten öyle, piyasadaki tüm kitapların insan ürünü olduğunu. Bugüne kadar piyasadaki bütün tanrıların yoklukları ile năm saldıklarını da biliyoruz, ki hiçbirisi insanlar olmadan şuradan şuraya adım atamazlar. İnsanlara elleri mahkum bu tanrı adaylarının ve insanların sayesinde nefes alıp veriyorlar. Bu somut bir tespit.

Ne yazıyordu şu malum kitaplarında? Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi. Şu ilkel sıralamanın zerafetine(!) bakar mısınız !

Dolayısıyla sittin sene geçse de, bu ilkel söylem orada öylece duracak.

Bundan daha güzel göz sokmaca hiç olur mu ? :D

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 minutes ago, HATEM said:

Muhyiddîn Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiye adlı eserinde başından geçen bir hâdise olarak anlattığı keşfinde (ki veliyiler, günlük hayâtlarında, vefât etmiş diğer insânların rûhları veyâ bir kısım cinnler veyâ temessül etmiş melekleri müşâhede edebilir hattâ sohbet edebilirler), Kabe’yi tavâf ettiği bir esnâda, fiziksel yapısı günümüz insânından biraz farklı birisini görüyor. Dikkatli bakınca Bu kişinin gölgesinin olmadığını da farkediyor. (Bu kişinin yine de bir rûhânî olup, o ânda tavâf yapan diğer mü‘minlerin göremedikleri bir varlık olma ihtimâli de vardır) Uzun boylu adam tavaf ederken;

-“Bizler de sizler gibi bu beyti tavaf ediyoruz” demiş.

Hazret adamın yanına yaklaşıp, kim olduğunu sorduğunda:

– Ben senin büyük atalarındanım, demiş.

Hazret sormuş:

– Hangi asırda yaşadınız?

– Kırk bin sene evvel vefat etmiştim.

– Nasıl olur? İnsanın atası olan Adem’in (A.S) altı bin sene evvel halkolunduğunu söylerler.

– Sen hangi Âdem’den bahsediyorsun? Bil ki; insanın ilk atası olan Adem’den evvel yüzbin Âdem gelip geçmiştir.” der.

 

Yahu şarlatanların, zırcahil heriflerin boktan hikayelerini yazmanın nedeni ne? Kim sikler böyle palyaçoların, şarlatanların kıçından uydukları deli saçması zırvaları? Olsa olsa senin gibi saflar, cahiller, aptallar inanır böyle boktan hikayelere.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, HATEM yazdı:

 

Şimdi hayvânlara ahlâkî açıdan baktığımda insân gibi çok yüce bir varlığa ceylân geyik, aslan, kaplan, turnâ kartal gibi hayvânları yakın görüyorum. Bu noktada balıkları bile daha kişilikli görüyorum.

 

Cahilce yorumlar bunlar.

 

Bunu yazan gerçekte maymun olduğunun bile farkında değil.

 

Bu adama sorsan;

 

- Sen canlı mısın? diye

- Canlıyım! der

- Sen tek hücreli misin, çok hücreli misin? diye sorsan

- Çok hücreliyim der!

- Peki sen hayvan mısın, bitki mi, mantar mısın? desen

(Biraz bozularak) - Hayvanım herhalde. der

- Omurgalı mısın, omurgasız mısın? sorsan

- Omurgalıyım! der

- Balık mısın, sürüngen misin, kuş musun, kurbağa mısın, memeli misin? diye sorsan

- Memeliyim! der

 

 

Bunların hiç birinden gocunmaz da, memeli türlerinden maymun familyasında olduğunu söyleyince sanki anasına küfretmişsin gibi başlar sövmeye "Senin anan maymun, senin baban maymun" diye.

 

Bu tür isimlerinin bilimsel olarak sınıflandırıldığını ve buna taksonomi dendiğinden habersiz "İnsan gibi yüce bir varlığa maymunluk yakışır mı?" diye sorar cahilce.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanlar ăleminde eşcinsellik olur da hayvanlar ăleminde olmaz mı ?! :D
Mesela aslan: Hem erkek hem de dişi aslanlarda homoseksuel eylemler gözlemlenmiştir. Ortalama 8% çiftleşmeler erkek aslanlar arasında gerçekleşmektedir. Neden bu örneği verdik ?
Ahlaklı aslan ha ?!:D

Bazı gerçekleri dindarların gözüne sokmak için elbette. Eşcinsellik dindarların zannettiğinin aksine hayvanlar ăleminde epeyi yaygındır; kuğulardan tutun, ördekler olsun, pengüenler olsun, kargalar olsun, güvercinler olsun, delfinler olsun, aslanlar olsun, bonobolar olsun, maymunlar olsun vs. daha bir çok türde yayındır hemcinslik.

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, kavak yazdı:

İnsanlar ăleminde eşcinsellik olurda hayvanlar ăleminde olmaz mı ?!


İnsânlar âleminde eşcinsellik olmaz.
Hayvânlar âleminde var.
Çoğu insân, insân görünümlü hayvândır.
Belki daha aşağı...
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 dakika önce, Natüralist Ateist yazdı:

"insanlar alemi"nde eşcinsellik olmamasından kastınız nedir?


Tasavvufî eserlerde, "her insânn bir insân-ı kâmil sûretinde yaratılmış olduğu söylenir.
Ya'nî İnsân, bu dünyâda haketmemiş olsa bile imtihân îcâbı dış yüz olarak mükemmel yaratılmıştır.
Herkes dıştan mükemmel gözüküyor.
Dış yüzü ile iç yüzü eşit olan, Dış yüzü ile iç yüzü uyumlu olan sâdece İnsân-ı kâmillerdir.
İnsân şekli en güzel sûrettedir. En güzel ahlâkın en yüce değerlerin bir yansıması bir izdüşümü olarak şekillendirilmiştir. Daha güzel bir şekil tasavvur edilemez.
Dış yüzünün ya'nî şeklinin hakkını veren ancak kâmil insânlardır.
Bunun dışındaki insânlar kötü sıfatların alçak hâllerin mağlûbudurlar.

Her insânın sayısız ve sonsuz sıfatı vârdır.
Fakat insânda hangi sıfat gâlipse O sıfâtın sembol sûreti ne ise kişi iç dünyâsında odur.  (Bir ülkede seçimde kim gâlip gelirse Ülkeyi onun idâre etmesi gibi...) Kişi O ânda ölse, Kıyâmette İnsân şeklinde değil kendisinde gâlip olan sıfatın şekliyle dirilecektir.
Domuz Fil Fare Maymun ve bunların şekillerindeki abartılı karışımlar, iğrenç ürkütücü sûretler kişinin hakettiği gerçek görüntüsü olabilir. Bu görüntüler Burda gözükmüyor. Hesap gününde görünecek. Dünyâda İnsân-ı kâmiller baş gözleriyle bu nâhoş görüntüleri Allah'ın izniyle görürler...

İnsânlar âlemi derken Gerçek insânları kastediyorum. İnsân-ı kâmilleri kastediyorum. Bunlar, Eşcinsellikten zinâ'dan göz zinâsından ve hayâl zinâsından bile uzaktırlar.
Ya'nî aşağılık filleri işleyenler, gerçek anlamda çirkin fiilleri işleyenler, sayısız sıfatları içersinde bu kötü fiilleri halleri gâlip ise bunlar  İnsân değildirler,  insân görünümlü hayvânlardır. İç yüzleri i'tibâriyle hayvandırlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 minutes ago, HATEM said:

İnsânlar âlemi derken Gerçek insânları kastediyorum. İnsân-ı kâmilleri kastediyorum. Bunlar, Eşcinsellikten zinâ'dan göz zinâsından ve hayâl zinâsından bile uzaktırlar.
Ya'nî aşağılık filleri işleyenler, gerçek anlamda çirkin fiilleri işleyenler, sayısız sıfatları içersinde bu kötü fiilleri halleri gâlip ise bunlar  İnsân değildirler,  insân görünümlü hayvânlardır. İç yüzleri i'tibâriyle hayvandırlar.

 

Bu lafları söyleyen birinin 12 karılı yağmacı bir arap bedevisinin peşine takılması komik. Karılarından birisi 9 yaşındaki bir çocuk, biri evlatlığının karısı, ikisi kocalarını, ailelerini ve dostlarını öldürttüğü kadınlar. Ha bir de cariye mi karısı mı olduğu belli olmayan Mısır valisinin hediye ettiği cariye var. Ayrıca bu bedevinin kendine inanmayanları ve karşı çıkanları da suikastle öldürttüğü İslam tarihinde kayıtlı. Ve yağmaladığı kabilelerden elde edilen ganimetlerin beşte birini de kendine ayırdığı da Kuran ve hadislerle sabit. Ayrıca zina etti diye kadınları taşlayarak öldürten de birisi. Bunlar şimdilik aklıma gelenler. Kamil insanmış!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...