Jump to content

Evrim var. Kur'an apaçık bunu açıklıyor.


Recommended Posts

1 saat önce, Natüralist Ateist yazdı:

İnsân-ı kâmillerin bunu yapmaması nedeninden bahsetmek yerine insân-ı kâmilleri tanıtmışsınız. Eşcinsel ilişki neden çirkin bir fiildir? Neden eşcinseller iç yüzleri itibari ile hayvandırlar? Doğa Safsatası'nın tersini yapıyormuşsunuz gibi geldi bana.


Bu fiil sana normal geliyorsa, Doğuştan sana verilen insânlık (ünsiyet (Allah ile muhatab olabilme)) fıtratını, maymunluk domuzlık gibi bir fıtratla değiştirmiş olduğun anlamı çıkar. Çünkü maymun ve domuzlar için bu işler normaldir... İnsânlık fıtratına göre açıklanmaya hiç ihtiyaç duyulmaksızın, yapılan işin çirkinliği vicdânen hissedilebiliyorsa,, bu hissin kaybolması, Kişinin bâtında, görünmeyen iç yüzünde bir maymun veyâ domuz olduğunu gösterir.
Domuz, domuzluğundan dolayı kınanmaz. Ya'nî biz hayvanları kınamıyoruz. Ancak İnsân biçiminde yaratılanın, domuzluk tabîatına inmesi, kendini domuzlaştırması kınanır.
Sorduğun soruya bu kadar cevap verebilirim. Daha ilerisini söyleyemem.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 01.03.2019 at 23:01, HATEM said:

...


...
 

 


Benim altını çizdiğim yeri atlayıp...
 "Güzel güzel" dediği halde kitaptaki güzellikleri görmediğimizi söyleyerek konuyu saptırdın ama olsun.
Allah "Ben insanı yaratmaya çamurdan başladım" diyerek zaten konuyu kapattı.

 


Biz Kurandaki güzellikleri gör(e)miyoruz! 
Peki görebilenler bu "güzellikleri" nasıl yansıtıyorlar? İslam toplumuna bir bakalım: Açlık, sefalet, cahillik, terör, savaş, adam kayırma, yoksulluk, sömürülme vs.
Bu bir tesadüf mü? 


AKP neden İHLere bu kadar önem veriyor? AKP haksız mı, bu dünya "yalan dünya" değil mi? Ahiret için çabalamak daha önemli değil mi? AKP zihniyeti Kuranın mesajıyla tam örtüşüyor aslında!


Neyse siyasete girmeyelim, "güzellikler" diyorduk.
"Kadınların şahitliği yarım sayılır", "ganimetlerin 1/5 Allah ve resulundur" gibi ayetlerde güzellikler aramak ZORUNDA KALMAK!!!

 

Kuranda istenilen "düşünülme/akıl yürütme" denilen eylemin ta kendisi budur.
-Sen kitapta evrimin anlatılışının güzelliğini görüyorsun
-Diğeri 19un güzelliğini görüyor
-Başkası, şeyhinin pişmiş tavuğa can verme güzelliğini
-Işidci hurilerin güzelliğini
Vs.


Bir kitaptan "güzellikler" çıkartmak istemeniz sorun değil, istediğiniz hayali varlığa inanabilirsiniz. Ve onun ne kadar güzel olduğuna inanabilirsiniz.
Beni huzursuz eden, sizinle aynı kitaba bakarak "kötülükler" gören ve yapanlara karşı tavrınız. Onları görmezden gelmeniz, olaylara devamlı susmanız...


Susmanızın da nedeni "gerçek islam" üzerinde anlaşamamanız. Hepinizin Allahı ayrı ayrı. Birbirini tutmuyor. Zaten bu yüzden şeyhler var ya. Burda "düşünme/akıl yürütme" işini direk şeyhe havale ediyorsun, tamaaam. ;)


Konuyu saptırmayalım. 
Allah burda yine "güzel ve anlamlı bir laf etmiş:
Rüzgarı kesersem "rüzgarla haraket eden" gemileriniz gidemez demiş.


"Âyet-i kerîme "Rüzgârsız gemilerin gedemeyeceğinden veyâ ancak rüzgâr ile gemilerin yol alabileceğinden bahsetmiyor. Her hareketimizin Allah'ın gücüne bağımlı olduğu anlatılıyor. Güç O'nun olduğu için O dilediği ânda bu gücü keser. Çok sabreden yokluk ehli ve varlığın kıymetini anlamış şükredenler bunu anlar ibret alır. Dar kafalı ateistler anlamaz ibret alamaz.


Evet, böyle güzel bir ayet daha var, yerçekimi için mi ne?

Gökyüzünde Allah’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır... Nahl 79

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, poiuz yazdı:

 


Benim altını çizdiğim yeri atlayıp...
 "Güzel güzel" dediği halde kitaptaki güzellikleri görmediğimizi söyleyerek konuyu saptırdın ama olsun.
Allah "Ben insanı yaratmaya çamurdan başladım" diyerek zaten konuyu kapattı.

 


Biz Kurandaki güzellikleri gör(e)miyoruz! 
Peki görebilenler bu "güzellikleri" nasıl yansıtıyorlar? İslam toplumuna bir bakalım: Açlık, sefalet, cahillik, terör, savaş, adam kayırma, yoksulluk, sömürülme vs.
Bu bir tesadüf mü? 


AKP neden İHLere bu kadar önem veriyor? AKP haksız mı, bu dünya "yalan dünya" değil mi? Ahiret için çabalamak daha önemli değil mi? AKP zihniyeti Kuranın mesajıyla tam örtüşüyor aslında!


Neyse siyasete girmeyelim, "güzellikler" diyorduk.
"Kadınların şahitliği yarım sayılır", "ganimetlerin 1/5 Allah ve resulundur" gibi ayetlerde güzellikler aramak ZORUNDA KALMAK!!!

 

Kuranda istenilen "düşünülme/akıl yürütme" denilen eylemin ta kendisi budur.
-Sen kitapta evrimin anlatılışının güzelliğini görüyorsun
-Diğeri 19un güzelliğini görüyor
-Başkası, şeyhinin pişmiş tavuğa can verme güzelliğini
-Işidci hurilerin güzelliğini
Vs.


Bir kitaptan "güzellikler" çıkartmak istemeniz sorun değil, istediğiniz hayali varlığa inanabilirsiniz. Ve onun ne kadar güzel olduğuna inanabilirsiniz.
Beni huzursuz eden, sizinle aynı kitaba bakarak "kötülükler" gören ve yapanlara karşı tavrınız. Onları görmezden gelmeniz, olaylara devamlı susmanız...


Susmanızın da nedeni "gerçek islam" üzerinde anlaşamamanız. Hepinizin Allahı ayrı ayrı. Birbirini tutmuyor. Zaten bu yüzden şeyhler var ya. Burda "düşünme/akıl yürütme" işini direk şeyhe havale ediyorsun, tamaaam. ;)


Konuyu saptırmayalım. 
Allah burda yine "güzel ve anlamlı bir laf etmiş:
Rüzgarı kesersem "rüzgarla haraket eden" gemileriniz gidemez demiş.


"Âyet-i kerîme "Rüzgârsız gemilerin gedemeyeceğinden veyâ ancak rüzgâr ile gemilerin yol alabileceğinden bahsetmiyor. Her hareketimizin Allah'ın gücüne bağımlı olduğu anlatılıyor. Güç O'nun olduğu için O dilediği ânda bu gücü keser. Çok sabreden yokluk ehli ve varlığın kıymetini anlamış şükredenler bunu anlar ibret alır. Dar kafalı ateistler anlamaz ibret alamaz.


Evet, böyle güzel bir ayet daha var, yerçekimi için mi ne?

Gökyüzünde Allah’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır... Nahl 79

 

bu  ayette  gemi  kelimesi  geçmez  muhtemelen  dalga  anlamına  gelmekte  oradaki  ifade.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

bu  ayette  gemi  kelimesi  geçmez  muhtemelen  dalga  anlamına  gelmekte  oradaki  ifade.

Şura 32.Ayet: Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O´nun delillerindendir.

Şura 33.Ayet: Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde durgunlaşırlar [?] . Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Bazı ateistler bu 2 ayetten "kuran motorlu gemilerin icat edileceğini bilemedi" şeklinde bir iddia ortaya atıyorlar.

Ama bu geçersiz bir iddiadır :)

Geminin Arapçası "sefinet سفينة" ve "fuluk فلك" olarak geçer.

Örnek ayetler ;
Rum 46".. وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِاَمْرِه۪... "[onun Emriyle akıp giden GEMİLER (fuluk فلك) ..].
Kehf 79.Ayet: اَمَّا السَّف۪ينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاك۪ينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ [GEMİ (sefinet سفينة) denizde çalışan yoksulların...]


Ayetin arapça metnine bakabilirsiniz hiçbir yerinde gemi manasında olan " sefinet سفينة" veya "fuluk فلك" geçmez.

Mealler kendi anladıkları kadarıyla buraya parantez içinde "gemi" ifadesini ekliyorlar.

Halbuki denizde dağlar gibi akıp gidenler ve rüzgara bağlı olanlar dalgalardır.

Ayrıca Ayette "ravekid رواكد" rkd kökünden gelen kelimenin anlamı "durgunlaştı /dindi" anlamına gelmektedir.
Örneğin: ركد الماء والريح. [rüzgar ve yağmur durgunlaştı /dindi (rkd ركد)] demektir.

Zaten mantıksal açıdan ;
O dönemde kürek vardı. Birisi çıkıp "ey Muhammed rüzgar olmazsa kürek var." diyemez miydi?

Hubeyb Öndeş
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
18 dakika önce, poiuz yazdı:

Evet, böyle güzel bir ayet daha var, yerçekimi için mi ne?

Gökyüzünde Allah’ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır... Nahl 79

 
Ben senin neye i'tirâz ettiğini çözmekte zorlanıyorum, neye i'tirâz ettiğini yazarsan bulmaca çözmek zorunda kalmam.

"Ben havada bişey görmüyorum, kuşları eliyle tutarak uçuran birisini görmüyorum" mu diyorsun?
Kuşlar evrimleşmiş, zamânla gerekli donanıma ulaşmış ve yer çekimiyle baş etmeyi öğrenmiştir ve kendi kendilerine uçuyorlar" diyorsun değil mi?

 

Evet, Allah (c.c.) senin anladığın anlamda kuşları tutup uçurmuyor.
Evet, Bak seni tasdîk ediyorum;  Kuşlar kendi kendilerine uçuyorlar. Evrimleşmişler ve uzun süreçte yerçekimini kontrol edecek donanıma sâhip olmuşlar.

Evet Evrim netîcesinde çok uzun bir süreçte elde ettikleri teknik donanımla veyâ daha doğrusu, taleplerine ve çabalarına karşılık kendilerine bahşedilen teknik donanımla, kendiliklerinden uçuyorlar.

Ama kendilikleri ne, kendilikleri kim?
Bir mahlûk Kendini bilmez mi?
Bir insân kendini bilmez mi? Ama bilmiyoruz işte...
Biz daha kendimizi bile bilmiyoruz.
E bilmiyorsak, Kendimize âid zannettiğimiz varlığın çok basit bir kıyasla bize âid olmadığı ortaya çıkmaz mı?
Neyimiz varsa hepsi emânettir. Vakti gelince de alınacak.
Sürekli söylüyoruz ama ne müslümânı ne gâvuru kimsenin anladığı yok: Varlık Hakk'a âiddir. Hakk Teâlâ mutlak varlıktır. Hakk Teâlâ, varlığın ta kendisidir.

Sen ağzına kaşıkla yemek götürüyorsun. Gözünü kapat yine ağzına kaşığı rahatça götürürsün.
Sende Güdümlü radar teknolojisi var, biliyor musun? Bilmeyi bırak farkında bile değilsin.
Varlığında bunun gibi milyonlarca teknoloji var bunu biliyor musun?
Elbette bilmiyorsun. Zıplarken koşarken konuşurken bu teknolojilerin hâkimi, belirleyicisi olarak mı yürüdüğünü, koştuğunu konuştuğunu düşünüyorsun?

Gökyüzünde kuşları O 'tutuyor, seni beni O' konuşturuyor. O'nunla nefes alıyor O'nunla doyuyoruz.
Çünkü O, varlığın kendisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, HATEM yazdı:

Bu fiil sana normal geliyorsa, Doğuştan sana verilen insânlık (ünsiyet (Allah ile muhatab olabilme)) fıtratını, maymunluk domuzlık gibi bir fıtratla değiştirmiş olduğun anlamı çıkar. Çünkü maymun ve domuzlar için bu işler normaldir... İnsânlık fıtratına göre açıklanmaya hiç ihtiyaç duyulmaksızın, yapılan işin çirkinliği vicdânen hissedilebiliyorsa,, bu hissin kaybolması, Kişinin bâtında, görünmeyen iç yüzünde bir maymun veyâ domuz olduğunu gösterir.
Domuz, domuzluğundan dolayı nanmaz. Ya'nî biz hayvanları kınamıyoruz. Ancak İnsân biçiminde yaratılanın, domuzluk tabîatına inmesi, kendini domuzlaştırması kınanır.
Sorduğun soruya bu kadar cevap verebilirim. Daha ilerisini söyleyemem.

Yani ;

A) Bu eylemin insan duygularına hitap etmemesinin nedenini fıtrati (?) nedenlere dayandırıyorsunuz, sosyokültürel etkilerin neden olamayacağını söylemeyerek. Homofobi fıtrati bir şey değil, homoseksüellik ise küçük ölçüde zararsız ve biyolojik veya psikolojik durumlardan ortaya çıkan bir cinsel eğilim.

 

"İşin çirkinliğini göremiyorsan fıtratın değişmiştir." tarzındaki şeyler de zaten eşcinselliğin çirkin olduğu önkabûlü ile söylenen şey. Neden bunun objektif olarak çirkin olduğunu söylemeniz gerek, yoksa eşcinsellik eyleminin bahsedildiği zaman vücudunuzun verdiği tepkiye dayanarak bunu söylemiş olduğunuz varsayımı güçlü olacak.

 

Son olarak, bir şeyin başka hayvanlar tarafından da yapılması o şeyin yanlış olduğunu göstermez-yoksa cinsel aktivitelerin çoğunluğu yanlış olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

Şura 32.Ayet: Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O´nun delillerindendir.

Şura 33.Ayet: Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde durgunlaşırlar [?] . Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Bazı ateistler bu 2 ayetten "kuran motorlu gemilerin icat edileceğini bilemedi" şeklinde bir iddia ortaya atıyorlar.

Ama bu geçersiz bir iddiadır :)

Geminin Arapçası "sefinet سفينة" ve "fuluk فلك" olarak geçer.

Örnek ayetler ;
Rum 46".. وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِاَمْرِه۪... "[onun Emriyle akıp giden GEMİLER (fuluk فلك) ..].
Kehf 79.Ayet: اَمَّا السَّف۪ينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاك۪ينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ [GEMİ (sefinet سفينة) denizde çalışan yoksulların...]


Ayetin arapça metnine bakabilirsiniz hiçbir yerinde gemi manasında olan " sefinet سفينة" veya "fuluk فلك" geçmez.

Mealler kendi anladıkları kadarıyla buraya parantez içinde "gemi" ifadesini ekliyorlar.

Halbuki denizde dağlar gibi akıp gidenler ve rüzgara bağlı olanlar dalgalardır.

Ayrıca Ayette "ravekid رواكد" rkd kökünden gelen kelimenin anlamı "durgunlaştı /dindi" anlamına gelmektedir.
Örneğin: ركد الماء والريح. [rüzgar ve yağmur durgunlaştı /dindi (rkd ركد)] demektir.

Zaten mantıksal açıdan ;
O dönemde kürek vardı. Birisi çıkıp "ey Muhammed rüzgar olmazsa kürek var." diyemez miydi?

Hubeyb Öndeş
 

 

Şura 32-33'de Allah mecaz sanatını konuşturmuş, denizde dağlar gibi akıp giden diyerek gemi kastedilmiştir. Aşağıdaki ayette de aynı mecaz sanatı konuşturulmuş.

 

Hakka 11-12. Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.

7.el câriyeti: akıp giden, gemi

 

Hud 42. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu.

4.fî mevcin: dalgalar içinde

 

Hud 43. ...Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.

13.el mevcu: dalga(lar)

 

Lokman 32. Onları, (denizde) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında

3.mevcun: dalgalar

 

Nur 40. Veya derin denizdeki karanlıklar gibidir. Onun üstünü, dalga üstüne dalga kaplar.

6.mevcun: dalga

 

Madem Allah Şuara 32-33'de dalga demek istiyor o zaman neden direkt dalga anlamına gelen "mevcu (dalga)" kelimesini kullanmamış?

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Şura 32-33'de Allah mecaz sanatını konuşturmuş, denizde dağlar gibi akıp giden diyerek gemi kastedilmiştir. Aşağıdaki ayette de aynı mecaz sanatı konuşturulmuş.

 

Hakka 11-12. Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.

7.el câriyeti: akıp giden, gemi

 

Hud 42. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu.

4.fî mevcin: dalgalar içinde

 

Hud 43. ...Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.

13.el mevcu: dalga(lar)

 

Lokman 32. Onları, (denizde) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında

3.mevcun: dalgalar

 

Nur 40. Veya derin denizdeki karanlıklar gibidir. Onun üstünü, dalga üstüne dalga kaplar.

6.mevcun: dalga

 

Madem Allah Şuara 32-33'de dalga demek istiyor o zaman neden direkt dalga anlamına gelen "mevcu (dalga)" kelimesini kullanmamış?

 

benim dikkatimi çeken husus ayetlerde gemi kelimesi geçmiyor olması.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Natüralist Ateist yazdı:

Konuyla tam olarak ilgili olmasa da bir şey merak ediyorum: Dağlar gibi akıp gitmek ne demek? Dağlar akıp gider mi? Ne denmek istendiğini anlamadım.

dağlar boyutunda anlamında akıp giden gemiler veya dalgalar yoksa dağlar akıp gitmiyor elbet.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, sağduyu yazdı:

 

Ateistler neye itiraz etmiş?

rüzgara muhtaç olmayan motorlu gemiler var artık ayet yanlış demeleri söz konusu fakat; ayet yelkenli gemilerden bahsediyor olabilir çünkü rüzgar meselesi ona atıf gibi duruyor.Ayrıca motorlu gemi de olsa ayette verilmek istenen mesaj onun delillerindendir her şey gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 minutes ago, akılsızşuursuzatom said:

rüzgara muhtaç olmayan motorlu gemiler var artık ayet yanlış demeleri söz konusu fakat; ayet yelkenli gemilerden bahsediyor olabilir çünkü rüzgar meselesi ona atıf gibi duruyor.Ayrıca motorlu gemi de olsa ayette verilmek istenen mesaj onun delillerindendir her şey gibi.

 

Yelkenli gemilerde kürek yok mu? Ayrıca demek ki put insanların motorlu gemiler icat edebileceğini bilememiş, yoksa böyle bol keseden sallamazdı. İşte erken ötünce böyle rezil olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Yelkenli gemilerde kürek yok mu? Ayrıca demek ki put insanların motorlu gemiler icat edebileceğini bilememiş, yoksa böyle bol keseden sallamazdı. İşte erken ötünce böyle rezil olur.

işte  attığım  uzun  yazının  sonu  kürek  meselesiyle  kapatmış  yazıyı  

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 dakika önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

dağlar boyutunda anlamında akıp giden gemiler veya dalgalar yoksa dağlar akıp gitmiyor elbet.

"dağlar kadar büyük bir boyutta" yani. Arapça'da belki de normal bir anlatım, ama özellikle o yazarın öyle çevirmesi beni biraz şaşırtmıştı, herhâlde ifadesi ifadesine çevirmiş. Burada kelime kelime çeviris var:

https://acikkuran.com/42/32

"l-cevari" öyle bir anlama geliyor mu? Latin harfleri Arapça'ya çeviren bir siteden çevirdim ve sonra da reverso-context'e sonucu yapıştırdım. "to travel", yani "yolculuk etmek" anlamında kullanılıyormuş genellikle, içerikler ile bile. Ama İbn-i Kesir dediğinizi söylüyor, o yüzden kullanımının değiştiği belli. Çeviri biraz yanlış ama cevabınızda hata yok, sağolun.

 

Bu da herhâlde dalgalardan ve belki de Nuh Tufanı'ndan bahsedildiğine işaret ediyor bence, zirâ dağlar kadar büyük gemiden örnek verilmesi tuhaf olurdu.

tarihinde Natüralist Ateist tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, akılsızşuursuzatom said:

işte  attığım  uzun  yazının  sonu  kürek  meselesiyle  kapatmış  yazıyı  

 

Peki bu sahtekar gemi anlamına gelen kelimeleri arayıp bulmuş da neden dalga anlamına gelen kelimeleri aramamış? Din adamı böyle iki yüzlü yapar işte, sadece işine gelene bakar, işine gelmezse kafasını çevirir.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.02.2019 at 00:50, HATEM said:

Senin kafan şeytânlıktan başka birşeye çalışmadığı için Sudan Hidrojen atomunun murâd edilmesinin ne kadar doğal olduğunu anlamıyorsun
Hadi bana 1450 sene önce Sudan daha iyi Hidrojen atomunu temsîl edebilecek bir nesne söyle.
Cem Yılmaz gibi söylüyorum bak,
Hadi söyle,
Hadi, hadii...
Döt döt diyip durdun ya yukarda
Söyleyemezssen
Dötün tekisin
Niye mi?
İnkâr ettiğin şey kadar olamıyacağının isbatı işte...
Hadi söyle.
Hadi...

 

Mevzu es verdiğimiz ara almış yürümüş de, yine de yazalım. Bir de öyle yukarıdaki gibi, ilkokuldaki suretine rücu etmene gerek yokmuş ki..rahat ol. Kaldı ki, meselenin oraya kadar gitmesine bile gerek yok ki? 

 

- Öncelikle suyu kullanarak hidrojeni kast ettiğini "iddia eden" sensin. Yani kitabın ve tanrın adına niyet okuması yapan. Sadece bir ön kabul seninkisi. O vakit önce "su" derken, "hidrojeni" kast ettiğini kanıtlayacaksın, arkasından gelip daha iyisi olur muydu diyeceksin. Yaptığın şey düz, sıradan ve geçerli bir mantık çıkarımı değil çünkü. Örneğin: Ahmet mehmetten uzundur. Hasan da ahmetten uzundur dendiği vakit, biz herhangi bir ek bilgiye ya da yoruma gerek duymaksızın, hasanın mehmetten uzun olduğu kesin çıkarımını yapabiliriz. Seninki ise safi, izafi bir yorum. "Demek ki" diyerek, öyle dediyse demek ki şunu "kast etmiştir" şeklinde çıkarım olmaz ki. Olsa olsa yorum olur. Daha dur bakalım, kimse kabul etti mi ki, su derken hidrojenin kast edildiğini de, kalkıp sana bir de bunun hesabını versin. Hesap verecek olan sensin olsa olsa. Hayır dönüp müslüman alemine sorsak, onlar bile hem fikir olamaz ki bu hususta. Acabaa hidrojeni mi kast ettii, yoksa tongaya basıp tıpkı ilk çağ filozofları misali, su derken düz anlamda suyu mu kast ettii..?? Gel de çık işin içinden.

 

- Ayrıca, hal böyle olsa dahi; kast ettiğin şey ancak aciz ve kısıtlı bir insan için geçerli olabilir. Yani kısıtlı bir insan başka bir yolu olmadığı için, o devirde elindeki sözde en iyi örnek(!) olan suyu kullanabilir hidrojen için. Sen kısıtsız tanrını da aciz insan mertebesine indirip, elinden anca bu gelmiş misali suyu kullanmış ol(dur)makla, resmen aşağılıyorsun. Tanrı bu, öyle bir örnekleme anlatım yapar ki, iş senin işkembenden yaptığın yorum ve tanrı adına niyet okumana kalmaz. Hidrojen için suyu kullanmak zorunda kalmak, olsa olsa insana has bir acizliktir. Tanrını aciz yaptın çıktın. Aferim.

 

- Ha velev ki yine öyle olsa dahi, zaten sana defaatle gösterilmiş ki; iş hidrojeni temsil etmeye gelince, sudaki 1 hidrojene-8 oksijen oranından daha iyi örnekler de var. Yani neresinden baktığına bağlı. Bu kısmı zaten nokta. :) 

 

Açık olan şu ki, kimse çıkıp da kendi adına "ben hidrojeni temsil etmesi için suyu kullandım" demedikçe, sen kalkıp onun adına, "hidrojeni temsil etmesi için suyu kullanmıştır" diyemezsin!

 

Velhasılı odur ki, sen afedersin dötünden "su derken şunu bunu kast etti" diye bir element uydurdun diye, ben kalkıp daha iyisini ne aramak zorundayım, ne de bunla yükümlüyüm. Çünkü aramaya giriştiğimiz vakit hesapta biz de orada hidrojenin kast edildiği ön kabulünü onaylamış oluyoruz öyle mi? Öyle değil.  Senin yükümlü olduğu şey ise şu: su derken hidrojeni kast ettiğini kesin bir şekilde kanıtlamak. Yorum üstüne yorum şeklinde suyunun suyunu çıkararak değil. Yani şunu diyeceksin:

 

"Kuranda orada 'su' derken, kesin olarak 'hidrojeni' kast etmiştir. Bunu kuran ve allah adına, orada net bir ibare olmasa dahi kesinlikle söyleyebiliyorum ve bu böyledir."..Bunu diyebiliyor musun?? Bekliyoruz. İşin ucunda küfre girmek de var. Onu hesap et öyle yaz. Kuranda açık bir şekilde olmayan hükmü, kendi çapında olduruyorsun çünkü.

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.02.2019 at 00:37, HATEM said:

Bir damla su diye çevirisini benimsediğin su, senin zannettiğin damacana su içindeki gibi bir su değil.
Orjinal lafzı bul, araştır bizi yorma.


Üçüncü sıraya bir damla su değil menî diyeceksin (katışık su)
Birinci sıraya verdiğim âyeti koyman gerektiğini niye öğrenemedin?

 

-Birinci sıraya hangi ayeti koyması gerektiğini senden öğrenmek durumunda olmadığı, bunun karar mercii de sen olmadığın için olabilir belki. Birinci sıraya "şu" ayeti koyacaksın. Kime göre: HATEM. Peki onunki neye göre: İşkembe.

 

On 27.02.2019 at 22:59, HATEM said:

Mutlak ve Müteâl olan Hakk teâlâ, Mutlak ve Müteâl ilminin iktizâsına göre değil, Kullarının isti'dâdına (kapasitesine) göre, hitâb eder, anlayabilecekleri dilden ve seviyede konuşur. Çünkü Allah hikmet sâhibidir.

 

Meali: İnsan ne kadar acizse, allah ta o kadar acizleşir, basireti bağlanır tabiri caizse..

 

On 01.03.2019 at 03:23, HATEM said:

Tasavvufî eserlerde, "her insânn bir insân-ı kâmil sûretinde yaratılmış olduğu söylenir.
Ya'nî İnsân, bu dünyâda haketmemiş olsa bile imtihân îcâbı dış yüz olarak mükemmel yaratılmıştır.
Herkes dıştan mükemmel gözüküyor.
Dış yüzü ile iç yüzü eşit olan, Dış yüzü ile iç yüzü uyumlu olan sâdece İnsân-ı kâmillerdir.
İnsân şekli en güzel sûrettedir. En güzel ahlâkın en yüce değerlerin bir yansıması bir izdüşümü olarak şekillendirilmiştir. Daha güzel bir şekil tasavvur edilemez.
Dış yüzünün ya'nî şeklinin hakkını veren ancak kâmil insânlardır.
Bunun dışındaki insânlar kötü sıfatların alçak hâllerin mağlûbudurlar.

Her insânın sayısız ve sonsuz sıfatı vârdır.
Fakat insânda hangi sıfat gâlipse O sıfâtın sembol sûreti ne ise kişi iç dünyâsında odur.  (Bir ülkede seçimde kim gâlip gelirse Ülkeyi onun idâre etmesi gibi...) Kişi O ânda ölse, Kıyâmette İnsân şeklinde değil kendisinde gâlip olan sıfatın şekliyle dirilecektir.
Domuz Fil Fare Maymun ve bunların şekillerindeki abartılı karışımlar, iğrenç ürkütücü sûretler kişinin hakettiği gerçek görüntüsü olabilir. Bu görüntüler Burda gözükmüyor. Hesap gününde görünecek. Dünyâda İnsân-ı kâmiller baş gözleriyle bu nâhoş görüntüleri Allah'ın izniyle görürler...

İnsânlar âlemi derken Gerçek insânları kastediyorum. İnsân-ı kâmilleri kastediyorum. Bunlar, Eşcinsellikten zinâ'dan göz zinâsından ve hayâl zinâsından bile uzaktırlar.
Ya'nî aşağılık filleri işleyenler, gerçek anlamda çirkin fiilleri işleyenler, sayısız sıfatları içersinde bu kötü fiilleri halleri gâlip ise bunlar  İnsân değildirler,  insân görünümlü hayvânlardır. İç yüzleri i'tibâriyle hayvandırlar.

 

- Eşcinsellik kötü bir şey, lut kavmini şunu bunu helak et.. Neden? Çünkü kabul şu: Eşcinsellik; kuran ve bunların hesabına göre "sonradan" yapılmış bir tercih. Sözde. Ama doğaya bakınca görüyoruz ki, eşcinsellik türlü hayvan arasında da ibadullah mevcut! Yani bu iş "doğuştan" geliyor. Sonradan yapılmış bir tercih değil. Mesele burda kapanıyor. ..Sen her şey güzel mikemmel yaratılmıştır de. Sonra kalk bunu doğuştan böyle yarat. Sonra onu kötü ilan et. Hesabını da kalk bir de bundan sor. Eşcinselleri aşağıladığım için falan değil. Haşa.. Fakat erkek görünümünün içinde kadın ya da tersinin, mükemmellik kavramıyla pek bağdaşmadığı aşikar.

 

Galip gelmekmiş. Adamın doğuştan "aslı" bu, neyi inkar edeceksin? Kendini mi? Neye galip geleceksin? Kendine mi?

 

On 01.03.2019 at 15:51, HATEM said:

Âyet-i Kerîmede Allah-u Teâlâ, Ben güzelim,, Güzel olduğum için yarattığım, elimin değdiği her şeyi güzel yaparım güzelleştiririm diyor.
Hakkaten anlayamıyor musun? O ki her şeyi güzel yaptı... (Bak burada çamurun da güzelliğinin isbâtı var da kafanı karıştırmayalım)
Ben Çamuru İnsân yapabilecek bir ilme ve kudrete sâhibim. İlim ve kudretimin daha ötesinde, Ben çok güzelim diyor, Kokmuş balçığı alır onu güzel bir insâna dönüştürürüm diyor.
Ey akıl sâhipleri, Benim Güzelliğimi tasavvur edebilir misiniz? Diyor


Poiuz, sen bu âyete bakınca ne görüyorsun? Sırf çamur gördüğün için çamurlu çamurlu anlamlar çıkartıyorsun.  Bilesin ki, Bu görüşünün kaynağı sensin âyet değil.

Her verdiğiniz âyet-i kerîmede sizin anlayış yoksunu olduğunuzu göstermek,, Yüce olan Allah'a muhatab olabilecek bir varlık seviyesinde olmadığınızı göstermek, yukarıda görüldüğü gibi bana çok kolay.

 

Sana kolay olan, ayete bakıp kafana göre yorum yapıp atıp tutmak. Bizlerin yapmadığı şey yani. Orada nerede ben çamuru ve kokmuş balçığı bile alır, insan yaparım diyor? 

Bir de her şeyi güzel yaptı, en güzel şekilde yaptı falan derken, etrafa bakınca pek de öyle olmadığı görülüyor. Daha doğuştan başlayarak hem de.

Rasyonel insanlar o ayete bakınca çamurdan yaratılma denen saçmalığı görüyor, yani "ne yazıyorsa onu"..Sense o ayete kafana göre zorlama niyet okutup, allah adına atıp tutuyorsun. anlayış yoksunluğu dediğin şey aslen, seninki ayarında atıp tutma yoksunluğu, ya da erdemi diyelim, aslen. Sende o erdem yok işte. Mesele bu.

 

On 03.03.2019 at 23:10, akılsızşuursuzatom said:

bu  ayette  gemi  kelimesi  geçmez  muhtemelen  dalga  anlamına  gelmekte  oradaki  ifade.

 

Bu kısmı tam trajikomik ibretlik bir vaka olmuş :) ..HATEM yukardan aşağı yok o yelkenli gemi de, yok efendim orda şunu bunu kast etmiştir diye kendince yorum yapıp atadursun, akılsızatom çıkmış noktayı koymuş ve her zamanki arapsaçı payesini neden hak ettiğini göstermiş bu kitabın. O ayette gemi yok!! Aslında o dalga..Bir de muhtemelen demiş. Ha o da bir şeydir. HATEM'de böyle bir düstur da yok. Ha babam de babam sallayıp duruyor, sanki arada bizzat allaha ya da muhammede sorup geliyormuşçasına.. :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Bakın işte hal-i pürmelaliniz bu. Biriniz ak diyecek, öteki pok. Beriki kimbilir ne diyecek..?! Halbusü ayet tek. Allah babadan gelme. Bir de 1400 yıllık avansı var bunun elinizde. Ama bu avansa rağmen topunuz bir araya gelip bir şeyi(!) doğrultmayı beceremiyonuz. Tanrıyı da, böylesine garabetlere mahal veren kalbura dönmüş aciz bir kitabı göndermiş olmakla "itham"  ediyorsunuz. Öteki taraftaki tanrı böyle heyula gibi, asabi,ters birşey çıkarsa eğer, işiniz zor. Verecek küreği ağzınıza.

 

- La böylesine cacık bir kitabı benim gönderdiğimi nasıl iddia edersinizz laa!! Deyyuuslar siziii...Sonra ver odunu ver odunu; ver allah ver :)

tarihinde teflon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...