Jump to content

Evrim var. Kur'an apaçık bunu açıklıyor.


Recommended Posts

2 saat önce, kavak yazdı:

Muhterem

Biz biliyoruz, ki zaten öyle, piyasadaki tüm kitapların insan ürünü olduğunu. Bugüne kadar piyasadaki bütün tanrıların yoklukları ile năm saldıklarını da biliyoruz, ki hiçbirisi insanlar olmadan şuradan şuraya adım atamazlar. İnsanlara elleri mahkum bu tanrı adaylarının ve insanların sayesinde nefes alıp veriyorlar. Bu somut bir tespit.

 


Tanrılar yok. Tanrıların tanrısı olan Tek Allah var.
Bütün tanrı görünümleri, Ya'nî âlemdeki bütün güç ve kuvvet odakları, dolayısıyla her bir atom bile Bir tanrı görünümüdür, çünkü bir atom bile öldürür ve diriltir.
Fakat bu tanrı görünümlerinin hepsinde görülen Hakk Teâlâdan başkası değildir. Çok zannettiğimiz şey aslında tektir. Bütün sayıların "1" den ibâret olması gibi...

Allah'tan başka ilâh yoktur demek, İlâhların Tek olan Allah ile irtibâtını ilân eder. Bütün ilâhlar, Hakk'ın görünümleridir. Gerçekte ise İlâh yoktur, sırf Allah vardır. Çünkü İlâh görünümleri bir hayâl, Allah ise Gerçektir.

Tanrıların biz insânlar olmadan adım atamamaları nefes alamamaları önemli bir tesbît. Çoğu doğru fakat çok önemli bir yönü yanlış.
Tanrıların olmadığını, Tanrıların çoklukta gözüken Allah'tan ibâret olduğunu söyledim.
Önemli tesbîtindeki temel yanlışlığın ise şudur:
Allah'ın isimleri biz mahlûkat ile zâhir olur görünüme gelir. Fakat bizler hayâlden ibâretiz.
Bizler ancak Hakk Teâlâ ile ayakta durur, adım atarız, Hakk Teâla ile Doyar, Nefes alırız. Âleme herşeyiyle ne kadar muhtâc isek O kadar Allah'a muhtâcız. Çünkü Hakk Teâlâ Varlığın kendisidir. O bizim sâyemizde değil biz O'nun sâyesinde varız. O, bizim sâyemizde esmâsını açığa çıkarır. Bizim ise bütün varlığımız, fiillerimiz O'nun sâyesindedir.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

11 dakika önce, sağduyu yazdı:

 

Bu lafları söyleyen birinin 12 karılı yağmacı bir arap bedevisinin peşine takılması komik. Karılarından birisi 9 yaşındaki bir çocuk, biri evlatlığının karısı, ikisi kocalarını, ailelerini ve dostlarını öldürttüğü kadınlar. Ha bir de cariye mi karısı mı olduğu belli olmayan Mısır valisinin hediye ettiği cariye var. Ayrıca bu bedevinin kendine inanmayanları ve karşı çıkanları da suikastle öldürttüğü İslam tarihinde kayıtlı. Ve yağmaladığı kabilelerden elde edilen ganimetlerin beşte birini de kendine ayırdığı da Kuran ve hadislerle sabit. Ayrıca zina etti diye kadınları taşlayarak öldürten de birisi. Bunlar şimdilik aklıma gelenler. Kamil insanmış!


 Yazılarında İnsana mahsûs, değer ifâde eden bir fikir gördüğümde söz, cevap vereceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 minute ago, HATEM said:


 Yazılarında İnsana mahsûs, değer ifâde eden bir fikir gördüğümde söz, cevap vereceğim.

 

Neyin cevabını vereceksin? Hangi yüzle bu rezillikleri savunacaksın? Tek yapabileceğin şimdi yaptığın gibi kafanı kuma gömmek, dinindeki, takip ettiğin arap bedevisinin hayatındaki rezillikleri, pislikleri görmezden gelmek. Bunları hepsi senin rezil, pislik dininin tarihinde, hadislerinde olan şeyler, artık bu saatten sonra saklama, yok etme imkanınız da yok. İnkar etmenizde bu kayıtları yok etmeyeceğine göre neyin cevabını vereceksin, ha?

 

Bir de utanmadan, arlanmadan insan-ı kamil gibi koca koca, süslü laflar ediyorsun, sanki bizler sizlerin ne bok olduğunu bilmiyoruz gibi. Sen ancak kendin gibi cahil, saf, aptal dindaşlarını kandırırsın, aldatırsın, gözünü açmış, gerçeklere kapamayı reddedenleri değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
21 minutes ago, HATEM said:

Allah'ın isimleri biz mahlûkat ile zâhir olur görünüme gelir. Fakat bizler hayâlden ibâretiz.
Bizler ancak Hakk Teâlâ ile ayakta durur, adım atarız, Hakk Teâla ile Doyar, Nefes alırız. Âleme herşeyiyle ne kadar muhtâc isek O kadar Allah'a muhtâcız. Çünkü Hakk Teâlâ Varlığın kendisidir. O bizim sâyemizde değil biz O'nun sâyesinde varız. O, bizim sâyemizde esmâsını açığa çıkarır. Bizim ise bütün varlığımız, fiillerimiz O'nun sâyesindedir.

 

Hayalindeki tanrıya bu kadar yalakalık yapmanın nedeni gayet açık, sen de içten içe ne kadar sadist, psikopat manyak bir tanrıya inandığının farkındasın, böyle yalakalık yapmazsan seni cehenneme atıp sonsuza kadar kebap yapacağını sanıyorsun, tabii bir de cennet ve huri beklentin var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 hours ago, HATEM said:

Nasıl bi kafan var anlamadım ki?
Nasıl bi tartışma mantığın var? Benim yazdıklarımın yanlışlığı üzerinde durup şurası yanlış deyip, tartışmanın bir düzen dâhilinde gitmesi gerekirken Civa gibi yorumlar yapıyorsun. Ne i'tirâzın belli ne iddiân belli. Ben senin o acayip kafanla koca alıntılar içinde nereden nasıl bir anlam çıkarttığını ne anladığını çözmek zorundamıyım? Alıntılı konuş, alıntılarını dar tut ki kimin mantıksız olduğunu herkes görsün. Ve benim verdiğim cevaplar üzerinden yürü, çünkü ben senin verdiğin cevaplar üzerinden yürüyorum. Doğru dürüst tartışma yap. Ele avuca gelmeyen Civa gibisin...

Bak sana tek tek cevap veriyorum, Doğru dürüst tartışacaksak sende aynı şeyi yap.

 


Neyi anlamak istemiyorum? Her şeyin sudan yaratıldığını ifâde eden âyet-i kerîmelerdeki su ile belden atılan suyun aynı su olduğunu mu anlamıyorum.

İki suyun aynı olduğuna dâir Anlat bakalım ne yazmışsın?

 

Evet, Biz de Âdemin topraktan yaratıldığını belirttik. Ben sâdece ana rahmindeki yaratılışı mı kasdetmişim? Bin kere söyledik Âdemin tpraktan Evrim dışı özel bir yöntemle yaratıldığını. Hz.Havvâ'nın Yaratılması da Bildiğimiz üreme yöntemi ve Evrim dışı bir yöntemledir.
Anti parantez, âdemin çok özel bir usûlle topraktan yaratılması, Dünyâdaki canlıların topraktan evrim yoluyla yaratılmış olmasına da engel teşkîl etmez. Âdemin bütün canlıları kuşatıcı varlığı diğer canlılarında topraktan ve sudan yaratıldığını imâ eder.
 

 


Haa geldik senin muazzam iddiâna. Herşeyin sudan yaratıldığını ifâde eden iki âyet-i kerîmedeki suyun meni olduğunu iddiâ ediyorsun. Öyle mi? Öyle...
Mâdem başkaları anlasın diye yazıyorsun, kolaylık olsun âyet-i kerîmeler şunlar:
“Hayatı olan/canlı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmayacaklar mı?”(Enbiya, 21/30)
“Allah her canlıyı sudan yarattı. Kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi dört ayak üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.”(Nur, 24/45)
Örümceğinde hayâtı var sineğin de hayâtı var bunların bütün canlıların meniden yaratıldığını söylediğini düşünmen, hastalık derecesinde bir mantıksızlıktır. Çünkü hiçbir sahte peygamber böyle bir yanlış yapmaz.

Ben sana bu noktada ne demiştim. Mâdem âyetlerin hepsinde senin tezine göre meniden bahsediliyor Niye âyetlerde bu su için farklı ifâdeler kullanılıyor?
Mantıklı birisinin yapması gereken, Bu aşamada, âyetlerde zikredilen suyun hangi bağlamda kullanıldığını öğrenmek için orjinal lâfızlara bakmaktır. Ha, tartışma normal bir kafa ve mantıkla seyretse orjinal lâfızların derinliğine inmemiz gerekir.  Herkes için öğretici olur ama nerdeee, dedim ya civa gibisin...
Bakalım sen ne yapmışsın?

 


Her canlıyı sudan yarattı dedikten sonra Bütün canlıları tek âyette sıralamasını mı bekliyorsun? Sen sahte peygamber olsaydın burada bildiğin tüm hayvanları yazar mıydın? Ya da gerçek Tanrının Evrendeki bütün canlıları buraya yazmasının mantıklı olacağını mı düşünüyorsun?
Meselâ Bu âyet-i kerîmede Örümcek zikredilmediği için kuşlar zikredilmediği için Allah'ın veyâ senin ifâdenle Kur'ân yazarlarının bu canlıları bilmediğini mi düşünüyorsun? Sen nasıl bi kafa taşıyorsun?

 

 

Sana anlattım. Ashâbın anlayışına hitâb edilirken murâd edilen su dur. Herşeyi Bilenin Su'yu zikretmesinden Hidrojeni çıkartan benim. Ashâba Hidrojenden bahsedilmiyor, su'dan bahsediliyor. Ben hirojeni çıkartabiliyorum Çünkü, Herşeyi bilenin kelâmının, özel bir konu hakkında konuşsa da arka planında herşeyin bilgisiyle yüklü geldiğini biliyorum. Dikkatli ve doğru bakarsan, Kur'ân, denizler mürekkep olsa açıklanması bitmeyecek özette bir kitaptır. 

La dangalak, kuşu örümceği sineği balıkları kim bilmez? Senin kafana göre âyette bütün canlıların sıralanması mı gerekiyor?
Çölde sinek böcek örümcek olmaz mı? Çölden çıkmayan birisi bile sineği böceğı örümceği bilir. Kur'ânda arı sûresi var Örümcek sûresi var.

 


Biz sana Halk-ı Cedîd'i anlattık. Her ân Eşyânın milyonlarca kez yaratıldığını anlattık, Her şeyin zorunlu olarak değişim içinde olduğunun tâbiri câizse teknik temellerini anlattık. Biz evrimi bilim adamlarından öğrenmedik, Bin sene önce müslümânlar Evrimi araştırmış tartışmışlar dedik aksini iddiâ edecek bir bilgin varsa ortaya koy tartış. Sürekli aynı yanlışları niye tekrâr ediyorsun. Biz bilim adamlarından çok önce ve onların bilmediği yönleriyle bu konuyu biliyoruz. Onların hayâl bile edemeyeceği mebde' ve meâdden bahsettim sana, duvarla mı konuşuyorum ben duymuyor musun? Görüldüğü gibi evrim bilim adamlarının malı değil. Bütün bilimsel gerçekler kimsenin malı değil, zâten birer keşiften ibârettir. Bilim adamları Benim bilgilerimi doğrular şekilde deneysel kanıtlar bulgular elde etmişler konunun tafsîlâtında çalışmışlar, saygı duyarım ve Evrimi tasdîk ediyorum. Evrimi Allah'ın yaratması olarak değerlendiremeyen teorilerinin de yanlış olduğunu söylüyorum.

 


Kur'ân Muhakkak Allah kelâmı olduğu için tek sorun senin kapasiten...
Kapasiten yukarda ayna gibi meydanda, Tartışılması açığa çıkması gereken yerlere bile gidemiyoruz.
Bu kafayla bu kapasite bu vizyonla senin Allah'a muhatab olamamandan Onu anlamamandan ve ateist olmandan daha doğal daha normal ne olabilir ki. Çok şükür ki müslümân değilsin.
 


İyice şapşallaştın...
Ey insânlar diyor. İnsânların çoğalmasından bahseden bu âyet, tek hücrelilerden hattâ hidrojen atomundan bütün canlıların oluştuğunu söyleyen evrime nasıl ters oluyor inan bi türlü anlamadım.
Altını çizdiğin yere bakıyorum, her türlü aptalca yorumları düşünüp düşünceni çözmeye çalışıyorum. Kusura bakma bulmacanı bulamadım Altı çilzii yerde evrime ters bir durum göremiyorum. Acayip mantığınla acaba "tek nefisten" yaratılmanın mı evrime karşı olduğunu düşünüyorsun? Bunun altını çizseydin bizi yormazdın.

Burada tek nefisten murâd edilen Hz. Âdemdir. Hz. Âdemin Özel bir yöntemle yaratıldığını en başta söyledik. Bu özel yöntemin Evrim yaratılışı gibi yavaş bir yaratılış olmadığını hızlı ve özel bir yaratma olduğunu en başta söyledim. (İnsânın zihninde hayâl gücünü kullanması da çok hızlı bir yaratmadır.). Mukayyed mutlaktan,, özel olan da genel olandan bütünüyle ayrı olamayacağı gibi Allah'ın Âdem'i özel bir sûrette yaratması Genel yaratma usûlü olan evrimden bütünüyle ayrı olamayacağını ilk yazıda kendi çapımda îzâh etmeye çalışmıştım.
Hz. Âdemin nisbeten farklı bir sûrette yaratılışı Evrimi nakzetmez (Evrime aykırı değildir).

Çuvalladığın asıl nokta şu ki vermiş olduğun âyet-i kerîme Evrimi imâ ediyor, Evrimi doğruluyor.
Hz. Âdem'den (tek nefisten) eşinin ve birçok insânın yaratılmasını kâbul etmek, Tek Atomdan (H) Bütün elementlerin ve moleküllerin,, Tek hücreden Bütün bitki ve hayvânların Allah tarafından yaratılmasının mümkün olduğunu kâbul etmeyi gerektirir. 

Her canlının ya'ni herşeyin sudan yaratıldığını bildiren âyet-i Kerîme bize Hidrojen atomunun Allah'ın sayısız yaratışının eşliğinde Kâinâta evrildiğini göstermekteyken,
âyette evrim olmadığını iddiâ ederken, şapşallıkla da olsa Kur'ânda evrime işâret eden ikinci bir âyet-i kerîme  önümüze getirdin.
Teşekkürler
 

 

 

Şimdi anlamak istemeyenlerin bile anlamak zorunda kalacağı şekilde yazmaya çalışıyorum.

 

Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer birdi. Daha sonra gök ile yer, tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümer inanışında evrenin kökeni şu şekilde açıklanır:
Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler
...
Sümer mitolojisinda Enki, tanrıça Nammu ve doğum tanrısı Ninmah'a insanı yaratması emrini vermiştir. Ninmah ve Nammu "derin suların üzerindeki" "balçığı" kararak şekil bakımından tanrılara benzeyen, ancak onların ölümsüzlük yeteneklerine sahip olmayan insanı yaratmışlar.


Adapa, Adaba Mezopotamya mitolojisindeyaratılmış ilk insandır. Adapa Sümer kralları listesi'nde ulusun ilk lideri olarak geçer. Farklı biçimlerinde Oanes ve Alulim olarak da anıldığı olmuştur. Akadca'da ismi adamu, erkek insananlamına gelir. (Adam, Adem)
Mite göre Adapa tanrısal soydan gelen bir fanidir. Balıkçı teknesini devirdiği gerekçesiyle Güney Rüzgârı'nın kanatlarını kırınca cennetin ve tanrıların tanrısı olan Anu'nun önünde hesaba çekilmesi gerekir. Adapanın koruyucu tanrısı olan Ea/Enki, cennetteyken yiyip içmemesi gerektiği konusunda onu uyarır. Bu aslında bir aldatmadır, böylece Adapa'nın ölümsüz olma şansını elinden almıştır.


Bu efsanelerden esinlenen İbrani dinleri bunları kutsal kitaplarına almışlardır. Kuran mesela Ademin tozdan, topraktan, sıvı balçıktan ve en son pişirilmiş tuğla gibi sertleşerek yaratıldığını açıkça yazar.
Bu yazılanlar bilime uymadığından ve açıkça anlatıldığından Ademin bilime uymadan "özel" yaratıldığını yazmak zorunda kalıyorsun. Şöyle bir düşünürsen Allah Ademi neden özel yaratmış olsun? Onu da "normal" yaratabilirdi? Ama dediğim gibi Ademin yaratılışı eski efsanelerde olduğu gibi açıkça yazıldığından bilime uydurulamıyor ve özel yaratılmış oluyor!!!


Kuran "Ademden eşini yarattık" diyor. Hatırlayalım: Muhammede "şüphe duyuyorsan senden önce kitap (Tevrat, İncil) gelenlere sor" diyordu.
Ve Kurandan önce gelen kitaplarda Ademin eşinin, Ademin kaburgasından yaratıldığı yazar. Kuran yazarları detaylara girmeden "Ademden eşini yarattık" demekle yetinir.
Müslümana göre bu da bilime uymadığından tabiiki yine "özel" bir yaratımdır.

 


Şimdi hidrojenden yaratılan 2, 3, 4 ayaklılara gelelim. Kuran yazarları bunların içine bitkileri de alsa sanırım söyleyecek bir şeyimiz kalmazdı. Ama Allah o kadar ilerisini düşünememiş ;)
Peki Kuran yazarları neden karıncaları, balıkları vs es geçmiş? Çünkü çöldeki adamlar devenin, kedi, köpeğin cinsel ilişkiye girip yavrular doğurduğunu görüyor, biliyor. Ama balıklarda, karıncalarda da acaba (Kuranda yazan "su"yun) meninin bir rol oynayıp oynamadığı bilemiyorlar! Yukarda da yazdığım gibi herşeyi yaratan ve bilen Allah "bitkileri de sudan yarattık" diye yazdırabilse bir çok sorunu çözmüş olurdu. 
Ama Kuranı insanlar yazdıkları için sadece bilinen şeyleri yazabilmişler.

 

Şimdi senin argümanlarına gelelim.
Gösterdiğin ayetlerde hidrojen "demek istediğini" Kurana bakarak söyleyebilir misin??? 
Tabii ki hayır, BİLİME bakarak orda hidrojenden bahsediyor diyorsun! 


Peki "Sen SEKAR nedir bilirmisin?"
Kimsenin bilmediği Sekarı kitabına yazdıran Allah, "hydrwjyn/هيدروجين/hidrojen"i de kitabına yazdırabilirdi,  Ama Allahın aklına gelmemiş (mi?) Ya da o zamanın Arabı bunu bilmediğinden yazmamış olmasın!

 


Hidrojen, karadelikler, atom, embriyo vs bilimde ne varsa Kuranı tercüme ediyoruz diye içine soktunuz. Kuranda 10 kere " dünyayı yatak gibi serdik/yaydık" yazdığı halde 
(Bu cümleden ilkokul çocukları bile ne denmek istendiğini anlar)
"kelime kökü, devekuşu, yumurta" diye diye Kuranda dünya yuvarlaktır anlamı vermeye çalışarak cahil müslümanları kandırıyorsunuz. Arapçada "yuvarlak" diye bir kelime yok mu, "dünya yuvarlaktır" diye yazması çok mu zor diye bir soru sormaya korktunuz. Ne de olsa şeytanın vesveseleri, tabii soru sormaya korkacaksınız!


Ama aslında benim sana cevap vermem gerekmez, senin Allahın sana cevap vermiş. 
O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı. Secde 7

 

İyi günler

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu ayet ile şu sümer uydurmasının benzerliğine bir bakın.

 

Enbiya süresi:30 - O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?

 

B1-BB1189-2-A3-D-492-D-AA79-A2-A877188-B

 

 

tarihinde Abdülmalik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yunan felsefesi Miletos’lu Thales’in, tüm evrenin sudan oluştuğu teorisini geliştirdiği Ionia’da(o dönemde Yunan dünyasının bir parçası olan İzmir ve civarı) M.Ö yaklaşık 600 yılında başladı. Su, nesneler, bitkiler, hayvanlar ya da insanlar biçiminde görünebilirdi, ancak bunları hepsi özünde sadece suyun farklı türleriydi.


Evet bir de bu var.
Kuranda yazan suyun hidrojen olduğunu kabul etsek bile bu yeni bir şey değil. Bu teori Kurandan yüzlerce yıl önce dillendirilmiş bir şey. 


Sanki Kurandan önce insanlar mağralarda yaşıyordu da herşeyi Kuran açıklamış gibi bir hava yaratılıyor.
Yok Kuranda yazan bal ne kadar şifalıymışta...
Yok anne rahminde bebek ne güzel anlatılmışta...
Yok ay güneşi geçmezmiş, hepsi kendi yörüngesinde "yüzermişte"...
Vs.
Bunun gibi Kurandan önce bilinen bir çok şeyi " mucize" diye müslümanlara kakalıyorlar.


Kuranda, rüzgarsız gemilerin gidemiyeceği yazar ama bizim müslümanlardan bu konu hakkında tık gelmez! 


İşte özgür düşünebilen ateist ile beyni sınırlı müslümanların arasındaki fark budur. 
Ateist 2+2nin 4 yaptığını bilir ve bunu özgürce dillendirebilir. Bu ayet yanlıştır diyebilir.
Bir müslüman ama ya 2+2yi 5 yapmak için uğraşmak zorundadır. Eğer bunu eğip büküp hala 5 yapamıyorsa bu ayet hakkında yorum yapamaz. Bu ayeti, ayetteki hatayı görmezden gelmek zorundadır. Başka çıkar yolu yoktur.
Bunun en güzel örneklerini bu sitede bol bol görmekteyiz. Müslümanlar bunun gibi can yakıcı konuların yanından bile geçememektedirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, poiuz yazdı:

Ama aslında benim sana cevap vermem gerekmez, senin Allahın sana cevap vermiş. 
O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı. Secde 7


Âyet-i Kerîmede Allah-u Teâlâ, Ben güzelim,, Güzel olduğum için yarattığım, elimin değdiği her şeyi güzel yaparım güzelleştiririm diyor.
Hakkaten anlayamıyor musun? O ki her şeyi güzel yaptı... (Bak burada çamurun da güzelliğinin isbâtı var da kafanı karıştırmayalım)
Ben Çamuru İnsân yapabilecek bir ilme ve kudrete sâhibim. İlim ve kudretimin daha ötesinde, Ben çok güzelim diyor, Kokmuş balçığı alır onu güzel bir insâna dönüştürürüm diyor.
Ey akıl sâhipleri, Benim Güzelliğimi tasavvur edebilir misiniz? Diyor.
Hakezâ,
Cennetteki en büyük ni'met, Allah'ı görmektir.

Poiuz, sen bu âyete bakınca ne görüyorsun? Sırf çamur gördüğün için çamurlu çamurlu anlamlar çıkartıyorsun.  Bilesin ki, Bu görüşünün kaynağı sensin âyet değil.

Her verdiğiniz âyet-i kerîmede sizin anlayış yoksunu olduğunuzu göstermek,, Yüce olan Allah'a muhatab olabilecek bir varlık seviyesinde olmadığınızı göstermek, yukarıda görüldüğü gibi bana çok kolay.

Varlık seviyeniz i'tibâriyle Allah'a muhatab olacak bir anlayışa sâhib olabilmeniz için güzel işler yapmalısınız. Kısaca yardımsever iyi bir insân olmalısınız. Ancak bu sâyede bulunduğunuz varlık seviyesinden Allah'ı anlama, Allah ile ünsiyet (insân) mertebesine yükselebilirsiniz.

"Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar." Furkân 44
"Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir" Araf 179

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, HATEM yazdı:




"Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar." Furkân 44
"Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir" Araf 179

cinleri yaratmis, tamam. Sonra kesmemis insani yaratmis, bu da cepte. Melekler zaten var, cok güzel. Cehenneme gidecekler sadece cinler ve insanlar mi? Ne bileyim, IKS gezegeninden daltasas'lar, BETA gezegeninden gotkafan'lar ,GAMA gezegeninden boynubükülgen'ler falan yok mu? Herkes bu sorunun cevabini ariyor. Buna cevap verin yeter, gerisi tiriiiissss.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, deadanddark yazdı:

cinleri yaratmis, tamam. Sonra kesmemis insani yaratmis, bu da cepte. Melekler zaten var, cok güzel. Cehenneme gidecekler sadece cinler ve insanlar mi? Ne bileyim, IKS gezegeninden daltasas'lar, BETA gezegeninden gotkafan'lar ,GAMA gezegeninden boynubükülgen'ler falan yok mu? Herkes bu sorunun cevabini ariyor. Buna cevap verin yeter, gerisi tiriiiissss.


Verdim, körlükten olsa gerek görmediniz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, poiuz yazdı:

Kuranda, rüzgarsız gemilerin gidemiyeceği yazar ama bizim müslümanlardan bu konu hakkında tık gelmez! 


Şûra 32 ve 33 "Denizde dağlar gibi yüzen gemiler, O’nun varlığının delillerindendir. O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır."

Meâlden Kur'ân eleştirisi yapmak, Yabancı dildeki bir şiiri, o dili bilmeden eleştirmeye benzer.

Bir şiirin tercümesinden o şiir eleştirilebilir mi? Bunu ancak sizin gibi dar beyinliler yapıyor.

Genel anlamda geminin Arapçası sefîne dir.
Âyet-i kerîmede "sefine" kelîmesi niçin kullanılmamıştır? Çünkü sefîne kelîmesi kullanılsaydı, genel anlamda bütün gemiler akla gelecekti.
Âyet-i kerîmede "Cevârî" kelîmesi kullanılmıştır. "Cereyân yoluyla giden" anlamındadır. Cereyân kaynağının ne olduğu da âyet-i kerîmede belirtilmiştir; "Rüzgâr"...
Bu durumda âyet-i kerîme, Genel anlamda bütün gemilerden değil, ilk planda, Rüzgârla yol alan, yelkenli tâbir ettiğimiz gemilerden bahsediyor.

Fakat bu kitap Allah kelâmı olduğu için muhteşem ötesi anlamları da ihtivâ ediyor.

Gemiler, Buharla da gider, mazotla da gider nükleer enerjiyle de gider diyorsunuz ya,, âyet-i kerîme bunları da te'yîd ediyor. Âyet-i Kerîmede seçilen "Rîh" kelîmesi arâbcada hem rüzgâr hem de güç anlamına geliyor. Güç anlamında Enfâl sûresi 46 da zikredilmiştir. "Allah'a ve resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, "gücünüz" kesilir. Sabredin; Allah sabredenlerle beraberdir."

Lâhavle velâ kuvvete illâ billah,
Kâinâttaki bütün güç Allah'ındır. Her hareket Allah'ın verdiği güç iledir.

"Rüzgârdan başka yollarla gemilerin gitmediğini Kur'ân yazarları bilmiyordu" diyorsunuz ya, Vahyin indiği dönemde, motor yoktu ama motor gibi köleler vardı. Gemilerin kürekle de yol aldığını herkes bilirdi. Rüzgâr tanrısı ayrı Hayât tanrısı ayrı değil ki, Rüzgârı kesen Allah, Kürekçinin de gücünü alır gemi yol alamaz. Motorun Nükleer enerjinin keşfinin beklenmesine gerek yok, O dönemde de "Rüzgârsız (kürekle) yol alınabileceğini" herkes biliyor.

Âyet-i kerîme "Rüzgârsız gemilerin gedemeyeceğinden veyâ ancak rüzgâr ile gemilerin yol alabileceğinden bahsetmiyor. Her hareketimizin Allah'ın gücüne bağımlı olduğu anlatılıyor. Güç O'nun olduğu için O dilediği ânda bu gücü keser. Çok sabreden yokluk ehli ve varlığın kıymetini anlamış şükredenler bunu anlar ibret alır. Dar kafalı ateistler anlamaz ibret alamaz.


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.03.2019 at 00:29, HATEM yazdı:


İnsânlar âleminde eşcinsellik olmaz.
Hayvânlar âleminde var.
Çoğu insân, insân görünümlü hayvândır.
Belki daha aşağı...
 

Muhterem

Siz bunları kendi cenahınızdaki masalsever dindarlara anlatıverin, çünkü onların her anlatılana inanmaya seviyesi epeyi düşüktür.

Artı escinsellik yukarıda iletisini aktardığınız yandaşınızın imrendiğini aslan familyası ve diğer hayvan türlerinde olduğu gibi insanlar arasında da epeyi yaygındır.  Bu gerçeği kabullenemiyorsanız, bu sizin sorununuz. Doğada var mı, var!.  Elbette insanları da kapsar bu yalın gerçek. Yok efendim, onlar bu durumda şöyleymiş, yok böyleymiş teraneleri bizim nazarımızda buhar(!) hükmündedir.

Hasılı yandaşınızın hayvanlar ve insanlar hakkında hiçbirşey bilmediği  o kadar açık ki !. Dünyayı ne kadar da romantik algılıyormuş. :D

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.03.2019 at 02:02, HATEM yazdı:


Tanrılar yok. Tanrıların tanrısı olan Tek Allah var.
Bütün tanrı görünümleri, Ya'nî âlemdeki bütün güç ve kuvvet odakları, dolayısıyla her bir atom bile Bir tanrı görünümüdür, çünkü bir atom bile öldürür ve diriltir.
Fakat bu tanrı görünümlerinin hepsinde görülen Hakk Teâlâdan başkası değildir. Çok zannettiğimiz şey aslında tektir. Bütün sayıların "1" den ibâret olması gibi...

Allah'tan başka ilâh yoktur demek, İlâhların Tek olan Allah ile irtibâtını ilân eder. Bütün ilâhlar, Hakk'ın görünümleridir. Gerçekte ise İlâh yoktur, sırf Allah vardır. Çünkü İlâh görünümleri bir hayâl, Allah ise Gerçektir.

Tanrıların biz insânlar olmadan adım atamamaları nefes alamamaları önemli bir tesbît. Çoğu doğru fakat çok önemli bir yönü yanlış.
Tanrıların olmadığını, Tanrıların çoklukta gözüken Allah'tan ibâret olduğunu söyledim.
Önemli tesbîtindeki temel yanlışlığın ise şudur:
Allah'ın isimleri biz mahlûkat ile zâhir olur görünüme gelir. Fakat bizler hayâlden ibâretiz.
Bizler ancak Hakk Teâlâ ile ayakta durur, adım atarız, Hakk Teâla ile Doyar, Nefes alırız. Âleme herşeyiyle ne kadar muhtâc isek O kadar Allah'a muhtâcız. Çünkü Hakk Teâlâ Varlığın kendisidir. O bizim sâyemizde değil biz O'nun sâyesinde varız. O, bizim sâyemizde esmâsını açığa çıkarır. Bizim ise bütün varlığımız, fiillerimiz O'nun sâyesindedir.
 

 

Sizler inanç noktasında kendinizi o kaptırmışsınız ki, gözünüz sadece önünüzdekini görme eğiliminde adeta. Sağda ve solda ne var acep, hiç bakmıyorsunuz. Yani birazcık, çok değil, birazcık geriye çekilip objektif bir şekilde her tarafa bakmaya çalışırsanız, dünyada sizin gibi "Benim tanrım en yakışıklısı, benim dinim en doğrusu" teranesinin sadece size özgü olmadığını görmemeniz mümkün değil. Zaten bu nedenle piyasada sayısızca tanrı modeli ve profili cirit atmaktadır. Bu nokta da "...ama benimkisi tanrıların tanrısı " edebiyatı da mevcut durumu değiştirmiyor, sadece onaylıyor.

 

Diğer meseleye gelince...

Afrikalı Maassai kabilesinin Enkai isminde meşhur ve kudretli bir tanrısı var. Bu tanrı, bu kabileye dünyadaki bütün sığırları hibe etmiştir. Haliyle bunlara göre kendilerinin dışındaki bütün sığır sahipleri hırsızdır. Bunların inancı bu kadar net bir mesaj vermektedir. Yani siz bunlara "ama sizinkisi de saçmalık" minvalinde birşeyler mırıldanmaya kalktığınıza, muhtemelen bir yerlerinden size gülmeleri kaçınılmazdır. Diğer rakip(!) dindarların da tepkisi farklı olmayacaktır.

 

Tabii durum bununla bitmiyor; farzımisal bu kabilenin nesli tükendiğinde, inandıkları tanrı da sözde varlığını(!) ve sözde eğemenliğini yitirecektir. Bu misali piyasadaki bütün dinlere uyarlayabilirsiniz, sizinkisi de bundan muaf değildir. Eski tanrıların durumu ortada, artık onları sadece tarih kitaplarının sayfalarında bulmak mümkündür.

Bu yüzden hep derim; insanların olmadığı yerde tanrı(lar) da yoktur, çünkü onlar bizim hayal ürünlerimizdir.

 

 

 

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, HATEM yazdı:


Âyet-i kerîme "Rüzgârsız gemilerin gedemeyeceğinden veyâ ancak rüzgâr ile gemilerin yol alabileceğinden bahsetmiyor. Her hareketimizin Allah'ın gücüne bağımlı olduğu anlatılıyor. Güç O'nun olduğu için O dilediği ânda bu gücü keser. Çok sabreden yokluk ehli ve varlığın kıymetini anlamış şükredenler bunu anlar ibret alır. Dar kafalı ateistler anlamaz ibret alamaz.


 

O zaman nasil oluyor da insanlar birbirini vuruyor, kesiyor,günah isliyor!!

tarihinde deadanddark tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, deadanddark yazdı:

O zaman nasil oluyor da insanlar birbirini vuruyor, kesiyor,günah isliyor!!



O'nun Meşiyet-i Zât'îsi ile birbirini vuruyor, kesiyor, günâh işliyor.

Allah'ın irâdesinden  öcelikli olan Meşiyeti, Ezelde, Mutlak teklikten zuhûr meydanına çıkmayı diledi.
Not: İrâde ile meşiyet aynı anlamdadır fakat irâde bir sıfat, Meşiyet ise zât'îdir. Zât'ın bir gereği olan, tasarlanmamış olan, kaçınılmaz bir istektir.

Mutlak tek olan Hakk teâlâ, Hiçbirşey yokken sonsuz isimlerini açığa çıkarmayı istedi (meşiyet)
Mutlak teklik hâlinden, Kâinâtı/ları yaratarak (aslında kendini açığa çıkartarak) sayısız ve sonsuz isimleri ile Kâinâtta zuhûr etmeye başladı ve bu zuhûr sonsuza kadar devâm edecektir.

Zât'ı tektir fakat İsimleri sayısız, çeşitli ve muhteliftir (karşıt)...
Sayısız isimlerinin açığa çıkmasının bir gereği olarak, "olan bütün işler" olmaktadır.
Doktorun şifâ vermesi için şifâ özelliğinin açığa çıkması için Hastalık ve hastaların varlığı gerekir
Öğretmenin bilgi vermesi için, bilginin açığa çıkması için nisbeten bilgisizlik gerekir
Merhametin açığa çıkması için suç gerekir, günâh gerekir.
Yüce isimlerin açığa çıkmasını diledikten sonra bu isimlerin levâzımını, bu isimlerin açığa çıkmasının gerektirdiği şeyleri dilememek olmaz.
Hakk teâlâ, Mutlak tekliğinde gizli olan kemâlâtların açığa çıkması adına Kâinâtın her yerinde her ân fâildir. "O her ân bir iştedir"

Yukarıda anlatılanı bir ânda anlamak zordur.
Şöyle de anlatabiliriz.

İmtihân dünyâsının bir gereği olarak İnsâna, "emâneten" ilâhî özellikler, en başta güç verilmiştir. Şeytân bile yaptığı işleri O'nun gücüyle yapar.
Bu güç biz mahlûkatta bir emânet olduğu için, bugücün asıl sâhibi biz olmadığımız için yaptığımız işlerden sorumluyuz, sorgulanacağız.
Fakat gerçekte gücün sâhibi ve daha ötesinde gerçek fâil Hakk'tan başkası değildir. "Öldüren de Dirilten de de Ağlatan da Güldüren de O'dur."
Kullar kınanacak işler yapsada, çirkin, kötü, zarârlı işler yapsa da
Sınırlı bir bedene, mukayyed bir konuma, belirli bir tabîata sâhip olanlar için, kötülük, çirkinlik, zarâr sözkonusudur.
Büyük resimde mutlak kötü, mutlak zarârlı mutlak çirkin hiçbir iş yoktur, olamaz.

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, O'nda yokluk olmaz.
Allah mutlak hayır'dır O'nda kötülük olmaz.
Allah mutlak fayda dır O'ndan zarâr gelmez.

Vâr edilmiş olmak, Bir yakınlıktır,, "sonucu mutlaka hayra çıkacak" büyük bir ni'mettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, HATEM yazdı:

Zât'ı tektir fakat İsimleri sayısız, çeşitli ve muhteliftir (karşıt)...
Sayısız isimlerinin açığa çıkmasının bir gereği olarak, "olan bütün işler" olmaktadır.
Doktorun şifâ vermesi için şifâ özelliğinin açığa çıkması için Hastalık ve hastaların varlığı gerekir
Öğretmenin bilgi vermesi için, bilginin açığa çıkması için nisbeten bilgisizlik gerekir

İmtihân dünyâsının bir gereği olarak İnsâna, "emâneten" ilâhî özellikler, en başta güç verilmiştir. Şeytân bile yaptığı işleri O'nun gücüyle yapar.
Bu güç biz mahlûkatta bir emânet olduğu için, bugücün asıl sâhibi biz olmadığımız için yaptığımız işlerden sorumluyuz, sorgulanacağız.
Fakat gerçekte gücün sâhibi ve daha ötesinde gerçek fâil Hakk'tan başkası değildir. "Öldüren de Dirilten de de Ağlatan da Güldüren de O'dur."
Kullar kınanacak işler yapsada, çirkin, kötü, zarârlı işler yapsa da
Sınırlı bir bedene, mukayyed bir konuma, belirli bir tabîata sâhip olanlar için, kötülük, çirkinlik, zarâr sözkonusudur.
Büyük resimde mutlak kötü, mutlak zarârlı mutlak çirkin hiçbir iş yoktur, olamaz.

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, O'nda yokluk olmaz.
Allah mutlak hayır'dır O'nda kötülük olmaz.
Allah mutlak fayda dır O'ndan zarâr gelmez.

Vâr edilmiş olmak, Bir yakınlıktır,, "sonucu mutlaka hayra çıkacak" büyük bir ni'mettir.

 

Kiz arkadasimizdan ödünc aldigimiz dildo ile gerdege girmek gibi.

Kimse hasta olmasa doktorculuk oynanmaz. Doktorluk icin Uni bitirmek gerekiyor. Yani bayagi hirpalaniyorsun. Dünyaya yeniden gelsem yine tercih etmem. Barmen ,olmadi produksion  yine tercihim olur. Senin tanrini kimler hirpaladi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
51 dakika önce, deadanddark yazdı:

 

Kiz arkadasimizdan ödünc aldigimiz dildo ile gerdege girmek gibi.

Kimse hasta olmasa doktorculuk oynanmaz. Doktorluk icin Uni bitirmek gerekiyor. Yani bayagi hirpalaniyorsun. Dünyaya yeniden gelsem yine tercih etmem. Barmen ,olmadi produksion  yine tercihim olur. Senin tanrini kimler hirpaladi?



Sorulan soruya İnsân gibi cevap verdim. İnsân olan okuyucular bunu takdîr edecektir.
Sana ne anlatırsak anlatalım, Domuz kafatası çerçevesine indirgeyeceğin, bundan vazgeçmeyeceğin, insânlığa evrilme çabası göstermeyeceğin anlaşılıyor.
Seni engellemek en hayırlısı olsa gerek...

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, HATEM yazdı:

Sorulan soruya İnsân gibi cevap verdim. İnsân olan okuyucular bunu takdîr edecektir.
Sana ne anlatırsak anlatalım, Domuz kafatası çerçevesine indirgeyeceğin, bundan vazgeçmeyeceğin, insânlığa evrilme çabası göstermeyeceğin anlaşılıyor.
Seni engellemek en hayırlısı olsa gerek...

Bende insan gibi cevap verdim. Kirkayak olup yazmadim. Domuz dedigin canlinin IQ sunun senden daha yüksek olduguna bahse girerim.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 01.03.2019 at 03:23, HATEM yazdı:


Tasavvufî eserlerde, "her insânn bir insân-ı kâmil sûretinde yaratılmış olduğu söylenir.
Ya'nî İnsân, bu dünyâda haketmemiş olsa bile imtihân îcâbı dış yüz olarak mükemmel yaratılmıştır.
Herkes dıştan mükemmel gözüküyor.
Dış yüzü ile iç yüzü eşit olan, Dış yüzü ile iç yüzü uyumlu olan sâdece İnsân-ı kâmillerdir.
İnsân şekli en güzel sûrettedir. En güzel ahlâkın en yüce değerlerin bir yansıması bir izdüşümü olarak şekillendirilmiştir. Daha güzel bir şekil tasavvur edilemez.
Dış yüzünün ya'nî şeklinin hakkını veren ancak kâmil insânlardır.
Bunun dışındaki insânlar kötü sıfatların alçak hâllerin mağlûbudurlar.

Her insânın sayısız ve sonsuz sıfatı vârdır.
Fakat insânda hangi sıfat gâlipse O sıfâtın sembol sûreti ne ise kişi iç dünyâsında odur.  (Bir ülkede seçimde kim gâlip gelirse Ülkeyi onun idâre etmesi gibi...) Kişi O ânda ölse, Kıyâmette İnsân şeklinde değil kendisinde gâlip olan sıfatın şekliyle dirilecektir.
Domuz Fil Fare Maymun ve bunların şekillerindeki abartılı karışımlar, iğrenç ürkütücü sûretler kişinin hakettiği gerçek görüntüsü olabilir. Bu görüntüler Burda gözükmüyor. Hesap gününde görünecek. Dünyâda İnsân-ı kâmiller baş gözleriyle bu nâhoş görüntüleri Allah'ın izniyle görürler...

İnsânlar âlemi derken Gerçek insânları kastediyorum. İnsân-ı kâmilleri kastediyorum. Bunlar, Eşcinsellikten zinâ'dan göz zinâsından ve hayâl zinâsından bile uzaktırlar.
Ya'nî aşağılık filleri işleyenler, gerçek anlamda çirkin fiilleri işleyenler, sayısız sıfatları içersinde bu kötü fiilleri halleri gâlip ise bunlar  İnsân değildirler,  insân görünümlü hayvânlardır. İç yüzleri i'tibâriyle hayvandırlar.

İnsân-ı kâmillerin bunu yapmaması nedeninden bahsetmek yerine insân-ı kâmilleri tanıtmışsınız. Eşcinsel ilişki neden çirkin bir fiildir? Neden eşcinseller iç yüzleri itibari ile hayvandırlar? Doğa Safsatası'nın tersini yapıyormuşsunuz gibi geldi bana.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...