Jump to content

Kuant ve Kuantum ne demek Bilelim


Recommended Posts

Çoğunlukla yanlış yerlerde kullanılan bir ifadeyi açıklığa kavuşturalim istedim.

 

Türkçesi olan terimlerin yerine yabancısı kullanılınca anlaşılması zor oluyor.

 

Kuant kesikli demektir. Parçacıklı , aralıklı devam eden anlamına gelir.

 

Kuantum fiziği dediğimiz küçük parçacık fiziği demektir. Arapçası zerre olarak bilinir.

 

Enerjinin kuantlasmasi demek , enerji nin sürekli bir çizgi üzerinde değilde küçük paketler halinde oluşmasi demektir.

 

Fizikte kuant sözcügu de atomalti parçacıklara verilen bir cins isimdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuantum mekaniği ile klasik mekanik arasındaki fark nedir?

 

Bu konuda da bilen bilmeyen atar çoşar gelir gider..

 

Anlatalım da bilsinler.

 

Kuantum mekaniği yukarıdaki iletiden de anlayacağınız üzere küçük parçaçıkların mekaniğidir. Nevton fiziği yani klasik fizik değimiz olay ile kuantum olayı aynı formulleri kullanırlar. Yanı  parçacık fiziği ekistıra yeni bir boyut keşfedip de yerçekimine meydan okumaz. İkisi de birbirine meydan okumaz ikisi de birbirini geçersiz kılmaz. Bunu iddia eden cahildir. Ezberden başka bir bok bilmiyordur diyelim..

 

Anlatalım birader...

 

Nevton zamanında gözle görülmeyen küçük parçaçıklar bilinmiyordu haliyle.  Nevton kafasına düşen elmanın kütlesini ve yerçekimi ivmesini hesaba katarak hızı ve kinetik enerjiyi hesapladı.

 

Gel zaman git zaman işler mikro alemde dönmeye başladığında baktılar ki küçük parçaçıkların üzerinde yerçekimi etkisi neredeyse sıfır denecek kadar az. Bunu ihmal edelim dediler. Onun yerine manyetik etkileşimleri kullanılar çünkü mikro alemi manyetik kuvvetler yönetyordu.

 

Sonradan baktılar ki aslında nevtonun başına düşen elmaya etkiyen manyetik kuvvetler de neredeyse ihmal edilecek kadar az. Onun yerine çekim kuvveti söz sahibi oluyor patron yerçekimi haliyle. Küçüldükçe yerçekimini ihmal edersin onun yerine manyetik kuvvetler gelir. Büyüdükçe de manyetik kuvvetleri ihmal edersin onun yerine yerçekimi kuvveti gelir.

 

Küçük mikro dünyada enerjinin ve enerjiyi taşıyan parçacıkların aslına birbirine yapışık olmadığı anlaşıldı. Arada boşluklar var. Örneğin bir atoma enerji vermeye başladınız atıyorum 5 metre yukarı kadar  gidiyorken enerjisini artırdığınız halde mesafe değişmiyor sonra enerji vermeye devam ediyorsunuz ve bir anda 6. metreye çıkıyor. Yani 5.1 den 5.9 a kadar olan basamaklar atlanıyor.  Buradan atom altı parçacıkların enerji seviyeleri hesaplanarak etkileşimler hakkında olasılıklar türetildi.

 

Fakat büyük dünyada biz atomlarla değil da yığınlarla uğraşıyoruz. Yığınlar tek başına hareket etmez . Atomik çarpışmalar ve titreşimler  bize genel bir  bilgi sağlar.  Buna da en iyi örnek suyun kaynamasıdır.  Çaydanlığa suyu koyup ısıtmaya başladığınızda  su kaynamasa bile suyun üstünden bazı danlacıkların yukarı fırladığını görürsünüz. Su ısındıkça daha fazla damlacık daha yukarı doğru fırlar. Suyun sıcaklığı genel olarak 50 derecedir ama bazı molekül yığınları daha erken kaynamış hatta 2000 derece kadar çıkıp çaydanlıktan fırlamıştır. Demek ki enerji dağılımı suyun moleküler düzeyinde aynı değil.  Bazı moleküller 2000 derece ısınırken bazıları -200 derecede kalıyor ama çarpışmalar sonucu biz suyun ortalama sıcaklığını ölçüyoruz. Öyle ise buna bir matematik üretmek gerekiyordu. Bunun içinde olasılık dağılımları  hesaplandı. Bir tepkimenin ne oranda ne kadar zamanda gerçekleşeceği bu olasılık dağılımları ile tahmin edilmeye başlandı.

 

İşte klasik fizik ile kuantum fiziği arasındaki en temel fark sadece  bazı etkenlerin ihmal edilmesidir.  Bunu en basit şekilde böyle anlatabiliriz.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
34 dakika önce, malta erigi yazdı:

Parçacıkların izlendiğinde farklı, izlenmediğinde farklı davranmasını anlamıyorum. Kuantum fiziği ile ilgili pek çok şeyi anlamıyorum ama en tuhafı bu. 

 

Maddeyi manyetik alana sokmadan incelemek imkansız. Bu çaresiz kabul edilen bir gerçek. Doğadaki gözle gördüğümüz tüm herşey bir manyetik alan etkisinde kaldığı için farklılaşır. Sarı mavi olur , sert yumuşak olur..

 

Dalga teorisi de aslında madde değil de enerji yoğunluğu gözüyle bakar herşeye. Kuantum teorisi de böyledir. Manyetik alanda enerjinin seviyelere ayrildigini söylüyor. Bizim ancak o zaman algilayabildigimiz şeyler oluşuyor.

 

Bunu şöyle orneklebdirebilirim kendimce.

 

Bir ortama karma karışık bir sürü parçacık koyacaksın. Sonra onlara etki eden bir su akıntısı vereceksin. Ağır olanlarla hafiflerin ayrıldığını görebilirsin. Tabiki gerçek ortamda akıntıyı kesersen herşey tekrar geriye gelmiyor bu sadece büyük ölçekteki bir benzetme. Ama parçacıklara etkiyen zıt kuvvetler nedeniyle manyetik akı kesildiğinde tekrardan eski hallerine geri geliyorlar. Eski  haldeyken bile bir manyetik baseline var. Biz sadece sıfır kabul ettiğimiz noktadan sonrasına bakabiliyoruz ama o sıfır noktası aslında sıfır değil.

 

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 20.04.2019 at 14:10, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Maddeyi manyetik alana sokmadan incelemek imkansız. Bu çaresiz kabul edilen bir gerçek. Doğadaki gözle gördüğümüz tüm herşey bir manyetik alan etkisinde kaldığı için farklılaşır. Sarı mavi olur , sert yumuşak olur..

 

Dalga teorisi de aslında madde değil de enerji yoğunluğu gözüyle bakar herşeye. Kuantum teorisi de böyledir. Manyetik alanda enerjinin seviyelere ayrildigini söylüyor. Bizim ancak o zaman algilayabildigimiz şeyler oluşuyor.

 

Bunu şöyle orneklebdirebilirim kendimce.

 

Bir ortama karma karışık bir sürü parçacık koyacaksın. Sonra onlara etki eden bir su akıntısı vereceksin. Ağır olanlarla hafiflerin ayrıldığını görebilirsin. Tabiki gerçek ortamda akıntıyı kesersen herşey tekrar geriye gelmiyor bu sadece büyük ölçekteki bir benzetme. Ama parçacıklara etkiyen zıt kuvvetler nedeniyle manyetik akı kesildiğinde tekrardan eski hallerine geri geliyorlar. Eski  haldeyken bile bir manyetik baseline var. Biz sadece sıfır kabul ettiğimiz noktadan sonrasına bakabiliyoruz ama o sıfır noktası aslında sıfır değil.

 

Göz etkisini  ilkokul çocuğunun anlayacağı şekilde anlatabilir misiniz?.

Kuantum zeno etkisi; ''Bir sistem gözlemlenirken değişemez'' ,''Atomları izlersen(gözlersen) değişmez'' v.s. 

tarihinde sahin3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 20.04.2019 at 13:36, malta erigi yazdı:

Parçacıkların izlendiğinde farklı, izlenmediğinde farklı davranmasını anlamıyorum. Kuantum fiziği ile ilgili pek çok şeyi anlamıyorum ama en tuhafı bu. 

Bu olay klasik fizikde de var.

Örneğin voltmetrenin iç direnci vardır.

Bir direnci iki ucu arasındaki voltajı ölçerken dirençten geçen akımın bir kısmı voltmetre üzerinden geçer.

Ölçme yaptığında direnç uçlarında voltaj farklıdır ölçme yapmadığında voltaj farklıdır.

Taneciğin  konumu ölçmek için kullandığın yarıklar hem  tanecik geçerken elektrik ile yüklenir  hemde yarıklardaki elektrik yükü taneciği etkiler.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
29 minutes ago, sahin3 said:

Göz etkisini  ilkokul çocuğunun anlayacağı şekilde anlatabilir misiniz?.

Kuantum zeno etkisi; ''Bir sistem gözlemlenirken değişemez'' ,''Atomları izlersen(gözlersen) değişmez'' v.s. 

 

Hangi şeyi olursa olsun, bir sistemi gözlemek, doğrudan onu etkiler, değiştirir. 

 

Ama kunatum seviyesinde, yani atom ve altı seviyesinde, bu etki çok dramatik olur. Öyle ki, onu gözlemlemek demek, aslında onun olacağı yeri belirlemek demektir.

 

Gözden kaçan, farkedilmeyen şey bu yukarılarda. Atom ve altı seviyede, gözlemlemek demek, onun sabitlenmesi demek. Basitçe, bir elektronun atomun neresinde olduğunu gözlemek ister, bakarsanız, atom orada olur, bakmazsanız, her yerde, hem de aynı anda. Tabi her yer derken, protonun etrafında olabileceği zarf için her yerde.

 

Çift yarıktan geçen fotonu kendi haline bırakırsanız, her iki yarıkta birden olur, ölçerseniz, bir tanesinde. 

 

Ölçmenin sistemi etkilemesi değil, belirlemesidir asıl mesele. 

 

Anlamak zor mu, evet, ama biz atomların aleminde yaşıyoruz. Atom altı dünya için, zaman, mekan falan çok başka, çok farklı kavramlar. Ve anlaması da cidden zor. O kadar karmaşık olmayan bir örnek mesela, evin önünde duran arabanın bir anda salonun ortasında olması gayet mümkündür. Duvar muvar hikayedir, atom ölçeğindeki mekan kavramı nedeniyle. Nasıl yani, ne olacakta hareket edecek, duvarı nasıl geçecek falan atom üstü dünyadan bakınca bizim aklımıza gelen sorunlardır, atom ve altı için pek öyle değildir. 

 

Atom altı dünyada bir şey, bir anda bir kaç yerde birden olabilir, yokken var olup, tekrar yok olabilir, hemde bunları termodinamik kanunlarını ihlal etmeden yapar. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
31 dakika önce, anibal yazdı:

Ama kunatum seviyesinde, yani atom ve altı seviyesinde, bu etki çok dramatik olur. Öyle ki, onu gözlemlemek demek, aslında onun olacağı yeri belirlemek demektir.

bunun nasıl mümkün olduğu henüz açıklanabilmiş değil. Bu iki parçacik her nerede olursa olsunlar aralarındaki bağın ne olduğunu henüz bilinmiyor. Sinir hücreleri olmadığı için bilinçli değiller diyoruz. E hoş öyle olsun, büyük patlama oldu, dolanıklik var tamam ama bu bağ ya da bilimsel olsun, mekanizma henüz anlaşılmış değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.04.2019 at 21:56, sahin3 yazdı:

Göz etkisini  ilkokul çocuğunun anlayacağı şekilde anlatabilir misiniz?.

Kuantum zeno etkisi; ''Bir sistem gözlemlenirken değişemez'' ,''Atomları izlersen(gözlersen) değişmez'' v.s. 

 

ilkokul seviyesinde bu anlatılamaz.  Sen master seviyesine çıkarsan daha iyi olmaz mı?

 

Işığın yapısı henüz aydınlatılamamış , karşıdan bakınca nokta yandan bakınca çizgi , çapraz bakınca dalga gibi görünüyor.

 

Kuantum kesiklilik demektir. Yani sürekliliği olmayan parçalı anlamındadır. Bu  sözcüğü tanrılaştırmayın. Kuantum dalga denklemi  titresen bir yayın enerjisi örnek alınarak  türetilmiştir. Ancak dipol momentler ve enerjideki yarılma  kuramına göre atomların da böyle davrandığı düşünüldüğü için  böyle hesaplanmış. Titreseşn bir yayın iki ucunda birer top düşün atomlar böyle titreşiyor . Aradaki manyetik kuvvetleri yay görevi görüyor gibi hayal ediliyor sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mecaziydi.. Güzel kardeşim.. Sen diyorsun ki, ben dr. 'um benim tıbbi terimlerimi hasta anlayacak. Ben halk ağzı ile, teşbihle, bunu hastama anlatmam. Kusura bakmada buna ''kibir'' diyorlar. Sonrada kalkıp yay örneği veriyorsun.. Biz onu(formüllerini) anlamaya çalışmıyoruz; Nötronların gözlemlenmeden başka, gözlemlendiğinde neden farklı davrandığını soruyoruz!. Dolayısı ile, bizde atomlardan oluştuğumuza göre, bizi de atıyorum 7/24 gözlediklerine göre, nasıl etkilendiğimizi anlamaya çalışıyorum.  Aklen mantıken, irademle yapmayacağım bir çok şeyleri neden yaptığımı çözmeye çalışıyorum kendi açımdan..Ağzını hiç açmasan hasta açısından bence çok daha iyi.. 

 

 

tarihinde sahin3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, sahin3 yazdı:

Mecaziydi.. Güzel kardeşim.. Sen diyorsun ki, ben dr. 'um benim tıbbi terimlerimi hasta anlayacak. Ben halk ağzı ile, teşbihle, bunu hastama anlatmam. Kusura bakmada buna ''kibir'' diyorlar. Ağzını hiç açmasan hasta açısından bence çok daha iyi.. 

 

 

 

Gerizekalı vatandaş.

 

Kuantum kesiklik demektir. İlkokul seviyesine bu anlatılır.

 

Doktor hastasına tıbbi terimlerle konuşmaz. Miden bozuk der , kabız olmuşsun der.. hasta kişi doktora ameliyatı nasıl yapiyorsun diye sorarsa doktor der ki , sen bize güven iyi olucaksin iyi.. diye moral verir sadece.

 

1. Sınıf öğrencisi hocasına beyin ameliyatı nasıl yapılır onu anlat derse, zamanı gelince öğrenirsin diye cevap alır.

 

Önce sınavlarını geç, okulunu bitir, klasik fiziği yut, yüksek matematik öğren... Sonra anlarsın.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuantum nedir?

Kuantum sözlük anlamı olarak "Bir dalganın olası değerlerinin alt değer kümelerinden biri" anlamın taşır. İngilizce'de "Quantum", Latince'de "Quantus" olarak kullanılan kuantum, atom düzeyindeki, hatta atomdan daha küçük parçacıkların fizik kurallarını tanımlamakta kullanılır.

Kuantum teorisi nedir?

Kuantum teorisi, bilim ve insanlık tarihinin üzerinde en çok kafa patlatılan ve birçok tartışmalara konu olan teorilerinin en başında gelmektedir.Kuantum nedir diye soracak olursanız "Kuantum teorisi, atomik olaylardaki enerjiyi açıklamaya yarayan bir fizik teorisidir." anlamıyla karşılaşabilirsiniz.

Kuantum düşünce nedir?

İlk defa duyanlar ve öğrenmek isteyenler için Kuantum düşünce'nin ne olduğu hakkında bilgi verelim. Kuantum düşünce;Ü st nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim, kuruntu, başıboş hayaller biçiminde akar. Oysa Kuantum Düşünce derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir.

Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir.

Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar. Bizim düşünce ve kabullenişlerimiz direkt olarak bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyanusundan başka bir şey değildir. Korku,kaygı,öfke, suçluluk duyguları bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalar yol açar.

Sözlükte Kuantum ne anlama gelmektedir?

Bir dalganın olası değerlerinin alt değer kümelerinden biri. Kelime anlamı 'miktar' dır.

2 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Gerizekalı vatandaş.

 

Kuantum kesiklik demektir.

https://www.nedir.com/kuantum

 

@anibal, cevap vermişti, sen niye üzerine alıp öyle çeyrek hoca bile olmamışken heyacanlandın ki hem? Cevap veremediğin için mi hakaret ettin üstüne?

 

 

tarihinde sahin3 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuant kelimesi TÜRKÇE : FOTON demektir.

 

Foton, fizik biliminde elektromanyetik alanın kuantumu, ışığın temel "birimi" ve tüm elektromanyetik ışınların kalıbı olan temel parçacıktır. Foton ayrıca elektromanyetik kuvvet'in kuvvet taşıyıcısıdır. Bu kuvvetin etkileri hem mikroskobik ölçülerde, hem de makroskobik ölçülerde çok rahat bir şekilde gözlemlenebilir. Çünkü foton herhangi bir durağan kütleye sahip değildir ve bu durum uzak mesafelerde etkileşimlere izin vermektedir. Diğer bütün temel parçacıklar gibi foton da kuantum mekaniği ile yönetilir ve dalga parçacık ikiliği gösterir. Bu durum fotonun hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini gösterir. Örnek olarak herhangi bir foton bir mercek tarafından kırılıma uğrayabilir veya dalga girişimi özelliği gösterebilirken ayrıca sayısal kütlesi ölçüldüğünde parçacık gibi davranabilir.

Fotonun modern kuramı Albert Einstein tarafından açıklanmıştır. Einstein'ın buna ihtiyaç duyma nedeni yaptığı gözlemlerin klasik ışığın dalga modeli ile tam olarak açıklanamamasıdır.

… 

"Foton nedir?" sorusuna cevap ararken, birçok değişik perspektiften bakan cevaba gerek vardır. En bariz özelliklerini şöyle sayabiliriz: Durgun kütlesi sıfırdır; ışık hızıyla gider; etkileşimlere parçacık olarak girebilir ancak dalga olarak yayılır; E=h x f, p=h/l ve E=pc bağıntılarına uyar; kütlesi sıfır olduğu halde, diğer parçacıklar gibi kütle çekiminden bile etkilenir. >

  • E {\displaystyle E\,} {\displaystyle E\,} : enerji miktarı
  • h = 6.6 × 10 − 34 J s {\displaystyle h=6.6\times 10^{-34}Js\,} {\displaystyle h=6.6\times 10^{-34}Js\,} : Planck sabiti
  • f {\displaystyle f\,} {\displaystyle f\,}: frekans

Işık dalga özelliklerine de sahiptir. Etkileşimlere parçacık olarak girebilir ancak dalga olarak yayılır. kynk:wiki

Link to post
Sitelerde Paylaş

anti madde parçaçıkları  pozitron anti proton ve anti proton maddeye göre tek farkı, yüksek enerili manyetik alan oluşturmadan

gözlem dışı olmasıdır.

klasik fizikte manyetık alan kullanmadanda gözlem ve deneyler mümkündür.(mikroskop) ama anti madde ise kuantum fiziginin

temel taşı olduğu için, , mutlaka manyetık bir çarpıştırıcı(hadronlar) gereklidir. 

bu devasa hadronlar bile anti maddeyi anlık gözlemler eee anlık gözlem denincede anlık enerjı mikktarı üretilir. 

buda 3 voltluk bir ledi bile çalıştırmaz.

bence anti madde gelecekte çöplük bir teori olucak, hiç kimse bu kadar zahmete girip, kuantum motorlar

 tasarlıyarak, cigawatlık enerjilerle, galaksiler arası yolculuk yapıcak sanmasın bunların hepsi ,sadece 

 hayalden ibarettir.. sen 1 cigawatlık enerjiyi nasıl üretmeyi düşünüyorsun, ışık hızına denk olucak 

bir kuantum motor tasarlıyalım desek, bunu için milyonlarca yıl anti madde üretmemiz gerekıcek tam bir çılgınlık..

ellerndekı malzeme bu,

 hadronlar, se ntut 20 uğraş sonundada anti maddeyi üret ama sadece ledleri yakıcak kadar üret.. haha

bilim adına anti maddenın keşfi bilim adına utanç verici bir gelişmedir...

:0_80cbc_37a71a73_L:

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.04.2019 at 23:33, anibal yazdı:

 

 

 

 

Atom altı dünyada bir şey, bir anda bir kaç yerde birden olabilir, yokken var olup, tekrar yok olabilir, hemde bunları termodinamik kanunlarını ihlal etmeden yapar. 

anti madde manyetik alan oluştuğunda  yoktan  var oluyorsa, ve anlık gözlemlenip manyetık alana rağmen(hadronlar)tekrar yok oluyorsa zaten termodinamik yasaları ihlal etmiş olur..  termodinamik yasaları ihlal eden , gözlemlenen anti madde değil, anti maddenin

gözlemlenmesi için manyetik alan oluşturduğu alanda tekrara yok olmasıdır. demekkı sabit bir gözlem yok, doalyısiylede, 

anti madde gözlem dışıdır. varlıgı gecicidir. ama klasik fizikten girersek  maddenın içndekı atomların içinde  protonun içindekı ,

kuarklar bile  istedıgınız zaman gözlemliyebilrsiniz..

daha iyi anlamak için termodinamik yasalara iyice bakalım.

 

Termodinamiğin Birinci Yasası

Termodinamiğin birinci yasası, enerjinin korunumu ve dönüşümü yasasını ifade etmekte ve enerjinin termodinamikle ilgili bir özellik olduğunu vurgulamaktadır. Enerjinin korunumu ve dönüşümü yasasına göre, enerji yok edilemez veya yokken var edilemez,  1. ihlal!  anti madde yok oluyor.!ancak değişik fiziksel ve kimyasal işlemlerle bir enerji biçiminden diğer enerji biçimine dönüşür. enerjiye dönüşerek kısa süre sonra tamamen yok oluyor.

Termodinamiğin birinci yasası, şöyle ifade edilebilir:”Kapalı bir sistemin belirli bir durumu arasında gerçekleşebilecek tüm adyabatik durum değişimleri sırasında yapılan net iş, sisteme veya durum değişimlerine bağlı olmaksızın aynıdır.”

Bir çevrimde iş ve ısı değerleri arasındaki fark δQ-δW=dE diferansiyeli ile ifade edilir. Burada ilk iki terim eğri fonksiyonu, üçüncü terim nokta fonksiyonudur. Kapalı bir sistemde Termodinamiğin Birinci Yasası; δQ=dU+d(Ek)+d(Ep)+δW şeklinde yazılabilmektedir. Bu, şu anlama gelir: Bir sistem termodinamik durum değişikliğine uğradığında enerji, ısı veya iş olarak sistem sınırlarını geçebilir, ısı ve iş pozitif veya negatif olabilir, sitemin sahip olduğu enerjideki net değişme tam olarak sistemin sınırlarını geçen net enerjiye eşittir.2. ihlal enerjiler eşit değildir. madde enerjısı anti maddenin enerjisinden +1 fazladır. 

Termodinamiğin İkinci Yasası

“Termodinamiğin ikinci yasası, işlemlerin belirli bir yönde gerçekleşebileceğini, ters yönde olamayacağını ifade 3. ihlal! enerji zaten ters olarak geliyor. + - oluyor.. - ise +  olarak geliyor. eder.” Bir durum değişimi ancak, termodinamiğin hem birinci ve hem de ikinci yasasını sağlıyorsa gerçekleşebilir.

Örneğin yakıt tüketerek bir yokuşu çıkan bir otomobil düşünelim. Otomobilde depodan eksilen benzin, otomobilin yokuş aşağıya kendiliğinden inmesiyle tekrar depoya dolamaz. Yani durum değişimi tek yönlüdür. Termodinamiğin birinci yasası durum değişiminin yönü üzerine bir kısıtlama koymamaktadır. Birinci yasaya göre bir çevrimde ısı tamamen işe dönüştürülebilir, Qçevrim=Wçevrim. Yani birinci yasaya göre, sitemden çevreye ısı vermeksizin iş yapabilen bir ısı motoru, yani %100 verimli bir motor, yapmak mümkündür. İşte İkinci Yasa buna kısıtlama getirmektedir.

Termodinamiğin ikinci yasasının Kelvin-Planck ifadesi bu durumu açıklar:”periyodik olarak çalışan bir tek ısı kaynağı ile ısı alış verişi yaparak sürekli olarak iş üreten bir makinenin yapılması mümkün değildir.Bir ısı kaynağından ısı çekip buna eşit miktarda iş yapan ve başka hiçbir sonucu olmayan bir döngü elde etmek imkânsızdır.”

Isıtma ve soğutma makinelerinin (klima, buzdolabı…) termodinamiğin ikinci yasasıyla ilişkisini ise Clausius şöyle açıklamıştır:”çevrede hiçbir etki bırakmaksızın ısıyı soğuk ısı kaynağından sıcak ısı kaynağına ileten bir ısı pompası (veya soğutma makinesi) yapmak mümkün değildir.”ya da başka bir deyişle “ ısı enerjisi kendiliğinden soğuk ortamdan sıcak ortama doğru akamaz”.

Termodinamiğin ikinci yasası, doğada bulunmayan tersinir işlemler için sakınım yasasıdır. Bu yasa, sitemin termodinamik özelliklerinden biri olan ve entropi olarak adlandırılan yeni bir ifadenin tanımlanmasına yol açmıştır.

“Entropi, sistemdeki düzensizliğin bir ölçüsü olarak tanımlanabilmektedir”. Sistemde düzensizlik arttıkça entropi de artar. Örneğin bir gaz ısıtıldığında moleküllerinin hareketleri hızlandığından ve düzensizleştiğinden, entropisi artar. Eğer bir sistem tam olarak düzenli ise, entropisi sıfır olabilir. Enerjinin aksine, entropi korunan bir özellik değildir ve gerçek tüm işlemlerde sistemin ve çevrenin entropi değişimlerinin toplamı daima pozitiftir.

Termodinamiğin Üçüncü Yasası ve Mutlak Entropi

Değişik maddelerin entropisi için, başlangış oluşturma konusu, Termodinamiğin 3.Ysasası’nı ortaya çıkarmıştır. Bu yasayla ilgili ilk çalışmalar W.H Nernst (1864-1941) ve Max Planck (1858-1947) tarafından yapılmıştır. Termodinamiğin üçüncü yasası mutlak sıfır sıcaklığındaki maddelerin entropisi ile ilgilidir. Buna göre termodinamiğin üçüncü yasası: “mükemmel bir kristalin, mutlak sıfır sıcaklığındaki entropisi sıfırdır” şeklindedir. Bu durum istatiksel olarak, kristal yapının en yüksek derecede olduğunu belirtir ve burada ısıl enerji minumumdur.

Sıcaklık mutlak sıfıra yaklaştıkça bütün hareketler sıfıra yaklaşır. Sıcaklık mutlak sıfıra yaklaştıkça, bir sistemin entropisi bir sabite yaklaşır. Bu sayının sıfır değil de bir sabit olmasının sebebi, bütün hareketler durmasına ve buna bağlı olan belirsizliklerin yok olmasına rağmen kristal olmayan maddelerin moleküler dizilimlerinin farklı olmasından kaynaklanan bir belirsizliğin hala mevcut olmasıdır. Ayrıca üçüncü yasa sayesinde maddelerin mutlak sıfırdaki entropileri referans alınmak üzere kimyasal tepkimelerin incelenmesinde çok yararlı olan mutlak entropi tanımlanabilir.

Bu yasalardan birini ihlal eden makinalara o yasanın numarası türünden (örneğin, yoktan enerji yaratıyorsa birinci türden) devridaim makinası (ilginç bir şekilde Türkçede “Con Ahmet Makinası”) denir.

Ginsberg’in teoremi: (1) kazanamazsınız, (2) berabere kalamazsınız, ve (3) oyundan çıkamazsınız.

Ya da: (1) çalışmadan bir şey elde edemezsiniz, (2) çalışarak en fazla elde edebileceğiniz şey ancak karsız zararsız olmaktır, ve (3) bunu da ancak mutlak sıfırda elde edebilirsiniz.

Ya da, (1) oyunu ne kazanabilirsiniz ne de oyundan çıkabilirsiniz, (2) çok soğuk olmadığı sürece oyunu berabere bitiremezsiniz, (3) hava o kadar soğumaz.

entropi yasasının anti maddeyle bir bagı yoktur, bildiğimiz klasik fizikle bagı vardır.. lisede öğrendiğimiz. klasik fiziksel yasalar, ..

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, sahin3 yazdı:

Kuant kelimesi TÜRKÇE : FOTON demektir.

 

Foton, fizik biliminde elektromanyetik alanın kuantumu, ışığın temel "birimi" ve tüm elektromanyetik ışınların kalıbı olan temel parçacıktır. Foton ayrıca elektromanyetik kuvvet'in kuvvet taşıyıcısıdır. Bu kuvvetin etkileri hem mikroskobik ölçülerde, hem de makroskobik ölçülerde çok rahat bir şekilde gözlemlenebilir. Çünkü foton herhangi bir durağan kütleye sahip değildir ve bu durum uzak mesafelerde etkileşimlere izin vermektedir. Diğer bütün temel parçacıklar gibi foton da kuantum mekaniği ile yönetilir ve dalga parçacık ikiliği gösterir. Bu durum fotonun hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini gösterir. Örnek olarak herhangi bir foton bir mercek tarafından kırılıma uğrayabilir veya dalga girişimi özelliği gösterebilirken ayrıca sayısal kütlesi ölçüldüğünde parçacık gibi davranabilir.

Fotonun modern kuramı Albert Einstein tarafından açıklanmıştır. Einstein'ın buna ihtiyaç duyma nedeni yaptığı gözlemlerin klasik ışığın dalga modeli ile tam olarak açıklanamamasıdır.

… 

"Foton nedir?" sorusuna cevap ararken, birçok değişik perspektiften bakan cevaba gerek vardır. En bariz özelliklerini şöyle sayabiliriz: Durgun kütlesi sıfırdır; ışık hızıyla gider; etkileşimlere parçacık olarak girebilir ancak dalga olarak yayılır; E=h x f, p=h/l ve E=pc bağıntılarına uyar; kütlesi sıfır olduğu halde, diğer parçacıklar gibi kütle çekiminden bile etkilenir. >

  • E {\displaystyle E\,} {\displaystyle E\,} : enerji miktarı
  • h = 6.6 × 10 − 34 J s {\displaystyle h=6.6\times 10^{-34}Js\,} {\displaystyle h=6.6\times 10^{-34}Js\,} : Planck sabiti
  • f {\displaystyle f\,} {\displaystyle f\,}: frekans

Işık dalga özelliklerine de sahiptir. Etkileşimlere parçacık olarak girebilir ancak dalga olarak yayılır. kynk:wiki

???????????

 

İlkokul çocuklarına böyle anlatırsın o zaman.

 

Quantity den kuantuma geçiş...

 

Orbital nedir? Yörünge demektir ama sakız markası olarak da piyasada var elbette.

 

Sonra bana kibirli diyorsun.  Kuantum olarak ölçekli, parçalı anlamında ilk kez bilimsel alanda kullanıldı.

 

Teorinin çıkış noktasını ve neden kuant olarak adlandildigini konu başında ifade etmiştim..

 

Miktarli dediğimizde konuyla nasıl bir yakınlık kurabiliyorsunuz? 

 

Orbital ile sakız arasındaki bağlantı gibi mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 27.04.2019 at 23:21, Karabiber yazdı:

Bu olay klasik fizikde de var.

Örneğin voltmetrenin iç direnci vardır.

Bir direnci iki ucu arasındaki voltajı ölçerken dirençten geçen akımın bir kısmı voltmetre üzerinden geçer.

Ölçme yaptığında direnç uçlarında voltaj farklıdır ölçme yapmadığında voltaj farklıdır.

Taneciğin  konumu ölçmek için kullandığın yarıklar hem  tanecik geçerken elektrik ile yüklenir  hemde yarıklardaki elektrik yükü taneciği etkiler.

 

unutmamak gerekir, voltmetrenin iç direnci ac, ve dc gerilim ölçerkenden değişkenlik gösteririr, sabit bir iç dirençi yoktur.

örneğin direncin + ve -  ucları  sonsuz direnç gösterirse bu direncin arıza oldugunu gösterir. 

tabi direnci kart üzerinde ölçersek voltaj degerleri farklı çıkar ,zaten sadece direncin voltaj degeri olmaz direncin asli görevi bu

voltajı düşürmek başka  bir boka yaramaz. ama onsuzda olmaz.. .bunları nasıl yapar?  Elektrik enerjisi direnç üzerinde ısıya dönüşerek harcanır. 

ve voltaj düştüğündede direnç  görevini tamamlamış olur. 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Veri aldığınız yer duvar,

 

ölçüm aletiniz fener,

 

ölçüm yaptığınız şey ise, işte bunun gibi bir üçgen prizma olsun. 

 

123.png.9bf0ae06e2781b7f345ecce6f1c2684f.png

 

Fener ile duvara yansıtarak üçgen prizmayı anlamaya çalışın.. Yansıtma açınıza göre ve prizmanın o anki duruş şekline göre gölge, dörtgen-üçgen şekillerini alacaktır. 

 

Bir şey aynı anda hem üçgen hemde dörtgen olamaz....

 

 

 

Yoksa olabilir mi ?

 

 

Nasıl ? Güzel açıkladım ama değil mi ? :) 

tarihinde Sütlü Kase tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...