Jump to content

Yerçekimi, merkezkaç kuvveti ve kanatsız, pervanesiz, yakıtsız uçan araç projesi


Recommended Posts

Arkadaşlar fizik konusuna meraklı ve bu konuda belirli bir temele sahip arkadaşlara yönelik bu paylaşımımı şahısları eleştirmeye meyilli ve kıskanç karakterli insanlar görmezden gelip defolup gitsinler. Bu paylaşımım kesinlikle fizik konusunda yeterli temele sahip arkadaşlara yöneliktir.

 

Kütle çekimi

 

Yerden belli bir yükseklikten bırakılan cismin yer yüzeyine doğru düşmesi, kütle çekim kuvvetinden dolayıdır. Kütle merkezleri arasındaki uzaklık d olan m1 ve m2 kütleli cisimlerin birbirlerine uyguladıkları çekim kuvveti eşit büyüklükte ve zıt yönlüdür. Kütle çekim kuvveti bağıntısı ile bulunur. Buradaki G genel çekim sabiti olup, G = 6,67 . 10–11 N . m2/kg2 dir. G küçük olduğu için kütle çekiminin büyük olmasının nedeni, Dünya ve gezegenler gibi kütlesi çok büyük olan kütleler olmasıdır.

 

O halde kütle çekim formülü şöyledir;

 

Fçekim = G. (m1 . m2) / d2

 

G -> Genel çekim sabiti

m1, m2 -> iki farklı kütle (kilogram)

d -> uzaklık (metre)

 

Merkezkaç Kuvveti

 

Merkezkaç kuvveti anlamlı fakat gerçek olmayan, yani Newton yasalarına uymayan bir kuvvet.[kaynak belirtilmeli]Newton’a göre duran bir cisme etki eden kuvvet o cismin ivme kazanmasına neden olur. Ve yine Newton’a göre hareket halindeki bir cisim, üzerine kuvvet etki etmediği sürece hareketine devam edecektir. Dairesel hareket sistemlerinde yani dönen sistemler için başlangıçta duran bir cisim (yatayda dönen bir levha ya da bir atlıkarınca ve üzerinde hareketsiz bir cisim düşünün) hareket başladığında dışa doğru kayma eğilimi gösterecektir. Yani cisim merkezden dışa doğru bir ivme kazanacaktır. Newton’a göre bu cisme ivmenin yönünde (dışa doğru) bir kuvvet etki ediyor olması gerekir. İşte gerçekte olmayan bu kuvvete merkezkaç kuvveti diyoruz. Ama bu durum sisteme içeriden bakıldığı zaman böyledir. Eğer sistemi dışarıdan incelersek durumun farklı olduğunu görürüz. Otobanların keskin virajlardaki eğimi araçların kontrolünü kaybetmesini azaltmak içindir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan NASCAR yarışlarında virajların eğimli olmasının nedeni merkezkaç kuvvetinin etkisini azaltmaktır. Böylece hem pilotlar virajı rahat ve hızlı bir şekile döner,hem de korkunç kazalar engellenir. Bu örnek gerçek hayatımızda da karşımıza çıkmaktadır.

 

Merkezkaç kuvvetin büyüklüğü; Fmk =m.V2/r eşitliğinden bulunur.Ayrıca bu eşitlikteki V, çizgisel hız olduğundan açısal hız ile yarıçapın çarpımı olarak da ifade edilebilir.(V=W.r) Bu eşitlikten merkezkaç kuvveti, F=m.w.w.r olarak da yazılabilir. Merkezkaç kuvveti merkezden uzaklaştıkça artar.

 

O halde yinelersek merkezkaç kuvvetinin formülü şöyledir.

 

Fmerkezkaç = m.V2/r                     -> Çizgisel hıza göre olan formüldür.

 

m -> kütle (kilogram)

V -> çizgisel hız (metre/saniye)

r  -> yarıçaptır. (metre)

 

Fmerkezkaç = m.W2.r                   -> Açısal hıza göre olan formüldür.

 

m -> kütle (kilogram)

W -> açısal hız (açı/saniye)

r  -> yarıçaptır. (metre)

 

 

Şimdi şöyle bir sarkaç düşünün ve bunu 360 derece döndürdüğünüzü hayal edin.

 

Pendulum_animation.gif

İp gergin şekilde kalabilmesi için çevirmeniz gereken bir minimum açısal hız vardır ve bu aynı zamanda yarıçapa da bağlıdır öyle değil mi? 

 

Ağırlık için F = mg ve merkezkaç için F= m.W2.r formüllerini dikkate alırsanız.

 

Fağırlık = Fmerkezkaç eşitliği kurup -> mg = m.W2.r

 

W2.r = g olduğunu görürüz.

 

Dolayısıyla bu hız tam olarak serbest düşme hızı kadar olmalıdır yada bunun eşleniği olan bir açısal hızda olmalıdır öyle değil mi?

 

Şimdi açısal hız formülündeki parametreleri öyle bir değiştirelim ki yukarı yönlü olan merkezkaç kuvvetini artırıp kütle çekimine zıt bir kuvvet oluşturalım.

 

Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda var he ne kadar merkezkaç kuvvetinin sanal bir kuvvet olduğunu düşünseniz de dünyanın geoit yapısının nedeni budur ve virajlardan dönen arabalardan bilirsiniz bu gerçekten hissedilen ve var olan bir kuvvettir.

 

Bu sarkaçta öyle bir sistem kullanalım ki sarkacı 360 derece sürekli çevirirken r yarıçapı uygun yerde artırıp uygun yerde azaltarak açısal hızı sabitleyecek şekilde bir mekanizma ile çevirdiğimizde şöyle bir fomülasyonu olanaklı kılalım.

 

Fyukarı yönlü merkezkaç    >   (Fağırlık + Faşağıyönlü merkezkaç)

 

Dolayısıyla bu sarkaçta ip yerine metal bir aktüatör kullanalım ve yarıçapı istediğimiz yerde artırıp istediğimiz yerde kapatalım (tepki süresi bu kadar yüksek olan hızlı bir aktüatör var mıdır bilemiyorum ama şimdilik bunu es geçin)

 

Bunu için bir daire düşünün, bu sarkacın r değişmediği durumdaki yörüngesi olsun ve saat yönünde çevirelim. Dairenin sol orta noktasında r yarıçapı artırmaya başlayalım ve bu en üst noktada 2r olsun ve bu andan itibaren sağ orta noktada (0. derecede) tekrar r yarıçapına geri gelecek şekilde yarıçap ile oynayalım aşağı yarıda r olarak dönüşünü yine sol orta noktaya gelinceye kadar korusun ve bunu her dönüşte tekrarlayalım.

 

Burada ikinci problem W açısal hızı sabit tutabilmek olacaktır. Çünkü r arttığında kazanacağı momentum "r" küçültüğünde sabit kalabilmek için "r" küçüldüğünde hızını artıracaktır. Bu nedenle aşağı yarıya frenleme maksadıyla bir sadece aşağı yarıda aktif olan bir manyetik jeneratör kuralım. Böylece açısal hızı sabit tutabilmek için önlemimizi almış olurken aynı zamanda enerji tasarrufu sağlayalım.

 

Dolayısıyla kuzey yarı ve güney yarı bileşke kuvvetleri ne olur tam olarak hesaplamak gerekiyor fakat bu sizce yukarı yönlü yerçekimine zıt bir kuvvet oluşturmaz mı ne diyorsunuz. Böyle 4 adet "gravitional propulsion" (yerçekimi itki motoru) olan bir uçan araç tasarlayabilir miyiz? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? 

 

açısal hız aynı olmak kaydıyla "r" yi iki kat artırmak merkezkaç kuvvetini de 2 kat artırıyor. Bu kuvvet farklarını kullanarak dünyada ve uzayda istediğimiz yöne kuvvet oluşturabilen motorlar tasarlanabilr mi? Bunu sadece basit bir sarkaç olarak düşünmeyin daha kompleks mekanik sistemler de kurulabilir öyle değil mi?

 

küçük yarıçapa r1 = r dersek r2 = 2r olacak bir yarıçap seçelim örneğin bunun için r=1 metre olsun.

 

r1= 1 metre

r2= 2 metre

 

m = 100 kg (dönen ağırlık)

 

g= 10 alırsak

 

sistemin motorları dahil toplam kütlesi 640 kg olsun.

 

Fyukarı yönlü merkezkaç    >   (Fağırlık + Faşağıyönlü merkezkaç)

 

m.W2.r2 > (mg + m.W2.r1)

 

olacak şekilde

 

100.W2.2 > (640.10 + 100.W2.1)

 

200.W> (6400 + 100W2) buradan

 

W2 > 64 .

 

W > 8 olarak buluruz. 2 x 3,14   = 6,28   360 derece ise, saniyede 1 turdandan biraz daha fazla dönmesi gerekiyor. Değil mi?

 

Sizce böyle bir açısal hızın üzerinde bu sistem uçar mı? Burada bileşke kuvvetleri hesaplamak için daha detaylı bir hesap yapmak gerekiyor, bunu biliyorum ancak böyle bir kaba hesaba göre bu açısal hız mevcut teknoloji ile ulaşılabilir gibi duruyor. Sizce bir gün böyle itki motorlarıyla uçabilen hava araçları tasarlayabilir miyiz?

 

Bu yazıdan hiç bir şey anlamadıysanız beni üzmeyin yada anlamak için sorun yanlış anlaşılan yada anlaşılmayan yerleri aydınlatayım.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç bıkmayacak mısın sen, şu şapşal liseli aklınla ahkam kesip durmaktan?

 

Yerçekimi kuvveti diye bir şey yok fizikte. Önce 3. mü 4. mü neyse, son sınıfa geç, çalış, kazan düzgün bir üniversite. Orada sana yerçekimi alanı diye bir şey öğretecekler. Ondan sonra sayıkla artık şu lafları.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 dakika önce, anibal yazdı:

Hiç bıkmayacak mısın sen, şu şapşal liseli aklınla ahkam kesip durmaktan?

 

Yerçekimi kuvveti diye bir şey yok fizikte. Önce 3. mü 4. mü neyse, son sınıfa geç, çalış, kazan düzgün bir üniversite. Orada sana yerçekimi alanı diye bir şey öğretecekler. Ondan sonra sayıkla artık şu lafları.

 

Liseli falan değilim, senin ithamlarından bıktım usandım. Bu ne böyle herkese atar gider yapıyorsun. S.ktir, defol benim başlıklarımdan uzak dur.

tarihinde John_Ahmet tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 minutes ago, John_Ahmet said:

 

Liseli falan değilim, senin ithamlarından bıktım usandım. Bu ne böyle herkese atar gider yapıyorsun. S.ktir, defol benim başlıklarımdan uzak dur.

 

Hastir git şurdan, şapşal liseli. Liseli değilsen neden lise fizik konularıyla ahkam kesmeye çıkıp duruyorsun ki. Bildiğin liselisin, lise 2. sınıf hatta. Yerçekimi kuvvetiymiş, birde çıkmış liseli değilim diyor şapşal.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlangıç olarak liseli seviyesinde kalıyorsun ama fena değil.

 

Okuduğum kadarıyla çok kabullenme yapmissin. Örneğin 640 kg olacağını sen söylüyorsun ama gerçekte ne çıkacak bunu deneyle ispatlamak gerekir.  Ayrıca bu sistem yakitsiz değil. Bütün bunlar için enerji ve durdurucu güç harcanan lazım. Birde ideal boşlukta yaşamıyoruz. Bu yüzden birçok güç azaltıcı faktör var. Sarkacın bağlı olduğu ipin zor dayanımı senin merkezkaç kuvvetine dayanır mı.. bunlari hesap yada deneyle açıklamalusin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Düşünen Hayvan said:

Başlangıç olarak liseli seviyesinde kalıyorsun ama fena değil.

 

Okuduğum kadarıyla çok kabullenme yapmissin. Örneğin 640 kg olacağını sen söylüyorsun ama gerçekte ne çıkacak bunu deneyle ispatlamak gerekir.  Ayrıca bu sistem yakitsiz değil. Bütün bunlar için enerji ve durdurucu güç harcanan lazım. Birde ideal boşlukta yaşamıyoruz. Bu yüzden birçok güç azaltıcı faktör var. Sarkacın bağlı olduğu ipin zor dayanımı senin merkezkaç kuvvetine dayanır mı.. bunlari hesap yada deneyle açıklamalusin.

 

Bu liseli anlamaz, ama dediğim gibi, konu gayet iyi bir fizik konusu, takip eden diğerleri için açıklama yapmak, mantıklı bir hareket olur.

 

Bu aleti ilk düşünenler, 1200'lü yıllarda yaşamış, 1600'lere gelindiğinde, bilimin filizlenmesi ile beraber, teknoloji gelişmiş ve enerji ihtiyacı ciddi bir ihtiyaç olarak öne çıkmış. O dönem şimdiki gibi buhar motoru, içten yanmalı motor, elektrik motoru falan olmadığı için, insanlarda enerji elde etmek için hemen her yolu denemiş ve bu eski mekanizmalar tekrar hortlamış. Düşünün, bunlar için kömür falan gerekmiyor, süper icatlar.

 

Ama tabii ki, hiçbiri de çalışmamış. O zaman soru şu, yahu, biz biliyoruz ki suyun bir kaldırma kuvveti var, bu aletinde çalışması gerekiyor, neden çalışmıyor. İşte bu soruya cevap arayanlar da olmuş, torricelli, pascal vs. nin çalışmaları, aslında bu konu üzerine başlamış çalışmalar.

 

Bu araştırmalar, suyun kaldırma kuvveti diye bir şey olmadığını göstermiş. Arşimedin keşfettiği şeyi daha doğru şekilde keşfetmişler. Suyun kaldırma kuvveti denen şey, aslen yer değiştiren suyun ağırlığı kadar olan bir şey. 

 

Bu aletin neden çalışmadığını anlamak için, basit bir deney yapın. Bir bardağa su doldurun. Üzerine de yüzecek şekilde bir kapak falan koyun. Suyun kaldırma kuvveti onu yüzdürüyor değil mi? Şimdi parmakla kapağı bastırın, gene yüzüyor di mi, ama bir direnç var, hissedebilirsiniz. Bu esnada bardaktaki su seviyesine bakın, yükseliyor di mi? İşte o kaldırma kuvveti, yer değiştiren ve "yükselen" bu suyun ağırlığına eşit. Denizdeki ufacık sandal bile, aslında denizi aynı şekilde yükseltiyor, belki bir atomun çapının binde biri kadar, ama yükseltiyor, yerini değiştiriyor ve yüzme kuvvetini o yükseklik sağlıyor.

 

Bunun tersten bir etki gibi, bir bağıntı gibi göremezsiniz. Zira, o kuvvet, gene bir lise fizik konusu olan, eşit kaplar mevzusundan geliyor. Basitçe, siz sıvıya bir şey sokunca, bir tür kap yaratmış oluyorsunuz, oradaki suyu itmiş oluyorsunuz ve çevresindeki su da, oraya dolup, eşit yüksekliğe gelmek istiyor. İşte o suyun ağırlığı ile yüzen şeyin ağırlığı eşitleniyor buna da kaldırma kuvveti diyoruz, ama orada aslen bir kuvvet yok. Yani, bir kabı su taşmayacak şekilde kapatır, içine bir şey sokayım derseniz, kaldırma kuvveti falan elde edemezsiniz, basınç ilkeleri gereği kabı patlatır çıkarsınız yada daha ilginç şeyler olur, ama kaldırma kuvveti oluşmaz. 

 

Neyse konunun, liseli seviyesinde anlatımı bu şekilde. Ve arşimet prensibini doğru anlamak gerekiyor. Kaldırma kuvveti, "yer değiştiren suyun ağırlığı" kadar olacaktır. 

 

Peki, bir piston silindire girdi, ötekisi çıktı. O zaman yer değiştiren su ne kadar olur? birisi küçülürken, diğeri büyüdü. Elbette ki, yer değiştiren su olmaz, suya yeni bir hacim eklemiş ya da eksiltmiş olmazsınız. Ve arşimet prensibine göre, o "yer değiştiren su" miktarı sıfır olacağı için, elde edeceğiniz kaldırma kuvveti farkı da sıfır olacaktır. 

 

Tüm olay bundan ibaret. Bunu sağlam matematik aksiyonlar yaparak izah etmek mümkün. Gauss yöntemi kullanıp, değişen hacimlerin su basıncına etkisini güzelce integrallerini alarak yapabilirsiniz. Eğer bir fizik öğrencisi, matematik öğrencisi iseniz (liseden bahsetmiyorum) bu gayet güzel bir çalışma ve öğrenme konusu olacaktır,  bunlar ne işine yarayacak, hayatta ne faydası var bunların denen bir sürü mevzuyu babanıza, dedenize falan gösterebilir olursunuz. 

 

Ama benim buna uğraşacak vaktim yok elbette. Fakat, zaten sisteme ilk baktığınızda olayın bundan ibaret olduğunu görmek ve bunun çalışmayacağını söylemek için, öyle muazzam akışkanlar mekaniği bilmek falanda gerekmiyor. Arşimet prensibini doğru anlamak kafi aslında. 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
26 minutes ago, Düşünen Hayvan said:

Bu konuda suyun kaldırma kuvveti ile ilgili birşey görmedim.  Konu klasik anlamda zembereklerin sarkaç modeli ile ilgili bir şey.

 

Doğru, ama bu salağın çıkış yaptığı yer, orası. 

 

Bu salak kendini, tüm salaklar gibi, dunninkruger sendromundan muzdarip. Şunu bir okuyun evvela, bu salağın laflarına bakmadan.

 

https://onedio.com/haber/-dunnig-kruger-etkisi-nden-muzdarip-kisileri-tanimanin-10-yolu-346563

 

Konuyla alakalı bir bölümü alayım şuraya:

 

Quote

1. Her şeyi en iyi kendilerinin bildiklerini iddia ederler.

"Biz biliriz", "en iyi biz biliriz"," tabii ki biz biliriz", vb. sözleri bu kişilerden sıkça duyarsınız.

2. Bilgiyi, eğitimi aşağılama eğilimindedirler.

Bilgiyi, eÄitimi aÅaÄılama eÄilimindedirler.
Bilgiyi, eğitimi aşağılama eğilimindedirler.
Mesela bir kişinin 3 dil bilmesini, üniversite mezunu olmasını, hatta profesör olmasını kötü bir şeymiş gibi gösterme eğiliminde olurlar. Bilginin aşağılanacak bir şey olduğunu savunurlar ve çevresindekileri de buna inandırmaya çalışırlar.

 

Yazdıklarına bakarsan, sen fizik profesörü olmuşsun, uçak mühendisi olmuşsun falan, önemi yok, angutun tekisin. Bunları bilemeyecek kadar aptalın birisin. Ama o bilir. Nasıl bilir, yukardaki eğriden de görülebileceği gibi, az bilgin olursa, böyle kendini her boku biliyor sanır çıkarsın.

 

Bu konu, bu salağın açtığı ve bir sürü boş lakırdı ürettiği konulardan biri. Eminim ardı da gelmeyecek. 

 

O nedenle bu konu özelinde, sadece şunu sormak yeter sanıyorum.

 

Bu formülleri falan icat edenler, o kadar jet motoru, uçak falan yapanlar, salak, geri zekalı falan mı da, bir bu şapşal mı akıllı, böyle böyle yakıtsız, kanatsız, pervanesiz falan uçak yapmamnın yolunu bulabiliyor? 

 

Eğer, yeni bir şey koymak istiyorsan, öncelikle yeni bir formül bulmalısın. Evet, yeni bir kanun, fizikte falan neyse keşfedilememiş bir şey. Öyle bir şey bulmadan, yeni bir şey bulamazsın, yapamazsın. Bu salak, bilinen formülleri sanki bulan buymuş, bundan başkası bilmiyormuş falan sanan, kendisini en bir süper akıllı, muazzam zeki ve bilgili sanan, dunning-kruger vakasından ibaret.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...