Jump to content

Bilinç


Recommended Posts

Bilinçliyiz ve bilinçli olduğumuzun bilincindeyiz. Bunu kimse inkar edemez. Sinir hücrelerinin yapısını incelediğinizde sorun içinden çıkılmaz bir hal alır. Sinir hücreleri bilinçli bir yaşam tarzımızla hiçbir benzerlik göstermemektedir. Sinir hücrelerinin fiziksel özelliklerin bilinci yaratacakları ve yaratabileceklerine inanmamız için bize hiçbir gerekçe sunmamaktadır. Bilinç beynin belirli bölgeleriyle ilişkilidir. Fakat beyin sapında aynı sinir hücreleri sistemleri bulunduğunda 'bilinç üretimi' diye birşey asla olmaz. Fizikçi Gerald Scroeder'in belirttiği gibi bir kum yığınının temel fiziksel bileşenleriyle bir dahinin beynininkiler arasında fark yoktur. Maddenin bazı parçalarının maddeye hiç benzemeyen yeni bir gerçeklik yaratabileceğine inanmak. Kör ve temelsiz bir inançtır.

Fiziksel bir sistem olarak incelendiğinde beyin hakkında hiçbir şeyin onun her birimizin kendi yaşantılarımızda bilinç olarak tecrübe ettiğimiz o tuhaf iç boyutu taşıyan şey olduğunu gösterememektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

3 minutes ago, Kindi said:

Bilinçliyiz ve bilinçli olduğumuzun bilincindeyiz. Bunu kimse inkar edemez. Sinir hücrelerinin yapısını incelediğinizde sorun içinden çıkılmaz bir hal alır. Sinir hücreleri bilinçli bir yaşam tarzımızla hiçbir benzerlik göstermemektedir. Sinir hücrelerinin fiziksel özelliklerin bilinci yaratacakları ve yaratabileceklerine inanmamız için bize hiçbir gerekçe sunmamaktadır. Bilinç beynin belirli bölgeleriyle ilişkilidir. Fakat beyin sapında aynı sinir hücreleri sistemleri bulunduğunda 'bilinç üretimi' diye birşey asla olmaz. Fizikçi Gerald Scroeder'in belirttiği gibi bir kum yığınının temel fiziksel bileşenleriyle bir dahinin beynininkiler arasında fark yoktur. Maddenin bazı parçalarının maddeye hiç benzemeyen yeni bir gerçeklik yaratabileceğine inanmak. Kör ve temelsiz bir inançtır.

Fiziksel bir sistem olarak incelendiğinde beyin hakkında hiçbir şeyin onun her birimizin kendi yaşantılarımızda bilinç olarak tecrübe ettiğimiz o tuhaf iç boyutu taşıyan şey olduğunu gösterememektedir.

 

Sadede gel, anlatmak istediğin ne? Hangi deli saçması dinin çığırtkanlığını yapacaksın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinçli olan Ruh tur . Gerisi et kas kan kemik atomdan ibarettir. ...hayvanda da bunlar var fakat bizdeki gibi bir bilinç yok. Sinirler bilinçsizdir, kan bilinçsizdir, atomlar bilinçsizdir fakat bir araya geldiklerinde ne yaptığını bilen, ilerde neler olabileceğini hesap eden düşünen üreten bilinçli bir varlığa dönüşür. Bir araya gelmenin avantajı nedir? Yüzlerce deli bir araya gelse plan yapamaz. Yüzlerce et yığını kan deri kıl tüy sinir atom bir araya geldiğinde bilinç ortaya nasıl çıkıyor. Sanırım söylemek istenen bu.Ruh ...Bilinç Tanrıdan gelir. .evreni yöneten heryerde olan Tanrıdan. .Tanrı ruhtur.ruhta bilinç. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 hours ago, Kindi said:

Bilinçliyiz ve bilinçli olduğumuzun bilincindeyiz. Bunu kimse inkar edemez. Sinir hücrelerinin yapısını incelediğinizde sorun içinden çıkılmaz bir hal alır. Sinir hücreleri bilinçli bir yaşam tarzımızla hiçbir benzerlik göstermemektedir. Sinir hücrelerinin fiziksel özelliklerin bilinci yaratacakları ve yaratabileceklerine inanmamız için bize hiçbir gerekçe sunmamaktadır. Bilinç beynin belirli bölgeleriyle ilişkilidir. Fakat beyin sapında aynı sinir hücreleri sistemleri bulunduğunda 'bilinç üretimi' diye birşey asla olmaz. Fizikçi Gerald Scroeder'in belirttiği gibi bir kum yığınının temel fiziksel bileşenleriyle bir dahinin beynininkiler arasında fark yoktur. Maddenin bazı parçalarının maddeye hiç benzemeyen yeni bir gerçeklik yaratabileceğine inanmak. Kör ve temelsiz bir inançtır.

Fiziksel bir sistem olarak incelendiğinde beyin hakkında hiçbir şeyin onun her birimizin kendi yaşantılarımızda bilinç olarak tecrübe ettiğimiz o tuhaf iç boyutu taşıyan şey olduğunu gösterememektedir.

haydi bakalım , bir tane zirveye ulaşmış zırvalama daha.adamın ismi Gerald Schroeder .  İsmi düzgün yazacak halin yok. Kendisi koyu ortodoks yahudi. talmut'tan bişiler aktarmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyne baktığımızda madde dışında bir şey göremiyoruz.

Düşünme sırasında beynin belli yerleri aktifleşiyor ve bu kısımlara fiziksel müdahale yapılırsa bilinç bozuluyor

Bilinç görevini üstlenen aktif bölgelerde madde dışında, herhangi doğa üstü bir yapı bulunmuyor.

 

Alıntı

 

Sinir sistemimiz iki bölüme ayrılmıştır: Merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi. Merkezi sinir sistemi beyin, omurilik, beyin sapı ve beyincikten oluşur. Merkezi sinir sisteminde iki farklı renkte doku bulunur. Bunlar gri madde ve beyaz madde olarak adlandırılır. Gri madde çoğunlukla nöronların hücre gövdelerinin bulunduğu, miyelin kılıfı olmayan bölümdür. Aksonlar burada hücre gövdelerinden çıkarak beynin değişik bölgelerine uzantılar yaparlar. Gri maddedeki aksonların büyük bir kısmı miyelinsizdir. Renginin gri olması da beyaz renkli miyelin kılıfının olmayışından kaynaklanır.

 

Gri madde beyinde bilgi işlemeden sorumlu bölgedir. Burada üretilen sinyaller gri maddenin diğer alanlarına veya duyusal alanlara gider. Çıkan sinyaller çoğu zaman motor bölgeleri harekete geçirerek vücudun faaliyetini yönetir. Örneğin acıktınız. Acıkma sinyalleri gri maddedeki nöronlara gelir ve bu bilgi önce işleme tabi tutulur. Çok fit spor yapan bir insansanız doyasıya yemek yiyebilirsiniz. Gri madde “git ve istediğini ye” emri verebilir. Ancak bir tosuncuk olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsanız gri madde “yemesen daha iyi olur, kendini tut” sinyali verebilir. Beynin en üst düzey işlem merkezlerinde hep gri madde yer alır.

 

 

Bilinçli olan sizin sandığınız gibi ruh olsaydı, içki içmek, madde kullanmak, beyinsel hastalık geçirmek,  beyne fiziksel bir müdahale, vb. durumlarda biliç kaybı ve kişilik değişimleri oluşmazdı.

 

Yani bilinç net bir şekilde fizikseldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 22.03.2019 at 16:33, Ebu Kafir said:

Beyne baktığımızda madde dışında bir şey göremiyoruz.

Düşünme sırasında beynin belli yerleri aktifleşiyor ve bu kısımlara fiziksel müdahale yapılırsa bilinç bozuluyor

Bilinç görevini üstlenen aktif bölgelerde madde dışında, herhangi doğa üstü bir yapı bulunmuyor.

 

 

Bilinçli olan sizin sandığınız gibi ruh olsaydı, içki içmek, madde kullanmak, beyinsel hastalık geçirmek,  beyne fiziksel bir müdahale, vb. durumlarda biliç kaybı ve kişilik değişimleri oluşmazdı.

 

Yani bilinç net bir şekilde fizikseldir.

Öncelikle konu hakkında net ve kesin bir fikre sahip olmadigimi belirtirim...

 

beyin bilincin kaynağı olabilir ...

 

Ama beyin bilinci algılayan bir yapı da olabilir...

 

Beyin yapısında yada kimyasinda oluşan değişimler yada bozulmalar beynin bilinci algılamasına engel yada kısıt olduğu için bilinç kaybı yahut kişilik değişimleri şeklinde belirti veriyor olabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, kirec yazdı:

Öncelikle konu hakkında net ve kesin bir fikre sahip olmadigimi belirtirim...

 

beyin bilincin kaynağı olabilir ...

 

Ama beyin bilinci algılayan bir yapı da olabilir...

 

Beyin yapısında yada kimyasinda oluşan değişimler yada bozulmalar beynin bilinci algılamasına engel yada kısıt olduğu için bilinç kaybı yahut kişilik değişimleri şeklinde belirti veriyor olabilir...

 

İnsan olarak biz her zaman yeteri kadar rasyonel olamıyoruz,
yetiştirilme tarzımıza bağlı olarak bir yığın bilişsel ön yargıya sahip oluyoruz,
sahip olduğumuz en kuvvetli ön yargılardan birisi de gerçek olmasını istediğimiz önermelere kıyak geçmemizdir.

Aslında yapmamız gereken şey gerçek olmasını istediğimiz önermeler konusunda özellikle şüpheci olmaktır.

 

Bilinç denilen şey oksijen gibi su gibi maddesel birşey değildir.

O maddesel bir varlığa değil, maddesel varlıkların etkileşiminden kaynaklanan sürece işaret eder.

Bilinç oksijen gibi bir maddeye değil ateş gibi bir kimyasal reaksiyona benzetilebilir.

Herhangi bir maddenin yanması o maddenin oksijenle tepkiye girme sürecini işaret eder.

Yanan bir odunun üzerine su dökerseniz ateşe hiçbirşey olmaz, yalnızca kimyasal bir reaksiyon sonlanır.

Ateş bu sebeple bir tür fiziksel süreçtir, madde değil. Aynı şekilde elle tutulacak bir bilinç mevcut değildir, çünkü bilinç tıpkı oksijen reaksiyonuna özdeş olan yanma gibidir,

belirli oluşumların sürekliliğinden doğar ve bu oluşumların bir tür yan ürünüdür.

Beyinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar ve fiziksel etkileşimlerin oluşum sürecine bilinç adı verilir.

Ölüm de tıpkı yanma reaksiyonunun bitmesi durumunda ateşin durması gibi, beyindeki kimyasal reaksiyonun durması halinde bilincin durmasına benzetilebilir.

 

Sonuç olarak bilinç fizik ötesi bir tözden kaynaklanmaz, bilinç yalnızca maddesel tözün farklı bir formudur. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
42 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

 

İnsan olarak biz her zaman yeteri kadar rasyonel olamıyoruz,
yetiştirilme tarzımıza bağlı olarak bir yığın bilişsel ön yargıya sahip oluyoruz,
sahip olduğumuz en kuvvetli ön yargılardan birisi de gerçek olmasını istediğimiz önermelere kıyak geçmemizdir.

Aslında yapmamız gereken şey gerçek olmasını istediğimiz önermeler konusunda özellikle şüpheci olmaktır.

 

Bilinç denilen şey oksijen gibi su gibi maddesel birşey değildir.

O maddesel bir varlığa değil, maddesel varlıkların etkileşiminden kaynaklanan sürece işaret eder.

Bilinç oksijen gibi bir maddeye değil ateş gibi bir kimyasal reaksiyona benzetilebilir.

Herhangi bir maddenin yanması o maddenin oksijenle tepkiye girme sürecini işaret eder.

Yanan bir odunun üzerine su dökerseniz ateşe hiçbirşey olmaz, yalnızca kimyasal bir reaksiyon sonlanır.

Ateş bu sebeple bir tür fiziksel süreçtir, madde değil. Aynı şekilde elle tutulacak bir bilinç mevcut değildir, çünkü bilinç tıpkı oksijen reaksiyonuna özdeş olan yanma gibidir,

belirli oluşumların sürekliliğinden doğar ve bu oluşumların bir tür yan ürünüdür.

Beyinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar ve fiziksel etkileşimlerin oluşum sürecine bilinç adı verilir.

Ölüm de tıpkı yanma reaksiyonunun bitmesi durumunda ateşin durması gibi, beyindeki kimyasal reaksiyonun durması halinde bilincin durmasına benzetilebilir.

 

Sonuç olarak bilinç fizik ötesi bir tözden kaynaklanmaz, bilinç yalnızca maddesel tözün farklı bir formudur. 


Atma behçet atma...
Bilmediğin konuda ne çok savuruyorsun.

 

 

2 saat önce, kirec yazdı:

Öncelikle konu hakkında net ve kesin bir fikre sahip olmadigimi belirtirim...


Öncelikle, Ben, konu hakkında net ve kesin bir bilgiye sâhibim.

 

 

2 saat önce, kirec yazdı:

beyin bilincin kaynağı olabilir ...

 

Ama beyin bilinci algılayan bir yapı da olabilir..


Önermeler güzel...
Beyin bilincin kaynağı değil, mazharı...
Bilinci algılayan bir yapı demek te doğru...
Fakat bir anten gibi sınırlı bir işlev görerek değil...

 

 

2 saat önce, haci yazdı:

Bilinç tümüyle fiziksel bir olgudur. Neden fiziksel olduğunu Ebu Kafir çok güzel açıklamış.


Bilim şu ânda Bir bakteride canlılığın nasıl oluştuğunu çözmüş bile değil, can vermeye muktedir değil... Bilim bu seviyedeyken, Bilincin tâmm bir fiziksel olgu olduğunu söylemek, yine desteksiz bir sallamadır.

 

 

On 21.03.2019 at 23:57, fezadabirtürk yazdı:

Bilinçli olan Ruh tur . Gerisi et kas kan kemik atomdan ibarettir. ...hayvanda da bunlar var fakat bizdeki gibi bir bilinç yok. Sinirler bilinçsizdir, kan bilinçsizdir, atomlar bilinçsizdir fakat bir araya geldiklerinde ne yaptığını bilen, ilerde neler olabileceğini hesap eden düşünen üreten bilinçli bir varlığa dönüşür. Bir araya gelmenin avantajı nedir? Yüzlerce deli bir araya gelse plan yapamaz. Yüzlerce et yığını kan deri kıl tüy sinir atom bir araya geldiğinde bilinç ortaya nasıl çıkıyor. Sanırım söylemek istenen bu.Ruh ...Bilinç Tanrıdan gelir. .evreni yöneten heryerde olan Tanrıdan. .Tanrı ruhtur.ruhta bilinç. 


Tesbîtlerin çoğu çok doğru...
 

 

On 21.03.2019 at 23:57, fezadabirtürk yazdı:

Bir araya gelmenin avantajı nedir?


Hârika soru. Bir araya gelmenin, Birliğin avantajı nedir?

Bir araya gelmeyen notalar ve çalgı âletlerinin vurguları, tek tek bir anlam ifâde etmez.
Fakat binlerce nota ve çalgı âletlerinin vurguları,, bir düzen, âhenk ve bir matematik eşliğinde birleştiğinde bir melodi oluşturur.
Âdetâ, cansız olan binlerce nota,, melodi oluşumuyla can bulmuştur. 

Birlikten kaynaklanan bir sırr vardır. Ancak bu sırr ile Allah'ın rûhlarına mazhar olunur. Her canlının rûhu, ihâtâ ettiği varlıklar ile orantılıdır.

 

 

On 21.03.2019 at 23:21, Kindi yazdı:

Bilinçliyiz ve bilinçli olduğumuzun bilincindeyiz. Bunu kimse inkar edemez. Sinir hücrelerinin yapısını incelediğinizde sorun içinden çıkılmaz bir hal alır. Sinir hücreleri bilinçli bir yaşam tarzımızla hiçbir benzerlik göstermemektedir. Sinir hücrelerinin fiziksel özelliklerin bilinci yaratacakları ve yaratabileceklerine inanmamız için bize hiçbir gerekçe sunmamaktadır. Bilinç beynin belirli bölgeleriyle ilişkilidir. Fakat beyin sapında aynı sinir hücreleri sistemleri bulunduğunda 'bilinç üretimi' diye birşey asla olmaz. Fizikçi Gerald Scroeder'in belirttiği gibi bir kum yığınının temel fiziksel bileşenleriyle bir dahinin beynininkiler arasında fark yoktur. Maddenin bazı parçalarının maddeye hiç benzemeyen yeni bir gerçeklik yaratabileceğine inanmak. Kör ve temelsiz bir inançtır.

Fiziksel bir sistem olarak incelendiğinde beyin hakkında hiçbir şeyin onun her birimizin kendi yaşantılarımızda bilinç olarak tecrübe ettiğimiz o tuhaf iç boyutu taşıyan şey olduğunu gösterememektedir.

 
Bilincimizin Kaynağı Genel anlamda bütün kâinâttır. Çünkü insân, Kâinâtın bir kopyası olarak yaratıldı.
Bilincimizin kaynağı daha ön planda bir ülkedir. Her insân, muhtelif bir ülkenin kopyası ve özeti olarak yaratıldı.
Bütün duygu ve düşüncelerimiz o ülkenin yapısına bağımlıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 minutes ago, HATEM said:


Atma behçet atma...
Bilmediğin konuda ne çok savuruyorsun.

 

 


Öncelikle, Ben, konu hakkında net ve kesin bir bilgiye sâhibim.

 

 


Önermeler güzel...
Beyin bilincin kaynağı değil, mazharı...
Bilinci algılayan bir yapı demek te doğru...
Fakat bir anten gibi sınırlı bir işlev görerek değil...

 

 


Bilim şu ânda Bir bakteride canlılığın nasıl oluştuğunu çözmüş bile değil, can vermeye muktedir değil... Bilim bu seviyedeyken, Bilincin tâmm bir fiziksel olgu olduğunu söylemek, yine desteksiz bir sallamadır.

 

 


Tesbîtlerin çoğu çok doğru...
 

 


Hârika soru. Bir araya gelmenin, Birliğin avantajı nedir?

Bir araya gelmeyen notalar ve çalgı âletlerinin vurguları, tek tek bir anlam ifâde etmez.
Fakat binlerce nota ve çalgı âletlerinin vurguları,, bir düzen, âhenk ve bir matematik eşliğinde birleştiğinde bir melodi oluşturur.
Âdetâ, cansız olan binlerce nota,, melodi oluşumuyla can bulmuştur. 

Birlikten kaynaklanan bir sırr vardır. Ancak bu sırr ile Allah'ın rûhlarına mazhar olunur. Her canlının rûhu, ihâtâ ettiği varlıklar ile orantılıdır.

 

 

 
Bilincimizin Kaynağı Genel anlamda bütün kâinâttır. Çünkü insân, Kâinâtın bir kopyası olarak yaratıldı.
Bilincimizin kaynağı daha ön planda bir ülkedir. Her insân, muhtelif bir ülkenin kopyası ve özeti olarak yaratıldı.
Bütün duygu ve düşüncelerimiz o ülkenin yapısına bağımlıdır.

 

 

Ne sayıklıyon hacı emmi sen?

 

Kainatın kopyası mı? Senin kainatın nasıl bişey olduğundan haberin var mı?

 

Bilim şu anda da sandığından çok fazla şeye muktedir. En azından, kainatın senin o ufak aklının ermeyeceği kadar büyük olduğunu görmeye. 

 

Bırakın artık şu uyuz ve sefil ortaçağ kafalarını, insanı güya yüceltme dalaverelerini. Babanız azdı, ananız kızıştı, siz oldunuz. Kan revan içinde dünyaya geldiniz. Yemek, içmek ve işeyip sıçmak zorunda olan zavallı mahluklar olarak yaşayacaksınız. Eminim, gönlünden geçen kadını da elde edemeyeceksin. Tahminen, erkekliğine güvenemediğin için, türbanlı, çarşaflı falan, büyük ihtimalle bol bol bir yerlerini elletmiş, arkadan vermiş falan biriyle "Amanda pek namuslu, pek temiz" diye evleneceksin. Gene büyük ihtimalle, üstünde yatarken sen, o gariban da başkalarını hayal edecek falan. Ve şansın varsa, belki bir kaç çocuğun falan olacak. Sen de sonunda, evin mutfağı ile, caminin helası arasına döşenmiş bir boru olarak yaşayıp gideceksin. Sonunda büyük ihtimalle börtü böceğin yemi olacak, hiç bir halt olamamış olarak, göçüp gideceksin.

 

Ve bu boş boş, kendini yüce, amanda pek bir mükemmel varlık falan görme triplerin, yaşadığın bu zavallı hayatı değiştirmeyecek. Bir bedevi putçuğundan medet ummuş olman, yok olup gideceğin, en fazla 3 nesil sonra kimsenin hatırlamadığı meçhul bir mahluk olup gideceğini, 5 nesil sonra her şekilde hatıran dahil tamamen yok olacağın gerçeğini de değiştirmeyecek. 

 

Busun, kabul etmek istemesen de busun. Kendini kandırmanın, ne ecele, ne hayatta bir halt olamadığın, ot gibi gelip tezek gibi gidecek olduğuna derman olmadığını anla. 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilincin ne oldugu ve kokeni benim de merak ettigim bir konu. Nasil oluyorda 100 milyar civari noron bir araya gelip kisiye ben varim dedirtebiliyor. Bir beynin sahip oldugu atom sayisina sahip bir bina dusunun. Bunlardan beyin ben varim diyebiliyorken bina bunu diyemiyor. Bunun nedeni noronlarin icinde akan elektrik sinyallerinin beynin belirli bolgelerini uyarmasi mi? Cunku bir binada buna rastlamiyoruz (binalarin elektrik hatlari ile dosendigini goz onunde bulundurmuyorum. Ki oyle olsa bile bu durumda elektrik sinyalleri binanin kendisinden bagimsiz neslere gonderiliyor). Yoksa nedeni bu atomlarin beyinde belirli duzenler halinde bir araya gelmesi mi?  Cunku bir binadaki atomlar beyinde oldugu gibi kompleks yapilar olusturmazlar. Gunumuz bilgisayarlari, sanirim,  beyni beyin yapan ozelleriklerden iki tanesi olan komplekslik ve beynin farkli bolgeleri arasinda bilgi transferine olanak saglayan elektrik sinyali varligina cok benzer  ozellikler gosteriyor. Bu ilerde bilgisayarlarda yeterince komplekslige ulasilinca bilincin ortaya cikacagi mi demek? Bana gore evrendeki en buyuk gizem beynin kendisi ve ortaya cikardigi bilinctir. Benim su an bu satirlari yazmama neden olan sey bilincli varligimi ortaya cikaran beyindir. Su an merakimdan veya ogrenmek istedigimden dolayi bunlari yazdigimi soyleyebilirim. Ama bu neden bu duygulara sahibim? Bunu ancak beynin ne oldugu anlasildiginda anlayabilecegiz sanirim. 

 

Bir de her seyde belirli bir seviyede bir bilinc oldugunu one suren bir gorus var. Asagida bu gorusu savunan bir dusunurun konusmasi veriliyor. Bu ve bunun gibi bir kac kisiyi takip ediyorum. 

 

  

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, deadanddark yazdı:

Arı deniz anası nasıl insanı sokar? Bilinc ve ruh sadece insanda var diye konusanlar cevap versin.

Ari ve deniz anasi bilince sahip. Fakat hayvanlarda kendilik bilincinin varligi hala tartismali bir konu. 

 

 

Bu calisma farelerin kendilik bilincine sahip olabileceginden bahsetmis. 

https://www.sciencealert.com/humans-aren-t-the-only-animals-that-are-self-aware-new-study-suggests

 

 

Burada da konuya genel bir bakis verilmis. 

https://www.scientificamerican.com/article/do-animals-recognize-themselves/ 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, oksuz_ yazdı:

Ari ve deniz anasi bilince sahip. Fakat hayvanlarda kendilik bilincinin varligi hala tartismali bir konu. 

 

 

Bu calisma farelerin kendilik bilincine sahip olabileceginden bahsetmis. 

https://www.sciencealert.com/humans-aren-t-the-only-animals-that-are-self-aware-new-study-suggests

 

 

Burada da konuya genel bir bakis verilmis. 

https://www.scientificamerican.com/article/do-animals-recognize-themselves/ 

 

İnsanlarda hayvanlarla oturup konusma beklentisi var, bu yuzden kabul etmeyiş. Bilinc bütün canlilarda var. Bizim anladigimiz sekliyle degil belki, bizim dunyayi gõrdugumuz sekliyle degil belki baska bicimlerde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, deadanddark yazdı:

İnsanlarda hayvanlarla oturup konusma beklentisi var, bu yuzden kabul etmeyiş. Bilinc bütün canlilarda var. Bizim anladigimiz sekliyle degil belki, bizim dunyayi gõrdugumuz sekliyle degil belki baska bicimlerde.

Ben de zaten hayvanlarda bilinc var dedim. Fakat kendilik bilinci yani kendi kendisinin farkinda olma konusu hala cozulebilmis degil. Ustte verdigim kaynaklarda bundan bahsedilmis. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, oksuz_ yazdı:

Ben de zaten hayvanlarda bilinc var dedim. Fakat kendilik bilinci yani kendi kendisinin farkinda olma konusu hala cozulebilmis degil. Ustte verdigim kaynaklarda bundan bahsedilmis. 

Bunun cõzulmesi sence nasil múmkún olabilir. Bir kedinin kendinin farkinda olmasini kedi ne yaparsa anlariz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, deadanddark said:

İnsanlarda hayvanlarla oturup konusma beklentisi var, bu yuzden kabul etmeyiş. Bilinc bütün canlilarda var. Bizim anladigimiz sekliyle degil belki, bizim dunyayi gõrdugumuz sekliyle degil belki baska bicimlerde.

 

Hayvanlarla çalışanlar, onlarla konuşabilir aslında, en azından pek çoğuyla. Bir köpek sahibi olan herkes, onun havlamasından falan anlar ne olup bittiğini.

 

Şempanze bakım evinde çalışan biyolog arkadaş ile sohpet ediyorduk. Şempanzeler birden coştu, gürültü koptu. Göremiyoruz tabi onları, odadayız. Kadın dedi ki "Gene lahana verdiler onlara, çok seviyorlar." Dedim, "ne  dedin sen?" O da farketti, "ne dedim ben?" Ve bir tez konusu çıkardı. Ne mi oldu, şempanzeler konuşuyor işte, lahana diye bağırıyor, daha ne olacaktı ki? 

 

Sorun, hayvanların dilini bilmiyor olmanız, hepsi bu. Yani, bir şempanzeyi anlamıyorsunuz, ama eminim bir çinliyi da anlamayacaksınız, şempanzeye iyik, viyik diyor diyeceksiniz, çinliye çan çin çon diyor. Köpeğe de hav hav diyor diyorsunuz, hepsi bu. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...