Jump to content

Bilinç


Recommended Posts

  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

7 saat önce, anibal yazdı:

 

Hayvanlarla çalışanlar, onlarla konuşabilir aslında, en azından pek çoğuyla. Bir köpek sahibi olan herkes, onun havlamasından falan anlar ne olup bittiğini.

 

Şempanze bakım evinde çalışan biyolog arkadaş ile sohpet ediyorduk. Şempanzeler birden coştu, gürültü koptu. Göremiyoruz tabi onları, odadayız. Kadın dedi ki "Gene lahana verdiler onlara, çok seviyorlar."

Bu dediginde bir gún olur, kedi kõpek bir gún dile gelir. Oturup film izleyenleri var. Tablette patileriyle oyun oynayanlari. Sahibini cok zaman sonra yeniden görünce sevinc krizleri... Coktan insani taklit etmeyi basardilar.

tarihinde deadanddark tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fantazim dediğin konu hakkında bir kitap yazacak kadar ma'lumatım var.
Hem konunun benle ilgisi yok, bana âid bir bilgi değil.
Anlattığım bu gerçek,, teori seviyesinde bir bilgi değil, ayne'l yakiyn görülmüş ve yaşanan bir gerçek.

Paralel Dünyâların varlığı ve bu dünyâlara seyâhatin mümkün oluşu bu konunun içinde gizli.
Konu ne? İnsânın mikro kozmoz oluşu ve mikro ülke oluşu...

Fakat siz, gerçeğe o kadar yabancı ve konu hakkında o kadar câhisiniz ki anlattığımın gerçek olabileceğine hayâliniz bile yetişmiyor.

Halbuki İnsân-ı Kâmil, sizin hayâlinizin bile ulaşmadığı yerlere görevli gider.
Hattâ, Allah'ın izniyle isterse gönderir de.
Gavsu'l A'zâm Abdülkâdir Geylânî hazretleri, adamın birine bir tokat aşketmiş, başka bir paralel Dünyâda gözünü açmıştı.
Bir başkası da bu paralel Dünyâlara inanmamıştı, İnanmadığı âleme adamı gönderdiler, Hem de adam diğer âlemde gözünü kadın olarak açtı. Orada 7 tane de çocuk doğurdu.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalp ile Beyin,,
Kendini bilmez Ateist ve misyonerler,,
"İnsân kalbiyle düşünmez beyniyle düşünür" diyerek; Kur'ândaki âyetlere ve her şeyi bilen Allah'a i'tirâz eder, kafa tutarlar.
Beyinden önce,, İşte Kalp, bu mikro ülkenin karargâhıdır.
Umûmî anlamda Kâinât ve husûsî anlamda ve ön planda kişinin ülkesi,, onun kalbinde cem' edilmiştir.
Beyin, kafa, yüz ve beden,, Kalpte cem edilmiş Ülkenin Et ve sinirden bir yansımasıdır, belki gölgesidir.
Allah-u a'lem (en doğrusunu Allah bilir).

İnsan, bir mikro ülke olursa, içinde sayısız insânın vâr olduğunu da bilmek gerekir.
Gerçi insânın mikro kozmoz olduğunu kabûl ettikten sonra bu bilginin üstünde daha fazla taaccüp edilecek (acayip karşılanacak) bir şey olmaz.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, HATEM yazdı:

Fantazim dediğin konu hakkında bir kitap yazacak kadar ma'lumatım var.
Hem konunun benle ilgisi yok, bana âid bir bilgi değil.
Anlattığım bu gerçek,, teori seviyesinde bir bilgi değil, ayne'l yakiyn görülmüş ve yaşanan bir gerçek.

Paralel Dünyâların varlığı ve bu dünyâlara seyâhatin mümkün oluşu bu konunun içinde gizli.
Konu ne? İnsânın mikro kozmoz oluşu ve mikro ülke oluşu...

Fakat siz, gerçeğe o kadar yabancı ve konu hakkında o kadar câhisiniz ki anlattığımın gerçek olabileceğine hayâliniz bile yetişmiyor.

Halbuki İnsân-ı Kâmil, sizin hayâlinizin bile ulaşmadığı yerlere görevli gider.
Hattâ, Allah'ın izniyle isterse gönderir de.
Gavsu'l A'zâm Abdülkâdir Geylânî hazretleri, adamın birine bir tokat aşketmiş, başka bir paralel Dünyâda gözünü açmıştı.
Bir başkası da bu paralel Dünyâlara inanmamıştı, İnanmadığı âleme adamı gönderdiler, Hem de adam diğer âlemde gözünü kadın olarak açtı. Orada 7 tane de çocuk doğurdu.
 

Burada anlattiklariniz ile alakali test edilebilir ve yanlislanabilir ongorulerde bulunabilecek bir bilimsel teoriniz var mi? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 hours ago, HATEM said:

Fantazim dediğin konu hakkında bir kitap yazacak kadar ma'lumatım var.
Hem konunun benle ilgisi yok, bana âid bir bilgi değil.
Anlattığım bu gerçek,, teori seviyesinde bir bilgi değil, ayne'l yakiyn görülmüş ve yaşanan bir gerçek.

Paralel Dünyâların varlığı ve bu dünyâlara seyâhatin mümkün oluşu bu konunun içinde gizli.
Konu ne? İnsânın mikro kozmoz oluşu ve mikro ülke oluşu...

Fakat siz, gerçeğe o kadar yabancı ve konu hakkında o kadar câhisiniz ki anlattığımın gerçek olabileceğine hayâliniz bile yetişmiyor.

Halbuki İnsân-ı Kâmil, sizin hayâlinizin bile ulaşmadığı yerlere görevli gider.
Hattâ, Allah'ın izniyle isterse gönderir de.
Gavsu'l A'zâm Abdülkâdir Geylânî hazretleri, adamın birine bir tokat aşketmiş, başka bir paralel Dünyâda gözünü açmıştı.
Bir başkası da bu paralel Dünyâlara inanmamıştı, İnanmadığı âleme adamı gönderdiler, Hem de adam diğer âlemde gözünü kadın olarak açtı. Orada 7 tane de çocuk doğurdu.
 

 

Ben de sizin gibi hayal aleminde yaşayan salakları bir tokatla gerçek aleme getiririm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beyin bir anten falan değildir. Bilincin kendisini bizzat beyin oluşturur. Gün gibi ortada olan şeyi evirip çevirip saçmalarlar, bir de "benim bu konuda bilgim tam" derler. Beyin bilincin "mazharı" ise, nasıl beyin faaliyetlerinin değişmesiyle bilinç kaybolur, azalır veya ortaya çıkar?

 

On 08.10.2017 at 15:05, skeptikal yazdı:

Uykuda rüya görmediğin evreyi düşün. Bu evrede beyin aktivitesi daha farklı, ve sen o evrede bilinçli değilsin. Örneğin, ne zaman uykuya daldığını farkeder misin? Uykunun rüya görülen evresinde bilinçlisin ama diğer evrede bilincin kayıp. Peki, bilinç beyinde değilse nerede? Beyinde değilse, neden belli beyin aktivitelerinin azaldığı durumda o anların farkında olamıyorsun? Beyin aktivitesindeki dallanmanın azalması, ve aynı evrede bilincin kaybolması, bilincin beyinde olduğundan başka neye işaret eder? Bunu gösteren başka deneyler de var.

 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/66665-madde-mi-bilinci-yaratır-bilinç-mi-maddeyi/&do=findComment&comment=1406136

 

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/66665-madde-mi-bilinci-yaratır-bilinç-mi-maddeyi/&do=findComment&comment=1407077

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu bilinç olayında Herşey beyinde gerçekleşmiyor. Ancak beyinde birleşiyor. Beyindeki merkezler bilgi toplama alanı olarak çalışıyor. Örneğin vücut çevresel etkileri hissediyor ve bunu beyinin merkezlerine bildiriyor. Hafıza bunu karşılaştırıyor. Sonra yap yada yapma kararı yine içgüdüsel tepkiyle sana bırakılıyor. Çıkan Sonuca da bilinç deniyor. Sırasıyla Gölge , bilinçaltı, hafıza ve bilinç...olarak gerçekleştigi tahmin ediliyor.
 
Yani kalp mi beyin mi gibi ikilemde kalmak konuyu dar çerçeveye sokmaktir. Vücut  bilinci bir bütün olarak ortaya koyar.   

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 saat önce, HATEM yazdı:


Bir başkası da bu paralel Dünyâlara inanmamıştı, İnanmadığı âleme adamı gönderdiler, Hem de adam diğer âlemde gözünü kadın olarak açtı. Orada 7 tane de çocuk doğurdu.
 

Psikiyatrist’e hiç gittinmi? Gittiysen ilaçlarını niye kullanmıyorsun? 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

madem beyin sadece bir görsellik, o zaman neden? düşüncemizdeki fiziksel sistematiği gözlemliyemiyoruz,beyin kısmına 

 katılıyorum fakat beyni yönlendiren bir bilnç var,bu bilinç göreceli değildir, ve gözlenlenemez atomları kuarkları gözlemlediğimiz gibi

bunların sistemetiğini yönlendiren karmaşık bir madde boyutunun dışından gelerek bizlere bilinç sağlıyan bir güç olduğunu

düşünüyorum bu doğruysa akıl bilinç ne işe yararki! 

eğer herşey madde boyutunda sınırlı ise; o zaman ruh yoktur diyebiliriz, ruh olması için teizm şart değildir, aksine ruh kavramı

teizmi aşan bir kavramdır,kısaca ruh teizmin icadı değildir, bunu anladığımza göre;

göreceli olan her organ aslında sadece et ve kemikten oluşan dokulardır,gerçekte ise;

görceli olmuyan her güç bu güç fiziksel değildir, çünkü gözlenlenemez buda tanrının varlığını aynı zamanda iradeninde 

olmadığını iradenin yani bilincin sadece birer düşünce anatomisi olduğunu ispatlar.

sizlerin yaptığı başka bir mantık hatasıda şudur; insan aklının bilinci tam değildir, bilinç denilen aktivite 

kısıtlı bir düşünce anatomisidir, kısaca;

bilnç eşittir akıl eşittir irade diyebiliriz, bunun sonucundada bilinç fiizksel madde boyundaki anlam kadar vardır,

daha fazlası mümkün değildir bunun nedeni ise; bilincin bir kaynagı olduğu gerçeğidir, yanılsama veya 

aktirerest dersek yanılmayız , bu kavram bize bilncin kaynağı olduğu izah etmektedir, fiizksel bir bilinç yerine

 fiziksel olmuyan bir güç bilinc olduğunu düşünürsek bilncin kasları harakete geçirerek sistemetik kurulumu

 başlatması olasıdır bunun sonucundada aşk nefret ve duygular ortaya çıkar.

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında bilinci görüyorsun. Doğadan aldıklarının hepsi birer bilinçtir.  Bireylerde ki yansımaları başka oluyor çünkü herkes aynı standartta yaşamıyor. Dolayısı ile bedenin verdiği refleksler değişiyor.

 

Doğadan aldıklarına göre yaşam geliştirir bütün canlılar. İşte bu bir bilinçtir. Görülür hatta tadilir bile. 

 

Sen bilinçten değil de bilinci de yönlendiren şeyden bahsediyorsun. İşte buna bazıları evrim diyor bazıları tanrı diyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Aslında bilinci görüyorsun. Doğadan aldıklarının hepsi birer bilinçtir.  Bireylerde ki yansımaları başka oluyor çünkü herkes aynı standartta yaşamıyor. Dolayısı ile bedenin verdiği refleksler değişiyor.

 

Doğadan aldıklarına göre yaşam geliştirir bütün canlılar. İşte bu bir bilinçtir. Görülür hatta tadilir bile. 

 

Sen bilinçten değil de bilinci de yönlendiren şeyden bahsediyorsun. İşte buna bazıları evrim diyor bazıları tanrı diyor.

gördüklerimiz bilinç değildir,doğadan aldığımız herşey birer fiziksel görselliktir, bizler bu görsellik içinde tepkimizle yaşarız

buna bilinçte diyebilrsiniz,bilin göreceli veya elle tutulan fiziksel bir nesne veya ,fiziksel madde değildir, tıpta veya bilimde bilinç

gözlemlendiğinde biyolojık bir sistem algılanır biz buna bilnç diyemeyiz,ortada bir bilinç söz konusu ise  mutlaka ama mutlaka

birde bilinci görecesiz oluşturan bir tepkime söz konusudur, bilinç her akıl ve bilnç farklıdır çünkü aynı kaynaktan farklı algılanıcak

 biçimde varolmuşlardır,dogadan aldığımız akıl bilnç sayesinde gelişerek ewrimleşir ve modernleşir ama bilincin kaynagı olduğu gerçeğini hiç bir akıl reddetme hakkına sahip değildir. bilincin nasıl oluştuğu ispatlanmadığı sürece herhengi bir akıl veya bilinç bilincin aslında insana ait olmuyan bir kaynaktan geldiğini

 inkar etmesi mantıksız ve anlamsız olucaktır.ispatı olmuyan her olgu için reddetmeden  asıl gerçeğin

ispatı olmuyan gerçeklik olduğunu algılamamız gerekmektedir.

kısaca; bilnci yönlendiren şey olmasaydı eşittir sentezliyelim bilnçte olmazdı bu kadar basittir.

dikkat! edersen her ikiside aynı şeydir demiyorum biri etkileşim digeride tepkiyi doğurur diyorum

birbirine çok benzer ama farklıdır.

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.03.2019 at 10:32, karamsarhuman said:

madem beyin sadece bir görsellik, o zaman neden? düşüncemizdeki fiziksel sistematiği gözlemliyemiyoruz,beyin kısmına 

 katılıyorum fakat beyni yönlendiren bir bilnç var,bu bilinç göreceli değildir, ve gözlenlenemez atomları kuarkları gözlemlediğimiz gibi

bunların sistemetiğini yönlendiren karmaşık bir madde boyutunun dışından gelerek bizlere bilinç sağlıyan bir güç olduğunu

düşünüyorum bu doğruysa akıl bilinç ne işe yararki! 

eğer herşey madde boyutunda sınırlı ise; o zaman ruh yoktur diyebiliriz, ruh olması için teizm şart değildir, aksine ruh kavramı

teizmi aşan bir kavramdır,kısaca ruh teizmin icadı değildir, bunu anladığımza göre;

göreceli olan her organ aslında sadece et ve kemikten oluşan dokulardır,gerçekte ise;

görceli olmuyan her güç bu güç fiziksel değildir, çünkü gözlenlenemez buda tanrının varlığını aynı zamanda iradeninde 

olmadığını iradenin yani bilincin sadece birer düşünce anatomisi olduğunu ispatlar.

sizlerin yaptığı başka bir mantık hatasıda şudur; insan aklının bilinci tam değildir, bilinç denilen aktivite 

kısıtlı bir düşünce anatomisidir, kısaca;

bilnç eşittir akıl eşittir irade diyebiliriz, bunun sonucundada bilinç fiizksel madde boyundaki anlam kadar vardır,

daha fazlası mümkün değildir bunun nedeni ise; bilincin bir kaynagı olduğu gerçeğidir, yanılsama veya 

aktirerest dersek yanılmayız , bu kavram bize bilncin kaynağı olduğu izah etmektedir, fiizksel bir bilinç yerine

 fiziksel olmuyan bir güç bilinc olduğunu düşünürsek bilncin kasları harakete geçirerek sistemetik kurulumu

 başlatması olasıdır bunun sonucundada aşk nefret ve duygular ortaya çıkar.

 

 

Pek bir şeylerin farkında değilsin. Buna aslında cehalet diyoruz. 

 

Düşüncendeki, fiziksel sistematiği gayet kolay, gayet basitçe gözlemliyebiliyorsun. Ama bunu farketmek bile istemiyor, görmezden geliyorsun. 

 

Sana bilinç sağlayan bir güç falan yok. Basitçe, bir şişe rakıyı devirirsen mideye, nereye gitti o bilinç gücü, buna cevap veremez olursun.

 

Peki nasıl gözlemliyorsun. Basitçe, şu iki metre boyundaki adamın kolunda AVM'nin merdiveninden çıkan kıza parmak atarsan, o iki metre yukarda duran bilincin seni yapacağını biliyorsan, bu gözlemlemekten öte, kestirmek değilse nedir? 

 

Sana tavsiyem, ayrık beyin vakalarını incele. "split brain" şeklinde ararsan kolay bulursun. Cehalet, mahkumiyet değildir, kurtulmak sandığından daha kolaydır aslında. 

 

Bilinç, aşk falan dediğin şey, beyinden ibarettir, ama görmediğin, bilmediğin bir diğer şey ise, beynin, beyinden ibaret olmadığı, koca bir sistemin parçası olduğudur. Yani o bilinç dediğin mevzuda, beyin falan tamam, ama karaciğerin bile bir etkisi vardır, hemde önemli oranda. Ki, karaciğer nakli olanların, bilinç, ruh falan triplerinin değişmesi, başka tür insanlar olması çok görülen bir şeydir. 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, anibal yazdı:

 

Pek bir şeylerin farkında değilsin. Buna aslında cehalet diyoruz. 

 

Düşüncendeki, fiziksel sistematiği gayet kolay, gayet basitçe gözlemliyebiliyorsun. Ama bunu farketmek bile istemiyor, görmezden geliyorsun. 

 

Sana bilinç sağlayan bir güç falan yok. Basitçe, bir şişe rakıyı devirirsen mideye, nereye gitti o bilinç gücü, buna cevap veremez olursun.

 

Peki nasıl gözlemliyorsun. Basitçe, şu iki metre boyundaki adamın kolunda AVM'nin merdiveninden çıkan kıza parmak atarsan, o iki metre yukarda duran bilincin seni yapacağını biliyorsan, bu gözlemlemekten öte, kestirmek değilse nedir? 

 

Sana tavsiyem, ayrık beyin vakalarını incele. "split brain" şeklinde ararsan kolay bulursun. Cehalet, mahkumiyet değildir, kurtulmak sandığından daha kolaydır aslında. 

 

Bilinç, aşk falan dediğin şey, beyinden ibarettir, ama görmediğin, bilmediğin bir diğer şey ise, beynin, beyinden ibaret olmadığı, koca bir sistemin parçası olduğudur. Yani o bilinç dediğin mevzuda, beyin falan tamam, ama karaciğerin bile bir etkisi vardır, hemde önemli oranda. Ki, karaciğer nakli olanların, bilinç, ruh falan triplerinin değişmesi, başka tür insanlar olması çok görülen bir şeydir. 

 

 

 

yanlış yazmadım değilmi? anibal isminiz, efendim!  verdiğiniz şahsi basitçe önermelerle bilncin kaynağını ispatlıyamazsınız

ben bilncin biyolojik bir görsel olduğunu kabul ediyorum fakat sizin anlamadınız şey bilncin bir kaynagı yok ise biyolojı 

bilimi bir işe yaramaz, bir bebek anne karnında 9 ay şçinde biyolojık olarak evrelerden geçerken, gözlemlenen devirler

döl yumurtla cenin  vesaire vesaire, tüm bu aşamalarda kaydedilen görsellik biyolojıktır, buna itirazım yok fakat

 sıfır başlangıç noktasından itibaren yoktan var olan aşamayı biyolojı bilimi heniz çözmüş değildir,

 

avm örneği ne alaka? hiç anlıyamadım, her neyse devam edelim.:lol:

aşk nefret sevgi kin utanma gurur kibir zeka aptallık hatta ve hatta müslüman ateist olmakla eşdegerdir.

size bakınca ateist olduğunuzu neden göremiyorum? peki herşeyin belirgin olduğunu iddia etmeniz dışında

 mantıklı birşeyler yazmayı deneyebilirsiniz.

 

sayın anibal konuyu tparlıyalım, ben gözlemlerden bahsetmiyorum aslında, gözlemlerin oluşmasını sağlıyanlar

 nelerdir? tartışılır,bunu anlatmaya çalışıyorum,bir hidroelektrik santrali düşünün aldığı enerjiyi nereden saglıyor dersiniz tabiki nüükleeer veya su enerjisinden demekki her belirgin enerjininde mutlak bir kaynagı vardır, bende bu kaynagı sorguluyorum,

size bakınca yorumlarken aldığınız enerjinin kaynağını sorguluyorum, biyolojık bir kaynak yoktur sayın anibal

 biyolojı bize kaynak sunmaz sadece sistematik görseller sunar biyolojlarda bu görselleri inceler ve sonuca ulaşırlar.

 

benimde size tavsiyem, beynimizde oluşan biyolojık her türlü vakayı,inceleyip sonuca varmak farklı birşeydir,

 

beynimizin karar vermeden önceki oluşan düşünce yapısı farklı birşeydir, biri biyolojık ve göreceli 

diğeride  belirsiz bir kaynaktan yoktan varolan anlık bir süstemdir, biz buna bilmde görecesiz

ama metafizik güzçler diyoruz. saygılarımla, size göre aklımdakıleri size karşı düüşncelerimi okuyabilcek

 bir cihaz olmadıgı için ne düşündüğümü asla tahmın edemez ve gözlemliyemezsiniz, demekki herşey

bir kaynaga baglıdır.

 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın anibal, bir hasta düşünün beyin bilncini yitirmiş, tüm hayatı fonksiyonları durmuş sadece beyin çalışmaya devam ediyor, vericeğim örneklemede şöyledir,

bu hastanın yüz mimiklerinden bilnçli olup olmadıgını anlıyamasınız, istediğin biyoloğu getir anlıyamaz, ama 

ama beyin çalıştıgı sürece gördüğü rüyalar adamın yaşadığına ispattır, 

demekki;rüyalarda gördüğü şeyler o adamın psikojık halinide yansıtır bizlere sex yaparken görürse eğer güler zevk almaya başlar

canavar görürse korkar, rüyada üzücü bir olay görür oda üzülür ama biz o anları gözlemliyemeyiz, 

sayın anibal bu verdiğim örnekleme ile sizin tezini çürüttüğümü düşünüyorum tekrar görüşelim.

 

bilinç  aslında 2 ye ayrılır, 1. si fiziksel bilnç ayık olduğumuz uyanık olduğumuz anlarda yaptığımız herşey görecelidir,

2. si ise uyurken gördüğümüz rüyalardir, aslında hangisi daha gerçekçidir? bilemiyoruz rüyalarmı? yoksa uyandığımız anmı? net bir tanı koyamıyoruz demkki bilinçi sadece biyolojık olarak irdeliyemeyiz..

 

aynı zamanda bilinci, metafizik olarakta incelemek gerekiyor..

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

skeptikala katılıyorum bilincin kaynağı beyinde değil, göreceli olmuyan bir kaynaktan gelen sistemetik bir düzendedir,

eğer bilnç organlarda olsaydı yani biyolojık olsaydı, rüya görmediğimiz anlarda bilnçli olurduk, fakat bilncimizi yitirdiğim anlarda 

bile organlar düzenli çalışır, sanki gizemli bir güç uyku anında bilnç yok olduğu andan itibaren devreye girerek yaşamamızı sağlar yoksa

 anibala göre çoktan ölmemiz gerekiyordu sayın anibal mantığı bu bilnç yoksa hayatta yoktur ama biz bunun tersini ispatladık.

çünkü hiç bir biyolojık sistem bilnç olmadan gelişemez ve yaşıyamaz bu imkansızdır,isteseniz geniş çaplı

yorumluyabilirim, sayın anibal ne dersiniz devam edelimmi?

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
39 minutes ago, karamsarhuman said:

sayın anibal, bir hasta düşünün beyin bilncini yitirmiş, tüm hayatı fonksiyonları durmuş sadece beyin çalışmaya devam ediyor, vericeğim örneklemede şöyledir,

bu hastanın yüz mimiklerinden bilnçli olup olmadıgını anlıyamasınız, istediğin biyoloğu getir anlıyamaz, ama 

ama beyin çalıştıgı sürece gördüğü rüyalar adamın yaşadığına ispattır, 

demekki;rüyalarda gördüğü şeyler o adamın psikojık halinide yansıtır bizlere sex yaparken görürse eğer güler zevk almaya başlar

canavar görürse korkar, rüyada üzücü bir olay görür oda üzülür ama biz o anları gözlemliyemeyiz, 

sayın anibal bu verdiğim örnekleme ile sizin tezini çürüttüğümü düşünüyorum tekrar görüşelim.

 

bilinç  aslında 2 ye ayrılır, 1. si fiziksel bilnç ayık olduğumuz uyanık olduğumuz anlarda yaptığımız herşey görecelidir,

2. si ise uyurken gördüğümüz rüyalardir, aslında hangisi daha gerçekçidir? bilemiyoruz rüyalarmı? yoksa uyandığımız anmı? net bir tanı koyamıyoruz demkki bilinçi sadece biyolojık olarak irdeliyemeyiz..

 

aynı zamanda bilinci, metafizik olarakta incelemek gerekiyor..

 

İşte anlamadığın, bilmediğin şey de bu. O "bir hasta", beyni çalışıyorsa, bilincide sapına kadar vardır, oradadır. Sana biyolog lazımsa, ben zaten yeterince yeterli bir biyologum, hiç kaygın olmasın. O "görüyor", "ediyor" dediğin her şeyde, beynin faaliyetinden ibarettir ve öyle sen gibi oturduğu yerden ve oturduğu yeriyle sayıklanarak değil, EEG, MRI falan gibi gayet bilinen şeylerle izlenir. 

 

Bilincin ikiye falan ayrılmaz. Zira bilinç, beynin fonksiyonundan ibaret, soyut bir kavramdır. Yürümek neyse, aynen ondan ibarettir. Senin ettiğin laflarda, "Amanda yürümek diye bir şey vardır, insanı bir yerden ötekine götürür. Ayaklar, yürümenin hedesidir, zart, zurt, falan..." laflarından ibarettir. Bilinç dediğin şey, sadece ve sadece, beynin yürümesinden ibarettir, hepsi o.

 

Uyurken gördüğün rüyaların falanda kaynağı, şusu busu bilinen şeylerdir. Ameliyat olurken rüya falan görmezsin mesela. Gene basitçe anlatayım, madem merak ettin. Rüya dediğin şey, beynin algı merkezlerinin, beynin bir takım tamir fonksiyonlarını yerine getirirken, başı boş kalmasından ibarettir. Beyin, uykuya, bir takım tamir, bakım işleri için ihtiyaç duyar. Sen uyurken, kendini tamir edip, gün içi bilgileri falan sınıflandırırken, algı merkezlerini başı boş bırakır. Onlarda o şekilde bir şeyler görür, duyar vs. sende buna rüya dersin. Beyin normal halde, bu çöp bilgileri siler, ancak, o silemeden uyanırsan, o gördüklerini hatırlarsın. Ki, gene çok sürmez, beyin gene siler onları, ama hatırladığını hatırlıyor olursun sadece. 

 

Yani, senin örnek diye salladığın şey, hiç bir biyolojik, fiziksel falan gözleme falan dayanmayan, sallamasyondan ibaret. Eğer merak ediyorsan, beynin nasıl çalışıtğına dair nöroloji bilimi sana gereken bir sürü cevabı verecektir. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...