Jump to content

İyi bir insan seri katile dönüşebilir mi?


Recommended Posts

1 dakika önce, priest of nature yazdı:

Adalet sistemi  düzgün çalışmıyorsa herkes dönüşebilir.

Ağır depresyon geçiren kişilerde inanılmaz derecede köklü kişilik değişikleri oluyormuş ya da kaza,travma veya derinden etkileyen kötü olaylardan kaynaklı bir insan 180 derece değişebiliyormuş. Bu tip araştırmaları gerekli eğitim almadan yorumlamak ne kadar doğrudur bilinmez ama insanlar kendilerinde olan değişimlerin sebeplerini anlamak isteyebiliyor. Zeka seviyesi ile orantılımıdır ya da genetik faktörler bu konuda rolü ne kadardır, çevresel faktörler zaten illa ki etkili. Özellikle ülkemizde aileler bilhassa daha eğitimsiz ve devlet olarak herhangi bir sosyal ülkelerdeki gibi sorumluluk anlayışı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşadığım hastalığı ne internette bulabildim ne doktorlar çözebildi inanılmaz derecede çöküntü içerisindeyim ve kişilik olarak tamamen farklıyım bir nevi eski halim öldü yeni biri oldum. Bu yüzdende araştırmak için ayrı bir neden oluyor benim için hala da hastalıkla mücadele ediyorum hem zihinsel hem fiziksel. Ailemde genetik olarak şizofren ve ruh sağlığında problemli insanlar da var. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
19 minutes ago, priest of nature said:

Adalet sistemi  düzgün çalışmıyorsa herkes dönüşebilir.

 

Bu sadece bir safsatadır. Suçları, cezalarla önleyemezsiniz. Öyle bir safsatadır ki, safsata kitaplarına bile geçmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi insan yoktur. Kötü insanda yoktur. Herkes, her an, en büyük iyiliği de, en büyük kötülüğü de yapabilir.

 

Suçları önlemenin yolu, şahsı sosyal hayata ihtiyaç duyar hale getirmektir. Komşusuna muhtaç olan, gidip onu öldürmez. Bu komşuluk mesafesini ne kadar artırırsanız, suçları da o kadar azaltırsınız.

 

Ama tabi bunu anlamayan gene çok olacak. Basitçe, insanlara paylaşın, herkese iyilik yapın, bunu siz yapın şekilde güdülemeniz gerekir. Ama insan içgüdüleri bu yönde işlemez, bu güdünüz yalan olur gider.

 

Fakat bunlar, bugüne kadar becerilememiş mevzulardır. Örneğin dinler, güya, o komşuluk sınırını ümmet boyutuna çıkarma teşebbüsüdür. Velakin işe yaramamıştır. 

 

Yapılması gereken, insanın vicdanını güçlendirecek çözümler bulmaktır. İnsan kendine hesap vermek zorunda hissetmelidir kendini. Şu din falan gibi vicdanı körelten, yok eden unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Ha, bazı insanlar biyolojik olarak kötü davranışa meyilli olabilir, bunlar kolay tespit edilir, uygun yönlendirme ile kötü olmalarındansa, huysuz olmaları falan sağlanabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, anibal yazdı:

 

Bu sadece bir safsatadır. Suçları, cezalarla önleyemezsiniz. Öyle bir safsatadır ki, safsata kitaplarına bile geçmiştir.

 amaç suçları önlemek değil ki.suçlunun daha fazla suç işlemesini önlemek.suçları önlemek üzerinde idam etkili değildir demek her zaman her şartta mümkün değildir.mantığa aykırı. hapse atılan suçlu ise uzun süre toplumda suçunu tekrarlamayacak.her tekrarladığında hapse tekrar atılacak. bu sefer öncekinden daha uzun süre suçunu tekrarlayamayacak.aralıklarla da olsa toplum nefes alacak .ama ikinci atılışında cezanın şiddetini arttırmak lazım ki her çıktığında daha fazla pisliğe batacağını bilsin.hapse girerim korkusuyla suç işlemeyen yoktur denemez.vardır.yoktur demek safsatadır.cezaya rağmen suç işleniyorsa cezalar caydırıcı değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, anibal yazdı:

Suçları önlemenin yolu, şahsı sosyal hayata ihtiyaç duyar hale getirmektir. Komşusuna muhtaç olan, gidip onu öldürmez. Bu komşuluk mesafesini ne kadar artırırsanız, suçları da o kadar azaltırsınız.

 

Ama tabi bunu anlamayan gene çok olacak. Basitçe, insanlara paylaşın, herkese iyilik yapın, bunu siz yapın şekilde güdülemeniz gerekir. Ama insan içgüdüleri bu yönde işlemez, bu güdünüz yalan olur gider.

 

Fakat bunlar, bugüne kadar becerilememiş mevzulardır. Örneğin dinler, güya, o komşuluk sınırını ümmet boyutuna çıkarma teşebbüsüdür. Velakin işe yaramamıştır. 

 

Yapılması gereken, insanın vicdanını güçlendirecek çözümler bulmaktır. İnsan kendine hesap vermek zorunda hissetmelidir kendini. Şu din falan gibi vicdanı körelten, yok eden unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Ha, bazı insanlar biyolojik olarak kötü davranışa meyilli olabilir, bunlar kolay tespit edilir, uygun yönlendirme ile kötü olmalarındansa, huysuz olmaları falan sağlanabilir.

Bunun elde etmek için iyi bir yol insanın korumak gibi en temel içgüdülerine hitap ederek birisine bağımlı hâle getirmek -burada babanın kızına bağlı olmasını da bağımlılık olarak kabûl ediyorum- olabilir mi? Özellikle kadınlar için bunun yarayacağını zannediyorum, çevresel ve genetik faktörlerden dolayı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, katilorganizma yazdı:

Konu başlığında yazdığım gibi bu konu hakkında yapılan araştırma var mı? Bu konu hakkında ki görüşleriniz

 

Kevin Dutton - Olağan Psikopatlar isimli kitabı önerebilirim bu konu hakkında...

 

Kitap seri katilleri, daha doğrusu seri katilleri de içerisine alan psikopatları, diğer insanlardan ayıran özelliklere yer veriliyor; empati duygusuna sahip olmamaları gibi.

 

Psikopatlar sadece seri katil gibi suça bulaşmışlardan değil, içlerinde cerrahlar, avukatlar, politikacıların da yer aldığı gayet saygın meslek erbapları arasından da sıklıkla çıkıyor, seri katil dediklerimizle bu insanların zihinsel faaliyetleri ve kişisel özellikleri ilginç bir şekilde aynı, bilimsel araştırmalara dayanarak yazar kitapta anlatmış...

 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 hours ago, Latte said:

 

Kevin Dutton - Olağan Psikopatlar isimli kitabı önerebilirim bu konu hakkında...

 

Kitap seri katilleri, daha doğrusu seri katilleri de içerisine alan psikopatları, diğer insanlardan ayıran özelliklere yer veriliyor; empati duygusuna sahip olmamaları gibi.

 

Psikopatlar sadece seri katil gibi suça bulaşmışlardan değil, içlerinde cerrahlar, avukatlar, politikacıların da yer aldığı gayet saygın meslek erbapları arasından da sıklıkla çıkıyor, seri katil dediklerimizle bu insanların zihinsel faaliyetleri ve kişisel özellikleri ilginç bir şekilde aynı, bilimsel araştırmalara dayanarak yazar kitapta anlatmış...

 

 

 

 

 

 

Psikiyatri ve psikoloji, bu mevzunun soyut, sanal tarafı.

 

İşin bir de somut tarafı var aslında.

 

Julius Caesar, yani meşhur sezar, ömrünün sonlarına doğru eskiden olmadığı kadar gaddar olmaya, tiranlaşmaya başlar. Çiçero falan bunu anlatır. Baktığınızda, adam güç zehirlenmesi olmuş falan demek kolay. Ama, görünen o ki, adamın beyin damarlarında kireçlenme olmuş. 

 

Yani, fizyoloji ile psikoloji falan arasında direk bir bağlantı, tarih boyunca gözlenegeliyor. Konu, insanı o empatiden uzaklaştıran, kötü olmaya güdüleyen falan fizyolojik mevzuların tespit edilebilmesi. Tama, eğitim, psikolojik çalışmalar falan falan... Ama bu pek çözüm değil doğrudan. Asıl çözüm, fizyoloji üzerinden giderek, kişiyi iyi insan yapacak çözümleri bulmak. Bunlarda biri var mesela: Ritalin. Çok yaramaz çok haşarı ve söz dinlemez çocuğunuz bu ilaçla birden akıllı uslu bir çocuğa dönüverir örneğin. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, anibal yazdı:

Yapılması gereken, insanın vicdanını güçlendirecek çözümler bulmaktır. İnsan kendine hesap vermek zorunda hissetmelidir kendini. 

 

Katılıyorum ancak çoğu insanda bu vicdan nedense bir türlü ortaya çıkmıyor. 

 

Katil gen de dikkate alınırsa vicdan bazı insanlarda hiç olmayabilir mi?

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
21 hours ago, Kafkaslı said:

 

Katılıyorum ancak çoğu insanda bu vicdan nedense bir türlü ortaya çıkmıyor. 

 

Katil gen de dikkate alınırsa vicdan bazı insanlarda hiç olmayabilir mi?

 

Katil gen diye bir şey yok. 

 

Ama kendi sözünden yola çıkalım, eğer bir katil gen varsa, o hesap, kıyamet, günah sevap ne ola ki o zaman? 

 

İşte işin bam telide burada. Birilerinde o vicdan bir türlü ortaya çıkamıyorsa, bunun tek sebebi, din denen şu rezaletlerin var olması. Dinlerin olmadığı bir dünya, vicdan üzerine kurulu olacaktır. 

 

Şimdi pek çoğu, yahu ne alaka, islam barış dini, iyiliği emreder gibi cart curt edecektir. Yazdıkları şey, konuyu özetler zaten. Eğer insan neyin iyi, neyin kötü olduğunu vicdanına değil, din falan denen bir şeye soruyorsa, o vicdanın körelip gitmekten başka yolu olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
15 saat önce, anibal yazdı:

Katil gen diye bir şey yok. 

 

Popular Science dergisi 2016 yılında, New Mexico Üniversitesi'nden bir nöroloğun seri katillerin genetik benzerliğine dair yaptığı araştırmayı yayınlamıştı. Yazıda genetikçilerin MAOA enzimi eksikliği ile şiddet arasında bir bağlantı bulduklarından bahsediyor. Psikopatların beyinlerinin farklı işlediğini, beyin ön bölgelerinin normal insan beyni ile aynı olmadığını ve bunun %50 kadarının genetik farklılıklardan kaynaklandığını ifade ediyorlar. Yazıda çok detaylı anlatılan ve "Katil Gen" diye tabir edilen bu gen sebebi ile Amerika'da 1994-2011 yılları arasında 80 seri katil, hafifletici sebep kabul edilerek ölüm cezası almak yerine ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış.

Eğer suça eğilim genetik olabiliyorsa bu durumda bazı insanlarda vicdan olamayabileceği gibi, bu insanları 'katil kabul edebilir miyiz?' sorusunu da düşünmemek elde değil.

Yazıdan bazı bölümler:

"Bir katilin kan örnekleri Nashville’deki Vanderbilt Üniversitesi'nin moleküler genetik laboratuarlarında incelendi ve X kromozomunda bir genetik farklılık bulundu. Monoamin oksidaz-A (MAOA) enzimini kodlayan gende bir değişiklik. Bu enzimin görevi, dopamin ve serotonin gibi önemli nörotransmitterları parçalamak. Eğer bu transmitterlar başıboş bırakılırlarsa, bu kuvvetli kimyasallar beyinde birikip; sinirsel iletim kontrolünün kaybına ve dolayısıyla öfke-şiddettin artmasına sebep olabiliyor."
-----------------------
"2011’de Alman bir araştırmacı, katekol-o-metiltransferaz (COMT) proteinini kodlayan bir gen ile homisidal davranışlar arasında bir bağlantı buluyor. Aynı MAOA gibi, bu da dopamini düzenleyen bir enzim. Dört sene sonra, Finlandiyalı araştırmacılar, hapishanedeki tutuluklularla bir araştırma yapıyor. Şiddet suçlularının genellikle, beyin hücre sinyal sisteminde görevli CDH13 proteinini kodlayan MAOA ve benzeri genlere sahip oldukları görülüyor. Daha önceki çalışmalar bu benzer ve çeşitli genlerin; otizm, şizofreni ,dikkat eksiği ve hiperaktivite bozukluğuyla bağlantılı olduğunu keşfetmişler. Molecular Psychiatry’de yayımlanan bu çalışma, hücresel fonksiyon bozukluğuyla ilişkilendirilen CDH13 ve benzerlerinin, şiddet içerikli davranışlara makul bir açıklama getirdiği sonucuna varıyor.
Saldırganlığın biyolojik bir temeli olma ihtimali, bilim adamları ve etikçileri bir hayli zor duruma sokuyor. Her şeyden önce çevresel koşulların, genlerin ekspresyonunda çok büyük bir rol oynadığını belirtiyorlar. Meme kanseri riskini arttıran bir gene sahip olmak, meme kanserine yakalanılacağı ya da şizofreniyle ilişkilendirilen bir gene sahip olmak, şizofreni olunacağı anlamına gelmiyor. Johns Hopskin Üniversitesi Beyin Gelişimi Lieber Enstitüsü başkanı Daniel Weinberg şöyle diyor: “ Genler, vücudunuzdaki her bir hücrenin içinde gerçekleşen tüm aktiviteleri, yaşadığınız her saniye boyunca yürüten bir program.  Eğer birtakım küçük kusurlar, bozukluklar kalıtım yoluyla size aktarılırsa, tabi ki bu size bir yol belirler. Ancak bir akıl hastalığına yakalanacağınızı belirlemez. Bu küçük kusurlar kader değil, risk unsurları. Çevresel faktörler de bir o kadar etkili.”

 

Yazının orjinali:

Can Your Genes Make You Kill?

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
6 minutes ago, Kafkaslı said:

 

Popular Science dergisi 2016 yılında, New Mexico Üniversitesi'nden bir nöroloğun seri katillerin genetik benzerliğine dair yaptığı araştırmayı yayınlamıştı. Yazıda genetikçilerin MAOA enzimi eksikliği ile şiddet arasında bir bağlantı bulduklarından bahsediyor. Psikopatların beyinlerinin farklı işlediğini, beyin ön bölgelerinin normal insan beyni ile aynı olmadığını ve bunun %50 kadarının genetik farklılıklardan kaynaklandığını ifade ediyorlar. Yazıda çok detaylı anlatılan ve "Katil Gen" diye tabir edilen bu gen sebebi ile Amerika'da 1994-2011 yılları arasında 80 seri katil, hafifletici sebep kabul edilerek ölüm cezası almak yerine ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış.

Eğer suça eğilim genetik olabiliyorsa bu durumda bazı insanlarda vicdan olamayabileceği gibi, bu insanları 'katil kabul edebilir miyiz?' sorusunu da düşünmemek elde değil.

Yazıdan bazı bölümler:

"Bir katilin kan örnekleri Nashville’deki Vanderbilt Üniversitesi'nin moleküler genetik laboratuarlarında incelendi ve X kromozomunda bir genetik farklılık bulundu. Monoamin oksidaz-A (MAOA) enzimini kodlayan gende bir değişiklik. Bu enzimin görevi, dopamin ve serotonin gibi önemli nörotransmitterları parçalamak. Eğer bu transmitterlar başıboş bırakılırlarsa, bu kuvvetli kimyasallar beyinde birikip; sinirsel iletim kontrolünün kaybına ve dolayısıyla öfke-şiddettin artmasına sebep olabiliyor."
-----------------------
"2011’de Alman bir araştırmacı, katekol-o-metiltransferaz (COMT) proteinini kodlayan bir gen ile homisidal davranışlar arasında bir bağlantı buluyor. Aynı MAOA gibi, bu da dopamini düzenleyen bir enzim. Dört sene sonra, Finlandiyalı araştırmacılar, hapishanedeki tutuluklularla bir araştırma yapıyor. Şiddet suçlularının genellikle, beyin hücre sinyal sisteminde görevli CDH13 proteinini kodlayan MAOA ve benzeri genlere sahip oldukları görülüyor. Daha önceki çalışmalar bu benzer ve çeşitli genlerin; otizm, şizofreni ,dikkat eksiği ve hiperaktivite bozukluğuyla bağlantılı olduğunu keşfetmişler. Molecular Psychiatry’de yayımlanan bu çalışma, hücresel fonksiyon bozukluğuyla ilişkilendirilen CDH13 ve benzerlerinin, şiddet içerikli davranışlara makul bir açıklama getirdiği sonucuna varıyor.
Saldırganlığın biyolojik bir temeli olma ihtimali, bilim adamları ve etikçileri bir hayli zor duruma sokuyor. Her şeyden önce çevresel koşulların, genlerin ekspresyonunda çok büyük bir rol oynadığını belirtiyorlar. Meme kanseri riskini arttıran bir gene sahip olmak, meme kanserine yakalanılacağı ya da şizofreniyle ilişkilendirilen bir gene sahip olmak, şizofreni olunacağı anlamına gelmiyor. Johns Hopskin Üniversitesi Beyin Gelişimi Lieber Enstitüsü başkanı Daniel Weinberg şöyle diyor: “ Genler, vücudunuzdaki her bir hücrenin içinde gerçekleşen tüm aktiviteleri, yaşadığınız her saniye boyunca yürüten bir program.  Eğer birtakım küçük kusurlar, bozukluklar kalıtım yoluyla size aktarılırsa, tabi ki bu size bir yol belirler. Ancak bir akıl hastalığına yakalanacağınızı belirlemez. Bu küçük kusurlar kader değil, risk unsurları. Çevresel faktörler de bir o kadar etkili.”

 

Yazının orjinali:

Can Your Genes Make You Kill?

 

Evet, benzer daha çok şey de var.

 

Konu "Git herkesi öldür. Olmadı şunu bari öldür"  diyen, dedirten bir gen yok. Ama bunun gibi, olayı farklı boyuta getiren genler var. Ve bunlar, söylendiği gibi, risk unsurları, bunları katil diye nitelemek pek olası olmaz, ancak "şiddeti önleyen mekanizmalarda aksamaya yol açabilen genetik oluşumlar" demek mümkün olur.

 

Ha, sadece bu değil, hırsızlık, tecavüz vs. vs. içinde böyle tonla genetik durum var. 

 

Yani, buradan çıkan tek sonuç, "nasıl bir tanrıdır ki, kendi yarattığı genler yüzünden, yarattığını sonsuza kadar yakmaya çıkıyor?" Sorusu olacaktır. 

tarihinde anibal tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 05.04.2019 at 11:55, katilorganizma yazdı:

Konu başlığında yazdığım gibi bu konu hakkında yapılan araştırma var mı? Bu konu hakkında ki görüşleriniz

 

James Fallon - İçimdeki Psikopat

 

Bu kitabı okumanı tavsiye ederim.

-----------------------

Bir nörolog olan James Fallon, bir gün ailesinin beyin taramalarının görüntülerini incelerken, karşılaştığı sonuçlardan birinin bir psikopata ait olduğundan şüphelendi.
Bu sonuçların kime ait olduğunu öğrendiğinde hayatında yeni ve tekinsiz bir sayfa açıldı, çünkü tarama sonuçları kendisine aitti.
Fallon hayatı boyunca normal bir şekilde yaşamıştı. Mutlu bir aile hayatı vardı ve işinde başarılı bir bilim insanıydı. Ve şaşırtıcı gerçeği öğrendiği o gün, kendisini sorgulamaya başladı.
İçimdeki Psikopat, James Fallon'un kendisiyle ilgili bu keşfenasıl tepki verdiğinin hem bilimsel hem de sürükleyici öyküsünü anlatıyor.Kendi deneyimini bilimsel birikimiyle birleştiren Fallon, beynimizin karanlık tarafına yaptığı yolculuğa hepimizi davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 minutes ago, Kafkaslı said:

 

James Fallon - İçimdeki Psikopat

 

Bu kitabı okumanı tavsiye ederim.

-----------------------

Bir nörolog olan James Fallon, bir gün ailesinin beyin taramalarının görüntülerini incelerken, karşılaştığı sonuçlardan birinin bir psikopata ait olduğundan şüphelendi.
Bu sonuçların kime ait olduğunu öğrendiğinde hayatında yeni ve tekinsiz bir sayfa açıldı, çünkü tarama sonuçları kendisine aitti.
Fallon hayatı boyunca normal bir şekilde yaşamıştı. Mutlu bir aile hayatı vardı ve işinde başarılı bir bilim insanıydı. Ve şaşırtıcı gerçeği öğrendiği o gün, kendisini sorgulamaya başladı.
İçimdeki Psikopat, James Fallon'un kendisiyle ilgili bu keşfenasıl tepki verdiğinin hem bilimsel hem de sürükleyici öyküsünü anlatıyor.Kendi deneyimini bilimsel birikimiyle birleştiren Fallon, beynimizin karanlık tarafına yaptığı yolculuğa hepimizi davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
 

 

İnterneti biraz eşelesiniz bulursunuz. Nat Geo veya Discovery Science, büyük ihtimalle NG, bu adamla bir bölüm çekmişti, kitabı arayıp bulmaktan kolay olabilir. 

 

Belki şu da biraz iş görür. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 minutes ago, Kafkaslı said:

 

James Fallon - İçimdeki Psikopat

 

Bu kitabı okumanı tavsiye ederim.

 

 

Buna benzer daah çok araştırma var. 

 

Katiller kadar, şiddete meyilli olanlar üzerinde yapılan başka bir çalışma, bu insanların alt beyin ile üst beyin arasındaki bölgesinin diğerlerinden daha kalın olduğunu tespit etmiş. Tespiti yapan prof, heyecanla paylaşıp, sonra bir de kendi MR'ına bakıyor, o da aynı çıkıyor, aynı şekilde. Sonra ya peki, ben niye psikopat değilim falan diye çevresine sorarken, öğreniyor ki, meğer herkesin, huysuz, aksi biri dediği bir adammış. 

 

Evet, böyle genetik faktörler var, fakat hiç biri, "ahanda bu gen varsa, bu adam katil olur" yada "bu gen yoksa, bu adam katil olamaz" demeye yetmiyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

 

4 dakika önce, anibal yazdı:

 

Buna benzer daah çok araştırma var. 

 

Katiller kadar, şiddete meyilli olanlar üzerinde yapılan başka bir çalışma, bu insanların alt beyin ile üst beyin arasındaki bölgesinin diğerlerinden daha kalın olduğunu tespit etmiş. Tespiti yapan prof, heyecanla paylaşıp, sonra bir de kendi MR'ına bakıyor, o da aynı çıkıyor, aynı şekilde. Sonra ya peki, ben niye psikopat değilim falan diye çevresine sorarken, öğreniyor ki, meğer herkesin, huysuz, aksi biri dediği bir adammış. 

 

Evet, böyle genetik faktörler var, fakat hiç biri, "ahanda bu gen varsa, bu adam katil olur" yada "bu gen yoksa, bu adam katil olamaz" demeye yetmiyor. 

 

Haklısın ancak beyin travması sonrası suça karışanlar da dikkate alınırsa yoğun şiddet veya travma insanın şiddete yönelmesinde büyük bir etken oluşturuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...