Jump to content

İman Etmek Doğaya Aykırı.


Recommended Posts

Doğada yaşayan her canlı türü içersinde her yeni nesilde meydana gelen genetik eşleşme sonucunda tür içerisinden bir yada daha fazlası farkındalığı yüksek bir üye olarak doğuyor. Bu durum bilimsel olarak bütün türler içerisinde ispatlanmıştır. Bu türler sürünün başına geçerek onlara yön bulma ve hayatta kalma konusunda yardımcı oluyor. Patronluk yapmıyor dikkatinizi cekerim, daha fazla sorumluluk alarak kendi türünün korunması için avlanır ve savaşır.  Ne zaman sürüyü koruyamaz o zaman yerine baskasi geçer.
 
İnsanlar içerisinde de aynı durum söz konusu yanlız insanların öğrenmek gibi bir özelliği olmasıyla birlikte cahil kalma özelliği de var. Bugüne kadar ulaşan sözde dinlerin arasında peygamber , melek ,ruh , alim , evliya gibi sıfat takılmış kişiler de böyle farkındalığı yüksek insanlar. Ama etrafta cahillerin çoğunlukta olması nedeniyle zivanadan çıkmis ve istismar edilmeye dönüşmüş.  
 
Şimdi günümüzün İslam hurafesine baktığımızda da aynı sonucu görüyoruz. Araplar 1500 yıl önce onlarca farklı inanç ve put geliştirmişler. Ve bu inançları etrafında kavga etmeye başlamışlardır. İslam dedikleri hurafenin amaci da o günün şartlarında bütün bu parça ponçik olmuş inançları tek çatı altında toplayıp kavgaya son vermek ve tek devlet tek millet tek dil tek din denen antik düşünceyi ortaya koymaktır.. Kur’an mitolojisine baktığımızda bunu çok net görüyoruz. Arap topraklarında oluşan her tür inancın bir kitapta toplandığı göze çarpıyor.  
 
Yıldızlara yemin eder , yüceler meclisine yemin eder, kutsal ruhtan bahseder, iblis şeytan kotulemesi yapar...güneşe göre ibadet , aya göre takvim ve oruç belirler...bunlar o dönemin en belirgin inanclaridir. Musa İsa ayırmaz..ayıranları kendi ayırır.. ve sonunda da tüm yaşam şeklini Arap yöresine ait alışkanlıklarla sinirlandirir...
 
Simdi ben 1500 yıl yada 2000, 3000 yıl önceki bu yaşam alışkanlığına iman etmek zorunda değilim.. dinin amacı iyi insan yetistirmekse o günün şartları değil bu günün şartları geçerlidir. O gunlerden kalma Tapınmak , ırkçılık, cinsiyetçilik gibi saçmalıklar yüzünden bugünün bilgeligi kendini gosterememektedir..
 
Günün birinde bir kasabada bilge bir adam yaşarmış. Halk bunun bilgeligine hayran kalır ve nasıl öğrendiğini merak edermiş. Bu bilge adam birgün bedenini de tanımaya başlamış. Ve ısınma hareketleri ile kan dolaşımını hızlandırmanin bedene iyi geldiğini keşfetmiş. Ve hergun belli zamanlarda hareketler yapmaya başlamış. Bunu gören cahiller bilgenin görünmez yüce  bir güçle  konuştuğunu düşünüp bilgileri ondan aldigina inanmaya başlamışlar. Ardından aynı hareketleri kendileri de yaparsa aynı bilgiye ulaşacaklarını düşünmüşler... İşte tanrı ve olsa olsa böyle icad olmuştur.  

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinin amacı iyi insan yetiştirmek falan değil. Dinin amacı falan yok, teknik olarak. Yani, dinin yol çıkarken bir hedefi yok, ancak varacağı bir yer var, orası da, her tür pis işin, şerefsizliğin falan aklanıp yaşanabilir olmasını sağlaması.

 

İnsan bir birey, ama aynı zamanda bir sürü canlısı. Birey olarak istedikleri ile sürünün menfaatleri çatışıyor her zaman. İşte bu durumda, sürü canlısı olarak güdüleri, insanı sürünün yanında olmaya zorluyor. Din ise, o gerçek sürüyü yok edip, bir başka sürü, sanal bir sürü oluşturuyor. Bu bağlamda bu yeni sürü, sürü güdülerimizde olmayan bir sürü şeyi ilke olarak benimseyebilmemizi sağlıyor. İşte o şeylerde, sürünün aleyhine olan işler oluyor, doğamıza bakıyor olduğumuzda. Sonra gelsin her tür kepazelik, şerefsizlik, nasılsa din aklıyor, sevap, caiz kılıyor. 

 

İman etmek denen hususta, işte bu sürü güdülerinin eseri ve haliyle %100 doğal, doğaya uygun. 

 

Velakin, buradaki mesele, insan sürü yapısının değişmesi. Bu yapı normalde tek bir erkek lider birey, dişiler ki biri ya da bir kaçı alfanın betası. Kalanlar da öylesine erkek ve dişi bireyler. Tabi bu model, küçük bir sürü öngörecektir. Kaynak yeterliği ölçüsüne bakarsak, bu sürüler bir bizon ya da gnu sürüsü gibi binlerce bireyden oluşamaz. Hadi olsun en fazla bir kaç yüz kiş olabilir ki, o bile çok.

 

Ama bu değişip, bireyler çoğalınca, işin rengi değişir. Öncelikle, tüm dişiler artık o tek liderin olamaz, zira vakti, belinin kuvveti falan yetmez. İşler karışır ve insanların sürüye aidiyat hisleri sorun olmaya başlar. Olay seks mi, freud mu? Biraz, ama tam olarak değil. Olay, bu durumda sürünün aynı genlerden gelmiyor oluşudur. Klasik bir insan sürüsünde yetişkin herkesin babası aynıdır. İşte mesela o yüzden, kardeşlerle seks yapmayı yasaklayan genlerimiz var. Bu, "sen bırak, kardeşin o, baban halletsin, sürünün lideri o" mevzusunun bir ifadesidir.

 

Velakin sürü büyüyünce, bu kardeşlik, eşlik falan gibi hususlar idare edemez olur. Konu seksten ibaret değil elbette. Dişileri, kardeşlerle seks yapmama için lidere terk etmek bir ciheti, ama yemekleri, kaynakları vs. de, kardeşlere, lidere terk etme durumu da var bu işin. İşte bu mevzuya ahlak, iyilik falan diyoruz tam olarak. Ama sürü büyürse, artık lider uzak, kardeşlik balon olmuş olur. 

 

İşte bu noktada din devreye girer, başka bir sürü modeli çizer ve insanların bu yeni sürüye dahil olmasını ister. İnsanlar da iman eder, inanır, dindar olur, sürü güdülerini bu yolda kullanır. Göreceğin üzere, iman etmek tamamen doğaya uygun bir işlevdir. Sorun bunun aslen büyük bir sorun olmasıdır. Doğamız bunu diyor derken, bu doğamızın bir bugu. Bu zaafımızdan bizi exploit edebiliyor kolayca bir şeyler. 

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İman etmek dinsel anlamda yeniliğe kapalıdır. Güncelliğini kaybettiği anda dogaya aykırı duruyor ve iteleniyor.  
 
İslam ve diğer dinler geldiği dönemin güncel şartlarına göre kabul gördü. O zamana göre doğaldı çünkü akıl başka iyisini bulamıyordu. Ne zaman ki ihtiyaçlar değişti ama inançlar aynı kaldı.. işte o zaman doğa gerekeni yaparak ayristirdi ve yok etti.  Şimdiki şartlarda da adapte olamayani yine ayristirip birbirine yok ettiriyor.  yani geçmişe yada atalarına iman edeni korumuyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
55 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

İman etmek dinsel anlamda yeniliğe kapalıdır. Güncelliğini kaybettiği anda dogaya aykırı duruyor ve iteleniyor.  
 
İslam ve diğer dinler geldiği dönemin güncel şartlarına göre kabul gördü. O zamana göre doğaldı çünkü akıl başka iyisini bulamıyordu. Ne zaman ki ihtiyaçlar değişti ama inançlar aynı kaldı.. işte o zaman doğa gerekeni yaparak ayristirdi ve yok etti.  Şimdiki şartlarda da adapte olamayani yine ayristirip birbirine yok ettiriyor.  yani geçmişe yada atalarına iman edeni korumuyor.

 

takdir edersin ki zaman bir öğütme makinesi gibi batılı, hurafeyi, zamana aykırı olanı zamanın karanlıklarına gömer, zamanında rağbet görmüş birçok akım, kitap, felsefe buna örnektir, acaba sence niye hala islam, müslümanlık için zaman bu öğütme çarkını işlettirip islamı tarihin sayfalarına gömmüyor.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, dik yazdı:

takdir edersin ki zaman bir öğütme makinesi gibi batılı, hurafeyi, zamana aykırı olanı zamanın karanlıklarına gömer, zamanında rağbet görmüş birçok akım, kitap, felsefe buna örnektir, acaba sence niye hala islam, müslümanlık için zaman bu öğütme çarkını işlettirip islamı tarihin sayfalarına gömmüyor.. 

 

Gömuyor zaten. Hergun binlercesini gomuyor.. dincilerin bu halde olması sence herşeyi açıklamıyor mu. Hayatta kalanlar zaten uzLasmaya çalışanlar.. ılımlı diyenler ...

 

Geçmişte matbaaya bile karşı çıkanlar şimdi en son Baskı makinasını kullanıyor. Eğer kullanmasaydi bil ki onlar da gömülürdü.

 

1400 yıl önce Mekke'de dogsaydim ben de Muhammed'i desteklerden ama bugün Boston Cambridge için aynı şeyi söyleyemem. Kabul de etmem zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

şimdi müslüman olanlardan profesörü de bilim adamı da var,, peki bunların gerçeği, yani dinin bir hurafe olduğunu görmemelerinde ki etki ne, batıl olan açıktır, şimdi bir çobanı kandıramıyorsun,, bu kadar insanı kandıran şey ne.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Gömuyor zaten. Hergun binlercesini gomuyor.. dincilerin bu halde olması sence herşeyi açıklamıyor mu. Hayatta kalanlar zaten uzLasmaya çalışanlar.. ılımlı diyenler ...

 

Geçmişte matbaaya bile karşı çıkanlar şimdi en son Baskı makinasını kullanıyor. Eğer kullanmasaydi bil ki onlar da gömülürdü.

 

1400 yıl önce Mekke'de dogsaydim ben de Muhammed'i desteklerden ama bugün Boston Cambridge için aynı şeyi söyleyemem. Kabul de etmem zaten.

Din ahlakı bir üsluptur. İnsanlığın dinsel dönleri tanrısal dönemden daha öncedir. Dinler doğada sağlıklı yaşamak için icat edilmiştir. Belki de dinler olmasaydı insanlik bu denli gelişme gösteremezdi. Doğaya aykırı değil kesinlikle ama tanrısal dönem başladiktan sonra, yani kavram/tanrı icat edildikten sonra ki bakın zerdüşt peygamber ilk defa o söylemiştir; doğaüstü bir gücun var olduğunu. yani tanrı icat edildikten sonra doğaya aykırılik başlamıştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, memjan21 yazdı:

Din ahlakı bir üsluptur. İnsanlığın dinsel dönleri tanrısal dönemden daha öncedir. Dinler doğada sağlıklı yaşamak için icat edilmiştir. Belki de dinler olmasaydı insanlik bu denli gelişme gösteremezdi. Doğaya aykırı değil kesinlikle ama tanrısal dönem başladiktan sonra, yani kavram/tanrı icat edildikten sonra ki bakın zerdüşt peygamber ilk defa o söylemiştir; doğaüstü bir gücun var olduğunu. yani tanrı icat edildikten sonra doğaya aykırılik başlamıştir.

tanrıya inanmadığınızı söylüyürsunuz ama bu doğa dediğiniz şeye bir tanrılık veriyorsunuz, nedir bu doğa dediğiniz şey, kuralları olan, düşünen, bir düzeni olan bir şey mi.. doğadan kastınız nedir,,

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, dik yazdı:

tanrıya inanmadığınızı söylüyürsunuz ama bu doğa dediğiniz şeye bir tanrılık veriyorsunuz, nedir bu doğa dediğiniz şey, kuralları olan, düşünen, bir düzeni olan bir şey mi.. doğadan kastınız nedir,,

Doğa ne mıdır? Sensin, benim, biziz

tarihinde memjan21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, dik said:

tanrıya inanmadığınızı söylüyürsunuz ama bu doğa dediğiniz şeye bir tanrılık veriyorsunuz, nedir bu doğa dediğiniz şey, kuralları olan, düşünen, bir düzeni olan bir şey mi.. doğadan kastınız nedir,,

 

Ne alaka ola ki?

 

Sen doğanın bir parçasısın. Buna tanrılık vermek ne alaka?

 

Evet, doğa kuralları olan, düşünen, düzeni olan bir şey. Elbette, senin mantalitendeki düşünmek ile doğanın nasıl düşündüğünü anlamanda zor. Ama sana daha basidini söyleyeyim, sen doğanın bir parçasısın, sen düşünyorsan, doğa da düşünüyor. 

 

Kendini doğanın dışına sıyırıp, güya ordaymış gibi davranmak, bu gerçeği değiştirmiyor. Sence, diyelim mesela, biz doğanın doğrup attığı, doğa dışı bir şeyleriz falan. 

 

Doğa, herşey, bildiğni gördüğün veya görmedğin her şey. Ve sen bunun bir parçasısın sadece. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

 

Evet, doğa kuralları olan, düşünen, düzeni olan bir şey. Elbette, senin mantalitendeki düşünmek ile doğanın nasıl düşündüğünü anlamanda zor. Ama sana daha basidini söyleyeyim, sen doğanın bir parçasısın, sen düşünyorsan, doğa da düşünüyor. 

 

doğa nasıl düşünüyor,, aklım almıyor.. yani bence siz tanrılığı doğaya veriyorsunuz, doğa yapıyor, doğa düşünüyor, doğa çarklarını çeviriyor,, yani öğretmenin elinde kalemi görüp kalem yazıyor, kalem çiziyor demek gibi bir şey,, bunun yerine aklı olan öğretmen yapıyor demek daha akılcı değilmi,, yani şuna getiriyorum doğa dediğiniz şey Allahın elinde bir kalem o kalemle yazıp çiziyor biz kalemi gördüğümüz için öğretmeni reddediyoruz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
45 dakika önce, dik yazdı:

şimdi müslüman olanlardan profesörü de bilim adamı da var,, peki bunların gerçeği, yani dinin bir hurafe olduğunu görmemelerinde ki etki ne, batıl olan açıktır, şimdi bir çobanı kandıramıyorsun,, bu kadar insanı kandıran şey ne.. 

 

Konu başındaki bir ayrintiyi kaciriyorsun. Bir profun dine bakışı ile bir çobanın bakışı aynı değil. Çoban dua ederek tesbih çekerek yaşamanın yeterli olduğunu düşündüğü için gelişen toplumda işsiz kalmıştır ve isinin çoğunu makinalara kaptırmıştır.

 

Bir prof ise dini kullanarak toplumları idare edebilmeyi öğrenmiştir. Dikkat edersen günümüzdeki İslam 1400 yıl öncelikle aynı değil. Prof.lar tarafından sürekli evrildi. IŞİD gibi kafalar 1400 yıl öncekini savunmaya kalktığı takdirde doğa onun eline bugünün silahlarını verip birbirlerini öldürmesini emrediyor bu kaçınılmaz sondur.

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
46 dakika önce, dik yazdı:

şimdi müslüman olanlardan profesörü de bilim adamı da var,, peki bunların gerçeği, yani dinin bir hurafe olduğunu görmemelerinde ki etki ne, batıl olan açıktır, şimdi bir çobanı kandıramıyorsun,, bu kadar insanı kandıran şey ne.. 

 

Aşağıdaki video da sorunun cevabı var;

 

Bir insan zeki olabilir ama her insan'ın dini araştırmak için motivasyonu olmayabilir.

Ayrıca küçükten beri inandırıldığı yalanlar elinden alınınca boşlukta kalacağını düşünüp korkuyor olabilir, vs. vs. 

Sonuç olarak 90 iq bir insan korkularını ve at gözlüğünü bir kenara bırakıp sorgulayıcı gözle dini incelerse dinlerin deli saçması işler olduğunu net şekilde görür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Konu başındaki bir ayrintiyi kaciriyorsun. Bir profun dine bakışı ile bir çobanın bakışı aynı değil. Çoban dua ederek tesbih çekerek yaşamanın yeterli olduğunu düşündüğü için gelişen toplumda işsiz kalmıştır ve isinin çoğunu makinalara kaptırmıştır.

 

Bir prof ise dini kullanarak toplumları idare edebilmeyi öğrenmiştir. Dikkat edersen günümüzdeki İslam 1400 yıl öncelikle aynı değil. Prof.lar tarafından sürekli evrildi. IŞİD gibi kafalar 1400 yıl öncekini savunmaya kalktığı takdirde doğa onun eline bugünün silahlarını verip birbirlerini öldürmesini emrediyor bu kaçınılmaz sondur.

mesela bir doktor, bir mühendis adam namazında niyazında,, dini niçin kullansın toplumu bu şekilde nasıl idare etsin.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

 

 

Bir insan zeki olabilir ama her insan'ın dini araştırmak için motivasyonu olmayabilir.

Ayrıca küçükten beri inandırıldığı yalanlar elinden alınınca boşlukta kalacağını düşünüp korkuyor olabilir, vs. vs. 

Sonuç olarak 90 iq bir insan korkularını ve at gözlüğünü bir kenara bırakıp sorgulayıcı gözle dini incelerse dinlerin deli saçması işler olduğunu net şekilde görür.

işte bak bu kadar araştırmışsınız incelemişsiniz,, doğa diyorsunuz,, sizin doğa dediğinize ben Allah diyorum.. aynı şeyler değilmi fark ne..

Link to post
Sitelerde Paylaş

yani şöyle açıklayayım,, siz bilgisayardaki yazıları görüp bilgisayara bir akıl, kuvvet, kudret veriyorsunuz.. ben ise arka planda bu mantıklı işleri yapan birisinden bahsediyorum, yani o bilgisayarı kullanandan,, aslında aynı şeylerden bahsediyoruz.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 dakika önce, dik yazdı:

mesela bir doktor, bir mühendis adam namazında niyazında,, dini niçin kullansın toplumu bu şekilde nasıl idare etsin.. 

 

Evet namazında Niyazi da yada kilisesinde... Ama öğrenmek için yada daha fazla para kazanmak için İslam'ın kâfir dediği kişilerle işbirliği yapmak mecburiyetinde.

 

Namaz kılan yada kiliseye giden doktorun hastaya bir faydası yok. Sadece kendi zihnini bu şekilde rahatlatma yolunu seçmiş diyebiliriz. Ateist doktor mühendis daha fazla sayıda var. Onlar da zihin dinlendirme yolunu başka bir şekilde halletmiş .

 

Ama her ikisi de çağın gereklerini binlerce yıl önceki hurafelerle karşılamaya çalışmıyor. Haramdır diyerek ultrasonu yasaklamiyor. Çocuğun cinsiyetini Allah bilir ben Allah'a isyan etmek istemiyorum demiyor. Dediği takdirde doğanın müthiş tekmesini yer.

 

Yada kalp ilahi makamdır. Kalbi hasta olanın ruhu karadır zaten ölmelidır gibi zirvalar tekrarlamiyor.  Yada böbrek nakli için Kuran'dan ayet aramıyor , papazdan fetva beklemiyor.

 

Ha bunu yapanlar da var ama sonuçta oyun dışı kalıyorlar zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 dakika önce, dik yazdı:

yani şöyle açıklayayım,, siz bilgisayardaki yazıları görüp bilgisayara bir akıl, kuvvet, kudret veriyorsunuz.. ben ise arka planda bu mantıklı işleri yapan birisinden bahsediyorum, yani o bilgisayarı kullanandan,, aslında aynı şeylerden bahsediyoruz.. 

Arka planın ne olduğunu nereden biliyorsun, bı söyle sene ? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
40 dakika önce, dik yazdı:

işte bak bu kadar araştırmışsınız incelemişsiniz,, doğa diyorsunuz,, sizin doğa dediğinize ben Allah diyorum.. aynı şeyler değilmi fark ne..

 

Doğa tanrı değildir.

Elle tutulan, gözle görülen, ne canlılara ne de cansız varlıklara bir ayrım gözetmeyen ve karşımızda apaçık duran bir gerçektir.

Allah ise hayali, sıfatları birbiriyle çelişen, insani vasıflar taşıyan, öfkelenen, intikam alan, övülmeye ihtiyaç duyan, sadist, kökeni açıklanmaya muhtaç, vs. saçma sapan bir bedevi tasarımı.

 

Yani allah imkansız,  doğa ise gerçek ve gözümüzün önünde.

Tanrı fikri küçükten beri zorla aklınıza sokulup saplantı haline getirilmiş,

kendinizi illa ki bir tanrı yaratmak zorunda hissediyorsunuz.

 

Peki madem herşeyin bir yaratıcısı olmak zorunda, sizin tanrı bundan neden muaf tutuluyor?

Argümanı her şeyin bir yaratıcısı olması gerektiğini baz alarak kuruyorsunuz ama bulduğunuz çözüm içinde kendisinin değilini barındırıyor.

Bu düşünce saçma değil de nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...