Jump to content

Recommended Posts

On 14.04.2019 at 16:27, memjan21 yazdı:

dil doğru algılanmış olsaydı, felsefeye gerek kalır mıydı?

 

Dil olsun-olmasın felsefe bizim öznelimizdir, o olmazsa biz de olmayız.

İnsanlar ateşi bulduğunda onun ne olduğunu anlamaya çalışmaları bir felsefedir, bunun için herhangi bir dil gerekmiyor.

Zira felsefe düşünmektir, zihinde sormak, kıyaslamak ve yargılamaktır, hislerinle algılamak doğrudan felsefe yapmaya zorlar.

Ayrıca dilin doğru algılanması diye bir şey yoktur, çünkü doğru ve yanlışı belirleyen dil değil, koşullardır.

 

Bu felsefe tanımına güzel bir örnektir.

51 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Önce ateşi gördü sonra adına ateş dedi. Sonra onu yazdı sonra da ateşten kavramlar turetti...serüven böyle işler.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 79
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

On 14.04.2019 at 16:27, memjan21 yazdı:

Dilin önemi nedir hayatımız da? Örneğin, dil doğru algılanmış olsaydı, felsefeye gerek kalır mıydı? Veyahut bir hayvani neden anlayamıyoruz? Dilini mi yoksa Zihni mı anlayamadığımiz için?

Dil kusurludur.

Herşey (özellikle soyut kavramlar) dil ile anlatılamaz.

Dil isimlerden oluşur.isimlerde nesnelere etiket yapıştırmaktır.

Soyut kavramların nesnel karşılıkları yoktur.

örneğin şiddetli ağrılar ile gittiğim hastahanede ki bir doktor bana numara rol yaptığımı söylemişti.( o an sağlam olsam onu dövmek isterdim):)

Çünkü onun beyni benim duyu organlarıma bağlı değil.Benim ağrılarım onun için birşey ifade etmiyor.

 

Alıntı

 

Alıntı

Doğrulamada öncelikli olan ise duyusal veriler, yani deney ve gözlemle elde edilen verilerdir. Böylece mantıkçı pozitivistlere göre, doğrulanabilir olmayan her şey anlamsızdır, yani metafiziktir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Mantıksal_pozitivizm

Örneğin ben mantıksal  pozitivist biriyim aynı zamanda tinnitus hastasıyım.

Duyduğum sesi karşımdaki doktora anlatmakta zorlanıyorum.

Şizofrenlerin işi daha zor.

Mantıksal pozitivistler felsefenin alanını gitgide daralarak bilime devredeceğini zannetmişler ama başaramışlar. 

Örneğin fizik deney ve gözlem yapamadığı alanlarda tıkanıp kaldı.

Çoklu boyutlar çoklu evrenler boyutsuz kütlesiz taneciklerden hiçlikten evrenin oluşmasından gibi şeylerden bahsediyorlar.

cernde kabalacı bilim adamları var.bizim 19 cular gibi kendi kutsal sayılarını bilime bulaştırmaya başladılar bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, bilgivehis yazdı:

 

Dil olsun-olmasın felsefe bizim öznelimizdir, o olmazsa biz de olmayız.

İnsanlar ateşi bulduğunda onun ne olduğunu anlamaya çalışmaları bir felsefedir, bunun için herhangi bir dil gerekmiyor.

Zira felsefe düşünmektir, zihinde sormak, kıyaslamak ve yargılamaktır, hislerinle algılamak doğrudan felsefe yapmaya zorlar.

Ayrıca dilin doğru algılanması diye bir şey yoktur, çünkü doğru ve yanlışı belirleyen dil değil, koşullardır.

 

Bu felsefe tanımına güzel bir örnektir.

 

Koşullarmis vay ve :) koşullar hep vardır önemli olan onu nasıl algılandigindir. Örneğin canlılık için şartların oluşması gerekir. dil olsun olmasın mı? Dünya da kaç tür felsefe var acaba. Felsefenin bile Türleri var ve tüm bu Türler dilllerin yani yine kültürun çeşitliliğinden doğar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, priest of nature yazdı:

Dil kusurludur.

Herşey (özellikle soyut kavramlar) dil ile anlatılamaz.

Dil isimlerden oluşur.isimlerde nesnelere etiket yapıştırmaktır.

Soyut kavramların nesnel karşılıkları yoktur.

örneğin şiddetli ağrılar ile gittiğim hastahanede ki bir doktor bana numara rol yaptığımı söylemişti.( o an sağlam olsam onu dövmek isterdim):)

Çünkü onun beyni benim duyu organlarıma bağlı değil.Benim ağrılarım onun için birşey ifade etmiyor.

 

 

Örneğin ben mantıksal  pozitivist biriyim aynı zamanda tinnitus hastasıyım.

Duyduğum sesi karşımdaki doktora anlatmakta zorlanıyorum.

Şizofrenlerin işi daha zor.

Mantıksal pozitivistler felsefenin alanını gitgide daralarak bilime devredeceğini zannetmişler ama başaramışlar. 

Örneğin fizik deney ve gözlem yapamadığı alanlarda tıkanıp kaldı.

Çoklu boyutlar çoklu evrenler boyutsuz kütlesiz taneciklerden hiçlikten evrenin oluşmasından gibi şeylerden bahsediyorlar.

cernde kabalacı bilim adamları var.bizim 19 cular gibi kendi kutsal sayılarını bilime bulaştırmaya başladılar bile.

'Neden buradayız bilmiyorum, ama eğlenmemiz için olmadığı kesin' 

bu adam.tam olarak tercümanim olmuş ? teşekürler

tarihinde memjan21 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
21 saat önce, memjan21 yazdı:

Hepsi erdemlerden bahsediyor insanlığa. Bilgilerini sunan, öğüdünü kitleyen adamlardi. iyi adamlardi, kötü demedik. Yine var mı, var.sonsuza kadar yaşayacaklar mı? Hayır. Ama suyu bulandiriyorlar işte. 

 

Sorun burada işte; suyu bulandırmıyorlar çünkü su zaten bulanık...

Bazıları bu bulanıklığı görmemeyi tercih eder, bazıları görür ama görmemezliğe verir, bazıları ise hiç fark edemez ve tabii bu durum başka birilerinin de çok işine gelir. İşte o an bir filozof çıkıp da 'bu su bulanık derse' ortalık karışır çünkü birilerinin rahatı-düzeni bozulur ve bu sebeple filozoflar özellikle otoriteler tarafından hiç sevilmezler. Geçmişte çoğu filozof sürgün ya da idam edilmiş veyahut sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılmıştır.

13 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Bir felsefeci kendi sorduğu soruya da cevap araya bilir. Ama onun her soruya cevap bulmak zorunluluğu yoktur.  
 
Ben de dil nedir diye soran kişiye madem sordun cevabı da sen bul demiyorum senin mantığına göre .
 
Dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz diyorum. Anlamlar değişe değişe kavramlar karışmasın diye felsefe yapılıyor. Sorarak ayikliyor.  

 

Tıpkı senin şu an felsefeyi yanlış anlayıp da benim düzeltmeye çalışmam gibi .

 

Çünkü kavramlar olaylardan sonra ortaya çıkıyor ve aynı olaya bakış açısı farklı olan birden fazla kavram gelişiyor..tıpkı senin felsefeyi de yeniden bir kavram içine sokmaya çalışman gibi..

 

Dilin gelişiminde Önce kavram ortaya çıkmaz. Önce olay meydana gelir sonra kavramlar oluşur.  İnsan önce yazıyı bulup da sonra konuşmaya başlamadı ..önce konuştu sonra konuştuklarını kavramlastirdi..

 

Önce ateşi gördü sonra adına ateş dedi. Sonra onu yazdı sonra da ateşten kavramlar turetti...serüven böyle işler.

 

 

Kelime oyunları ve bazı doğru cümlelerin arasına yanlışları ekleyip arada kaynatmak sureti ile bana felsefe dersi vermeye çalışmanı çok takdir ettim. Neyse en azından biraz da olsa araştırma yapıp yorum yazmışsın.

 

"Dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz." cümlenle yine felsefe tarihine geçtin, düşünemeyince sonuç bu oluyor demek ki...

 

Nermi Uygur'un bu konuda görüşlerini aktarayım, belki daha kolay anlamana vesile olur. 

 

Dilin ne kadar önemli olduğu konusunda bir alıntı yapar Nermi Uygur: “Konfüçyüs’a bir gün sormuşlar: ‘Bir ulusun tüm yönetimi sana bırakılsaydı ilkin ne yapardın?’ Konfüçyüs yanıt olarak: ‘İlkin dili düzeltirim,’ demiş. Kanıt olarak da şöyle söylemiş: ‘Dil düzgün olmayınca söylenen söylenmek istenen değildir; söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken  yapılmadan kalır; yapılması gereken yapılmadan kalınca törelerle sanat geriler; törelerle sanat gerileyince de adalet yoldan çıkar; adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı, söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.”(UYGUR2005:23-24) Öyleyse Nermi Uygur için dili bozunmuş bir toplum yok olmayla karşı karşıyadır.

 

Nermi Uygur’a göre, her dilin bir felsefesi vardır; her dilde belli bir felsefe dışlaşır; her dil kendine özgü bir felsefeyi birlikte getirir; her dil bir felsefeyi zorunlu kılar. Dildeki felsefe bir biçimde bir dünya görüşüdür. Bir dilin bir dünya görüşü, o dilin dünya yorumu, dünyanın o dille, o dildeki kuruluşu, düzenlenişi, dünyanın o dili konuşanlarca büründüğü biçimdir. (UYGUR2005:81)

 

Nermi Uygur, Türk felsefesinin gelişimini, Türkçe’nin gelişimine koşut olarak görmüş ve bu uğurda önemli çabalar göstermiştir. Nermi Uygur yalnızca felsefi yazılarında değil, yazınsal diğer yazılarında, denemelerinde de aynı duyarlılığı kendini zorlamadan göstermiştir. Daha öncede belirttiğimiz gibi, felsefe her dilin kendi olanakları içerisinde yapılan bir etkinliktir ve bu olanakları gerçekleştirmekte eni sonu, o dili kullananlara düşer. Eğer biz kendi dilimize ve bu dille felsefe yapılacağına inanmazsak, zaten en baştan bu olasılığı yok etmiş oluruz. Oysa Nermi Uygur gibi Türk felsefecileri açıkça göstermiştir ki; Türkçe felsefe yapmaya yatkın bir dildir. Önemli olan bu dilin kendi anlatım olanaklarını bilmek ve bunu düşünsel bütün alanlara yaymaktır. Bu nedenle yazını gelişmeyen bir ülkede felsefe, felsefesi gelişmemiş bir ülkede de bilim gelişemez. Bizim aydınlık geleceğimiz, bu yolu bize açıkça gösteren ve artık bizim kendimize daha güvenli bu yolda ilerlememizi sağlayan Türk felsefecileridir. Nermi Uygur’un Almanya’dayken gördüğü ve aktardığı gibi, kişinin anadili yaşamı anladığı tek dildir. Bu dili, kendinde olmayan şeylerle doldurarak bulandıran ve düşünmeyi olanaksız kılan etkiler, Türkçe bir felsefe dilinin önündeki en önemli engeldir.

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
13 saat önce, Kafkaslı yazdı:

 

Sorun burada işte; suyu bulandırmıyorlar çünkü su zaten bulanık...

Bazıları bu bulanıklığı görmemeyi tercih eder, bazıları görür ama görmemezliğe verir, bazıları ise hiç fark edemez ve tabii bu durum başka birilerinin de çok işine gelir. İşte o an bir filozof çıkıp da 'bu su bulanık derse' ortalık karışır çünkü birilerinin rahatı-düzeni bozulur ve bu sebeple filozoflar özellikle otoriteler tarafından hiç sevilmezler. Geçmişte çoğu filozof sürgün ya da idam edilmiş veyahut sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılmıştır.

 

Kelime oyunları ve bazı doğru cümlelerin arasına yanlışları ekleyip arada kaynatmak sureti ile bana felsefe dersi vermeye çalışmanı çok takdir ettim. Neyse en azından biraz da olsa araştırma yapıp yorum yazmışsın.

 

"Dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz." cümlenle yine felsefe tarihine geçtin, düşünemeyince sonuç bu oluyor demek ki...

 

Nermi Uygur'un bu konuda görüşlerini aktarayım, belki daha kolay anlamana vesile olur. 

 

Dilin ne kadar önemli olduğu konusunda bir alıntı yapar Nermi Uygur: “Konfüçyüs’a bir gün sormuşlar: ‘Bir ulusun tüm yönetimi sana bırakılsaydı ilkin ne yapardın?’ Konfüçyüs yanıt olarak: ‘İlkin dili düzeltirim,’ demiş. Kanıt olarak da şöyle söylemiş: ‘Dil düzgün olmayınca söylenen söylenmek istenen değildir; söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken  yapılmadan kalır; yapılması gereken yapılmadan kalınca törelerle sanat geriler; törelerle sanat gerileyince de adalet yoldan çıkar; adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı, söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.”(UYGUR2005:23-24) Öyleyse Nermi Uygur için dili bozunmuş bir toplum yok olmayla karşı karşıyadır.

 

Nermi Uygur’a göre, her dilin bir felsefesi vardır; her dilde belli bir felsefe dışlaşır; her dil kendine özgü bir felsefeyi birlikte getirir; her dil bir felsefeyi zorunlu kılar. Dildeki felsefe bir biçimde bir dünya görüşüdür. Bir dilin bir dünya görüşü, o dilin dünya yorumu, dünyanın o dille, o dildeki kuruluşu, düzenlenişi, dünyanın o dili konuşanlarca büründüğü biçimdir. (UYGUR2005:81)

 

Nermi Uygur, Türk felsefesinin gelişimini, Türkçe’nin gelişimine koşut olarak görmüş ve bu uğurda önemli çabalar göstermiştir. Nermi Uygur yalnızca felsefi yazılarında değil, yazınsal diğer yazılarında, denemelerinde de aynı duyarlılığı kendini zorlamadan göstermiştir. Daha öncede belirttiğimiz gibi, felsefe her dilin kendi olanakları içerisinde yapılan bir etkinliktir ve bu olanakları gerçekleştirmekte eni sonu, o dili kullananlara düşer. Eğer biz kendi dilimize ve bu dille felsefe yapılacağına inanmazsak, zaten en baştan bu olasılığı yok etmiş oluruz. Oysa Nermi Uygur gibi Türk felsefecileri açıkça göstermiştir ki; Türkçe felsefe yapmaya yatkın bir dildir. Önemli olan bu dilin kendi anlatım olanaklarını bilmek ve bunu düşünsel bütün alanlara yaymaktır. Bu nedenle yazını gelişmeyen bir ülkede felsefe, felsefesi gelişmemiş bir ülkede de bilim gelişemez. Bizim aydınlık geleceğimiz, bu yolu bize açıkça gösteren ve artık bizim kendimize daha güvenli bu yolda ilerlememizi sağlayan Türk felsefecileridir. Nermi Uygur’un Almanya’dayken gördüğü ve aktardığı gibi, kişinin anadili yaşamı anladığı tek dildir. Bu dili, kendinde olmayan şeylerle doldurarak bulandıran ve düşünmeyi olanaksız kılan etkiler, Türkçe bir felsefe dilinin önündeki en önemli engeldir.

 

Felsefe Nermi uygura göre belirlenmez.

 

Felsefe nedir tartışması bugünkü felsefeciler arasında da yapılır. Bunun cevabı henüz verilmedi. On tane farklı tanım bulursun ararsan tabiki .

 

Sen de felsefe yapıyorum diye başkasının laflarını kopyalamışsın da bana ders vermişsin.

 

Kendi görüşlerin varsa alalim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Felsefe Nermi uygura göre belirlenmez.

 

Felsefe nedir tartışması bugünkü felsefeciler arasında da yapılır. Bunun cevabı henüz verilmedi. On tane farklı tanım bulursun ararsan tabiki .

 

Sen de felsefe yapıyorum diye başkasının laflarını kopyalamışsın da bana ders vermişsin.

 

Kendi görüşlerin varsa alalim.

 

Her başlıkta yaptığın gibi sırf haklı çıkmak için yine saçmalamaya devam ediyorsun.

"Dilin gelişiminin felsefeye etkisi ne olur?" sorusuna senin verdiğin 'saçma' cevaba istinaden, karşı cevap olarak yazılanları kale almayıp, daha da fazla saçmalamaya devam ettiğin için, bir felsefe profesörünün konu hakkında görüşünü paylaştım, ne var bunda çok mu zoruna gitti?

 

Sen felsefenin ne olduğunu biliyor musun da bana anlatmaya çalışıyorsun? Bir kere zerre bilgin olsa o saçma yorumları yazamazdın, şimdi de geçmiş bana felsefe anlatmaya kalkıyor. 

 

Felsefe tabii ki kimsenin tek elinde değildir ancak bu konuda eğitimi üst düzey olan bir profesörü küçümseyecek kadar da aklını yitirmişsen senle tartışacak hiçbir mevzum olamaz benim.

 

Bilim insanlarının çoğunun aynı zamanda filozof olarak neden anıldığını hiç düşündün mü acaba? Doğa filozofları atmadı mı bilimin ilk adımlarını? Felsefi sorular bilime destek olur, köstek değil ama senin gibi felsefeyi belli bir ideolojinin içine sıkışmak sananların bunu anlaması pek mümkün değildir. Tüm bilimsel araştırmalar epistemoloji-ontoloji alt yapısı içerir. 

 

Senin iddia ettiğin gibi dilin gelişimi felsefeyi bitirmez ancak senin gibi felsefi soru sorup cevap aramayı beceremeyelere çok karışık geliyor olabilir, o yüzden düşünemeyen bir insan olarak önce düşünmeyi öğren sonra felsefeye el atarsın.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 dakika önce, Kafkaslı yazdı:

 

Her başlıkta yaptığın gibi sırf haklı çıkmak için yine saçmalamaya devam ediyorsun.

"Dilin gelişiminin felsefeye etkisi ne olur?" sorusuna senin verdiğin 'saçma' cevaba istinaden, karşı cevap olarak yazılanları kale almayıp, daha da fazla saçmalamaya devam ettiğin için, bir felsefe profesörünün konu hakkında görüşünü paylaştım, ne var bunda çok mu zoruna gitti?

 

Sen felsefenin ne olduğunu biliyor musun da bana anlatmaya çalışıyorsun? Bir kere zerre bilgin olsa o saçma yorumları yazamazdın, şimdi de geçmiş bana felsefe anlatmaya kalkıyor. 

 

Felsefe tabii ki kimsenin tek elinde değildir ancak bu konuda eğitimi üst düzey olan bir profesörü küçümseyecek kadar da aklını yitirmişsen senle tartışacak hiçbir mevzum olamaz benim.

 

Bilim insanlarının çoğunun aynı zamanda filozof olarak neden anıldığını hiç düşündün mü acaba? Doğa filozofları atmadı mı bilimin ilk adımlarını? Felsefi sorular bilime destek olur, köstek değil ama senin gibi felsefeyi belli bir ideolojinin içine sıkışmak sananların bunu anlaması pek mümkün değildir. Tüm bilimsel araştırmalar epistemoloji-ontoloji alt yapısı içerir. 

 

Senin iddia ettiğin gibi dilin gelişimi felsefeyi bitirmez ancak senin gibi felsefi soru sorup cevap aramayı beceremeyelere çok karışık geliyor olabilir, o yüzden düşünemeyen bir insan olarak önce düşünmeyi öğren sonra felsefeye el atarsın.

 

 

Bir kere şunu bil ki senin yapmaya çalıştığın felsefe değil , polemik.

 

Bu polemiğe akademik görüşleri de alet Edip haklı çıkmaya çalışman da acizlik..

 

İkici olarak bu yazıyı en başta yazsaydın da konu kapansaydi biz de " adam haklı beyler dağılın" diyebilirdik.

 

Ben senin ancak görüşlerini alıntı yapabildigin akademisyenlerle bu konuları yüz yüze de tartisabiliyorum.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Bir kere şunu bil ki senin yapmaya çalıştığın felsefe değil , polemik.

 

Bu polemiğe akademik görüşleri de alet Edip haklı çıkmaya çalışman da acizlik..

 

İkici olarak bu yazıyı en başta yazsaydın da konu kapansaydi biz de " adam haklı beyler dağılın" diyebilirdik.

 

Ben senin ancak görüşlerini alıntı yapabildigin akademisyenlerle bu konuları yüz yüze de tartisabiliyorum.

 

 

 

Akademisyenlerin karşısında 'dilin gelişimi felsefeyi bitirir' deseydin, emin ol onlar da bir daha seni muhatap almazdı, neyse uzatmaya gerek yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş
23 dakika önce, Kafkaslı yazdı:

 

Akademisyenlerin karşısında 'dilin gelişimi felsefeyi bitirir' deseydin, emin ol onlar da bir daha seni muhatap almazdı, neyse uzatmaya gerek yok...

 

Öyle birşey demismiyim?

 

Kavramlar zamana göre değişir bu da felsefe yapmayı gerektirir demişim .

 

En basitinden kitap örneği verdim. Kağıt icat olmadan önce kitap sözcügu kullanimdaydi.. değişe değişe bugünkü anlamına geldi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 16.04.2019 at 08:07, Düşünen Hayvan yazdı:

Dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz diyorum. Anlamlar değişe değişe kavramlar karışmasın diye felsefe yapılıyor. Sorarak ayikliyor.  

 

Tıpkı senin şu an felsefeyi yanlış anlayıp da benim düzeltmeye çalışmam gibi 

 

3 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Öyle birşey demismiyim?

 

Kavramlar zamana göre değişir bu da felsefe yapmayı gerektirir demişim .

 

En basitinden kitap örneği verdim. Kağıt icat olmadan önce kitap sözcügu kullanimdaydi.. değişe değişe bugünkü anlamına geldi.

 

Felsefeyi tam ve doğru anlayamadığın için yetersiz bir tanımlama yapmaya çalıştın, beraberinde de 'dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz' diye saçma bir cümle yazdın. Her neyse, ya kendini tam ifade edemiyorsun ya da felsefeyi tam kavrayamıyor ve çoğu insanın yaptığı hataya düşüp, felsefeyi önemsiz bir alanmış ya da filozofların amacı boş düşünce üretip dünyayı karıştırmakmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorsun. 

 

Tekrar söylüyorum her soru felsefi soru değildir ve herkes felsefe yapamaz, yaptığını sanabilir ancak yaptığı felsefe değildir. 

 

Robert Boyle kimdir, bilir misin mesela? Kendisi öncelikle bir doğa filozofu sonrasında fizikçi ve kimyagerdir. Bu şekilde hem filozof hem bilim insanı bir sürü isim olduğu gibi sadece filozof ya da sadece bilim insanı olanlar da vardır fakat önemli olan felsefenin günümüzde algılandığı gibi gereksiz bir alan olmadığı gerçeğidir. 

 

Nietzsche "Felsefeyi tehlikeli kılacağız..." demiştir değil mi? Söz tabii ki daha uzun ancak mesaj ilk cümlede saklı ve felsefe halka inebilse cehalet de ortadan kalkar hatta o diğer başlıktaki 46 kişilik ezik kitle de asla oluşmaz.

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Kafkaslı yazdı:

 

 

Felsefeyi tam ve doğru anlayamadığın için yetersiz bir tanımlama yapmaya çalıştın, beraberinde de 'dil doğru yerde kullanılırsa felsefeye gerek kalmaz' diye saçma bir cümle yazdın. Her neyse, ya kendini tam ifade edemiyorsun ya da felsefeyi tam kavrayamıyor ve çoğu insanın yaptığı hataya düşüp, felsefeyi önemsiz bir alanmış ya da filozofların amacı boş düşünce üretip dünyayı karıştırmakmış gibi bir algı yaratmaya çalışıyorsun. 

 

Tekrar söylüyorum her soru felsefi soru değildir ve herkes felsefe yapamaz, yaptığını sanabilir ancak yaptığı felsefe değildir. 

 

Robert Boyle kimdir, bilir misin mesela? Kendisi öncelikle bir doğa filozofu sonrasında fizikçi ve kimyagerdir. Bu şekilde hem filozof hem bilim insanı bir sürü isim olduğu gibi sadece filozof ya da sadece bilim insanı olanlar da vardır fakat önemli olan felsefenin günümüzde algılandığı gibi gereksiz bir alan olmadığı gerçeğidir. 

 

Nietzsche "Felsefeyi tehlikeli kılacağız..." demiştir değil mi? Söz tabii ki daha uzun ancak mesaj ilk cümlede saklı ve felsefe halka inebilse cehalet de ortadan kalkar hatta o diğer başlıktaki 46 kişilik ezik kitle de asla oluşmaz.

 

Şu yazdığını okursan kendinle çeliştiğini görürsün. 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Şu yazdığını okursan kendinle çeliştiğini görürsün. 

 

Anlamanın kolay olmayacağını tahmin edip daha açıklayıcı yazmam gerekiyordu fakat bazen düşünemediğini unutuyorum, kusura bakma.

 

Herkes felsefe yapamaz fakat bu demek değildir ki insanlar eleştirel ve sorgulayıcı bir düşünce yapısı geliştiremesin yani felsefeyi günlük hayata adapte edelim derken elbette herkesten filozof olması beklenmiyor. Bilinçli ve araştırmacı bir bakış açısı kazandırmak hedefleniyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 saat önce, Kafkaslı yazdı:

 

Anlamanın kolay olmayacağını tahmin edip daha açıklayıcı yazmam gerekiyordu fakat bazen düşünemediğini unutuyorum, kusura bakma.

 

Herkes felsefe yapamaz fakat bu demek değildir ki insanlar eleştirel ve sorgulayıcı bir düşünce yapısı geliştiremesin yani felsefeyi günlük hayata adapte edelim derken elbette herkesten filozof olması beklenmiyor. Bilinçli ve araştırmacı bir bakış açısı kazandırmak hedefleniyor. 

 

 

Tekerleği bulan kişi de felsefe yapmistir. Dur bi ben de felsefe yapayım diyerek seningibi uydurup uydurup konuşmamıştir. Yada başkasına sormamistir tekerlek icad edebilirmiyim diyerek..üç üniversite okumak değil mesele yeğen...mesele olayları iyi gözlemlemek ve anlamaktır.  
 
İlk sarılık aşısını laboratuvarda bulamadılar yeğen.. Hindistanlı köylüler ineklerden elde ettiler. İlk veba aşısını Romanyalı cingeneler keşfetti. Graham bell telefonu yaparken elinde literatür yoktu yeğen..sen ancak oradan buradan alıntı yapıp kendi başına dusunemedigini gösterirsin..  

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

 

Tekerleği bulan kişi de felsefe yapmistir. Dur bi ben de felsefe yapayım diyerek seningibi uydurup uydurup konuşmamıştir. Yada başkasına sormamistir tekerlek icad edebilirmiyim diyerek..üç üniversite okumak değil mesele yeğen...mesele olayları iyi gözlemlemek ve anlamaktır.  
 
İlk sarılık aşısını laboratuvarda bulamadılar yeğen.. Hindistanlı köylüler ineklerden elde ettiler. İlk veba aşısını Romanyalı cingeneler keşfetti. Graham bell telefonu yaparken elinde literatür yoktu yeğen..sen ancak oradan buradan alıntı yapıp kendi başına dusunemedigini gösterirsin..  

 

 

 

Sürekli olarak konuyu saptırıp bambaşka noktalara çekmeye çalışıyorsun çünkü hem doğru şekilde algılayamıyor hem de hiç düşünemiyorsun.

 

Yazdıklarından anladığım kadarı ile iyi eğitim almış insanlara karşı içinde büyük bir kompleks var ve yorumlarında bu durumu çok belli ediyorsun.

 

Günlük hayatta felsefi düşünce alışkanlığı edinilebilir fakat profesyonelce bu işi yapmak için ilk başta tüm felsefi disiplinleri öğrenmek gerekmektedir.

 

Biliyorum ki yine anlayamayacak ve konuyu başka yerlere çekmeye çalışacaksın fakat hiç sorun değil, sonuç olarak kapasiteni aşma çabalarını çok takdir ediyorum.

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 dakika önce, Kafkaslı yazdı:

 

Sürekli olarak konuyu saptırıp bambaşka noktalara çekmeye çalışıyorsun çünkü hem doğru şekilde algılayamıyor hem de hiç düşünemiyorsun.

 

Yazdıklarından anladığım kadarı ile iyi eğitim almış insanlara karşı içinde büyük bir kompleks var ve yorumlarında bu durumu çok belli ediyorsun.

 

Günlük hayatta felsefi düşünce alışkanlığı edinilebilir fakat profesyonelce bu işi yapmak için ilk başta tüm felsefi disiplinleri öğrenmek gerekmektedir.

 

Biliyorum ki yine anlayamayacak ve konuyu başka yerlere çekmeye çalışacaksın fakat hiç sorun değil, sonuç olarak kapasiteni aşma çabalarını çok takdir ediyorum.

 

Bence sen kendi yeteneksizligini böyle avutuyorsun.

 

Bir klarnetçi roman müzisyen hiç okula gitmese de bir okulludan daha fazla beste yapabilir.  Etraf bunun örnekleri ile dolu.  
 
 
Sezai Türkeş gitarın la noktasına göre demirin gerginliğini hesaplayan ilk kişidir. Bu adam mühendis olduğu için bu yöntem dünya literatüründe yer alıyor ve çok kullanılır. Bunu ona üniversitede ogretmediler.  
 
Adam müzik nedir sorusuna bir cevap daha ekledi bu sayede.  
 
Bir roman besteciye de birisi torpil geçip kendi bestelerini vermedi.  
 
Beymenin eski terzisi moda tasarımı okumamisti ama onun diktiği  kumaşlar tuylenmiyordu. Bu ihtiyar adam bana bunu nasıl yaptığını anlatmıştı.  
 
Bunlar tamamen gozleme dayali edinimlerdir.  
 

Konu bir yere gittiği yok. Dil geliştikçe kullanım alani da büyüyor ve felsefe yapmak zorunda kalıyoruz. Ancak sorun yeterli sözcüğün bulunmamasından kaynaklanıyor.

 

Bak bir kere daha tekrarlayayim, kitap sözcüğü kağıt bulunmadan önce dikiş dikmek anlamı da kullanılıyordu. Sonra kitap olana kadar değişti. Her kavram için bir sözcük bulunabilseydi o zaman felsefeye de çok gerek kalmazdı ama bu imkansız birşey çünkü insan kıyaslayarak öğrenir. Böylece yeni kavramlara eski sözcükler eşlik ederler..

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
28 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Bence sen kendi yeteneksizligini böyle avutuyorsun.

 

Bir klarnetçi roman müzisyen hiç okula gitmese de bir okulludan daha fazla beste yapabilir.  Etraf bunun örnekleri ile dolu.  
 
Sezai Türkeş gitarın la noktasına göre demirin gerginliğini hesaplayan ilk kişidir. Bu adam mühendis olduğu için bu yöntem dünya literatüründe yer alıyor ve çok kullanılır. Bunu ona üniversitede ogretmediler.  
 
Adam müzik nedir sorusuna bir cevap daha ekledi bu sayede.  
 
Bir roman besteciye de birisi torpil geçip kendi bestelerini vermedi.  
 
Beymenin eski terzisi moda tasarımı okumamisti ama onun diktiği  kumaşlar tuylenmiyordu. Bu ihtiyar adam bana bunu nasıl yaptığını anlatmıştı.  
 
Bunlar tamamen gozleme dayali edinimlerdir.  
 

Konu bir yere gittiği yok. Dil geliştikçe kullanım alani da büyüyor ve felsefe yapmak zorunda kalıyoruz. Ancak sorun yeterli sözcüğün bulunmamasından kaynaklanıyor.

 

Bak bir kere daha tekrarlayayim, kitap sözcüğü kağıt bulunmadan önce dikiş dikmek anlamı da kullanılıyordu. Sonra kitap olana kadar değişti. Her kavram için bir sözcük bulunabilseydi o zaman felsefeye de çok gerek kalmazdı ama bu imkansız birşey çünkü insan kıyaslayarak öğrenir. Böylece yeni kavramlara eski sözcükler eşlik ederler..

 

 

Yukarıda yazdığın örneklere bir itirazım hiç olmadı fakat o kadar takıntılı ve kompleksli bir yapın var ki olmayanı da görüp uyduruyorsun.

 

Felsefeyi bu kadar dar bir kalıba sokmana hiç şaşırmıyorum çünkü düşünce yapın da dar...

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, Kafkaslı yazdı:

 

Yukarıda yazdığın örneklere bir itirazım hiç olmadı fakat o kadar takıntılı ve kompleksli bir yapın var ki olmayanı da görüp uyduruyorsun.

 

Felsefeyi bu kadar dar bir kalıba sokmana hiç şaşırmıyorum çünkü düşünce yapın da dar...

 

Genişletilmis felsefe diye bir şey mi var.

 

Biliyorsan söyle saklama darılırım sonra

 

Tabiki felsefe için bir konu lazım ama o konu senin sandığın gibi herşeyi tek seferde açıklamaya yetmiyor. Bu yüzden felsefe yapmak iç n bir konu lazım burada da onun adı dil...

 

Bu yüzden sana daral geliyor 100 sözcükle konusabildigin için. 

tarihinde Düşünen Hayvan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 dakika önce, Düşünen Hayvan yazdı:

 

Genişletilmis felsefe diye bir şey mi var.

 

Biliyorsan söyle saklama darılırım sonra

 

Tabiki felsefe için bir konu lazım ama o konu senin sandığın gibi herşeyi tek seferde açıklamaya yetmiyor. Bu yüzden felsefe yapmak iç n bir konu lazım burada da onun adı dil...

 

Bu yüzden sana daral geliyor 100 sözcükle konusabildigin için. 

 

? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, Düşünen Hayvan yazdı:

Genişletilmis felsefe diye bir şey mi var. Biliyorsan söyle saklama darılırım sonra

 

Tabiki felsefe için bir konu lazım ama o konu senin sandığın gibi herşeyi tek seferde açıklamaya yetmiyor. Bu yüzden felsefe yapmak iç n bir konu lazım burada da onun adı dil...

 

Bu yüzden sana daral geliyor 100 sözcükle konusabildigin için. 

 

Yazılan iki kelimeyi zor anlıyorsun zaten, hangi 100 kelimeden bahsediyorsun? Nankörlük etme, senin seviyende yani anaokul düzeyinde anlatmaya çalışıyoruz ki rahat anlayabilesin diye ama ne mümkün, onu bile algılayamıyorsun...

 

Felsefe çok geniş bir çerçevede düşünebilmeyi gerektirir çünkü felsefenin hedefinde tüm insanlığı ilgilendiren konular vardır ve kendi içinde bölümlere ayrılsa bile, felsefe ile ilgilenen insan belli bir kalıbın içine sıkışıp kalamaz. 

 

Tam manası ile felsefe yapmak için öncelikle belli bir birikime sahip olmak ve daha önce ortaya atılmış görüşleri bilmek gerekir. Sen bunu bile algılayamayıp sanki kopya çekiliyormuş gibi göstermeye çalışıyorsun. 

 

Kavramların içerikleri tam belirlenmezse doğal olarak düşünceler de doğru ifade edilmez, bulanık kalır fakat bu demek değildir ki dilin gelişimi ile kavramlar daha netleşir ve dolayısıyla felsefeye de gerek kalmaz, tabii ki bu sadece senin uydurduğun bir saçmalıktır...

 

Descartes demiştir ki: "Felsefesiz yaşamak, gözleri açmayı hiç denemeden gözü kapalı yaşamaktır."

 

Senin anlamanın mümkün olamayacağı bir bakış açısı katar felsefe hayata ve daha bilinçli yaşamayı öğretir.

tarihinde Kafkaslı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...