Jump to content

allahın herşeye gücü yetiyorsa,kendini öldürmeyede gücü yetmek zorunda.


Recommended Posts

35 dakika önce, karamsarhuman yazdı:

peki diyelimki kendisini yok etti, bunu başardı, sonra ne olur? evren dağılırmı? yokmu olur? yoksa kaosmu başlar? veya duragan halemi  gelir? 

bence tanrı yok olursa, evren yok olmaz, bana göre evren bir sistemdir, sonsuza dek varolabilicek biçimde oluşmuştur.

Tanrinin kendini yok etme gücü var mi sorusu caydirici , dinden tanridan sogutucu bir soru degil.  Her türlü , bir cok bicimde cevap duyabilecegin bir sorudur.

Tatmin olmazsin.

Diyelim bir tanri var, haydi kendini yok et görelim dediginde onun kendini yok ettigini nasil anlayacaksin. Seni alip tipki burada olan herseyin yerinde durdugu bir kopya evrene birakir ve bir daha sana görünmezse onun gercekten yok oldugunu düșünebilirsin. Bunu isterse bir baska kopya evren yaratmadanda yapar. Bu gezegende seni uyutur ve sen hala uyanikmissin gibi hayatina devam edersin. Yani kendini yok ettiginden emin olamayabiliriz.

Sorun herseye gücünün yetmesi.

Herseye gücü yeten bir tanri gözü tok olur, boș islerle ugrasmaz.Ufak seylere coktan gücünü kullanmistir.Yani canlilar yaratip onlari tepeden izlemez. Simdilerde daha büyük islerinin pesinde olmali.Evrenlerden zincir yapip ip atliyordur.

Kendini yok etmesi ve bizim evrene olacaklar!

Eger evren tanriya iplerle bagli olmak zorunda degilse bencede bir halt olmaz. Ama bir daha yagmur yagmayabilir. Onun izni ile yagiyormuș ya, o yüzden böyle dedim.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

53 dakika önce, deadanddark yazdı:

Tanrinin kendini yok etme gücü var mi sorusu caydirici , dinden tanridan sogutucu bir soru degil.  Her türlü , bir cok bicimde cevap duyabilecegin bir sorudur.

Tatmin olmazsin.

Diyelim bir tanri var, haydi kendini yok et görelim dediginde onun kendini yok ettigini nasil anlayacaksin. Seni alip tipki burada olan herseyin yerinde durdugu bir kopya evrene birakir ve bir daha sana görünmezse onun gercekten yok oldugunu düșünebilirsin. Bunu isterse bir baska kopya evren yaratmadanda yapar. Bu gezegende seni uyutur ve sen hala uyanikmissin gibi hayatina devam edersin. Yani kendini yok ettiginden emin olamayabiliriz.

Sorun herseye gücünün yetmesi.

Herseye gücü yeten bir tanri gözü tok olur, boș islerle ugrasmaz.Ufak seylere coktan gücünü kullanmistir.Yani canlilar yaratip onlari tepeden izlemez. Simdilerde daha büyük islerinin pesinde olmali.Evrenlerden zincir yapip ip atliyordur.

Kendini yok etmesi ve bizim evrene olacaklar!

Eger evren tanriya iplerle bagli olmak zorunda degilse bencede bir halt olmaz. Ama bir daha yagmur yagmayabilir. Onun izni ile yagiyormuș ya, o yüzden böyle dedim.

 

 

gerçekten emin olduğum birşey var, ilk defa sizinle paylaşıcam, bir tanrı varsa gerçekten, öldükten sonra tekrar bilinçli olucaksak,

tanrının planı deşifre!  olucak demektir.

tanrının ölüm sonrasu bir planı varsa, ve bu plana bizler dahil isek, o zaman tanrının  ne düşündüğünü neden varolduğumuzu? 

anlıyabiliriz, diye düşünüyorum, benımkisi sadece insancıl bir tahmin, ama

sonuçları kaçınılmaz olur, ne yazikki tanrını planına anlam veremiyorum, neden varolduğumuzu anlamanın tek yolu bu,

asıl sorulması gereken soru:

tanrının gücü herşeye yetiyorsa, ölümden sonrası içinde bir planı olabilir, ama benım düşüncem tanrının herşeye gücü yetmediğidir.

 

yaratılan her şey evrenle beraber sonsuza dek yok olup gidicektir. hiç şüphem yok.

 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, karamsarhuman yazdı:

...


1- ATEİSTLER, SORDUKLARI SORULARA, DOĞRU CEVAPLAR VERİLSE BU CEVAPLARI ANLAYABİLİRLER Mİ?
EL CEVAP: ANLAYAMAZLAR

KORKARLAR, KALEM BİLE OYNATAMAZLAR; KONU DIŞINDA İSE ÇOK GÜZEL ÜFÜRÜRLER 

2- ATEİSTLER GERÇEĞİN PEŞİNDE MİDİR? ARADIKLARI ŞEY CEVAP MIDIR YOKSA GEYİK Mİ?
EL CEVAP: ÇOĞUNLUKLA GEYİKTİR:

Cevap Aşağıdadır Artık dağılabilirsiniz.

 

PARADOKS MANTIK SORULARI -1

NOT:BUNLAR EN ZORLARI KALBİ OLAN İNANÇLI KİMSELER OKUMASIN

1.TANRI'NIN KENDİ KENDİNİ YOK ETMEYE GÜCÜ YETER Mİ?

2.TANRI'NIN İKİNCİ BİR TANRI'YI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

3.TANRI'NIN BİRDEN FAZLA OLMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

4.TANRI'NIN GÜCÜ YETMEYECEK BİRŞEYİ YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?
5.TANRININ KENDİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR TANRI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

6.TANRI MANTIK İLKELERİNİN ÜZERİNDE MİDİR? AYNI ANDA HEM DOĞRU OLAN HEM DE YANLIŞ OLAN BİR ŞEY YARATABİLİR Mİ ÖRNEĞİN; DAİRE ŞEKLİNDE BİR KARE?
 

Soruların Cevapları:
Cevap verilemez muazzâm bir soru bulduğunu düşünen ateist, heyecana gelip sürekli aynı soruları tekrâr ederek vehmettiği zaferini perçinlemeye çalışmış.
 

Yukarıdaki soruların mantıksızlığı,, akıl ve mantık dâiresine hapsolmuş olanlar için bu sorulara cevap vermeme gerekçesi olarak ileri sürülmektedir. Halbuki ehlullah âlemde hatâ olmadığını, yanlış gözüken her şeyde bir doğruluk yönü olduğunu bilir. Ehlullah, mi’râclarında Cebrâil aleyhisselâmı ya’nî Akıl kuvvetini geride, Sidre-i Müntehâ’da bırakıp yollarına aşk ile devâm edenlerdir. Onlar, esmâ ve ikilik dâiresinden çıkıp yoklukları ile Zât’a vâsıl olanlardır. Allah'ın yaratmış olduğu bu âlemde, mutlak (heryönüyle, sırf) çirkin, mutlak kötü, mutlak mantıksız ve mutlak gereksiz hiçbirşey yoktur.
 

Ehl-i Kabuk müslümânlar için bu sorular Mantıksızdır ve cevâba lâyık değildir. Zâten ehl-i kabuk,, sorunun mantıksızlığı gerekçesiyle cevap veremeyeceği için soruyu soranı aşağılayıcı ifâdeler kurar. Halbuki soruyu soran,,  Müslümânın zihnindeki tanrıyı müslümânın mantığıyla çelişkiye düşürmeye çalışıyor. Müslümânın bilgisizliğini göstermede veyâ Müslümânın mantık sınırları çerçevesinde mahpûs olduğunu göstermekte başarılı da oluyor. Halbuki Gerçek olan Allah Ya'nî İnsân-ı Kâmilin irfânındaki Allah (c.c.) çelişki aczine düşürülemez.

Mantıklı ya da mantıksız sorularla çelişkiye düşürülen müslümânların bu durumları,, onların ebedî mutlululuklarını engellemez. İlim, îmândan öncelikli bir temel olsa da, îmânın nûru bütün karanlıkları aydınlatır, en büyük karanlık olan cehâletin zarârlarını bile giderir.
 

Ehl-i Hakk için Âlemde bâtıl yoktur, âlemde hatâ da yoktur çünkü âlem Hakk ile doludur. Allah âlemi Hakk ile yaratmıştır. Dolayısıyla Yukarıdaki soruların, soruyu soranın eğer anlayabilirse mantığını mutmain kılacak cevapları vardır.
 

Yukarıdaki sorular, mantıksızlık ortak paydasında birleştikleri için aslında aynı sorulardır.
 
Soruların cevâbına geçiyorum:

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sonra irâde ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.
 

Yukarıdaki dört sorunun bu temel cevâbına birinci soru için bir ilâve yapalım. Soruda Tanrının yok olmasından bahsetmiş. Evvelâ tanrı Allah demek değildir. Tanrı cins isimdir. Allah özel isimdir. Ayrıca, Tanrılık bir cins isim olduğu için  bir sıfattır. Allah ise tek bir Zât'ın ismidir. İlâhlık sıfatıyla mevsûf bir Zât'ın ismidir.

Mahlûkatta güç ve kuvvetin odaklandığı her şey tanrılık (ilâhlık) özelliği taşır. Ve bu bakımdan her ilâhın, Allah’a bir nisbeti vârdır. Aslında ilah olarak gözüken çokluk, Allah’tan başkası değildir. Kuvvet ve Kudretin odaklandığı varlıkların çok büyük varlıklar olmasına gerek yoktur, En küçük bir hardal tânesi veyâ elektron veyâ zerre bile, öldürme ve diriltme özelliği taşır.
 

Tanrı ve Tanrılar birer mahlûktur. Bütün sıfatlar ve onların gölgesi olan eşyâ gibi hayâlî varlıklardır. Allah ise yaratanların yaratanı, tanrıların tanrısıdır. Mutlak varlıktır, bir mahlûk değildir. Tanrılar, mahlûk olduğu için yok da olurlar. Allah ise hâlik olduğu için değil, mutlak varlık, sırf varlık olduğu için yokluğu tasavvur edilemez. Yokluğun olmadığı şeye sırf varlık veyâ Allah denir. Varlık (Mutlak varlık, Allah) yok olmaz, mutlak yokluk da ezelen ve ebeden vâr olmaz.

Not: Allahtan başka ilâh (tanrı) yoktur demek, Dünyâ da Tanrı görünümündeki bütün güç odaklarını inkâr etmek, onları yok saymak anlamında değildir. Allah'ın bütün bu ilâhlarla (Devlet başkanı, polis, terörist, zengin, hardal tânesi veyâ elektron) münâsebetini doğru kavrayın anlamındadır. "Gerçek ilâh benim, onların hepsi benim taht-ı kudretim dâhilinde iş yaparlar, gerçekte fâil benim" anlamındadır...
 

Soruyu soran, Allah’ı bilmediği, tanımadığı ve kabûl etmediği için Tanrı düzeyinde kaldığı için,, Soruda geçen tanrılar için,,  Soruyu soranın zihnindeki tanrı da zâten mahlûk bir tanrı olduğu için,,  evet Allah (c.c.) Tanrıları vâr eder ve yok eder ve zâten ediyor. İkinci soruda olduğu gibi eş gözüken, kafa tutan tanrılar yaratıyor ve yok ediyor. Gerçek Tanrının kendisi olduğu anlaşılsın,, Sabır gibi Metânet gibi kudsiyet ve ulviyet gibi yüce sıfatların gerçek sâhibi olduğu tahakkuk etsin diye, kemâlâtları açığa çıksın diye bu işleri yapıyor.
 

Diğer sorulara da evet deriz, zâten Allah güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta ve sınırlı varlıklarda da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette de açığa çıkıyor.
 

Bu açıklamalarımızdan sonra Ateist; “Yok sen bizi yanlış anladın biz tanrıları (ilahları) kasdetmedik. -Ya neyi kasdettin? -Allah’ı kasdettim Derse…
 

Başlangıçta verdiğimiz cevap geçerlidir. Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

 

Dikkat edin, eklenen resimde hem dâire hem kare gibi gözüken bir silindir vardır.
 

7.TANRI EVRENİ YARATMADAN ÖNCE NEREDEYDİ? NE YAPIYORDU?

Allah Evreni yaratmadan önce diye bir anlamlı soru cümlesi olmaz. Çünkü Evrenden önce zamân yoktur. Mekân konum ve hareketin bulunmadığı yerde zamân olmaz. Zamânın olmadığı yerde Öncelik ve sonralık da olmaz. Mekânın olmadığı bir yerde, Neredeydi? Sorusu ve Ne yapıyordu? Sorusu ifâde kalıbı bakımından yanlış olsa da biz sorudaki maksadı anladık.

Şoru şöyle sorulsaydı muhteşem olurdu: “Kâinât yok, daha yaratılmamış, bu durumda Allah nasıl var?”
 

Aslında şu ânda Allah’ın nasıl ve nerede olduğunu bilmeyene, Allah’ın mâhiyeti ve Allah’ı tanımak bilmeyene, Allah’ın varlığını dahî kabûl edemeyene ya’nî bu düşünce düzeyine ulaşamamış bir insâna, Kâinâtlar yok iken ki Allah’ın hâli anlatılmaz. İnce ince, uzun uzun anlatmak hikmete uygun olmaz. O yüzden Hûlâsanın hulâsâsı anlatılacak ki Ateistlerin müslümânları çok kolay olan inkâr yolu ile bile acze düşüremeyecekleri anlaşılsın yeter.
 

Zamân kâinâtın yaratılışı esnâsında,, mukayyed (sınırlı, bağımlı) varlıkların ve bu varlıkların hareketiyle başladığı için, Kâinât, Ezelî bir mahlûk ve ezelî bir hâdistir. Dikkat edin, Kâinâttan öncesi olamayacağı için bu anlamda Kâinât ezelîdir ve başlangıç vakti tasavvur edilemez. Yine Kâinât ya da Kâinâtlar, Allah’ın sayısız isimlerinin sürekli tecellî etdiği bir yer ve sürekli Allah’ın isimlerine mazhar ve ayna oldukları için ve Allah’ın isimlerine ve de zuhûrlarına bir son olamayacağı için ve dikkat edin Allah’ın esmâsının zuhurda kesintiye uğraması olanaksız olduğu için ya’nî Hakk Teâlâ, açığa çıkmada ta’tili (kesintiyi) kabûl etmeyeceği için yukarıda belirttiğimiz gibi Kâinât nisbeten ezelî olduğu gibi hem de Ebedîdir.
 

Bu Ebedîlik, yokluğa mahkûm olmadıkları ve bir sonları olmadıkları anlamında değildir. Kâinâttaki her sınırlı varlığın mahlûk olması sebebiyle her ân “halk-ı cedîde” dayanan kıyâmetleri ve nihâyî bir kıyâmeti vardır. 

Ayrıca Kur’ânda zikredilen büyük kıyâmet, Kâinâtın bütünü için aynı ânda geçerli değildir.
 

Kâinât, mukayyed, izâfi, sınırlı ve görünebilen varlıktır. Mutlak varlığın ya’nî Hakk Teâlânın , zuhurundan, formundan, zamânla kayıtlı tecellîlerinden ve yine mutlak varlıkta tahakkuk eden hayâllerinden ibârettir.
 

Kâinâtın,, hayâlî ve gölge ve izâfî ve mahlûk ve hâdis olan (meydana gelen, yeni oluşan, öncesinde Hakk olan), varlığı vâr iken,, Allah’ın mutlak varlığı nasıl kayyum olarak Kâinâtın varlığını ayakta tutuyorsa,, Kâinâtın mukayyed varlığı yok iken (görünmüyor iken) Allah (c.c.) yine bulunduğu mutlaklık hâli üzre mutlak varlık hâlinde bulunmaktadır.
 

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, sırf varlıktır ya’nî varlığın ta kendisidir. Mukayyed olan eşyânın ya’nî duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddî varlığın özüdür esâsıdır.
 

İşte bu mutlak varlık sonsuz lâtîftir (soyut, ince). Mutlak varlık, her türlü zıdlıktan, şekilden, sûretten, bir sıfat ile kayıtlanmaktan münezzehtir. İdraklerden müteâldir. Zât-ı Hakk’ın kendine mahsûs bu Zât-ı Ehâdiye (Mutlak teklik) mertebesinde, kendisine Allah ismi bile nisbet edilemez. Ancak “O” (Hû) ismi ile bu mertebeye işâret edilebilir. Bu mertebe Hakk Teâlânın sırf zât, sırf teklik ve sırf varlık mertebesidir.
 

Bu bilgilerle ilk defa karşılaşanlar için yazılanları anlamak zor gibi gözükse de Şöyle bir misâl verirsek zannediyorum anlamanın bir ucundan tutabilirsiniz.

Atmosferde Su,, su buharı hâlinde mevcûddur fakat duyu organlarımızla bu suyu göremez ve hissedemeyiz (Aşırı rûtubet yoksa). Ancak bu su,, bulut olduğunda görebilir, yağmur olduğunda işitebilir ve kar olduğunda hem görür hem duyar hem de hissedebiliriz. Su buharı mutlaklığa benzediği ve nisbeten sınırsız olduğu ve nisbeten lâtif (soyut) olduğu için göremiyorduk. Yağmur veyâ kar şekliyle kayıtlandığında, sınırlandığında ancak gördük ve hissettik.
 

Bulut, yağmur damlası, kar tânesi,, su dan başka bir şey olmadığı gibi bulut, yağmur damlası ve karın atmosferde mevcûd olmaması, atmosferdeki suyun yokluğuna delîl olmaz. Su kendi hâli üzre mutlak bir biçimde atmosferde mevcûddur. Aynen bunun gibi Büyük patlamayla veyâ başka bir biçimde somut bir varlık hâlini alan Kâinât, Allah’ın kendi varlığının açığa çıkmasından görünür hâle dönüşmesinden ibâret olduğu gibi, büyük patlama olmadan, Kâinâtın yaratılmamışken, Görülür duyulur hissedilir hiçbir varlık yok zannetdiğimiz ortamda Allah yine bulunduğu mutlak teklik hâli üzre mutlak ve eltâf-ı lâtîf (lâtîflerin lâtîfi) varlığı ile en hakikî bir hâl ile mevcûddur.
 

Eşyâyı Kâinât, Allah’ın gölgesi mesâbesindedir. Ve Allah’ın varlığının bir âlâmetidir (delîlidir). Delîlden medlûle ulaşamamak, Gölgenin bir sâhibi olması gerektiğini düşünememek bir düşüncesizliktir.
Ebedî bir teknolojiyle üretilmiş insân makinesini kullanma beceriksizliğidir. Kâinâtların varlığında ve yokluğunda Kâinâtları ayakta tutanı ve kendi mutlak varlığı sâyesinde Kâinâtları açığa çıkaran asıl varlığı inkâr etmek bir bilinç düzeysizliğidir. Düşünce ve anlayışta bir evrim başarısızlığıdır.
 

8.TANRI GELECEĞİ HEM BİLİR, HEM DE DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? (DEĞİŞTİRİRSE ESKİ BİLGİSİ YANLIŞ OLUR)

Başlangıçtaki muhâl cevâbı bu soruda da geçerli olmasına rağmen biz de böyle basit bir zekâ seviyesi bulmuşken Allah’ı sevenlerin üstünlüğünü başka bir vecihten gösterelim.
 

Soruyu soran, Allah’ın ezeldeki takdîr ve bilgisini hiçbir zamân bilemeyeceği için ezelî bilginin değiştirilip değiştirilmediğini hiçbir zamân anlayamaz.
 

Allah’ın bir mutlak bir de muallak kaderi vardır. Muallak kader değişebilir, mutlak kader değişmez.
 

Mutlak kaderin de değişmesi ancak Allah-u a’lem (Allah bilir), paralel evrene kaderin bölünmesi yoluyla olabilir.
 

9- TANRI HER ŞEYE KADİR OLMAMAYA DA KADİR MİDİR?

Yukarıda aynı minvaldeki soruların cevâbını vermiş ve demiştik ki, Allah Güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, Muhtâc olmamasına râğmen fakirde zuhur ediyor ve hastada da gözüküyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette (çoklukta) de açığa çıkıyor.
Dolayısıyla Güçsüz gözükmeye elbette kâdirdir. Hattâ Güç, Güçsüzlükte gizlenmiştir.
 

10.TANRI DÜŞÜNEBİLİR Mİ? (DÜŞÜNME GELECEĞE VE GEÇMİŞE DAİRDİR. TANRI GELECEĞİ VE GEÇMİŞİ BİLDİĞİ İÇİN DÜŞÜNEMEMELİDİR. DÜŞÜNMEYE KALKTIĞINDA KENDİNİ YALANLAR. BU YÜZDEN TANRI GELECEK DE KURGULAYAMAZ. KURGULARSA GELECEĞİ BİLMİYORDUR).

Hakk Teâlâ, Zât’ının bir gereği olarak geçmişi ve geleceği ve her şeyi tek bir ânda bilir. Allah (c.c.) İsimlerinin hükümlerinin bir îcâbı olarak da İsimlerinin mazharı olan kullarının sınırlı perspektiflerinden de görür ve düşünür. Bu sınırlı kulların en kâmili olan,, Allah ism-i şerîfinin kulu ve aynası olan kulunun perspektifinden görür ve diğer kullarına bu perspektiften hükmeder. Onun gözü ile sever, nefret eder, zengin kılar fakir eder. Bu insân-ı Kâmile Kutbu’l Aktâb veyâ Gavs veyâ Kutb-u Medâr derler. Allah ism-i şerîfinin yeryüzündeki tek kuludur. İnsânlar içinde gizli ve sıradan bir insândır.
 

11- TANRI, HERHANGİ BİR SIFATINA (TANRI'NIN 99 İSMİ OLAN ESMA-ÜL HÜSNA’DA GEÇEN TÜM İSİMLERİ BİRER SIFATINA KARŞILIK OLDUĞUNA GÖRE) AYKIRI ŞEKİLDE DAVRANABİLİR Mİ? DAVRANABİLİRSE VE DAVRANIRSA, O ZAMAN BU SIFATI NASIL HAK EDER?

Niye aykırı davransın ki, esmâsı kendi esmâsıdır kendi esmâsının îcâbı ne ise ona uygun hükmeder ve fiiller işler. Soruyu soran, bu isimlerin birbirine muhalif ve karşıt olduğunun da farkında değil. Meselâ Şeytân Allah’ın mudill isminin kulu ve âleti iken, hz. Ömer, Allah’ın Hâdî isminin kulu ve âletidir. Bunlar birbirleriyle savaş etseler de her iki isimde hükmeden ve fâil olan Allah’tır. İsimlerin çoğu birbirine zıd olduğu için âlemlerde aykırılıklar ve savaşlar belli bir düzen dâhilinde sürüp gider.
 

Alıntıdır a. a. şenol

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 saat önce, HATEM yazdı:


1- ATEİSTLER, SORDUKLARI SORULARA, DOĞRU CEVAPLAR VERİLSE BU CEVAPLARI ANLAYABİLİRLER Mİ?
EL CEVAP: ANLAYAMAZLAR

KORKARLAR, KALEM BİLE OYNATAMAZLAR; KONU DIŞINDA İSE ÇOK GÜZEL ÜFÜRÜRLER 

2- ATEİSTLER GERÇEĞİN PEŞİNDE MİDİR? ARADIKLARI ŞEY CEVAP MIDIR YOKSA GEYİK Mİ?
EL CEVAP: ÇOĞUNLUKLA GEYİKTİR:

Cevap Aşağıdadır Artık dağılabilirsiniz.

 

PARADOKS MANTIK SORULARI -1

NOT:BUNLAR EN ZORLARI KALBİ OLAN İNANÇLI KİMSELER OKUMASIN

1.TANRI'NIN KENDİ KENDİNİ YOK ETMEYE GÜCÜ YETER Mİ?

2.TANRI'NIN İKİNCİ BİR TANRI'YI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

3.TANRI'NIN BİRDEN FAZLA OLMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

4.TANRI'NIN GÜCÜ YETMEYECEK BİRŞEYİ YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?
5.TANRININ KENDİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR TANRI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

6.TANRI MANTIK İLKELERİNİN ÜZERİNDE MİDİR? AYNI ANDA HEM DOĞRU OLAN HEM DE YANLIŞ OLAN BİR ŞEY YARATABİLİR Mİ ÖRNEĞİN; DAİRE ŞEKLİNDE BİR KARE?
 

Soruların Cevapları:
Cevap verilemez muazzâm bir soru bulduğunu düşünen ateist, heyecana gelip sürekli aynı soruları tekrâr ederek vehmettiği zaferini perçinlemeye çalışmış.
 

Yukarıdaki soruların mantıksızlığı,, akıl ve mantık dâiresine hapsolmuş olanlar için bu sorulara cevap vermeme gerekçesi olarak ileri sürülmektedir. Halbuki ehlullah âlemde hatâ olmadığını, yanlış gözüken her şeyde bir doğruluk yönü olduğunu bilir. Ehlullah, mi’râclarında Cebrâil aleyhisselâmı ya’nî Akıl kuvvetini geride, Sidre-i Müntehâ’da bırakıp yollarına aşk ile devâm edenlerdir. Onlar, esmâ ve ikilik dâiresinden çıkıp yoklukları ile Zât’a vâsıl olanlardır. Allah'ın yaratmış olduğu bu âlemde, mutlak (heryönüyle, sırf) çirkin, mutlak kötü, mutlak mantıksız ve mutlak gereksiz hiçbirşey yoktur.
 

Ehl-i Kabuk müslümânlar için bu sorular Mantıksızdır ve cevâba lâyık değildir. Zâten ehl-i kabuk,, sorunun mantıksızlığı gerekçesiyle cevap veremeyeceği için soruyu soranı aşağılayıcı ifâdeler kurar. Halbuki soruyu soran,,  Müslümânın zihnindeki tanrıyı müslümânın mantığıyla çelişkiye düşürmeye çalışıyor. Müslümânın bilgisizliğini göstermede veyâ Müslümânın mantık sınırları çerçevesinde mahpûs olduğunu göstermekte başarılı da oluyor. Halbuki Gerçek olan Allah Ya'nî İnsân-ı Kâmilin irfânındaki Allah (c.c.) çelişki aczine düşürülemez.

Mantıklı ya da mantıksız sorularla çelişkiye düşürülen müslümânların bu durumları,, onların ebedî mutlululuklarını engellemez. İlim, îmândan öncelikli bir temel olsa da, îmânın nûru bütün karanlıkları aydınlatır, en büyük karanlık olan cehâletin zarârlarını bile giderir.
 

Ehl-i Hakk için Âlemde bâtıl yoktur, âlemde hatâ da yoktur çünkü âlem Hakk ile doludur. Allah âlemi Hakk ile yaratmıştır. Dolayısıyla Yukarıdaki soruların, soruyu soranın eğer anlayabilirse mantığını mutmain kılacak cevapları vardır.
 

Yukarıdaki sorular, mantıksızlık ortak paydasında birleştikleri için aslında aynı sorulardır.
 
Soruların cevâbına geçiyorum:

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sonra irâde ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.
 

Yukarıdaki dört sorunun bu temel cevâbına birinci soru için bir ilâve yapalım. Soruda Tanrının yok olmasından bahsetmiş. Evvelâ tanrı Allah demek değildir. Tanrı cins isimdir. Allah özel isimdir. Ayrıca, Tanrılık bir cins isim olduğu için  bir sıfattır. Allah ise tek bir Zât'ın ismidir. İlâhlık sıfatıyla mevsûf bir Zât'ın ismidir.

Mahlûkatta güç ve kuvvetin odaklandığı her şey tanrılık (ilâhlık) özelliği taşır. Ve bu bakımdan her ilâhın, Allah’a bir nisbeti vârdır. Aslında ilah olarak gözüken çokluk, Allah’tan başkası değildir. Kuvvet ve Kudretin odaklandığı varlıkların çok büyük varlıklar olmasına gerek yoktur, En küçük bir hardal tânesi veyâ elektron veyâ zerre bile, öldürme ve diriltme özelliği taşır.
 

Tanrı ve Tanrılar birer mahlûktur. Bütün sıfatlar ve onların gölgesi olan eşyâ gibi hayâlî varlıklardır. Allah ise yaratanların yaratanı, tanrıların tanrısıdır. Mutlak varlıktır, bir mahlûk değildir. Tanrılar, mahlûk olduğu için yok da olurlar. Allah ise hâlik olduğu için değil, mutlak varlık, sırf varlık olduğu için yokluğu tasavvur edilemez. Yokluğun olmadığı şeye sırf varlık veyâ Allah denir. Varlık (Mutlak varlık, Allah) yok olmaz, mutlak yokluk da ezelen ve ebeden vâr olmaz.

Not: Allahtan başka ilâh (tanrı) yoktur demek, Dünyâ da Tanrı görünümündeki bütün güç odaklarını inkâr etmek, onları yok saymak anlamında değildir. Allah'ın bütün bu ilâhlarla (Devlet başkanı, polis, terörist, zengin, hardal tânesi veyâ elektron) münâsebetini doğru kavrayın anlamındadır. "Gerçek ilâh benim, onların hepsi benim taht-ı kudretim dâhilinde iş yaparlar, gerçekte fâil benim" anlamındadır...
 

Soruyu soran, Allah’ı bilmediği, tanımadığı ve kabûl etmediği için Tanrı düzeyinde kaldığı için,, Soruda geçen tanrılar için,,  Soruyu soranın zihnindeki tanrı da zâten mahlûk bir tanrı olduğu için,,  evet Allah (c.c.) Tanrıları vâr eder ve yok eder ve zâten ediyor. İkinci soruda olduğu gibi eş gözüken, kafa tutan tanrılar yaratıyor ve yok ediyor. Gerçek Tanrının kendisi olduğu anlaşılsın,, Sabır gibi Metânet gibi kudsiyet ve ulviyet gibi yüce sıfatların gerçek sâhibi olduğu tahakkuk etsin diye, kemâlâtları açığa çıksın diye bu işleri yapıyor.
 

Diğer sorulara da evet deriz, zâten Allah güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta ve sınırlı varlıklarda da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette de açığa çıkıyor.
 

Bu açıklamalarımızdan sonra Ateist; “Yok sen bizi yanlış anladın biz tanrıları (ilahları) kasdetmedik. -Ya neyi kasdettin? -Allah’ı kasdettim Derse…
 

Başlangıçta verdiğimiz cevap geçerlidir. Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

 

Dikkat edin, eklenen resimde hem dâire hem kare gibi gözüken bir silindir vardır.
 

7.TANRI EVRENİ YARATMADAN ÖNCE NEREDEYDİ? NE YAPIYORDU?

Allah Evreni yaratmadan önce diye bir anlamlı soru cümlesi olmaz. Çünkü Evrenden önce zamân yoktur. Mekân konum ve hareketin bulunmadığı yerde zamân olmaz. Zamânın olmadığı yerde Öncelik ve sonralık da olmaz. Mekânın olmadığı bir yerde, Neredeydi? Sorusu ve Ne yapıyordu? Sorusu ifâde kalıbı bakımından yanlış olsa da biz sorudaki maksadı anladık.

Şoru şöyle sorulsaydı muhteşem olurdu: “Kâinât yok, daha yaratılmamış, bu durumda Allah nasıl var?”
 

Aslında şu ânda Allah’ın nasıl ve nerede olduğunu bilmeyene, Allah’ın mâhiyeti ve Allah’ı tanımak bilmeyene, Allah’ın varlığını dahî kabûl edemeyene ya’nî bu düşünce düzeyine ulaşamamış bir insâna, Kâinâtlar yok iken ki Allah’ın hâli anlatılmaz. İnce ince, uzun uzun anlatmak hikmete uygun olmaz. O yüzden Hûlâsanın hulâsâsı anlatılacak ki Ateistlerin müslümânları çok kolay olan inkâr yolu ile bile acze düşüremeyecekleri anlaşılsın yeter.
 

Zamân kâinâtın yaratılışı esnâsında,, mukayyed (sınırlı, bağımlı) varlıkların ve bu varlıkların hareketiyle başladığı için, Kâinât, Ezelî bir mahlûk ve ezelî bir hâdistir. Dikkat edin, Kâinâttan öncesi olamayacağı için bu anlamda Kâinât ezelîdir ve başlangıç vakti tasavvur edilemez. Yine Kâinât ya da Kâinâtlar, Allah’ın sayısız isimlerinin sürekli tecellî etdiği bir yer ve sürekli Allah’ın isimlerine mazhar ve ayna oldukları için ve Allah’ın isimlerine ve de zuhûrlarına bir son olamayacağı için ve dikkat edin Allah’ın esmâsının zuhurda kesintiye uğraması olanaksız olduğu için ya’nî Hakk Teâlâ, açığa çıkmada ta’tili (kesintiyi) kabûl etmeyeceği için yukarıda belirttiğimiz gibi Kâinât nisbeten ezelî olduğu gibi hem de Ebedîdir.
 

Bu Ebedîlik, yokluğa mahkûm olmadıkları ve bir sonları olmadıkları anlamında değildir. Kâinâttaki her sınırlı varlığın mahlûk olması sebebiyle her ân “halk-ı cedîde” dayanan kıyâmetleri ve nihâyî bir kıyâmeti vardır. 

Ayrıca Kur’ânda zikredilen büyük kıyâmet, Kâinâtın bütünü için aynı ânda geçerli değildir.
 

Kâinât, mukayyed, izâfi, sınırlı ve görünebilen varlıktır. Mutlak varlığın ya’nî Hakk Teâlânın , zuhurundan, formundan, zamânla kayıtlı tecellîlerinden ve yine mutlak varlıkta tahakkuk eden hayâllerinden ibârettir.
 

Kâinâtın,, hayâlî ve gölge ve izâfî ve mahlûk ve hâdis olan (meydana gelen, yeni oluşan, öncesinde Hakk olan), varlığı vâr iken,, Allah’ın mutlak varlığı nasıl kayyum olarak Kâinâtın varlığını ayakta tutuyorsa,, Kâinâtın mukayyed varlığı yok iken (görünmüyor iken) Allah (c.c.) yine bulunduğu mutlaklık hâli üzre mutlak varlık hâlinde bulunmaktadır.
 

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, sırf varlıktır ya’nî varlığın ta kendisidir. Mukayyed olan eşyânın ya’nî duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddî varlığın özüdür esâsıdır.
 

İşte bu mutlak varlık sonsuz lâtîftir (soyut, ince). Mutlak varlık, her türlü zıdlıktan, şekilden, sûretten, bir sıfat ile kayıtlanmaktan münezzehtir. İdraklerden müteâldir. Zât-ı Hakk’ın kendine mahsûs bu Zât-ı Ehâdiye (Mutlak teklik) mertebesinde, kendisine Allah ismi bile nisbet edilemez. Ancak “O” (Hû) ismi ile bu mertebeye işâret edilebilir. Bu mertebe Hakk Teâlânın sırf zât, sırf teklik ve sırf varlık mertebesidir.
 

Bu bilgilerle ilk defa karşılaşanlar için yazılanları anlamak zor gibi gözükse de Şöyle bir misâl verirsek zannediyorum anlamanın bir ucundan tutabilirsiniz.

Atmosferde Su,, su buharı hâlinde mevcûddur fakat duyu organlarımızla bu suyu göremez ve hissedemeyiz (Aşırı rûtubet yoksa). Ancak bu su,, bulut olduğunda görebilir, yağmur olduğunda işitebilir ve kar olduğunda hem görür hem duyar hem de hissedebiliriz. Su buharı mutlaklığa benzediği ve nisbeten sınırsız olduğu ve nisbeten lâtif (soyut) olduğu için göremiyorduk. Yağmur veyâ kar şekliyle kayıtlandığında, sınırlandığında ancak gördük ve hissettik.
 

Bulut, yağmur damlası, kar tânesi,, su dan başka bir şey olmadığı gibi bulut, yağmur damlası ve karın atmosferde mevcûd olmaması, atmosferdeki suyun yokluğuna delîl olmaz. Su kendi hâli üzre mutlak bir biçimde atmosferde mevcûddur. Aynen bunun gibi Büyük patlamayla veyâ başka bir biçimde somut bir varlık hâlini alan Kâinât, Allah’ın kendi varlığının açığa çıkmasından görünür hâle dönüşmesinden ibâret olduğu gibi, büyük patlama olmadan, Kâinâtın yaratılmamışken, Görülür duyulur hissedilir hiçbir varlık yok zannetdiğimiz ortamda Allah yine bulunduğu mutlak teklik hâli üzre mutlak ve eltâf-ı lâtîf (lâtîflerin lâtîfi) varlığı ile en hakikî bir hâl ile mevcûddur.
 

Eşyâyı Kâinât, Allah’ın gölgesi mesâbesindedir. Ve Allah’ın varlığının bir âlâmetidir (delîlidir). Delîlden medlûle ulaşamamak, Gölgenin bir sâhibi olması gerektiğini düşünememek bir düşüncesizliktir.
Ebedî bir teknolojiyle üretilmiş insân makinesini kullanma beceriksizliğidir. Kâinâtların varlığında ve yokluğunda Kâinâtları ayakta tutanı ve kendi mutlak varlığı sâyesinde Kâinâtları açığa çıkaran asıl varlığı inkâr etmek bir bilinç düzeysizliğidir. Düşünce ve anlayışta bir evrim başarısızlığıdır.
 

8.TANRI GELECEĞİ HEM BİLİR, HEM DE DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? (DEĞİŞTİRİRSE ESKİ BİLGİSİ YANLIŞ OLUR)

Başlangıçtaki muhâl cevâbı bu soruda da geçerli olmasına rağmen biz de böyle basit bir zekâ seviyesi bulmuşken Allah’ı sevenlerin üstünlüğünü başka bir vecihten gösterelim.
 

Soruyu soran, Allah’ın ezeldeki takdîr ve bilgisini hiçbir zamân bilemeyeceği için ezelî bilginin değiştirilip değiştirilmediğini hiçbir zamân anlayamaz.
 

Allah’ın bir mutlak bir de muallak kaderi vardır. Muallak kader değişebilir, mutlak kader değişmez.
 

Mutlak kaderin de değişmesi ancak Allah-u a’lem (Allah bilir), paralel evrene kaderin bölünmesi yoluyla olabilir.
 

9- TANRI HER ŞEYE KADİR OLMAMAYA DA KADİR MİDİR?

Yukarıda aynı minvaldeki soruların cevâbını vermiş ve demiştik ki, Allah Güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, Muhtâc olmamasına râğmen fakirde zuhur ediyor ve hastada da gözüküyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette (çoklukta) de açığa çıkıyor.
Dolayısıyla Güçsüz gözükmeye elbette kâdirdir. Hattâ Güç, Güçsüzlükte gizlenmiştir.
 

10.TANRI DÜŞÜNEBİLİR Mİ? (DÜŞÜNME GELECEĞE VE GEÇMİŞE DAİRDİR. TANRI GELECEĞİ VE GEÇMİŞİ BİLDİĞİ İÇİN DÜŞÜNEMEMELİDİR. DÜŞÜNMEYE KALKTIĞINDA KENDİNİ YALANLAR. BU YÜZDEN TANRI GELECEK DE KURGULAYAMAZ. KURGULARSA GELECEĞİ BİLMİYORDUR).

Hakk Teâlâ, Zât’ının bir gereği olarak geçmişi ve geleceği ve her şeyi tek bir ânda bilir. Allah (c.c.) İsimlerinin hükümlerinin bir îcâbı olarak da İsimlerinin mazharı olan kullarının sınırlı perspektiflerinden de görür ve düşünür. Bu sınırlı kulların en kâmili olan,, Allah ism-i şerîfinin kulu ve aynası olan kulunun perspektifinden görür ve diğer kullarına bu perspektiften hükmeder. Onun gözü ile sever, nefret eder, zengin kılar fakir eder. Bu insân-ı Kâmile Kutbu’l Aktâb veyâ Gavs veyâ Kutb-u Medâr derler. Allah ism-i şerîfinin yeryüzündeki tek kuludur. İnsânlar içinde gizli ve sıradan bir insândır.
 

11- TANRI, HERHANGİ BİR SIFATINA (TANRI'NIN 99 İSMİ OLAN ESMA-ÜL HÜSNA’DA GEÇEN TÜM İSİMLERİ BİRER SIFATINA KARŞILIK OLDUĞUNA GÖRE) AYKIRI ŞEKİLDE DAVRANABİLİR Mİ? DAVRANABİLİRSE VE DAVRANIRSA, O ZAMAN BU SIFATI NASIL HAK EDER?

Niye aykırı davransın ki, esmâsı kendi esmâsıdır kendi esmâsının îcâbı ne ise ona uygun hükmeder ve fiiller işler. Soruyu soran, bu isimlerin birbirine muhalif ve karşıt olduğunun da farkında değil. Meselâ Şeytân Allah’ın mudill isminin kulu ve âleti iken, hz. Ömer, Allah’ın Hâdî isminin kulu ve âletidir. Bunlar birbirleriyle savaş etseler de her iki isimde hükmeden ve fâil olan Allah’tır. İsimlerin çoğu birbirine zıd olduğu için âlemlerde aykırılıklar ve savaşlar belli bir düzen dâhilinde sürüp gider.
 

Alıntıdır a. a. şenol

 

darılma ama bence senin verdiğin cevaplar mantıksız, sorular açık ve net! herşeye gücü yeten allahınız,ölümlüde olur, ölümsüzde olur, insanda olur, şeytanda olur, melekte olur, cinde olur, evrende maddede olur, 

senın allahın sadece yaratmaya yarıyor işte, ispatladık bunu, sende utanmadan herşeye gücü yeter diyorsun,

ayrıca kopy paste yapmışsın, 

dikkat etseydin benım sorularım, paradoxtur. 

allahın yaratmaktan ve kontrol etmekten  başka ne işe yarar? demiştim cevap bile vermedin bu soruya.

 

sana bir soru daha sorucam, senın allahın yarattığı birşey olabiliyormu? olamıyorsa herşeye gücü yetmez.

 

peki tanrı düşünmüyorsa tanrı aklını kullnmıyor demektir, senın tabirinle evrenı akılsız düşünmeyen, zamandan bagımsız biri tanrı yarattı diyorsun, sonrada diyorsunki, evrendekı herşeyde muhteşem bir düzen var.

bu düzen düşünemeyen bir allah yaptı diyorsun, kendi kendinle çelişiyorsun.

düşünmeden planlanmadan bir şey yaratılırmı?

senın allahın düşünmeseydi biz nasıl var olucaktık? birde böyle düşün. zamandan bagımsız olması

onun düşünmüyor ve bir planı olmadıgı anlamına gelmiyor. hiçlik diyoruz aklınz almıyor .

senın allahın hiçlikte düşünen ve güçleri sınırlı olan bir tanrıdır.

 

hiçlik nedir?

zaman ve boyutsuz tanrısal bir yer, böyle bir yer gerçekten var diyelim, sizin tabirinizle olmak zorunda

 o zaman buda olmak zorunda, 

asıl paradox şimdi başlıyor.

zamansız bir boyutta allahınız bile düşünmek zorunda kalır, ve düşündüğü içinde evreni yaratmış olabilir.

(büyük olasılıkla)

gelelim diğer paradoxa senın allahının gücü evrenle zamanal ve mekanla beraber sınırsızdır.

ama evrensız ve zamansız bir boyutta allah bile kuzurlu ve sınırlıdır..

 

sadece şu soru bile tezimin tanrısını bitirir.

 

1 :allah zamandan ve mekandan bagımsız ise , zamandan ve mekandan bagımsız canlı varlık yaratamaz..gerçekten bu bir ispattır..ama anlıyana ispattır...canlı varlıklar nerde oluşur? azıcık çalıştır saksıyı..birader..canlı varlıklar enerjı madde zaman yani evrenın içinde oluşur..sizin tabirinizle dışında

 allah varsa orda sadece allah vardır.. demekkı allah bile hiçlikte canlı yaratamaz.. işte ispat bu..

şunuda kafana sok ben atheist değil deistim..ve sen asla sorularıma mantıklı cevap veremiyeceksin.

 

 

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

öldürme diriltme Allahın sıfatları ancak sıfatlardaki zıtlık zatına tesir etmez.Daima hayy  kadim olması ise zatıdır.yani Allah sınırlı olarak hayat verir ömür verir sonra alır öldürür sonra diriltir.

ancak ölüm fena yokluk zata isnad edilmez edilse zaten zatı gitti buda mümkün değil

misal: güneş  ile dünyanın yarısı gece karanlık gölge yarısı aydınlık nur.

gölge de aydınlıkta gece de gündüzde güneşin eseri bu sıfatların zıt mahiyette tezahürü ve tecellisidir

 

ancak karanlık gölge gece güneşe insad edilebilir mi hayır

güneş daima aydınlıktır 

 

güneşe karanlık isnad edilmediği gibi

karanlık olan gece hükmünde ki ölümde Allaha isnad edilmez

o daima haydır

yani gece ve gündüz karanlık ve aydınlık güneşin dünya ya olan zıt tecelileridir(yani gece ölüm gündüz hayat gibi düşünülebilir)

güneşin kendsi ise sadece ışıktır aydınlıktır gündüzdür bir nevi ona ölüm karanlık izafe edilemez.

 

ölüm yokluk fena Allaha izafe edilemez

Allahın  kullar üzerindekş tecellileridir ölüm ve hayat

bir nevi güneş aynaya vurdu o aydınlanır  aynayı ters tarafa çevir kararır 

 

Allah kendini öldürebilir mi demek sonsuzu bölmek çarpmak 4 işleme tabi tutmak gibi muhaldir

oysa 4 işlem sınırlı olan zahiri görünen zihinde tasavvuru olan şeyler için geçerlidir

sonsuzun başı sonu yok ki bölünsün:)

böleceğin şey sınırlı olmalı ki sonuçta sınırlı olsun

kaldı ki sınırlı şeylerde bile tam bölünme olmaz sonsuza gider yani ne kadar bölersen böl yok olmaz yine bir mahiyeti var.

 

kavramsal olarak paradigma farkı var.boyut farkı var

 

 

6 tane kareyi düzlemsel 2boyutlu alanda birleştirirsen yine kare olur küp olmaz

olabilmesi için boyut atlaması gerekir 3d olması gerekir

bu yapılanlar 2b de değil 1 b hatta boyutsuz noktasal ortamda olan hayali tasavurri paradoksalr

kolay gelsin:)

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

arkadaşlar, mesele tanrının yaratması  ve sonrada kusursuz oluşu değil, bizzat tanrının kendisi ile alakalı bir konu başlığıdır, konu başlıgını anlıyarak yorum yaparsanız sevinirim,

tanrının yarattıgı herşey mükemmel  olabilir, umarım öyledir, ama ben tanrıyı sahsen baz alıyorum, kendisi ne kadar mükemmel? 

bizde tanrıyı test edelim dedik..

 söz konusu ölmesi veya ölmemesi değildir, söz konusu olan herşeye gerçekten gücü yetiyormu? bizde tanrıyı sınayalım dedik.

 

tanrı akıl ve mantıkla anlaşılmıyor ise, o zaman size kuran islam ve peygamberler nasıl mantıklı geliyor?(siz teistler sürekli kendi kurduğunuz tuzağa kendiniz düşüyorsunuz)

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

 

17 saat önce, karamsarhuman yazdı:

darılma ama bence senin verdiğin cevaplar mantıksız,


Tez yazar gibi büyük emekle yazdığımız yazıyı nasıl da Çürütmüşsün Aferin la helal sana, Sitenin hârikasısın.
Sâdece Mantıksız diyerek mi Çürüttün Bütün yazıyı?
Biz Dünyânın en mantıksız sorularına cevap verelim.
Sen bu kadar yazıya "Mantıksız" diyerek mi cevap veriyorsun.
Ne hârika bir mantığın varmış senin böyle...
 

 

17 saat önce, karamsarhuman yazdı:

ayrıca kopy paste yapmışsın


Copy paste değil, Yazı bana âid.

Sormuş olduğun soruların, Hepsinin cevâbı,, yukarıdaki Yazıda verilmiştir.
Cevaplanan sorular, senin sorduğun soruların benzeridir. 
Öyle kolay kolay kurnazlık yaparak kaçamassın.
"Darılma ama bence senin verdiğin cevaplar mantıksız" demişsin ya
Ben de diyorum ki Darılma;
İkimizden birinin mantıksız olduğu kesin, İkimizden birinde kesin bir şebeklik var.

Bunu burda herkes görmeli.

Korkup kaçacaksan, Daha fazla ileti kirliliği yapma ki Karman çorman sorularına tekrâr özel cevaplar vereyim.
Kaçmayacaksan teker teker önüme getir cevaplayayım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 saat önce, karamsarhuman yazdı:

söz konusu ölmesi veya ölmemesi değildir, söz konusu olan herşeye gerçekten gücü yetiyormu? bizde tanrıyı sınayalım dedik.

 

tanrı akıl ve mantıkla anlaşılmıyor ise, o zaman size kuran islam ve peygamberler nasıl mantıklı geliyor?(siz teistler sürekli kendi kurduğunuz tuzağa kendiniz düşüyorsunuz)


Allah'ın her şeye gücü yeter.
Yukarıda Bunun cevabı verilmiş diyorum ama okuduğunu anlamıyorsun heralde. Bak yukarıda cevap olarak ne yazmışım.

 

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sıfatı sonra irâde sıfatı ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.

 

Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
46 dakika önce, HATEM yazdı:


Allah'ın her şeye gücü yeter.
Yukarıda Bunun cevabı verilmiş diyorum ama okuduğunu anlamıyorsun heralde. Bak yukarıda cevap olarak ne yazmışım.

 

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sıfatı sonra irâde sıfatı ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.

 

Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır.

 

islamın yalan olduğunu sahte olduğunu anlamak çok kolaydır.

 

1. hata. evren bir zaman diliminde yaratılmaz çünkü, big benge göre, evren hiçlikten oluşan komutlarla var olmuştur, hiçlikte zaman olmaz, evren nano sasiseler içinde bebek evren olarak yaratılır, sonrada genişliyerek,2019 yılında bile ,genişlemeye devam eder. 6 gün dedikleri evren değil dünyadır.

arş dediği 9. kat tanrının katı aslında 1400 yıl önce teleskop olmadıgından gündüz bulutları görüyorlardı, ve allahın bulutların üstünde oldugunu düşünüyorlardı.

2: hata..bilimsel olarak evrenin nasıl yaratıldıgı ispatlanmıştır?

kuranda önce dünyanın yaratıldıgını sonrada evrenın yaratıldıgını anlatmıştır. bu ciddi bir hatadır. big benge göre önce karanlık madde sonrada karanlık enerjı en sonundada madde boyutu ve zaman yaratılmıştır.

demekkı gerçekten, gezgenler e nson yaratılmıştır. önce enerjı yartatıldıgına göre galaksiler ve samanyolları ve güneşler daha sonrada toz ve gz bulutuyla dünyalar. oluşmuştur .dünyalar en son oluşmuştur. ama kurana göre ilk önce yaşadıgımız dünya oluşmuştur.

ayrıca koskoca ilah böylemi ayet yazar?

hani nerde karadeliklerin yaratılışı? karadelikleri babammı yarattı? arkadaş. hani

nerde kuasarlar? hani nerde?karanlık madde hani nerde? karanlık enerjı hani nerde karanlık maddelerin olmadıgı galaksiler.. bu ayeti tam olarak anlasaydınız, evrenın değil. dünyanın yaratıldıgınında ve dünyanın genişlediginden bahsediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, HATEM yazdı:

 

 


Tez yazar gibi büyük emekle yazdığımız yazıyı nasıl da Çürütmüşsün Aferin la helal sana, Sitenin hârikasısın.
Sâdece Mantıksız diyerek mi Çürüttün Bütün yazıyı?
Biz Dünyânın en mantıksız sorularına cevap verelim.
Sen bu kadar yazıya "Mantıksız" diyerek mi cevap veriyorsun.
Ne hârika bir mantığın varmış senin böyle...
 

 


Copy paste değil, Yazı bana âid.

Sormuş olduğun soruların, Hepsinin cevâbı,, yukarıdaki Yazıda verilmiştir.
Cevaplanan sorular, senin sorduğun soruların benzeridir. 
Öyle kolay kolay kurnazlık yaparak kaçamassın.
"Darılma ama bence senin verdiğin cevaplar mantıksız" demişsin ya
Ben de diyorum ki Darılma;
İkimizden birinin mantıksız olduğu kesin, İkimizden birinde kesin bir şebeklik var.

Bunu burda herkes görmeli.

Korkup kaçacaksan, Daha fazla ileti kirliliği yapma ki Karman çorman sorularına tekrâr özel cevaplar vereyim.
Kaçmayacaksan teker teker önüme getir cevaplayayım.

senin verdiğin emek gerçekten buysa, ben seninle çok iyi eğlenirim,  yazıyorsun bali yazdıkların, mantıklı olsun, bir anlamı olsun,,birader seni  kafa almıyor galiba, ben hiçlikten bahsediyorum, se ise sürekli papagan gibi varlık boyutundan evrenın 

içinden bahsediyorsun,

senin allahın gücü nerde kullanıyor.  100 defa saydırma bana, komık oluyorsun.

1: evrenin içinde.

2 :zamanın içinde.

3: boyutun içinde.

alalhın herşeye gücü yeter tabiri, ise nerde kullanılıyor? evren ve fiziksel yasalarda.

şimdide allahın herşeyi gücü yetmediğini görelim. sürekli şu sorulardan kacıyorsun, bemim gözümden hiç birşey  kaçmaz.

bu sorulara mantıklı cevap veremiyeceksen, bükemediğin bilieği öpüceksin arkadaş.

 

1: evrenin dışında herşeye gücü yetermi?(hiçlik boyutu)

2: zamansız evren yaratabilirmi?(hahaha sen buna mantıgı bırak cevap bile veremezsın.)

3: boyutsuz ve maddesiz, fiziksel yasasız, canlı varlık yaratabilirmi? (eğer bu koşullarla hala yaratır diyorsan acilen psikolojı bölümünden randevu al ve tedavine başla, travma bölümü..)

 

1: senin allahının herşeye gücü yetiyor bu herşeyın mantıgı, big bengten önce işlemez, kimse yemez bu numarayı bı forumda. işin zor.

:0_80cbc_37a71a73_L::smashfreak:

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır.

 

islamın yalan olduğunu sahte olduğunu anlamak çok kolaydır.

 

1. hata. evren bir zaman diliminde yaratılmaz çünkü, big benge göre, evren hiçlikten oluşan komutlarla var olmuştur, hiçlikte zaman olmaz, evren nano sasiseler içinde bebek evren olarak yaratılır, sonrada genişliyerek,2019 yılında bile ,genişlemeye devam eder. 6 gün dedikleri evren değil dünyadır.

arş dediği 9. kat tanrının katı aslında 1400 yıl önce teleskop olmadıgından gündüz bulutları görüyorlardı, ve allahın bulutların üstünde oldugunu düşünüyorlardı.

2: hata..bilimsel olarak evrenin nasıl yaratıldıgı ispatlanmıştır?

kuranda önce dünyanın yaratıldıgını sonrada evrenın yaratıldıgını anlatmıştır. bu ciddi bir hatadır. big benge göre önce karanlık madde sonrada karanlık enerjı en sonundada madde boyutu ve zaman yaratılmıştır.

demekkı gerçekten, gezgenler e nson yaratılmıştır. önce enerjı yartatıldıgına göre galaksiler ve samanyolları ve güneşler daha sonrada toz ve gz bulutuyla dünyalar. oluşmuştur .dünyalar en son oluşmuştur. ama kurana göre ilk önce yaşadıgımız dünya oluşmuştur.

ayrıca koskoca ilah böylemi ayet yazar?

hani nerde karadeliklerin yaratılışı? karadelikleri babammı yarattı? arkadaş. hani

nerde kuasarlar? hani nerde?karanlık madde hani nerde? karanlık enerjı hani nerde karanlık maddelerin olmadıgı galaksiler.. bu ayeti tam olarak anlasaydınız, evrenın değil. dünyanın yaratıldıgınında ve dünyanın genişlediginden bahsediyor.


İlkönce sen Tartışma yapabilecek bir dürüstlüğe sâhip değilsin.
Evvelâ, koskoca yazıyı "Mantıksız" diyerek Eleştirdin, "Mantıksızlığın nerde olduğunu göstermeden" Sıvıştın.
Şimdi de Mantıksızlık ve paradox sorularına verdiğim cevâbı alıntılıyorsun.
Altına cevap olarak alâkasız sorular yazıyorsun.
Paradoks soruları bittiyse, öp elimi, diğer sorulara geçeyim.
Ama, Sen haddini bilmessin, ben yine devâm edeyim. 

Emîn ol tâmm bir ârızâsın.
Tahkîr etmek, şahsına saldırmak istemiyorum. Tesbît yapıyorum. 
Tahmîn ettiğim kadarıyla sendeki ârızânın kaynağı şu:
Standart, asgârî temel bir eğitim almadığı hâlde O konunun doktora düzeyindeki Bilgilerine burnunu sokan ve yoğunlaşmış bir kişilik profili gösteriyorsun.
Ben, sâdece mevcûd okullardaki ilk-orta-lise gibi temel eğitim kalıplarını da kasdetmiyorum. Bir İnsân temel bilgileri Bir Üstâd tan da oturup karşılıklı alabilir
Ama Emînim senin bir Üstâdın da yok.

Doktora düzeyindeki konular hakkında bazen derin tesbîtler yapman mümkün olabiliyor fakat temelin çürük olduğu için bir ânda bir çuval inciri berbât edici yanlışlar yapıyorsun.
Senin durumun, Küçük yaşlarda okuma fırsatı bulamamış, kâbiliyetini açığa çıkaramamış,,
Temel ilimlerden yoksun, kısıtlı imkânlara sâhip fakat tecrübe sâhibi mâharetli  sanayi ustalarına benziyor.
Veyâ Tıp ve eczâcılık eğitimi almamış şifâcılara benziyorsun.

Suyla çalışan araba veyâ soba yaptım modundasın.
Forumun Erke Dönergeci mucîdi gibisin.

Her zâman yaptığım gibi satır satır cevâba yöneliyorum, her sâtırda bile birçok temel bilgi noksânlığı görüyorum,, verilen cevapları da hiç anlayamadığını görünce,
Çattık ârızâya diyorum, Konuyu bilmeme rağmen Karamsarlığa düşüyorum.

Yine de sana cevâp vermeyi deneyeceğim.

Belki bu satırlarla üzerine çok gittim, Belki sana haksızlık yapıyorum. Tartışalım görelim durumumuzu.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

1. hata. evren bir zaman diliminde yaratılmaz çünkü, big benge göre, evren hiçlikten oluşan komutlarla var olmuştur, hiçlikte zaman olmaz, evren nano sasiseler içinde bebek evren olarak yaratılır, sonrada genişliyerek,2019 yılında bile ,genişlemeye devam eder. 6 gün dedikleri evren değil dünyadır.


Bak tâne tâne gideceğim.
Evet, Evreni kaplayan başka bir evren yoksa, Evren bir zamân diliminde yaratılmaz.
 

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

çünkü, big benge göre, evren hiçlikten oluşan komutlarla var olmuştur,


Hiçlikte Allah'ın varlığından bağımsız ne bir komut olur , ne de Hiçlik kendi kendine komut oluşturur. 
"Evren Bir zamân diliminde yaratılmaz" hükmünü isbatlamak için Çünkü dedikten sonra şöyle demen gerekiyor:
Big Bang den önceki "Yokluk" ânında madde yoktur, mesâfe yoktur. Hareket yoktur. Bunların olmadığı yerde zamân da olamaz.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

hiçlikte zaman olmaz,


Evet olmaz.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

evren nano sasiseler içinde bebek evren olarak yaratılır, sonrada genişliyerek,2019 yılında bile ,genişlemeye devam eder.


Müthiş bir ifâde kâbiliyetin var neyse,,
Evren nano saliseler içinde  yaratıldı evet,  genişlemeye devâm da ediyor. Evet.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

6 gün dedikleri evren değil dünyadır.

arş dediği 9. kat tanrının katı aslında 1400 yıl önce teleskop olmadıgından gündüz bulutları görüyorlardı, ve allahın bulutların üstünde oldugunu düşünüyorlardı.


Evet, 6 günde yaratılan Evren değildir. Evrenin içindeki Göklerden ve yerden bahsediliyor.
Velev ki Evreni 6 günde yarattım buyrulsaydı, Yine ortada bir problem yok ki. 
Gün kavramı Kur'ânda "evre, aşama" anlamındadır. "24 saat" lik bir aşama anlamında kullanılmamıştır.
Zamân Big bang ile başladığında,, ilk sâlise de bile 5 evre (gün) tamamlanmış olabilir ve ilk sâliseden  2019 a kadar 6. evre' nin  (aşamanın) içinde olabiliriz.
Dolayısıyla senin i'tirâzının hiç bir tutarlı tarafı yok.

Sen ancak şöyle bir i'tirâzda bulunabilirsin:
"Kur'ân, Kâinâtı veyâ içindekileri evreli yarattığını söylüyor, , hâyır Tanrı, yarattıklarını evresiz yaratır, bir ânda yaratır." diyebilirsin.
Ve yine saçmalamış olursun çünkü; Zâten Evrenin genişlediğini, hareketin sürekli olduğunu biliyorsun, Hareketin sürekli olduğu bir yerde Evre'sizliğin savunulamayacağı ortadadır....

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

2: hata..bilimsel olarak evrenin nasıl yaratıldıgı ispatlanmıştır?

 
Nasıl İsbatlanmış?
Büyük patlama bir kuramdır.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

kuranda önce dünyanın yaratıldıgını sonrada evrenın yaratıldıgını anlatmıştır. bu ciddi bir hatadır. big benge göre önce karanlık madde sonrada karanlık enerjı en sonundada madde boyutu ve zaman yaratılmıştır. demekkı gerçekten, gezgenler e nson yaratılmıştır. önce enerjı yartatıldıgına göre galaksiler ve samanyolları ve güneşler daha sonrada toz ve gz bulutuyla dünyalar. oluşmuştur .dünyalar en son oluşmuştur. ama kurana göre ilk önce yaşadıgımız dünya oluşmuştur.


Evren değil yedi gök diye geçiyor...
Daha demin de Evren olmadığını iddiâ ediyordun, unuttun mu?

O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. (Bakara/29)

Yeryüzünün önce yaratıldığını söyleyen  bu âyet varken,,
Senin tevehhüm ettiğin anlam doğruysa,
Ya'nî  Evrenden!!! Önce Dünyânın yaratıldığını,, Kur'ânın söylediğini düşünüyorsan,,
Bu şağıdaki âyetin ne işi vâr Kur'ânda


Gökyüzünü, Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Bundan sonra da yeryüzünü döşedi. (Nâziat 27-30)

Bir âyette Kabaca önce yarattım diğer âyette kabaca sonra yarattım buyuruyor.
Sen hemen ve hiç incelemeden buna çelişki diyeceksin.
Ben de sana bir öğüt vereyim, Kur'ânda nerde çelişki görüyorsan bil ki o adreste senin kafana sığmayan mu'cîze açıklamalar kısacık âyete sığdırılmış durumdadır.
Anla ki; bir tarafta önce yarattım diğer tarafta sonra yarattım buyruluyorsa, hemen anlaşılamayacak incelikler âyetlere yüklenmiş demektir. Daha dikkatli bak deniyor sana....

Konu başlığını zâten yeterince bulamaca çevirdin. Bir de sana burda uzun uzun konunun îzâhatını yapmaya çalışmayalım,, sayfayı daha fazla karıştırmayalım.
Sâdece bu konu için ayrı başlık aç da yazdıklarımız uçmasın, yazdıklarımızı aramayalım. "Buharlaşan ateist, deist sorular" çalışmamıza ilâve ederiz.

 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

ayrıca koskoca ilah böylemi ayet yazar?

hani nerde karadeliklerin yaratılışı? karadelikleri babammı yarattı? arkadaş. hani

nerde kuasarlar? hani nerde?karanlık madde hani nerde? karanlık enerjı hani nerde karanlık maddelerin olmadıgı galaksiler.. 


Evrenin Yaratıcısının, Pulsarlardan, Kara deliklerden,
Çay kaşığı kadar fakat Dünyâ'nın kütlesinden ağır maddelerin varlığından falan bahsetmesinin mi daha mantıklı olacağını düşünüyorsun? 
Karbon bileşikli âlemlerden daha öte,, altın bileşikli, gümüş bileşikli âlemlerden  de mi bahsetsin?
Denizlerin aşağıda değil Yukarıda olduğu farklı Yaşam biçimlerinden de bahsedilmesin mi?  
Ya bu Evren, bir susam tânesinin içindeyse, Sana göre Tanrı, onu da mı anlatmalıydı Kur'ânda.
 
Çok İlkel, çok geri düşünüyorsun.
Tanrının sana hidâyet etme isteği olsa zâten eder.
Tanrının sana gelmeye ihtiyâcı  varmış gibi yorumlar yapıyorsun. 
Blakis senin onu araman ve bulman lâzım. Mantığın düzgün çalışırsa şansın olabilir. Mantığın yamuksa ve dürüst değilsen,,
"Oh Tınn, ben rahatım, keyfim de yerinde, O bana gelsin, bulsun" şebekliği içine girersin.

Âlemlere Rahmet olan Hz. Muhammed Mustafâ olmasaydı, biz O'nu (Allah'ı) aslâ bulamazdık.
O yüzden Elindeki kitâba daha dikkatli ve düzgün bak...
 

10 saat önce, karamsarhuman yazdı:

bu ayeti tam olarak anlasaydınız, evrenın değil. dünyanın yaratıldıgınında ve dünyanın genişlediginden bahsediyor.


Nediyon sen? ben bi üşütükle mi tartışıyorum.
Şimdi de âyetin ne ifâde ettiğini mi öğretmeye çalışıyorsun bize.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, HATEM yazdı:


Evet, Evreni kaplayan başka bir evren yoksa, Evren bir zamân diliminde yaratılmaz.
 

 


Evet, 6 günde yaratılan Evren değildir. Evrenin içindeki Göklerden ve yerden bahsediliyor.
Velev ki Evreni 6 günde yarattım buyrulsaydı, Yine ortada bir problem yok ki. 
Gün kavramı Kur'ânda "evre, aşama" anlamındadır. "24 saat" lik bir aşama anlamında kullanılmamıştır.
Zamân Big bang ile başladığında,, ilk sâlise de bile 5 evre (gün) tamamlanmış olabilir ve ilk sâliseden  2019 a kadar 6. evre' nin  (aşamanın) içinde olabiliriz.
Dolayısıyla senin i'tirâzının hiç bir tutarlı tarafı yok.



...
O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. (Bakara/29)

Yeryüzünün önce yaratıldığını söyleyen  bu âyet varken,,
Senin tevehhüm ettiğin anlam doğruysa,
Ya'nî  Evrenden!!! Önce Dünyânın yaratıldığını,, Kur'ânın söylediğini düşünüyorsan,,
Bu şağıdaki âyetin ne işi vâr Kur'ânda


Gökyüzünü, Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Bundan sonra da yeryüzünü döşedi. (Nâziat 27-30)
 


Evrenin Yaratıcısının, Pulsarlardan, Kara deliklerden,
Çay kaşığı kadar fakat Dünyâ'nın kütlesinden ağır maddelerin varlığından falan bahsetmesinin mi daha mantıklı olacağını düşünüyorsun? 
Karbon bileşikli âlemlerden daha öte,, altın bileşikli, gümüş bileşikli âlemlerden  de mi bahsetsin?
Denizlerin aşağıda değil Yukarıda olduğu farklı Yaşam biçimlerinden de bahsedilmesin mi?  
Ya bu Evren, bir susam tânesinin içindeyse, Sana göre Tanrı, onu da mı anlatmalıydı Kur'ânda.
 

Madem bizim anladigimiz anlamda 6 gün degilse, tanri neden bu rakami veriyor?

Sayfanin altina yildizli bir aciklama gecmis mi?

Cennet varken bu dünya bu evren hazirligi neden?

Cinleri diger alemleri ve ademi cennette misafir olarak mi tutuyordu ve ademin bundan haberi mi yoktu?

 

Bende senin profilini cikardim.

Ayaklari tutmayan evden cikamayan, kicina bez takilan birisin.

Bu durum seni saldirgan yapmis.

tarihinde deadanddark tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

senin verdiğin emek gerçekten buysa, ben seninle çok iyi eğlenirim,  yazıyorsun bali yazdıkların, mantıklı olsun, bir anlamı olsun,,birader seni  kafa almıyor galiba, ben hiçlikten bahsediyorum, se ise sürekli papagan gibi varlık boyutundan evrenın 

içinden bahsediyorsun,


Hadi bahset bakalım dinliyorum.
 

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

senin allahın gücü nerde kullanıyor.  100 defa saydırma bana, komık oluyorsun.

1: evrenin içinde.

2 :zamanın içinde.

3: boyutun içinde.

alalhın herşeye gücü yeter tabiri, ise nerde kullanılıyor? evren ve fiziksel yasalarda.


Evet, Şeyler âlemine Her şey dâhil. Her şeye gücü yetiyor. Böyle inanıyoruz.

Dinlemeye (okumaya) devâm ediyoruz...

 

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

1: evrenin dışında herşeye gücü yetermi?(hiçlik boyutu)

2: zamansız evren yaratabilirmi?(hahaha sen buna mantıgı bırak cevap bile veremezsın.)

3: boyutsuz ve maddesiz, fiziksel yasasız, canlı varlık yaratabilirmi? (eğer bu koşullarla hala yaratır diyorsan acilen psikolojı bölümünden randevu al ve tedavine başla, travma bölümü..)

 

1: senin allahının herşeye gücü yetiyor bu herşeyın mantıgı, big bengten önce işlemez, kimse yemez bu numarayı bı forumda. işin zor.

:0_80cbc_37a71a73_L::smashfreak:


 

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

1: evrenin dışında herşeye gücü yetermi?(hiçlik boyutu)


Evrenin dışının hiçlik olduğu garanti değildir. Çünkü Bildiğimiz Evren bir susam tânesinin bile içinde olabilir, bunun olup-olamayacağını kesin bilemeyiz.
Bu Evrenden başka Evren olmadığını farzedersek. Evrenin Dışını da hiçlik diye kâbul edersek.
"Hiçlikte her şeye gücü yeter mi? Diye sormuşsun.

Lan Şebek, Hiçlikte bir şey olmaz ki, adı üstünde hiçlik... Her şeye gücü yetmek de nedir?  Hiç bir şey yok ki ortada.

Hiçlik bu,, Hiçlikte ne var da neye gücün yetmesini bekliyorsun? 
Hiçlikte neyin alınıp, getirilip götürülmesini bekliyorsun, Neye kuvvet uygulamasını bekliyorsun Allah'tan? 
Üşütük müsün?

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

2: zamansız evren yaratabilirmi?(hahaha sen buna mantıgı bırak cevap bile veremezsın.)


Her şeyi yaratır, yaratmada Kudret açısından hiç bir sıkıntı yok, bunu yukarıda anlatmıştık.
Kudret şey'e taalluk eder. Bu şey, maddî de olabilir ma'nevî de olabilir. Ya'ni soyut varlıklar da şey kapsamına girer. Foton bile bir şey dir.
Kudret, her şey'e ilişir. Bu Yüzden Allah'ın her şey'e gücü yeter.
Fakat gücünü harekete geçirmesi için yapacağı işi istemesi gerekir.
Neyi isteyip istemeyeceğine de Kendi ilmi karâr verir.
Bize göre mantıksız olan bir şeyi yapabilir. Ama kendi ilmine muhâl bir iş yapmaz. 

Zamânsız Evren yaratmak bize mantıksız gelebilir.
Fakat Bize mantıksız gelen bir şeyin Allah için de mantıksız olacağını iddiâ edemeyiz. Biz bunu bilemeyiz.
Kendisi isterse, İlmine muhâl değilse yaratır.

Yukarıda (Birinci soruda) Hiçlikte bir şeyden veyâ her şeyden bahis açmanın bir şebeklik olduğunu belirtmiştim.
Burada da şebeklik artarak devâm ediyor.
"Hiçlikte zamânsız evren yaratılabilir mi?" diye sormuş.
Hiçlik, bir şey ihtivâ etmediği edemeyeceği gibi
Hiçlikte diye işâret edebileceğimiz yaratmaya mahâl olabilecek bir mekân da olamaz..
Hiçlik diye bir ortam yok ki, Hiçlikte, yaratmak mümkün olsun.
Hiçlik bir boşluk bile değil ki yaratılacağı farzedilen şey, Hiçliğin neresine konulacak. HÛUUU

 

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

3: boyutsuz ve maddesiz, fiziksel yasasız, canlı varlık yaratabilirmi? (eğer bu koşullarla hala yaratır diyorsan acilen psikolojı bölümünden randevu al ve tedavine başla, travma bölümü..)


Elbette Yaratır. Yaratmış zâten... Rûhlar bu türden yaratıklardır. :smashfreak:     :0_80cbc_37a71a73_L:

 

12 saat önce, karamsarhuman yazdı:

1: senin allahının herşeye gücü yetiyor bu herşeyın mantıgı, big bengten önce işlemez, kimse yemez bu numarayı bı forumda. işin zor.


Büyük Patlamanın ya'nî sıfır noktasının öncesi olmaz. Adı üstünde sıfır. 
Senin cebinde para yokken ben sana Cebinde kaç para var Ey Allah'ın zavallı kulu desem. Ne diyceksin?
"Cebimde para yok" diyeceksin değil mi?
Bu cevaptan sonra ben sana "çok mu yok az mı yok, ne kadar yok? diye sorsam,
Heraldesen son çâre olarak ""sıfır sıfır"" dersin Çünkü üşütük değilse sıfırı anlamalı diye düşünürsün.
İşte, Büyük patlamanın ilk ânı,  da zamânın sıfır noktasıdır, zamânın başlangıcıdır. Ve sıfırın öncesi olmaz.
Zamânın olmadığı yerde "bir Önce"den bahsedilemez. Big Bang'ten Önce demen, senin mes'eleyi hiç anlamadığının kanıtıdır.
Hele bir Hiçlik tasavvur etmen,, "Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" cinsinden bir düşüncesizliktir.
Big bangın öncesi olmaz dedik ya, Sen yine burayı da büsbütün karıştırırsın, ilâve açıklama yapayım dinle...
Büyük patlamadan önce zamân kaydı yok diyoruz. 
Senin zannettiğin gibi büyük patlamadan önce Hiçlik vâr demiyoruz.
Zâten büyük patlamadan önce Hiçlik vâr iddiâsında bulunan kişi, kırk çeşit yüzme bilip, suya düştüğünde bütün bildiklerini unutan Eşşeğe benzer.
Büyük Patlama öncesinde Hiçlik değil, Varlığın ta kendisi var. Ya'nî Hakk teâlâ vâr. 
Big Bang ile yaratılan ya da her ne şekilde yaratıldıysa yaratılan Kâinâtın varlığı,,
hiç yoktan yaratılmış bir varlık değildir. Kâinâtın varlığı, Gerçek varlığın bir Formu, ya'nî Hakk'ın,, zuhûru ve Tecellîlerinden ibârettir. 

Bir Soru da Ben sana sorayım: Şimdi Ben seni cevaplarımla dövebilir miyim? Dövdüm mü? Kudretim buna yeter mi, yetti mi?
Senin Cevâbın şu olacaktır: "Sen Beni ilmen dövemessin, kudretin de ilmin de buna yetmez"
Haklısın, Ben de sana hak veriyorum.
Senin kafaya salladığım her yumruğun boşa gittiğini itirâf ediyorum.
Neden mi?
Kafasız Beyinsizin tekisin de ondan.
 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
46 dakika önce, HATEM yazdı:


Hadi bahset bakalım dinliyorum.
 

 


Evet, Şeyler âlemine Her şey dâhil. Her şeye gücü yetiyor. Böyle inanıyoruz.

Dinlemeye (okumaya) devâm ediyoruz...

 

 


 

 


Evrenin dışının hiçlik olduğu garanti değildir. Çünkü Bildiğimiz Evren bir susam tânesinin bile içinde olabilir, bunun olup-olamayacağını kesin bilemeyiz.
Bu Evrenden başka Evren olmadığını farzedersek. Evrenin Dışını da hiçlik diye kâbul edersek.
"Hiçlikte her şeye gücü yeter mi? Diye sormuşsun.

Lan Şebek, Hiçlikte bir şey olmaz ki, adı üstünde hiçlik... Her şeye gücü yetmek de nedir?  Hiç bir şey yok ki ortada.

Hiçlik bu,, Hiçlikte ne var da neye gücün yetmesini bekliyorsun? 
Hiçlikte neyin alınıp, getirilip götürülmesini bekliyorsun, Neye kuvvet uygulamasını bekliyorsun Allah'tan? 
Üşütük müsün?

 


Her şeyi yaratır, yaratmada Kudret açısından hiç bir sıkıntı yok, bunu yukarıda anlatmıştık.
Kudret şey'e taalluk eder. Bu şey, maddî de olabilir ma'nevî de olabilir. Ya'ni soyut varlıklar da şey kapsamına girer. Foton bile bir şey dir.
Kudret, her şey'e ilişir. Bu Yüzden Allah'ın her şey'e gücü yeter.
Fakat gücünü harekete geçirmesi için yapacağı işi istemesi gerekir.
Neyi isteyip istemeyeceğine de Kendi ilmi karâr verir.
Bize göre mantıksız olan bir şeyi yapabilir. Ama kendi ilmine muhâl bir iş yapmaz. 

Zamânsız Evren yaratmak bize mantıksız gelebilir.
Fakat Bize mantıksız gelen bir şeyin Allah için de mantıksız olacağını iddiâ edemeyiz. Biz bunu bilemeyiz.
Kendisi isterse, İlmine muhâl değilse yaratır.

Yukarıda (Birinci soruda) Hiçlikte bir şeyden veyâ her şeyden bahis açmanın bir şebeklik olduğunu belirtmiştim.
Burada da şebeklik artarak devâm ediyor.
"Hiçlikte zamânsız evren yaratılabilir mi?" diye sormuş.
Hiçlik, bir şey ihtivâ etmediği edemeyeceği gibi
Hiçlikte diye işâret edebileceğimiz yaratmaya mahâl olabilecek bir mekân da olamaz..
Hiçlik diye bir ortam yok ki, Hiçlikte, yaratmak mümkün olsun.
Hiçlik bir boşluk bile değil ki yaratılacağı farzedilen şey, Hiçliğin neresine konulacak. HÛUUU

 

 


Elbette Yaratır. Yaratmış zâten... Rûhlar bu türden yaratıklardır:smashfreak:     :0_80cbc_37a71a73_L:

 


Büyük Patlamanın ya'nî sıfır noktasının öncesi olmaz. Adı üstünde sıfır. 
Senin cebinde para yokken ben sana Cebinde kaç para var Ey Allah'ın zavallı kulu desem. Ne diyceksin?
"Cebimde para yok" diyeceksin değil mi?
Bu cevaptan sonra ben sana "çok mu yok az mı yok, ne kadar yok? diye sorsam,
Heraldesen son çâre olarak ""sıfır sıfır"" dersin Çünkü üşütük değilse sıfırı anlamalı diye düşünürsün.
İşte, Büyük patlamanın ilk ânı,  da zamânın sıfır noktasıdır, zamânın başlangıcıdır. Ve sıfırın öncesi olmaz.
Zamânın olmadığı yerde "bir Önce"den bahsedilemez. Big Bang'ten Önce demen, senin mes'eleyi hiç anlamadığının kanıtıdır.
Hele bir Hiçlik tasavvur etmen,, "Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı" cinsinden bir düşüncesizliktir.
Big bangın öncesi olmaz dedik ya, Sen yine burayı da büsbütün karıştırırsın, ilâve açıklama yapayım dinle...
Büyük patlamadan önce zamân kaydı yok diyoruz. 
Senin zannettiğin gibi büyük patlamadan önce Hiçlik vâr demiyoruz.
Zâten büyük patlamadan önce Hiçlik vâr iddiâsında bulunan kişi, kırk çeşit yüzme bilip, suya düştüğünde bütün bildiklerini unutan Eşşeğe benzer.
Büyük Patlama öncesinde Hiçlik değil, Varlığın ta kendisi var. Ya'nî Hakk teâlâ vâr. 
Big Bang ile yaratılan ya da her ne şekilde yaratıldıysa yaratılan Kâinâtın varlığı,,
hiç yoktan yaratılmış bir varlık değildir. Kâinâtın varlığı, Gerçek varlığın bir Formu, ya'nî Hakk'ın,, zuhûru ve Tecellîlerinden ibârettir. 

Bir Soru da Ben sana sorayım: Şimdi Ben seni cevaplarımla dövebilir miyim? Dövdüm mü? Kudretim buna yeter mi, yetti mi?
Senin Cevâbın şu olacaktır: "Sen Beni ilmen dövemessin, kudretin de ilmin de buna yetmez"
Haklısın, Ben de sana hak veriyorum.
Senin kafaya salladığım her yumruğun boşa gittiğini itirâf ediyorum.
Neden mi?
Kafasız Beyinsizin tekisin de ondan.
 

 hahaha ..big bengten öncesi olmazmı?  kırmızı fontla işaretledim, sen bu yazdıklarına iannıyormusun? gerçekten, seni zeki biri diye ciddiye;

almayı düşünmüştüm, ama hayal kırıllıgan uğrattın beni ,bu teizmin en büyük silahı sizi kendi silahınızla vurmak bana gurur veriyor,

bak bakalım, bu ayet ne anlatıyor, uzun uzun yazıcağına mantıklı birşeyler sıçsaydında, beni biraz yorsaydın, ama sende nerde o kafa? sana azıcık yüklensem, kabusun olurum, .ama yüklenmiyorum, kapasitene göre takılıyorum.

Allah vardı ve onunla birlikte hiçbir şey yoktu.” (Buhârî, Megâzî, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22

 

işte görüyoruz, dışa dogru büyük patlama anını, öfffff  çokk fena koktu burası,,

işte ben buna dışa doğrı zıçma adını koydum.. ne yazdığını bilmeyen havagazısısın.

Allah ise her şeyi var eden, yaratandır (En’âm, 6/102). “O gökleri ve yeri yaratandır…” (Fâtır, 45/1) O hâlde Allah, her çeşit zaman ve mekân kayıtlarından (bağımsızdır) uzaktır.

yazdıklarının tamamını okudum, sorularımla zerre kadar bagı yok. tekrar soruyorum.

1: allah zama nve mekandan bagımsız canlı varlık yaratabilirmi? cevap evet ise herşeey gücü yeter. hayır ise herşeye gücü yetmez.. zaman ve mekandan bagımsız deyince ruh anlıyan biriyle tartışıyorum. ruh değil  yuhhhh diyorum o kadar.. cahilliğin bu kadarı bana bile fazla gelir..

sadece 1 soruyla işin bitti.. allah kurtarsın.

:0_80cbc_37a71a73_L::smashfreak:?

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 23.04.2019 at 02:31, HATEM yazdı:


1- ATEİSTLER, SORDUKLARI SORULARA, DOĞRU CEVAPLAR VERİLSE BU CEVAPLARI ANLAYABİLİRLER Mİ?
EL CEVAP: ANLAYAMAZLAR

KORKARLAR, KALEM BİLE OYNATAMAZLAR; KONU DIŞINDA İSE ÇOK GÜZEL ÜFÜRÜRLER 

2- ATEİSTLER GERÇEĞİN PEŞİNDE MİDİR? ARADIKLARI ŞEY CEVAP MIDIR YOKSA GEYİK Mİ?
EL CEVAP: ÇOĞUNLUKLA GEYİKTİR:

Cevap Aşağıdadır Artık dağılabilirsiniz.

 

PARADOKS MANTIK SORULARI -1

NOT:BUNLAR EN ZORLARI KALBİ OLAN İNANÇLI KİMSELER OKUMASIN

1.TANRI'NIN KENDİ KENDİNİ YOK ETMEYE GÜCÜ YETER Mİ?

2.TANRI'NIN İKİNCİ BİR TANRI'YI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

3.TANRI'NIN BİRDEN FAZLA OLMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

4.TANRI'NIN GÜCÜ YETMEYECEK BİRŞEYİ YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?
5.TANRININ KENDİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR TANRI YARATMAYA GÜCÜ YETER Mİ?

6.TANRI MANTIK İLKELERİNİN ÜZERİNDE MİDİR? AYNI ANDA HEM DOĞRU OLAN HEM DE YANLIŞ OLAN BİR ŞEY YARATABİLİR Mİ ÖRNEĞİN; DAİRE ŞEKLİNDE BİR KARE?
 

Soruların Cevapları:
Cevap verilemez muazzâm bir soru bulduğunu düşünen ateist, heyecana gelip sürekli aynı soruları tekrâr ederek vehmettiği zaferini perçinlemeye çalışmış.
 

Yukarıdaki soruların mantıksızlığı,, akıl ve mantık dâiresine hapsolmuş olanlar için bu sorulara cevap vermeme gerekçesi olarak ileri sürülmektedir. Halbuki ehlullah âlemde hatâ olmadığını, yanlış gözüken her şeyde bir doğruluk yönü olduğunu bilir. Ehlullah, mi’râclarında Cebrâil aleyhisselâmı ya’nî Akıl kuvvetini geride, Sidre-i Müntehâ’da bırakıp yollarına aşk ile devâm edenlerdir. Onlar, esmâ ve ikilik dâiresinden çıkıp yoklukları ile Zât’a vâsıl olanlardır. Allah'ın yaratmış olduğu bu âlemde, mutlak (heryönüyle, sırf) çirkin, mutlak kötü, mutlak mantıksız ve mutlak gereksiz hiçbirşey yoktur.
 

Ehl-i Kabuk müslümânlar için bu sorular Mantıksızdır ve cevâba lâyık değildir. Zâten ehl-i kabuk,, sorunun mantıksızlığı gerekçesiyle cevap veremeyeceği için soruyu soranı aşağılayıcı ifâdeler kurar. Halbuki soruyu soran,,  Müslümânın zihnindeki tanrıyı müslümânın mantığıyla çelişkiye düşürmeye çalışıyor. Müslümânın bilgisizliğini göstermede veyâ Müslümânın mantık sınırları çerçevesinde mahpûs olduğunu göstermekte başarılı da oluyor. Halbuki Gerçek olan Allah Ya'nî İnsân-ı Kâmilin irfânındaki Allah (c.c.) çelişki aczine düşürülemez.

Mantıklı ya da mantıksız sorularla çelişkiye düşürülen müslümânların bu durumları,, onların ebedî mutlululuklarını engellemez. İlim, îmândan öncelikli bir temel olsa da, îmânın nûru bütün karanlıkları aydınlatır, en büyük karanlık olan cehâletin zarârlarını bile giderir.
 

Ehl-i Hakk için Âlemde bâtıl yoktur, âlemde hatâ da yoktur çünkü âlem Hakk ile doludur. Allah âlemi Hakk ile yaratmıştır. Dolayısıyla Yukarıdaki soruların, soruyu soranın eğer anlayabilirse mantığını mutmain kılacak cevapları vardır.
 

Yukarıdaki sorular, mantıksızlık ortak paydasında birleştikleri için aslında aynı sorulardır.
 
Soruların cevâbına geçiyorum:

Allah’ın kudreti sınırsızdır. Allah’ın Kâinâtı yaratması bizim zihnimizde basit bir eşyâyı, meyveyi hayâl etmemiz (yaratmamız) kadar basittir. Ve Allah’ın bir sivrisineği yaratması ile Bütün Kâinâtı yaratması arasında kudreti bakımından, güç yetirmesi bakımından hiçbir fark yoktur.

Allah’ın kudret sıfatının akıl almaz sınırsızlığı anlaşıldıktan sonra Allah’ın kudret sıfatının bağımsız, müstakill bir sıfat olmadığını bilmek gerekir.

Allah’ın kudret sıfatı Allah’ın diğer bütün sıfatlarında olduğu gibi Allah’ın Zât’ına bağımlıdır, Zât’ın emrindedirler.

Allah’ın sıfatlarının Zât’a yakınlıklarında bir öncelik sıralaması vardır. Zât’a en yakın Hayat sıfatı gelir. Sonra ilim sonra irâde ve daha sonra kudret sıfatı gelir. Allah bir şeyi yaratacağı zamân, kudreti sınırsız olduğu için her şeyi yaratabilir fakat irâde vasfının izin vermesi gerekir. İrâde sıfatının izin vermediği bir şeyi ya’nî Allah, istemediği bir şeyi yaratmaz.

Diyelim istedi ve yaratacak, fakat istediği şey Allah’ın ilmine aykırı, dikkat edin bizim ilmimize mantığımıza değil, Allah’ın kendi ilmine aykırı… Ya’nî Allah’ın ilim sıfatının muhâl gördüğü bir şeyi Allah’ın irâde sıfatı onay verse bile ya'nî Allah istese bile,, yaratmaz. Dikkat edin, Gücü yetmediği için değil. Kendi ilmi onay vermediği için, yaratmak muhâl olduğu için veyâ adâletine uymadığı, yaraşmadığı için yaratmaz.
 

Yukarıdaki dört sorunun bu temel cevâbına birinci soru için bir ilâve yapalım. Soruda Tanrının yok olmasından bahsetmiş. Evvelâ tanrı Allah demek değildir. Tanrı cins isimdir. Allah özel isimdir. Ayrıca, Tanrılık bir cins isim olduğu için  bir sıfattır. Allah ise tek bir Zât'ın ismidir. İlâhlık sıfatıyla mevsûf bir Zât'ın ismidir.

Mahlûkatta güç ve kuvvetin odaklandığı her şey tanrılık (ilâhlık) özelliği taşır. Ve bu bakımdan her ilâhın, Allah’a bir nisbeti vârdır. Aslında ilah olarak gözüken çokluk, Allah’tan başkası değildir. Kuvvet ve Kudretin odaklandığı varlıkların çok büyük varlıklar olmasına gerek yoktur, En küçük bir hardal tânesi veyâ elektron veyâ zerre bile, öldürme ve diriltme özelliği taşır.
 

Tanrı ve Tanrılar birer mahlûktur. Bütün sıfatlar ve onların gölgesi olan eşyâ gibi hayâlî varlıklardır. Allah ise yaratanların yaratanı, tanrıların tanrısıdır. Mutlak varlıktır, bir mahlûk değildir. Tanrılar, mahlûk olduğu için yok da olurlar. Allah ise hâlik olduğu için değil, mutlak varlık, sırf varlık olduğu için yokluğu tasavvur edilemez. Yokluğun olmadığı şeye sırf varlık veyâ Allah denir. Varlık (Mutlak varlık, Allah) yok olmaz, mutlak yokluk da ezelen ve ebeden vâr olmaz.

Not: Allahtan başka ilâh (tanrı) yoktur demek, Dünyâ da Tanrı görünümündeki bütün güç odaklarını inkâr etmek, onları yok saymak anlamında değildir. Allah'ın bütün bu ilâhlarla (Devlet başkanı, polis, terörist, zengin, hardal tânesi veyâ elektron) münâsebetini doğru kavrayın anlamındadır. "Gerçek ilâh benim, onların hepsi benim taht-ı kudretim dâhilinde iş yaparlar, gerçekte fâil benim" anlamındadır...
 

Soruyu soran, Allah’ı bilmediği, tanımadığı ve kabûl etmediği için Tanrı düzeyinde kaldığı için,, Soruda geçen tanrılar için,,  Soruyu soranın zihnindeki tanrı da zâten mahlûk bir tanrı olduğu için,,  evet Allah (c.c.) Tanrıları vâr eder ve yok eder ve zâten ediyor. İkinci soruda olduğu gibi eş gözüken, kafa tutan tanrılar yaratıyor ve yok ediyor. Gerçek Tanrının kendisi olduğu anlaşılsın,, Sabır gibi Metânet gibi kudsiyet ve ulviyet gibi yüce sıfatların gerçek sâhibi olduğu tahakkuk etsin diye, kemâlâtları açığa çıksın diye bu işleri yapıyor.
 

Diğer sorulara da evet deriz, zâten Allah güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta ve sınırlı varlıklarda da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette de açığa çıkıyor.
 

Bu açıklamalarımızdan sonra Ateist; “Yok sen bizi yanlış anladın biz tanrıları (ilahları) kasdetmedik. -Ya neyi kasdettin? -Allah’ı kasdettim Derse…
 

Başlangıçta verdiğimiz cevap geçerlidir. Allah’ın kudreti sonsuz ve sınırsızdır. Fakat ilminin muhâl gördüğü İrâdesinin izin vermediği (istemediği) bir şeyi yaratmaz. Dikkat edin, Allah’ın kendi ilminin muhâl gördüklerinden bahsediyoruz. Biz Allah’ın hangi acayiplikleri muhâl görüp görmediğini bilemeyiz. Bizim için ya da câhil insânların muhâl gördükleri çoğu şey Allah için muhâl olmayabilir (mu'cîze ve kerâmetler gibi). Bu da altıncı soruya ilâve bir cevap olsun… Dâire şeklinde bir kare yaratmak, soruyu soran ateistin zihninde imkânsız, yapılamayacak, muhâl bir iş zannedilmesine râğmen, nice imkânsız gibi zannedilen şeyler Allah’ın ilminde mümkindir. Bir kısmı da Allah’ın ilminin mümkin görmedikleridir ki bunlar hiçbir zamân yaratılmaz. Dikkat edin, Yaratılmaması kudretin yetersizliğinden değildir. Allah'ın irâdesinin veyâ ilminin onay vermemesi sebebiyle yaratılmaz.

 

Dikkat edin, eklenen resimde hem dâire hem kare gibi gözüken bir silindir vardır.
 

7.TANRI EVRENİ YARATMADAN ÖNCE NEREDEYDİ? NE YAPIYORDU?

Allah Evreni yaratmadan önce diye bir anlamlı soru cümlesi olmaz. Çünkü Evrenden önce zamân yoktur. Mekân konum ve hareketin bulunmadığı yerde zamân olmaz. Zamânın olmadığı yerde Öncelik ve sonralık da olmaz. Mekânın olmadığı bir yerde, Neredeydi? Sorusu ve Ne yapıyordu? Sorusu ifâde kalıbı bakımından yanlış olsa da biz sorudaki maksadı anladık.

Şoru şöyle sorulsaydı muhteşem olurdu: “Kâinât yok, daha yaratılmamış, bu durumda Allah nasıl var?”
 

Aslında şu ânda Allah’ın nasıl ve nerede olduğunu bilmeyene, Allah’ın mâhiyeti ve Allah’ı tanımak bilmeyene, Allah’ın varlığını dahî kabûl edemeyene ya’nî bu düşünce düzeyine ulaşamamış bir insâna, Kâinâtlar yok iken ki Allah’ın hâli anlatılmaz. İnce ince, uzun uzun anlatmak hikmete uygun olmaz. O yüzden Hûlâsanın hulâsâsı anlatılacak ki Ateistlerin müslümânları çok kolay olan inkâr yolu ile bile acze düşüremeyecekleri anlaşılsın yeter.
 

Zamân kâinâtın yaratılışı esnâsında,, mukayyed (sınırlı, bağımlı) varlıkların ve bu varlıkların hareketiyle başladığı için, Kâinât, Ezelî bir mahlûk ve ezelî bir hâdistir. Dikkat edin, Kâinâttan öncesi olamayacağı için bu anlamda Kâinât ezelîdir ve başlangıç vakti tasavvur edilemez. Yine Kâinât ya da Kâinâtlar, Allah’ın sayısız isimlerinin sürekli tecellî etdiği bir yer ve sürekli Allah’ın isimlerine mazhar ve ayna oldukları için ve Allah’ın isimlerine ve de zuhûrlarına bir son olamayacağı için ve dikkat edin Allah’ın esmâsının zuhurda kesintiye uğraması olanaksız olduğu için ya’nî Hakk Teâlâ, açığa çıkmada ta’tili (kesintiyi) kabûl etmeyeceği için yukarıda belirttiğimiz gibi Kâinât nisbeten ezelî olduğu gibi hem de Ebedîdir.
 

Bu Ebedîlik, yokluğa mahkûm olmadıkları ve bir sonları olmadıkları anlamında değildir. Kâinâttaki her sınırlı varlığın mahlûk olması sebebiyle her ân “halk-ı cedîde” dayanan kıyâmetleri ve nihâyî bir kıyâmeti vardır. 

Ayrıca Kur’ânda zikredilen büyük kıyâmet, Kâinâtın bütünü için aynı ânda geçerli değildir.
 

Kâinât, mukayyed, izâfi, sınırlı ve görünebilen varlıktır. Mutlak varlığın ya’nî Hakk Teâlânın , zuhurundan, formundan, zamânla kayıtlı tecellîlerinden ve yine mutlak varlıkta tahakkuk eden hayâllerinden ibârettir.
 

Kâinâtın,, hayâlî ve gölge ve izâfî ve mahlûk ve hâdis olan (meydana gelen, yeni oluşan, öncesinde Hakk olan), varlığı vâr iken,, Allah’ın mutlak varlığı nasıl kayyum olarak Kâinâtın varlığını ayakta tutuyorsa,, Kâinâtın mukayyed varlığı yok iken (görünmüyor iken) Allah (c.c.) yine bulunduğu mutlaklık hâli üzre mutlak varlık hâlinde bulunmaktadır.
 

Allah (c.c.) mutlak varlıktır, sırf varlıktır ya’nî varlığın ta kendisidir. Mukayyed olan eşyânın ya’nî duyu organlarımızla algılayabildiğimiz maddî varlığın özüdür esâsıdır.
 

İşte bu mutlak varlık sonsuz lâtîftir (soyut, ince). Mutlak varlık, her türlü zıdlıktan, şekilden, sûretten, bir sıfat ile kayıtlanmaktan münezzehtir. İdraklerden müteâldir. Zât-ı Hakk’ın kendine mahsûs bu Zât-ı Ehâdiye (Mutlak teklik) mertebesinde, kendisine Allah ismi bile nisbet edilemez. Ancak “O” (Hû) ismi ile bu mertebeye işâret edilebilir. Bu mertebe Hakk Teâlânın sırf zât, sırf teklik ve sırf varlık mertebesidir.
 

Bu bilgilerle ilk defa karşılaşanlar için yazılanları anlamak zor gibi gözükse de Şöyle bir misâl verirsek zannediyorum anlamanın bir ucundan tutabilirsiniz.

Atmosferde Su,, su buharı hâlinde mevcûddur fakat duyu organlarımızla bu suyu göremez ve hissedemeyiz (Aşırı rûtubet yoksa). Ancak bu su,, bulut olduğunda görebilir, yağmur olduğunda işitebilir ve kar olduğunda hem görür hem duyar hem de hissedebiliriz. Su buharı mutlaklığa benzediği ve nisbeten sınırsız olduğu ve nisbeten lâtif (soyut) olduğu için göremiyorduk. Yağmur veyâ kar şekliyle kayıtlandığında, sınırlandığında ancak gördük ve hissettik.
 

Bulut, yağmur damlası, kar tânesi,, su dan başka bir şey olmadığı gibi bulut, yağmur damlası ve karın atmosferde mevcûd olmaması, atmosferdeki suyun yokluğuna delîl olmaz. Su kendi hâli üzre mutlak bir biçimde atmosferde mevcûddur. Aynen bunun gibi Büyük patlamayla veyâ başka bir biçimde somut bir varlık hâlini alan Kâinât, Allah’ın kendi varlığının açığa çıkmasından görünür hâle dönüşmesinden ibâret olduğu gibi, büyük patlama olmadan, Kâinâtın yaratılmamışken, Görülür duyulur hissedilir hiçbir varlık yok zannetdiğimiz ortamda Allah yine bulunduğu mutlak teklik hâli üzre mutlak ve eltâf-ı lâtîf (lâtîflerin lâtîfi) varlığı ile en hakikî bir hâl ile mevcûddur.
 

Eşyâyı Kâinât, Allah’ın gölgesi mesâbesindedir. Ve Allah’ın varlığının bir âlâmetidir (delîlidir). Delîlden medlûle ulaşamamak, Gölgenin bir sâhibi olması gerektiğini düşünememek bir düşüncesizliktir.
Ebedî bir teknolojiyle üretilmiş insân makinesini kullanma beceriksizliğidir. Kâinâtların varlığında ve yokluğunda Kâinâtları ayakta tutanı ve kendi mutlak varlığı sâyesinde Kâinâtları açığa çıkaran asıl varlığı inkâr etmek bir bilinç düzeysizliğidir. Düşünce ve anlayışta bir evrim başarısızlığıdır.
 

8.TANRI GELECEĞİ HEM BİLİR, HEM DE DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? (DEĞİŞTİRİRSE ESKİ BİLGİSİ YANLIŞ OLUR)

Başlangıçtaki muhâl cevâbı bu soruda da geçerli olmasına rağmen biz de böyle basit bir zekâ seviyesi bulmuşken Allah’ı sevenlerin üstünlüğünü başka bir vecihten gösterelim.
 

Soruyu soran, Allah’ın ezeldeki takdîr ve bilgisini hiçbir zamân bilemeyeceği için ezelî bilginin değiştirilip değiştirilmediğini hiçbir zamân anlayamaz.
 

Allah’ın bir mutlak bir de muallak kaderi vardır. Muallak kader değişebilir, mutlak kader değişmez.
 

Mutlak kaderin de değişmesi ancak Allah-u a’lem (Allah bilir), paralel evrene kaderin bölünmesi yoluyla olabilir.
 

9- TANRI HER ŞEYE KADİR OLMAMAYA DA KADİR MİDİR?

Yukarıda aynı minvaldeki soruların cevâbını vermiş ve demiştik ki, Allah Güçlü olmasına rağmen güçsüzde de zuhur ediyor, Muhtâc olmamasına râğmen fakirde zuhur ediyor ve hastada da gözüküyor, kâmil olmasına rağmen nâkısta da zuhur ediyor, mutlak tek olmasına râğmen ikilikte ve kesrette (çoklukta) de açığa çıkıyor.
Dolayısıyla Güçsüz gözükmeye elbette kâdirdir. Hattâ Güç, Güçsüzlükte gizlenmiştir.
 

10.TANRI DÜŞÜNEBİLİR Mİ? (DÜŞÜNME GELECEĞE VE GEÇMİŞE DAİRDİR. TANRI GELECEĞİ VE GEÇMİŞİ BİLDİĞİ İÇİN DÜŞÜNEMEMELİDİR. DÜŞÜNMEYE KALKTIĞINDA KENDİNİ YALANLAR. BU YÜZDEN TANRI GELECEK DE KURGULAYAMAZ. KURGULARSA GELECEĞİ BİLMİYORDUR).

Hakk Teâlâ, Zât’ının bir gereği olarak geçmişi ve geleceği ve her şeyi tek bir ânda bilir. Allah (c.c.) İsimlerinin hükümlerinin bir îcâbı olarak da İsimlerinin mazharı olan kullarının sınırlı perspektiflerinden de görür ve düşünür. Bu sınırlı kulların en kâmili olan,, Allah ism-i şerîfinin kulu ve aynası olan kulunun perspektifinden görür ve diğer kullarına bu perspektiften hükmeder. Onun gözü ile sever, nefret eder, zengin kılar fakir eder. Bu insân-ı Kâmile Kutbu’l Aktâb veyâ Gavs veyâ Kutb-u Medâr derler. Allah ism-i şerîfinin yeryüzündeki tek kuludur. İnsânlar içinde gizli ve sıradan bir insândır.
 

11- TANRI, HERHANGİ BİR SIFATINA (TANRI'NIN 99 İSMİ OLAN ESMA-ÜL HÜSNA’DA GEÇEN TÜM İSİMLERİ BİRER SIFATINA KARŞILIK OLDUĞUNA GÖRE) AYKIRI ŞEKİLDE DAVRANABİLİR Mİ? DAVRANABİLİRSE VE DAVRANIRSA, O ZAMAN BU SIFATI NASIL HAK EDER?

Niye aykırı davransın ki, esmâsı kendi esmâsıdır kendi esmâsının îcâbı ne ise ona uygun hükmeder ve fiiller işler. Soruyu soran, bu isimlerin birbirine muhalif ve karşıt olduğunun da farkında değil. Meselâ Şeytân Allah’ın mudill isminin kulu ve âleti iken, hz. Ömer, Allah’ın Hâdî isminin kulu ve âletidir. Bunlar birbirleriyle savaş etseler de her iki isimde hükmeden ve fâil olan Allah’tır. İsimlerin çoğu birbirine zıd olduğu için âlemlerde aykırılıklar ve savaşlar belli bir düzen dâhilinde sürüp gider.
 

Alıntıdır a. a. şenol

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, karamsarhuman yazdı:

 


O KADAR ŞAPŞALSIN Kİ, BENİM CANER TASLAMAN'DAN NE KADAR FARKLI DÜŞÜNDÜĞÜMÜ,,
BUNCA YAZILARIMA RAĞMEN ANLAYAMIYORSUN.
SEN HANGİ KLASİK GELENEKÇİ VEYÂ SÜNNÎ MÜSLÜMÂNIN
VEYÂ SEN HANGİ MEALİST VE HADÎS İNKÂRCISI, REFORMİST MÜSLÜMÂNIN,,
BENİM (BİZİM) SÖYLEDİĞİM GİBİ,,
"HAKK TEÂLÂ MUTLAK VARLIKTIR,  HAKK TEÂLÂNIN ZÂT'I; VARLIĞIN TA KENDİSİDİR"  DEDİĞİNİ DUYDUN?
VEYÂ SEN HANGİ KLASİK MÜSLÜMÂNIN;
KÂİNÂT ÖNCESİ!!! VE KÂİNÂT SONRASINI BİRBİRİNE BAĞLAYARAK,,
ASLINDA İKİSİ ARASINDA BİR AYIRIM YAPILMAMASINI SAĞLAYAN,,
"ALLAH (C:C) VARLIĞIN KENDİSİDİR" GİBİ BİR BİLGİYLE ORTAYA ÇIKTIĞINI DUYDUN?

BENİM, TASLAMANGİLLER GİBİ ANLAYIŞ VE İRFÂN NOKSÂNLIĞI İLE ELEŞTİRDİĞİM KİŞİLERİ VE GÖRÜŞLERİNİ,
BENİMLE AYNI GÖRÜŞTE OLMAKLA EŞLEŞTİRMEN,,
BİZİM SANA ANLATTIKLARIMIZI ANLAYACAK BİR KAPASİTEN OLMADIĞINI GÖSTERİYOR.
ANLAMIYORSUN, ANLAMIYORSUN...
AMA SÜREKLİ ŞEBEKLİĞE DEVÂM EDİYORSUN...

Şurda iki gün içinde seninle paylaştığım yazılarda,
Senin hayâtın boyunca Anlamaya çalışmana yetecek kadar ve tâmm olarak bitiremeyeceğin kadar ilim ve Anlam zenginliği var. 
Allah akıl fikir, basîret versin.

Bir Önceki paylaşımına cevâp verme lüzûmu bile hissetmedim,
Bundan sonra da senin yazılarına cevap verme lüzûmu hissetmemi gerektirecek hiç bir ışık göremiyorum sende.
Toparlanması çok masraflı olan bir dağınıklık içersindesin.
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, HATEM said:


O KADAR ŞAPŞALSIN Kİ, BENİM CANER TASLAMAN'DAN NE KADAR FARKLI DÜŞÜNDÜĞÜMÜ,,
BUNCA YAZILARIMA RAĞMEN ANLAYAMIYORSUN.
SEN HANGİ KLASİK GELENEKÇİ VEYÂ SÜNNÎ MÜSLÜMÂNIN
VEYÂ SEN HANGİ MEALİST VE HADÎS İNKÂRCISI, REFORMİST MÜSLÜMÂNIN,,
BENİM (BİZİM) SÖYLEDİĞİM GİBİ,,
"HAKK TEÂLÂ MUTLAK VARLIKTIR,  HAKK TEÂLÂNIN ZÂT'I; VARLIĞIN TA KENDİSİDİR"  DEDİĞİNİ DUYDUN?
VEYÂ SEN HANGİ KLASİK MÜSLÜMÂNIN;
KÂİNÂT ÖNCESİ!!! VE KÂİNÂT SONRASINI BİRBİRİNE BAĞLAYARAK,,
ASLINDA İKİSİ ARASINDA BİR AYIRIM YAPILMAMASINI SAĞLAYAN,,
"ALLAH (C:C) VARLIĞIN KENDİSİDİR" GİBİ BİR BİLGİYLE ORTAYA ÇIKTIĞINI DUYDUN?

BENİM, TASLAMANGİLLER GİBİ ANLAYIŞ VE İRFÂN NOKSÂNLIĞI İLE ELEŞTİRDİĞİM KİŞİLERİ VE GÖRÜŞLERİNİ,
BENİMLE AYNI GÖRÜŞTE OLMAKLA EŞLEŞTİRMEN,,
BİZİM SANA ANLATTIKLARIMIZI ANLAYACAK BİR KAPASİTEN OLMADIĞINI GÖSTERİYOR.
ANLAMIYORSUN, ANLAMIYORSUN...
AMA SÜREKLİ ŞEBEKLİĞE DEVÂM EDİYORSUN...

Şurda iki gün içinde seninle paylaştığım yazılarda,
Senin hayâtın boyunca Anlamaya çalışmana yetecek kadar ve tâmm olarak bitiremeyeceğin kadar ilim ve Anlam zenginliği var. 
Allah akıl fikir, basîret versin.

Bir Önceki paylaşımına cevâp verme lüzûmu bile hissetmedim,
Bundan sonra da senin yazılarına cevap verme lüzûmu hissetmemi gerektirecek hiç bir ışık göremiyorum sende.
Toparlanması çok masraflı olan bir dağınıklık içersindesin.
 

 

Araptapar başka araptaparları beğenmiyor. Ulan hepiniz aynı bokun laciverdisiniz, kime bu havanız? Sen aynı bokun farklı tonundasın diye kendini özel mi sanıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, HATEM yazdı:


O KADAR ŞAPŞALSIN Kİ, BENİM CANER TASLAMAN'DAN NE KADAR FARKLI DÜŞÜNDÜĞÜMÜ,,
BUNCA YAZILARIMA RAĞMEN ANLAYAMIYORSUN.
SEN HANGİ KLASİK GELENEKÇİ VEYÂ SÜNNÎ MÜSLÜMÂNIN
VEYÂ SEN HANGİ MEALİST VE HADÎS İNKÂRCISI, REFORMİST MÜSLÜMÂNIN,,
BENİM (BİZİM) SÖYLEDİĞİM GİBİ,,
"HAKK TEÂLÂ MUTLAK VARLIKTIR,  HAKK TEÂLÂNIN ZÂT'I; VARLIĞIN TA KENDİSİDİR"  DEDİĞİNİ DUYDUN?
VEYÂ SEN HANGİ KLASİK MÜSLÜMÂNIN;
KÂİNÂT ÖNCESİ!!! VE KÂİNÂT SONRASINI BİRBİRİNE BAĞLAYARAK,,
ASLINDA İKİSİ ARASINDA BİR AYIRIM YAPILMAMASINI SAĞLAYAN,,
"ALLAH (C:C) VARLIĞIN KENDİSİDİR" GİBİ BİR BİLGİYLE ORTAYA ÇIKTIĞINI DUYDUN?

BENİM, TASLAMANGİLLER GİBİ ANLAYIŞ VE İRFÂN NOKSÂNLIĞI İLE ELEŞTİRDİĞİM KİŞİLERİ VE GÖRÜŞLERİNİ,
BENİMLE AYNI GÖRÜŞTE OLMAKLA EŞLEŞTİRMEN,,
BİZİM SANA ANLATTIKLARIMIZI ANLAYACAK BİR KAPASİTEN OLMADIĞINI GÖSTERİYOR.
ANLAMIYORSUN, ANLAMIYORSUN...
AMA SÜREKLİ ŞEBEKLİĞE DEVÂM EDİYORSUN...

Şurda iki gün içinde seninle paylaştığım yazılarda,
Senin hayâtın boyunca Anlamaya çalışmana yetecek kadar ve tâmm olarak bitiremeyeceğin kadar ilim ve Anlam zenginliği var. 
Allah akıl fikir, basîret versin.

Bir Önceki paylaşımına cevâp verme lüzûmu bile hissetmedim,
Bundan sonra da senin yazılarına cevap verme lüzûmu hissetmemi gerektirecek hiç bir ışık göremiyorum sende.
Toparlanması çok masraflı olan bir dağınıklık içersindesin.
 

yahuu sen iyiki bu foruma gelmişsin, çok iyi şebeklik yapıyorsun, senin caner taslamadan tek farkın,bu forumda olman, caner taslaman en azından bu foruma gelip, senin gibi lpg gazı basmıyor..

yahuuu sen benim şu gizemli sorumdan neden sürekli kaçıyorsun? bu soruya mantıklı  cevap veremeyen biri  benimle  nasıl 

tartışabilirki? soru şu unutma not al. bundan daha basit yazamam..

1: senin allahın evrensiz, yasasız , varlık boyunda zaman boyutunda olmadan, canlı varlık yartabilirmi?

hiç farketmez, hayvan olur, insan olur, bitki olur, senin gibi doğuştan mal olur. önemli olan yaratabilirmi? 

yaratabiliyorsa, herşeye gücü yeter. ama yaratamıyorsa herşeey gücü yetmez işte bu ispattır.ispatın ne olduğunu anladıysan,

bunuda anlamışsındır, senin sadece bu soruya bile mantıklı cebap verebiliceğini hiçi sanmıyorum,.kapasiten çok düşük,

ve ben kapasitesi düşük birini anladıgım an, çok eğlenirim. saygılarımla sevgiler en iyi günler senınle olsun eyyyy muhterem teistimiz..?  :smashfreak::0_80cbc_37a71a73_L:

tarihinde karamsarhuman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, karamsarhuman yazdı:

yahuuu sen benim şu gizemli sorumdan neden sürekli kaçıyorsun? bu soruya mantıklı  cevap veremeyen biri  benimle  nasıl 

tartışabilirki? soru şu unutma not al. bundan daha basit yazamam..

1: senin allahın evrensiz, yasasız , varlık boyunda zaman boyutunda olmadan, canlı varlık yartabilirmi?

hiç farketmez, hayvan olur, insan olur, bitki olur, senin gibi doğuştan mal olur. önemli olan yaratabilirmi? 

yaratabiliyorsa, herşeye gücü yeter. ama yaratamıyorsa herşeey gücü yetmez işte bu ispattır.ispatın ne olduğunu anladıysan,

bunuda anlamışsındır, senin sadece bu soruya bile mantıklı cebap verebiliceğini hiçi sanmıyorum,.kapasiten çok düşük,

ve ben kapasitesi düşük birini anladıgım an, çok eğlenirim. saygılarımla sevgiler en iyi günler senınle olsun eyyyy muhterem teistimiz..?  :smashfreak::0_80cbc_37a71a73_L:



Seninle daha muhatab olmayacağımı söylemiştim. olmayacağım da...
Cehlini bile bilmeyenlerin enderlerindensin. Başağrısısın.

Yukarıda bu sorunun cevabı verilmişti, konudan uzak olanlar, soruyu cevapsız bıraktığımı düşünmesinler diye cevâbı tekrârlıyor, yapıştırıyorum.

 

Evrenin dışının hiçlik olduğu garanti değildir. Çünkü Bildiğimiz Evren bir susam tânesinin bile içinde olabilir, bunun olup-olamayacağını kesin bilemeyiz.
Bu Evrenden başka Evren olmadığını farzedersek. Evrenin Dışını da hiçlik diye kâbul edersek.
"Hiçlikte her şeye gücü yeter mi? Diye sormuşsun.

Lan Şebek, Hiçlikte bir şey olmaz ki, adı üstünde hiçlik... Her şeye gücü yetmek de nedir?  Hiç bir şey yok ki ortada.

Hiçlik bu,, Hiçlikte ne var da neye gücün yetmesini bekliyorsun? 
Hiçlikte neyin alınıp, getirilip götürülmesini bekliyorsun, Neye kuvvet uygulamasını bekliyorsun Allah'tan? 
Üşütük müsün?

 

Her şeyi yaratır, yaratmada Kudret açısından hiç bir sıkıntı yok, bunu yukarıda anlatmıştık.
Kudret şey'e taalluk eder. Bu şey, maddî de olabilir ma'nevî de olabilir. Ya'ni soyut varlıklar da şey kapsamına girer. Foton bile bir şey dir.
Kudret, her şey'e ilişir. Bu Yüzden Allah'ın her şey'e gücü yeter.
Fakat gücünü harekete geçirmesi için yapacağı işi istemesi gerekir.
Neyi isteyip istemeyeceğine de Kendi ilmi karâr verir.
Bize göre mantıksız olan bir şeyi yapabilir. Ama kendi ilmine muhâl bir iş yapmaz. 

Zamânsız Evren yaratmak bize mantıksız gelebilir.
Fakat Bize mantıksız gelen bir şeyin Allah için de mantıksız olacağını iddiâ edemeyiz. Biz bunu bilemeyiz.
Kendisi isterse, İlmine muhâl değilse yaratır.

Yukarıda (Birinci soruda) Hiçlikte bir şeyden veyâ her şeyden bahis açmanın bir şebeklik olduğunu belirtmiştim.
Burada da şebeklik artarak devâm ediyor.
"Hiçlikte zamânsız evren yaratılabilir mi?" diye sormuş.
Hiçlik, bir şey ihtivâ etmediği edemeyeceği gibi
Hiçlikte diye işâret edebileceğimiz yaratmaya mahâl olabilecek bir mekân da olamaz..
Hiçlik diye bir ortam yok ki, Hiçlikte, yaratmak mümkün olsun.
Hiçlik bir boşluk bile değil ki yaratılacağı farzedilen şey, Hiçliğin neresine konulacak. HÛUUU

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...